Deva Partisi.. Gelecek Partisi.. İlk seçimin sürpriz partileri olabilecekler mi?

41
Reklam

Seçim geçtiğimiz pazar günü yapılmış olsaydı sandıktan nasıl bir sonuç çıkabileceğini tahminde zorlanmıyorum. MetroPoll araştırma şirketinin bu yazının sonuna yerleştireceğim anket sonucu benim de hislerime cevap veriyor: AK Parti (29.6 – 36.5) ile MHP (6.7 – 8.2) birlikteliği en az %37.3 ile en fazla %45’e yakın bir oy alabilecek; buna karşılık, CHP (20.0 – 24.7) ile İYİ Parti (9.1 – 11.2) ve ‘6’lı masa’nın diğer paydaşlarının (2.3 – 3.0) toplam oyları %40’ı bulamayacaktı (31.4-38.9). Sonuçta HDP’nin (10.3 – 12.7) seçimin ardından alacağı tavır iktidarı belirleyecekti.

[Parantez içerisindeki ilk rakam kararsız (9.2), protesto oy (3.9) ile cevapsız (6.0) olduklarını beyan eden seçmenler dışarıda tutularak ortaya çıkmış, ikinci rakam ise o seçmenlerin partilere oransal olarak dağıtılmasıyla elde edilmiştir. Gerçeğe yakın oranların, şu sıralarda seçim yapıldığı takdirde, o iki rakam arasında bir yerde gerçekleşebileceğini düşünüyorum.

Bildiğiniz üzere geçen hafta sonu seçim yapılmadı. 

Zamanı gelip seçim yapıldığında sandıktan çıkacak tablo halkın o güne ait tercihlerini yansıtacaktır.

O güne kadar iktidar ve muhalefeti oluşturan ittifakların partileri halkı kendilerinden yana oy kullanmaya teşvik etmek için ellerinden geleni yapacaktır.

Her iki ittifakta yer alan partiler bu yolda ciddi gayret gösteriyorlar zaten.

Dikkatler daha çok cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde yoğunlaştığı, ittifaklardan biri henüz adayının kim olacağına karar vermediğinden konu spekülasyonlara yol açtığı için, ülkeyi kimin yöneteceği -yani Meclis’in muhtemel yapısı- ile pek ilgilenilmiyor.

Oysa o konu da en az cumhurbaşkanının kim olacağı kadar önemli.

Reklam

İlk sorum şu:

DEVA ve Gelecek partilerinin kamuoyu yoklamasına yansıyan oy oranları gerçeği tam yansıtıyor mu?

Daha önceki aylarda bu iki partinin oyları kasım ayında karşımıza çıkandan daha yüksekti. DEVA Partisi %3 oranını görebilmiş, Gelecek Partisi de şimdikinden çok daha yüksek oranda oy alabileceği kanaatini uyandırabilmişti.

İki partinin yönetim kademesinde yer alanlar ise, görüştüğümüzde, kendilerinin yaptırdıkları araştırmalarda benim gördüğüm anket sonuçlarından daha yüksek oranlar bulunduğu iddiasındaydılar.

Muhtemeldir ki, onlar sonuçlarını aktardığım araştırmanın sonucunu beğenmeyeceklerdir.

Ancak yine de bu iki partinin çıkışlarında bekledikleri -ve beklendiği- kadar bir ilgiyi şimdilerde göremediklerini söylemek mümkün. 

Neden acaba?

DEVA Partisi kurucu kadrosunda, genel başkan Ali Babacan’dan başlayarak, AK Parti’nin yalnızca partinin taraftarlarınca değil ona oy vermeyenlerce de ‘başarılı’ veya ‘kısmen başarılı’ bulunduğu dönemlerde önemli görevlerde bulunmuş isimler var.

Reklam

Bugün en fazla şikayet edilen ekonomik sıkıntılara yol açan yanlış kararlar Ali Babacan’dan sonra onun vaktiyle sürdürdüğü görevi üstlenmiş olanlara ait.

Hiç değilse bu sebeple DEVA Partisi’ne ilgi duyulması gerekmez mi?

Gelecek Partisi’nin genel başkanı Ahmet Davutoğlu da AK Parti iktidarında bir dönem başbakanlığı üstlenmişti. Onun başında bulunduğu son dönemde, AK Parti, seçimde her iki seçmenden birinin oyunu alma başarısını göstermişti.

O seçmen kitlesinin bir bölümünün Davutoğlu kurunca partisine ilgi göstermesi beklenmez mi?

Gerekirdi ve beklenirdi, ancak kamuoyu araştırmalarına -hiç değilse benim görebildiklerime- bakılırsa, her iki siyaset adamının partilerine ilgi beklendiğinden daha az.

Üstelik, kendilerinin ayrılmalarından sonra AK Parti’nin görüntüsünde ciddi bozulmalar olduğu da bir gerçek. AK Parti’nin siyaset dili bile olumsuz biçimde değişti. Toplumu yakından ilgilendiren hemen her konuda gerilemeler ve bozulmalar yaşanıyor. 

İçeride de dışarıda da…

Normal bir akıl yürütmeyle, hiç değilse bir kısım AK Parti seçmeninin, önce bir süreliğine ‘kararsız’ kalsalar bile sonunda bu iki partiden birine seçmen yazılması beklenir.

Öyle olmadığı anlaşılıyor.

Bir noktaya daha işaret etmem şart:

Babacan ve Davutoğlu çalışkan iki siyaset adamı. Partilerini kurduktan itibaren bugünlere kadar hiç durmaksızın sürekli faaliyet halindeler. Açık-kapalı toplantılar-mitingler düzenliyor, halkın içine karışıp sürekli nabız yokluyorlar.  

Gayrette geride kaldıkları söylenemez.

Yeni kurulmuş partilerin hemen büyük bir ilgi patlaması yaşaması pek görülmez; ilgi zamanla büyüyebilir. Tamam, ancak onlardan az önce kurulmuş bir başka parti -İYİ Parti- kısa sayılabilecek bir sürede kalabalık bir grubu Meclis’e sokmayı başardı; aynı başarıyı tekrarlayabileceği kamuoyu yoklamalarından anlaşılıyor.

Her ne kadar DEVA ve Gelecek’te liderlerinin isimleri öne çıkıyor olsa da, her iki partide siyasi hayatın içinden, bürokrasiden, uluslararası tecrübeye sahip, pek çok yönden dikkate alınmaya değer şahsiyetler bulunuyor. 

Ekonomi konusunda ve diplomasi alanında parlamış, iş dünyasından, akademik hayattan çok sayıda parlak şahsiyet.

Bütün bu gerçekleri üst üste koyduğumda şu soruya makul bir cevap bulamıyorum: İktidarın zaafları bu denli ortaya çıkmışken, muhalefette İYİ Parti şöyle ya da böyle ilgi görürken, DEVA ve Gelecek partileri kendilerine taraftar bulmakta neden zorlanıyor?

Daha da tuhafı, her çeken gün oylarını artırmalarına tanık olunması gerekirken, kamuoyu yoklamalarına da yansıyacak biçimde bu iki partinin gördüğü ilginin son zamanlarda azalmasıdır. 

Neden, neden, neden?

Kendi hesabıma bu soruya verebileceğim keskin bir cevabım yok.

Partilerin yönetiminde yer alanlar, sonuçlarını görmezden gelmek veya ciddiye almamak yerine, değişik sorulara verilen cevaplara bakarak, kendilerinin ve partilerinin atağa kalkmalarını sağlayacak ipuçlarını hemen her araştırmada bulabilirler.

Onlar açısından teselli anlamında söylenebilecek tek şey şu: Seçim iyi ki geçen hafta yapılmadı, iyi ki bu pazar da seçim yok. Bugünkü görüntülerini değiştirmeyi getirecek sıçramayı seçime kadar geçecek süre içerisinde gerçekleştirmeleri hâlâ mümkün.

Yeter ki, doğru tespitler istikametinde tedbirler alabilsinler.

Deva ve Gelecek partilerinin ilk seçimin ‘sürpriz partileri’ olmasını bekleyenler çok.

Ben de onlardanım.

ΩΩΩΩ

Reklam

41 YORUMLAR

  1. İmamoğlu yeni Türkiyenin batılı çağdaş uygar yüzü . bitsin bu karmaşa , gerilim , kavga ,asabiyet . huzurlu mutlu yarınlar istiyoruz.

  2. Türkiye’de delege seviyesinden en tepeye kadar siyasetçilerin çok büyük bir bölümü (hepsine yakını) bu işi geçinmenin (hayatını idame ettirme/avantadan pay kapma) yolu olarak görmektedirler. Mevcut yasalar bile uygulanamadığından herkesin yaptığı yanına kar kalmaktadır. Bu durum tüm sözde sivil toplum kuruluşları, odalar için de geçerlidir. İş değil çene üretmeleri çoğunluğunun liyakat sahibi olmamasındandır. O ağızlarında pelesenk ettikleri vatan, millet için bir şeyler yapma amaç ve isteği olsa onlarca parti olmaz. Küçük olsun benim olsun, vatana millete ne olursa olsun anlayışındadırlar. Güya vatan için RTE’ dan kurtulmak istiyorlar. Bu halleri ile bunun mümkün olmadığını görmekten acizlerdir. Tek bir siyasi parti adı altında toplanabilseler belki amaçlarına ulaşacaklar. Deva, Gelecek, Saadet, Yeniden Refah partilerinin kurulmuş olması ne kadar anlamsız ve gereksizse; İnce, Sarıgül, Özdağ ve artık sayamayacağım bir sürü tabela partisinin kurulması ve varlığı anlamsızdır. Türkiye’ye yazık ediyorlar, yazık oluyor, çocukların, gençlerin geleceklerini çalıyorlar anlamsız çalışmaları ile.

    • Yahya bey “… çocukların, gençlerin geleceklerini çalıyorlar…” derken hdp yi mi kastediyorsunuz yoksa alayını mı?

      • H. Gayret bey, okuduğunuzu anlamada zorlandığınızı biliyorum; nezaketen yanıt veriyorum. TC’de sağ, sol, etnik köken, dinsel ayrım yapılmaksızın tüm partiler aynıdır. Adını verdiğiniz için yazıyorum; halkın Kürt vatandaşlarımızla sorunu yoktur, dolayısı ile HDP de diğer partiler gibi ülke için değil kendi üyelerinin çıkarı için çalışmaktadır.

        • “… çocukların, gençlerin geleceklerini çalıyorlar…” dediğiniz hdp ya da diğerleri nasıl oluyor da “kendi üyelerinin çıkarı için çalışmaktadır?”

    • Bir partiyi liyakati kendinden mesul partiye bir oy bile katacak kabiliyeti dahi olmayanlar
      birilerinin partideki trolü olan kişiler
      Ele geçiriyorlar! Sonra partiye gönülden bağlı gerçekten seven (aslında onlarında niyeti belki aynı da!) kişileri partiye dahi sokmuyorlar!
      Parti kurallı kanun nizamlı ise var olanı yok ediyorlar maalesef!
      (Bir düzen kurmuşlar, tepede Demokles’in kılıcı gibi etnisite makyajlı öcü parti!!! Ahhaa da bahaneleri!!!!)

  3. Bu ülkenin Sayın Ali Babacan’a ihtiyacı var gerçekten. Dürüstlüğü, zekâsı, bilgisi, tecrübesi, nezaketi, ekip ruhuna sahip olması, dünyayı tanıması, dünyanın kendini tanıması. Bu özellikler başka hiç bir liderde yok. Hiç de mecbur ve ihtiyacı olmadığı halde zor bir işe girişti. Halk bunu görüp değerlendirmezse, şimdi olduğu gibi kendisi kaybeder. Kendi düşen ağlamaz.

    • Bence gereken süprizi yapacaklar, seçimlerden çıkacak sonuç herkesi şaşırtacak. İki partinin fazla ilgi görmemesinin en büyük sebebi halkımızın % 90 Akp li ve Akp karşıtı şartlanmış durumda ve maalesef sağlıklı düşünemiyor. Bu iki parti ve lider! Akp liler göre hain, Akp karşıtlarına göre günahkar ve olan bitenlerden Akp liler kadar sorumludurlar. Ben her şeye rağmen Deva partisi ve sayın Ali Babacan’dan umutluyum ve seçimlerde rahmetli Özal’ın 83 te! Her şeye rağmen yapmış olduğu süprizine yakın bir süpriz bekliyorum. Her ne kadar halkın büyük bir kısmı kulaklarını kapatıp düşünmekten aciz olsalarda, her ne kadar medya bu iki parti yi görmemezlikten gelsene, her ne kadar anketler bu iki parti yok saymaya çalışsalarda! Süprizler olcak. Buraya yazıyorum en büyük süprizi bir sonraki seçimlerde yapçaklar. Çünkü halkımızın mutluluk vermiycem plan şeylerde denemek istiyor.

  4. yolcu demiş ki deva ve gelecek partileri seçimde akparti kadar oy alacak demiş bay Kemal o seçmenleri İngiltere den bulmuş,🤭 isminin açıklanmasını istemeyen birinden duydum.😂

  5. Akp nin milli görüş içinden çıkmasının geçmişini en iyi bilenlerden birisiniz.
    Aynısı olurmu? Bunu da en iyi tahmin kim eder?
    -Seçmen eskiden tuttuğu partiyi es geçmeye biliyor! Yine oy veriyor.
    İyi parti Ak parti CHP gibi partileri kimse sıfıra düşüremez, ama yetki de vermeyebilir hiçbirisine!
    -Koalisyon denemesi “hele bir görelim “ talebidir
    Bu da gelecek deva için kendini göstermeye bir fırsat yaratır! Fakat “tek başına” sadece hayal!
    -Bunca ekmek ücret boş tencere vesaire…
    Hepsini iktidar kendine yontar isterse!!!

  6. Deva ve Gelecek partileri CHP ve HDP ile aynı masaya oturduğu için kaybediyor. Deva + Gelecek birlikte hareket etseler ciddi bir oy potansiyeli oluşurabilirler.

  7. Bu sorunun cevabı aşağıdaki fıkradadır .
    Vakti zamanında bir köyde imam efendi , yatsı namazını kıldırırken tam secdeye vardığı anda , rahatsızlığından dolayı elinde olmadan gürültülü bir şekilde gaz kaçırıvermiş !
    O andaki refleksle derhal namazı bırakıp dışarı fırlamış ve koşa koşa eve giderek hanımına durumu anlattıktan sonra ,
    — Artık bizim buralarda durmamız caiz değildir , derhal bu köyü terk ediyoruz , demiş !
    O devirde bir kaç kapkacak ve yatak yorgandan ibaret olan eşyalarını bir at arabasına yükledikten sonra süratle köyü terk edip gitmişler .
    Aradan uzun yıllar geçmiş , imam efendi ile hanımı ; yıllarca arkadaşlık , komşuluk yaptıkları eski köydeki dostlarını çok özlemişler , aradan uzun yıllar geçtiği için de o uğursuz olayın artık unutulduğunu düşünmüşler .
    Ve nihayet bir at arabasına atlayarak eski köylerinin yolunu tutmuşlar , hava oldukça sıcak olduğu için köyün girişindeki çeşme başında su içmek için biraz mola vermişler , o arada tanımadıkları bir delikanlı da gelip çeşmeden su içmiş , derken onun kimlerden olduğunu öğrenmek ve yakından tanımak için delikanlıyla muhabbet etmeye başlamışlar .
    İmam efendi merak edip delikanlının kaç yaşında olduğunu sormuş .
    Delikanlı şu cevabı vermiş ,
    –Amca ben imam efendi yellendiği zaman dünyaya gelmişim , demek ki 18 yaşlarında falan
    oluyorum !
    Hayretten donakalan ve yüzü kıpkırmızı olan imam efendi üzgün bir şekilde hanımına dönmüş ,
    — Hanım , biz bu köye ömrü billah gelemeyiz , hadi dön geri gidiyoruz !
    AKP. Gn.Bşk. olarak %50 oranında oy alan ve başbakan olan A.Davutoğlu ile A.Babacan haksız bir şekilde kulaklarından tutulup kapı önüne kondukları zaman hiç bir tepki göstermeden durumu kabullenerek ve sineye çekmeleriyle zaten kendi iplerini çekmiş oldular !
    Eğer o zaman , bu haksızlığa karşı koysaydılar , hakkını hukukunu savunsaydılar , en sert bir şekilde gereken mücadeleyi ve direnmeyi yapsaydılar şimdi birer kahraman olurlardı !
    Geçmiş ola !

  8. Babacan ve Davutoğlu kendi dönemlerini daha açık bir şekilde eleştirmeliler. Kendi sorumluluklarını da ve yapamadıklarını da ortaya koyarak. Ancak böyle samimiyet testi olur. Ancak böyle iktidarın foyası ortaya çıkar. Ondan sonra oy alırlar mı bilmiyoruz. Ama bu şekilde fazla ilerleme olamayacağı görünüyor. Davutoğlu’nun elinden Pelikan darbesiyle seçilmiş başbakanlığı alındı. Bu siyasi bir darbe. Usulsüz baştan aşağı. Buna neden razı oldu ve sesini çıkarmadı hala bilmiyoruz. Arada bir konuşturmayın beni salvoları attı ama arkası gelmedi. Aynı şekilde Babacan neden uzun süre suskun kaldı. Dönemi ile ilgili ufak kırıntılar söylüyor ama yeterli değil. Daha fazla tüm açıklığıyla o dönemler eleştirilmeli. Sonuçta demokrasisizliğe bir günde gelmedik. İlmek ilmek bu günlere gelindi. Erdoğan’ın karşısına parti içinde bir tane karşı aday çıkmadı. Bu normal bir durum değil. Bu nasıl çarpık bir siyasi zihniyet, nasıl bir biat kültürü, nasıl bir istibdat düzeni ortaya konmalı. Buna karşı şimdi nasıl bir düzen kuruyorlar şimdi, onu da karşılaştırmalı ortaya koymalılar.

  9. Şu anketlere güvenip de bu pazar seçim olsa deyip anket yapanlar, geçen yıl bu zamanlarda yaptılar ve her ay anflasyon yükseldikçe iktidar partilerin oyu da yükseldi, bu durum 3-5 ay devam etti.
    Şimdi de seçim olsa iktidar partileri yine kazanacak anketler çıkıyor, geçimişde de ekonomik krizlerde dahi iktidarı yüksek gösterip daha sonra seçimlerde tam tersi oldu.
    Ülke halkının ekonomik sıkıntılarını siyasiler bilmediği hissetmediği gibi bazı yorumcular, anketçiler ve gazeteciler de bilmediği için sağlıklı yorum yapamıyorlar. İşte bu yüzden anketlerle seçmeni yönlendirmeye çalışıyorlar, fakat gerçeklerin öyle olmadığını bildikleri halde……

  10. Sayın Koru, seçmen şu anda yaşanan olumsuzluklarda adını andığımız iki parti liderinin de katkısı olduğunu, zamanında itiraz etmediklerini, hal bazı gerçekleri çıkıp söylemediklerini bildiğinden bu iki lidere mesafeli duruyor. Sayın Davutoğlu, 2015’teki o dönemi açıklarsam insan içine çıkamazsınız dedi ama ne oldu? Bu ve benzeri nedenlerden dolayı seçmen bu liderlere soğuk bakıyor. Oysa ki ekonomiyi de demokrasiyi de özellikle Babacan ekibinin düzelteceğini bilmesine rağmen soğuk bakıyor. Zamanında yanlışa yanlış denilmemesinin sonucu bu ilgisizlik. Zaman ne gösterecek bakalım.

  11. fehmi bey merak etmeyin ak parti yolcu toplumsal karsiligi bitti. sosyolojik karsiligi kalmadi. iyi parti ilk secimde nasil mhp ye yakin bir oy aldiysa deva ve gelecekte toplamda ak parti ye yakin bir oy alacak. ak parti nin sonu dsp gibi olacak. tencere iktidar goturur.

    • Söyleyecek tek cümlem var, onu söylemek için de sizi bekliyordum ben de😂

      Peki! Nasıl olacak o? Sokak röportajlarında iki parti görünüyor akparti ile CHP. Sokak röportajlarına denk getirip yaptıkları çalışmaları anlatan CHP’lilerle sık sık karşılaşabiliyoruz ama bir tane gelecek partili bir tane deva partiliyle karşılaşmadım. Diğer partilerin üyelerine de rastlamadım ama CHP’li üyelere çokca rastlayabiliyorsunuz! Bu üyeler kapı kapı dolaşarak yaptıkları çalışmaları ve rastladıkları manzaraları anlatarak her yerde olduklarını gösteriyorlar. Oysa bu tür çalışmalar en çok deva ve gelecek partililerden beklenirdi, en çok onların ihtiyacı var çünkü.

      Ak partililer bakkal bakkal dolaşıp yardıma ihtiyacı olan evleri sorup yardım götüreceklerini söyleyerek ne kadar da yardım sever bir parti olduklarını neredeyse vatandaşlarını düşünen tek parti onlarmış gibi reklam yapıyorlar. Var mı deva ve gelecek partilerinin böyle reklamları.

      Sürü gibi liderin arkasında dolaşarak liderlerinin seçim kazanacağını sanan insanlarla olmuyor bu işler. Parti varlığını herkesten önce sokaktaki insanlara göstermeleri gerekiyor, sokakta yoksan siyasette de yoksundur!

      MHP’lilere bakın her yerde varlar, pavyonlar MHP’lilerle dolu(ben kendi gözümle görmedim ya sosyal medyada bolca videolarını yayınlıyorlar), sokaklar mhp’lilerle dolu, ekranlar MHP’lilerle dolu,bir tek iktidarda yoklar onu da kendileri istemiyor taktik gereği!

      • toplumsal travmalar afet, pandemi ekonomik kriz gibi olaylar toplum hafizalarinin degisiminde etkilidir. bu kacinilmaz olarak bir sonun habercisidir. bu travmatik durumĺarda mevcut iktidarlarin aleyhine isler. bekleyip gorecegiz…

      • Bu çok mantıksız bir yorum olmuş. “Ak partililer bakkal bakkal dolaşıp yardıma ihtiyacı olan evleri sorup yardım götüreceklerini söyleyerek ne kadar da yardım sever bir parti olduklarını neredeyse vatandaşlarını düşünen tek parti onlarmış gibi reklam yapıyorlar”mış. Kimin kesesinden kime yardım yapıyorlar? Onların kullandığı bu kamu yardım kaynaklarını DEVA veya diğer muhalif partiler kullanabilir mi? Azıcık izan gerekiyor. Benim çevremde AKP’li kimse kalmadı, nereye oy verecekleri konusunda henüz kararlı değiller ama 6’lı masaya yakınlar, DEVA özellikle ilgilerini çekiyor. Mevcut iktidara hepsi tepkili. Telefon anketleri ile doğru ölçüm yapılamaz, tarih bunun örnekleriyle dolu. Sokak anketlerinde ise cevap vermeyen oranı çok yüksek, yani cevap vermeye cesaret edenler kitleyi iyi temsil etmiyor. Şimdi atıp tutmak, kesin sözler ve tahminler yapmak serbest. Seçim günü (sahteciliğe imkan verilmezse) ne olacağını yaşayanlar görecekler.

        • birde degerli hocam istatiksel bir durumda var. anketler icin rastgele secilen bireylerin cogunlukta olan taraftan cikma ihtimalini yukseltir. yani ihtimalin ihtimali hesabi yapilamiyor. ve mevcut iktidarda olanlarin daha cesur davranmasi anketlerde malesef istenilen dogruluk payinin cikmasina engel oluyor. bu durumda oldukca yaniltici oluyor. bekleyip gorecegiz.

          • Tamam haklısınızdır mutlaka ama adamların oy oranları ortada, hdp oyvermezse seçim kazanmaları zor. Ayrıca seçim kazansalar da Meclis çoğunluğu önemli. Bir de sokakta görünmeleri illa para saçmalarını gerektirmiyor. Sokaklarda kim varsa masada onun sözü ağır basar. Gördünüz mü bir de masa önemi çıktı ortaya! Yani sen doğru konuşuyor olabilirsin ama masadaki ağırlığına bakarak dinlerler seni!

  12. Deva ve Gelecek partilerinin ilk seçimin ‘sürpriz partileri’ olmasını bekleyenler çok.

    Bence Fehmi bey kıyamete kadar da beklesen sürpriz olmaz.
    öncelikle bu iki parti niye ayrı ayrı kuruldu araştırmak lazım.

    • Gelecek partisinin neden kurulduğu çok belli, bunu ayrıyetten araştırmaya gerek var mı bilmiyorum. Ahmet Davutoğlu haksız yere kaybettiği koltuğunu geri almanın derdiyle kurdu partisini ve tek hayali kaybettiği koltuğuna tekrar kavuşabilmek.

      Halbuki koltuk partisi olmak yerine ilke partisi olsa Deva partisiyle çok rahat birleşebilirler. Çünkü ilkelere yabancı değil Deva ve Gelecek partilileri.

      Bir kere ikisi de islam(cı) geleneğin partileri, İslamda ise ilkeler belli yeniden ilke belirlemeye gerek yok. Eğer İslam(cı) gelenekten gelen partiler farklı farklı teşkilatlanmışlarsa bu iki türlü okunur;

      birincisi, partiler farklı farklı ilkeler etrafında örgütlenmişlerdir ve hepsinin ilkeleri islam olamaz!

      İkinci okuma biçimi de hepsi İslam ilkelerini benimsemiş ama hayatın farklı alanlarında örgütlenmişlerdir!

      Bu iki okumadan hangisi gerçeğe yakın?

      ben birincisini gerçeğe daha yakın görmekle beraber ikincisinin olması gereken olduğunu düşünüyorum. İkincisi gerçekleştiğinde ise tek bir parti çatısı altında birleşmelerinin önünde hiç bir engel yok.

      • Baran dini siyasete alet etmeden bir çare yok mu bu tabela partilerine?
        Yani dinsiz bir koltuk edinme şansları yok mudur?

        • o koltukta Erdoğan oturuyor ama!

          Terkedeceğe de benzemiyor. Gerçi muhalefete “dört konuda bizi yıpratabilirler, bir ekonomi konusunda, iki diplomasi konusunda, üç mülteci meselesi..” deyince muhalefete tüyo veriyor sanıp can kulağıyla dördüncü konuyu bekledim ama gene ters köşe yaptı beni boşuna bekletti dördüncü konuyu söylemedi. Galiba dördüncü konuyu söylemeyi de muhalefete bıraktı. Adam resmen milletle dalga geçiyor ekonomiyi diplomasiyi ve mülteci sorunuyla birlikte dört konuyu yönetemediğini itiraf ediyor ama gene de bu dört büyük soruna rağmen muhalefetin kendisini deviremiyiceğini iddia edebiliyor. Yani her türlü Rabia’dan vazgeçmiyor.

          Rabia’ya bir tane de ben ilave edeyim hamse olsun; ekonomi, diplomasi,mülteci, (yolsuzluk, yozlaşma, yoksulluk, yasaklar) parantez içindeki Rabia’dan da hangisini istersen seç birini, beşincisi de (ihtilal, işsizlik, ihmalkarlık, istibdat) bu da bir Rabia beğenmediğin kelimeler varsa değiştirebilirsin yedekte daha çok kelime var. Adam sanki ant içmiş bütün kötülüklerden Rabia çıkarmaya. dilim ısrarla bir kelimeye takılıyor da o kalsın yazmayacam onu, yoksa ondan da ne Rabia’lar çıkardı. Akrostişin hamsesi tamamlandı ‘yedim’ vaktim olsa “yedim kime ne” cümlesini her bir harfini rabialardan oluşan akrostiş yazabilirdim.

          Şimdi bu durumun dinle imanla bir ilgisi. var mı?

  13. CHP’nin danışman olarak aldığı Daren Acemoğlu hoca liberal demokrasilerin ekonomik açıdan en şanslı olduklarını rakamlarla gösteren bir araştırmacı ve Nobel’e aday olması sözkonusu önümüzdeki yıllarda. CHP ve ülkemiz için gerçekten büyük şans şayet değerlendirilebilirse. CHP toplantısında da Acemoğlu demokrasiye tekrar tekrar vurgu yaptı. Muhalefetin hepsinin demokrasiye daha fazla vurgu yapmaları ve çizdikleri vizyon programlarında demokrasinin nasıl bu ülkeye getirileceğini daha net bir şekilde sunmaları gerekiyor. İşleyen bir demokrasinin kurallarının çok açık bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Parti içi demokrasiden başlayarak, sandık demokrasisi değil hesap soran demokrasi nasıl olacak resmin net ve açık bir şekilde kurgulanması ve bunun seçimden önce yapılması şart. Bunlar olmadan Erdoğan sırtımızdan iner başkası biner. Bu yükü millet olarak taşımayı bırakalım. Yolsuzluğa yol şimdiye kadar yapılan demokrasi tiyatrosu, başka bir şey değil. Bir adım ileri gitmiyoruz.

    • Ender bey orhan pamuk nobeli alınca tl nin değeri tavana mı vurduydu?
      Ya da yaren mi daren mi her neyse, nobeli alınca o parayla dış borçlarımızı filan mı kapatıverecek nedir?

    • …..
      Doran mıdır isim, yoksa Daren mi?
      Alan bir el midir, yoksa veren mi?
      Kırık kalpler diyarı tüm Anadolu,
      Şol kalplere bir nebze su serpen mi?

      Daren midir isim, yoksa Doran mı?
      Doğduğu topraklara kafa yoran mı?
      Kırık kalpler diyarıdır Anadolu,
      Şol kalplere kalpten hatır soran mı?

      Ne kadar büyük ihtiyaç var, şaşarsın!
      Umulur ki herkes bir iş başarsın…
      Yunus Emre misali, yapılan her iş,
      Şol gönüller ister ki Allah’a varsın!…
      …..

  14. Halbuki kamuoyu önünde gerçekleşen hiçbir toplantılarında geçmişlerine ait ve o gün sistemin muktediri iken aldırmadıkları yakışıksız durumlarla ilgili mukni özeleştiri yapamadıkları için asla o beklenen sıçrama gelmeyecek gibi duruyor. Neden, akapeli eskiler partide önü kesilmek için 11. reyisi cumhurun görevi devretmesinden bir gün önce olağanüstü kongre yaptırıp kurulan tezgaha konu mankeni olanların daha 2 yıl geçmeden nasıl derakab şimdi saray darbesi o gün pelikan çetesi dedikleri sadaretten azil süreçlerinin sorumlu ve azmettiricileri ile gerçekten hesaplaşamadıkları bir büyük muammadır? Terörle mücadele ile ilgili konuşursam insan içine çıkamazlar, yer yerinden oynar denilenler kimlerdir? gibi sorular hep havada asılıdır . Bir deli soru 2016 mayısında MKYK sonrası mücbir istifa ile mührü alan yeni başvekilin daha vekaletin yeri nerede anlayamadan, üstüne öz tespiti ile en hoşlanmadığı proje meşum 15 temmuzun vukusu ve dahi sonrasında kimyası bozulan Türk demokrasisinin başına geçirilmiş deli gömleğinin hikayesi sansürsüz anlatılmaya başlanmadan sanırım mesbuk akapeli zevata oy moy yok gibi duruyor. Nasuh tövbe, pişmanlık sonrası hatanın samimi itirafı ile başlar. Teemmel

    • Yakın ve uzak tarihimiz hep böyle altüst oluşlar, komplolarla geçmiş. Ne yazık ki bu kadar malzeme varken kimse oturup romanını yazmıyor, filmini belgeselini çekmiyor. Ya herkes çok korkak, ya hakikaten beceriksiz nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Bizden neden iyi romancı, yönetmen çıkmadığını da gösteriyor bunlar. Çıka çıka pembe diziler çıkıyor, suya sabuna dokunmayan. Peh!

  15. Medya çok belirleyici siyasi eğilimleri belirlemede. Muhalefet partileri kendilerini yeterince anlatma fırsatı bulamıyorlar. Adil ve dürüst bir yarış yok. Anglo-Saksonlar bu işi en düzgün yapan demokrasiler. Adaylar karşı karşıya getiriliyorlar. Medya, adayları soru yağmuru ile hemen her konuda delik deşik ediyor ve halk çok açık bir şekilde farkı görüyor ve güvenebileceği adaya yönleniyor. Böylece iktidar sürekli değişiyor. Demokrasi böyle olur.

    Bizdeki durumun ise demokrasi ile alakası yok. Erdoğan 20 yıldır bir tane rakibinin karşısına çıkabilmiş değil. Onu bırakın kendi partisinde bile bir tane aday karşısına çıkabilmiş değil. Babasının malı gibi hep tek aday. Çünkü kendisini seçecekleri o eliyle tek tek seçiyor. Buna parti denmez buna demokrasi hiç denmez.

    Kılıçdaroğlu meclis konuşmasında söyledi. Erdoğan meclise gelip yaptığı bütçeyi bile savunma ihtiyacı duymuyor. Çünkü eliyle seçtiği parmak kaldırma makinaları torba torba geçiriyorlar gelen her teklifi.

    Biz demokrasi varmış gibi yapıyoruz. Zavallı halkın fazla gücü yok. Her konuda dini milli yalanlarla kolayca aldatılıyor. Gözümüzün önünde yolsuzluklar almış başını gitmiş, bunu dünyaya meydan okuyan şanlı sultan olarak sunuyorlar.

    Ülkemizin sefil durumu budur! Kıral çıplak ama görecek göz yok. Hepsi efsunlanmış.

  16. İKTİDAR AĞZI
    Tüm muhalefet partilerinin başarısı iktidarın söylemlerini satın alıp-almamaya bağlı.
    Gelecek ve DEVA partileri özelinde ise Davutoğlu ve Babacan’ın iktidarın icraatları ve kritik olaylar hakkındaki bildiklerini açıklayıp-açıklamamalarına bağlı.
    Özellikle Davutoğlu 7 Haziran-1 Kasım 2105 tarihleri arasındaki olaylar ve 15 Temmuz ile ilgili bildiklerinin binde birini bile açıklayamadı.

    • kitleler haziran kasimla pek ilgilenmez. guven durus icraat ve iletisim yetenegine bakar… bu liderleride propaganda yonetimindeki kisileride anlamak zor. dogru propagandayi bi turlu yapamiyorlar. propaganda konusunda yonetimler beceriksiz ve anlamsiz.

Yoruma kapalı.