Yeni hükümet eskisinden bunalanlara nefes alma imkanı sağladı. Yalnız bununla da kalmadı, bundan sonra yaşanacakların seçim öncesinden çok farklı olacağına dair kuvvetli bir umuda da yol açtı.
Beklentiler yüksek.
Daha önemlisi şu: İktidarın ortakları da seçim kampanyası sırasında yapılan vaatlerin yerine getirilmesi yönünde açıklamalar yapıyorlar.
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kampanya sırasında en düşük memur maaşının 22 bin TL’ye çıkarılacağı vaadinde bulunmuştu; AK Parti Meclis grubunun sorumluları ilk yasa teklifinin bu konuda olacağını duyurdular.
MHP lideri Devlet Bahçeli’den de maaş ve ücretleri yaşanacak düzeye çıkarma sözü geldi.
Dediği şu MHP liderinin: “Asgari ücretle geçinen kardeşlerimizin, emeklilerimizin, memurlarımızın ve toplumun her kesiminin döviz kurundaki dalgalanmalardan korunarak insanca yaşayacakları ücret ve maaş seviyelerine çıkarılmalarını destekliyor ve ülkemize ne düşüyorsa yapacağımızın sözünü veriyorum.”
Cumhur İttifakı’na en son katılan Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan da asgari ücretin en az 15 bin TL olması gerektiğini söyledi.
[İşin ilginç tarafı, seçimde kazanmayı uman muhalefetin seçim sonrasında sesinin fazla çıkmaması. CHP’nin içi liderlik savaşı sebebiyle karışık; diğer muhalefet partileri bu alanda ortamı neden iktidara bırakıyorlar, anlamak zor.]
Ekonomiyi düzeltsin diye hazine ve maliye bakanlığına atanmış olan Mehmet Şimşek’ten ise ses çıkmıyor. Bakanlığı teslim aldığı gün yaptığı açıklamada ülkeyi refaha kavuşturma amacını dile getirmişti; ülkenin refahı, çalışan ve üreten kesimler ile emeklilerin yaşanabilir bir hayata kavuşmalarına dayanır. Onun sessizliği ortalığı senaryolara açık hale getirdiği gibi, bir çoğu akıl dışı olduğu halde o senaryolardan piyasalar olumsuz etkileniyor.
Umut yalnız ekonomik alanda atılacak adımlarla ilgili değil ama.
Esas beklenti, geçen dönemin bazı sorumlularının tutumları yüzünden başgösteren ve etkilerini vatan sathında hissettiren adalet ve yargı alanında atılacak adımlarda.
Dün, 15 Temmuz (2016) hain darbe girişimi sonrasında meydana gelen kasvetli havada açılmış davalardan birinin duruşması vardı. Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek “FETÖ’nün medya yapılanması” adı verilen davadan yargılanıyorlardı. Yerel mahkeme herbirine ağır cezalar verdi. Yargıtay’ın iki kez bozduğu o kararlar şimdi yerel mahkemede yeniden görüşülüyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin de sanıklar lehine kararları olmasına rağmen, Yargıtay da kararı bozduğu halde, yerel mahkeme dün duruşmayı ileri tarihe ertelediği gibi, yargılananlar hakkındaki yurtdışına çıkma yasağının devamına da karar verdi.
Nazlı Ilıcak’ın ‘darbecilik’ ile ilgili bir davada sanık olarak yargılanmasını akıl alıyor mu?
Ahmet Altan’ın?
Yargılanan diğer iki gazeteci hakkında, hazırlanmasında hiçbir rolleri bulunmadıkları bir reklam ile maaşlarının Bank Asya’ya yatması dışında bir kanıt olmadığı biliniyor.
Herbiri uzun yıllar cezaevinde kaldılar zaten.
Aklı zorlayan yargı hataları yalnızca bu davayla ilgili değil.
Darbe girişimi sonrasında alelacele çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin mağdur ettiği pek çok kişi var.
Yakından tanıdığım ve bu sebeple mahkemede lehinde tanıklık ettiğim Alaeddin Kaya da cezaevinde yatıyor. Kaya’nın kendisine atfedilen ilişkiler ve o ilişkilere dayandırılan suçlamalarla ilgisi bulunmadığını bilenler ülke yönetiminde en etkili görevdeler. Hakkında verilen ceza bozulduğu halde yerel mahkeme kararında ısrar ettiği için, 20 küsur ilaç almasını gerektirecek hastalıklarla boğuştuğu halde, ileri yaşını demir parmaklıklar arkasında geçiriyor Alaeddin Kaya.
Yeni atanan adalet bakanı Yılmaz Tunç geçmişin hatalarını ortadan kaldırma umudunu doğurdu ama galiba bu umut boşa çıkacak.
Diyelim ekonomiye sihirli bir el değdi ve çekilen sıkıntıları hafifletecek gelişmeler yaşanmaya başladı; bu, ülkenin yeniden dış dünyanın ilgisini celbederek 2015 öncesi günlere dönmesini getirecek mi?
Sanmam.
Adaletin yanlış işlediği bir ülkeden yabancı yatırımcı uzak durur da ondan…
Ekonomide umudu yeşerten gelişmelere, eş-zamanlı olarak, yargı alanında geçmişin hatalarının ortadan kaldırıldığı görüntüsü de eklenmek zorunda.
Aksi halde cicim ayları çabuk geçer gider, geriye hayal kırıklıkları kalır.
ΩΩΩΩ