‘Ejder’ gibiler ara sıra kendilerini hatırlatmasalar olmaz…

40
Reklam

Dünkü yazımın altına koyduğum not yüzünden günüm hayli eğlenceli geçti. Millet meraklı, çoğu dost, geçmişte içinde ‘Ejder’ sözcüğü geçen yazılarımı hatırlamadı ve bu yüzden meraklandı. Kimi dost da, geçmişte konuya ilişkin yazılarımı hatırladığını söyledi, günümüz tartışmalarıyla o yazılar arasında nasıl bir ilişki kurulabileceği merakına düştü.

“Ne yapabilirim?” diye düşünürken, o yazılardan birini olduğu gibi buraya aktarmanın merakları biraz olsun giderebileceğinde karar kıldım.

Yazımın tarihi 9 Ekim 2012. Yayınlandığı yer Star gazetesi. Başlığı ‘Akıl vermeye kalkan bir aklı karışığım ben’…   

Okuyacakların “Ali Balkaner de kim?” muhtemel sorusunu şimdiden kısaca cevaplayayım: Saygın bir iş insanı olarak bilinen bir isimdi. Bir dönem hem kendisi hem de aile fertleri gazetelerin överek sözünü ettiği kişiler arasındaydı. Sahibi olduğu Yurtbank’ı kendi kasası sayıp şirketlerinin para ihtiyacını oradan karşıladığı anlaşılınca hakkında yasal süreç başlatılmıştı. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı; önce 34 yıl 7 ay ağır hapis ve 69 trilyon 307 milyar lira ağır para cezasına çarptırılmıştı, sonra bu ceza 16 yıl 8 ay hapis olarak değiştirildi ve Yargıtay tarafından da onaylandı.

Star gazetesinin internet arşivinden erişilebilen eski yazımı dikkatlerinize sunuyorum:

****

Avni Özgürel de ‘Meclis Komisyonu’ önüne çıkan medya yöneticisi ve patronlarının verdikleri cevaplardan mutlu olmamış… Dünkü Radikal yazısının altına düştüğü notta, komisyona, Yurtbank patronu Ali Balkaner’in söz ettiği 18 büyük aileyi hatırlatıp, “Çağırın kendisini, ‘kim bunlar?’ diye sorun” aklını veriyor…

Radikal yazarıyla ortak merakımızdır Ali Balkaner’in ‘11 ailesi’… Şimdilerde Samanyolu-TV’de program yapan Saygı Öztürk 6 Ocak 2001 tarihinde Uzanlar’ın sahibi olduğu gazetede Ali Balkaner’in polis sorgusunda söylediği şu sözleri aktarmıştı: “Bizler 18 büyük aileyiz. Hepimizin bağlı olduğu bir başkanımız var. 18 büyük aile bir havuz oluşturduk. Tüm ekonomi bunların elinde toplanıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nı manipüle eden kişi, bizim bağlı olduğumuz başkanımızdır. Tokyo Borsası’nda 800 milyon dolar kaybetti, bana mısın demedi.”

Reklam

Herhalde sizin de dikkatinizi çekmiştir: 18 aile varmış… Bunlar para havuzu oluşturmuşlar… Tüm ekonomi bunların elinde toplanmış… ‘Başkan’ konumunda olan kişi Tokyo Borsası’nda 800 milyon dolar kaybetmiş, ‘bana mısın?’ dememiş…”

Bilmeyenlere hatırlatayım: Ali Balkaner ilk gözaltına alındığında rahatsızlığını bahane edip hastaneye götürülürken kaçmış, birkaç gün sonra Hürriyet binasına girerken polislere yakalanmıştı. 

Neden orada bulunduğunu “Röportaj için geldim” gerekçesiyle açıklamıştı Ali Bey… Konuyu ele aldığım Kulis’te, “Acaba Aydın Bey o sırada odasında mıydı, odasındaysa aklından ne geçiyordu?” diye sormuştum…

Şimdilerde Sabah’ta yazan Meliha Okur da, Aydın Bey’in Milliyet’inden kovulmadan bir süre önce Ali Balkaner’in işadamı dostları ile bazı şirketlerdeki ortaklarını isim isim sayıp karışık ilişkilerini sergileyen ilginç bir yazı kaleme almıştı. Keşke bulup okusanız o yazıyı…

Soru sormak kolay da cevap bulmak zor. Avni Özgürel son yazılarında ‘Ejder’ diye birinden söz ediyor. Medya üzerinde çok etkili biriymiş ‘Ejder’… Daha da önemlisi, susmasını sağladığı veya tek sesliliğe yönlendirdiği medya sayesinde siyaseti yeniden biçimlendirme girişimlerinde de bulunurmuş…

Vaktiyle, Ak Parti öncesi, DSP-ANAP-MHP koalisyonu sürerken, Devlet Bahçeli’nin bazı tavırları yüzünden MHP’yi hükümetten gönderip yerine Tansu Çiller’in DYP’sini geçirme girişimi olmuştu ya… O girişimin arkasındaki kişiymiş ‘Ejder’

Yakınlarda da iki siyasi olayda ismi geçmiş: İlki 12 Eylül 2010 referandumu; ‘Ejder’ anayasa değişiklikleri kabul edilmesin diye olağanüstü bir çaba göstermiş… Ardından CHP’nin son genel seçimde oylarını artırması için devreye girmiş… Her iki girişimi de akamete uğramış… Avni Özgürel böyle diyor…

‘Ejder’ lâkaplı kişinin hepimizin iyi tanıdığı biri olduğunu söyleyen de o… ‘Ejder’ son seçimde Ak Parti’nin büyük bir darbe yiyeceğine önce kendini inandırmış, sonra da başkaları inansın diye ciddi ciddi iddialara girmeye başlamış…

Reklam

O sıralarda böyle zihin cimnastiği yapanlar vardı. Cumhuriyet’ten Cüneyt Arcayürek, gazetede yapılan bir toplantıda, işadamı İnan Kıraç’ın, kendilerine, “Sizlerle bahse girerim, CHP bu seçimde birinci parti olacak” dediğini yazmıştı.

Koç Holding’in büyük ortaklarından biri İnan Bey; herkes tarafından iyi tanınır…

Cumhuriyet’ten Leyla Tavşanoğlu da, Türkiye’yi iyi tanıdığını belirttiği bir Beyaz Saray görevlisinin “Ak Parti inişte, tavan oyu yüzde 36; CHP ise yükselişte” dediğini aktarmıştı yine o günlerde…

Aklınızı karıştırmak istemem. Avni Özgürel, Meclis komisyonuna Ali Balkaner’in polise verdiği “Biz 18 aileyiz” ifadesini bulup okuma tavsiyesinde bulundu. Ne konuda? Darbeler konusunda. Darbelerde o ailelerin ve özellikle ‘Ejder’ lâkaplı başkanının rolü olduğuna inandığı için herhalde…

Aydın Doğan da, komisyona, isim de vererek, “Ben güçlü görünüyorum, ama benden daha güçlü işadamları var” dememiş miydi?

Galiba kendi kendimin aklını karıştırdım. Özür dilerim.

****

Yazım bu.

O günlerde bu yazım -nedense- başka gazetelerin ve yeni yeni yaygınlaşmaya başlamış internet haber sitelerinin dikkatini çekmiş, konunun üzerine gidecekleri yerde benim üzerime gelinmesine yol açmıştı.

‘Ejder’ lakabıyla anılan kişi pek oralı olmamıştı ama. Kim olduğu örtülü kaldı.

Sonraları yerli ve milli zırhlı araca ‘Ejder’ ismi verildi. Cumhurbaşkanlığı etkinliklerinde davetlilere sunulan yerli ve milli içeceğin adı da ‘Ejder suyu’ oldu.

TBMM’nin darbeleri soruşturmak için kurulan komisyonu Ali Balkaner’in polise verdiği o ilginç ifadesinin üzerine gitmedi.

Aydın Doğan bugün artık medya patronu değil, gazeteleri ve televizyonlarını elden çıkardı.

Cumhuriyet gazetesinin sahibi olan vakfın yönetiminde yer alan İnan Kıraç sonraları iktidarla ve Tayyip Erdoğan’la arayı bayağı düzeltti. Son olarak Sezgin Baran Korkmaz’la şirket hisse senetleri alış-verişi yaptığı haberiyle gündeme geldi; “İhtilafı hukukla çözdük” açıklamasını avukatı Levent Göktaş duyurdu. 45 milyon dolarlık ihtilaf 6 milyon dolarla kapatılmış. 

Ben de böyle bir yazıyı yazdığımla kaldım.

Yeniden okuyunca, ne yalan söyleyeyim, yazımdan keyif aldım.

ΩΩΩΩ

Reklam

40 YORUMLAR

  1. hamas ve taliban temsilcilikleri neden turkiyede faaliyete geçmiyor,geçemiyor?. çünkü; hayatınız yalan,ikili oynuyorsunuz,abd ile müttefiksiniz,paraya tapıyosunuz.yaşasın afganistan,filistin cihadı.

    • Elvan hanım bu saydığınız örgütler turizm acentası filan değiller ama; böylesi organizasyonlar genellikle brükselde merkez/şube açarlar, ordan da ihtiyaca göre dünyaya saçılırlar. Cihatmış!!!

  2. İlkin, bir paragraflık bir bilgilendirme metni yazayım. Ardından da gelsin sorularım, ilgili ilgisiz, yerli yersiz farketmez nasılsa;

    sonra da sabah akşam akpartiye sövüp sayıp ama yine ordan ıskartaya çıkartılmış kimi kabak lastiklerin kurduğu tabela partilerini bizlere “yenilik” diye yutturmaya çalışan zevatı muhtereme “Hadi, konuşun ve cevap verin bakalım” diye bir soru sorayım.

    Eski türkiyenin murdarlıklarını kalmış köfteler gibi ısıtıp ısıtıp önümüze servis edince elinize ne geçer bilemiyorum ama bu türden alicengiz oyunlarıyla varacağınız yer zaten 18 yıldır bulunduğunuz yerdir ve çiğnediğiniz bu sakızların üretim/tüketim tarihleri çoktan geçmiş vaziyette…

    Soralım bakalım:
    Halkımızın tüm demokratik kazanımlarına karşı çıkmış bir muhalefetimiz var; cb yi halk seçsin mi, hayır! Başkanlık sistemi gelsin mi, hayır!
    Halk ne demiş, evet!
    Hayır diyen muhalefetimiz utanmadan her iki seçim yarışına katıldı ve cb adayları çıkardı, kıran kırana yarıştılar ve yenildiler!
    Hem halkın seçme hakkına karşı çıkacaksın, hem de hiçbir şey olmamış gibi aynı seçimlerde aday gösterip yine aynı halkın oyunu isteyeceksin, ne iş???

    Baktın sandıktan bişey çıkmıyor, yine adım adım büyükada numaraları;
    kıytırık bir mafya bozuntusu tosuncuğun pehlivan tefrikası gibi yutuptan paylaştığı eski türkiyeden kalma gündüz düşleri ve yine ne idüğü belirsiz ama özellikle habertürkün belli bir yaş aralığındaki bayan yazarları tarafından gayet yakından tanındığı anlaşılan mutlaka doğulu bir para babasının orda burda karıştırdığı haltlara mı bel bağladınız şimdi de?
    İpe sapa gelmez fırıldaklara borazanlık yapmayı ne zaman bırakacaksın bernar hocaaa?
    Bak, volkan yükseliyor ona göre!!!

    • Sayın yk, dünkü yorumunuzda “Zekaya, Emeğe, yeteneğe, akla….” saygı istiyordunuz, buyrun!!!!


  3. Gönlü zengin bir fakir; ola ki derviş!
    Bir kod adı var derler; o da “ejder”miş,
    Asker, kapital, medya, belki de mafya…
    İşbu “güç”le hükmeder, eser gürlermiş!
    ….


    • Yeryüzünde “güc”ün temsilcisi insandır!
      Bu “güc”e özlemi varsa zaten ondandır,
      Nihai analizde “güc” kaynağı ilahi,
      “Güc”ü tanımamış bir güç var şeytandır!


      • Unutma o da var sende, senden içeru!..
        Herkes “güç” peşinde, hangisi meşru?
        İşi özü DiN beyim; “Akıl*İman Sentezi”
        Bize en uygun bu, doğru doğru dosdoğru!


        • Bununla doğduk biz, bununla öleceğiz,
          Beşikten mezara kadar direneceğiz!
          Aklın önderliğinde ve daima iman,
          El alem girsin, “şirk”e girmeyeceğiz!

  4. 30 2016 bakan olan Soylu tek başınahem Eşkiyalar hemde mafyalar ile birlikte bu kadar yolsuzluk ve dolandırıcılık yapiyorsa.
    20 – 25 yildır dim dik ayakta duranlar hem içerde hem dişarda kim bilir demiyelimde bilenleri hain ve teröristlik damgasi ile devre dışı bırakmasınide iyi becerenler nelar yaptıklarını de ABD, Rusya, Iran ve Çin çok iyi bilir. Savunucularide hiç utanmadan sıkılmadan savunmaya devem eder.

    Onlari temize çıkarma görevi’de gene mafya lideri pekere verilmiş.
    İyide unla o kadar temmizse neden soyluyi göre den almiyorlar.
    S pekerde zerre kadar mertlik varsa onlara maşalığı biraksın çıksın onlaride açıklasın.

    ×××××××
    Soylu’nun suçlular albümüne bir isim daha: Yüzlerce kişiyi dolandırdı
    Trabzon’da yaşayan ve araba alım satımı yapan Mustafa Nas, Süleyman Soylu ile çektirdiği fotoğrafları kullanıp birçok insanı dolandırmaya devam ediyor. Trabzon Emniyeti, Nas hakkında bugüne kadar hiçbir işlem yapamadı. Yapanların ise görev yerlerinin değiştirildiği öğrenildi.
    ××××××

  5. Sayın koru “yazımdan keyif aldım” dediğine göre bizim sn.bernarın da dört gözle beklediği eski türkiyenin sazlı sözlü medya düzeni de ufukta görünmüş olmalı, ha gayret!!!!

  6. Sayın Koru’nun yazısının son bölümünde dikkat çektiği” Sonraları yerli ve milli zırhlı araca ‘Ejder’ ismi verildi. Cumhurbaşkanlığı etkinliklerinde davetlilere sunulan yerli ve milli içeceğin adı da ‘Ejder suyu’ oldu” konusunda şunu söylemek isterim.Yerli ve milli zıhlı araca (ki yerli ve milli olması konusundada itirazım var çünkü motor için yurtdışına bağımlılık sözkonusu)”Ejder “ adı verilmesinden murat nedir bilemem, bu, konusu edilen şahısla bağlantılımıdır zannetmiyorum. Ejder meyvasına gelince sayın Koru’da eminim çok iyi bilirki “Ejder meyvası” nın İngilizce adı “Dragon fruit” dir ve bu kelimenin tercümesinin tam karşılığı Ejder meyvasıdır.Dolayısıyla Ejder meyvası ile yazının konusu ejder arasında bağlantı kurup oradan sonuca gitmek patinaj yapmaktan ileri gitmez.

    • Cemal bey, bahsettiğiniz askeri aracın motoru da %100 yerli üretim olsaydı; öve öve yere göğe sığdıramayacakmış gibi bir haliniz de yok sanki?

      • SayınH.Gayret, eğer o araç ? yerli olabilseydi elbette çok gurur duyar ve bunuda belli ederdim. Benim üzüntüm bu tür stratejik araçların yapımında bile dışa bağımlı olmamız. Atak helikopterlerinde olduğu gibi tedarik imkanının sınırlı olduğu motor alımlarının engellenmesinde yaşadığımız sıkıntıları yaşatmamız ağırıma gidiyor, zırhlı araç motoru tedarikinde helikopter motoruna nazaran daha fazla alternatifin olması bu araçların üretilmesinde sıkıntıyı bir noktaya kadar bertaraf ediyor. Umarım birgün bu araçlarımızın motorlarını,100% yerli uçaklarımızı ve helikopterlerimizi yapacak teknolojiye sahip oluruz o zaman bundan gerçekten sevinç duyarım

  7. Yine kısa, bilgilendirici bir paragraf, ve yine bir soru:

    İsmi, Mutaz Matar. Mısırlı, program yapımcısı. El Sharq ise Türkiye’den yayın yapan bir Mısır televizyon kanalı. Hem adı geçen program yapımcısı, hem de adı geçen televizyon kanalı, Mısır’daki Sisi darbesinden sonra Türkiye’ye geliyorlar ve Müslüman Kardeşler’e yakınlar. Erdoğan, Mısırla ilişkilerin düzeltilmesi için girişimlerde bulunulması talimatı verdikten sonra, hem bu TV kanalı, hem de bu program yapımcısı sıkıntılar yaşamaya başlıyorlar. Mutaz Matar, hükümetin doğrudan kendisinden Mısır’daki Sisi rejimi aleyhine şeyler söylememesini istediğini söylüyor. M. Matar, ismi geçen TV kanalındaki programlarına çıkamaz hale geliyor. Bunun üzerine, Youtube üzerinden kendi kişisel yayınlarına başlıyor, ama Rabiacı Erdoğan hükümeti buna da izin vermiyor. M. Matar’ın sözlerini birlikte okuyalım: “Türk yetkililer artık Youtube ve diğer sosyal medya kanallarında da yayın yapmamıza izin vermeyeceklerini bildirdi.” GazeteDuvar’ın paylaştığı ilgili haberin son paragrafı da şu şekilde: “Mutaz Matar, Youtube programını bitirirken bu durumun Mısır’ın bildirdiği başka programcılar için de geçerli olacağı öğrenildi. Bu isimlerin sosyal medya üzerinden Sisi yönetimine eleştiri içeren benzeri programlar ve paylaşımlar yapmalarına izin verilmeyecek.”

    Yani, Mısır diktatörü Sisi, Rabiacı Erdoğan’a hangi programcıların sosyal medya üzerinden program yapmalarına izin verilmemesini istediğine dair isim listesini Erdoğan hükümetine bildiriyor, hükümet de gereğini yerine getiriyor. Yani, Sisi istiyor, Rabiacı hükümet şak diye isteği yerine getiriyor.

    Şu halde soralım:

    Rabiacılar, burada mısınız?


    • Her ne zaman meydan okusa milli sıkıntı,
      O günler söz konusu olan bil ki vatandır!
      Gerisi teferruat derler; yani ayrıntı,
      Boşver sorma gitsin, çokçası yalan dolandır!…

  8. İlkin, bir paragraflık bir bilgilendirme metni yazayım. Ardından, hem AK Partili hem de CHP’li yorumculara dönüp, “Hadi, konuşun ve cevap verin bakalım” diye bir soru sorayım.

    Takip edenler biliyorlar: Sedat Peker, Sezgin Baran Korkmaz adlı düzenbazın ismi Korkmaz Karaca olan bir diğerine AudiA8 marka lüks bir araba verdiğini ileri sürdü. Korkmaz Karaca isimli o şahıs da söz konusu arabayı 2,5-3 ay boyunca kullanmış olduğunu gazeteci Saygı Öztürk’e itiraf etti. Yani, Sedat Peker’in bir iddiası daha doğru çıktı. Peki, kim bu Korkmaz Karaca isimli şahıs? Birden çok şey!

    1. Halihazırda AKP Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı.

    Başka?

    2. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi.

    Başka?

    3. Eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün güçlü olduğu dönemde Sarıgül’ün danışmanı.

    Başka?

    4. CHP lideri Deniz Baykal’ın danışmanı.

    Başka?

    5. CHP Parti Meclisi Üyesi.

    Vatan, millet, sakaryacılar, burda mısınız?

    Cumhuriyetin kurucu particileri: siz de burda mısınız?

  9. Yazar var yazarcık var. Şöylede diyebiliriz, satılmış kalemler var kimselerin satın almaya gücü yetmeyecek kalrmler var.

    Bu kalemleri Ustaca kullananların arasında kalemleri ile iki kuş değil birkaç kuş birden vuranlar var.
    Sayın Koru onlardan biri. Yalnız genelde bütün yük tek başına başariyor. Başariyor çünkü Korunun kaleminden zehir çıkıyor fakat muhatapları onun zehir olduğunu isbat edemiyorlar.
    Diğer Koru kalitesinde olan meslektaşları adeta bizim kalemler zehirli der gibi açıklar verebiliyorlar.
    Son 5 yılda biz okurları bu site sayesinde yaşayarak daha yakından şahit olduk.
    Adamlar siteyi kapatmak ve Koruyu durdurmak için kurulma saat gibiler.
    Yazı siteye konar konmaz hemen atak ve savunmaya geçiyorlar.
    Geçiyorlarda ne oluyor? Teker teker öttükleri çöplüklerine geri gidiyorlar.

    Eşkiya’nın iade edilip edilmiyeceğını bilse bilse Tercüman bilir.
    E ey sadece dokunulan suçlular itirafçı olmmazlar dokunulmaz olanlarda gizli itirafçı olur yalayıp yuttuklarının bir kısmını tazminat olarak öder diğeri kalanlar ilede
    gelecek yedi sülalesi’de dahıl cehennem ateşıne odun hazırlamayı sürdürürler.

    Bakalım ABD den emir eri çıkacak hakım bula bilirlermi?

    Enes Kanter’i kırmızı bültenle arayan devlet mafyalari ve eşkiyaları aramak şöyle dursun onları dışarda besleyip zamanı gelince kendilerine ayak bağı olanları devreden çıkarmak için kullanır.

  10. Sayın Koru ,
    Geçmişte ki düşüncelerin , öngörülerin bugün de doğru olduğunu görmek , haklı çıkmak keyif verici , diğer taraftan da zavallı insanın ders almaması üzüntü verici !
    İlahi mesaj defaatle uyarır. Görmedin mi , Görmezmisin ? Akl etmezmisin ? hüsran içindesin.
    Bir çok insanın hayatında bazı fırsatlar çıkar önüne . Hayırlıyı istemek ile nefsinin heva ve hevesine uymak arasında iradesini kullanma da serbest bırakılır. Sonra kulluk ile uluhiyyet arasında gidiş geliş süreci . Her şeye muktedir olduğunu sandığı gücün elinde olduğunu hissettiği bir dönem . Daha sonra ondan mahrum kaldığı yalnızlaştığı bir dönem.
    Her nesilde tekrarlanan benzer senaryolar. Değişen aktörler ve sahneler .

  11. Ejder

    Ejder başlıklı yazı da gösterdi ki içinde yaşadığımız olayların hemen hemen tamamı ak parti öncesi dönemde yürüyen işlerin kalıntıları. SP nin itiraflarında da bahsi geçin olayların, kişilerin, ilişkilerin çoğu ak parti öncesi. Peki yazar niçin bu gün ülkenin üstüne kara bir kaos çökmüş gibi yazılar yazıyor, tv de sosyal medya da buna benzer bir algı hakim. Buna Biden etkisi diyebiliriz. Farkettiyseniz SP yurtdışında. Yurtdışıda da rahatsız edilmese sessiz sakin ülkeye dönüşünü bekleyecekken bulunduğu ülkelerde sürekli rahatsız edilerek bu güne geliniyor. Adı geçen bir diğeri önceki hükümetler döneminde seri infaz işlemleri yapabilirken en son güvenlikçiliğini yaptığı işletmeden de ayrılmak zorunda kaldı.
    Eski alışkanlıklarını rahatça sürdüremeyen bir grup aynı konuda rahatsız olan dış aktörlerle bir araya gelip iktidarı devirme kararı almış görünüyor.
    Yoksa ülkede savcılar olsa can ataklının toplandı dediği 40 milyonur nasıl toplandığının peşine düşer. Zeydan karalar belediyelerden toplandı diyor. Belediyeler böyle partilerinin tv sine milyon dolarlar verebiliyormu” Sayıştay bunları bırakır da kıl tüy işlerin peşine düşer mi, sanmam.
    Ya para toplayın emrini verdiği söylenen, en geç 2023 te milli şef olmaya yeni damat gibi hazırlanan kılıctaroğlu; ben böyle bir emir vermedim. Para yı toplayanlar, lüpleyenler gelsin buraya der mi, o da zor. Zira iktidarın saat 24 kadar müzik dostu ama 24 ten sonra müzik düşmanı olduğuna inanan bir kitlesi var.

  12. her dönemin aileleri, geçmişten gelen sülaleleri vardır.
    ejder-gibiler-ara-sıra-kendilerini-hatırlatmasalar-olmaz diyor sayın koru da,
    zaten hatırdan fazla çıkarmamak lazım.
    çünkü her işin bir kenarında köşesinde bir şekilde bulunurlar.

      • boş havuzlara kafa üstü atlayanlar var tabii
        ama o ben değilim,
        daha çok her yoruma kafa üstü atlayanlar oluyor bunlar,
        atlamaya alışmışlar,
        atlıyor,
        sonra çakılıyorlar.
        hep gayret amma ve lakin
        boşa gayret!!!

  13. Maalesef bu gün yazının ‘anlam ve önemine ‘ uygun bir fıkra temin edemedim .Bu nedenle fıkra yerine geçebileceğini düşündüğüm ve tarihteki ilk kadın mafya anamızın! hikayesini yazmayı tercih ettim.
    KABADAYI HANO (Hanzade )
    Hikayenin kesin tarihi belli olmamakla beraber 1800 yıllarının sonlarına doğru olduğu tahmin edilmektedir .
    Hanzade , muhtemelen Kasımpaşa semtinde fakir bir çiftçi ailesinin kızı olarak dünyaya gelir .Küçük yaşlardan itibaren babasıyla birlikte , ürettiklerini , pazarlarda satarak geçimini sağlamaya çalışırlar.
    Oldukça genç yaşta , zengin bir talibiyle evlenir ve bir çocuğu olur,Ancak çocuğu daha 6 yaşındayken kocası hayatını kaybeder. Bir süre , ölen kocasının geride bıraktığı zenginlik içinde hayatını yaşamaya devam eder.Ancak Hanzade’nin sahip olduğu zenginliğin kokusunu alan o devrin bir kabadayısı Solak Ligor , kadınla ilişki kurar , onunla sevgili olurlar.
    Bir gün , evde yalnız olduğu bir sırada Solak Ligor , kadının 12 yaşına gelmiş oğlunu kaçırır .
    Deliye dönen Hano , günlerce oğlunu arar durur , hiç bir yerde bir izine rastlayamaz.
    Bu aramalar esnasında sevgilisinin oldukça ilgisiz olması hatta aramalı engellemeye çalışması kadının dikkatini ve şüphesini çeker . Bunun üzerine ondan habersiz bir şekilde erkek kılığına girer ve adım adım adamı takibetmeye başlar . Sonunda oğlunun sevgilisi tarafından kaçırıldığını ve çevredeki bir hamamda hamam oğlanı olarak kullanıldığını öğrenir . Bir gece hamama yaptığı bir baskında , hamamdaki odunluktan aldığı bir baltayla tam 21 kişiyi katleder ve oğlunu kurtarır !
    Bu olaydan sonra her tarafa şöhreti yayılan Hano , artık mahallenin en azılı , en korkulan bir kabadayısı olur , diğer kabadayılar bile bu yeni mafya anasının ! emrine girmek zorunda kalırlar ! O devrin içinde bulunduğu durum ve şartlar nedeniyle Hano iki seneye yakın bir süre hükümranlığını devam ettirir .Ancak sonunda bir şekilde yakayı ele verir , mahkemece yargılanır ve idama mahkum edilir , kurşuna dizilerek cezası infaz edilir .
    Günün mafya babalarına nostaljik bir armağan olsun!
    Selamlar , iyi günler

  14. Yazıları okudum. İyi ki arşivler var. Ancak radikalin ve milliyetin arşivleri uçmuş. Yakın zamanda Tüpçünün hürriyeti de kovduğu gastecilerin yazılarını uçurmuş.

    Aynen dewamke. Ejder gider, İnan gelir, İnan Gider, Sezgin Baran Gelir, o gider, başka ejderler gelir. Olan halka olur. Oynat Uğurcum, Yılmazcım donup kalma.

  15. Dört kısa yorum; çok çok iyi bir yöntem. Herkes on düşünüp bir yazsın. Her gün her saat yeni bir yolsuzluk, yeni bir çürümüşlük haberi almak, bu rezil duruma neredeyse herkesin bulaşmış olmasını görmek üzüntü verici.

    • “Tc kurucu başkanı, doğum yeri yunanistan/selanik(1881), mezuniyeti sıbyan mektebi, anası muhacirdir; zabit olup padişahımız efendimizin emirkullarından birisidir…”
      Yahya bey, bu özgeçmişini paylaştığım şahıs sizce türk müdür değil midir efendim?
      Sonra da biontech aşısını bulan kardeşlerimiz türk mü değil mi bi daha düşünün!!!!

  16. Agalik beylik sistemine devam gelir adaletsizligine devam 18 aile mi onemli 18 milyon aile mi? gelen her iktidar 18 aile onemli dedigi icin. hersey guzel olacak bir slogan olarak kalmaya devam edecek.

    • Sayın yolcu, imf yi ülkemizden kovduk, kimseye yaranamadık, şimdi 18 aile mi sülale mi derken tüsiadı da kapatsak sizce burdaki elemanlar beğenir mi?

    • Sn.bernar; inanılacak bişey söyle de inanalım ama benim bildiğim Kıraç sevilen bir türkücümüzdür, yoksa öyle değil mi?

    • Saçmalamayınız!!! siz sırf her ejder yazısında ismi geçiyor diye niye zan altında bırakıyorsunuz adamı. Hem inanç Bey milletini seven artık kendi holdingi olan ülkesinin sanayisinin kalkınmasından başka bir ıkarı olmayan birisidir. Hem bir dolandırıcı tarafından aldatılan bir insan nasıl darbe yapmaya çalışabilir? Allah aşkına!!!
      Ejder herkimse yine iddiaya girmiş anlaşılan ve girdiği iddiayı sonuca ulaştırmak in kendi itibarını bile zedelemeyi göze almış. Demek ki son kozunu oynuyor( yoksa sonunun Aydın doğan gibi olcağının farkında)

      Not: Fehmi bey sırrı aşikar edip yazının büyüsünü bozanlardan değildir.

  17. sonuçta Ejderi de haraca bağlayan, karşılığında da ne isterse yapmasına izin veren biri var.

    • Baran şimdi de ne istedilerse yapmasına izin verilenler mi çıktı bir de?
      Neyse, doğrudan peşkeş yerine böylesi daha iyidir belki de…

      • bizim mahalle kahvesinde büyükbaba diyorlar ona.

        her seçim döneminde ahalinin vaz geçilmez tartışmasıdır; “oyumuzu kime verecook” muhabbeti. son seçimde de böyle bir muhabbete denk geldim. hararetli tartışmada bütün partiler masaya yatırılmış değerlendiriliyor, kahveci ocağın arkasından suskunluğunu hiç bozmadan ama keskin gözlerle pür dikkat dinliyor. herkes oyunun rengini açık etmeye cesaret siz, adaylar tartılıyor derken biri cesaret gösterip “ben ak partiye verecem oyumu” deyince tansiyon birden yükseldi(kahveci sessizlikle dinlemeye devam ediyor) bir başkası ak parti aleyhine konuşurken başka biri bir hırsla cebindeki telefonu çıkartarak bir video açıp öfkeyle göstererek ” ulan her tarafı mafyalar sarmış memleketin içine ettiler hala mı bunlara oy vereceksin, görmüyor musun sokaklar mafyalarla dolu yetmemiş tiktoku bile istila etmişler” deyince o ana kadar gözlerini dikmiş kulaklarını açmış sükunetle dinleyen kahveci tezgahın ardından ağzından tükürükler sıçratarak bir hışımla çıkıp orta yerde durdu, işaret parmağını konuşana doğru sallayarak “türkiyenin en büyük mafyası kim bilüünnü, sen en büyük mafya kim bilünnü? üçüncü kez aynı soruyu sorarken sakinleşti ve başka bir şey söylemeden geri tezgahın arkasındaki yerine oturdu. kahveci de gerilince herkes dağıldı.

        ben bir çay daha söyledikten sonra yumuşak bir ses tonuyla kim abi en büyük mafya diye sordum, vurgulu bir şekilde “Tayyip baba” dedi. ne yani şimdi oyumuzu ona mı verelim diye sordum, gene yükselerek “kime vereceksin ya başka, tabiki Tayyip babaya vereceksin” dedi.

        grandpa’ya laf gelmesin diye öyle söylemişimdir.

        • yalniz akp iktidarında Cami cematini dinleyerek seçim tahmini yapıyorum, cami cematinin akp’nin oy deposu olduğuna inanırım.

          önceki gün bir caminin avlusunda siyaset konuşan bir grup cami cematine kulak misafiri oldum. konuşanın trabzonlu olduğu şivesinden belliydi;

          “yalniz size diyim haa çok yanlış yabii…Tayyip çok yanliş yabii. ya senin ne işun var kirmişsun incilizun kedüne, neabaysun sen. ya sen hiç mi ters almaysun. habu inciluz ozmanliyı yikmadimı. böyle kiderze yikacak tebemize ülkeyi haa!”

          cami cemati kızgın, 10 bin yeni cami bu kızgınlığı gideremeyebilir, benden söylemesi.

        • Baran, sn.bernar ne der bilmem ama
          sen de aramızda yorumyazarı olup çıktın iyice; daha dün gibi, şımarmak yok ama, nihayet önünde uzun ince bir yol var ama istikametin doğru:)

    • “bence acele etmeyelim abi, yukardan işaret gelsin önce. iade gelirse ‘hayır-sever iş adamı’ diyemeyiz sonra” -D

Yoruma kapalı.