Amerika önümüzdeki dönemde Ortadoğu ülkelerine benzer mi? Amerikalı yazar “Trump seçimi kazanırsa olur” diyor…

26
Reklam

Biz yaklaşan yerel seçimle fena halde meşgulken, hayli uzak olmasına rağmen ilişkiler bakımından ihmal edilmeyecek kadar yakın sayılan bir ülkede de -ABD’de- Kasım ayında yapılacak seçim öncesinde ilk raund alındı.

İki partinin yarışıyla geçer ABD’de seçimler; bu sebeple Cumhuriyetçi Parti (CP) ile Demokrat Parti’nin (DP) adayları eleme turlarının sonuçlanması, ilk raund sayılabilir.

İlk raund sonucu şu: CP bir önceki başkan Donald Trump’ı, DP de şimdiki başkan Joe Biden’i resmen yeniden aday gösterdiler.

Biden 82, Trump da 77 yaşında.

Amerika’daki yarışı yakından izleyenler “Trump kazanır” diyorlar. 

Bizde olduğu gibi ABD’de de başkanlar iki kez seçilebiliyorlar. Trump kazanırsa ikinci dönemini dört yıl aradan sonra yeniden dolduracak.

Kazanırsa, mevcut başkana karşı yeniden aday olup da Beyaz Saray’a dönmeyi başarmış ikinci başkan olacak Trump. Aynı şekilde şansını deneyen yarım düzine başkan oldu ABD’de, ancak içlerinden yalnızca biri, Grover Cleveland (1885 ve 1893’de), Benjamin Harrison (1889-1893) karşısında ikinci defa kazanmayı başarmıştı.

Geleneksel olarak iki ana partinin adayları arasında geçtiği için yarış, Biden ile Trump’tan biri Kasım ayında yapılan yarışta ipi göğüsleyecek. Bu sebeple de, hangisinin kazanacağı, yalnız Amerikalılar tarafından değil bütün dünyada da yakından izleniyor. 

Reklam

Biden’in yeniden kazanması halinde ülkesini nasıl yöneteceği, hangi politikaları izleyeceği belli: Bu dört yıl boyunca neler yaptıysa kazandığı takdirde gelecek dört yılda da aynı politikaları devam ettirecek.

Trump’ın muhtemel yeni dönemi ise sürprizlerle dolu.

New York Times’ın dünkü uluslararası baskısında çıkan “Bunu Biden ile Trump arasında bir yarış sanmayın” başlıklı makalenin yazarı Jamelle Bouie, Trump’ın kazanmasını ‘en kötü senaryo’ olarak görüyor.

Sebepleri anlamlı. Yazıdan aktarayım

“Trump’ın ikinci dönemindeki hedefleri, Amerikan demokrasisi ile Amerikan anayasal düzeni. Trump için Amerikan yönetim biçiminin temelleri olan, kuvvetler ayrılığı, bağımsız bürokrasi ve atanan devlet görevlilerinin liyakata göre seçimi ilkeleri, kendisini koruma, şahsen zenginleşme ve tek başına yönetimini ülkenin mümkün olan her tarafına yayma arzusu önünde birer engel.”

Eğer yeniden seçilir ve yazarın beklediği şekilde bir yönetim tarzını gerçekleştirme yoluna giderse, Amerika, Ortadoğu’da örneklerine bol rastlanan ülkelere benzemiş olmayacak mı?

Hiç kuşkusuz benzeyecek.

Ülkenin aşırı sağcı düşünce kuruluşu Heritage Foundation Trump‘ın yeni dönemi için yol haritası anlamına gelecek bir çalışmayı ‘Project 2025’ adıyla hazırlamış zaten.

Reklam

Çalışmayı yürütenler, Trump’ın seçimi kazanmasını birinci merhale olarak görüyor ve bunu yeterli bulmuyorlar. “Eğer ülkeyi radikal solun elinden kurtaracaksak, hem bir yönetim ajandasına, hem de gelecek muhafazakar yönetimin ajandasını daha ilk günden üstlenecek doğru kadrolara ihtiyaç olacak” diyorlar.

Ajandanın Trump’a biçtiği rol de açık: “O, milli iradeyi kişiliğinde temsil edecek ve hukuku yönetimin önünde engel görecek.”

Ne diyeyim, yeni Trump yönetimi Amerikalılara hayırlı olsun.

New York Times’ta yazan Bouie, yeniden Beyaz Saray’a dönecek olan Trump’ın, adalet bakanlığını siyasi rakiplerinin üzerine gitmek, maliye bakanlığını da sürekli soruşturma ve cezalandırma amaçlı kullanmak isteyeceğini düşünüyor.

Ortadoğu ülkelerinin bazılarında görüldüğü üzere…

Kime sorsam Biden’ı Trump karşısında şanssız görüyor. ABD’deki kamuoyu yoklamaları da, aday adaylığı sürecinin başlarında, aynı sonucu doğruluyordu.

Adaylıklar kesinleşir gibi olunca, tabii bu arada da, Trump diğer aday adayı olan eski valilerden ve bir süre ABD’yi BM’de temsil etmiş Nikki Haley karşısında kampanyasını sürdürürken, konuşup niyetlerini biraz olsun açınca, tereddüde düşenler belirmeye başladı.

Önemsediğim AP-NORC Center’ın anketinde, “Trump’a asla oy vermem” diyenlerin oranı yüzde 53, “Herhalde vermem” diyenlerin oranı da yüzde 11.

“Veririm” ve “Herhalde veririm” diyenlerin oranı ise yüzde 36.

Yani?

Çantada keklik değil Trump için seçim yani.

Hayırlısıyla bizim seçimi atlatalım, önümüzdeki günlerde ABD seçimiyle ilgilenecek daha çok zamanımız olacak.

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. ….
    Azmanya’lı Trump bu sana, farklı bir tür,
    Ne de güzel ifade etmiş karikatür,
    Karşı geleni ezecek, kalkmış sol bacak,
    Niyeti bozuk, kaçın! geliyor paldır küldür!….
    ….

    [Umarım gel(e)mez!]

  2. Yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yerel seçimlerde oy kullanma hakkı bulunmuyor.

    • olmalı mı peki.. ne alaka ..hem yurtdışında yaşa oradaki olanaklardan yararlan, şehre katkıda bulunma sonra yerel seçimler için oy kullan. adı üstünde yerel. Ha AKP zaten yurtdışındakiler bize oy veriyor diye değişiklik yapabilirdi. Hayret bı o kalmıştı bir de ensemiz..

  3. Trump aday gösteriliyorsa mutlaka bir sebebi vardır. Kazanırsa ki kazanması muhtemeldir. Bizde de erken seçim gündeme gelebilir. Kimsenin moralini bozmak istemem ama Allah sonumuzu hayr eylesin.

    • “averroes
      17 Mart 2024 De 11:38
      Trump aday gösteriliyorsa mutlaka bir sebebi vardır. Kazanırsa ki kazanması muhtemeldir. Bizde de erken seçim gündeme gelebilir. Kimsenin moralini bozmak istemem ama Allah sonumuzu hayr eylesin.”
      Trump aday olduğu ve önseçimleri kazandığı için aday gösyeriliyor. Kazanır mı kazanır.
      Bu bizde niye erken seçimi gündeme getirsin ki?
      Allah sonumuzu hayr eyleyince moral bozucu bir durum mu olur?

    • Parlamento erken seçim kararı alırsa, cumhurbaşkanımız 3. kez aday olabilir. Anayasa 3. kez adaylığın da önünü açık tutuyor. Onlar 2’nci kez çok görüyorlar ama bizim anayasamız 3’üncü kez aday olma ihtimalini açık tutuyor. Onlar şimdi, olmayan bir anayasa hükmünü varmış gibi göstererek, olmayan engeli varmış gibi göstererek, yorumla cumhurbaşkanımızın önünü kesmeye çalışacaklar.

      • boşuna endişe etmeyin muzaffer bey, dış güçler erdoğanı asla bırakmazlar, ölene kadar, hatta ölse bile yapay zeka robotuna lateks erdoğan maskesi giydirip cumhur başkanı koltuğunda oturturlar hiç endişen olmasın.

      • Meclis 30 kere seçilmesini de sağlayabilir. 3’de durmanıza şaşırdım. Ama işin özü şu, bir kişi 20 küsür yıl iktidarda kalmamalı. Ülkenin sefilliğinin ve bu sefilliğin tekrar iktidara oy olarak dönmesinin sebebi bu. Muhalefet de bu oyunun bir parçası. Demokrasi olmadığımız sürece sefilleri oynamaya devam.

      • Anayasa açıkça ihlâl edilerek 3. kez aday olundu.
        Anayasa değişikliğinde “daha öncekiler dikkate alınmaz” şeklinde geçici madde olmadığı taktirde ihlal açık-seçiktir.

  4. Yolsuzluğun ülkemizde sağı solu yok. Yönetimi ,belediyeyi eline geçiren bir daha bırakmak istemiyor. Adam bir partiden büyükşehir belediye başkan adayı oluyor , seçilemeyince gidiyor başka bir partiden ilçe başkan adayı oluyor.
    Yani siz iktidarı değiştirseniz. Halkın kaderini değiştiremezsiniz. bu harmandan ancak bu kadar sağlam çıkıyor. Demek ki biz insanımızı gereği gibi yetiştirmek konusunda beceriksiziz. Yoksa solcu gelirse o da ayni yolu takip ediyor. Bir dönem Adalet bakanı olan sol partiden bir isim Adalet bakanlığına kendi yandaşlarını doldurmuştu. Sordular dedi ki tabii kendi yandaşlarımı atayacağım ya kimi atayacaktım. İstanbul belediyesinde İSKİ de en büyük yolsuzluk hatırladığım kadarı ile CHP li Nurettin Sözen zamanın da olmuştu. İktidarı değiştirmek yetmiyor. Zihniyeti değiştirmek te çok kolay değil.

  5. VERMEK batılı için ölmekle eşdeğerdir.
    ALMAK ve onun üzerine planlar kurmak en iyi bildiği iştir.
    1914 te biz hurafeler geldi gökten askerleri cesaretlendirdi ile hayal peşinde koşarken,
    bilimum batılı ingilizi fransızı rus ile birleşip tüm Avrupa’da imparatorluk kurmaya kalktı (gerçi dini kullanarak yine yaptı da..)
    Uyutulma kısmısı doğu Ortadoğu taraflarına düştü. Yani bize.:((
    18 Mart Çanakkale ruhu ile..
    New zeland yavrularını bağrımıza basarken biz,
    batılı 20-21 yaşındaki yiğit neslimizi Ortadoğu bataklığında telef ediyor!!!😡
    Utanmadan bunlara çanak tutanlar bu topraklardan aylık alıp beslenmeye devam ediyorlar.
    Komşu sınırımıza yerleşip ne işim var benim burda diye bile sormuyorlar!:((
    Biz bütün bu sınırlarıda komşularımızıda koruyup kollaya bilecek güce sahip değil miyiz????
    Öyle değilse zaten BİZ YOKUZ😡.
    Neticeye gelirsek,
    Batılı önce plan yapar ve uygular; UYGULUYOR!!!
    Doğulu (biz dahil) ise içimizde aman ha hain yetişmesin ajan çıkmasın satılmasın deyu uğraşıp duruyoruz.
    Aman HAAA!…

  6. Bizde yetmiş işi bitmiş denir. Batılı yetmiş üzerindeki adamları (kadınlarla uğraş mıyorlar! Onlar peynire gelmez) kolay manipüle edebildikleri için genç birini hiiç beyaz saraya sokmazlar!
    YAŞ ile başlıyor bu işler..
    Yaş ta tutanakların altına şerh düşerek başlıyor, terörist olduğu annaşılmıştır top secret ilede rezil ediyorlar sözde!
    Demekki neymiş? Dövletin kararlarına bu kişiler yakiinimdir deyu şerh düşüp yılanı koynuna almayacak imişsin!
    BAŞ ile devam ediyor hikaye sonra..
    Elebaşı diye bilinen bebek katillerinin başı hep kesilir atılır çöpe!
    Bu kuralıda ip attım gelmedi bize türküsü çığırarak çiğnemiyeceksin!
    Ben hep şunu söyledim;
    Dünya bizi (üst yönetimi) taklit ediyor, EDECEK!!!🤗🤗🤗🤗🤗
    (5 rakamı da rehberleri olacak😂)
    Bazıları ayıp olmasın diye, batı bizi kıskanıyo.. diyo ama, ossun aynı şey..
    ABD lilere acısam mıı hallerine gülsem mii bilemedim iyimi..
    Böyyüükk yeşillik empairden, emperyalist bir müsibete dönüşen! (Gerçi hep öyle idi ruhları zaten)
    Şu olacak tek değişen:
    -artık dünyanın örnek gösterdiği;
    Amerikan yargıcı var yaaa…
    Kralı bile dinlemez asar vallaa!..
    -yellen mellen derken…
    onlar mazide kaldı derken…
    bizde işimize bakalım diyeceemm..
    lakin, bugün pazar!
    Öyleyse yat dinlen, aamaaaannn😊.

  7. ortadogu ulkelerinin ana problemini cok guzel tarif etmissiniz hukuku yonetimin onunde engel olarak goruyorlar ve uyguluyorlar. yonetciye gore hukuk olusuyor. yoneticeler hukuk a uymuyor. bu sureklilik icinde oldugu icin halk durumu kaniksayarak ogrenilmis caresizlik psikolojisi ile hareket ediyor. yoneticiler ara ara halka lutuflarda bulunarak nasil halktan olduklarini halka kabul ettirerek halkin uyanmasina engel olup islerini yurutuyorlar. o yuzden bu tur yonetimler okumus bilgili halki sevmezler. amerkida destekledigi bu yonetimleri ne oldugunu anlar. amerkada olay cikar. cunku amerika halki ozgurlugune duskun. boyle bi durumu kabul etmez. isyan cikarirlar. cikarsinlar.

  8. Bütün dünyada , aşırı sağ siyasette dikkati çeken bariz bir yükseliş var , bu bir gerçek.
    Ancak Trump kazanırsa, devlet düzenini bizdeki gibi allak bullak edebileceğini pek sanmıyorum, gördüğümüz kadarıyla orda çok güçlü , çok dengeli ve oldukça sağlam bir kuvvetler ayrılığı sistemi var.
    Bizim ise bunu düşünmekten çok daha önemli olan kendi başımızın belası var , bana göre ülkenin naaşı , musalla taşında cenaze namazını bekliyor !
    Allah sonumuzu hayretsin, bir mucize belki bizi kurtarabilir?

  9. H.B. 16 Mart 2024 De 11:54

    sizinle her konu tartışılır,
    uzun, kısa, bol tekrarlı, ortak paydalı, paydasız hiç fark etmez.
    siz benim burada kazandığım bir arkadaşımsınız.
    paşamızın askeri konulardaki başarıların hakkını teslim ediyoruz. burada hem fikiriz.
    ilelebet payidar kalacak bir devlet kurmuş olmasındaki başarıları da teslim ediyoruz değil mi? sonuçta bazı konularda hassas davranılmamış, masum insanlar zarar görmüş, yanlışlar yapılmış ben de bunları zaten kabul ediyorum, benim de eleştirilerim olduğunun öteden beri altını çiziyorum siz de biliyorsunuz.
    tarihimizdeki yanlışlarla yüzleşmemiz lazım ama bu yanlışların bütün bir dönemi ve kazanımlarını karalamasına da izin vermek doğru değil. hem tarihimizdeki yanlışlarla yüzleşmemiz lazım hem de bu güzel ve kamil dinimize yaptıklarımızla. sanırım bu konuda da bir ortak paydamız var.

    “amel imanın bir cüzü değildir” elbette bana ait bir beyan değil, tasavvufi konulara hakimimdir ama fıkıhta ahkam kesmek benim harcım değil, bu islam alimlerinin görüşüdür lakin nihayetinde çok farklı şeyler söylemiyoruz
    ama teknik olarak bazı nüanslar var.
    https://sorularlaislamiyet.com/mezheplere-gore-ibadet-ve-amel-imandan-bir-cuz-mudur
    insanın doğasında inançsızlık ve inanç bikuvve/potansiyel olarak vardır ve tercihlerimizle bifiil/açığa çıkarırız. sonrasında bir terazi(sembol)kurulur ve hardal tanesi kadar imanı olan kurtulur.
    Abdullah (b. Mes”ûd) tarafından rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan hiç kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan hiç kimse de cennete giremez.”
    dolayısıyla hiç kimsenin imanı hakkında ahkam kesmeye gelmez.
    çünkü o kişide hayrın mı şerrin mi/sevabın mı günahın mı ağır bastığını asla bilemeyiz.
    ben ondan hayırlıyım dediği için birilerinin başına gelmedik kalmamıştı.
    “Kalbini açıp baktın mı türü şeyler yeterli bir sorgulama değil.” demişsiniz ama Hz. Muhammed Mustafa öyle sorgulamış.
    ben paşamıza hayır dualarımı içtenlikle gönderiyorum 100 yıldır gönderen milyonlar gibi ve bu duaların ihtiyacı varsa affına vesile olmasını umut ediyorum.
    bugün günümüz siyasilerini de her ne kadar eleştirsem de her vesile de onlar içinde dua eder, hidayet talep ederim. asla lanet etmem.
    ve deha konusunu dağınık bırakıyoruz, anlaşamadık. anlaşamayacağız.

    • Didem hnm, yine sondan başlayayım. Burada M.K. Atatürk Paşamızın imansızlığını-imanını cennete mi cehenneme mi gideceği beni pek ilgilendirmiyor. Herkesin cennete gitmesini arzu ederim. Ama bu da pek mümkün değil herkes için. Değindiğiniz sitede bariz günahlarında sebat etmiş inananların imanını zedelediği gibi küfre gideceğine dair bilgiler de var. Yanlış anlaşılabilecek çok şey var. Din böylesine ucu açık devasa bir alan (insan kibrin ana kaynağı şeytanın etkisine açık).

      Boşuna mı yüzbinlerce Peygamber yollanmış. Toplum her türlü insanı içeriyor. Ağırlıklı oranda müslüman olan, pratik zekalı ancak öğretim/eğitim sürecinden mahrum kaldığı/bırakıldığı için akli yeteneklerini kullanmada eksik bizim gibi bir toplumda Tek Lider olan birinin daha hassas olması gerekir(di). Bu konuda hassasiyetsizlik bir yana dolaylı olarak da olsa aksine tavır takınmış olması sorunlu, bence. Toplumu bölücülüğe kadar gider. Taraftarlar yaratır, karşı karşıya getirir. Bir sürü lüzumsuzluklar zaman ve enerji kaybı! ayıkla pirincin taşını! Toplumun geleceğine birliğin/beraberliğine inanmış “DEHA” bir Lider bunu yapamaz. Yaparsa taraf olarak tam da bizimkisi gibi bir topluma katkıda bulunmuş olur. “DEHA türevleri” çoğalır. Onlar için bir de parti kurar. İşte bu da CeHaPe!

      Hz. Muhammed Mustafa “kalbini açıp baktın mı” şeklinde sorgulamış, biz de işimize geldiği gibi sorgularız türünden bir yaklaşım da sakıncalı. Hz. Peygamberin bizzat içinde olduğu durumları sorgulamıyorum. Ancak o durum siyasi/ideolojik nedenlerle şablon olarak kullanılabilir mi? “Ben yaptım oldu” modunda büyük değişikliklerin yapıldığı o dönemde Hz. Peygamberin onaylamayacağı birçok şeyler de olabilir, bunlara ne diyeceğiz? Ayrıca dayandığınız kaynaklar hadis. O döneme ilişkin konularda daha birincil bilgi kaynağı olarak Kuran’a baksak şunu görürüz. “Oku”, “Bilenle-Bilmeyen hiç bir olur mu? Gökler ve göklerdekilerle ilgili birçok ayet. Zaman ve izafiliği konusu (iki günü bir olan müslüman kayıptadır-hadis), “Nefs” (bireysel kontrol), “Şirk” (Ilahi kontrol-evrensel), Hak, Adalet, Vicdan, Aklın önemli (Evrensel) vbb…. Yani, “Deha” bir “Lider”in kullanabileceği muazzam araç/gereç rehberlik konuları. Hepsi var. Madem tercüme ettirdi kendisi okudumu şeklinde şüpheye düşüyor insan. Üstüne üstlük hasbel kader müslüman/dindarlar üzerinden dolaylı aksine tavırlar, tavırlar… Velev ki “yobaz” marka olsun astırdığı kestirdiği müslümanlar o değindiğin hadis onlar için de geçerlidir. “Kalbini açıp baktın mı? Beynini açıp baktın mı?” ve Kurandan bazı ayetler: “Kim haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanlığı öldürmüş gibi olur” diyor. Hassasiyet bak!…

      Velhasıl, Kurtuluş Savaşından sonraki dönemde “DEHA” olsaydı, farklı şekilde düşünenleri bir araya getirip, entegrasyonla ülke geleceğini/potansiyelini riske atmadan kırıp dökmeden bir tarafsızlık örneği vererek pekala birleştirici olabilirdi. Döneminde M.Akif Ersoy gibi “Akıl*İman Sentezi” kategorisinde kişilerden istifade edebilirdi şeklinde düşünüyorum. Millet güvenmiş açık çek vermiş! Güç-kibir bir arada olunca önyargılarına kurban olarak tek taraflı davranmış. Ülke de tek kanatlı veya bir kanadı yaralı kuş gibi hala yalpanıyor. Japon ve G.Kore kuşları göklerde tüm potansiyelini gösterebilmiş….. Onlar bu işi başlarında bizimki gibi bir “DEHA” falan olmadan başardılar. Benim için hayal kırıklığı!

      • Velhasıl, Kurtuluş Savaşından sonraki dönemde “DEHA” olsaydı, farklı şekilde düşünenleri bir araya getirip, entegrasyonla ülke geleceğini/potansiyelini riske atmadan kırıp dökmeden bir tarafsızlık örneği vererek pekala birleştirici olabilirdi. Döneminde M.Akif Ersoy gibi “Akıl*İman Sentezi” kategorisinde kişilerden istifade edebilirdi şeklinde düşünüyorum. Millet güvenmiş açık çek vermiş! Güç-kibir bir arada olunca önyargılarına kurban olarak tek taraflı davranmış. Ülke de tek kanatlı veya bir kanadı yaralı kuş gibi hala yalpanıyor. Japon ve G.Kore kuşları göklerde tüm potansiyelini gösterebilmiş….. Onlar bu işi başlarında bizimki gibi bir “DEHA” falan olmadan başardılar. Benim için hayal kırıklığı!
        HB bu fikirlerine katılıyorum..güzel tesbitler..
        ama..
        ):Asıl deha bu işte..kurduğu düzen 100 yıldır değiştirilemiyor..anlaşılan kıyamete kadar da değişmeyecek..incelecek.. zayıflayacak ..ama kopmayacak.

        • elbette yüzyıllar boyu değiştirilemeyecek, inceldiği zayıfladığı karanlığın arttığı zamanlar olabilir ama ardından yine güçlendiği, yükseldiği güneşin doğduğu zamanlar her zaman gelir.

  10. Sayın yazar “Ortadoğu ülkelerinin bazılarında görüldüğü üzere…” derken hangilerini kastediyordur bilemiyorum ama
    benim bildiğim ortadoğu ülkelerinde
    “adalet bakanlığını siyasi rakiplerinin üzerine gitmek, maliye bakanlığını da sürekli soruşturma ve cezalandırma amaçlı kullanmak…” gibi yöntemlere ihtiyaç duyulmaz,
    ama çok daha basit ve kestirme yöntemler başarıyla uygulanmaktadır(bkz. Mısır/mursi, rusya/navalny, lübnan/hariri…)

  11. doğrusu bizde geçen seçimde iktidar için kazanmak çantada keklik değil falan diyorduk ama bir baktık yurt dışlarında yeni sandıklar kurulmuş, bir yerlerden bir dolu oylar gelmiş, yardım alan hane sayısı 5 milyonlara dayanmış, devlet imkanları seferber edilmiş, uyduruk montajlı filmler çevrilmiş, makyajlı rakamlar gösterilmiş,
    muhalefetimizin de değerli katkılarıyla
    bunca kötü yönetilmeye rağmen yine kurtulamamışız.
    abd halkı da trumptan zor kurtulur, hazinenin başına damadı gelirse
    belki de kızı-god knows- şaşırmayalım, orta doğuya dönmesi kurumlar köklü olduğu için öylesi kolay olmasa da kaotik bir sürece evrilmesi mümkün.
    texas önemli. hem çok yakın hem çok uzağız
    gelişmeleri ister istemez takip edeceğiz.

    • Bir yerlerden dolu dolu oy Alamancılardan geldi. Fark sadece 4 puandı. Bu da 2 milyon falan ediyor. Alamancılar Erdoğan aşığı oldukları, Türkiye’de yüksek enflasyonu ve fakirleşmeyi sevdikleri, euroları daha değerlendiği ve tabii dindar, kindar ve antidemokrat oldukları için toptan reise oy taşıdılar ve küçük farkla seçimi aldılar. Bu kadar basit. İktidar çalışıyor, muhalefet masa başı geyik muhabbeti yapıyor.

      • sayın imamoğlu tek başına 7 düvele karşı olduğu ve türlü komplolarla uğraştığı halde anketlerde en kötü ihtimalle başa baş mücadele ediyor. lakin biz sandığın başka dinamikleri olduğunu gördük. geçen seçim gibi ümitvar değilim bu defa. ankara hatta izmir bile sürpriz olabilir bu durumda. sonrası malum.

  12. Türkiye ile ABD’yi karşılaştırmak zor elbette. Bizdeki siyasi rant örneğin hiç bir yerde yok. Cumhur koalisyonunun Ankara adayına bakın mesela. Adamın bütün işi yıllar önce bir Ankara ilçesinde yaptığı belediye başkanlığı. Mal varlığını açıklıyor, aile şirketinden hissesine düşen 67 daire, dükkanlar, arsalar vs. Yani böyle rant başka hiç bir işte yok. Arsalara imar çıkarıyorsunuz, hop oluyor tower tower gayrimenkul yatırımı. Sonrası yürü ya kulum. Sonra da eklemiş sayın aday, bunlar bize Allah’ın emaneti, bizim değil diye. Allah’ı karıştırmasalar hiç olmuyor bildiğiniz gibi. Allah ya öldürüyor birilerini yaptıkları onayladıkları tabutluk binalarda yada ihya ediyor diğerlerini diktikleri towerlarda. Enteresan işler.

  13. Dünya ve ülkemiz yönetimleri yaşlıların eline kaldı. Halbuki hepsinden halk illallah etti. Hepsi beceriksiz. Hepsi sadece laf yapıyor. Buna rağmen değiştirmeyi beceremiyoruz. Neden diye sormak lazım. Muhaliflere sormak lazım. Neden değiştiremiyorsunuz. Acaba kendinizi değiştirmediğiniz için olmasın. Millet ürkek, belli ki elini kolay değiştirmiyor. O zaman siz adaylar geçinenler biraz cesur olsanız da bu yolsuzların üzerine cesaretle saldırsanız olmaz mı? Navalny ölümü göze aldı, öldü de, ama davadan vazgeçmedi. Putin’in yolsuzluklarını tüm dünyaya duyurdu. Hani bizdeki cevval muhalifler. Meydanda bağırıyor çağırıyorlar ama şöyle okkalı bir YouTube videosu çekip tüm yolsuzlukları çarşaf çarşaf ortaya seremiyorlar. Bir cesur mafya babası çıktı bu arada ancak, tripodla Dubailerden ses vermeye çalıştı ama heyhat. Hiç bir muhalif geçinen parti babası bu iddiaları savcılara taşımadı bile. Bön bön baktılar geçtiler. Onlara parti koltukları, çakarlı Mercedes’ler yetiyor da artıyor.

    • “vatan uğruna ölen olursa vatandır” ben ölürsem değil.
      ben öldükten sonra vatan kimin olursa olsun bana ne!

Yoruma kapalı.