Kabahatlere ceza verilen ve cezaların Avrupa Mahkemesi’nden döndüğü bir ülke Türkiye

26
Reklam

Şarkıcı Gülşen’in bir konserinde, ekibinden İmam Hatip okulu mezunu olduğu anlaşılan bir gençle şakalaşması, yargıya intikal etmişti.

“Yaptığım arkadaşlar arası bir şakaydı” demesi yetmedi Gülşen’in, şakanın bir daha tekrarlanmayacağına söz vermesiyle davanın bitmesi beklenirken, şarkıcının on ay hapis cezasına çarptırıldığını öğrenmiştik.

Mahkeme sanatçıya verdiği cezanın gerekçesini yeni açıkladı. Mahkeme üyeleri, Gülşen’in sarf ettiği sözlerin “Toplumu oluşturan insanlar arasındaki hoşgörü ortamını bozacak, insanlar arasındaki farklılığı reddederek ayrımcılığa yol açacak ve kamu barışını somut olarak tehlikeye sokacak nitelikte olduğu” kanaatine vararak cezayı vermiş…

Konsere gidenlerin -onların da bazısının- işittiği şaka içeren sözler için hayli ürkütücü bir gerekçe bu.

Büyütülmesinin işlenen kabahatten daha zararlı olduğu muhakkak böyle bir olayın aldığı biçimin ülkeyi düşürdüğü duruma üzülmeden edemiyor insan.

Dikkat ettiyseniz, Gülşen’in şaka içeren sözleri için ‘kabahat’ sıfatını kullandım. Eskiden ceza verilmeye değer görülen bir kısım suçlar, 2005 yılında, o zamanki AK Parti tarafından büyük çapta değişikliğe uğratılan Türk Ceza Kanunu (TCK) ile birlikte suç olmaktan çıkarılmıştı. 

Avrupa Birliği’ne uyum sağlanabilsin diye…

Aradan geçen onca yıldan sonra, en fazla ‘kabahat’ olarak değerlendirilebilecek bir şaka, yeniden ‘suç’ hanesine alınıp cezalandırılıyor.

Reklam

Gülşen konuyu Anayasa Mahkemesi’ne ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHMA) götürür mü, bilemem, ancak oralardan çıkacak karar, benzer durumlar için ‘örnek vaka’ haline dönüşebileceği için önemli.

Nitekim, hayli gecikmeli de olsa, AİHM halen çoğu cezaevinde bulunan sekiz binden fazla insanı ilgilendiren bir davada örnek olabilecek kararını yeni açıkladı.

AİHM, 15 Temmuz (2016) hain darbe girişimi sonrasında başlayan süreçte telefonuna ‘ByLock’ isimli programı indirmiş veya Bank Asya’da hesabı bulunan insanların ‘FETÖ terör örgütü’ üyesi olmakla suçlanarak yargılanmalarını ‘insan hakları ihlali’ olarak değerlendirdi ve Türkiye’yi bu sebeple mahkum etti.

Üç ayrı başlık altında görüşülmüş dava: İlki, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘kanunsuz ceza olmayacağını’ amir 7. maddesi… İkincisi, aynı sözleşmenin ‘örgütlenme ve toplantı hakkı’ ile ilgili 11. maddesi…Üçüncüsü de, yine aynı sözleşmenin ‘adil yargılanma hakkı’ ile ilgili 6. maddesi…

Mahkeme yargıçları, 7. maddeye 11’e karşı 6 oyla, 6. maddeye 11’e karşı 1 oyla, 11. maddeye ise oy birliğiyle ‘ihlal’ kararı vermiş oldu.

Kanunsuz ceza uygulayan, örgütlenme ve toplantı hakkını gözardı eden ve adil yargılanma yapamayan bir ülke görüntüsüne büründü ülkemiz.

Adalet bakanlığı her seferinde olduğu gibi bu defa da AİHM’ni protesto etti.

Etti de ne oldu?

Reklam

Mahkemenin verdiği para cezasını sessiz sedasız öderken, sıcağı sıcağına da mahkemenin kararını eleştirmekten geri durmayacak hükümet.

Nitekim, adalet bakanı, mahkemenin kararını öğrenir öğrenmez, beklenen tepkiyi verdi. Özetle, “Terörle mücadelemiz devam edecektir” tepkisi bu.

Tepki verilmesine verilsin de, AİHM kararına konu olan davaların, aslında ülkenin ‘terör ile mücadelesi’ için bir zafiyet teşkil edip etmediği üzerinde de biraz düşünülsün.

Bank Asya 15 Temmuz sürecine kadar yasal olarak faaliyet gösteren bir finans kurumuydu. Orayı bankası olarak seçmiş olan insanların hepsini ‘terörist’ veya ‘terör destekçisi’ veya ‘örgüt ile iltisaklı’ sayarak yargılamak ne kadar mantıklı olabilir?

ByLock için de durum çok farklı değil.

Sonradan FETÖ ismi takılacak ve ‘terör örgütü’ olarak ilan edilecek olan yapı, yine darbe girişiminden kısa süre öncesine kadar, farklı muamele görmekteydi. ‘Örgüt’ olduğu kabul edilse bile, öyle bir örgütün varlığı bilinmezken, birilerinin yönlendirmesiyle ücretsiz bir programı telefonuna indirmiş -çoğu kez indirme işi başkaları tarafından yapılmış- kişilerin, örgüt üyesi olarak yargılanması reva mıdır?

Bu iki sebeple, daha önce öyle bir örgütün üyesi olduğunu bilmediği halde cezaevlerine düşen insanların, oradayken, koğuş arkadaşları tarafından gerçek anlamda örgüt üyesi haline dönüştürülme ihtimali nasıl olur da düşünülmez…

Yanlışlardan doğruyu varılmaz.

Terör ile mücadele, gerçek anlamda ‘terörist’ denilmeyi hak eden insanların peşine düşülerek yapılırsa sonuç alınabilir. 

Adalet bakanlığı AİHM kararına tepki versin vermesine, ancak o kararı uygulamak zorunda olduğunu da bilsin. Şimdiye kadar AİHM tarafından Türkiye aleyhine verilmiş olan kararların icaplarının yerine getirilmemesi yüzünden, ülkemiz, Avrupa Konseyi tarafından takibe alındı ve kurucularından olduğu Konsey üyeliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.

Arkadaş arası şakaların yargıya taşınıp cezalandırıldığı, anne-babaları tarafından iyi ahlaklı birer birey olsunlar diye üniversite civarında bulunan tek muhafazakar yurda yerleştirilmiş gençlere, çoğu zorla indirilmiş ByLock programı yüzünden ‘terörist’ yaftası vurulan bir ülke görüntüsü hoş değil.

Hem de hiç hoş değil.

Türkiye bu görüntüden kendisini kurtarmalı.

ΩΩΩΩ 

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Aslında herkes herşeyi biliyor, 7.5 yıldır uygulanmaya çalışılan birçok şeyin yalan dolan talan olduğunu. Yapılan bu haksızlıklar giderilmeden, mazlumun ahı varken huzur bulmak! Akla mantığa özellikle de İslam’a aykırı…

  2. BY LOCK
    İç hukukumuz yönüyle, by lock denen uygulamaya ilgilendiren pozitif mevzuat:
    1–Ceza Muhakemesi Kanunu 134. maddesi;
    2–Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi;
    3– MİT Kanunu olmak üzere üç adet metin var.
    Bu üç metne göre by lock verilerini iç hukukumuzda “sadece casusluk suçlarında” kullanabiliriz.
    Zira by lock verileri MİT tarafından temin edildi.
    Bu haliyle by lock verilerini casusluk suçunda dahi kullansak, AİHM’nin “Slovenya–Benedik” kararı doğrultusunda ve bu kriterlere göre yine ihlâl yerdik.
    Bu verileri “bu haliyle” kullanmak , sadece casusluk suçunda, sadece iç hukukumuza uygun olurdu.
    Avrupa hukuk sistemine ise aykırı olurdu.
    Diğer suçlarda kullanmak ise hem iç hukukumuza hem de Avrupa hukukuna aykırıdır
    Bu kısa açıklamamı sadece genel kültürü çok iyi olanlar ile hukukçular(elinde hukuk diploması olan hukuk teknisyenleri hariç) anlayabilir.

    • AİHM Büyük Dairesi, Türkiye’den aldığı bilgiyle ByLock kullanıcılarının sayısının 100 bine yaklaştığını söylemekte ve “8.500 civarında (FETÖ’cü!) şikâyet başvurusu” yapıldığını bildirmekte. Yani, Yargıtay’ın ByLock içtihatını hiçe sayarak, FETÖ’cülere devlette kapı aralanmasını istemekte!

  3. Sayın Fehmi bey tam da yazınızda belirtildiği gibi oldu.15 temmuz öncesi 17-25 Aralık sonrası bankasyaya para yatirmissin deyip 6yıl 3 ay verdiler. İstinaf onadı. şuan Yargıtay Savcılığında tebliğnağme bekliyorum. Ben diyorum ki ben yatirmadim kardeşim benim adıma yatırmış. Hiç dinlemediler kardeşimi duruşmada hazır ettim.Tanık olarak dinlemediler.İleri sürdüğüm delilleri araştırmadılar.6 yıl 3ay cezayı bastılar.Bu işlerin nasıl olduğunu bilmesem neyse bende ihraç Bir ceza hakimiyim eski savcıyım Bu suçsa, 17-25 aralıktan sonra bankasyaya para yatıran tüm kişilerin listesi elde hepsi hakkında dava açılsın hepsine 6 yıl 3 ay ceza verilsin.Eşitlikse aynı fiili işleyen herkese ceza olmalı.Partili, yandaş.işadamı,bizden ayrımı yapmadan aynı fiile aynı ceza verilsin.Dava olmadan ceza veremeyiz denecek o zaman bankasyaya para yatıran herkes hakkında soruşturma açılsın dava açılsın ceza verilsin.Bana ceza verilmesinin tek delili bankasyaya para yatırmak.Kendi ülkemde adalet gerçekleşmiyorsa mecburen üzülerek AİHM e gidiyoruz.Eski bir hakim olarak oradan 13 000 euro ülkemin insanlarının vergilerinden ödenmesine karar verilmesi beni kahrediyor.Keşke bu tazminatları hukuksuz kararlara imza atan hakim savcılardan tahsil etseler.Millet ittifakının bu yönde vaadi vardı.Keşke Cumhur ittifakı bunu icraata dönüştürse milletim vergilerinden ödemek zorunda kalmasa.Böyle olsa Hukuksuzluk genel olmaz istisna halinde kalırdı.Herkes sorumlu davranır konjonktüre göre karar vermez.Hiçkimse kanunun emrettiğinin dışına çıkmaya cesaret edemezdi.

  4. legal bir bankaya para yatırıp kredi kullanan legal bir sendikaya iktidarın da yönlendirmesi ile üye olanların terör örgütü üyesi olarak yargılanıp hapse atıldığı ama gel gel artık bu hasret bitsin gökten ne yağarda yer kabul etmez diye övgüler düzenlerin aldatıldık Allah ve milletim bizi affetsin hakkınızı helal edin diyerek temize çıktığı bir ülke sizce neresidir acaba.
    hz.Ömer (r.a) bu ülkenin başında olsaydı nasıl bir tavır takınırdı.
    Mısır valisi saad bin vakkasa yazdığı Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim” mektubunu bu ülke de kaç kişiye yazardı acaba.
    zannediyorum ki zabıt katiplerinin elleri mektup yazmaktan yorulurdu.

    • Legal! olduğunu şimdi sen ve birkaç kişi söylüyor. Anladığım kadarıyla mahkeme kararı da legal değil demiş yada o bankaya para yatırmak bir belirteç olmuş!
      Ama bir zamanlar açılışını kim yapmıştı?
      (Hiç kimse sorumlu tutulmuyor!!!)
      Binlerce kişi memur esnaf vb bunların klüplerine
      ÖRNEK OLUP ÖNCÜLÜK ETTİĞİ,
      İNANÇ SÖMÜRÜSÜ SOSLU MENFAAT SAADET ZİNCİRİ HÜLYASI,
      VEYA MALUM ÇETENİN ZORLA TEHDİTLE ŞANTAJ İLE
      Saflarına katılmak durumda kalmış insanlara
      Ödettiği bedeli “tek başlarına” (ve aileleriyle) ödetmeye kalkmak!!!!
      Allah katında hangi taklayı atmayı gerektirir ki;
      affetsin!!!.. helal etsin!!!….
      sınavlarda hakkı yenen insanların günahını sırtında taşıyarak cehennemin uzuuunn yolunda susuz aç bitkin vaziyette kaç metre yol alına bilinir ki???
      Madenlerde çalışıyor iyi mangır alıyor (bak herkes işsizken senin işin var!) ile kaçak göçek işlere göz yumup,
      İnsanların sağlıklarını hiçe sayarak,
      Hele ki birde siyasetçi tuzsğı kurup istediğine oy kullanması için birde orda sıkıştırmak!!!…
      5-10 yıl önceki olan olayları hatırlayıp,
      nasıl binlerce yıl sonraki cehennem zebanileriyle tanışma anını bilebiliriz ki Efe damat bey?
      İki satırlık iş değil bu,
      Okullarda ders olarak okutulacak!
      Mahkemelerde emsal karar olacak!
      Diyanete ders-örnek,
      Devlete ve millete artık ne düşüyorsa..

  5. AİHM’in verdiği tazminat cezalarını cezayı gerektiren iç hukuk kararlarına imza atan hakimler ödemelidir. Bu cezalar hiç bir dahli olmayan vatandaşlara ödettirilmemelidir. İç hukuk kararlarında imzası bulunan hakimlerden tahsil edilmelidir.

  6. İdam cezası geri getirilmeden adalet yerini bulmaz!
    Otoriteye saygılı olunsun!
    Türk yargısı altınçağını yaşıyor!
    Acırsanız, acınacak hale düşersiniz!
    Avrupa mahkemeleri kendi işlerine baksın, manda ve himaye kabul edilmez!

    • İdam cezası gelmeden önce (günlerce tvde gereksiz konuşmalar yapılsın mesela, gasteler tok tikler fesboklar ön tahminciler😂😂😂..)halk bilgilendirilirse neden OLMASIN???
      Tarihimiz ortaya serilsin:
      -Başbakan asılmıştı mesela!!!
      -Asker Kubilay!..
      -Yobazlar!!!…
      -Acanlar!…
      -yaşı büyütülüp asılan genç çocuklar!…
      -onca suçlu asıldı Deniz gezmiş ..
      (Bugün olsa yine asarım!😡 diyen bile çıkmıştı iyimi😡).
      Fakat, terör listesine girip te,
      TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BİZZATİHİ SAHİBİ olduğu tescillenenler
      Kocca koca çifliklerde zenci köle çalıştırıp (pardon onlar onama dan önceydi galiba)..
      Man adalarında!.. ((yaa bu man adası Marmara da mıydı acaba?😂) beslenen tosunlar!..
      Saz çalıyor diye çalıştırılmayıp keyif yaptırılan kendine özel kodesinde selocanlar😡😡😡..
      Yanarım yanarım da,
      Şu ergenokon balyoz felan diye kumpas kuranlar hemen arkasından şu borucuları mercimek çorbacılarını asamadan kaçtılar yaa…
      Ona yanarım😡.

  7. Yazı Aeropa mahkemenizi dee.. ile başlayıp ekonomi ile biter diye okudum. Lakin, terör konulu bir yazı olmuş.
    Terörist tin dağdakine eşkiya, bağdakine ne denir bilmem☹️.
    TC kanunlarını kahrolası bağzı zihniyetler tanımasa da, iltisaklı vb kelimeler hep geçerlidir!
    Dağa çıkan kaçak tır, bağı bozan bir filim peşindedir; DEVLET TE BU OYUNLARI BOZMAKTA MAHİR🤗.
    Madur olanların hakkını mahkeme ler vermiyor mu? SUÇU KENDİNDE ARAYACAKSIN: bu düzeni kurarken!..
    Hükümet bir eylem içindeyse bir bildiği vardır!!! Bildiğini yapmış☹️. Madur insanlar (yaşın yanında kuru da hikayesi)
    DÜZELTMEK TE HÜKÜMETE DÜŞER🤔.

  8. sayın koru elde bir sihirli değnek yokki başına değirelim bu fötücü bu değil.her tarafı taşeron örgütlerle çevrilmiş,her biri bir kılağa girmiş istihbarat ajanları,ne yaptığını bilmez siyaset erbabı ve gözünü çıkar bürümüş halkımız hadi böyle bir ülkeyi yönetebilen beri gelsin.hele şu kahpe avrupayı sakın övme.onların kendileride batsın adaletleride.şimdi birisi yanımda incil yada tevratı yakacak bende bir türkiye vatandaşı olarak bakacağım.ben tepki vermesem bana yazıklar olsun.ya bu avrupalılar ne yapıyor kuran-ı kerimi yakarken,insan hakları,ifade özgürlüğümüş efendim,demokrasiymiş.sayın koru bana sakın avrupada insan hakları deme alerji oluyorum.onların herşeyleri kendilerine. dünyaya verebilecekleri hiç bir değerleri yoktur insanlık namına.

    • Tarif ettiğiniz ülkeyi yönetmenin en kolay, en tehlikesi bir yolunu buldum ben. Bakın şöyle; Kadim düşünce zinciri meşru alanımız olan normali tanımlar ve milli çıkarlarımız bu tanım içindedir. Bu tanımın dışına çıkan biri olduğunda ajan, vatan haini terörist olduğundan şüpheli olarak not edilir. Not alma, listeleme çalışması bittikten sonra şüphelilerin tamamı devletin ana yönetim mekanizmalarına yerleştirilir ve devlet bunlarla yönetilir. Neden böyle yapılır? Çünkü devlet yönetmenin en güvenli yolu budur da onun için. Böylece devlete etki edebilecek iç dış her gücü gün gün takip edebilir ve anında pozisyon alabilirsiniz.

      Bu yönetim tekniği tamamen islamcı politikacıların geliştirdiği yüzde yüz yerli ve milli bir tekniktir. İslamcı politikacılar da bu yönetim tekniğini kendi becerileriyle bulmamışlardır, onlarda zaten asırlardır uygulanan espiyonaj-kontrespiyonaj yöntemlerinden alınmış ve devlet yönetim tekniği olarak benimsenmiştir.

  9. SLOVENYA MÜSLÜMAN MI?
    Hıristiyan kulübünün bir aparatı AİHM Müslüman olan ülkemize çifte standart mı uyguluyor?
    AİHM Slovenya–Benedik kararında, dijital verilerin ceza yargılamasında kullanılabilmesinin esaslarını belirledi.
    Bu kriterlere göre, ülkemizdeki davaların temelini oluşturan “by lock” hiçbir şekilde kanıt olarak kullanılamaz.
    Teknik ver olarak sadece şunu bildireyim:
    Slovenya Ceza Usul yasasına göre polis İnternet servis sağlayıcılarından dijital veri isteyebiliyor.
    Ve tamamen kendi yasalarına uymasına rağmen bile AİHM başta Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi olmak üzere AİHS’nin de “ihlal” edildiğine karar verdi.
    Yani kendi mevzuatın da yeterli değil dedi.
    Bizde başta CMK 134 dururken ve Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi varken sadece bu lock uygulaması yönünden ihlal yemememiz mümkün değildi.
    Türkiye Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesini 2010 yılında imzaladı ve 2014 yılında da onay prosedürünü tamamlayıp Resmi Gazetede de ilan etti.
    Yani pozitif metin haline getirdi.
    Zaten CMK 134 bu sözleşme standartlarına uygun idi.
    Ancak bu metinlerin zerresi uygulanmadı.
    Kardeşi dershanede öğretmen diye terör örgütü üyeliğinden mahkûmiyet talebi bir iddianameye yazılabiliyor ise üstelik bir hakim(K.G.) hakkındaki iddianameye biz neyi tartışıyoruz ki?
    Pekâlâ biz Müslüman olduğumuz için bu karar verildi?
    Slovenya ne zaman müslüman oldu?
    Sayın yetkililer önce başörtüsü “hijyen kurallarına uygun mu” sorusunun cevabını versinler.
    Uygunsa aksini neden hükümet savunması olarak iddia ettiler?
    Neden “–Başörtüsü ayrıca hijyen kurallarına da aykırıdır ” dediler?

    • FETÖ canlı bir organizma ve ilk refleksi hayatiyetini sürdürmek üzerine. Bu nedenle yaşam alanı bulduğu her yerde şeytani yöntemlerle faaliyette. Bilhassa, “FETÖ Diasporası” diyebileceğimiz bir tanım içinde üçüncü ülkelerin (İsveç, Almanya, G. Afrika, ABD vs.) istihbarat örgütlerinin himayesinde Türkiye karşıtı eylemlerini her fırsatta artırmakta. Bu çarpık ilişki tablosuna yargı kılıfı giydirilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de (AİHM) müdahil olması, (Bkz. Firari FETÖ’cü Yüksel Yalçınkaya Kararı), bu mahkemenin FETÖ’yü bir terör örgütü olarak ele almak bir kenara, cesaretlendirmeye kalkışması başlı başına garabet!
      Ayrıca AİHM’in yetkisini aşarak Türk mahkemeleri yerine geçip delil incelemesine soyunması ise tek kelime ile skandal!
      Elbette, FETÖ mücadelesinin ilk günlerinde, 15 Temmuz hain darbe girişiminin sıcaklığında, at izi it izine karıştığı sırada bazı kararların sıhhati sorgulandı. Ancak gerek Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin geliştirdiği içtihatlar gerekse OHAL İhraçlarını İnceleme Komisyonu’nun verdiği kararlar, her türlü soru işaretini ortadan kaldırdı.

      • AİHM kararını sorgularken hangi verileri dikkate alıyorsunuz?

        AİHM’in Türkiye’nin lehine verdiği kararlara da bir göz atmayacak mısınız?

        Menendez olayını da göz önünde bulunduracak mısınız?

        Ya göçmen meselesini?

        Peki ya Türkiye’de dünyanın iştahını kabartan ticaret ve inşaat alanlarındaki devasa rant kimsenin umurunda değil mi. Sadece İstanbul’da 1,5 milyon konut yapılacağını ve ülkenin deprem bölgelerinin yeniden inşaası ve kentsel dönüşüm programının sık sık yenilenen projelerinin dünyaya ilan edilmesi ve yerel seçimlerde bütün rant alanlarının iktidarın kullanımına tahsis edilme ihtimali ve vaadedilen projeler için gerekli astronomik finans kaynakları jeopolitik önemi bakımından ‘dünyanın merkezi’ olmasından dolayı iştah açan bir ülke için AİHM de kullanılıyor olabilir mi acaba?

        Ülkenin çıkarını azami seviyede savunmak için kendi ülkenizin vatandaşlarının haklarını teslim edip yabancıların ellerinde tuttukları kozları ellerinden almak en akıllıca olanı değil mi?

        Sen terörist dedin diye ben senin her iftiranı her yalanını kabul edeceğini mi sanıyorsun?

        • göre, ByLock kriterinin örgüt üyeliği veya yöneticiliği için somut kanıt sayılması, o günün şartlarına göre “kanunsuz suç olmaz” ilkesine aykırı imiş. Allah aşkına, ortada meşru hükümeti devirmeye teşebbüs etmiş, masumların kanını dökmüş, devletin iliklerine kadar sızarak legal görünümlü illegal yapı inşa etmiş bu yapının, terör örgütü kimliği ayan beyan ortada iken AİHM neyi savunuyor, anlamak mümkün değil!

  10. BİZ AVRUPA LIYIZ! diye bas bas çığırıyorsan, AB’nin mahkemelerini de, tanıyıp! O KURALLARA VE KARARLARA UYACAKSIN!!!
    Kapitülasyon larınızı kabul etmeyom!😯 diye caka satıpta,
    %40 ihracat, %60 ithal mal almayacaksın!
    Alamanya başta olmak üzere, vatandaşını buraya çalışmaya gönderip, döçe mark gönderin eyy… M gardeşleriimm..
    Davamıza destek oluunnn.. size altın kaplama lüküs otel satalıımm..
    Jet Fatorlu yomofil yapalıımm..
    Duvar kağıdı papkası açalımm!!.
    DemeyceksiiiNnnnnNNNNN!😡.
    Sonrada, “bizi almıyorlar HIııHH!!..”
    Bizde aya doğru kırarız rotayı desen ne faydaaa???…
    Kimi kandırırsın? O iş bambaşkA😡!

    • İlk derece mahkemesinden, istinafa, Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi’ne her derecedeki yargılama makamlarımızın delilleri yeterli gördüğü bir dava hakkında, AİHM’in yetkisini aşarak delil incelemesi yapmak suretiyle ihlal kararı vermesi kabul edilemez. AİHM bir temyiz mahkemesi değildir. Delillerin kabul edilebilirliği veya delillerin nasıl değerlendirileceğinin ulusal hukukun ve ulusal mahkemelerin yetkisindedir. AİHM kendi içtihatlarında defalarca delilleri değerlendirme yetkisi olmadığını belirttiği halde, konu FETÖ yargılamaları olunca delil değerlendirme yoluna gitmiştir.

  11. Bizim hakimler adama 6 yıl 3 ay hapis cezası vermişler, AİHM Büyük Dairesi ise “Kanunsuz suç olmaz.” demiş. Benzetlerine örnek teşkil edecek ve binlerce dosyayı etkileyecek bu karar siyasetçiler yönünden bir sorumluluk doğurmaz ama hakimlerin başını çok ağrıtır.
    Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yıldönümüne ise bir ay kaldı. Daha önce 100. yıldönümü için belirlenen ve ilan edilen siyasi hedefler vardı. Ancak o hedeflerin hiçbirisine ulaşılamadı. Hiç olmazsa Genel Af gibi bir şey çıkartılarak toplumsal barış ve huzur adıma bir 100. yıl uygulaması yapılması yaklaşan seçimler öncesi siyaseten de verilmiş doğru bir karar olur. . Hem böylece dünkü çıkan örnek karar gibi AİHM’den çıkacak yeni ihlal kararlarının önüne geçilmiş olur hem de âleme erkeklik bizde kalsın dercesine bir görüntü de verilmiş olunur…

    • Kanuni Sultan Süleyman, İstanbul’a kırk çeşme yaptırıp su getirmiş. Şeyhulislam Zembilli Ali Efendi padişaha “Sen, Avrupa’dan kanunlar getirmekle öyle pisledin ki, bu sular yüz sene üzerinden aksalar yine temizleyemez” demiş.

  12. Cumhuriyetin kuruluş aşamasındaki istiklal mahkemeleri , tek parti ve DP. dönemi, 27 Mayıs, 12 Mart , 12 Eylül, 1990 li yıllar özellikle 28 Şubat, 2007 Kumpas davaları ve nihayet 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile sonraki dönem tam bir hukuk katliamıdır !
    Hukuk hiç bir zaman bu milletin yüzünü güldürmedi hep kara çıkardı!
    Yani bizde hukukun , adaletin bizzat kendisi sabıkalıdır!

    • Dünyada bizim Türkiyeliler kadar, an normal bir toplum yok. Ben Kanadaya gezmeye gittiğimde, orda iş teklifi aldim ve kabul ettim. İş izni beklerken.
      Bizim Türkiyeliler, ilk 1 ayda bu Şeriatçı buraya Şeriati yaymaya gelmiş. 2 ay sonra bu Kürt PKK li kaçmış gelmiş. 4 ay sonra bu MITci Öcalanı bu yakalatti.
      7 ay içerisinde 3 tane bir birine tamamen zıt iftiralar. Üstelik bunlari bana haber verende Türk Dernek başkani hanim.
      Ben kalmaya karar verince Multicultur ve Kadin derneklerine gidip geliyordum.Turk dernek başkanıni ben onlarla tanıştırmıştım. 30 yıldir ayni mahallede, hatta evlerinin karşısındaki binanin sosyal faliyetlere ait olduğunu dahi bilmiyorlardi.

      Neden bunu anlattım? Aradan 25 yıl geçti fakat biz ülke olarak 100 sene daha cahilleşip ve yabanileştik.
      Muhalefet evlere şenlik. AHIM kararini okuyunca Türk olduğuma üzüldüm.
      Son 8 yıldır soy kırım yapılıyor, muhalefet iftira yalan ve sorumsuzluk konusund ihtidardan daha fazla efort sarf ediyor.
      Allah aşkına 600 millet vekili sırtımızda kabur salla başını al maaşını yan gel yat. Bunlarda hiçmi insanlık yok?
      Ahime gelince, onlarda etırafından dolaşarak sabuna suya dokunmadan karar vermişler. Aslında, 8.maddeyi onaylamalari gerekırken
      TC yi incitmemek için bizimkilere kılıfına uydurabilecekleri malzeme vermışler.

      • İspanya Anayasa Mahkemesi, Bask bölgesinde faaliyet gösteren Herri Batasuna partisi için belge istemedi.

        Kapatma gerekçeleri arasında; “Herri Batasuna Partisi’nin, terör örgütü ETA ve onun alt kuruluşlarıyla organik bağı bulunduğu, değişik tarihlerde gerçekleştirilen terör eylemlerini kınamaktan kaçındığı, terörizmi destekleyen afişler asmaları, halkı devlete karşı mücadele etmeye tahrik etmeleri gibi gerekçeler var.

        İspanya Anayasa Mahkemesi kararında, “bir siyasal partinin terörist saldırıları kınamaktan kaçınmasının, bazı durumlarda terörizmi zımnen desteklemesi” anlamına geldiği belirtildi.

        Herri Batasuna Partisi bu kararlara karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM’ye) başvurdu. AİHM 5. Dairesi, 30 Haziran 2009’da verdiği kararla Herri Batasuna Partisi’nin kapatılmasını doğru buldu.

        Bir içtihat var: Terörist eylemleri kınamama, bunları övme, terörist örgütlerle ilişki kurma, siyasal partilerin kapatılmasında dikkate alınmalıdır…

        Bizim AYM, böylesine bir içtihadı kaale almayacak mı?

  13. Turkiye bu surecte o kadar vebal aldı ki bunu burada yazı ile anlatabilmenin imkanı yok.Allah kimseye yasatmasın cuma gunu isine giden bir memurken pazartesi ihrac edilip arkasından terorıst olmak. isinden tutun da hemen her seyin tum yasamın bir kac ayda alt ust olması burda anlatılabilecek bir sey degil. Allah kimseye yasatmasın derken umarım herkes yasar bunların anlasılması icin demek geliyor icimden.
    Devletime milletime asla yanlısım olmadı olamazda.
    İki kisi baylok mu ne zıkımsa konusurken yazısırken adım gecmis birde gizli tanık demis ki bu onlardan.Hadi cık isin icinden nasıl cıkacaksan.
    Yasanan trajideleri anlatmanın imkanı yok. Sadece sunu diyorum bunun vebali cok agır olmalı.Ben kime ne yaptım hangi yasaya aykırı hareket ettim de bunları yasadım.
    Gavur gavura yapmaz bunları derler ya.
    Bu kadar olmaz ahirete inanan birileri bu adaletsizlikleri haksızlıkları bu kadar gormezden gelemez bu kadar olmaz.
    Fehmi BEY 2001 YILINDAN BERİ SİZİ TUTKU FANATİKLİK DERECESİNDE okur cok buyuk saygı duyarım. Bılgı bırıkımınız zekanız benim ıcın hep etkileyıcı olmustur.
    Haddım olmayarak sunu demek istiyorum Fehmi bey bu insanlara yapılanlar ulkuculere ya da pkk lılara yapılsa onların tepkısı ne olurdu sizce.Bence ulke kan golune donusurdu Allah muhafaza benim gibi garibanlar sesini ADELETİN TECELLİSİNİ ALLAH a bıraktıkları icin sesini cıkarmıyor. NEDEN KİMSE DEMİYOR Kİ BU KADAR TERORİSTEN BİR TERORIST CIKMADI 7 YILDA Bilmem kac kisi hapiste tutuklandı sorusturma gecırdı kacından silah cıktı. Sahte pasaport cıkıyor ulkesınden kacabılmek ıcın yazık gunah.Simdi bu adam fetocu falan dıyen cıkabilir yazdıklarıma istinaden.
    BASKA BIR KONU TIPKI PKK DA OLDUGU GİBİ DEVLET YİNE HATA YAPIYOR. NASIL 80 LERDE KURT HALKINA EZIYET İSKENCE EDİLMİS VE PKK ETRAFINDA TOPLANMASINA VESILE OLUNMUS İSE SİMDİ DE AYNI HATA YAPILIYOR. HAKSIZLIK EDİLEN SUCSUZ YERE CEZA VERİLEN İNSANLAR ALLAH RAZI OLSUN DEVLETTEN MİLLETEN İYİ Kİ BANA CEZA VERMİSLER DEMİYOR EMİN OLUN

    • Mete bey “cuma gunu isinden dönen bir işçiyken, köprübaşında sırtlarındaki türk bayraklarıyla şehit düşen garibanlara” göre oldukça şanslı sayılırsınız:))))

Yoruma kapalı.