Doğalgazsız, buna karşılık basını özgürlükten mahrum Rusya’ya benzeyen bir ülke olmak…

18
Reklam

Şimdilerde pek hatırlayan yok ama bütün dünyada bizim mesleğimiz için genel kullanımda olan kabullerin başında ‘4. Kuvvet’ sıfatı gelir.

Yasama, yürütme ve yargı ilk üç kuvvettir, basın da onların hemen yanında ‘4. Kuvvet’ olarak yerini alır.

Zaten öyle kabul edildiği içindir ki, basını özgür kılan maddeler anayasamızda da bulunur; hem de diğer üç kuvvetle ilgili maddelerden de önce.

Anayasanın VII. başlığı olan ‘Düşünce ve kanaat hürriyeti’ altında yer alan 25-32 arasındaki maddeler basınla ilgilidir.

İlk madde (25) herkesin düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu, hemen ardındaki madde (26) yine herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı ve başka yollarla, tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunu belirtir; 28. madde ise açık ve seçik olarak “Basın hürdür, sansür edilemez” der.  

Dezenformasyonla mücadele amacıyla AK Parti ve MHP tarafından hazırlanıp TBMM’den yine onların milletvekillerinin oylarıyla geçirilen yasa ise, yürürlükte olan anayasanın basın özgürlüğünü düzenleyen maddelerinin hilafına, bazı konuların basın-yayın organları tarafından ele alınıp haber ve yorum konusu yapılmasını yasaklamakta.

“Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yaymak” Meclis’ten geçen yasaya göre ‘suç’ sayılıyor.

Hem de bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suç.

Reklam

Ülkenin iç ve dış güvenliği, genel sağlığı, kamu barışı…

Ne kadar ürkütücü başlıklar değil mi?

İç ve dış güvenlik ve genel sağlık ile ilgili gerçeğe aykırı bilgi, kamu barışını bozmaya yönelik haber… 

Bu genel başlıklar altına her konu rahatlıkla sokulabilir.

Peki de, defalarca halk oyuna sunulmuş ve halen yürürlükte olan anayasanın basın özgürlüğünü vurgulayan maddeleri bu durumda geçersiz hale gelmiyor mu?

Geliyor elbette.

Konu önüne giderse, Anayasa Mahkemesi, herhalde bu aykırılığı görecek ve iptal kararı vermekte fazla zorlanmayacaktır, ama neden sonra…

Bugün bazı gazetelerde Anayasa Mahkemesi’nin son kararlarından biriyle ilgili habere rastlayabilirsiniz. 

Reklam

CHP liderinin iktidar partisi milletvekillerini suçlayıcı bir açıklamasında sarf ettiği sözleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiş Anayasa Mahkemesi…

Tam yedi yıl sonra.

Çıkan yasayla ilgili konu Anayasa Mahkemesi önüne gitse bile, oradan karar çıkana kadar, kim bilir kaç gazeteci mağduriyet yaşayabilecek.

En son, Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin raportörleri de, Türkiye’de yasaya itiraz eden çoğu yorumcu gibi, bu düzenlemenin önümüzdeki genel seçim ile cumhurbaşkanlığı seçimini etkileme amaçlı olduğu görüşünü dile getirmişler.

Atı alan Üsküdar’a ulaşmış olmaz mı Anayasa Mahkemesi konuyu ele alana kadar?

Yasanın kapsayacağı konulara bir örnek olması bakımından şu sıralarda gündeme gelen Putin’in Türkiye’yi Rus doğalgazının dağıtım santrali yapma teklifine bakabiliriz.

Ülkenin hem iç hem de dış güvenliğiyle ilgili bir konu bu.

Şimdi konuya vakıf olan uzmanlar bu teklifin ülke çıkarına görünse bile, pek çok yönden sakıncalar içerdiğine dair görüş açıklamaktalar. Savaş halinde ve geniş yaptırımlara muhatap Rusya’nın o yaptırımlar yüzünden alıcısı kalmamış doğalgazının büyük masraflar yapılarak inşa edilecek borularla ülkemize getirildiğini düşünelim.

Kime satılacak o doğalgaz?

Boru döşeme masrafı kimden çıkacak?

Rusya’ya karşı sıkı biçimde uygulanan yaptırımları delme amaçlı olduğu kuşku götürmez böyle bir girişim yüzünden Türkiye de yaptırımlara muhatap hale gelirse ne olacak?

Uzmanların bu açıklamaları basında yer bulabiliyor.

ŞİMDİLİK.

Yasa onaylanıp yürürlüğe girdikten sonra da uzmanların bu yöndeki açıklamalarına medya yer verebilecek mi?

Diyelim yer verildi; acaba görüş açıklayanlar ile açıklamaları haberleştirenler yasanın duvarına çarpmayacaklar mı?

Konuyu şimdilerde ele alan yerli-yabancı gazeteler, Putin’in bu teklifinin Türkiye’yi ittifaklarından koparma amaçlı bir girişim olduğunu gündeme getirmekte. Türkiye gelir elde edebileceği düşüncesiyle teklife sahip çıktığı takdirde böyle bir tuzağa düşülebilirmiş.  

[Yabancı medyadan bir örnek, İngiliz Daily Telegraph gazetesinin James Crisp imzalı dünkü haberi. Muhabir, Putin’in bu teklifini Tayyip Erdoğan ile Batı arasına bir kama sokma girişimi olarak değerlendiriyor. Sanıyorum, yasa yürürlüğe girdikten sonra bu tür haberleri yalnızca yabancı basında görebileceğiz.]

Tuzak gibi görünen yoksa çoktandır istenen bir şey mi?

Çıkan yasanın bir benzerine sahip basını özgür olmayan birkaç ülke var ve onların en başında Rusya geliyor.

Rusya gibi bir ülke mi olmak isteniyor?

Doğalgazı bile bulunmayan ancak basını özgürlükten mahrum bir Rusya gibi?

Bugün bu tür kuşkular yazılıp söylenebiliyor, ya yarın?

Yasa fiili olarak Türkiye’de basını ‘4. Kuvvet’ olmaktan çıkartacak.

Şu birkaç günün kıymetini bilelim.

ΩΩΩΩ 

Reklam

18 YORUMLAR

  1. Yalan söylemek serbest, ama yandaşlara ve iktidar mensuplarına. Onlar her türlü yalan ve iftirayı hatta terörize sindirme kampanyalarını her boyutta yapabilir. Burada bile yazılan beş yorumdan dördü yalan. Yok İsviçre öyleymiş, yok Almanya böyleymiş. Öyle soğukkanlı ve gerçekmiş gibi yazıyorlar ki duyan da inanıyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanına hakaret diye onbinlerce insana dava açılırken Almanya’da kimseye dava açılmıyor. Kimse Hitler dediği için bile hapiste değil. Dedim ya yalan ve iftira yandaşa serbest. Burada bizim vergilerden çalınan paralarla beslenen trollere herşey serbest. Halkımız “koydumu oturtan başkan” istemişti. Şimdi keyfini çıkarıyor. Daha önce Türkiye’deki büyük mutabakatı yazmıştım. Fehmi Bey gibi bu mutabakata uymak istemeyenlere çok şey öneremiyoruz maalesef. Allah kurtarsın.

    • Biraz yurt dışına baksan bırak yurt dışını Türkiye’de başını takip etsen Perinçek e verilen cezayi öğrenirsiniz.Yalan dolan yok hele takım tutar gibi parti tutmak hiç yokkkkk.
      Başka örnek yazayım mi
      ama gerek yok sivrisinek davul hikayesi.

      • Doğu Perinçek İsveçi AİHM’de mahkum ettirdim diye ne hava atmıştı ama. Neymiş İsveçi Avrupa İH mahkemesinde mahkum ettirmiş.

        AİHM’de Türkiye bu güne kadar kaç defa mahkum oldu? AİHM’den mahkumiyet almanın bir şeref olduğunu mu sanıyorsun Ahmet bey😂😂

  2. Çelebi de Akp’li oldu. Eski Baro başkanı da büyükelçi. İktidarın çevresine bakınca şöyle bir tespit yapmak mümkün. İktidara en çok küfredenler, hakaret edenler en iyi makamlara geldiler, iktidara ortak oldular, bakara makara diye iktidarın bütün kutsal dediklerine küfredenler de ödüllendirildiler hep. Demek ki yapılacak şey belli, kanun falan vız gelir tırıs gider. Bu iktidara var gücünle küfretmek en doğru yol.

  3. Kavala 5 yıldır suçsuz yere hapiste. Uydurdukları suçların hiçbirisinin somut delili yok. Bu iktidar adaletin tepesine oturmuş istediği gibi savcıları mahkemeleri tepe tepe kullanıyor. İstediği kanunu sorgusuz sualsiz çıkarıp kendi yolsuzluklarına yol yapıyor. Ne kadar mafya babası, katil ve hırsız varsa sokağa salıyor. Adaletin olmadığı bir yerde de huzur ve barış yok elbette. Refah da yok. İnsanlık da.

  4. Sayın yazar
    “Rusya gibi bir ülke mi olmak isteniyor?

    Doğalgazı bile bulunmayan ancak basını özgürlükten mahrum bir Rusya gibi?”
    diye soruyor;
    RUSYAYA NOOLMUŞ BİLMİYORUM AMA
    ARTIK BİZİM DE KARADENİZ DOĞALGAZIMIZ VAR, DUYMUŞSUNUZDUR HERALDE…
    MEDYASI DIŞARDAN GAVUR PARASIYLA FİNANSE EDİLEN BİR MÜSTEMLEKE OLMAKTANSA RUSYA GİBİ OLUVERELİM, FENA MI????

  5. İktidar bütün siyasetini ümmilere ve okur yazarlığını sadece günlük ihtiyaçlarını karşılamak için kullananlara göre dizayn ediyor.

    Siyasetin ümmilere göre yürütüldüğü bir yerde Anayasa mahkemesi demokrasinin gereğini yerine getirir😂….ve ümmi ak çoğunluğu hesaba katar. adalet de millet için işlemez mi zaten:))

  6. SANSÜR NEDEN GEREKLİYMİŞ?
    Cevap gecikmedi.
    Cevap bir gün sora Bartın’dan geldi.
    Sansür, hukuk dışına çıkmış tüm yönetimlerin fıtratında vardır.
    Hukuk dışına çıkmış tüm yönetimler için,
    sansürün azı zarar, çoğu karardır.

  7. Daha yasa yürürlüğe girmeden 12 kişi hakkında soruşturma başlatılmış.
    Demek ki yasaya filan ihtiyaç yok.
    Hem bu yasa en çok kimin işine yarayacak göreceğiz.
    Keser döndü sap döndü hesap dönmek üzere.

  8. Almanya’da yaşasın hitler diye twit atın veya İsviçre’de Ermeni soykırımı yoktur deyin kaç yıl ceza alırsınız sizce.
    Kanun doğru önemli olan onu doğru uygulamak.Buna kafa yormak lazım.Mesels kanunlarda ve anayasada şiir okumakla hapse girilir diye bir madde var mı yok ama insanları içeri aldılar.
    Sorun uygulamada bunu unutmayalım.

  9. Almanya, Fransa, İngiltere, ABD gibi birçok ülkede benzer yasalar var.
    Ağır para cezaları, hapis cezaları var ‘çağdaş’ Batı’da…
    Şiddeti övmek, terörü yaymak suç. Dini değerleri, kimlikleri aşağılamak, faşizm suç. Hakaret küfür taciz suç. Pornografi suç. Yalan haber, dezenformasyon suç.
    Yalanın yaygınlaştırılması suç… Yazılı, görsel ve sosyal medyada yayınlanmış bir haber, mahkeme tarafından yalan olduğu net bir şekilde tescillenmişse, o yalanı yaymak suç ‘özgür’ Batı’da…
    Almanya’da 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası var. Fransa’da 35 bin Avro’dan başlayan tazminatlar, tekrarlandığında çok daha büyük cezalar var…
    “Gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yaymak”, “toplumu bölmek”, “yalan haber yapıp halkı kandırmak, “haysiyet cellatlığı yapmak” yasaklanınca neden rahatsız oluyorsunuz?..
    Dezenformasyonla Mücadele Yasası Meclis’e geldiğinde bunların Sözcüleri; ‘Eyvah’ demişti…
    “Dışarıda gazeteci kalmaz” manşetini atmışlardı.
    Kendi paylarına haklılar!..
    Gazetecilik adı altında sahtekarlık yapmak, yalan dolanla haber kurgulamak, halk arasında infial tedhiş oluşturacak manşet atmak gibi şeyler yasaklanırsa nasıl gazete çıkarsınlar değil mi?..
    Kapat dükkanı gitsin!..
    Keza muhalefet de feryat figan ‘bu bir sansür yasasıdır’ diyor…
    Onlar da kendilerine göre haklılar.
    ‘Ya uydurduğumuz yalan, kurgu ortaya çıkarsa?..” gibi bir endişe yok muhalefette. “Nasıl olsa bizim kitle sorgulamıyor”, “ne de olsa tuvalet terliğinden iyiyiz” konforuyla siyaset yapıyorlar netekim…
    Dezenformasyon, yalan, kurgu yasaklanırsa nasıl siyaset yapacaklar?!

  10. Muzaffer bey, Üniversitede okurken bir arkadaşımın amcasından memnuniyet ile dinlemiştim “Abdülhamit 33 sene yönetiminde bir karış toprak vermemiştir” Sonrasında öğrendim ki amcamız da iyi niyeti ile kandırılmış. Biz o yıllarda kızıl sultan dendiğinde köpürür ulu hakan denmesini isterdik. Sonrasında öğrendik ki (evet Abdülhamit’e asla kızıl sultan denemez) pek çok hataları olan iyi niyetli bir sultan ama ulu hakan da değilmiş. Tavsiyem ifrat ve tefrit kavramlarına bakmanız.Bir fani asla hatasız olamaz.

    • Cem bey yorumunuz için teşekkür ederim; Gezi Olaylarıyla zirve yapan sosyal medya yalanları, FETÖ’nün bütün kumpaslarında ve darbe girişimlerinde başrolde yer aldı.
      Bugün özgürlük naraları atan muhalif medya, FETÖ’nün operasyonel hesabı fuatavni’yi her gün manşetlerinden eksik etmiyorlardı. “Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet” manşeti atan Cumhuriyet gazetesi FETÖ’cü trol JeansBiri hesabından yapılan silahlanma çağrısını “AKP’liler Silahlanıyor” diye de manşet yapmıştı.
      Sansür diye yaygara koparanların tek derdi var: Yalan ve manipülâsyon üzerinden geçmişte yapılanların aynısını yapmanın hesabı içindeler. Bağırmaları, hesaplarının akamete uğrama korkusundandır.

      • Kendilerince bir taşla iki kuş vuracaklar. Bir yandan Osmanlı’ya olan nefretlerini kusuyorlar, diğer yandan “Dezenformasyonla Mücadele Yasası”na karşı çıkma bahanesiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘otoriter’, ‘yasakçı’ yaftası vurmaya çalışıyorlar.

  11. güzel tespitler yapmış medyanın 4.asil kuvveti.
    yasa dönerse bağdattan sorun kalmaz.
    arada geçen zaman dersen…
    vekillerimiz bizi savunacak araştırmalar yapacaklardır.
    basın medya kuruluşları aynen..
    bu durumlarda “hasar tespiti” dir benim için önemli olan!!!
    az hasarlı!!!..
    endoğruyu,
    deneme yanılma yöntemsiz!
    artniyetle, ön hesapla! düşünmeden,
    en iyi yöntem ve temiz ❤️ kalp ile..
    yapanları arayıp bulacak bu ülke🤗.

    • Muhalefet partilerinin Meclis’te yapılan kritik oylamalara katılmamasına yeni bir örnek daha eklendi.

      Meclis’teki oturumlara katılım durumuna ilişkin dikkat çekici veriler sunan Önder Algedik, AKP’lilerin düzenlemenin Meclis’ten geçmesi sonrası çektirdiği hatıra fotoğrafını paylaşarak “Sansür yasasını bu kadar az vekille mi geçirmişler?” diye sordu.

      Fotoğrafta 70 vekil saydığını belirten Algedik, “AKP 70 vekil ile katılmış ve açık oylama yapılmadığı için bu kadar vekille çoğunluk olması mı sağlanmış? Hem de oturum başkanı CHP’li iken!! Bu skandal bir durum!” dedi.

      İYİP’li bir vekilin 15 vekilin içinde olduğu bir fotoğrafı “sansür yasasına direndik” notuyla paylaşmasını “37 vekili olan İYİP kaç vekil ile katılmış?” sözleriyle eleştiren Algedik, “CHP’de sadece 40 kadar vekille katılmış. 100’e yakın vekil katılmamış. Böylece 70 kadar vekil ile AKP kanunun geçirebilmiş” ifadesini kullandı.

  12. Muhalefetin söylemi net: “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.” Bu dil, bu slogan her şeyi anlatıyor. Bu dil kimin dili? “Hürriyet” talebiyle Osmanlı Devletini yıkan İttihatçıların dili. “İstibdat var!” yalanının arkasına saklanarak, darbe yapanların dili.
    Kendilerince bir taşla iki kuş vuracaklar. Bir yandan Osmanlı’ya olan nefretlerini kusuyorlar, diğer yandan “Dezenformasyonla Mücadele Yasası”na karşı çıkma bahanesiyle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘otoriter’, ‘yasakçı’ yaftası vurmaya çalışıyorlar.
    Aslında Tayyip Erdoğan’a çamur atmak isterken, kendi durumlarını gözler önüne seriyorlar. Evet, siz Sultan Abdulhamid’i deviren mihrakların devamısınız. Evet, onlar gibi düşünüyorsunuz. Evet, onların yaptığı gibi Türkiye düşmanı bütün unsurla işbirliğine varsınız. Ama size kötü bir haberim var. Ne Tayyip Erdoğan Abdulhamid’dir, ne de Türkiye gerileme dönemindedir.

Yoruma kapalı.