Dananın kuyruğu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin cumhurbaşkanı adayını açıklayacağı yarın (Cuma) saat 10.00’da kopacak…
Ser veriyor sırrını kimselerle paylaşmıyor CHP lideri.
Adayın adını açıkladıktan sonra, lider ve adayı, birlikte, Cuma namazı için Hacıbayram Camii’ne giderler mi dersiniz?
Buna imkân vereceği için Cuma günü özel olarak seçilmişse hiç şaşırmam.
AK Parti’nin ve partizan CHP’lilerin CHP için tercihleri aynı
Kimin aday olacağını bilmiyorum, ancak nasıl birinin o siyasi görev için düşünüldüğünü tahminde zorlanmıyorum.
AK Parti CHP’nin adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu veya onun gibi birini görmek istiyor.
Muharrem İnce de olabilir, Faik Öztrak da… AK Parti için, kendi adayları karşısına çıkacak kişi, CHP’li kimliği ağır basan biri olsun da kim olursa olsun…
Kılıçdaroğlu olursa, üstelik iki adaylık birarada olamayacağından milletvekili de seçilemeyeceği için, genel başkanlığı da bırakmak zorunda kalacaktır; o yüzden en ballı aday odur, CHP lideridir.
Tabii AK Parti’ye göre.
CHP açısından, daha doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu’nun önüne getirildiğinde basit bir muhakeme sonucu ikna olduğu formüle göre, Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkacak adayın, CHP kimliği ağır basmayan –hatta CHP’li de olmayan- biri olması daha iyi.
Sonuçta halktan oy alarak seçilecek cumhurbaşkanı; CHP’li birinin taş çatlasa alacağı oy, partisinin aldığı oy kadar olacaktır.
Her parti kendi adayını çıkarırsa, sonuçlar için seçim gününü bile beklememiz gerekmiyor.
Tayyip Erdoğan’ın bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oy, partisinin son genel seçimde aldığı oydan bir-iki puan daha fazlaydı; kamuoyu yoklamaları her seferinde Erdoğan’ın popülerliğinin partisinden daha ileride olduğunu gösteriyor zaten…
Bu durumda CHP’nin çıkaracağı adayın vasıfları konusunda her iki tarafın –Ak Parti ile Kılıçdaroğlu‘nun- tercihlerinin de doğru olduğunu söyleyebiliriz.
AK Parti açısından adayın CHP’li biri olması tercih edilirken, Kılıçdaroğlu‘na göre CHP açısından Erdoğan’ı zorlayacak biri daha doğru tercihtir.
Abdullah Gül formulü sanıldığı gibi Abdullah Gül tarafından icat edilmiş değildi; içinden zerre kadar “Yeniden cumhurbaşkanı olayım” hevesi geçmeyecek biri o. Formül, muhalif saflarda bir yıldız gibi parlayan Saadet partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun mühendis zekâsının ürünüydü ve Karamollaoğlu onu muhalefetin geri kalanına da kabul ettirmek için sonuna kadar uğraştı.
Kılıçdaroğlu da pratik zekasıyla formulü fazla zorlanmadan kabul etmişti.
Gül’ün CHP’li partizanlara ters gelen özellikleri yanında, parlamenter sistemden yana oluşu ve özellikle yeni sisteme geçildiğinde eksikliği iyice hissedilecek demokrasiye ilişkin konulardaki bilinen hassasiyeti yeterli bir kabul sebebi olabilirdi; aritmetik özürlüsü zihinler onu kabulde zorlandı.
Meral Akşener’in “Ben adayım” ısrarı ise o formulü işlevsiz bıraktı.
[Bu seçime özellik katan ve muhtemelen sonucu belirlemede rol oynayacak iki kişi var: Biri, “Seçim tarihi erkene alınmalı” açıklamasıyla ortaya atılan Devlet Bahçeli, diğeri de “Ben adayım” ısrarıyla Meral Akşener. Kayda geçsin.
Gül’ün adaylığı düşünmemesinde evine gelen ziyaretçilerin zorlaması olduğu konusunu öne çıkaranlar var. Gül böyle müdahalelere pabuç bıraksaydı, askeri vesayetin hüküm sürdüğü 2007’de başka bir isim cumhurbaşkanı olurdu. Bu da kayda geçsin isterim.]
“Adayımız Gül” denilseydi, denilse…
AK Parti yönetiminde yer alan bazıları ve AK Parti’nin itibar ettiği kalemler Gül’ün her şeye rağmen pekala “Ben de adayım” diyebileceği halde kendi kendisine koyduğu “Aday olacaksam, bu, kişiler arası bir yarış değil, sistem eleştirisine dayalı bir yarış olmalı” şartının yerine gelmeyişine dayalı son kararının anlamını idrakte zorlanıyorlar.
Zorlandıkları için de, kendisine yönelik gazaplarını her fırsatta sürdürmekten vazgeçmiyorlar.
Tek istisna, Tayyip Erdoğan’ın kendisi.
Abdullah Gül’ü en iyi onun okuduğunu düşünüyorum. Gül’ün AK Parti tabanında, hatta o tabanın ötesindeki kitlelerde karşılığı olduğunu en iyi yine Erdoğan biliyor. Gül’e yönelik hakarete varan eleştirilerin sandığa olumsuz yansıyabileceğini de hesap ediyor olmalı.
Tıpkı, etrafındaki herkesin bir başka ismi telaffuz etmesini beklediği 2007 ortamında, onun, son anda “Adayımız kardeşim Gül” demesi gibi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarın “Adayımız Abdullah Gül” diyebileceğini bile düşünüyor olabilir.
Böyle bir şey olur mu? Olmaz elbette, ancak siyasiler her ihtimali düşünür.
Aday kim?
Peki, bu durumda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yarın açıklayacağı CHP’nin cumhurbaşkanı adayı kim olabilir?
CHP’liler, liderlerinin opsiyonlarını öylesine daralttılar ki, Kemal Kılıçdaroğlu kamuoyunun karşısına “Aday benim” diye çıkarsa hiç şaşırmayacağım.
ΩΩΩΩ