Efkan Ala’yı Adil Öksüz spekülasyonları mı götürdü? Bu da bir spekülasyon…

17
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Efkan Ala'nın istifasını (mı) onaylıyor...
Reklam

 

Hadi bakalım, bir tane de buradan yakın.

“Dere geçilirken at değiştirilmez” özdeyişinin bütün spekülasyonların önünü kesmeye yaradığı güzel ülkemde, sürünün en sadık, en muti, en gözü pek atı, hem de derenin öteki kenarına yakın bir yerde, değiştiriliyor…

Efkan Ala İçişleri Bakanlığı’ndan istifa ediyor ve yerine Süleyman Soylu getiriliyor…

Neden?

Zihnimde yeşeren benzeri onlarca soruya cevap bulurum diye, –tatsız tuzsuz milli maçı izlemekten vazgeçip– gece boyu TV ekranlarında sörf yaptım, sabahın köründe gazetelerde ‘o bilmezse kim bilecek’ durumdaki yazar ve muhabirlerin ‘eserleri’ne göz attım; ııh, spekülasyondan bir milim öte açıklama göremedim.

Böyle ortamlarda fısıltı gazetesi devreye girer.

İster inanın ister inanmayın, fısıltı gazetecileri bile donup kalmıştı Efkan Ala konusunda…

Görürsünüz, yakında, bu da ‘Adil Öksüz’ konusuna döner…

Reklam
Adil Öksüz... Ve o çok şey anlatan tebessümü...
Adil Öksüz… Ve o çok şey anlatan tebessümü…
Üste 3 gece 2 gün

Süleyman Özışık, internethaber.com sitesinde, “Yoksa Adil Öksüz…” diye kuşku belirten bir yazı yazmıştı. Bir yerlerden aldığı, Öksüz’ün Akıncılar Üssü’nden çıkışı ile Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın rehin tutulduğu aynı üsten serbest bırakılmasının neredeyse aynı dakikalarda gerçekleştiği bilgisinden hareketle, “Yoksa bir takas mı söz konusuydu; ‘Bizim adamımızı bırakırsanız, biz de sizinkini…’ takası…” diye soruyordu.

Öyle ya; tavan aralarında, samanlıklarda, yaylalarda gizlenmiş bir tek ‘FETÖ’cü’ bırakılmayan bir ülkede, fotoğrafları hepimizin hafızasına kazınmış birinin bulunamaması, yer yarılmış da içine girmiş manzarası, hayli tuhaf kaçıyor.

Her tuhaflık spekülasyon davet eder.

Nitekim Özışık’ın merak gıdıklayıcı sorusuna burada dikkat çektim ve ertesi gün Abdülkadir Selvi (Hürriyet) devreye girdi; o sayede serbest bırakılmanın aynı dakikalarda olmadığını öğrendik.

Bir şeyi daha…

En iyisi, Selvi’nin “Yoksa korunuyor mu?” diye sormasına yol açan bilgiyi kendisinin sözcükleriyle aktarayım: Hulusi Akar, 16 Temmuz günü saat 10.45’te kurtuldu; Adil Öksüz ise 18 Temmuz sabah 05.40-06.00 arasında adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.”

Fark etmişsinizdir herhalde: Adil Öksüz savcı tarafından hemen sorgulanmış, ardından hâkim karşısına çıkarılıp 21 dakikada serbest bırakılmış değil… Gazeteler “Akıncılar Üssü’nde bir de ilâhiyatçı profesör yakalandı” haberini verdiği ve hepimiz “Vay canına” heyecanına kapıldığımız iki gün boyunca adam gözaltındaymış…

Öyle hemencecik değil, 3 gece 2 gün üste tutulduktan sonra serbest bırakılmış…

Reklam

Garip, garip, garip…

Meğer Ali Kaya o değil miymiş...
Meğer Ali Kaya o değil miymiş…
Ali Kaya da ellerinizden öper

Sadece Adil Öksüz’ün durumu mu garip?

Öksüz’ün kaybolmasıyla irtibatlı bir kişi vardı: Ali Kaya… Kaçak Öksüz’ü Atatürk Havaalanı’na kadar götürüp yurtdışına uğurladığı söylenen o kişi, sonunda birilerinin ihbarıyla, İzmir’de yakalandı.

Aaaa o da ne, meğer Öksüz’ün yurtdışına kaçtığını düşünmemize yol açan o hikâye de yanlışmış… Ali Kaya denilen şahıs, cebinden 15 Temmuz günü ve gecesi Almanya’da olduğuna dair bir ‘belge’ çıkarıvermiş ve serbest bırakılmış…

Omuzumdan bakıp gazetedeki haberi benimle birlikte okuyan biri, öylesine sıradan bir adam, “İyi de, madem öyle bir belgesi vardı, fotoğrafı gazeteler ve televizyonlarda yayımlanır yayımlanmaz Emniyet’e gidip ‘belge’ ile kendini aklattırmak yerine, neden yakalanmayı beklemiş?” diye sormasın mı?

Sahi neden?

Peki ya fotoğraf, hani havaalanında ikisini yanyana gösteren fotoğraf?

Kendi sorularım üzerinde düşünürken aklıma yıllar önce bir polis şefinden dinlediklerim geldi.

Yeşil, ya yaşar ya yaşamaz...
Yeşil, ya yaşar, ya yaşamaz…
Yeşil’in hikâyesi

Polis şefimiz o zamanlar henüz vali olmamış; Ankara’nın Emniyet Müdürü… Aylardan Ramazan ve o da çoğumuz gibi iftarı evinde ailesiyle yapmayı seviyor…

Ancak sofraya oturur oturmaz, iftar topu gibi, Ankara’nın bir yerlerinde bombalar patlıyor ve tabii Emniyet Müdürü, çoğu kez iftarını bile açmaya fırsat bulamadan, olay mahalline koşmak zorunda kalıyor.

Hani bir akşam olsa neyse; birkaç akşam üst üste…

Düşünüyor ve “Bu, Yeşil’in işi olabilir” düşüncesi hâkim geliyor. Astlarına, “Herif Ankara’ya geldiğinde Ulus’taki filânca pavyona takılır; bakın, oradaysa getirin” talimatını veriyor.

Yeşil o akşam pavyonda derdest edilip karakola getiriliyor…

Susurluk sonrasında ismi ‘fâili meçhuller’ ile özdeş hale gelen Yeşil kodadlı tetikçi, devletin arşivindeki en geniş ifadesini o gece Ankara Emniyeti’nde veriyor…

Tabii, pavyondan palas pandıras çıkartılması, Yeşil’in nâm-ı hesabına karanlık işleri yaptığı kurumun yöneticilerinin kulağına da geliyor. Gece boyu iki kurum arasında telefon trafiği yaşanıyor…

“Biz” demişti Emniyet Müdürü, “İfade alma işlemimizi tamamlar tamamlamaz, Yeşil denilen kişiyi, Yeni Mahalle’deki kurumun ana kapısının önüne bırakıverdik…”

Ülkemizde o gün bugündür çözülememiş muamma Yeşil’in nerede olduğudur… Bir zamanlar, gündem şimdiki gibi cevabı bir türlü alınamayan muammalarla dopdolu değil iken, muhabir arkadaşlarımız, önünü kesebildikleri istihbaratçılara, “Yeşil öldü mü, yoksa yaşıyor mu?” diye sorarlardı.

Öldü mü, ölmedi mi?

İster ölsün, ister yüzü-gözü değiştirildikten sonra bir yerlerde hayatını sürdürüyor olsun, gerçek değişmiyor: Yeşil artık ortada yok.

Ortadan kaybolduktan sonra da kendisine ihtiyaç duyulmuş ve birilerini daha ortadan kaldırmak üzere kısa süreli görevler üstlenmiş midir?

Nereden bilebilirim?

Efkan Ala neden istifa ettirildi? Yoksa sebep…?

Tıpkı gece boyu arayıp “Efkan Ala neden istifa ettirildi?” diye soran dostlarıma da söylediğim gibi…

Onlara şunu söyledim: “İstifa etti” dense de istifanın kendiliğinden olmadığı anlaşılıyor. İstifası açıklanana kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım onun yerine getirilecek Süleyman Soylu ile Soylu’nun boşaltacağı bakanlığa atanacak Mehmet Müezzinoğlu’nu arayıp görüşmüşler; Efkan Ala ile ise konuşulmamış…

Doğruysa bu, bir kızgınlık söz konusudur…

Zihnim şu sıralar en fazla Akıncılar Üssü’nden buharlaşan Adil Öksüz konusuyla meşgul olduğundan, Efkan Ala’nın istifa ettirildiği gün gazeteye yansıyan “Aslında üste 21 dakika kalmadı, 18 Temmuz sabahına kadar, yani 3 gece 2 gün boyunca orada tutuldu” bilgisinin istifasıyla ilişkisi olabilir diye düşündüm.

Boşboğazlık…

Efkan Ala’nın istifasını TV’de yorumlayanlar arasında Abdülkadir Selvi yoktu dün gece; bugünkü yazısı da istifa üzerine değildi, yine “Yoksa çift taraflı mı çalışıyor?” sorusu eşliğinde Adil Öksüz’ü yazmıştı.

Spekülasyon mu? Evet bu da benim spekülasyonum.

Konu üzerinde çene yarıştırırken, bir yakınım, “Süleyman Özışık yazdı, sen yazdın, Abdülkadir Selvi yazdı, ama medyanın diğer isimlerinin sütunlarında, gazetelerin bütününde en ufak bir haber veya yorum yok. Bu nasıl gazetecilik?” diye sordu.

Cevap veremedim.

ΩΩΩΩ

NOT: Henüz okumayanlara ve bilgi tazelemek isteyenlere, konuya ilişkin bir önceki ‘Olaylar ve senaryolar… Kişiler ve ajanlar’ başlıklı yazıma göz gezdirmelerini tavsiye ederim.

FK

Reklam

17 YORUMLAR

  1. Sn. FK eğer Adil ÖKSÜZ, sizin demek istediğiniz gibi çift hatta üçlü(fetö, abd+cia+üst akıl, mit yani devlet) ajan ise kendisi Mahir KAYNAK gibi korunabilecek mi? Yada mahir hocanın deyimiyle sorarsak:
    7 Şubat 2012 Mit krizi,
    Gezi Olayları,
    17/25 Aralık 2013 Polis + Adliye Darbesi,
    2014 Cumhurbaşkanlığı, 2015 Genel seçim koalisyon ittifakları,
    PKK’nın süreci sabote edip silahlı özerklik kalkışması,
    15 Temmuz 2016 silahlı size göre uğursuz “naylon tiyatro darbe”
    BAŞARILI OLSA İDİ KİMİN İŞİNE YARARDI…
    ALLAH (c.c.) TUZAKLARI BOZDU DA MİLLETİN İŞİNE VATANA YARADI.

  2. selam lar

    25 senedir yazilarinizi takip eden ben acaba diyorum bende mi komplo teorileri uretiyorum bilmem..neyse asil mesele 25 temmuz benim acayibime giden bir konu, asil soru 15 temmuz tayyip erdoganin elini guclendirmek icin abd veya disgucler veya siyonizm tarafindan gulencileri kullanarak yapilan bir olay gibime geliyor(6.his)..hani bop un es baskanini elini guclendirip suriye ye girmesi icin mi yapildi acep,15 temmuz oncesi suriyeye girseydi turkiye yer yerinden oynardi, bu arada putin ile de baristik,
    Rabbimden butun duam butun bunlarin teori olmasi. Rabbim bizlere agzi duali alni secdeli bir lider vermisken eskilere donmek insaallah Allah nasip etmez o gunleri.
    son olarak kaybedeni musluman oldugu bir savas (gulen-tayyip) ortadogu (sunni-sii)
    Rabbim neyler neylerse guzel eyler.. umarim caninizi sikmamisimdir hakki celtik

  3. Adil Öksüz dahil olayın üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen hala kamuoyuna net bir bilgilendirme yapılmaması olayların kronolojik açıdan boşluklar içinde olması asıl düşündürücü olan şey değil midir?

  4. Sayin Koru, siz bir konu üzerine bir kaç deyisik basliklarla veya konularla yazilar yaziyorsunuz bundan dolayi bu konu hakkindaki yazilariniza yerlestirdiginiz pazilar tamamlaninciya kadar galiba sabir etmemiz gerekiyor siz öyle bilginiz olmayan veya az olan olaylar hakkinda yazi yazacak bir yazar deyilsiniz. InshAllah sizin gibi yazarlarin sayisi artmasi dileklirimle hosca kalin.

  5. Muhterem büyüğümüz otuzyıldır siziyakından takip eden ve sürekli okuyan bir öğretmenim eylülün birinde görevde olmamız gerekirken evde hakkımızda verilecek fermanı bekliyoruz. çok zoruma gidiyor ülkeme ve insanlarımıza kasdedenleri Allah a havale ediyorum darbecilere lanet olsun biz mağdurların sesi olmaya devam edin çünkü ancak bu sesler sayesinde yaşve kuru ayrılabilir Allaha emanet olun.selam

  6. Ne kadar garip bir memleket olduk! Hani Cüneydi Bağdadiye bir ıraklı sormuş ya hani
    -fare geçen seccadede namaz kılınır mı? Diye. Bağdadi cevap olarak demiş ki: Şu ıraklılar ne garip insanlar, Peygamber'(sav)in torununun kanının döküldüğü toprağa secde edilir mi diye sormuyorlar da neye takılıyorlar. Şimdi gelelim fasıldan asıla. Yahu, bu memlekette Ak Parti’nin başındayken en fazla oyu almayı başaran, Tayyip Erdoğan’ın partinin kurucularını dahi taca atarak Saray’a çıkmadan önce partiyi emanet ettiği, memleketin gelmiş geçmiş insan sermayesi içinde en fazla “stratejik düşünce” kapasitesine sahip olan Ahmet Davutoğlu bir çırpıda başbakanlıktan olmadı mı? Sahi Davutoğlu niye azledildi, bilen gören duyan var mı? Ne yani Efkan Ala’nın gidişi Davutoğlununkinden daha mı efdal? Her iki azli terazinin kefesine koyup tartalım. Davutoğlu gittiyse kardeşim Efgan Ala haydı haydı gider. O ne ilk gidendir ne de son giden olacaktır. Alışsak iyi olur, bu bir türlü ete kemiğe bürünemeyen yeni sistemimizin tabiatı gereği böyledir. Artık, Bab-ı Ali’nin değil Saray’ın güçlü olduğu bir devirde olduğumuzu unutmayalım. Yoksa şundan mı istifa etti bundan mı diye konuşur dururuz.

  7. Sözüm ona liberal cizgisi yüzündeki asla inanmiyorum. degişmesi gereken bakanlardan biriydi fakat daha önce hemde ivedi olarak degismesi gereken iki kurumun başkani hala orada bunun sirrini biliyorsaniz aciklarmisiniz. mit ve g.kurmay veya tahminen fikir yürütme. Birde sayin koru şuna yorumunuzu merak ediyorum. adli yil açilişinin sarayda olmasi adilmi. cevap ariyorum

  8. Usta gazeteci Adil Öksüz’ü anlattıktan sonra diğer pasajda Yeşil’den bahsediyorsa neyi ima ettiğini anlamak lazım. Allah razı olsun Fehmi Hocam. Kafamın içinde dönüp dolaşan, dillendirmeye korktuğum paslı düşünceleri eritip pırıl pırıl parıldayan levhalara dönüştürüyorsunuz. Sizi seviyorum.

  9. Adil Öksüz Gülen’in TSK İmamı olabilir ama aynı zamanda bir istihbarat örgütünün ajanı da olabilir. “15 Temmuz darbesi baştan başarısız olacak şekilde planlanmış” görüşü çok yaygındır. Belki de Adil Öksüz kazara darbe başarılı olmasın diye oradaydı.

  10. Sanki çok büyük bir olay yaşandı. Davutoğlu başbakanlığı bıraktı yerine Binali Yıldırım atandı, ne oldu? Siyaseten susmamalı dedidiğiniz (artık ne amaçladıysanız) Abdullah Gül emaneten bazı görevlerde bulundu ve teslim etti, kim neresini yırtmak istiyorsda yırtsın yönetimin başında Tayyip Erdoğan var, zaten ikibaşlılık olması düşünülemez de.
    Her olayın altında geyik muhabbeti aramamak gerekir, boş gündem oluşturmak için, gerçi sizin gündem oluşturacak fazla bir etkinliğiniz de yok da medyada, ama az da olsa bence bomboş konulardan yüz çevirmek gerekir.
    Ne olmuş yani içişleri bakanı değişmiş, Sn Efkan Ala yine devletin başına en yakın yerlerde duruyor, ve bunun böyle olduğunu siz de bilirsiniz. O yüzden Allah aşkına, bu kadar eleştiri ve yorumdan sonra daha faydalı birşeyler yazın da okuyalım.
    Sonra sizin uzamnlık alanınız nedir? Siyasetten, futboldan, maneviyattan, paradan, dedikolurdan her aklnıza geleni yazıyorsunuz, yazar da olsa kişi her konuda iyi vakıf olmadan yorum yapmamalı bence.
    Sonra cemaatle ilgili hala net değilsiniz, darbeden sonra yine adamları savunur gibi olabiliyorsunuz.
    Darbeyle ilgili kafam net değil diyorsunuz, gerçi net olsa ne olur olmasa ne olur herşey ortada da, sizin benim kafama gööre birşey olmuyor da, acaba kamuoyu yönlendirmesi mi yapmaya çalışıyoruz,
    Kendinizi bir ortaya koyun. Kimsiniz?
    Abdullah Gül ile aynı evde kalmanız sizi yücelttiğine mi inanıyorsunuz?
    Selamlar.

    • Hep görevden alınana yorum yapılıyor.
      O göreve daha layık biri varda !
      O göreve getiriliyorsa
      Görevde olanı almadan nasıl olacak?
      Birde bö6le düşünün.:

  11. Merhabalar, Fehmi Bey, kimsenin dikkat etmediği farklı bir konu var. Efkan Ala’nın ve İçişleri Bakanı olacak yeni isim kim olursa olsun, kariyer geleceğini alt üst edebilecek tehlikeli bir sürecin başlamak üzere olduğunu kimse farkında değil. Zira ‘belediyelere kayyum’ meselesinin ne anlama geldiğini henüz kimse bilmiyor. Muhtemelen bunun için istifa ettiği de konuşuluyor. Aşağıdaki linkte Yazar Güneş, güzel özetlemiş: http://www.sonhaberler.com/yorum/efkan-ala-neden-istifa-etti-yorum-h153743.html

  12. Düşünmek lazım, basit bir olay yaşamadık, olayın devam eden sonucları hic basit değil…

Yoruma kapalı.