Gazetecilik ölmüş gibiydi, ona yeniden nefes aldırma imkanı doğdu… 

16
Reklam

Meslekte eskiden ‘Ankara gazetecisi’ diye bir sıfat vardı. Meslekte önemli bir sıfattı bu. Sonradan bazısı gazetelere yönetici olmuş pek çok gazeteci mesleğe Ankara’da başlamış, haberi orada soluklamış, bu özellikleri İstanbul’a da taşımıştır.

Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu, Derya Sazak, Fatih Çekirge hiç zorlanmadan aklıma geliveren öyle isimler…

Ankara’da başlayıp hala orada mesleğini sürdüren ‘gazeteci’ sıfatını bugün de hak eden isim ise çok fazladır.

Ben de yaklaşık 25 yılımı gazetecilik yaparak Ankara’da geçirdim.

Dolu dolu 25 yıl.

Son 20 yıla damgasını vuran AK Parti iktidarı pek çok başka şeyle birlikte gazeteciliği de etkileyen değişikliklere yol açtı. Gazetecilik yapmak Ankara’da zorlaştı. En önemli kaynak olan politikacı ortalıkta görünmemeyi, görüldüğünde konuşmamayı, konuştuğunda sadece resmi görüş açıklamayı tercih etti.

Resmi görüş gazeteciliğine geçildi.

Ankara’ya 25 yıldan sonra ‘‘Allahaısmarladık’’ dememin en önemli sebebi budur.

Reklam

Nostalji mi?

Evet öyle.

Türkiye son bir yılda iki önemli kişinin etrafında cereyan eden gelişmelerin etkisinde. 

İlki, geçen yılın mayıs ayında video ve twitter mesajları yoluyla tarafı veya tanığı olduğu olaylarla ilgili bilgileri yurtdışından paylaşmaya başlayan Sedat Peker… 

Diğeri, Sezgin Baran Korkmaz (SBK) adlı ‘işadamı’ kimliğiyle ortada dolaşan biri…

Ülkenin siyaset-iş dünyası-mafya üçgeni içerisinde hangi özelliklere sahip hale geldiğini en çıplak ifadelerle Sedat Peker’den öğrendik…

SBK ise pek temiz olmayan ilişkiler ağının yurtdışı bağlantıları da bulunduğunu öğretti…

Aslına bakılırsa, bu süreç içerisinde ilgilenen herkesin bilgi sahibi haline geldiği çetrefilli konular, gazeteci milletinin ilgi alanı içerisine girer. O konuları kamuoyumuz gazeteci olmayan kişilerden değil, gazetecilerden öğrenmeliydi.

Reklam

Gazeteci sıfatlı bazı kişiler bu son bir yıl içerisinde meydana gelen gelişmelerde ‘haber konusu’ olarak kamuoyu karşısına çıktılar.

Haber vermesi gerekenlerin haber konusu olduğu bir ülkeyiz.

Daha da önemlisi şu: Haber ve yorum günümüzde gerçeklerin örtülmesi için de kullanılabiliyor…

Yalnız şimdi değil, geçmişte de bazılarının gerçekleri örtmek için basını -veya medyayı- kullandığı iyice ortaya çıktı.

Örnek mi istiyorsunuz? 

Necip Hablemitoğlu suikastından daha göz açıcı bir örnek olabilir mi?

AK Parti’nin iktidara geldiği dönemin simge isimlerinden biriydi Necip Hablemitoğlu. Kendisini kamuoyu televizyon ekranlarında ifade ettiği görüşleriyle tanıdı. ‘Ulusalcı’ kimliğe sahip bir akademisyendi. Uğradığı suikast, hemen ardından, onun kişiliğinde ‘ulusalcı’ görüşe karşı kitlenin eylemi olarak değerlendirildi.

Tam 20 yıl boyunca…

Bugün ise durumun pek öyle olmadığı anlaşılıyor.

Ulusalcı  akademisyen aynı kimliğe sahip bir kadro tarafından suikasta uğratılmış…

İlk bakışta, bu yeni bilgi ortaya atılınca, yıllar ve yıllar boyu hep aynı farklı nakaratı tekrarlamış olan kalemler ile yorumcuların, buna şiddetle itiraz etmelerini bekledim. Özellikle de suikastı planlayanları yakından tanıdığını daha önceleri belli etmiş görüş sahiplerinden…

Öyle olmadı. 

Verdikleri tepkiden şaşırdıkları izlenimi de almadım. Söylenenleri, iddiaları hiç tereddüt etmeden doğru kabul ettiler.. Sanki onca yıl boyunca gerçeğin şimdi ortaya döküldüğü gibi olduğunu biliyormuş gibi bir hava var.

Peki ya Uğur Mumcu? Ahmet Taner Kışlalı

Hatta biraz daha geriye gidelim, Bahriye Üçok

Ülkemizde 1990 yılında başlayan ses getirici suikastlarda hayatlarını kaybetmiş onca değerli aydın…

Resmi ağızlar tarafından kendilerine ‘‘İşte katiller’’ diye sunulmuş kişilerin gerçek failler olduğundan ailelerin kuşku duyduğu bilinen çok sayıda kayıbın infazcıları da, eğer Necip Hablemitoğlu suikastı üzerindeki örtünün kaldırılmasıyla ortaya çıkan tablo doğruysa, bugüne kadar yanlış yerlerde aranmış olmasın?

Susurluk’ta meydana gelmiş kazadan sonra tartışma gündemine girmiş, Kutlu Savaş’ın başbakanlık adına soruşturup kaleme alarak, MİT’in kendi kaynaklarından raporlaştırdığı, TBMM’nin kurduğu komisyonun sorguladığı, daha sonra bazı davalara da konu olmuş ‘derin devlet’ gerçeği ile bir kez daha karşı karşıya olabilir miyiz?

NATO’ya üye olma sonrasında dış mihraklar -Amerikan ve İngiliz istihbaratı- tarafından devlet içerisinde örgütlenmesine izin verilmiş bir çekirdek kadronun, bunun mahzuru görüldüğünde millileştirildiği, ancak o kadroda yer alan bazı unsurların görevlerinin gerektirdiği gizlilik sebebiyle kazandıkları gücü kendilerinin veya dar bir kesimin çıkarları için kullanmaya başladıkları yolunda bir tez vardı.

‘‘Gayrı milli, ardından milli hale getirilmiş, en son dönemde de özelleşmişti’’ tezi.  

Tezi savunduğumda üzerime nasıl gelindiğini o günleri hatırlayacaklar bilecektir.

Bir dönem Genelkurmay başkanlığında istihbarat birimi sorumluluğunu taşımış Korgeneral (E) İsmail Hakkı Pekin, KRT TV’de, Semra Topçu’ya, Hablemitoğlu suikastı faili oldukları iddiasına muhatap asker kimlikli kişileri değerlendirirken, o tezi doğrulamış

Gazetecilerin yıllar öncesinden ortaya çıkarması gereken ilişkiler yeni yeni deşifre oluyor.

Hani ‘‘Bir tuğla çekilirse duvar yıkılır’’ deniliyor ya, Pekin ‘‘Tuğla çekilsin, duvar yıkılırsa yıkılsın’’ görüşünde…

O bu noktaya gelmişse belki bu defa olur.

İzin verilecek mi bakalım…

ΩΩΩΩ

Reklam

16 YORUMLAR

  1. 28 Şubatcıların esas aktifleri 400 emekli komutanlar ve liderleri Doğu Paşa ile beraber Sarayın destekçilerinin başında geliyolar vede 28 Şubattan daha beter adeta bulldozer gibi ülkeyi ezip geçiyorla.

    ÇEVIK BIRde ceza evinde cezasını çekiyor galiba mahkeme Çevik bire tahliye karari vermişı.

    Demekki 28 Şubatın baş aktörü Perinçek Paşaimiş ve vazifesine kaldığı yerden devam ediyor.

    Gene Perinçek paşa Türkiyeyi yönetiyor.
    28 Şubat 1000 yıl sürecek lafını doğur söylemişler.
    Enterasan. O zaman mağdurlari oynayanların en popileri şimdi Doğu Perinçekin samimi dostu o ne emir ediyorsa onu uyguluyor.

    O zaman bu kadar beceremedi herhalde o zaman emrindekiler onu pek dinlememış.
    Şimdi KENDINE GÜVENIYORSAN Elhemdulilah Müslümanım dede görelım soluğu işgenge odasında ocu bucu cucucu eder ne kadar iftira varsa onlari imzalarsın oda yetmez sülalece fişlenip ailece yok edilirsiniz.
    28 Şubat döneminde gazeteler kapatılmiyord faka muhabirlerine ambargo uyguliyordular.
    28 Subat 1997 – 1 Ağustos 2022.

  2. Sayın yazar “Gazetecilik ölmüş gibiydi, ona yeniden nefes aldırma imkanı doğdu…” derken yerden göğe haklı;
    eskiden de medyayı mafyatik ilişkiler ayakta tutardı bugün de öyle,
    haa bugün istedikleri gibi at oynatamıyorlarsa onu da milli iradenin siyasi gücüne borçluyuz.
    Yoksa dediğiniz gibi ilk fırsatta camgöz basını kaptan köşküne çöreklenmek için pusuda bekleşiyorlar…
    Bütün terör örgütleriyle birlikte en son gazete parçası ve stö nün de kökü kazınıncaya kadar durmak yok yola devam!
    YÜKSEK GÜVENLİKLİ TAM BAĞIMSIZ BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN İNTRONET ŞART!!!!
    Türk milleti sen çok yaşa!
    Türk devleti sen çok yaşa!

  3. Ulusalcılık ve milliyetçilik kavramları arkasına saklanarak en değerli vatan evlatlarını katledenler hala aramızda dolaṣıyorlar.

    Bu konuda adı geçenlerden bazıları artık büyük iṣ insanları oldular.

    Son yıllarda ilginç bir geliṣme var. Bunlar, aralarında fazla bir fark olmadığını anladılar ve bir araya gelmeye baṣladılar.

    Su akar ve yatağını bulur hesabı…

    Siyasette kimlerin bu iṣe karıṣtığı ortaya çıkmadıkça ülkeye adalet ve huzur gelmez.

    • Ulusalcılık milliyetçilik vatanseverlik devletini koruma içgüdüsü inancını savunma gibi değerler, kelimelerle hainliği, heleki vatan hainliğini, kendi halkına ihaneti bir tutmamak gerek Almanyalı.
      Yurdun içindeki evladımız her ne halt ederse etsin, her kim ne suç işlerse işlesin!…
      Bu devlet onun suçunun cezasını yakaladığında mucuk mucuk öperek severek verir elbet🙂.
      Önemli olan burda ülkeyi bölmeye, kardeşi kardeşe kırdırmaya, kendi piyonunu maşasını marabasını bize yutturmaya çalışıp, birde başımıza bela etmeye çalışanlara karşı durabilmektir!
      Bunu anlayıp ifşa edenler!!!
      Bu ülkenin de insanının da kaderini belirleyecek tir!
      Yoksa, hırlıyı hırsızı yakaladım, saçından sürüklerken elinden aldım, tam pıçağı yiyecektiki onu ben kurtardım, ..
      Geç bunları geeçççç😠
      🐎 ‘ı alan Üsküdar’ı geçtide üstüne cila çekiyorlar bile.

      • Cilacı arkadaş, yanlış anlama olmasın almancı eleman “Son yıllarda ilginç bir geliṣme var. Bunlar, aralarında fazla bir fark olmadığını anladılar ve bir araya gelmeye baṣladılar.” derken zillet ittifakını kastediyordur;
        beyaztoroslu madam ile hdp/shp koalisyonu, madımakın çember sakallı canileriyle kolkola…

      • „Söz konusu vatansa gerisi teferruattır“ zihniyetiyle ne kadar vatan evladı gazeteci katledildi, Cilalı Ibo…

        Medeni toplumlarda suçluya mahkeme önünde ceza verilir. Gerisi teferruat bile değildir, yoktur.

        • Almancı arkadaş “Medeni toplumlarda suçluya mahkeme önünde ceza verilir.” filan diyorsunuz da, dönerci cinayetlerinin faillerine alman mahkemeleri bir ceza verebildi mi yoksa öylesine sallıyor musunuz?

        • Vatanın olmazsa seni düşürürler yollara, dua eden biriysen eğer dua ette yolun çıkmasın Ege de sulara.
          Unuttukça çocuğunun başını okşa ve Aylan bebeyi hatırla.
          Bak çevrendeki komşulara!!!
          Tr’den ençok (kim alıyor bak) ev alıp! 🏠 Vatandaş olanlara kendine sığınacağı bir Ülke arayanlara!
          Gazetecilik askerlik siyaset…
          Bazısı oturduğu yerden birşey yapmak ister ülke yararına, bazısı elinde tüfenk dağlarda taşlarda!
          Sanmaki sadece dağda gezen mavi bere takan tehikedededir herzaman. Bak bavulla geldiler gazetecinin kapısına!!!
          Aradaki fark: biri hiç düşünmeden! Canını siper eder gövdesini vatanına!
          Öbürü??? (Yorum yapacak kadar bilgiyede sahip değilim, ne oldu o bavulla hiç kendini tehlikeye atmadan kalemle ülke değiştirmeye çalışanlara?).
          Demem o ki, vatanını milletini düşünüyor isen, Allah yardımcındır daima.

          • MEB’de görevli bir öğretmenle sohbet etme imkanı buldum. Öğretmen arkadaş MEB yöneticileriyle de görüşebilen gayretli bir eğitimci görünüyordu. Ben de fırsatını yakalamışken günlük tartışmalardan bahisle mehdilik tartışmaları nereden kaynaklanıyor MEB’de böyle bir inanç var mı? diye sordum.

            Cevabında “öyle bir şey yok” dedi.devamında da “ama şöyle bir şey var; muhafazakar parti iktidarında muhafazakar görüşü benimsemiş öğretmenler öğrencilere besmele çekmeyi öğretsek kardır düşercesi var. Bu da seküler kesimlerde mehdilik tartışmalarına neden oluyor olabilir” dedi.

            Ben de keşke Besmele’yi öğretebilseniz, bu yeter zaten dedim.
            *
            yorumunuzu görünce hakikaten Besmeleyi en geniş manasıyla hepimizin öğrenmesi lazım diyorum. Besmeleyi öğrenmek demek ALLAH’ı öğrenmek demek.ALLAH’ı öğrenmek demek ise O’nun Adetini Sünnetini öğrenmek demek. ALLAH’ın sünnetini adetini öğrenmek de dünyaya hükmeder hale gelmek demek.

            Bakımız siz Ege’ye gitmemek için dua etmeyi öneriyorsunuz.

            Halbuki Rusya’dan gelen haberlere göre Avrupa’lı şirketlerin ambargo nedeniyle terkettikleri mağaza ve iş yerlerini Türk iş insanlarının doldurduklarını söylüyor. Bunu hem Rusya’dan gelen insanlar söylüyor hem de gazete yazarları köşelerinde yazarak Rusya’daki türk şirketlerine ambargo uygulanmadığına dikkat çekmek için yazıyorlar.

            İnançlı insanlar dışarı gitmemek için dua ederlerse gidenleri otomatik olarak öteki/inançsız potasına koymuş oluyorsunuz.

            Gerçekten de dediğiniz gibiyse bu durum bir müslüman ülke olarak Türkiye’nin aleyhine sonucu çıkmaz mı?

            Bence başkalarından önce kendi inancımızı düzeltelim.

          • “İbo
            2 Ağustos 2022 At 08:22

            Demem o ki, vatanını milletini düşünüyor isen, Allah yardımcındır daima.”

            Yorumu Cevapla
            Baran
            2 Ağustos 2022 At 12:38

            İnançlı insanlar dışarı gitmemek için dua ederlerse gidenleri otomatik olarak öteki/inançsız potasına koymuş oluyorsunuz.

            Bence başkalarından önce kendi inancımızı düzeltelim.”
            BARAN BEY, CİLALI İBO İLE İLGİLİ “OTOMATİK” SAPTAMANDA BİR YANLIŞLIK VAR SANKİ, DOĞRUSU ŞÖYLE OLMALI:
            “İnançlı insanlar dışarı gitmemek için dua ederlerse gidenleri DEĞİL AMA KAÇANLARI otomatik olarak öteki/inançsız potasına koymuş oluyorsunuz.”
            NE DERSİNİZ?

  4. Allahın da bir hesabı vardır.

    Yazarın son yazılarında ismi geçenler, sedat peker isimli suç örgütü liderinin ifşaları daha önce de belirttiğim gibi çok büyük oranda akparti öncesi dönemin başat aktörleri. Cinayetlerde, kumpaslarda, yolsuzluklarda adı geçenlere bakın aynı anda büyük akparti karşıtı bunlar. pekerle abi kardeş olan sözcü yazarının biri sbk dan gazete kurmak için para almış öbürü 140 m² evini 340 m² ye çıkarmış, bunlar belediyenin gözü önünde nasıl olmuş kim izin vermiş hepsi mechul. Koçlar kıraçlar bunlar akparti karşıtı bütün oluşumları destekleyen aktörler. gerçekler ortaya çıkınca chp li şeker şirketinin prensi öztraklaları da biri anlatır sanırım. Allah kurduğunuz tuzakları başınıza geçirecek inşaallah.

    • Şu sıralar eski suçlar konuşuluyor bu doğru sebebi de derin devletin konuşulan suçları işleyen aktörlerinin yerine yenileri geldiği için yeniler eskilerin konuşulmasını sağlıyor. Derin devlet el değiştirdi yani. 10 sene sonra da şimdiki derin devletin işlediği suçları konuşuyor olacağız. Bu döngünün böyle devam etmemesi için sizce ne olması lazım?

      Başka yazarların okur yorumlarında şebeke isim isim ortaya çıkarılmalı diyenler var. Zaten herkes kendi durduğu yerin karşısında duranları şebeke üyesi diye suçlamıyor mu. Bu da gerçek ve potansiyel suçlunun gizlenmesine zemin oluşturuyor.

  5. Basın, bir ülkede en önemli ve demokrasilerde vazgecilmez
    dördüncü kuvvettir.Ana görevi doğru haber vermek ve bütün bir toplumu aydınlatmak olan basının, bu bakımdan çok önemli ve ağır bir sorumluluğu vardır.
    Işte bu nedenle basın , bana göre hakim ve savcılardan çok daha adil ,tarafsız ve bağımsız olmak zorundadır .
    Bu şekilde hareket etmeyen , taraf tutan, gerçekleri saklayan veya çarpıtan , menfaatini düşünen basın mensupları, bilinmelidir ki ülkesine ve milletine büyük ihanet etmektedir ve ayrıca bütün bir milletin kul hakkını almaktadır!
    Bu vesileyle , her türlü eza ve cefaya, baskıya rağmen kalemini satmayan , onurunu , şerefini koruyan bütünü basın mensuplarına minnet ve şükranlarımızı sunarız!
    Herkese selamlar, saygılar

    • Sayın namlu “Ana görevi doğru haber vermek ve bütün bir toplumu aydınlatmak olan basının…” derken bu önyargınızı neye dayandırıyorsunuz biraz açar mısınız?
      Yani bir kısım işadamları matbaa kurup, kağıt tomarları ithal edip, biraz da maraba ırgat istihdam edip, yemeyip içmeyip toplumu mu aydınlatıyorlar?
      İyi de niye hep karanlık tipler ve işler bu “aydınlık” kaynağından çıkıyor?
      Efendim?

  6. “..gazeteci milletinin ilgi alanı içerisine girer. O konuları kamuoyumuz gazeteci olmayan kişilerden değil, gazetecilerden öğrenmeliydi.”
    “Haber vermesi gerekenlerin haber konusu olduğu bir ülkeyiz.”🙂😔😐🙁😡
    Sizler bilirsiniz,
    Daha kaç kişiye! kaç gün! kaç maney fon mon gönderirler ki sanıyorsunuz?
    Batılı pis kokuyu aldımı onu da keser!
    Ya yandaş dedikleriniz!?!?
    Yarın iktidar değiştiğinde.. (değişirse😂😂😂)
    Çoluk çocuk ne yiyecek? Be benim ileriyi göremeden …
    Yurdum insanı nın aklı fikri en iyi en çok çalışan! 🤗 diye bilinen kesimi!

  7. Gerçeklerin er geç ortaya çıkması gibi özlikleri var.
    Sabreden Derviş muradına ermiş.
    . Demekki bizdeki Türkiyenin son Cumhur Başkani, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali babacan.
    Muradına erenlerden olacaklar.
    C Başkani Gülün haricinde Şahit oldukları olayları ucundan kulağından anlatmaya başladılar. Hamde videoları ile birlikte.

    Gerçek Gazrteci Namusundan daha kıymetli olan gazetecilik mesleğini satmaz.

    Bizde gazetecilik değilde şarlatanlık ön planda olduğu için. Gerçi için demeye dahi gerek yok.

    Gazetecilerden kimler korkar? Sorusunun cevabını her halde en iyi Fehmi Korunun Günlüğü okurlari verir.. 6 yil 4 aydan fazla zaman geçti Troller siteyi 24 saat kontrol altında tutuyorlar.
    Buna rağmen defalarca çökertiler.

Yoruma kapalı.