Kim ‘dost’ kim ‘düşman’ belli değil… Bu kadar sevgisizlikle yaşanmaz…

31
Reklam

Şu sırada herkes “Suriye’de savaş büyür mü, Rusya ile çatışma çıkabilir mi?” sorusuna cevap bulmanın peşinde.

Kısa süre önce de, benzer bir soru, Rusya yerine ABD konularak soruluyordu.

ABD ile savaş noktasına gelinmedi, ancak Rusya ile bayağı karşı karşıya durumda Türkiye. Verilen şehitler Rusya destekli Suriye ordusunun eseri…

Rusya ile çatışma ortamına gelinmesi Amerikalıların tavrının değişmesine yol açmış görünüyor ama bunun iyi niyetli bir yaklaşım olduğunu düşünmek için pek az sebep var.

Her yönden çatışmanın körüklendiği bir ortam içerisinde Türkiye…

Rusya şimdi ‘düşman’. Daha önce ABD ‘düşman’ idi. Sınırlarına Türkiye’den uzanan göçmen dalgası Avrupa ülkelerinin pek çoğunu da ‘dostlarımız’ listesinden silmemiz sonucunu doğurabilecek yeni bir gelişme.

‘Düşmanlarımız’ listesini daha da uzatmak mümkün.

MetroPoll firmasının yaptığı son (Ocak 2020) araştırmada halkımızın hiçbir ülkeye güvenmediği apaçık görülüyor. [Araştırmada en çok güvendiğimiz ülkenin 26.3 ile Rusya olduğu görülüyor; şimdi yapılsa araştırma Rusya herhalde en alttaki Esad Suriyesi ile bir düzeyde çıkardı.]

Reklam

Günümüz dünyasında hiçbir ülke bu kadar ‘düşman’ ile kendisini rahat hissedemez. 

Başlarından geçen iki global savaş sonrasında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Avrupa’nın önde gelen ülkeleri -ve ABD- aralarındaki düşmanlıkları dostluğa çevirecek bir zeminde buluştular. Birleşmiş Milletler örgütü öyle doğdu. NATO aynı amaçla kuruldu. Avrupa Birliği’ne gidecek süreç öyle oluşturuldu.

İki savaşta birbirlerini yok etmek için silaha sarılmış ülkelerin halkları daha üst bir kimlikte buluşabildi.

Menfaatler ülkeleri buna zorladı.

Türkiye de bu yeni durumdan yararlanan ülkeler arasında yerini alabildi.

Şimdi farklı bir yöne doğru yol aldığımız kesin.

Düşman saydığımız ülkeler var ve ‘dost’ gibi davrananların samimiyetlerinden kuşku duymamız için de sebepler çok.

Giderek, Osmanlı’nın bir savaştan diğerine yetişmeye çalıştığı, ‘dost’ ile ‘düşman’ bilinenlerin sıkça yer değiştirdiği son yarım asırlık Osmanlı tarihine benzemeye başladı günümüz Türkiyesi…

Reklam

Ne yapacağız bu durumda?

En büyük özelliğimiz olan ‘jeostratejik değer’ bu yeni durumda değersiz hale düşüyor ve bu ciddi bir tehlike Türkiye için…

İçine düşürüldüğümüz bu durumdan kurtulmaya çabalamamız şart.

Bilmem anlatabildim mi?

ΩΩΩΩ

Reklam

31 YORUMLAR

  1. çıkar savaşlarının dünyayı bürüdüğü, 1 damla petrol 1 damla kandan daha değerli sayıldığı bir dünyada sevgiden bahsediyor sayın fehmi. devletlerde şu an güç ve çıkar hükmediyor.bunları sana ders verecek değilim.sen zaten biliyosun..

  2. Haberlerde geçen alt yazılarda şöyle bir şeye rastladım.

    Erdoğan, “Trump bana Putin’in Suriye’de ne beklentisi var” diye sordu!

    Soruya bak hizaya gel, verilen cevapları da oku ancak zikir ayini paklar.

    Fakat yetkili bir kişi de çıkıp yüksek sesle fesuphanallah diyemiyor.

    İşte Türkiye’nin gerçek Beka sorunu budur.

    Paradigmanın enigmaya dönüşmesidir.

    Fakat korkarım ki, şehitler tepesi iyice dolmadan ve dolar 8 TL olmadan durumun vahameti anlaşılmayacaktır.

  3. Sayın Koru’nun bugünkü yazısı, Suriye’yi konu alan bir yazı değil, çok daha fazlası. Sayın Koru, çok, ama çok açık biçimde, “Bir Beka durumu ile karşı karşıyayız” diyor belki de yazın hayatının en kritik yazısında.

    Abarttığımı düşünenler, yazıyı, en azından son paragrafları bir kez daha okusunlar:

    “Giderek, Osmanlı’nın bir savaştan diğerine yetişmeye çalıştığı, ‘dost’ ile ‘düşman’ bilinenlerin sıkça yer değiştirdiği son yarım asırlık Osmanlı tarihine benzemeye başladı günümüz Türkiyesi. . .

    En büyük özelliğimiz olan ‘jeostratejik değer’ bu yeni durumda değersiz hale düşüyor ve bu ciddi bir tehlike Türkiye için…

    Bilmem anlatabildim mi?”

    Bütün bir Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en bilgisiz, en basiretsiz, en kaypak, söyledeği hiçbir şeye güvenilmez, becerebildiği yegane şey hamaset olan yöneticisi Recep Tayyip Erdoğan, ülkemiz için bir beka sorunu haline gelmiştir.

    Ülkemizin tarımsal üretimi ortadan kaldırılmış, ülke borç batağına sürüklenmiş, ülke ekonomisi iflas etmiştir. Milleti birbirine düşmanlaştırıp güçten düşüren, kendi bekası uğruna utanıp sıkılmadan milyonlarcamızı defalarca vatan haini ilan etmekte bir beis görmeyen, ne yaptığını kendisi de bilmeyen bu şahıs, kişisel çıkarından başka hiçbir şeyi düşünmeyen yalakaları ile birlikte, bu ülkenin başından uzaklaştırılmalıdır.

    Türkiye, kendi vatandaşlarını bu kadar sık ve bu kadar kolayca vatan haini, zillet, dış güçlerin maşası ilan edebilen, insanları birbirine düşmanlaştırmaktan beslenen Recep Tayyip Erdoğan’dan mümkün olan en kısa sürede kurtulmalıdır.

    Erken seçim talebini olabilecek en yüksek sesle dile getirmek ve erken seçimlerde bu beceriksiz ve basiretsiz yöneticiyi iktidardan düşürmek, bir vatandaşlık görevidir, bir vatan borcudur.

    Dahası, giderek ciddiyet kazanan gerçek bir beka meselesidir.

  4. Dış politikada blöf olmaz / S-400 alımı Türkiye’ye zarar verir / Milli çıkarımız Rusya-İran ile anlaşmak ise Esad ile de anlaşmamız gerekir / Suriye, Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail ile ilişkileri düzeltmek gerekir / ABD ve AB’yi düşman ilan etmemek gerekir / NATO’dan çıkmamalıyız … ve benzeri gerçekleri ortaya koyanlara,

    ABD/CIA ajanı, Fetöcü, İsrail yanlısı, illet-zillet hatta vatan haini bile diyenler …

    Esas illet-zillet sizsiniz diyorum. Size vatan haini demiyorum bunun yerine,

    Bir kısmınız dinci-dinbaz, siyasal İslamcı
    Bir kısmınız ise ırkçı-faşist vatan salağı

    diyorum. Gücünün yetmeyeceği ortadayken büyük hayaller kurup ABD’nin kucağından kalkıp Rusya’nın kucağına oturan istediğini alamayınca da tekrar ABD’nin kucağına oturanlara ne demek yakışır. Kibarlığın yeri değil artık buna açıkça siyasi homoseksüellik denir.

    Dış politikada blöf olmaz ! Milli çıkarların için gerekli olan kırmızı çizgilerini çekerek tavrını ortaya koyar ve milletçe bunun arkasında durursun. Bizim kırmızı çizgimiz PKK kontrolündeki bir Suriye Kürdistanı’nın kurulmamasıdır, illa kurulacaksa da sınırlarımızdan yeterince uzak olmasıdır. Bunun dışında Ortadoğu’ya ve İslam dünyasına nizam verecek politikalar Türkiye’yi aşar. Aşmaz diyenler ya salaktır yada haindir.

  5. Bana inanmayan girsin Yotube’a, AK Parti İstanbul milletvekillerine karşı yaptığı konuşmayı izlesin. Aynen şöyle söylüyor, Başkomutan:

    “(Rusların) menfaatleri nedir? İnanın bunu çözebilmiş değiliz.”

    Şaka gibi.

    Dehşet verici olan, söylediğinin şaka olmaması.

    Evet, çıkmış ekranlara bunu söylüyor:

    “Menfaatleri nedir? İnanın bunu çözebilmiş değiliz.”

    Kaç yıl oldu Suriye savaşı patlak vereli?

    İnanın daha Rusya’nın Suriye’deki menfaati nedir, hesabı nedir, hedefi nedir, çözebilmiş değil Erdoğan.

    Ben söylesem bunu, hakaretten içeri tıkarlar.

    Erdoğan kendisi için söylediğinde “dünya lideri” oluyor.

    İyi, güzel, olsun.

    Peki aklımıza kim mukayyet olacak?

  6. 1-İçinde bulunduğumuz coğrafyadan 11 bin yılda 30 medeniyet geçmiş
    2-Bu coğrafyanın özelliği, iyi yönetirsen diğer yerlere göre iki kat iyi sonuç alırsın ülkeyi “çekim” merkezi haline getirirsin,bu durumda “stratejik önem” den bahsedilir;kötü yönetirsen diğer yerlere göre iki kat kötü sonuç alır ülkeyi “çekiştirme” merkezi haline getirirsin.bu durumda “stratejik hedef” haline gelirsin.Ulaşım ve iletişim imkanlarının gelişmesi bu gerçeği değiştirmez.
    Herkes bize dost diyorsan ülkeyi iyi yönettiğinin en güzel açıklamasıdır.
    Herkes bize düşman diyorsan da ülkeyi kötü yönettiğinin acı ve açık itirafıdır.
    3-İyi ve kötü yönetmek de tamamen akıl(haliyle bilimin) ve vicdanın birlikte kullanılmasına bağlı.Ve maalesef şu anda hiçbiri kullanılmıyor.

  7. Yazının başındaki soruya cevap niteliğinde uzman görüşü olarak paylaşmakta bir sakınca olmasa gerek.
    13.5 yıldır Moskovada yaşadığını söyleyen ve Moskova siyasetini iyi takip ettiği hemen her paylaşımından belli olan Rusya uzmanı Kerim Has; “Türkiye’nin Suriye ile savaşması, Rusya ile savaşması demek. Ve Rusya ile savaş demek Turkiye’nin toprak bütünlüğünün masaya gelecek olması demektir” diyor.

  8. Elbette vatanın en güzelini milletlerin en efendisi yurt tutacaktı ve bu toprakların stratejik değeri de altında yatanlar kadar üstünde nöbet tutan memetleridir. Etrüsklerden beridir anadolu yaylasındayız ve etrafta adını duyduğunuz her ülke bizden sorulur, itirazı olan?

  9. asıl konu g.kulelerimi, o kuleler bahane mi? onun için kuşbakışı bakmak gerek.
    M4-5 yollarını geri alırsa nereye kadar daha alabileceğini düşünüyor süs biberi? yada ne kurtarısam kar ben yolumu bulurum kafasındamı esedzade?
    belkide kimlik dahi vermediği insanların varlığından aslındahiç rahatsız değildi; birgün ortadan kaybolduklarında kimse hesap soramazdı! hatta topunu tüfengini çalmışlar gizlice pattmışlar havai fişek niyetine!
    belkide sen anlatamamışsındır tüm dünyaya olayın ciddiyetini. komşuya bir fincan kahve almaya uğramadığını.
    yan komşudan kızını isterken, karşı komşuya kız verdiğini yani artık dünür olduğunu anlamaz mankafa çünkü.
    ne birine küstüm oynamıyorum diyebilirsin, ne de diğerine bahçemde fare var gelme diyebilirsin. onu kahveyi istemeye gitmeden önce düşünecektin.
    trlamp dostumuz vazgeçsede senden biz vazgeçemeyiz abd’den. biz vazgeçsekte ondan o bırakmaz yakamızı gerçekten.
    potin komşumuzun tenceresine çorbasına pipet kazıp kanala acı bibr soslu isot katmaya kalksakta çorbaya soğan doğramayan birsürü insan var etrafta.
    yok aslında içine düştüğün bir durum, içine bilerek itildiğin durum var. dolayısıyla masada anlatacağız meramımızı.
    adamın vatandaşını ben besliyorum, birde bahçemin kenarına hayvanlarını pisletiyor, ben kendinin k.ç.nı kurtarıyorum, adam bana füze fırlatıyor: haaddsizzz..
    yazlıkta ısmarladığım balık kılçıkları boğazına dursun inşallah. bundan sonra muhatabım değilsin, seni adam yerine koyanda kabahat.
    haber salın trlampa ve potine, hatta ıssız adam ırana hem kebaplarını yesinler hemde 5-10 senede bu işi nassıl çözüyom bu işi görsünler..

      • kebap lafı seninde karnını acıktırmış git kebabını ye,
        ne söz veren sözünde duruyor, ne de söz dinliyor.
        neyi çözeceksin çözümsüzlüğün de çözüm olduğu bir dünyada?

  10. Türkiye’de yaşayan insanların (cins,ırk,köken ayrımı olmaksızın) tek düşmanı yalancı, sahtekar, hırsız ve işbilmez (iktidarı ve muhalefeti ile) siyasetçilerdir. Komşularımızla didişmek bile yanlışken biz savaşıyoruz. Tüm Dünya mültecilere sınırlarını kapatırken biz açıyoruz. Şimdi de mahallenin çirkef komşusu gibi bahçemizde beslediklerimizi başkalarına da zarar versinler diye salıyoruz. Bunda bir akıl, izan, düşünce, insanlık kırıntısı arayıp bulamıyorum.

    • Yanlis degil ama eksik diyelim bu iktidari ve muhalefeti secen bu halk degilmi. Bunlar uzaydanmi geliyor bizim icimizden biri degilmi.

      • Gurbet(çi) arkadaş, –mi, soru ekini ayrı yazıyoruz; asimilasyona da karşıyız yozlaşmaya da ama kim kime entegre olursa artık…

      • Sayın koru haklı, bu kadar sevgisizlik ve nefretle asla yaşanmaz; keşke ülkemizdeki milyonlarca gariban suriyelinin, yetim çocukların, kadınların, yaşlıların ve hastaların ülkemizde huzur ve güven içersinde yaşıyor olmalarına bakıp milletimizin eşsiz insan sevgisini siz de görebilmiş olsayınız, nasip…

  11. Artık resmen savaştayız ama kimle savaşıyoruz belli değil Allah Ordumuzu Muzaffer eylesin…

  12. Dün hainleri yazmıştım. İlginç şekilde besledikleri troller bir gün boyunca büyük oranda sessiz kaldılar, ne yapacaklarını, ne yumurtlayacaklarını bilemediler. Tıpkı tepedeki hainlerin ortaya çıkamaması, halka yüzünü gösterememesi gibi. Ortaya karışık birşeyler zırvalamaya çalıştılar. Ama bugün gene aynı teranelerle ortaya çıkacaklar. Gene Fitö, fötö, tötö vs. saçmalayacaklar. Hatta şu anda ülkeyi satışlarını saklamak için 5-6 sene öncelere gidip oralardan masallar anlatacaklar. Artık çuvalları iyice yırtıldı. Ayaklarına kapandıkları ABD de, tehditle yardım almaya çalıştıkları AB de bunları çözmüş.
    Fehmi Beyin hatırlattığı güvenilen ülke listesi “Halkımın” ne kadar sağlam?!! ve derinlikli?!! düşündüğünü de gösteriyor. İdlib’de verilen şehit sayısını 33’e sabitleyip cenazelere tören yaptırmayarak, sosyal medyayı kapatarak ihaneti saklamaya çalışıyorlar. Tepeden tırnağa trollere teslim edilmiş bir yönetimden bundan iyisi beklenemez. Fehmi Bey lütfen yazmaya devam edin. En azından hala aklını kullanan insanların varlığını görmek güzel.

  13. Ulkeler arasinda dost dusman yoktur.sadece menfaat iliskisi vardir.Bizim su sira beceremedigimiz bu.En tepedeki sahis kibri , husumeti , nefreti birakip ulke menfaatleri icin acilen Suriye li Esad ile gorusmeli.Peygamberimiz bile amcasini olduren vahsiyi affetti ki biz niye gorusmuyoruz.Hasa ONDAN daha mi buyuk!!!!.

  14. Türkün Türk’ten başka dostu yok derlerdi. Kendi kabuğuna çekildi Türkler yine. Bütün dünya da düşman onlara. En dost bildikleri de Rusya ve Çin. Eh işte bir oraya bir buraya. Halkımız çok saf maalesef. Okumayan, okuduğunu anlamayan (Pisa sonuçları, ben söylemiyorum), dünyaya kapalı bir halkın böyle kandırılması da gayet doğal. Başına getirdikleri de farklı değil elbette. Onlar da okumuyor. Onlar da kandırılıyor. Allah affetsin demekten başka söz de kalmıyor.

    • Bi okur, döner döner bina okur da ne olmuş? Nasrettin hocanın eşeğine okuma öğretirken yaptığı gibi sızıntı okurken sayfaların arasına haşhaş koyuyordunuz heralde..!

  15. Sayın Koru’nun meseleleri olabilecek en yalın ve anlaşılır haliyle, sabırla anlatıp durduğu ortada. Mesele, anlamamakta direnenlerin inatçılığı. O inatçılığın kendilerine değil ülkeye ve ülke insanına kaybettiriyor olması işin can yakan yanı.

    Vatan hainlerinin soruları basit. Vatanseverlerin sıvıştıkları kuytulardan çıkıp gelmeleri bekleniyor bu basit soruların yanıtlarından haberdar olabilmemiz için.

    Ne oldu?
    Neden oldu?
    Bundan sonra ne olacak?
    Bundan sonra yapılması gereken nedir?

    İki gün öncesine kadar, havuz medyasındaki şaklabanların ipe sapa gelmez Avrasyacı tezlerinden arakladıkları cümlelerle gelip burada başımıza askeri uzman, güvenlik stratejisti kesilen, S400’lerin F35’lere olan teknik üstünlüğünden girip bilmem neden çıkan, her akla yakın itirazı ve karşı-argümanı, “Siz ne anlarsınız bu işlerden Eski Türkiye’nin pısırık Avrupa sevicileri!? Dünya dengeleri değişiyor ve Türkiye değişen dünya dengeleri içinde bağımsız bir küresel aktör olarak doğuyor.” dayılanmasıyla karşılayan ‘kurmaylar'(!) neredeler?

    Bundan sonra olacaklar üzerine bizler bir öngörüde bulunamayız.

    Çünkü haddimiz değil.

    Çünkü, aklımız Eski Türkiye’nin pısırık dış politikasına, ruhumuz pespaye bir Avrupa ve ABD seviciliğine takılıp kalmış bir kere.

    Biz ancak olmuş olanı anlatabiliriz.

    Olmuş olan kısaca ve basitçe şudur: Değişen dünya dengelerinde, başkomutan liderliğinde Putin Rusyası ile yeni stratejik ortaklık kuran Türkiye hükümeti tokatı yemiş ve yerine oturmuştur. Putin’in telefonlara çıkmasını beklemekten, ona istediğini verdikten sonra Erdoğan ile bir araya gelip basına poz vermesini rica etmekten başka yapabileceği bir şey de yoktur. Hanya ve Konya’yı yerinde görüp öğrenmiştir, gerilimi artıramayacağını, blöflerinin bir şamar olarak geri döndüğünü anlamıştır.

    Sadece bu da değil: Açıkça aşağılanmıştır Türkiye. “Cızırtı çıkarma”, Amerikalının “Enayilik etme” mesajının Rus versiyonudur.

    Sıfatı, Savunma Bakanı olan şahıs bizzat söylemiştir: “Askerlerimizin bulundukları koordinatları Ruslara bildirmemize ve saldırı sırasında uyarmamıza rağmen bilerek ve ısrarla bombaladılar.”

    Aşağılamayı öyle bir boyuta taşımıştır ki yeni stratejik ortağımız, yaralı askerlerimizin tahliyesi için helikopterlerin Suriye hava sahasına girmesine bile izin vermemiştir.

    Bu da yetmemiştir: Askerlerimizin sığındıkları iki binanın çevresindeki ambülansları da imha etmiştir bombardıman uçakları.

    Olan budur.

    Kimse cak cuk etmeye yeltenmesin: 33 askerimizi bir kaç dakikalık hava bombardımanında öldüren güç, değişen dünya dengelerindeki yeni stratejik ortağımız Rusya’nın kendisidir.

    Tamam, Suriye konusunda söz söyleyip soru sormaya hakkımız yok.

    Bu anlaşıldı.

    Hiç değilse, başkomutan ve müridlerinin Muharrem İnce’den rol çalma işine ne zaman son vereceklerini sormaya hakkımız olsun.

  16. FETÖ’NÜN İNFİAL STRATEJİSİNE DİKKAT!

    SOSYAL medya hesaplarında yaptıkları şunlar:

    – Puslu havayı fırsat biliyorlar.

    – Dezenformasyon yapıyorlar.

    – Bilgi kirliliği yaratıyorlar.

    – İnfial stratejisi uyguluyorlar.

    – Yılgınlık aşılıyorlar.

    – Dayanışma duygusunu bombalıyorlar.

    – Güveni sarsmaya çalışıyorlar.

    – Yalanları ortalığa boca ediyorlar.

    – Beraberliği dinamitliyorlar.

    Aman meydan vermeyelim şu rezillerin, şu kepazelerin, şu pisliklerin oyunlarına.

    • Sorması ayıp, hangi “beraberlik”?

      Dinamitlemeyi falan bırakın bir kenara. Bir kibrit çakacak beraberlik mi bıraktınız ortada?

      İşine gelince “zillet”, stratjik ortaktan tokatı yiyince “millet”!

      Hayırlı işler!

      • Ses geldi
        Söz konusu vatansa zillet i de illeti de birlik olur
        Olmayan zaten gerçekten zillettir
        İpi de ya CIA de ya KGB dedir
        Sal gitsin

    • Bu temennizi kimlere söylüyorsunuz? Herhalde illet-zillet dediklerinizi ve trenden inen hainleri kapsamıyor olsa gerek!

Yoruma kapalı.