Demirtaş’a cezaevinde yeni başlatılan üst arama uygulaması birilerine mesaj ama, acaba kimlere bu mesaj?

21
Reklam

Devlet yönetiminde en tepe noktalarda buluan iki ismin -Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın- birlikte çıktıkları ABD seyahatini yaklaşan seçimin akıbeti ile ilişkilendiren dostuma bir olumlu bir de olumsuz haberim var.

Geçen gün burada görüşünü naklettiğim dostum, önemli iki ismin Washington temaslarının iç siyasete yansımaları olmasını bekliyor.

Fidan ve Kalın ülkeye döndüklerinde, dışarıda ve içeride meydana gelecek yeni gelişmelere bakılarak, seçim sonucunun tahmin edilebileceği görüşündeydi dostum.

“İYİ Parti veya özellikle de DEM Parti’nin tavırları değişebilir” demişti o dost bana.

Beklediği olumlu gelişmenin haberi, Dışişleri Bakanı ve MİT Başkanı daha ABD’den ayrılmadan gelmişti: Amerikalı derecelendirme kuruluşu Fitch Türkiye’nin notunu B’den B+’a çıkarttı.

Ülkeye yabancı sermaye gelmiyor ya, bu not yükseltilmesinden sonra gelme ihtimali artabilir.

Yabancı sermaye gelirse ekonomide iyiye doğru gidiş başlayabilir.

Olumsuz haber ise, Edirne’den geldi. Dostumun beklentisi, DEM Parti’yi iktidara karşı tavrında yumuşatacak bazı adımların seçim öncesinde atılmasına dairdi. Selahattin Demirtaş -hatta Osman Kavala da- cezaevinden çıkarılacak, kayyım uygulamasından da vazgeçileceğine dair işaretler verilecekti.

Reklam

Selahattin Demirtaş’ın rahatsızlanan annesini görmek için bir ay önce Edirne’den uçakla Diyarbakır’a götürülmesini bir erken uyarı adımı olarak değerlendiriyordu dostum.

Erken uyarının arkası beklendiği gibi gelmedi.

Dün, Edirne Cezaevi’nde bulunan Selahattin Demirtaş, ailesi ve avukatlarıyla bundan böyle görüşmeyeceğini duyurdu. Sebebi, cezaevinin yeni bir uygulaması: Bundan böyle yapılacak her görüşün öncesi ve sonrasında Demirtaş’ın üzeri aranacakmış…

Talimatı Adalet Bakanlığı göndermiş…

Acaba böyle bir uygulamayla ilgili karar neden alınmış olabilir?

Cezaevinden içeriye ne girmesi ve cezaevinden dışarıya ne çıkması istenmiyor olabilir?

Aklıma bu denli rahatsız edici bir kararın alınmasını gerektirecek hiçbir makul sebep gelmedi doğrusu…

Galiba bu yeni uygulamayla bir mesaj verilmek isteniyor…

Reklam

O mesajın DEM Parti’yi iktidar karşısında yumuşatacak bir mesaj olacağını ise sanmıyorum.

Mesaj DEM Parti’nin olumlu sayacağı türden olsaydı, İstanbul ve Ankara’da aday gösterdikleri isimler kampanyalarının şiddetini artıracak, böylelikle AK Partili adaylar karşısında önde görünen İstanbul ve Ankara’nın CHP’li belediye başkanlarının –Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın- seçilme şansları azalacaktı.

Hatta seçim sonrasında ‘Kürt sorunu’ konusunda çözümden yana bir yeni sürecin başlatılmasının da mümkün olabileceğini düşünüyordu dostum.

Beklentisi, hiç değilse şu aşamada, DEM seçmenine hoş gelecek mesajlar verilmesiydi. 

[Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün, Ağrı’da, bir CHP belediye başkan adayının, kazanırsa DEM’lileri belediyenin kapısından içeri sokmayacağına dair sözleri için “Buram buram ırkçılık kokuyor” dedi ama, aynı gün Adalet Bakanlığı Demirtaş’ı rahatsız eden uygulamayı başlattı.]

Dostumun tezi -o buna ‘hipotez’ diyor- boşa çıkmış sayılmaz. 

Zaten tezin bir de İYİ Parti’ye dönük beklentisi var, o konuda herhangi bir gelişme henüz yaşanmadı.

Seçime şunun şurasında iki hafta kadar bir süre kaldı zaten…

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. Operasyon,operasyon ,operayon .
    Ömrümüz operasyonla bitecek.
    Yemin etse başı ağrımıza.
    ama operasyon operasyon operasyon

    Ömrümüzün sonuna kadar algı,operasyon.
    Yazık ,yazık.

    eh artık başka bahara.

  2. DİDEM 14 Mart 2024 De 12:32

    Didem hnm, hayırlı Cumalar. Üzümün helal iken şarabın neden haram olduğunu soran Paşamız bunu bir iman/hocaya sormuş. Cevabını da almış. Bu üzüm-şarap konusu paşamızın Kuran’ı Türkçeye neden tercüme ettirdi konusundaki videoda var demedim siz yanlış yerde aradığınız için bulamamışsınız. Bu durum vırt zırt dini kanulara da girdiğinin bir örneği gibi geldi bana (DiN ucu açık devasa bir konu). Bu tür basit şeyler “Deha” tanımlamasına pek uyumlu değil. Kutuplaşma eseri Paşamızı hafız yapanlar da olabilir. Az da olsa dini cenahta falsolu hareketler yok değil (Almanya, Amerika ve Kanadadaki klise/papazların rezaletlerinde haberin yok galiba. Bu işler insandaki NEFS ve ŞİRK konusuyla gayet iligili insanlık sorunu). Bunlara hiçbir şey demeden/değinmeden bizdeki falsolara referansla genelleme/yaygara yapanlar da kutuplaşma örneği vermiyorlar mı? Bunların içlerinde Atatürkçü kemalisti de var, deisti de ve ateisti de. Yaptığı bazı işlere objektif gözle bakılırsa, Paşamız, birçok konuda “deha”lığın hakkını verememiştir. Şiddete başvurması da en kötü puanları arasındadır. Bir süre önce, M. Salim Öztoksoy isimli bir işadamımızın (pek çoğumuz gibi) bir müslüman olarak doğduktan sonra gençlik yıllarında önyargılı olduğu (hatta o düşman diyebiliyor) İslamı 37 yaşına geldiğinde keşfederek kucaklamasını anlatan videolarına denk geldim. Tablo çok net. Bu dönüşümünden dolayı bu nitelikli aydın insanımıza Atatürk düşmanı olarak sataşmalar da yaşamış (Kutuplaşmanın tipik bir başka yaftalama örneği). Bir videosunda Paşamız dönemindeki bir celladın itiraflarına referans geçiyor. O dönemde tek tük değil çok sayıda müslüman katledildiğine işaretler var. Bunların bazısı yobaz kategorinde istiflenebilir. Ancak, bunlara bu tür bir muamele reva görülmemeliydi. Bazıları yoldan sapmış (misguided) dahi olabilir. “Deha”lığa yakışan şey eğitimle, sabırla hoşgörüyle dönüştürme. Liderlik/rehberlik budur! Objektif olamamış. Bu nedenlerler en azından önyargılı idi diyebiliyorum.

    Karar’da okumuştum. Trabzon Milletvekili (eğitimli biri kişi) Ali Şükrü bey olayı da şiddet ve kan içeren bir başka örnek. Paşamızın takındığı tavır ile kutuplaşmayı başlatarak bizzat taraf olması kendi taraftarlarını yaratmış. Bu “deha” türevleri de CeHaPe’nin çekirdeğini yaratmış. Yeni bir dinin sahabeleri gibi çalışmışlar adeta. Sonraki yıllar malum. Kuran’ları evlerden toplatmağa (arapça olduğu için) kadar gitmiş işler.

    Özetle, Paşamış padişahlığa son vermiş ama NEFSen sanki kendi padişahlığını başlatmış gibi bir durum var, çok farkı yok. Bir “deha” olmuş olsaydı bütünleyici/entegre edici örnek bir davranış göstermesi beklenirdi. Ne de olsa gücünü %95 müslüman halkdan alıyor. Kendisinde bütünleyici duygular olsaydı Kurtuluş Savaşında çok faydasını gördüğü “yahu bizim ortak payda bir de dinimiz var” hesabıyla dini duygu ve düşüncelerden de istifade etme yoluna gidebilirdi. Böyle olsaydı “Akıl*İman Sentezi”ni kolaylıkla keşfedebilirdi. Ne de güzel olurdu. Aynı Japonya, G. Kore örneğinde olduğu gibi hiçbir duraksama/kırılganlık olmadan topyekün köşe-bucak eğitime ağırlık verilirdi. Aynı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi Birlik-beraberlikle yurdun tüm yöreleri aynı anda ve aynı momentumla hızla gelişme yoluna giderdi. Bizim millete böylesine iyi örnek gerekiyor. Bilginin/başarının tadına varınca motor gibi çalışır ve netice alır. En makul değişim süreci “Akıl*İman Sentezi” idi ve hala da budur.

    Paşamız için hazıflık iddiası belli ki bir balon. İçki alışkanlılığı ile bağdaşmıyor. Bu durum mealli Kuran tercümesinin has/samimi niyetli olmasına da gölge düşüren bir nokta. Görünüşe göre o belki millet okuyup öğrensin aklen tartsın zannınca saçma sapan ifadeleri görüp yavaş yavaş ilgisiz kalıp hayal kırıklığında dininden uzaklaşsın gibi bir beklenti içinde olmuş olabilir. Videoyu izleyende biraz da buna benzer bir kanaat çağrışımı oluyor. Ancak, Allah şerden hayır çıkarandır. Kuran’da “Şer gibi görünen şeylerde de sizler için bir hayr vardır” türünden ayetler var. Hangi dilde olursa olsun, önemli olan okuyup anlamak. Bu açıdan tercümeler kıymetli. İlginçtir ki İngilterede de Paşamız döneminde Kuran’ın ingilizceye tercümesi yapılıyor. Çok da layıkıyla yapılmış bir tercüme bence. Bir kopyasını referans olarak çok karıştırmışlığım vardır.

    • size de hayırlı cumalar sayın H.B.

      genellikle aynı şeyleri söyleyip tekrar ediyoruz,
      yeni bir başlık açmalısınız belki de:)
      üzüm-şarap konusunu adı geçen videoda aramadım zaten, google da baktım bulamadım, videoya da bakmadım, binlercesi var. şara- üzüm vs bu nevi soruları soran sorgulayan çok insan hala var, iki nokta önemli, ilki iyi niyetle sorgulamak ikincisi doğru cevap verebilecek yeterlilikte birini bulmak. iyi niyete dayalı ise sorgulamak yanlış değildir, art niyet varsa zaten amaç soru değildir. çok imam/hoca da verdiği cevaplarla insanları dinden soğutur. öyle değil mi?
      ben de paşamızın hafız olduğu zan-nında değilim, bir din düşmanı olduğu zan-nında olmadığım gibi. zaten kendisinin bir dindarlık iddiası olmadığı gibi aksi bir beyanı da yok. ben sizin tam tersi pek çok konuya baktığımda ordulara baş komuta etmesinden, zafer kazanılmasına bir ilelebet sürecek bir devlet kurmasına kadar dehalığın hakkını sonuna kadar verdiğini düşünenlerdenim. kuşkusuz o zaman için kayıplar olmuştur, hangi düşüncede olursa olsun insan kaybetmeyi hiç birimiz savunamayız ama işte 15 temmuz, çok insan öldü, milyonlar zarar gördü, oluyor ne yazık ki…
      bugün bile dönüştürmeyi başaramıyoruz.
      o dönem de bu dönem de ve her dönem de istenmeyen işler olmuş ve oluyor öyleyse bunları aklamanın kimseye yararı yok. şartlar bazı sonuçları getiriyor ve her zaman kendi mağdurlarını yaratıyor.
      paşamız kendi padişahlığını yaratmış demek ne kadar doğru, öyle olsaydı elinde her imkan varken niye cumhuriyeti kursun, monarşiden devam ederdi, elinde halifelik vardı neden ilga etsin, kendi istediği gibi kullanabilirdi. bilakis, gücü almış ve halka vermiş. ortak payda da bir din var ama bu din hz Muhammedin getirdiği din mi yoksa herkesin kendi anlayışına göre kurguladığı din mi? dün de yazdım, israiliyat ve hurafeden geçilmeyen bir din anlayışına evrildik yüzyıllardır, insanlar 6 yaşında kızlarla sünnet adı altında evleniyorlar, dinle yönetilen afganistan da kadınlar bırakalım okumayı parka gidemiyorlar, bizim ülkemizi de ülkenin önde gelen hocaları kadınlar çalıştığı için başımıza taş yağacak mealinde fetvalar veriyor bu mu ortak payda? devrimlerinden biri de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasıdır, 1934 yılında verilmiştir bu hak, türk kadını seçme ve seçilme hakkını isviçreli kadınlardan 36, fransız kadınlardan 11, belçikalılardan 14 yıl önce elde ettiler. daha yeni arabistanda kadınlara araba kullanma hakkı tanındı, 2015 te seçme ve seçilme hakkı verildi.
      amel imanın bir cüzü değildir, insanlar alkol, sigara, kumar, yolsuzluk gibi çeşitli günahları işleyebilir iman sahibi de olabilir, dindar olduğunu iddia ederse bu nasıl dindarlık diye sorabiliriz ama imanına kimse laf söyleyemez zaten kimseyi ilgilendirmez, O’nunla kulu arasında özel bir bağlantıdır iman.
      “…belki millet okuyup öğrensin aklen tartsın zannınca saçma sapan ifadeleri görüp yavaş yavaş ilgisiz kalıp hayal kırıklığında dininden uzaklaşsın gibi bir beklenti içinde olmuş olabilir. ” hayli yanlış bir yaklaşım bu, dönemin sıradan ve kabiliyetsiz bir müfessirine yaptırılsaydı ve tefsirin içi insanları uzaklaştıracak görüşleriyle dolu olsaydı tartışılabilirdi ama
      müfessir olarak dönemin en doğru en yetkin şahıslarından biri seçilmiş ve bugün bile en iyi tefsirlerden biri olarak geçen bir eserden bahsediyoruz, belli ki bu zanla alakası yok, diyebiliriz ki, dinin israiliyat ve dogmalardan arındırıp temizlemek, doğru ile yanlışı temyiz etsinler, dinlerini doğru öğrenip anlasınlar, cahil hacı hocaların karanlık yobazlıklarına aldanmasınlar diye talep etmiş. bu tefsirin içinde saçma sapan ifadeler olsaydı ya da insanları uzaklaştırmaya vesile olacak olsaydı bugün dahi en iyi tefsirlerden biri olarak geçer miydi, sorarım size. ben okudum, siz de okuyun. bırakın dinden soğumayı bilakis dine karşı makul ve açıklayıcı yaklaşımıyla insanları dine bağlayıcı bir eserdir. beğenmeyene şaşarım doğrusu. videolardan buna benzer kanaat çağrışımı yapmak yerine açıp bu tefsiri okumanızı tavsiye ederim. bu dine yapılmış büyük bir hizmettir. düşünmek kavramlar aracılığıyla olduğu için ben de bazı ayetlere bazen hem ingilizcesine hem fransızcasına bakarım, arapçadan nasıl tercüme etmişler diye, bir kelimeyi hatta ayeti anlamaya yardımcı olması açısından farklı kelimelerle düşünmek son derece faydalıdır.
      herkes her şeye vakit ayırıyor, sosyal medyaya, siyaseti takip etmeye vakit ayırıyor, sezon sezon dizi izliyor, sayısız film seyrediyor, arapça öğrenmiş mi, hayır. her gün yarım saat arapçaya zaman ayırsa kendisi için yazılmış kitabı kendi dilinden anlamaya çalışsa daha derin düşünebildiği için bugün pek çok konuda ne kadar bilmediğini anlayacak, bari tefsir okunsun. bugün dindarım diyen kaç kişi bir tefsiri baştan sona okumuştur? geçtim kaç kişi baştan sona meal okumuştur?
      sorsan pek çokları fatihanın anlamını bilmiyor.
      hangi ortak payda?

    • “Ahlak yoksa kibir vardır! Tevazuyla çalışacağız!” Mesajı ile
      “işe gelmeden maaş alma DEVRİNİ! bitireceğiz”… sloganı ile İstanbul ŞEHRİEMİNİ makamına aday olan bir siyasetçi var (bu yazı içinde çıkıyor).
      Oysaki “paris londra niyork İSTAAAM.. BUUULLLL!!! sloganı atan bir adayı yeğler çoğu İstanbul’lu!
      (Sıkıntımız ahlak -yada ahlaksızlığın pik yapması- imiş meğer!)
      Atatürk zamanında nelerle uğraşmış? TC okullarında bunu öğrenemeyen biri ya acan çıkar ya satılık .t.. olur. Kendi komşusuna kurşun sıkar!
      Erbakan zamanında bile (80 yıl sonra) CB köşküne sarıklı cübbelileri toplama!!! demişlerdir de!….
      (Yani her zamanın kendine göre ruhu vardır. Ahireti bu dünyada yaşayıp bile biliyor muyuz mesela? Az faiz yiyen mi, faizin azı haram değil diyen mi daha gür ateşte yanar yanacak dersiniz??)
      Tarikat şeyhlerini değilde,
      Akıl iman sentezini köşke sokabilseydi hoca mesela?…
      Bu satırlarda ülkeyi bölmek sevdalılarını da gördük, ajan provakasyon cularıda..
      Hatta bir spiker diyorki tv de: öküz besleseydiniz bunca trol yerine:))
      Etin kilosu düşerdi 300 lere..
      Yani saadeti geçip yeni refah günleri ararsak eğer:
      Önce ahlaklı edepli olmayı,
      Atalara dedelere hacı hocalara peygamber lere dövlet büyük lerimize vesaire..
      saygı göstermeyi öğreneceğiz ki;
      Öğrencilere, bizi okuyup değer verenlere örnek olalım.
      Ne biz burda iki satır yazıyla
      Ülkeyi kurtara biliriz, Ne de bir devri bitirip yeni bir çağ başlata biliriz.
      Son diyeceğim, başta yazarımız başta olmak üzere taş üstüne taş koyanlardan ALLAH RAZI OLSUN 🤲.
      diyebiliriz sadece.

    • Sizin bilgilerinize ilave bilgi vermeye çalışayım (kanaat olarak). O dönemde Orta Doğu’da ingiliz fitneciliği, ve para ile satın alınanlar ile,birde dini düzgün anlamayıp yaşayanlar nedeniyle orada bulunan söylediğiniz paşa dinin bunlara neden olduğunu sanmış ve düşman olmuş gibi geliyor bana. Sonra pişman olduğuna dair bilgiler de var ama yaptıkları sonradan artırılmış. Yani bir başka deyişle geriden gelenler daha şedid olabilirler. Bilinen bir şey o dönemde göç etmek zorunda kalanlari göç sırasında görüp isyan etmek gayet insani bir durum bende belki aynı duyguya düşebilirdim. Sonrasında ise yaptıkları ile( ve isyan edebileceklerin tehlikesi nedeniyle onlara nefes bile aldırmamak için) bilinen mahkemeleri kurmuşlar ve olur olmaz herkesi şiddetli cezalandirmislar. Yine bende olsam belki aynısını yapardım diyorum. Ama sonrasında bunu 50-60 yıl sürdürmüşler. ( Bu arada kendisini sevdiğimi ve takdir ettiğimi de söyleyeyim ama din konusunda ve bazı davranışlarında hoş görmediğim bir sürü şey var). 50 sonrası iktidarı alamama nedeni bile bu bence.Ne halka güvendiler nede yönetmeyi bırakmak istediler. Onu da bu iktidar değiştirdi. Demokrasilerde olması gereken yere getirdi. Üç lider var dönüm noktası Menderes,Özal ve Erdoğan. Demirel Erbakan elbette onların da etkisi var. Sol istisnasız hepsinden nefret eder. Türk solu da tuhaftır zenginlerle ve ekabirle iş birliği halindedir dünyanın tersine ( aydın diye kendilerine söylüyorlar bana pek öyle gelmiyor ya) . Hep sorguladığım beyni yıkanmış diye söylediklerinden daha fazlası onların beyni yıkanmış veya dogmatikler. Dinle ilgili bir şey görünce kırmızı görmüş boğaya dönüyorlar. Ne dini biliyorlar nede demokrasiyi.

      • Benim tahminim Osmanlı dönemi vergi sisteminde SEYYİT olayı diye bir dırum varmış. Seyyit (yani peygamber soyundan olanlardan vergi alınmıyor imiş! (Ben konuyu tam teferruatlı bilmiyorum).
        Hatta bazı aga bey aşiret vb para ile seyyidiz biz demek için (muhtemelen bir bez kağıt sakal her neyse ispat edici bir şey gösteriyorlardı) alıyorlar ve vergi ödemiyor imiş.
        Cumhuriyet dönemi ilk iş ne olur sizce?
        Sahte alengirli işlere son vermek!!!

  3. Bu muhalefetten bir şey olmaz
    Bu muhalefetten bir şey olmaz
    Bu muhalefetten bir şey olmaz…

  4. seçim dinamikleri iş başında yine.
    başkanlık sisteminin bize bir hediyesi de dem partisini seçimlerin yıldızı yapmasıdır. herkesle çatır çatır pazarlık yapacak güce sahipler, hem muhalefetle hem iktidarla, açıktan gizliden anlaşabiliyorlar. yazılan çizilen çok şey var, hangisi doğru bilemiyoruz, bir önceki seçimde öcalangiller devlet televizyonlarına çıkmış, iktidar için oy talep etmişti bu seçimde de imamoğlunun oylarını bölmek için bazı anlaşmaların olduğu iddiası var nitekim yazar zaten dile getirmiş.
    meral danış televizyonlara çıktı bu herhalde bir izinle mümkün değil mi?
    lakin demirtaşa olan bu davranış buna uygun değil, garip. iktidarda çok parçalı bir yapı aslında, kimbilir kimler ne işler kurguluyor?
    şu seçim işlerine verilen enerji, harcanan zaman ve para, dönen beyin fırtınası ülkeyi yönetmek için kullanılsa muhtemelen sefalet endekslerinde olmak yerine çok başka yerlerde olurduk diye düşünüyorum.

    • Artık kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın; ya olacak, ya olacak!
      Başka yolu yok!

    • Didem hanım “başkanlık sisteminin bize bir hediyesi de dem partisini seçimlerin yıldızı yapmasıdır.” buyurmuşsunuz ama
      seçim sonuçları pek de öyle demiyor,
      aksine “seni başkan yaptırtmayacaaaz!” diye höykürenler mapusdamlarında gün sayıyor!
      Kürtçü partinin, ü.özdağınki kadar bile bir pazarlık gücü olmadığını hepimiz gördük
      öyle değil mi?

  5. Halkın çoğunluğu demire doğramaya kavala davula bakmıyor sayın yazar!
    Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
    Şu anda uzaktaki davul taa Amerikan yadan kandil taraflarından neyin tomburdıyor.
    Harekat yapılamayınca seçim öncesi, hazırlık tamamlanıyor seçim sonrasına🤔.
    Bu koşturmaca seçim için miii!…
    Yıllardır bir çabanın nihayete erdirilmesi için mi acaba??
    İşte tek ilgilenilmesi gereken bu değilmi?
    Yani boru döşense de akacak mı çeşme?
    İşte en önemli soru.

    • Türkiye; Irak ile olan ilişkilerini kazan – kazan çerçevesinde geliştirmek, burada oluşabilecek bir güç boşluğunun Türkiye aleyhine sonuçlar üretmesinin önüne geçmek maksadıyla çok önemli adımlar atıyor.

      Bu adımların ne kadar sonuç vereceğini hep birlikte göreceğiz.

  6. ATATÜRK

    Sonunda Nuri Bilge Ceylan ın ödüllü filmi Kuru Otlar Üstüne yi seyredebildim. Çok enterasan alabildiğine sert, alabildiğini toplum dinamiklerini sarsıcı film Zeynep Dizdarın hak etmediği ödülü üzerine kadın bağlamında verdiği mesajlar, saçma sapan tartışmalar ve boşa giden koskoca bir film. Neden böyle oluyor. “Gemide” filmi gibi “Sivas” filmi gibi toplumsal psikolojimize ışık tutan filmler kıyamet koparması gerekirken hiç tartışmadan tarihin tozlu raflarına kaldırıldı.
    Nedeni sayın yazar gibi takipçisi olan elitlerin bilimden, felsefeden, sosyolojiden, psikolojiden yararlanarak toplumsal olayları yorumlamak yerine yapsatçı laz müteahhidi belediye başkanı seçtirmek için canhıraş şekilde çalışmaları.
    Oysa sol kesimin ahlaki yapısını, ideolojik yapısını hallaç pamuğu gibi atan deyim yerinde ama buraya yazamayacağım gibi itin şeyine sokan bu film kemalist, aydın, sol kesim hakkında yeniden düşünmenizi sağlayacak bu filmi yeniden seyredin derim. O zaman chp de kopan fırtınaları daha iyi anlayacaksınız.

    • kıyamet koparması gereken bunca yoksuzluk, skandallar dururken bir kurgu filmden çok şey bekliyor olabilir misiniz??? yoksa kuzguna yavrusu film gibi mi görünür:)

  7. 😂😂😂😂😂sayın yazar CHP deki tomar tomar para olayına hiç girmiyor….imamoğlu falan CHP..şindi ne gereğivar… bu konuyu buraya taşımak istemez olmaz tabi😂😂😂😂😂ama ayakkabı kutusu olsaaaaa…..tabiki milletin malı..yetim hakkı..devlet malı…..
    siz anlamıyorsunuz ve anlamıyacaksınız ama😂😂bu millet bu ikircikli ve dürüst olmayan muhalefeti gördükce hayat pahalılığı na da ekonomik krizede bakmadan yine iktidar diyor.çunki bakıyor ki muhalefetin de muhalefeti savunanların da bi farkı yok.bari olanıda kaybetmeyelim..istikrar diyor…siz 3 maymunu oynamaya devam edin 😂😂😂😂😂bu şekil muhalif olun….

    • Balya balya yığılan, bir sahnesini gördüğümüz para sayma işinde 15 milyon (günümüzün 100 milyonu) TL nedense basit görülen iktidara ve ahlaklı yönetmeye talip partinin vergi kaçırdığı kabulü ile kapatılmak isteniyor. Oysa asıl mesele bu paranın nereden geldiği. Para bağışçılardan gelmiş güya. Ve bu bağışçılar isimlerinin görünmesini istememiş. Parti avukatının beyanı da ortada. Bir tuğla da sen koy kampanyasına tuğla fabrikası koyanlar kimler. Partilerin alabilceği bağışın üst sınırı, kesilmek zorunda olan fatura nerede. İmamoluğunun can yoldaşım deyip sonradan benim dışımda olaylar dediği olaylar nedir. Bu ritüel kaç günde bir tekrarlanıyordu. Bunu aydınlatacak kişiler sayın yazar gibi araştırmacı kişiler. oysa fatih altaylıya göre her şey çok açıkmıştır, bize de anlatın….

      • seçimlere 20 gün kala ortaya çıkan paralar!
        zamanının iç işleri bakanı süleyman soylu alenen bir televizyon programlarında ayakkabı kutularındaki paralardan söz ettiği zaman “Oysa asıl mesele bu paranın nereden geldiği.” dediniz mi?
        “Bu ritüel kaç günde bir tekrarlanıyordu. ” sordunuz mu?
        bize de anlatın…

      • aynı fikirdeyim,
        neymiş bu kadar para?
        bu ülkenin hakimi savcısı bakanı takanı yok mu?
        çıkarsınlar ortaya.
        hazır bir el atmışken zilyon yolsuzluk iddiası var, milyon skandal çıkıyor her günü, hepsine bir baksınlar,
        bize de anlatsınlar…

Yoruma kapalı.