Bir yakınım çoktandır ev alma derdinde. Karı-koca çalışıp kazandıklarının bir bölümünü tasarruf ettiler, bankalardan biraz destek aldıklarında hayallerini gerçekleştirme imkanları var.
Sorgulayınca, “Bankadan faizle para almak istemiyorum” dedi.
İyi de, oranın enflasyonun altında kaldığı bir artı tahsiline ‘faiz’ denir mi?
Kendisine bu soruyu yakın zamanda karşılaştığım bir kamu bankasının şube müdürüyle yaptığım konuşmayı aktararak yönelttim.
Şube müdürü, tüketicilere açılan kredinin kendilerinin mevduata ödediği faizin altında kaldığını hatırlattığımda, bana, “Hayır, öyle değil” demek yerine, “Öyle ama, sonuçta biz kamu bankasıyız” demişti.
Ev ve otomobil alacaklara bankalar ‘eksi’ denilebilecek bir oranla kredi veriyorlar.
Yakınım, bu defa, “Kredinin maliyeti dediğiniz gibi oldu olmasına, fakat ardından da ev fiyatları aldı başını gitti” dedi.
Kendisinin daha önce mim koyduğu evlerin fiyatları, kredilerde faiz indirimi yapılır yapılmaz yüzde 25-30 kadar artmış.
Bankaya değilse de ev satana ödeyeceği paranın önemli bir kısmı yakınıma ‘faiz’ imiş gibi geliyor…
Bankalar ‘hayallerinizi ertelemeyin’ diyorlar
Gerçekten konut fiyatları arttı mı?
TÜİK önceki ay (Mayıs) ile geçen ay (Haziran) arasında konut fiyatlarında yüzde 15 civarında bir artış olduğunu açıklamış bulunuyor. Nisan ayındaki artışı da eklersek yakınımın fark ettiği yüzde 25-30 zam tablosu gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Buna rağmen insanlar faiz düştü diye bankalara koşup kredi çekiyor ve evi yoksa konut, varsa otomobilini yenileme yarışına katılıyor.
İnanması güç, ama gerçek olduğunu doğrulattığım bize özel bir haber de şu: İkinci el otomobil fiyatları aynı otomobilin katalogdaki sıfırının fiyatını aşmış…
“Nasıl olur?” diye sorduğumda şu cevabı aldım: “Korona yüzünden otomotiv fabrikaları çalışmadı ve doğal olarak yeni araç üretimi durdu. Yenisi üretilmediği için eski araçlara rağbet var, bu yüzden de fiyatları arttı. Malum, ekonominin ‘arz-talep kuralı’…”
Ekonominin başka kuralı çalışmıyor, buna karşılık ‘arz-talep kuralı’ o kuralı keşfedenin aklının ucundan bile geçirmeyeceği bir tuhaflığı açıklamak için kullanılıyor.
Helal olsun bize.
Bankalar tüketim kredisini ilk bir veya iki yılı ödemesiz olarak veriyorlar.
Konut mu alacaksınız? Bankaya gidip kredi çekiyor ve müteahhide gidip evinizi alıyorsunuz. Hiç telaşa kapılmanız gerekmiyor. İlk iki yıl içerisinde banka sizden herhangi bir para ödemenizi beklemiyor; aldığınız ev için kredinin aylara bölünmüş miktarını ondan sonraki on yıl içerisinde ay ay denkleştirmeniz yeterli.
İnsanın hemen koşup bankada sıraya giresi geliyor.
ABD’de de böyle akıl almaz kolaylıkla konut ve araç kredisi verilen bir dönem vardı. İnsanlar başlarını sokacak tek bir mesken almakla da yetinmediler, “Kiraya veririm, kirasıyla kredinin aylık taksidini öderim, 30 yıl sonra ev benim olur” düşüncesiyle ikici -hatta bazısı üçüncü- bir ev daha aldı.
Hayallerin her zaman gerçekleşmediğini 2008 yılında yaşayarak öğrendi Amerikalılar…
Bir başka yakınım en az yedi-sekiz yıl yaşaması gerekeceğini bilerek ABD’ye gittiğinde, kendisine “Kiralık evde oturmaktansa, kira öder gibi ödeyeceğin bir ev alırsın artık” tavsiyesinde bulunanlar çıkmıştı. Sordu, soruşturdu ve 2008 krizini yaşayan oralılardan öğrendiklerinden sonra verilen akla uymaktan uzak durdu. Şimdi beşinci yılında ve kirada oturuyor.
Yalnız ikinci el otomobiller değil yılların meskenleri de pahalılanmış. “Neden?” sorusuna verilen “Koronadan dolayı” cevabını ilginç buldum. Korona sürecinde apartman dairelerine kapanınca insanlara fenalık gelmiş, müstakil ev arayışına girmişler. Daha önce evini satmayı düşünmeyen villa sahipleri bile “Neden olmasın” düşüncesiyle kendilerine “Satacaksan, şimdi tam zamanı” aklını veren emlakçılara başvurmuş…
Satabiliyorlar mı bari?
Hayal içinde geçti ömr-ü derbederim
Hayali insanlara şimdilik yetiyor.
Konu hafta sonu açıklanan enflasyon rakamı yüzünden dikkatimi çekti. Devlet adına yapılan açıklamalarda faiz düşünce enflasyonun da düşeceği kesin ifadelerle duyurulmuş, hatta bunun için faizi indirmeye yanaşmadığı izlenimi veren Merkez Bankası başkanı bile değiştirilmişti.
Faizler sonunda eksiye düştü. Bankalar mevduata uyguladığı faizin altına kredi açabiliyor bugün. Mevduat faizi de her zamankinden düşük.
Peki enflasyon ne durumda?
Aylık enflasyon yüzde 1.13 arttı, yıllık enflasyon da yüzde 13’ü zorluyor.
[T24 sitesinde Barış Soydan’ın konuya ilişkin yazısına da göz atmanızı tavsiye ederim.]
Şu sıralarda pek ortalarda görünmeyen bir parti yetkilisi vaktiyle “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey oldu” açıklamasıyla bir muammayı çözmüştü; keşke o kişi bulunsa da beni şaşkına döndüren ekonomi konusundaki muammaları da aynı keskinlikte bir açıklamayla aydınlığa kavuştursa.
ΩΩΩΩ