You are currently viewing İddialı cümleler: Kendini devletin sahibi gören bir avuç seçkin azınlık.. Haksızlık ve hukuksuzluğa maruz bırakıldık…

İddialı cümleler: Kendini devletin sahibi gören bir avuç seçkin azınlık.. Haksızlık ve hukuksuzluğa maruz bırakıldık…

Adaylardan biri, kazanarak çıktığı 2019 seçimi öncesi yürüttüğü kampanya sırasında ettiği vaatler kendisine tekrarlandığında, çoğunu hatırlamamış bile…

Veya hatırlamaz görünmüş…

Muhalif bir politikacı o, muhaliflere öyle çapraz sorular yöneltilebiliyor. İktidar ağırlığına sahip politikacılara benzer tarzda sorular sorulamadığı için, onlar daha rahat hareket edebiliyorlar. 

Öyle dört-beş yıl öncesine gitmeye gerek yok, henüz üzerinden bir yıl bile geçmeyen genel seçim öncesinde, kamuoyu önünde duyurulan vaatlerin acil nitelikte olanlarının neredeyse hiçbiri hayata geçirilmedi.

Dert edilip sorulmadığı gibi, çoğunu bizler dahi hatırlamıyoruz.

Geriye dönük hatırlatma görevini bu seçim öncesinde de AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üstlenmiş durumda. Her gün çıktığı Anadolu gezilerinde, tarih dönemlerinden siyah sayfaları, geçmişe dair kötü örnekler olarak kürsüye taşıyor.

Dün Hakkari’deydi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve orada yaptığı konuşmada yine geçmişi hatırlatan cümleler sarf etti.

Burada o konuşmadan bir bölümü sizlerle paylaşayım:

“Eski Türkiye’de sizlerle beraber milletimizin her kesimi çeşitli mağduriyetler yaşadı. Kendini devletin sahibi gören bir avuç seçkin azınlık dışında çoğumuz ötekileştirildik. Haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldık.”

Yalan mı? Değil elbette. Kendi yazı arşivimden sayısız kere okurlarla paylaştığım benzer cümleleri bulup buraya taşıyabilirim.

Gerçekten de, geçmişin bayağı derinlerinde olduğu gibi, fazla uzak olmayan ’28 Şubat süreci’ gibi daha yakın zaman dilimlerinde de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından aktardığım cümleleri fazlasıyla hak eden yanlış davranışlara şahit olundu.

Ancak bu tür cümlelerin günümüzde iktidar sözcüleri tarafından hatırlatılması yanlış.

Neden böyle düşündüğümü açıklamama gerek var mı?

Sanmıyorum ama yine de birkaç paragraflık hatırlatmaya ihtiyaç duyanlar çıkabilir.

Askeri vesayet artık tarihe karıştı, bu sayede eleştiriler yapılabiliyor, ama olsun yine de politikacıların konuşurken dikkatli olmaları vatandaşa karşı görevleri.

İktidar partileri adına konuşanlar dinlenirken, çoğunun, kendilerini devletin sahibi gibi gördükleri hissini elde etmemek mümkün değil. Buyurgan bir dil kullanımı çok yaygın. Birinci tekil ağızdan kurulan cümleler, o şahısların ağzından çıkarken, dinleyenler, onların devlet adına mesajlar olduğunu algılayabiliyor.

‘Seçkin azınlık’ kalıbı da günümüzde iktidar sahipleri tarafından kullanıldığında ağızlarda kullananın arzu ettiğinin tersine bir buruk tad bırakıyor. Zirvelerde yer alanların söylem ve tavırları değil yalnızca, iktidar mensubiyetinde çok daha aşağılarda yer alanlar bile, etraflarına, kendilerinin ‘seçkin kişiler’ olduğunu belli ediyorlar.

“Haksızlık ve hukuksuzluğa maruz bırakıldık” cümlesi eskiyle ilgili olarak doğru. ‘Ötekileştirme’ kavramı da, özellikle 28 Şubat süreci içerisinde sıklıkla kullanılmıştı.

Peki ya bugün?

Türkiye Cumhuriyeti’nin adalet ve hukuk sisteminin sınırları, her anayasalı demokraside olduğu gibi bizde de, anayasa ile çizilmiş bulunuyor.

28 Şubatçılar, gözlerin içine baka baka, bazılarımızın insan haklarını çiğneyebilmişlerdi; anayasaya rağmen hem de…

Bugüne gelince…

Günümüzde insanlar, yargıda haklarını alamadıklarını veya haklarının çiğnendiğini düşündüklerinde, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru haklarını kullanıyorlar. Anayasa Mahkemesi de, yine anayasanın kendisine tanıdığı yetkiyi kullanarak, başvuruları karara bağlıyor.

Sonra?

Anayasa Mahkemesi’nin kararları uygulanmıyor.

Kanun Hükmünde Kararnameler ile yerlerinden edilen yüzlerce yargı mensubu Danıştay’ın verdiği kararlarla görevlerine iade edildi.

Görevden 2016 yılı ve sonrasında alınmışlardı, iadeleri 2024 yılına kadar gecikti.

Seçim kampanyaları sırasında, geçmişle ilgili eleştiriler yapılırken, adayların ve partileri adına kampanya yürütenlerin, günümüzle benzerlik kurulabilecek türden cümlelerden uzak durmalarını bu sebeple tavsiye ediyorum.

En doğrusu, beş yıl önceki seçimin kampanyası sırasında verdiği sözler hatırlatıldığında, hatırlamadığını ileri süren politikacı gibi davranmak…

 Hafıza insanlar için ilginç bir yeti çünkü.

ΩΩΩΩ