Kötülük sıradanlaşırsa en feci kötülükler normal gelmeye başlar

25
Reklam

Uzun yıllar önce, Netflix adı henüz Türkiye sahillerine vurmamışken, Amerikalı yatırımcılara dönük tavsiyeler içeren bir makalede, “Netflix hisse senedini alın, ileride köşeyi dönersiniz” anlamına gelen cümleler dikkatimi çekmişti.

Her köşe başında video veya DVD kiralanan dükkanlar müşterilerle dolup taşmaktaydı bu tavsiye yapıldığında…

Önce Amerika’yı sardı internet üzerinden film indirme platformu olan Netflix, sonra teker teker başka ülkelere ve en sonunda Türkiye’ye de ulaştı.

Derginin o makalesindeki tavsiyeyi dinleyenler o zaman hisse senetlerinden almışlarsa şimdi keyiflerine diyecek yoktur.

Herhalde aynı türden makalelerde şimdilerde “Elinizde hisse senedi varsa, satın” aklı veriliyordur.

Netflix çaptan düşüyor çünkü. Bu yılın ilk üç ayında 200 bin abone kaybetmiş ve daha da kaybetmeye devam edecekmiş; bu yüzden şirketin değeri 50 milyar dolar civarında kayba uğramış…

Bu durumun sebebi olarak iki konu öne çıkarılıyor: Pandemide evlerine kapanan insanlar harıl harıl film/dizi izlemek için abone oldular, şimdi normale dönüldü ve günlük rutinden Netflix çıktı; bu birinci sebep. İkincisi de, pandemi sonrası her ülkeyi saran hayat pahalılığı yüzünden insanların gereksiz veya alternatifi bulunan harcamalardan kaçınmaya başlaması…

İkisi birbiriyle ilişkili bu sebeplerin…

Reklam

Film ve dizi indirilen platformların bir kaçına üyeyim ve günümün bir bölümünde ilgimi çeken film ve dizileri izliyorum. Bu sayede dikkatlerden kaçan üçüncü bir sebebe değinebilecek durumdayım: Her ilgi alanına giren konuda yüzlerce -hatta binlerce- film/dizi var ve ardı ardına izlendiğinde bir süre sonra kabak tadı vermeye başlıyor…

Gerekçeyi aklıma getiren birbiri ardına izlediğim bir film ile sekiz bölümlü bir kısa dizi oldu.

Jon Amiel’in yönettiği filmin adı ‘Copycat’ (Taklit); dizi de Harlan Colben’in aynı adlı romanından eşinin senaryolaştırdığı, konusu İngiltere’de geçen ‘The Stranger’ (Yabancı)

‘Copycat’ bir seri katil ile, dizi de yoldan çıkmış bir polis ve komşusunu öldüren sıradan bir aile babası ile ilgili…

Sıradan insanlar kötü birilerinin iteklemesiyle şer işlere bulaşıyorlar. Hiç tanımadıkları, kendilerine en ufak zararları dokunmamış, hayatın içerisinden, çoluk-çocukları ile mutlu-mesut yaşayan kişileri öldürebiliyorlar…

İster istemez “Bu nasıl oluyor?” sorusu akla geliyor…

Nasıl oluyor da, sıradan hayat sürdüren biri, birden bire ‘seri katil’ haline gelebiliyor? Nasıl oluyor da, görevi insanların güvenliğini sağlamak olan biri, elindeki gücü -silahı- koruması gereken insanların üzerine çevirebiliyor?

Üzerinde durulmayı hak eden sorular bunlar.

Reklam

Benzer bir soruyu Nazilerin sözde mahkemelerde yargılayarak veya buna bile gerek duymadan yerlerinden ve ailelerinden koparıp tıktıkları, başta Yahudiler olmak üzere ‘muzır’ saydıkları insanları yok ettikleri toplama kamplarını gezerken de kendi kendime sormuştum.

İnsanoğlu nasıl oluyor da bu kadar acımasız, gözü dönmüş, katil olabiliyor?

Almanya’dan ABD’ye göç etmiş bir kadın filozof, Hannah Arendt, Güney Amerika’ya kaçmış bir toplama kampı görevlisi Alman’ı -adı Adolf Eichmann’dı- Mossad’a kaçırtıp yargıladıklarında, İsrail’e giderek mahkemeyi izlemiş ve New Yorker dergisinde yayımlanan izlenimlerini sonradan kitap haline de getirmişti.

Arendt’in Eichmann’a bakarak yaptığı tahlil yakıcı soruya cevap teşkil eder.

‘Kötülüğün sıradanlaşması’ diyor o buna…

Eichmann sıradan bir bürokrat. Hiçbir suçları olmadığı halde ‘üst irade’ öyle istediği için kamplara tıkılmış insanların başına gönderilmiş bir bürokrat. Kamplarda toplanmış insanlara zulmedilirken, hayatlar söndürülür, kitlesel imha işlemleri yapılırken, Eichmann gibi orada görevli olanlar, ‘üst irade’ ne emrediyorsa onu yerine getiriyorlar…

Sorgulamadan, itiraz etmeyi akıllarının ucundan bile geçirmeden…

Binler, yüzbinler, milyonlar zulme uğrar, öldürülürken Eichmann orada ve görevli. 

En iyisi, bir yazıdan, Arendt’in Eichmann’a bakarak vardığı tezleri Türkçeye de çevrilmiş ‘Kötülüğün Sıradanlığı’ kitabından sayfa sayfa aktaran bir bölümü dikkatlerinize sunayım:

“Eichmann davasında herkes karşısında Yahudiler’den nefret eden, sapık ve sadist, hasta ruhlu, kötü mü kötü bir cani görmeyi bekliyordu; oysa, Arendt’in sözleriyle, ‘Eichmann’ın Yahudiler’den hastalık derecesinde nefret eden fanatik bir antisemit olduğu veya birilerinin onun beynini yıkadığı falan yoktu.’ (s. 36) Aksine, Adolf Eichmann son derece sıradan, hatta fazlasıyla sıkıcı bir bürokrattan başka bir şey değildi. Hatta mahkemenin başlarında, kullandığı ‘resmi dil’ sebebiyle özür diledi, zira kendisinin ‘tek dili, resmi yazışmalarda kullanılan bu dil’ idi, bu sebeple sorulara verdiği cevaplarda ‘her zaman aynı şeyleri aynı biçimde ifade ediyordu’ (s. 59). Doğrusu dil, belki de Derrida’nın dediği gibi ‘yozlaşmanın başlangıcı’ndan başka bir şey değildi. Çünkü Nazi Almanya’sında ‘öldürmek’ten, ‘gaz odaları’ndan, ‘imha’dan, ‘soykırım’dan kesinlikle bahsedilmiyordu, hiçbir resmi belgede bu tarz ‘kötü’ ifadelere rastlanmıyordu. Zira bu işler için belirlenen kod adlar ‘nihai çözüm’, ‘tahliye’ ve ‘özel muamele’ydi (s. 94). Arendt bu durumu şöyle açıklıyordu: ‘Bu dil sisteminin asıl etkisi, söz konusu insanları yaptıklarından bihaber tutması değil; insanların yaptıklarını, cinayet ve yalanlarla ilgili eski, ‘normal’ bilgileriyle aynı kefeye koymalarını önlemesiydi” (S. 95).”

Kötülük sıradan insanların eliyle sıradan hale geliyor, öldürmek ve yok etmek dahil her şey göz bile kırpılmadan yerine getiriliyor.

[Bu noktada “Zulme rıza zulümdür” ve “Kötülükler karşısında sessiz kalan dilsiz şeytandır” gibi dini hatırlatmalar aklıma geliyor.]

Filmleri bu bilgi ve ilgiyle izlerken geçmişten günümüze sıradanlaşmış kötülüğün örnekleri gözümün önünden gitmiyor.

Kötülükler karşısında sessiz kalınması bir yana, kötülüğü sesli, sözlü veya eylemli olarak benimseyen insanoğlu gerçeği fena sırıtıyor.

Seri katiller, suça bulaşan devlet görevlileri… Filmler ve dizilerde en çok bu tür konular var. 

Birinin ardından diğerleri de sökün ediyor ve bir süre sonra bunalıyorsunuz.

Film veya dizi izlerken, konuya ilgim çekilmişse, dijital ortamdaki sinema ve televizyon ürünleri ansiklopedisi IMDB’deki bilgilere de göz atarım. ‘Copycat’ filminin başrol oyuncusu Sigourney Weaver’in çekimden epey yıl sonra bir mülakatta söylediklerine orada takıldım. Meslek hayatının en övündüğü ürünlerinden biriymiş o film, ancak aynı dönemde piyasada benzer konular işleyen çok sayıda film bulunduğu için fazla dikkat çekmemiş…

Sıradanlaşmış o filmde işlenen konu.

Netflix ve öteki indirme platformlarının sorunlarından biri de bu.

[‘Copycat’ filmini Hulu, ‘The Stranger’ dizisini Netflix platformlarında izledim. Bu arada, Hannah Arendt ile ilgili de Margarethe von Trotta imzalı yarı belgesel bir film var, onu da YouTube’da bulup izlemiştim.]

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Nurdan abla sizin gibi “Türkiyeyi yöneten Perinçek” de kavala ve iş ortaklarına verilen cezaları haksız ve siyasi bulmuş,
    türk yargısının altın çağı bronza kaçmış diyor,
    ne dersiniz?
    “Benim bu konuda da bir fikrim yok, sadece herkese hayırlı işler dilerim.”

  2. KÖTÜLÜĞÜN MECBÛRÎLİĞİ
    Kötülük;
    –Başlarda bilinçli bir tercihtir.
    –Bir süre sonra, doğal bir tercih olur. Yani refleks olarak kötülük tercih edilir.Bu durumda kötülüğün sıradanlığından bahsedilebilir.
    –Son aşamada ise kötülük mecbûrî bir hal almıştır.Artık kötülük dışında bir tercihte bulunabilmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Kötülük dışında bir tercihte bulunabilmek için çok büyük bedeller ödemeyi göze almak gerekmektedir.
    “Elinizden geleni yapın!” Hud 93,121
    Zaten ellerinden gelip de yapmadıkları, ardlarına koydukları bir kötülük yoktur.
    Tamamen kötülüğe odaklanmışlardır.
    Kötülük artık bir tercih olmaktan çıkmış, bir mecburiyet, daha teknik bir tabirle zorunluluk haline gelmiştir(Mecburiyet aslında hukukî bir zorunluluktur, hukukun zorladığı bir durumda mecburiyetten bahsedilmeli. Aslında sistemin bir bütün olarak herşeyiyle kötülüğe zorladığı düşünüldüğünde zorunluluk yerine mecburiyet tabiri daha isabetli olacaktır)

  3. Bilmiyorduk…
    Almanya’da ve Türkiye’de ҫok sık kullanılmıs bir kelime.

    Almanya’da Hitler faṣizminden sonra, Türkiye’de de Gülenciler Fetöcü olunca.

    Türkiye’de iṣlenen suҫların ilerde hesabı sorulduğunda „bilmiyorduk“ kelimesini daha ҫok duyacağız.

    Sayın Koru’nun bugün ibretlik bir yazısını okuduk.

    Ümit edelim, bugünkü iṣbirlikҫiler bu değerli yazıdan bir ders ҫıkarırlar.

    • Almancı arkafaş fetöcüler her soruya bilmiyorduk, böyle emir aldık, tatbikat sandık, tanımıyorum, terör saldırısı var dediler bilmem ne deyip duruyorlar zaten ifadelerinde;
      öyle ilerde falan değil bugün sorulan hesapların cevapları bunlar işte…

      • H. Gayret arkadaṣ, „bilmiyorduk“ diyenlerin iҫinde ҫok AK Partili vardı. „Bilmiyorduk“ yerine „Aldatıldık“ kelimesini yazsaydım belki daha kolay anlardınız.

  4. kizim sana soyluyorum. gelinim sen anla yazisi olmus. bakalim. gelinĺer anlayacaklar mi?

  5. DERSİM DERSİM LA YENFA

    Cumhuriyet tarihi boyunca kılık kıyafet yasası, arapça ezanın yasaklanması, harf devrimi, başörtüsü yasağı haddi zatında birer zulum olmakla birlikte bu yasakların uygulanması sırasında asıl büyük cinayetler işlenmiş Atıf hocalar asılmış, ezan okuduğu tespit edilen hocalar jandarma eşliğinde mechul yolculuklara çıkarılmışlardır. Yakın geçmişte başörtüsü nedeniyle oluklarından atılan, maddi manevi bunalıma geren binlerce genci saymıyorum bile.
    Merak edenler M.kemalin ismet inenünün kızlarına niçin maaş bağlattığını araştırsın.

    • Siz ve reisiniz oturun kalkın onlara dua edin. O dedikleriniz dindar kesimin sadece onların kurallarına uymayam lara yapmışlar. Onun doğruluğu tartışılır. Ya siz ve ortaklarınız’ın yaptıkları! 2004 okula konan bombayi imha ederken elinde patlamış 98% engeli gazi polisi terörislikten 2016 zindana atanlara ve onların deştecilerine neden tek kelime etmiyorsunuz? Etmek şöyle dursun alkışliyorsunuz.

      Ben askeriyede 28 Şubatçıların en azılılarından biri olan komutan Albayın idarecilik yaptığı iş yerinde çalışiyordum ve bana BAŞIMI açtıramamıştı. Onunla sonuna kadar mucadele etmiştim bana kurduğu tuzağide evvel ALLAHIN izni ile gene tersine çevirtmiştim ve karli çikan ben olmuştum.(Not: Şu an 400 emekli genaral ve Albaylardan oluşan Erdoğanın KÜÇÜK ortaği fakat Fikir babasi ve bilhassa DINDARLARA Zulum ettiren ve Türkiyeyi yöneten Perinçekin ekibindeki emekli komutanlardan birisi’de o Albay.Sarayın destekçileri..

      Ne İnöü nede ondan sonra gelmiş geçmiş DIN DÜŞMANLARI, sizin taptıklarınızın! Dindarlara Yaptığı zalimliklerinin ve zulumlarının Miliyarca birini dahi yapmadılar

      Uygur Türkleri MÜSLÜMAN değilmi? Neden Asmalari ve tecevuz etmeleri için ÇINE GIZLICE TESLIM EDIYORSUNUZ?
      Bunu Doğu perinçkin gençlik kolları başkani Twitter’de CHP li birisini odasında yüzlerce katılımcının önünde Müslümanlığa ve ve Türkçülüğüye nesıl darbe vurduklarını gururla söyledi. O beğenmedığiniz CHP lier onu öyle bir yıkayip sonrada odadan attilarki ölünceye kadar kendine gelemez.

      Ama siz troller mualesef özeliklede Sn. Korunun sitesinde milletti tehdit edip sizden olmayanların haricinde Rahmetli olmuş Türk büyüklerinden başlayıp yeni doğmuş bebeklere kadar hakarer, küfür ederek
      bütün cahaletinizi ve kininizi çekinmeden utanmadan yazarken en ufak bir engele dahi takılmadan sitesinde yayınlamaside çok garıp.

    • CEHALETİN SIRADANLIĞI
      Başörtüsü konusunda tapındıkları hükümetlerinin AİHMde ne savunma yaptığını öğrenince bakalım;
      –Hangi psikolojik danışmanlık hizmetini alacaklar?
      –Yoksa tapınma rutin ve ritüellerini katlayacaklar mı?

  6. “Ender
    28 Nisan 2022 At 05:51

    Şimdi bu resme bakınca bana sorarsan ülke ekonomisi IMF’e verilmeli. Hiç olmazsa IMF kurucu ortağıyız. Bunlarla ise hiç bir ortaklığım yok. Ya siz?”
    ENDERCİM ONA BAKARSAN F35 İN DE YATIRIM ORTAĞIYIZ AMA ZIRNIK KOKLATMIYORLAR GÖRÜYORSUN?
    ÜSTELİK 1,5 MİLYAR DOLAR DA GİTTİ…
    AYNI İŞE/ÇUVALA BİR DE İMF İLE GİRELİM Mİ NE DERSİN?
    EFENDİM?

    • Onu ortağa kazık atmaya kalkmadan önce düşünecektin. Bütün özgür dünya Putin faşistine ambargo uygulamak için yollar arıyorken dünkü haberlere göre biz de ikinci parti S-400 almak hazırlık yapıyormuşuz. Birinci partiyi depoda çürüttüğümüz yetmezmiş gibi. Bu kafayla daha çok milyar dolarlar çarçur edersiniz.

  7. Sıradan arkadaş “YANAN KOCA ORMANI NASIL SÖNDÜREME!….
    DİĞİMİZİ…”
    demişsiniz de;
    HANGİ ORMAN YANGININI SÖNDÜREMEDİK, BURAYA TANE TANE YAZAR MISIN, BİZ DE BİLELİM?
    ŞU ANDA HALA YANAN BİR ORMANIMIZ MI VAR, SÖNDÜRMEYEN Mİ VAR, BİRAZ AÇAR MISINIZ?

  8. Sn. Koru
    Balyoz ve benzeri davalarda yapılan kötülüklere karşı çıktığınızı düşünüyor musunuz? Bu süreçte bu kötülüğü yapanların ihtiyaç duydukları rızanın üretilmesine, bilerek ya da bilmeyerek, katkı sağladığınızı düşünüyor musunuz? Eğer 15 yıl öncesine dönme fırsatınız olsa neleri farklı yap(z)ardınız?
    Sağlıkla kalın

    • Yasin bey söz konusu davalarda kim kime kötülük yapmıştı biraz açar mısınız?
      Cuntacıların yargılanmasında ne gibi bir kötülük vardı ki?

      • Sn. Gayret
        Acaba dava dosyasından tek bir satır okudunuz mu? Kimlerin yargılandığını ve hangi “delillerin” dosyada olduğunu biliyor musunuz? Soruşturmanın AYM’nin kararı hilafında yürütüldüğünü takip ettiniz mi? Silivri’de mahkeme salonunda bir duruşma takip ettiniz mi?
        Selamlar

        • Yasin bey tek bildiğim, o davalarda yargılananların alayının aym tarafından salıverildiğidir:)

    • Sayın Türk! Siz sayın Koruyu takip ediyormusunuz. Veya o Zamanın yazılarını okudunuzmu?
      Tanıdığım kadarı ile sayın yazar her zaman tarafsız olarak kimler ne demiş veya ne yapmış o günlerde geçen konlar hakkında kendi düşüncelerini değıl yargılama esnasındakı yalan ve yalnışları irdeler ve okuyucuları ile paylaşır.
      Zaten bunun dışına çıkan yazar ve gazeteci olamaz.
      Siz galiba sn, Koruyu Havuz gibi gazetecilik oyniyan gazeticilerden birisi zannediyorsunuz.
      Sn.Koru Avukat olmadığı gibi ne hakim nede savcı.
      İsterseniz bu linkdeki yazısına bir göz atın.

      https://m.marmarayerelhaber.com/fehmi-koru/7292-balyoz%E2%80%99da-tuhaf-kacan.
      Hoşça Kalın.

      • Sn. Nurdan Hn
        Sn.Koru’nun o dönem ki yazılarını da, sonrasında yazdığı kitapları da, blogundaki günlük yazılarını da takip ediyorum.
        Selamlar

  9. ““Eichmann davasında herkes karşısında Yahudiler’den nefret eden, sapık ve sadist, hasta ruhlu, kötü mü kötü bir cani görmeyi bekliyordu; oysa, Arendt’in sözleriyle, ‘Eichmann’ın Yahudiler’den hastalık derecesinde nefret eden fanatik bir antisemit olduğu veya birilerinin onun beynini yıkadığı falan yoktu.’”
    Elhak doğrudur!
    Söz konusu kişi ve benzerleri (nürnberg mahkemesi kurbanları) tam bir görev adamı, tam bir vatansever yani tam bir almandır.
    Ama bu durum alman sadizmi gerçeğini de değiştirmiyor tabii…
    Evet sadisttirler,
    alman olmayan her şey hayvan b.kudur:)

  10. Ramazan bey’in yorumunu biraz açmasını istemiş Gayret bey. Akşam eve gittiğinde izlediği haberlerden başka siyaset takip etmeyen bir nümuneci bir arkadaş şöyle giderdi Gayret beyin merakını Gayret beyden habersiz olarak; “ben oyumu erdoğana verecem, tamamen batırsın diye” dedi:))

  11. Policiye kötülük filimlerini burada sayacak değilim elbet, ama sonuçları yazılabilir pekala.
    Nafaka aile evlilik yuva kurma çocuklar eğitim inanç eğitimi kültürel vesaire sorunlar için ise ne ben buradan bir satırla dilim yapıp verebilirim,
    ne de kılıçdaroğlu çözebilir tek başına evde🤗.
    Ne devletin en başındaki tek başına dini kullanan terör örgütünü bitirebilir, nede atom bombası yurtdışından beslenen vampirlerin kan emmesini durdurabilir.😠
    Ama, tedbirler alabilir devlet!
    Kendi tedbirini eğitimle öğrenebilir millet.!
    Mesela internette bir kediyi gören genç hemen tıklayıp kedinin ölümüne neden olmuş dış ülkede biryerde. Kimse umursamamış. Ertesi ay bu defa kedi yerine bir…. Koymuş sapık biri. Yani demem o ki, eğitim şart🙂 (biraz klasik oldu ama) çocukluktan, zihin açıcı, hesap bildiren, icat yapabilen, inanç bunalımından yıpranmamış, gelecek korkusu yaşamayan, sporunu sadece okulda değil! Semtinde Mahallesi’nde yapabilen,
    Kıraathane ye değil! Millet bahçesi kütüphane ve kültür merkezinde vakit geçiren!!!!!!!
    Meslek okulundan direkt fabrikada işe başlayacağını bilen! (Okumaya devam ediyorsa kendi branşında önlisans yapabilen),
    Yurtdışına sadece turist olarak gitmeyi düşünen,
    Evinin yakınındaki okulda okuyup hergün uzak bir okula gitmeyi marifet yada gereklilik sanmayan!
    Genç nesiller, zinde beyinler, cevval insanlar…
    Gerekli bize. Altılı tek geçmeyin bence,
    Altı tane altılı masa daha kurun gerekirse!

  12. Kötülüğün, acımasızlığın sıradanlaştığı hatta vahşet haline geldiği en tipik ve en önemli yer/kişi savaş meydanları ve savaşan askerlerdir. Savaşan askerler, zamanla öylesine acımasız bir hale geliyor ki robottan farkı kalmıyor ve adeta seri katil olup çıkıyor !
    Ülkemizde kötülüğün , husumetin , kavga ve nizanın bitip tükenmediği, sıradan bir hale geldiği en önemli alanlardan birisi de siyaset savaşlarıdır!
    Bizde siyasi partilerin ortaya çıktığı İttihak ve Terakki’den itibaren ; gerek cumhuriyetin kuruluş aşamasında ve gerekse ondan sonraki dönemlerde , bu güne kadar bu siyaset savaşları hiç hız kesmeden devam edegelmektedir!
    Bu gün ülke çapında ve milletçe hemen hemen her gün yaşadığımız tüm kötülüklerin , kavgaların, cinayetlerin , kin ve husumetin vs. başka bir çok sebepleri olsa da en büyük ve en önemli birinci derecede sebebi bence bu siyaset kavgaları, savaşlarıdır !
    Bu siyaset kavgaları ; toplumu , hiç farkında olmadan psikolojik olarak yönlendirmekte , sinsi bir şekilde insanların beyni yıkanmakta ve onlara kötü örnek olmaktadır .
    Ama ne yazık ki benim bildiğim , gördüğüm kadarıyla ülkeyi yönetenler de bunun hiç farkında değiller ve hiç bir önlem de alınmamaktadır .
    Selamlar, saygılar

    • Sayın namlu bakıyorum yine nazilere kızıp/nişan alıp ama milletimize vurmuşsunuz:
      “Ülkemizde kötülüğün , husumetin , kavga ve nizanın bitip tükenmediği, sıradan bir hale geldiği en önemli alanlardan birisi de siyaset savaşlarıdır!”
      “…tüm kötülüklerin , kavgaların, cinayetlerin , kin ve husumetin vs. başka bir çok sebepleri olsa da en büyük ve en önemli birinci derecede sebebi bence bu siyaset kavgaları, savaşlarıdır !”
      DİYORSUNUZ,
      İYİ DE HER SEFERİNDE ASKERİ DARBELER ELİYLE SİYASETİN DE İÇİNE EDEN ÜNİFORMALI SOYSUZLARIN HİÇ Mİ SUÇU YOK ACABA?
      MİLLİ İRADENİN TEMSİLCİLERİNE SÖVÜP SAYMASI KOLAY TABİİ…
      EFENDİM???

  13. -Bir kadın dr’u beğeniyor ve.. bir çocuğu oluyor. Dr başkasıyla evleniyor onun da bir çocuğu..
    Gün geliyor bu çocuklar birbirini tanışıp sevgili oluyorlar!.. durun siz kardeşsiniz!! Hekayesi.
    -Hangi yayıncıdan anten alsam, hep aynı konu: kafasına bir dinin simgesi takke, ABD nin bayrağı, bir kilise…
    Yok bir farkları birbirinden çünkü onlar .. (patronları aynı) para babaları bankaları hep aynı. (Bir zamanlar bizdede tvist sahnesi içki sahnesi, kovboy filmlerinde tütün mamulleri..)
    * Şimdi ise buzlanmış o yollar, tuz dökmüyor bu İmamoğlu ile Mansur ikilisi☺️.
    **Kötülüğün nerden gelipte evimizin içine kadar girdiğini sen anlayıp! Anlatmazsan!
    -Karanlıkta şarkı söyleyip aydınlığın interneti çalıştırdığını, kaloriferin öyle yandığını, yemeğin pişip suyun ısındığını söylemezsen!!!
    Evde tek başına! Ootur oturabildiğin kadar mumm ışığında👥🌒
    -Bu haftasonu ay’da dönüyor hilalden karanlığa ne yapacaksın bakalım ondan sonra?
    *KÖTÜLÜK NEDİR?
    *KÖTÜLÜĞÜN İÇİMİZE GİRMESİNİ ENGELLEYECEK BİR MEKANİZMA VARMIDIR?
    *BİZ BİREYSEL OLARAK BU ŞEYTANI ALTETMEMİZ MÜMKÜN MÜDÜR? YOKSA DEVLET MİLLETÇE DUR DEMEK Mİ LAZIM?
    *BİRİLERİ BİZE AĞACIN AĞAÇ OLDOĞUNU, MEYVELİ, YAPRAKLI RENKLİ SIRMA GİBİ GÖVDESİNİ GÖSTERİRKEN!!!
    YANAN KOCA ORMANI NASIL SÖNDÜREME!….
    DİĞİMİZİ…
    HATIRLADINIZ MI?
    -saçından sürüklenerek yol ortasında.. kadını sıradanlaştırdık mı? Sıradanlaştırıyorlar mı? Hiç sorguladıkmı!!??
    *Bunu gözümüze gözümüze sokaraktan..
    Yarın ülkenin bütününü hangi yola götürmeye çalışabilecekleri ni araştırdık mı?
    Yada ossun canıımmm birde bu sözleşmemiz ossun. Herşeyi ithal etmeyoz mu?
    Köprülerde hastanelerde sözleşmeli değilmi?
    Not:hadi şimdi bir muhafazakar dirençli işini sıkı takip eden bir yönetenlerin var!
    Yarın başa geçeceklerin aynı hassasiyette olacağını!!!!!
    Nereden bilebiliriz ki???

Yoruma kapalı.