Cumhurbaşkanı istedi diye anayasa değişikliği konusunu tartışıyorum, ama…

30
Reklam

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aynı zamanda AK Parti genel başkanı sıfatını da taşıdığı için, korona günlerinde olmamıza rağmen tıklım tıklım salonlarda yapılan il kongrelerine dijital ortamda katılıp görüşlerini aktarıyor. Son açıkladığı görüş beni şaşırttı: Cumhurbaşkanı anayasayı yeniden değiştirmek istiyor…

Şaşırtıcı değil mi?

Anayasa son 20 yıl içerisinde, sonuncusu 2017’de olmak üzere, birden fazla kez değişti. Son 40 yılda yapılan değişiklikleri de sayarsak, 12 Eylül askeri darbesi (1980) sonrasında Danışma Meclisi’ne yazdırılan anayasanın sivil yönetimler döneminde dokunulmayan hemen hiçbir önemli maddesi kalmadı. Dokunulmayanlar ise, anayasanın ‘Cumhuriyet’in nitelikleri’ne ait ‘değiştirilmesi teklif bile edilemeyen’ ilk birkaç maddesi…

En son değişiklikle Cumhuriyet’in ilk günlerinden beri uygulanan parlamenter sistem terk edildi, ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ne geçildi.

Köklü bir değişiklik bu.

Medyadaki sözcüleri, Cumhurbaşkanı tarafından gündeme taşınan AK Parti’nin anayasayı yenileme arzusunun sistem değişikliğiyle ilgisi olmadığını duyurduğuna göre, böyle bir talebin neden şimdi gündeme taşındığını anlamak zor.

İlk beş madde değiştirilemeyeceğine göre…

Görüyorsunuz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tartışılsın” beklentisine bu yazıyla uymuş oluyorum.

Reklam

Ortada gerçek anlamda tartışılacak bir yön bulunmadığını gördüğüm halde…

Anayasa günümüzde değişemez. Neden?

Konunun tartışılmasının istendiği günümüz ortamı aslında anayasada değişiklik yapılmasına pek uygun değil.

Anayasa herkesi bağlayıcı bir metin olduğu, devlet ile bireyler arasındaki ilişkiler ile vatandaşların hak ve sorumluluklarını belirlediği için, ister yeni baştan yazılsın ister geniş bir elden geçirmeye gidilsin, yapılacak değişikliklerin en geniş katılımla gerçekleştirilmesi gerekir.

Günümüz siyasi ortamı ise buna hiç elverişli değil. İktidar cephesi altı milyondan fazla oy alarak Meclis’te üçüncü en kalabalık grupla temsil edilme hakkı kazanmış bir partinin kapatılmasını teklif eden bir ortağa sahip; büyük ortak ise ana muhalefet partisini akla gelebilecek her türlü ağır eleştiriye muhatap etmekten geri durmuyor.

İktidar cephesinin tek başına anayasa değişikliğini Meclis’ten geçirecek bir çoğunluğu olmadığı gibi, milletvekili sayısı konuyu halk oylamasına götürmeye de yetmiyor. [​Yeni sistemde halk oylamasına gitmeden Anayasa değişikliğinin kabulü için 400 milletvekilinin kabul oyu vermesi gerekiyor. Değişikliğin 360 milletvekili tarafından kabul edilmesi halinde ise kanun halk oylamasına sunulabiliyor. AK Parti’nin ​291, MHP’nin 49 milletvekili bulunuyor. Toplam 340 milletvekili.]

Bu durumda neyi tartışacağız?

AK Parti’nin 20 yıla yaklaşan iktidarının cicim yılları sayılabilecek ilk döneminde sil baştan yeni bir sivil anayasa üzerinde çalışıldığını biliyoruz. Uzmanlara metin hazırlatıldığı gibi TBMM aracılığıyla halktan katılım da sağlandı. İktidar-muhalefet ilişkileri günümüzdeki kadar sert olmadığı halde en kritik maddeler üzerinde uzlaşma sağlanamadı.

Reklam

Dün sağlanamayan günümüzün ortamında nasıl sağlanacak?

Boğaziçi’ni tartışabiliriz

Günümüzün ortamının yeni bir anayasa üzerinde mutabakat sağlamaya hiç müsait olmadığının çok ve çeşitli örneği var.

En çarpıcı örnek Boğaziçi Üniversitesi’ne iktidar tarafından atanan rektörü içlerine sindiremeyen öğretim üyeleri ile öğrencilere reva görülen muamele.

Yeni rektör iktidar partisinden milletvekili olmak istemiş. Buna itiraz ediliyor. Daha büyük bir itiraz ise, ülkenin en övünülesi yüksek öğretim kurumlarının başında gelen Boğaziçi’ne uygun görülen rektörün bilimsel yetkinliğinin tartışmalı oluşuna.

Anayasa değişikliğinin tartışılması istenilen bir ortamda üniversitenin atanan yöneticiye itirazı gibi daha sıradan bir konunun tartışılmasına imkan verilmiyor; kaç gündür itirazcı öğrenciler gözaltına alınıyor, yetkili ağızlar, itiraz edenleri ‘terörist’ olarak yaftalamaktan çekinmiyor.

Manzaraya bakıp böyle bir ortamda anayasa değişikliği tartışmasının gündeme taşınmasının hikmetini anlamak imkansız.

İyi de, Boğaziçi’ne itiraz edilen rektörü atayan ile anayasa değişikliği üzerinde tartışma başlamasını bekleyen aynı iktidar. Öğrencileri ‘terörist’ olarak yaftalayan da yine bu iktidarın bakanı.

Çelişkili gelmiyor mu bu durum size de?

Nüfuslarına göre ülkeler her 100 kişiden kaçına aşı uygulamış.. Almanya’nın önündeyiz.. (Wall Street Journal gazetesinden)

Devleti yönetme ağır sorumluluğunu üstlenmiş iktidarın gündeminde sokakların hareketlenmesini getirecek yanlış adımlar atılması herhalde olmaması gerekir. Gündemin ilk sıralarında, ekonominin disiplin altına alınması ve herkese korona aşısı sağlanması gibi çok daha hayati konular var.

Aşı uygulaması henüz 70 yaş sınırına gelemedi.

Ekonomi ise her yönden alarm işaretleri veriyor. İktidar, hayatın pahalanmasının önüne nasıl geçileceğini bilemiyor; tarihin derinliklerinde kalmış çözüm önerilerine kulak verilmesi bu alandaki çaresizliği dışa vuruyor.

Yoksa anayasa konusu bu yüzden mi tartışmaya açılmak isteniyor?

Anayasa bu tür sorunların çözümüne yaramaz; tersine, bu tür sorunların var olduğu bir ortam anayasa tartışmasıyla daha da gerilir.

ΩΩΩΩ

Reklam

30 YORUMLAR

  1. Devrin meşhur sol görüşlü gazetecilerinden Ahmet Emin Yalman’ı , mûtad olduğu üzre yine tutuklamışlar ve Elazığ cezaevine koymuşlar .Aradan bir kaç gün geçtikten sonra yanına bir köylü vatandaşı getirmişler ! Yalman buna bir anlam veremez ,muhtemelen kendisinin takibi için bir ajan olabileceğini düşünür . Bu şüpheyle adamı göz hapsine almaya , kendince takip ve kontrol etmeye başlar. Ancak uzunca bir süre geçtikten sonra şüphesinin yanlış olduğunu görür ,kanaati tam kesinleştikten sonra merak edip adamcağıza sorar,
    – Yahu hemşehrim , Allahını seversen senin suçun ne ,seni neden hapsettiler !?
    Köylü vatandaş ellerini iki yana açar ve şaşkın bir yüz ifadesiyle ve yerel şivesiyle cevap verir,
    – Vallahi begim , hakim beg baa ‘ anayasoyi tangir tungur etmişen ‘ dedi
    Not: Eski TCK da 146 ncı maddede ‘ anayasayı tağyir , tebdil … ‘ etmek diye bir suç vardı.
    Herkese selamlar ,iyi akşamlar

  2. Erdoğan neden, durdu durdu’da Anayasa değişikliğini! Türkiye’nin en iyi üniversitesi’ni karıştırdıktan sonra ortaya attı?

    Nedeni bildiğimiz gibi 15 Temmuz ile Ülkenin bitirilmiş yetişmişlerı’nın yerini dolduracak olanlar’i etkisiz hale getirmek! Hazır bitirmişler’ken, arkadan onların yerlerini gelecek olanlari önünü kesmek ( engellemek) için en iyisi bilim eğitimi veren kurumları, toplu halde terörist ilan edip hepsinin kapısına! Teker teker kilit vurmak.
    Nasıl olsa cahil halkı ile saltant sürdürmek, onlar gibileri için çantada keklik.

    Yalnız kurbanlaın arasında biraz parası olanlar hapse girmesinler diye ülkeden kaçmalarına’da yardımcı olacak, 15 Temmuz 2016 ‘dan sonra kurulmuş kaçakcı ve rüşvetçi çeteler var.
    Bu arada kaçacak müşteri kalmayın’ca işsiz kalmış kaçakçı çeteleri içinde iyi olur..

    Meraklılar için!Türkiye borç batağında olması’nın’de
    hiç önemi yok.
    Nasıl olsa Dünyada!Türkiye’yi top yekün satın alacak dünya kadar Müşteri var.
    Zaten Türkiyede’ki Troll kesim o diktatörler ile’de iyi iş yaparlar.

    Bunu yapanlar’ın sonun’de merak etmeyın! Çünkü minarenin kılıfı hazır.

    Bunlar 28 Şubatın bir lütfu.

  3. Sayın Koru ,
    Ben iyimser taraftayım. Millet ittifakının ortağı da razı olursa denilerek şarta bağlandı. AB nin vize serbestiyeti vermesi bu değişikliğe bağlı. Olursa bu da oyları arttırır. HDP nin oylarını azaltmak için de bir şeyler düşünülebilir.
    işin bu cephesi de var. hatırlatayım istedim.

  4. Üniversite olaylarında öğrencilerine müdahale eden, polis bir öğrenciye
    Akıllı ol oğlum demiş; öğrenci ise
    Abi daha nasıl akıllı olayım ben buraya beş yüz elli puanla geldim. demiş !!!üniversite sınavında yüksek puan çeken herkes akıllı mıdır akıllı olmak nasıl bir şeydir. Bence akıllı olmak yüksek puan çekmekten daha başka bir şey.

    • malum akıl soyut bir kavram,
      gözle görüp, elle tutup, tartamıyoruz.
      ama kendini ifade ettiği zaman ölçüm yapılabiliyor.
      sınavlarda bu ölçümlerden biri. yüksek puan çeken herkes
      evet akıllıdır,
      ama “o yönden” akıllıdır. akıl kendini ifade edeceği bir alan bulmuş ve başarılı olmuştur.
      bu takdir edilesi bir şeydir.
      bunun dışında aklın kendini ifade edeceği sonsuz sınırsız alan vardır.
      evet, yüksek puan çekmekten başka kendini göstereceği alanlar vardır ama
      “yüksek puan çekmekten başka bir şeydir” dersek doğru olmaz.
      bir şey değil, çok şeydir.
      aklı yarattığı zaman yüce Allah ona “senden daha güzel bir şey yaratmadım” demiştir.
      büyük bir nimettir.
      selamlar.

      • «… Aklı yarattığı zaman yüce Allah ona “senden daha güzel bir şey yaratmadım” demiştir».

        -Bu tür diyaloglara Kuran’da rastlamadığım için kaynağını merak ettim. Hadislerde de geçmediğini tahmim ediyorum. Mesnevide mi geçiyor?

        • mesnevide geçiyor mu bilmiyorum, 13 ciltlik bir a. avni konuk şerhi okumaktayım, klasik islam eserlerinde pek çok yerde geçtiğinden mesnevi de rast gelme şansım yüksek sanırım.
          öte yandan ibare,
          “İzzet ve Celâlime andolsun, senden daha güzel bir şey yaratmadım; seninle tutar, seninle veririm”
          şeklinde geçiyor ve hz Aişenin rivayeti
          olduğu söyleniyor, hadis olduğunu kabul edenler var, etmeyenler var.
          ben insan donanımının en mükemmel parçası akıl olduğu için ve Kur’anın neredeyse her yerinde akla işaret edildiğinden anlam olarak doğru kabul edebiliriz diye düşünüyorum.
          geçen bazı yerler;
          Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, c. VIII, s. 283; Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b.
          Huseyn b. Ali, Şuabu’l-Îmân, Beyrut 1410, c. IV, s. 154; Hakîm Tirmizî, Ebû
          Abdillah Muhammed b. Ali b. el-Hasen, Nevâdiru’l-Usûl fî Ma’rifeti
          Ehâdîsi’r-Rasûl, Beyrut 1412, c. I, s. 340; c. II, s. 144; Ebû Nuaym, Ahmed b.
          Abdillah el-Isfehânî, Hilyetu’l-Evliyâ ve Tabakâtu’l-Asfiyâ, Beyrut 1387, c.
          VII, s. 318; Gazâlî, Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed, Đhyâu Ulûmi’dDîn, Beyrut trz., c. I, s. 89; Sühreverdî, Şihâbuddin Ömer b. Muhammed,
          Avârifu’l-Meârif, s. 220; Konuk, Fusûsu’l-Hikem Şerhi, c. III, s. 360

          • Ahmed Avni Konuk kimmiş internette buldum Anne babası 9 yaşında ölünce Daruşşafakada okuyup büyümüş, Tafavvufi değerlerden biri, nota falan pek bilmeden müzik konularında eser de vermis. Daldan dala geçerken ilgili bir websitesinde buldum kendimi. Malum, tasavvuf kültürümüzde çok eskiye gidiyor. İlginç şeylere rastladım. Aklın önemine ve kökenine değinen

            A. Avni Konuk, M. Kemal’den 12-13 yaş büyük biri. Yani o devirde Kemal efendi savaştan hep birlikte muzaffer olarak çıkıldıktan sonra “akıl”dan dem vuran dinsiz veya dindar herkese yönelerek “Hamdolsun, bu işi başardık! Şimdi, gelin arkadaşlar bizim meselemiz büyük. Gelin herşeyi kökünden konuşalım. Nerede hatalar yaptık. Birlikte konuşalım, birlikte karar alalım ve birlikte bu sorumluluğu yüklenelim” diyebilse İş Bitti! Benim burada zaman zaman “Akıl*İman Sentezi” deyip kendimi paralamama gerek kalmayacakmış! Ama gel gör ki “Batı”ya bakmaktan aklı bir karış havada biri(ymiş) gibi davranmış. Diğer büyük çoğunluk herşeye rağmen “iman” diyor da başka birşey demiyor sanki, o zamandan beri (konu devam etmeğe değer, şimdilik vaktim bu kadar…).

        • Didem hanım konuya 1-2 ilave yapmış olmak için anca dönebiliyorum… Konu «… Aklı yarattığı zaman yüce Allah ona “senden daha güzel bir şey yaratmadım” demiştir» ifadesi.

          Şahsen ben hadisler konusuna pek girmedim, ciltler dolusu olunca belki biraz gözüm korktu. Bunlar da merak edene ilave bir kaynak olsa da Kuran bilmemiz gereken kritik bilgilerin özeti olarak bana yetiyor. Onu bile tekrar okuduğumda “yahu, ben bu noktayı, daha önce nasıl görmedim” durumlar oluyor. Günlük yaşam telaşında “hadislerin içine girince işin içinden nasıl çıkabilir ki, çok zor” diyorum. Kaynaklara bakılırsa, hadisler, İslam tarihinde belki de yüz yılı aşkın bir süreçten sonra bir araya getirilmiş. İncil’in de çok sonraları toparlanıp yazıldığı biliniyor ve kendilerince Kabul ediliyor. Yani, hadisler ve Incil aynı kaderi paylaşmış. Ayetlerle paralellik gösteren hadisler belli (bir sorun yok) ancak diğerlerinde şüphe götürür taraflar var. Kuran varken, hadisler konusuna girmemiş olmamın bir başka sebebi de bu.

          Bende de “insan donanımının en mükemmel parçasının akıl olduğu” görüşündeyim. Kur’anın birçok yerinde akla işaret edildiği ben de gördüm. Ve bu çok çok önemli bir nokta. Akıl ve akıl ürünlerinin Osmanlılarda ihmal edilmiş olması nihai analizde sonlarını getirdi şeklinde düşünürüm. Kurucu babaların onlara sitem ederken kendi hataları olduğunu da düşünürüm (ayrı mesele). Gelelim asıl konuya:

          «… Aklı yarattığı zaman yüce Allah ona “senden daha güzel bir şey yaratmadım” demiştir» ifadesinde takılmışlığım “Akl”ın önemine ilişkin değil, sadece diyalog havası. Bu haliyle bu bir yorum. Kaynak olarak A. Avni Konuk Şerhi diyosunuz. Sözlükten baktm “Şerh” anlam itibariyle “yorum”. Yani onun yorumu. Onun için diyalog havası yoruma açık. Tasavvuf ehli işin bu tür detaylarıyla, yani “Allah, şöyle dedi, Allah böyle dedi” şeklindeki detaylara odaklanarak içlerine kapanıp kendi alemlerinde ileri gitmek hatta kaybolmak yerine “akl”ı kullanmaya ve sanattan ziyade eşyanın tabiatını anlamaya yarayan “akl”ı topluma kazandırmaya ve sistematik bir araç haline getirmeye çalışsalardı bunun arkası çoarap söküğü misali gelirdi sanıyorum.

    • Sayın ,Ahmet Çelik! Size katılıyorum.
      bu tip akılılık nedense hep geri kalmış ülkelerde önemli.

      Kanada’ya göçmen olarak gelmiş 2 mühendis tanıdım aslında onlara yardımcı oldum! biri Makine va bilgisayar diğeri sadece bilgisayar mühendisleri. Ikiside Türkiyede sınavlarda ilk 50 ve 10 girerek en iyi üniversitelerd bursu okumuşlar ve doktoralınide yapmişlar.
      İki üniversite bitirmiş olan Makine muhendisliğini Türkiyede bilgisayar mühendisliği ve iki doktorasını birini Toronto üniversitesi diğer doktorasınide UBC University of Biritish Colombia’ da bitirdi.
      Yaşcada küçük olan yeni evlidi Ingilizcede biliyordu ve 9 ay iş bulamadı 9 adan sonra saati 9 dolardan mesleği dışında iş buldu ve kendi çabası ile mesleğini ilerleterek 4 yıl sonra kendi mesleğinde iş bulabildi. Türkiyede araba kullanmasına rağmen 2003 – 2021. 18 senedır Ehliyet dahi alamadı. Ya eşi? Üniversite dahı kazanamamış gelir gelmez benim çalıştığım yerde işe başladı ve çok kısa sürede İngilizceyi öğrendi ve aynen yerler gibi konuşmaya başladı ehliyet,ve araba aldı. Eşi işe başlayınca da ev aldı.
      Eğer hanımı de kendisi gibi olsaydı, kanada’da barınamazdı.
      Ya 2 doktorasi ve mesleği olan mühendis? Kanada’da hiçbir Üniversitede iş bulamadığı gibi diğeri gibi Ehliyet dahi alamadı. Açıkcası araba kullanmasını da bilmiyor.
      Çaresiz kalınca
      Suudi arabistanda iş bulabidi 15 senedir orada çalişiyor. Eşide Kendisi gibi mühendis fakat yüksek lisans yapmış,ve üniversitede 1 yilda sadece İngilizce okumasına rağmen 2006- ve 2008 arası Kanadada 2009 -2021- her 6 ayda bir Kanadaya gelip vatandaşlık imtihanına giriy’r bir türlu İngilizceden geçemiyor.
      Yani İngilizce bilmiyor. Oysaki geldiğinde ESL kursunda gitti.oda kocası gibi ne ehliyet alabildi nede iş bulabildi.
      İşte 3 Akkıllı bir lise mezunu yani akıllı değil 18 senede miliyon dolarlık ev aldı çocuklarını yetiştirdi evin ve çocukları bütün yükü üzerinde, eşi sadece (onada şükür) para kazanmasını bilebiliyor.
      Yalnız bu muhendisler Türkiye ve Kanada arasında çok fark olduğunu söyliyordular.
      İşte bizim akıllılar ve akılsızlar, arsındaki fark, ye kürküm.

  5. Bu güne kadar 27 değişiklik yapılmasına rağmen büyük çapta orijinalliğini koruyan , el yazması /temize çekilmiş orijinali halen muhafaza edilen , dünyanın yürürlükteki en eski (233 yıllık ) anayasası olan ABD anayasasının yanında bizim anayasaların kaç kere değiştiğini bile tam olarak bilemiyoruz ! Bu kadar sık değiştirilen anayasaya , anayasa demek ne kadar doğrudur ! Kaldı ki anayasayı başta mahkemeler olmak üzere işine gelmeyenler kaale almıyorlar ; o halde anayasa değişse ne olur , değişmese ne olur ! Bu arada İngiltere’nin yazılı bir anayasasının olmadığını ,çok güçlü olan gelenek ve görenekleri esas aldıklarını da belirtmekte yarar var !
    Askerlikte bir söz vardır :’meşguliyetle tedavi ‘ ; bunlar da herhalde bu yolu izliyorlar !
    Selamlar , saygılar

  6. ben de bu aralar şu anayasa işi nolacak diyordum,
    hazır ekonomi tıkırında,
    yargıda işler düzeldi,
    iktidar ve muhalefet arası sakin,
    salgın desen artık hızını kaybetti, mutasyonlar insanla uyumlu hale geldi,
    tarım hayvancılık desen toparlandı.
    yani şimdi yapmayacaksın da bu anayasayı ne zaman yapacaksın değil mi ama?
    şaka gibi.
    büyük reformlar hazırlıyoruz diyorlardı, ortada bir şey yok.
    sadece zamlar var.
    korona günlerinde yapılan il kongreleri dolu, millet çağırılıyor hasta olurlarsa olsunlar ama kıymetli siyasetçiler online, onlara bir şey olmasın. halkı toplayıp keyif çayı atıyorlar millet doluşup topluyor, söyleyecek bir şey bulmak bazen çok ama çok zor oluyor. muz cumhuriyeti gibi. bazı alanlarda onların bile neden gerisinde kaldığımızın resmidir bu işte.
    şimdi de anayasa değiştirmek isteniyor?
    neden?
    nasılsa uyulmuyor.
    anayasa mahkemesinin kararına bile bir yerel mahkeme bile uymuyor.
    adalet bakanı karar bağlayıcı dese nolur, demese nolur.
    siyasiler gazeteciler yeni anayasa lafıyla oyalansın, millette boğaziçi protestolarını konuşsun, biz de rahat rahat müteahhitlerimizin dolara bağlı milyon dolarlarını tıkır tıkır ödeyelim, elektriğe zam, iletişime zam, doğalgaza zam, köprüye yola zam, sebze ve meyveye zam, yağa zam, bala zamla bunları beslemeye devam edelim tadında yine yeni yeniden gündemler.
    yine, yeni, yeniden anayasa yapmak süper fikir.
    işimiz ne, derdimiz ne, tartışır dururuz artık…
    boğaziçi protestolarını bugün tekrar işlemiş sayın koru.
    sorun kimin atadığı, kimin atandığı değil.
    eğitim kalitemizin her geçen gün bu kadrolaşma, yandaşçılık nedeniyle düzenli ve sürekli bir şekilde düşmesi ve düşürülmesidir. meslek okullarının kapatılmasıyla ara elemen yetiştiremiyoruz, her mahalleye bir üniversite anlayışıyla yetersiz ve gereksiz okullar açıp akademisyensiz eğitim gören mühendisler, sağlıkçılar ve daha neler yetiştirerek eğitim kalitesini düşürüyoruz. bari iyi üniversitelerimize siyasal kimliği çok öne çıkmamış, partiliyim diye bağırmayan çoğunluğum kabul edeceği isimler getirilsin, içerde kutuplaşma, kamplaşma çok olmasın deniyor ama kime????
    protestolara bilmem kaç terörist sızmışmış.
    herkesin terörist olduğu bir ülkede yaşıyoruz,
    zaten terörist değilse haindir, ya da fetöcüdür, ya da projedir..
    iktidarın sayılarla arası iyidir.
    o nedenle on kişinin dokuzunun terörist çıkması, ya da 108 kişinin 100 tanesinin terörist çıkması normal ve akla çok yatkın, makul ve mantıklı. kalan 8 de fetöcü olabilir. ortada itiraz eden hiç öğrenci yok anladığım kadarıyla.
    bu arada merak ettim,
    arkasını dönen boğaziçi eğitim kadrosunun kaçı terörist acaba?
    yakında öğreniriz…

  7. Sayın Koru !
    Çok önemli bir konuya temas etmişsiniz.
    Anayasaların sosyolojik temeline.
    Anayasaların bir ” sosyal sözleşme ” olması gerektiğine, bir ” toplumsal mutabakat” gerektirdiğine dikkat çekmişsiniz.

  8. Muhalefetin bir söylemi var. İlkeler üzerinden siyaset. Somut olarak parlamenter sistem olursa tartışabiliriz sözü.
    İlkesizlerle ilke tartışmak, kuralsızlarla kural tartışmak.
    Buyurun tartışın.
    Muhalefetten bazıları iktidara bu süreçte sizinle flört etmemiz gayrimeşru ilişki sayılır.
    Sen bize bir mazeret üretiver demiş olabilir.
    Bakalım, yakında kimler ağzındaki baklayı çıkaracak?
    Tam da kişiler üzerinden siyaset yapma zamanı.

  9. Yazar her bişeyin açıklamasını yapmış. Teşekkür ederiz. Bu ortamda ve mevcut bu siyasi dengede Anayasa değişir mi? Değiştirilmesi mümkünmü? Benib bileceğim iş değil.
    Kim teklif ederdi eskiden? Kendi savunduğu işler için…
    Ben başka bir gözle bakacağım.
    Anayasa gibi baş rehber görevi gören bir kurallar kitabında, bir nokta dahi 4/5 ten aşağı oyla değiştirilebilmelidir midir?
    100 senedir aynı Anayasa ile idare eden devletler varmış.
    Acaba yasa kelimesinin bizdeki anlam ve manası mı yeniden tartışılmalı?
    Bir apt yönetiminde dahi maliklerin verdiği aidatları mülkü idare etmek için görevlendirilmiş yöneticilerin doğru kullanıp yılsonunda denetim raporu vermesi gerektiği (ama..) ..
    Buradan mı başlasak acaba?

  10. Anayasa değişikliği çağrısını yanlış anlamışsınız! Bu çağrı ile kastedilen seçimden nasıl bir sonuç ile biz kazanırız formülünü hayata geçirme değişikliği yapılmak istenmektedir. Kendi partileri ne kadar oy aldığında iktidar devam eder çalışmasıdır. Diğer partilere ziyaretler ve anket sonuçları bunu söylüyor. Bundan gayrı beklentiler boş hayaldir. Boşuna tartışmayın ve umutlanmayın. 20 yılda yapılamayanı niye beklersiniz? Yapmazlar yapamazlar.
    Bu arada sosyal medya Soylu’nun 15 Temmuz açıklamalarını tartışıyor, ilginç yorumlar var…

  11. “Anayasa bu tür sorunların çözümüne yaramaz; tersine, bu tür sorunların var olduğu bir ortam anayasa tartışmasıyla daha da gerilir.”

    Böyleyse, anayasa konulu bir tartışmayı başlatmak, ortamı daha da germek için ortaya atılmış olabilir(mi?). Muhtemeldir, çünkü gergin siyasi ortamdan son zamanlarda -2015 seçimlerinden bu tarafa- AK Parti hep kazançlı çıktı küçük ortağıyla birlikte. (2019 İstanbul seçimini saymasak…)

    Eğer iktidar ekonomik sorunlara ve pandemiyle ilgili sağlık sorunlarına objektif yaklaşabilse, çözüm odaklı projeler uygulayabilseydi, bu, halkta olumlu karşılanır, iktidar da ileriki bir seçimde daha rahat hissederdi kendini. Ama olmuyor, olamıyor; özellikle ekonomi alanındaki yapısal sorunlar ve ekonomik değerlerin sırf iktidarını muhafaza etme adına kullanılıyor olması, kötü ekonomik şartlarla birlikte gelişen yeni sorunlarında (aşı, mutfak enflasyonu, düzensiz gelir dağılımı, borçlar, sermaye ithalatı, işsizliğin) çözümünü zorlaştırıyor.

    Bir süredir muhalefet partilerin, CHP, DEVA, İYİ Parti ile Gelecek Partisinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ve kısmi anayasa değişikliği ile ilgili çalışmaları var ve bunun muhalefet ya da Millet İttifakı olarak kendi aralarında müzakere etmeye, ortak bir noktaya ulaşmaya matuf çalışmalar olduğunu biliyoruz ki, bunu açıkladılar da…Yani Millet İttifakı boş durmuyor, iktidar partileri aleyhine gelişen genel duruma hazırlıklı olmaya çalışıyorlar…

    Erdoğan ve ortakları biraz bunun gerisinde kaldılar, yeni sistemin olumsuz işleyişine kani oldular da yumuşak bir geçişe mi hazırlanıyorlar ne? “Her halükarda iktidarda kalmayı becermeliyiz ve bize iktidarı verecek her türlü değişikliğe açığız” gibi bir davranış şekli mi bu?.. Parlamenter sisteme dönmek dahil.

    Anayasa değişikliği çağrısı var da çağrıda bulunanlar, asıl neyi teklif ediyorlar henüz belli değil, yakında ortaya çıkar. Ve asıl tartışma ve ortam gerginliği o zaman kendini gösterecektir.

    Mesela, yüzde 50+1 çıtası biraz aşağıya çekilsin: Yeni hükümet sistemi devam etsin ama seçilme oy oranı aşağıya çekilsin, muhalefetin ağzına bir parmak bal çalmak gibi; kabul görür mü? Sanmıyorum…

    Veya HDP’ye bir göz kırpma gibi…Kapalı kapılar arkasında neler konuşuluyor bilmiyorum, MHP’nin parti kapatma ve yeni sistemden geri atmama gibi yoğun deklaresi, Erdoğan’ın aklında HDP ile ilgili planının olabileceği kuşkusu Bahçeli’de uyanmış olabilir.

    CHP henüz anayasa tartışmasına katılmış değil, galiba bundan sonra Erdoğan’ın neyi ima ettiğini veya ne ile geleceğini görmeyi bekleyecekler. CHP ile diğer muhalif partiler bu tartışmaya katılmaz, mevcut sorunlara odaklanıp onları hükümetin önüne sürmeye devam ederlerse, bu “Anayasa değişikliği” teklifi ölü doğmuş gibi olur, çünkü; anayasayı değiştirmek için ne halk oylaması ne de doğrudan TBMM de değiştirebilme gerekli çoğunluğa sahip olmayan iktidar kanadı, muhalefet olmadan değil anayasayı değiştirmek bu konuda tartışmayı bile başlatamaz.

    Muhalefet bunu görüyor ve Erdoğan’ın muhtemel gerilim siyaseti güttüğünü fark ediyorsa bunu açıklamalı ve tartışmaya katılmamalı ki, gerilim ortamı oluşmasın.

    Yok eğer CHS’de tersine revizyona gidilecekse ve bu Parlamenter sisteme dönüşü kolaylaştıracak bir ivme kazandıracaksa, muhalefet partileri ihtiyatı elden bırakmamakla tartışmaya konu olacak anayasa değişikliğine konu maddeleri hemen hükümetin açıklamasını istesinler.

    Değil mi; neyin tartışılacağı bilinmeli?. Muhalefetin eli eskisinden daha güçlü olmaya evriliyor, bu belli. Belli olmayan muhalefet partilerinin ülke menfaatine olacak birlikteliklerindeki samimiyeti.

  12. Hak olan Anayasa beşer eliyle değişmez ve değiştirilemez.
    Batıl olanın bir başkası ile değiştirilmesi
    Günlerce yazdınız ABD de geleneklerini nasıl güncellediklerini okuduk
    Hevaya göre kanun

  13. mahkeme karaları ortadayken uygulamamak için yapılacak değişiklik cidden merak ediliyor

  14. AMAÇ GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK ANAYASA DEĞİL ZATEN GEREKTE YOK SANKİ MEVCUT ANAYASAYA UYULUYOR MU Kİ . UYMAYACAĞINIZ ANAYASAYI NEDEN YAPARSINIZ. BIRAK BÖYLE KALSIN

  15. Ortadoğu kontrollü kriz, kimileri buna komplo da diyebilir, çıkarmak için ideal bir mezra olup fitne tohumunu kimin ektiğinden ziyade rahmetli Mahir Kaynak hocanın dediği gibi kimin hasat yaptığına bakmak gerekir. Sokaklarda polis arabalarına saldıran, illegal örgütlerin hızla müdahil olduğu taşlı, sopalı bir olay olduğunda güvenlik güçlerimiz içinde bulundukları zinde, statik enerjiyi hızla dinamizme dönüştürebilecek kapasite ve ataklığa sahiptir. İşaret fişeği hükmünde olan akademik yetkinliği ve aktif siyasi tarafgirliğinden dolayı eleştiri alan bir rektörün ataması bu zeminde hızla nisyan perdesine saklanır. Aynen 2015 tren garı patlamasının yaptığı etki ile Cui bono ? sorusunu bir kez daha sormak gerekir.
    Evet son 5 yıla bu açıdan bakılacak olsa gerçekten, kazanan kimdir?
    Bir sultanın ibret amaçlı Elhamra Sarayına her zaman görebileceği şekilde nakşettirdiği külli hakikat ile cevap vermek isterim.
    “La galibe İllallah”
    “Allah (CC.) her işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” Yusuf-21

  16. “Minareyi çalan kılıfını hazırlar”- “Kurt dumanlı havayı sever”- “Cambaza Bak”

    Anayasa değişikliği veya referanduma götürme işi Meclis aritmetiğine göre imkansız görünse de en azından referanduma götürme ihtimalini bir kenarda tutmak gerekir. Sebebine gelince bizim siyasi kültürümüz buna müsait.
    Şöyle bir Siyasi hareketliliğe bakılırsa birilerinin ümidi var demektir. Siyasette yirmi dört saatte her şey değiştiğine göre bu ihtimalide gözden kaçırmamak gerekir.
    Siyasi geleneklerimizde ani manevralar, milletvekili transferi, grup olarak parti değiştirmeler gayet doğal hale geldi şimdi neden olmasın. İşte bu nedenle “Minareyi çalan kılıfını hazırlar”
    Bu film bir yerlerden tanık geliyor. Biz toplum olarak bir filmi defalarca izlemekten hoşlanırız ve her izlediğimizde yeni bir şeyler öğreniriz sanki ilk defa izliyormuş gibi…

    Bu olayı en iyi anlatan bir örnek.

    – Üniversite olaylarında öğrencilerine müdahale eden, polis bir öğrenciye
    Akıllı ol oğlum demiş; öğrenci ise
    Abi daha nasıl akıllı olayım ben buraya beş yüz elli puanla geldim. demiş

    Şimdi Birileri şapkasını önüne koyup birazda kendileri akıllı olsa nasıl olur acaba.

    Ama bu olaylar ve diğer olaylar sadece gündemi değiştirmek için sıcak tutuluyor.

    Yani cambaza bak deniliyor ama artık hiç kimsenin cambaza bakmaya niyeti yok

  17. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylarda gözaltına alınanların sicilleri kabarık çıktı. Kampüs önünde gözaltına alınan 108 kişiden sadece 7’sinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğu belirtildi. Dün gözaltına alınan 159 kişiden 130’unun da çeşitli terör örgütleriyle bağlantılı olduğu ortaya çıktı..

  18. Erdoğan’ın hukuk reformundan ve anayasa değişikliğinden anladığının, anayasada cumhurbaşkanı ibaresi geçen yerleri “başkan” olarak değiştirmek ve “bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” ibaresini anayasadan çıkarmaktan ibaret olduğunu tahmin ediyorum.

  19. Füzeleri 2 Milyar Dolara geri versek tam 200 Milyon aşı alabiliriz. O da bizi kurtarır. Zaten silah almaktan amaç halkı korumak değil mi?

  20. Ünlü tıp dergisi Lancet’e göre Rusların aşısı Sputnik V yüzde 90 üzerinde etkili çıkmış. Üstelik de fiyatı doz başına 10 Doların altında imiş. İki doz koruma için yeterli imiş. S-400’leri Rusya’ya aldığımız fiyatın altında geri verelim. Yerine bize aşı göndersinler. Tüm ülke hastalıktan kurtulsun.

Yoruma kapalı.