Hegemonya savaşında ilk iki ay: Yıkımın arasından kendini belli eden gerçekler…

14
Reklam

Savaşı unutmuş değilim.

Unutmak mümkün değil de ondan. İkinci Dünya Savaşı sonrasında o zamanlar Sovyetler Birliği adını taşıyan Rusya’nın da iştirakiyle oluşturulan ‘yeni dünya düzeni’nin ana gayesi “Avrupa’da bir kez daha savaş çıkmasın” idi. Vladimir Putin askerlerini Ukrayna’ya göndererek 75 yıllık ‘yeni dünya düzeni’ni bozdu.

Ukrayna’dan savaş manzaralarını ekranlarda ve gazete manşetlerinde görüyorsunuz.

İlk günlerde yazdığım ‘Taraflar tavırlarının savaşa yol açacağını biliyorlar mıydı?” soruma cevabı sonunda buldum…’ başlıklı yazımı şu cümleyle bitirmiştim: “Savaş nasıl gelişir, kaç gün veya kaç ay sürer, sonunda nasıl biter bilemem, ancak her şey olup bittiğinde fiilen savaşan tarafların -Rusya ile Ukrayna’nın- bu süreçten büyük hasar görerek çıkacağına ise eminim.”

Gözünü kan bürümüş insanların başkalarını faka bastırmaya kalkıştıklarında kendilerinin faka basmaları çok mümkündür. 

Victoria Hanım ile eşi Robert Bey’i tanıyalım..

Victoria Nuland ismini ABD-Türkiye ilişkilerini yakından izleyenler iyi bilir. Barack Obama döneminde Beyaz Saray sözcüsüydü Victoria Hanım, şimdilerde ABD dışişleri bakanlığının üç numarası. 15 gün önce -4 Nisan 2022 tarihinde- Ukrayna konusunu liderler düzeyinde görüşmek üzere çıktığı Avrupa gezisinin Türkiye ayağı için geldiği Ankara’daydı. 

Kendisi Ukrayna kökenlidir.

Reklam

Eşi, ABD’nin 2003 yılında Irak’a açtığı savaşı, çok daha önce -2000 yılında- ‘Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi’  (Project for The New American Century) adını taşıyan bir çalışmayla planlamış ‘neo-muhafazakar’ diye adlandırılan savaşkan grubun üyesidir. [Hafızaları tazelemeye yarayacak eski bir yazıya göz atabilirsiniz.

Adı Robert Kagan…    

Foreign Affairs (FA) dergisinin son (Mayıs/Haziran 2022) sayısında ‘Hegemonya kurmanın bedeli: ABD gücünü kullanmayı öğrenebilir mi?’ başlıklı bir yazısı çıktı Robert Kagan’ın. Orada şöyle bir ara başlık var: “Putin’in işgale kalkışmasında kışkırtma olmadığında ısrar yanlıştır.”

“İşgal kışkırtıldı” mı demek isteniyor?

Bir başka ara başlık da şu: “Pek çok Amerikalı hegemonya kurmak ile emperyalizmi eşit görüyor, ama bunlar farklıdır.”

ABD dışişlerinin üç numarası Victoria Nuland’ın eşi Robert Kagan FA’de çıkan uzun yazısında emperyalizm ile karıştırılacak derecede bir Amerikan hegemonyası arayışını dillendiriyor.

Onun gerçekleşebilmesi için, bütün Ukrayna’yı işgal etmek niyetinde olduğunu dosta düşmana gösterecek bir macerayı Putin’in göze alması gerekiyordu. Gürcistan’da Abhazya ve Güney Osetya’yı (2008), birkaç yıl sonra da Ukrayna özerk bölgesi Kırım’ı (2014) işgaline sessiz kalındı, ancak Donbas bölgesini topraklarına katmaya kalkışınca, savaşa ve Kagan gibilerin ‘hegemonya’ arayışlarına kapı aralanmış oldu.

Ukrayna yerle bir olabilir, Ukraynalı asker-siviller ile Rus askerler kırılabilir, ancak savaş iki taraftan birinin ‘hegemonya projesi’ gerçekleşmeden bitmeyecek gibi.    

Reklam

Yukarıda son paragrafını alıntıladığım yazımın bir üstündeki şu paragrafı da aktarayım: “Putin Rusya’ya yakın ve Zelenskyy’siz bir Ukrayna peşinde, Batı da Çin’e karşı kendisiyle birlikte hareket edecek Putin’siz bir Rusya hedefine kilitlenmiş durumda.”

‘Hegemonya savaşı’ bu savaş, unutmayalım. Kagan yazısında“Hegemonya kurmak emperyalizm değil” ısrarında olsa da…

Rusya sadece dünya kamuoyunu karşısına almakla kalmıyor, tek yanlı medya bombardımanına tabi tuttuğu halde Rusya kamuoyunu da kaybediyor.

Bir muhalif: Vladimir Kara-Murza

Sizleri Vladimir Kara-Murza ile tanıştırayım.

Kara-Murza suikasta kurban giden Boris Nemtsov’un 6. ölüm yıldönümünde (Fotoğraf Washington Post’tan)..

Vladimir Kara-Murza 40 yaşında bir muhalif gazeteci, belgeselci, politikacı. Putin’in Ukrayna’yı işgaline karşı çıkanlardan. Muhalif görüşlerini CNN kanalında ifade edecek cesarette biri de. 

CNN mülakatından birkaç saat sonra polis tarafından evinden alındı, alelacele çıkarıldığı mahkeme kendisine 15 gün hapis cezası verdi. Şimdi cezaevinde.

Dün Washington Post gazetesi Kara-Murza’nın cezaevinden avukatı aracılığıyla ulaştırdığı bir yazısını yayımladı.

Kara-Murza da, ülkesi yönetimi tarafından İstanbul’a gönderilen kalabalık bir tim tarafından vahşice infaz edilmiş Cemal Kaşıkçı gibi, Washington Post gazetesine sürekli katkıda bulunan yazarlardan…

Gazetedeki cezaevinden gönderilmiş yazısı şöyle başlıyor:

“1960’lar ve 1970’lerdeki ‘Sovyet-karşıtı’ davalarında sürekli muhalifleri savunmasıyla ünlü Moskova’nın efsane avukatlarından Sofia Kalistratova müvekkillerine şu uyarıda bulunurdu: ‘Herkes caddelerde kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçebilir, ancak sen her zaman yeşilde geçmek zorundasın.’ Müşterilerinin devlet görevlilerine en küçük bir bahane vermemeleri gerektiğini biliyordu çünkü.

“Ben de o ilkeye her zaman uydum. Avukatım Vadim Prokhorov, o ilke 1960’larda işe yarasa bile şimdilerde anlamı kalmadığını söyler. ‘Yetkililer senin caddeyi mor ışık yanarken geçtiğini söylemeye kadar işi ileri götürürler. Sonra da seni aslında olmayan bir ışıkta geçmekle suçlarlar’ der. Bu bir gerçek.”

Kendisine aynen avukatının öngördüğü gibi davranıldığını anlatıyor yazısında Kara-Murza. Bu arada çok sayıda kadın-erkek muhalifin -o kendisi gibileri resmi jargon olan ‘siyasiler’ (‘politicals’) diye adlandırıyor- cezaevlerine tıkıldığını da ondan öğreniyoruz. 

Şu satırlar da aynı yazıdan: 

“1970’ler günümüzde tekrarlanıyor. Aynı kısır döngünün içindeyiz. 1990’ların sağladığı kısa sürmüş fırsat penceresini kullanmayı becerememiştik. Başka bir fırsat penceresi açıldı şimdi ve bizler onu doğru kullanmalıyız. Şafak yakın. Bildiğiniz gibi gecenin en karanlık anı güneşin doğmasından hemen öncesidir. Boris Nemtsov hep ‘Yapabiliriz’ derdi. Rusya özgür hale gelecek. Bundan hiç bugünkü kadar emin olmamıştım.” 

Kışkırtıldı mı, onu-bunu bilmem; ancak Putin’in hem dünyada hem kendi ülkesinde başına büyük iş açtığına ben de eminim.

Orada-burada savaşın arkasına takılanlar ne olup-bittiğini anlamaktan aciz bir grup.

Şair Kemalettin Kamu’nun dediği gibi bir kitle: “Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski-yeni.”

Ankara’dakiler gelişmeleri doğru okuyorlardır, umarım.

[NOT: Yazılarımda kaynak olarak link verdiğim gazete ve dergiler haber ve makalelerine erişilmesi için abonelik şartı arıyor olabilir; erişilemiyorsa, sebebi budur.]

ΩΩΩΩ

Reklam

14 YORUMLAR

  1. “Şair Kemalettin Kamu’nun dediği gibi bir kitle: “Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski-yeni.”
    diyor sayın koru, bakalım öyle mi?

    UKRAYNA MİLLİ MARŞI:
    “Ukrayna Henüz Ölmedi
    Ukrayna henüz ölmedi, ne yüceliği, ne de iradesi
    Ve biz, Ukraynalı kardeşlerim, daha gülümseyeceğiz.
    Yok olsun düşmanlarımız, güneşteki çiy gibi.
    Ve biz, kardeşlerim, hükmedelim yurdumuzda.

    Nakarat
    Koyalım ruhumuzu ve bedenimizi özgürlüğümüz adına
    Ve gösterelim, kardeşlerim, ki biz Kazak soyundan olduğumuzu

    Haydi girelim kanlı bir savaşa, kardeşlerim, San’dan Don’a
    Kimseye hükmettirmeyelim anayurdumuzda
    Karadeniz bir daha gülsün, Dinyeper dede sevinsin,
    Ukrayna’mızın sevinçli kaderi bir kez daha olgunlaşsın.

    Koyalım ruhumuzu ve bedenimizi özgürlüğümüz adına
    Ve gösterelim, kardeşlerim, ki biz Kazak soyundan olduğumuzu

    Azim ve gönülden çalışmak kanıtlayacak
    Ukraynamızda nice şarkılar yüksek sesle yayılacak
    Karpatlarda yankılanacak, bozkırlarda gürüldeyecek
    Halkların arasında Ukrayna’nın şanı yükselecek

    Koyalım ruhumuzu ve bedenimizi özgürlüğümüz adına
    Ve gösterelim, kardeşlerim, ki biz Kazak soyundan olduğumuzu.”

    NASIL MARŞ, BEĞENDİNİZ Mİ?
    UKRAYNA MİLLETİ KİMDİR, ÜLKESİ NEREDİR NE DEĞİLDİR BİLİP BİLMEDEN ATIP TUTANLAR ÖNCE ŞU MARŞI Bİ EZBERLESİNLER, SONRA ONUN BUNUN OKUMA YAZMASINI ÖLÇSÜNLER, OK?

    • Rusya oyuna getirildi görüsünüzde israrcisiniz anlasilan haklisinizda resmen Çinin kucagina itildi uluslar arasi sistemden cikarilarak. Simdi rusya cin iliskileri nasip bozulur onu gorecegiz onumuzdeki gelecek yillarda. Fakat simdiki Çin baskani oldukca is zor kendisinin aç gözlü olmayan gelecege yönelik cok realist kararlar alan birisi odlugunu hepimiz görüyoruz. Rusya Çin kapis,asi icin Rusyada Cinlilerden nefret edn bir hukumet gelmesi gerekir buda fasist ynetime kapi acar ucunun nereye gidecegi belli olmaz

  2. Yaşadığımız ülkede olsun dünya’da olsun, olanları doğru anlayıp doğru değerlendirebilmek sıradan bir insan için hiç te kolay değil.

    Ilk aklımdan geçen, birgün Polonya ben Nato’dan ayrılıyorum deyip Rusya’ya yaklaşmak istese, Nato veya ABD Polonya’yı işgal etmeye kalkışır mı?

    Bazı batılı liderler işgali kafalarından geçirseler bile, bunu yönettikleri toplumun çoğunluğu kabul eder mi?

    Demokrasiyi bir tarafa bırakalım, medyanın, dolayısıyla gazetecilerin özgür olduğu ülkelerde böyle bir işgal mümkün olmaz denilebilir galiba.

    Fakat bugünlerde Almanya’da olan Rusya yanlısı gösteriler bir çok Almanın kafasını karıştırdı.

    30 yıl kadar önce Rusya’dan gelerek Almanya’ya yerleşen bir kısım Alman kökenli insanlar Rus bayraklarıyla bu gösterilere katıldılar.

    Alman medyasında, Rusya’dan gelen Alman kökenli insanlardan, Rus televizyonlarını izleyenlerin çok olduğu haberleri de vardı…

    Bu bana biraz 50 yıldır Almanya’da yaşayan ama Almanya haberlerini bile Türkiye televizyonlarından dinleyenleri hatırlattı.

    • Almancı arkadaş, o gördüğün rus bayraklı göstericiler yıllardır merkel ablanın rus oligarklarına sata sata doyamadığı alman ligi takımlarının beslemesi rusoğlu ruslardır, ne alman kökenlisi?
      Volga almanları ve diğer sowiet diasporası almanlar 90larda geldiler, öyle ellerinde rus bayrağı dolaştıranı filan da göremezsin!
      Ama rus ve alman faşizminin ortak menfaatleri için baltık denizinin altına gaz borusu döşeyen uyanıklar ukraynayı ve polonyayı çoktan sattılar haberin olsun, o yüzden soruyu doğru soralım:
      Bugün rusyanın saldırısına uğrasa, nato polonyayı savunur mu?

    • !!!Demokrasiyi bir tarafa bırakalım, medyanın, dolayısıyla gazetecilerin özgür olduğu ülkelerde böyle bir işgal mümkün olmaz denilebilir galiba.!!!
      Gazetecilerin özgür olduğu ülkeler bugünkü Rusya’dan daha beterin yaptılar Yalanlar uğruna Irak i işgal edip milyonlarca günahsız insanın olumune sebep oldular.
      Libyayi istila edip oetrolune coreklendiler.
      Daha bir C ok olay yazabiliriz.
      Merak ettiğim bugün Rusya’ya cullananlar Irak isgalinde neden ses çıkarmadılar.
      Demokrasi de yalan insan hakları da özgürlükler de hepsi yalan.
      Tek doğru ilahi adalet .Bakalım bu zorba ülkeler nezaman tarihten silinecek.Belki biz görmeyiz ama inşallah çocuklarımız görür

      • Ahmet Bey,

        Erdoğan’ın istediği ama Meclisin reddettiği, Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinde Irak’a gitmeleri konusundaki 1 Mart 2003 tezkeresi gözünüzden kaҫtı galiba.

        Libya’ya gelince:
        2011 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlar kurulunun imzasını taşıyan yaptırım kararnamesi ile Kaddafi ve ailesinin malvarlıkları donduruldu ve Türkiye’ye girişleri yasaklandı.

        Baṣkalarını suҫlarken, kendi payımıza düṣenleri neden görmezden geliriz?

      • Ahmet hoca, bakıyorum işinize gelmeyince “Demokrasiyi bir tarafa bırakalım” deyip geçiyorsunuz, ee o zaman geriye ne kaldı?

  3. Bir gazete köşe yazarı bir gün, husumetli oldukları rakip medya patronu hakkında ağır bir yazı kaleme alır .Bunu gören ve adeta beyninden vurulan rakip medya patronunun en yakın adamı da çok daha ağır bir yazıyı hazırlar ; tam baskıya vereceği esnada aklına gelir ,
    – Yahu şu yazıyı , esas hakarete maruz kalan patrona da nezaketen göstermek gerekmez mi , diyerek gider patrona durumu anlatır ve yazıyı da okur.
    Patron ise , umduğunun tam tersi bir şekilde duruma karşı herhangi bir tepki vermez , bir süre sessiz kaldıktan sonra şöyle der,
    – Şimdi ben senden oldukça zor bir istekte bulunacağım; benim hatırım için git bu arkadaşla bu konuyu etraflıca bir konuş , meselenin mahiyeti neymiş , anlamaya çalış, gerekirse ondan sonra bu yazıyı yayımlarız !
    Yazıyı uygun bulmamanın yanında bir de gidip o adamla görüşmesinin istenmesi , yazarı adeta şaşkına çevirmiştir ama patronun emri olduğu için bunu istese de istemese de yerine getirmek zorundadır.
    Türlü türlü düşüncelerle yani nasıl karşılanacağını, nasıl tartışacaklarını, hatta gerekirse nasıl
    kavga edeceklerini, işin sonunun nereye varacağını düşüne düşüne nihayet adamın kapısının önüne gelir , kapıyı çalarak içeri girer ve içeri girmesiyle birlikte yerinden fırlayan adamın büyük bir sevinçle boynuna sarılması bir olur!,
    – Vaaaayyyy benim canım kardeşim, yahu vallahi seni Allah gönderdi ,inan dünden beri o yazıyı yazdığım için çok pişman oldum, gece boyunca uyku uyuyamadım,ne yapacağımı şaşırdım , derken bir Hızır gibi sen imdadıma yetiştin , çok teşekkür ederim Allah senden razı olsun ; gel şöyle oturalım !
    Şu dünyayı yönetmeye çalışan , dünyada bencil hegemonyalarını kurmaya uğraşan , sürekli artniyetle ve kötülük peşinde koşan liderler, yöneticiler ; neden bir gün olsun birbirlerine insanca, samimiyetle , dürüstçe ve iyilikle , güzellikle yaklaşmazlar ! Güzellikte , iyilikte, yardımda, merhamette , huzurda ve sükûnda yarışmazlar !
    Bu güne kadar tarih boyunca devam edegelen bu kötülükler, bu savaşlar, bu zulümler , işkenceler yetmedi mi !
    İnsanoğlunun tarihinde sadece savaşlarda bu günkü nüfus kadar insan hayatını kaybetmiştir !
    Belli ki bir korona değil daha çok koronalara müstehakız !

    • 138/1
      Peygamberimizin(SAV) 23 yıllık peygamberlik hayatında, sadece iki(2) ayının savaşlarda geçtiği rivayet ediliyor.
      Yani peygamberlik hayatının 138 de biri.
      Kendi ruh hastalıklarını “kindar nesil” markasıyla pazarlayanlarara duyrulur.
      İslâmiyetin temel mesajı “sevgi”dir.
      Yani “Bizi seven ve herşeye gücü yeten bir Allah var” mesajıdır.
      İslâmiyette bir oran yoktur.
      Ancak bir oran yapacak olsak;
      %1’i cehennem ise,
      %99 cennettir.
      Geçen birilerine şunu tavsiye ettim:
      “Önümüzde en az yaşam, kadar ölüm gerçeği var. Size gelip bazıları dinden-diyanetten bahsedecekler.
      Bahsedilmeli de. Ölüm ve sonrasının makul ve mantıklı izahı yapılmalı.Ancak size bunlardan bahsedenlerle ilgili elinizde bir ölçü-tartı olması gerekir. O ölçü de cennet-cehennemdir. Birileri önce cehennemden bahsediyorsa ona “sen git iyi bir psikolojik tedavi ve rehabilitasyon gör öyle gel” deyin.
      Önce cennetten bahsediyorsa, cennete vurgu yapıyorsa dinleyebilirsiniz” dedim.

      • Sayın yk, kısa bir süre de bazı dizilerdeki kamyon kasalarında kaçak yolculuk filan da yapmış hatırlarsanız:)

  4. Rusya batı çin ne yapar ne yapmak istiyor zaten bilemem ama, ben kendimi pekala bilebilirim.
    Bildiğim birşey var o da önce havuçtan bir ısırk aldırıp, sonra hadi bakalım ucundan yalaytık sana, şimdide sen bize doldur bir kola.
    İki tayyaremsi satışına ses çıkarmamandan zaten kıllanmıştık icabında.
    *Bir gerçek şu ki, dünyada yangın çıksa duvarı aşamaz duman bile bundan sonra girit’ten polonyaya kadar sur un arkasına.
    *Gazeteci politikacı baba vangası odunun yongası vazgeçirebilir mi kefereyi hedefinden hayır!
    *Doğulusu döşeyebilir mi demiri ⛽🚈🚄🚂boruyu batılının böğrüne böğrüne hayır!
    *Öptürür mü batılı o istemeden kendini ? Hayır!
    Peki netçen?
    Döneceksin 101 yıl önceye,
    Ya gideceksin İnönü Atatürk ve diğerleri gibi oturacaksın masaya, bir ver iki çalış almaya..
    Yada git enflasyon dan kaç katına çıkmış yağdan dolaş101 tane markete mağazaya.
    (Not:ben sana gözyumdum sende ona mal satıp ticaret yaptın. Eeee şimdide ben seni tufaya getirdim buğdayı yağı gıdayı alacağın yeri talan ettim!😠 Hatta bizim yerimize al tüfengi eline…
    De get leng.!. Köseleyi ıslatır çiğ çiğ yerim yinede senin vereceğin ekmeği yemem sefil😠).

  5. Putin Rusya’da dolar ve Euro alım-satım işlemlerine getirdiği 10 bin limit sınırlamasını kaldırıp limitsiz işlemleri serbest hale getirdi. Piyasaların kapalı olmasına rağmen etkisini gösterdi ve ruble dolar karşısında değer kaybetmeye başladı.

Yoruma kapalı.