Politikayla öyle çok yakından ilgilendiğini hiç hatırlamadığım bir yakınım, son haftalarda neredeyse saati saatine arayıp benden güncel bilgi almaya çalışıyor.
“Yüksek Seçim Kurulu’ndan (YSK) yeni bir haber var mı?” diye soruyor sözgelimi; “Henüz beş günlük süre dolmadı” cevabını vermeme rağmen bir saat sonra aynı soruyu bir kez daha yineliyor.
Eminim sizin çevrenizdeki insanlar da farklı durumda değiller.
Acaba YSK üyelerinin aile fertleri, dostları, arkadaşları ne yapıyor?
Onlar birinci elden meraklarını giderebilecek durumdalar; herhalde onların ailelerinde de aynı muhabbet yemek masasında sürüyordur.
Ya YSK’nın vereceği karardan birebir etkilenecek politikacılar merak konusunda ne durumdalar?
Ekrem İmamoğlu? Binali Yıldırım?
Yeni senaryo: Başkan Binali Yıldırım
Herkes her şeyi okuyacak değil. Güneri Cıvaoğlu‘nun köşesine taşıdığı son senaryoyu duymamış olabilirsiniz. En iyisi ilgili bölümünü dikkatinize sunayım:
“Şimdi bir soru:
‘Ya Yüksek Seçim Kurulu İmamoğlu’nun seçim mazbatasını iptal ederse?’
Yani…
‘İstanbul’da itiraz konusu oylardaki sakatlıklar seçim sonuçlarını değiştiren sayıdadır. Binali Yıldırım’ın oyları öne geçmiştir. O halde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Binali Yıldırım’dır’ gerekçesiyle hüküm verirse. (Dün sabah Habertürk’ün Ankara temsilcisi bu ihtimale işaret etti.)
Evet…
Herkes ‘seçimin iptali’ gibi bir ihtimal üzerinde tartışırken, gündeme bu ‘ters köşe’ gelirse!
Burada bir hatırlatma yapayım…
YSK’nın kararına itiraz mercii yok.”
Nasıl buldunuz bu yeni senaryoyu? YSK seçimi iptal etmiyor, yenilenmesine karar vermiyor, İmamoğlu‘nun mazbatasını alıyor ve Yıldırım‘a teslim ediveriyor…
Galiba itirazlar üzerine değişik dört olayda seçim kurulları tam da bu senaryoyu hatırlatan kararlar vermiş, seçildiğini ilan ettikleri kişiden mazbatayı geri alıp ikinci geleni galip ilan etmiş…
Alıntıladığım yazının çıktığı gün, yeni tanıdığım biriyle sohbet ederken, bu senaryoyu kendisine aktardığımda, muhatabım beni de şaşırtan bir tepki verdi.
Hayır, tepkisi senaryonun sakilliğine değildi.
Şunu dedi: “İyi de, Binali Yıldırım başkan olmak istemiyor ki…”
İrkildim. Sonra üzerinde kafa yorduğumda, Binali Bey’in seçim öncesinden başlayarak sonrasında daha da kendini belli eden müstağni hali, muhatabımın tespitinin doğru olabileceğini düşündürdü.
Gerçekten de, YSK bu senaryoya uyan bir karar verirse, galiba İstanbul’u ‘zoraki bir başkan’ yönetmeye başlayacak…
‘Zoraki diplomat’ımız vardı, senaryo doğru çıkarsa yakında bir de ‘zoraki belediye başkanı’mız olacak…
[Edebiyatımıza pek çok alanda önemli eserler kazandıran Yakup Kadri Karaosmanoğlu, başta samimi olarak desteklediği politikalardan sapmalar yaşandığında duyduğu huzursuzluğu Kadro dergisindeki yazılarında belli edince, Atatürk tarafından -hayır, elinden kalemi alınmadı- büyükelçi olarak yurtdışına gönderilmişti (1934). Ülkemizi temsil ederken yaşadıklarını ‘Zoraki Diplomat’ adını verdiği anılarında (1955) anlatır.]
Yanlış anlaşılmasın, ben YSK’nın böyle bir karar vereceğini sanmıyorum. Bir kere, İstanbul’da AK Parti tarafından itiraz edilen usulsüzlükler, ilçeler ve illerdeki seçim kurulları ile YSK’nın görev alanına giren konularda. YSK üyeleri devletin değişik yargı kurumları tarafından en kıdemli üyeleri arasından seçiyor. Şimdiki YSK üyelerinin görevleri bitmişti, hükümet sürelerini bir yıl daha uzattı.
Bir nokta daha var: Oylar birkaç kez yeniden sayıldı ve her sayımda Ekrem İmamoğlu‘nun oyları önde çıktı. Sayım da durdu. YSK şimdi yalnızca usulsüzlük iddialarıyla ilgileniyor.
Herhalde hukuk içerisinde kalarak bir karara varacak ve insanları daha fazla merakta bırakmadan sonucu açıklayacaktır YSK.
Bir Amerikalı tezimin farkına vardı
Seçimin yenilenip yenilenmeyeceği yalnızca benim çevremde hatta ülkemizde yakından izlenmiyor; hemen her gün pek çok ülkenin muteber gazetesinde de konuya ilişkin haberler ve değerlendirme yazıları çıkıyor.
Değerlendirmelere göz atarken biri özellikle ilgimi çekti.
Washington Post‘tan Matt O’Brien‘ın yazısı…
Yazının başlığı şu: “Trump Türkiye’nin ekonomisine yapılan en kötü şeyi aynen taklit etmek istiyor…”
Başlık beni güldürdü.
Tezimi hatırlayın: Şu sıralarda dünyanın değişik ülkelerinde meydana gelen pek çok gelişme ilk olarak Türkiye’de denenmiş oluyor. Türkiye bir deney kabı gibi. Burada denenen sonraları başka yerlerde uygulamaya konuluyor.
O’Brien de bunu keşfetmiş. Donald Trump‘ın bizde Merkez Bankası konusunda denenmiş uygulamaları kendi ülkesine ithal etme hazırlığında olduğunu Amerikalı okurlarına duyuruyor…
Etrafımdakilerden İstanbul seçimine ilişkin en son gelişmeyi soranlara “Önümüzdeki haftayı bekleyin” diyordum. O hafta geldi. Umarım, YSK’dan herkesi -bu arada Binali Yıldırım‘ı da- rahatlatacak bir karar çıkar…
ΩΩΩΩ