Korona hafife alınmaya başladı, sonuçlarına katlanabilir miyiz? Ve, yine İstanbul Sözleşmesi…

9
Eser: Salam Atta Sabri..
Reklam

Sağlık bakanı korona vakalarının 40 kat arttığını açıkladı.

Müthiş bir artış.

Yalnız bizde değil, başka ülkelerde de, hatta bizdekinden daha da fazla etkisini hissettiriyor korona.

Ben yaşlarda bir yakınım, korunma konusunda çok da dikkatli davrandığı halde, sonunda hastalığı kaptı. Yeni versiyonun öncekinden daha yumuşak seyrettiği anlaşılıyor.

Sokağa çıkıp topluma karışması gerekenlerin en azından maske kullanması gerekir değil mi? Bir hafta boyunca bulunduğum tatil kasabasında ilaç için olsun maskeli insan görmedim. Tek tük maskeliye uzaydan gelmiş gözüyle bakılıyordu.

Önceki gün toplu taşım kullanarak bir yerden diğerine gidip gelmem gerekti. Evde maske kalmamış, almak üzere yol üzerindeki en ünlü marketlerden birine uğradım. Maske yokmuş. Her şey var, ama maske yok. Ne yapacağım kaygısıyla çıkışa doğru yürürken, bir çalışan, maskenin yıkanılıp kullanılan türünün varlığını hatırladı.

Paraya kıyıp onu aldım.

Metroda maskeli-maskesiz oranı yarı yarıyaydı.

Reklam

İnsanlar birbirlerini ‘‘Herkes hayatında bir kez bu hastalığa düçar olacak’’ diye teselli ediyor. Yarı yarıya doğru bir değerlendirme bu. Doğru olan yarısı, günün sonunda bu hastalığı kapmayan kişi kalmayacağı tespiti. Hasta olmayanlar da gün gelecek hasta olacak. Tespitin doğru olmayan bölümü ise, ‘bir kez’ ile sınırlı görülmesi. Oysa, bir kapan bir daha hatta birkaç kez hastalığı kapabiliyor.

Bazılarında yumuşak geçen başkalarında bütün dengeleri bozabiliyor.

Çare, aşı. Fazla gecikilmeden Çin aşısının yeterli olmayacağı görüldü ve bazı aklı evvellerin taktığı BionTech aşısına -iyi ki- dönüldü. Kendi aşısıyla halkını hastalıktan koruyamayan Çin’de korona hala ilk günkü tahribatını sürdürüyor.  

‘65+’ grubunu teşkil eden bizlerin üzerinde başlangıçta iki kez Çin aşısı denendi, ardından iki kez de BionTech aşısı olduk; dördüncüden sonra altı ay geçtiğinde takviye aşısını da uygulattık.

Kendi hesabıma ben, gerekli görülen altı aylık süreyi doldurunca sonuncudan sonra verilebilen yeni takviye aşısını da bekliyorum.

Aşı karşıtlarını, özellikle de bunu kampanya haline dönüştürenleri, anlamakta zorlanıyorum.

Yakınlarımdan da aşı karşıtlığı etkisiyle bundan uzak duranlar çıktı. Herkesin kararı kendine. Ancak öyleleri üzerinde ailelerin biraz daha dikkatli olmalarında yarar var. Aşılılardan hastalık kapanlar çıkıyor çıkmasına, ancak hastalık onlarda daha mülayim seyrediyor; buna karşılık aşısızlar hastalığı daha sert geçirebiliyor.

Başlarda tıp alanında ve medyada aşı karşıtlığı üzerine kariyer yapmaya kalkışanların sayıları yüksekti; zaman içerisinde hayli azaldıkları görüldü. Yine de inatlarını sürdürenler var. Bilimsel makalelerde rastlanabilen ihtiyatla ilgili uyarıları büyüterek, her ülkede siyasetin diline dolamasıyla iktidarlara yönelik eleştirilerde kullanılan malzemeyi oraların muhalif basınından çevirtip bilimsel gerçek gibi sunmak bir ara modaydı; şimdilerde eskisi kadar malzeme bulunamıyor. Yine de inadım inat diyenler var.

Reklam

Umarım, hiç değilse maske kuralına uyuyorlardır.

ΩΩΩΩ

İstanbul Sözleşmesi’ni iptal kararı AK Parti’nin kendi eliyle düştüğü bir tuzak olabilir mi?

TBMM tarafından kabul edilmiş, hazırlığında ülkemiz uzmanlarının büyük katkısı bulunduğu ve imzaya burada açıldığı için ‘İstanbul Sözleşmesi’ adını taşıyan, kadınlara şiddet uygulanmasını ortadan kaldırmayı amaçlayan uluslararası anlaşma, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından tek bir imzayla iptal edilmişti.

Muhalefetin itirazı üzerine konuyu görüşen Danıştay’ın bir dairesi yapılan işlemi doğru bulmuş. TBMM tarafından kabul edilmiş yasa değerindeki bir uluslararası anlaşmayı cumhurbaşkanı iptal edebilirmiş.

Hukukçular daha ilk günden bu işlemin hukukun temel kurallarıyla çeliştiği görüşünde birleşmişlerdi.

Anayasal bir kurumun -örneğimizde TBMM’nin- yaptığı bir tasarrufun -örneğimizde İstanbul Sözleşmesi’nin- yine aynı kurum tarafından iptal edilebileceği kuralı, Danıştay’ın ilgili dairesi tarafından göz ardı edilmiş oldu.

Kadın örgütleri sözleşmenin kapsamıyla daha fazla ilgililer ve Danıştay kararına bu yönüyle karşı çıkan gösteriler düzenliyorlar.

Olayın hukuka dönük yüzü de en az sözleşmenin içeriği kadar önemli.

Bana sorarsanız, o yön çok daha fazla önem taşıyor.

Cumhurbaşkanına -bugün Tayyip Erdoğan’a, yarın kim seçilecekse ona- böyle bir yetkinin tanınması sakıncalıdır.

Ortakları MHP ile birlikte sözleşmeyi usulüne uygun olarak Meclis’te iptal edebilecek çoğunluğa sahip olduğu halde AK Parti’nin -ve tabii Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da- o yola başvurmaktan neden kaçındığını anlayamıyorum.

Sözleşme, onu çıkaran kurum olan TBMM tarafından iptal edilse, sorun hukuki tartışma doğurmazdı.

Daha da önemlisi şu: AK Parti -ve Cumhurbaşkanı Erdoğan– yapılacak ilk seçimde şimdiki konumlarını kaybeder ve muhalefetin adayı cumhurbaşkanı seçilirse, yeni cumhurbaşkanı Danıştay’ın ilgili dairesi tarafından onaylanmış yetkiyi, bu defa AK Parti döneminde çıkartılmış pek çok yasa ve sözleşmenin iptalini kolayından sağlamak için kullanabilir.

‘‘Kullanmaz, kullanamaz’’ mı diyorsunuz, şaşarım bunu diyenlere…

Zaten Danıştay savcıları, daha en baştan, hukuka aykırı yön sebebiyle kararın iptalini istemişlerdi. Danıştay’ın ilgili dairesi, kararını, iki üyenin karşı çıkmasına rağmen üç üyenin oyuyla verdi. ‘Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun veya muhalefetin konuyu önüne taşıyabileceği Anayasa Mahkemesi’nin ilgili dairenin bu kararını iptal etmesi mümkün.

Muhalefet bakalım bu yollara başvuracak mı, yoksa çözümü seçim sonrasına mı bırakacak?

ΩΩΩΩΩ

Reklam

9 YORUMLAR

  1. …..
    Sen neymişsin korona!
    Aşı aşı üstüne,
    Kollar hep delik deşik!
    Her aşı ayrı iğne!

    Fehmi beye beşinci
    Umulur ki “ilk beşlik”
    Altıncısı sırada,
    Bu düpedüz kalleşlik!

    Alınırsan hafife,
    Konvoy olur hastalar,
    Doktorlar karşısında,
    Hesap verir hatalar!

    Sağlığı israf etmek,
    Hastahanelere yük
    Para israfıdır bu!
    Milli zarar çok büyük!

    İsrafın her türlüsü,
    Haramdır DİNimizde!
    Korona lüksümüz yok,
    Hata her zaman bizde!

    Hata bizde olunca,
    Bakmadı hiçbir yaşa
    Hasta, doktor demiyor,
    Maske tak paşa paşa!
    ….

  2. Sağlam bir devlet ; her şeyden önce , öngörüsüyle, planlamasıyla ve aldığı önlemlerle olayların meydana gelmesini önleyebilen bir devlettir .
    Bütün bunlara rağmen meydana gelen olayların da en başarılı bir şekilde üstesinden gelmekte yeterli olur .
    Ülkemizde ne yazık ki bu konuda büyük bir zaafiyet olduğu ortadadır.
    Ve nihayet bu bağlamda olarak RTE ; bir çok yönden iyi bir lider vasfı taşımasına rağmen ne yazık ki kriz yönetiminde her zaman başarısız olmuş, hiç bir krizin önünde yer alamamış ve hep krizlerin arkasından sürüklenmiştir !
    Ben korona salgını sürecini bu şekilde değerlendiriyorum .
    İstanbul Sözleşmesine gelince ; bu konu tam bir trajikomedidir !
    Sözleşme ; Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da hazırlanmış , arkasından sözleşmeye uygun bir şekilde 6284 sayılı yasa da çıkartılmış , böylesine uluslararası bir prestij sağlayan bir büyük emek ve gayret , maalesef bazı gerici bir güruhun etkisiyle on sene sonra hem de hukuk çiğnenerek çöpe atılmıştır !
    Elhak tam bize yakışır , bravo !

  3. Şeyler aceleye gelmez, gelmemeli!
    Bir kişinin inisiyatifine bırakılmamalı!
    Hatta ben seçmen olarak, seçtiğim mv’ne bile bu yetkiyi tam vermiyorum!!!!
    Bana referanduma sunsunlar !!!!
    (CB hükümet vekil seçmiş olmam, ona benim yada ailemin geleceğimin kararlarını alabilme !!!
    Yetkisi verdiğim anlamına gelmez!!!!)
    Eyy gılıçtaroğlu Meral bacı iyi dinle!!!!.

    • Demeye kalmadı, 3 saat geçmeden Meral bacı Giresun’a uçmuş✈️. Bu da dolarcı çıktı iyi mi!
      Fındık 3-5 dolar olsunmuş 74 ₺ taban fiyat…
      Yavv sen memleketi mi batıracan?
      Yetmediii….
      Fiskobirlik olacakmış İtalyanlar olmmalıymışşş
      Milliciymişşş
      Bu kadar değil!!!…
      Kredi verilmelimiyşiş finduk çuya..
      Yetmedii…
      Tarlaları ağaçları yenilenmeliymişşşş..
      De get lenggg.
      Ya sen altı üstü olmayan! BB adatısın!
      Netçen tarlayı sabanı netçen fındık fıstığı😊

  4. -Onyıllardır Japonları her gördüğümde ağızlarında maske, tını tını yürür hepbirlikte ayrılmadan birbirinden gezerler👫.
    -İngiliz ilk 50’ye girene vatandaşlık veriyormuş! Kime ne vereceğini biliyor gavur (bizde fakire veriyoruz canım😊).
    Yaşlıları sırtında okul çantası ince zarzayıf, (o çantayı nasıl taşıyon dersin🤗), yaş:80!!!
    -Metroda 80’e merdiven dayamış biri, yanında bir Afrika lı ve iki küçük çocuk (bizimki İngilizcede öğrenmiş! ) Döktürüyor, saydırıyor zenciye😠bizim yaşlı sanırım niye geldiniz defolun diye!!
    Demem o ki, önce kendi içimizde!!!…

    • Güzel yurdumuzun güzel insanlarının kendini dinibütün sananlarının bir kısmısı,
      Doğru nedir öğrenmeden, karşısındaki herkesi boynu eğri diye hor görüp, nerdeyse düşman ilan eder!
      Eline fırsat geçse, daroğlunun yerinden kılıçla ikiye kesecek😯
      Mini etekli mi gördü, aman ki ne aman!..
      Oysaki,
      İslam’da sen örnek olacaksın, karşıdaki sana bakıp:
      “doğru dürüst adaletli hakkaniyetli merhametli bilgili görgülü sabırlı hoşgörülü kültürlü ..”
      İslamiyet buysa…
      Demeli!!!!
      -sonuçta demem o ki,
      Doğu’da din inanç adı altında, foseptik suyunda yıkanılan, cenazesini suya atıp aynı suda yıkanan, maymunlara domuzlarla birlikte mutlu bir yaşam sürdüğünü sanan..
      (Belki mecbur bırakıyorlar bilerek!)
      Keferenin mezaliminde hapishanelerde kamplarda çürüyen insanlar (ve belkide din kardeşi!!!)…
      -sana birde börtü böcek kaz ayağı tavuk k.çı nı kızartıp yemekdiye yedirdiler mi…
      Al sana corronna…
      Al sana HIV….
      Al sana veba…
      Al sana bilimum yeni yeni hastalık!

  5. Dünya Bankası’nın en son çıkardığı “Yönetişim Göstergeleri”ne göre Türkiye, “Kanunların uygulanması” sıralamasında 209 ülke arasında 125 inci sırada yer almaktadır. Yani Kanunun var olması uygulanacağı anlamına gelmiyor. Var olan mevzuat bir şekilde çok rahatlıkla göz ardı edilebiliyor. Bu durum kanun, tüzük ve yönetmelikler için geçerli olduğu gibi Anayasa ve Anayasa Mahkemesi Kararları için de geçerli.

    Burası halen geçerli olan Anayasa’nın 153. Maddesi “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” dediği halde, bir Anayasa Mahkemesi kararı hakkında en üst düzeyden “Uymuyorum, saygı da duymuyorum” denilmiş bir ülke.

    Son olayda usulde paralellik ilkesine uyulmadığı çok açık. Buna rağmen ilgili kararnamenin iptal edilmemesi hukukla değil, ancak siyasetle izah edilebilir.

    Büyük Türk Düşünürü Doğu Perinçek’in hukukla ilgili söylediği vecizeyi bir daha hatırlamakta fayda var

  6. ABD’yi yönetenlerin ‘bizim çocuklar’ diye bahsettiği o güruhun halefleri halen içimizde. ABD’nin bizim çocuklar dediklerinin zihniyetini taşıyanlar, tıpkı selefleri gibi uluslararası meselelerde ülkemizin değil batılı ülkelerin menfaatlerini savunuyorlar…

    Batı yanlısı tutumlarını terk etmeyen teslimiyetçiler, meselenin püf noktası. Batılıların işinin kolay olmasının temel sebebi içimizdeki işbirlikçiler çünkü.

    Aynı delikten tekrar tekrar sokulmak istemiyorsak, olup bitenleri hakkıyla öğrenmeliyiz.

Yoruma kapalı.