Kutlu olmasını dilediğim bu bayramdan sürpriz de bekliyorum 

15
Reklam

Bugün bayram. Kurban Bayramı.

Merak etmeyin, herbirinizin -bu arada benim de- türlü çeşitli işlerle meşgul olacağımız bu gün lafı fazla uzatacak değilim.

Yazıyı kısa tutma kararımın birinci sebebi bu; meşguliyetler…

İkinci sebebi de, lafı uzatırsam yazacaklarımla bayramınızı zehir etme ihtimalim.

Malum ya, ne kadar gayret edersem edeyim, günün olayları herkes gibi beni de karamsar yapıyor.

Ayrıca bu bayramdan ben bayağı umutluyum.

Hükümet -siz bunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan diye de okuyabilirsiniz- dört günlük kurban bayramına 15 temmuz’un yıldönümünü de katarak tatili dokuz güne çıkardı.

Önümüzde dokuz koca gün var.

Reklam

Umutlanmamın sebebi, muhalifi ve muvafıkıyla, yandaşı ve candaşıyla herkesin, bu dokuz günü, dünya olayları ve ülkemizde yaşananlar üzerinde düşünerek, sorunlara çözümler üretmesi gerekenlerin ihmal ettiği boşluğu bizzat kapatmaya çalışma ihtimalidir.

Geçmiş bayramlarda siyasi partilerin yönetim kademesinden insanlar bir gün öncesine kadar sert çıktıkları rakip partilerin yöneticilerini ziyaret ederler, ziyaret edilenler de kendilerini ziyaret edenlere aynı şekilde mukabelede bulunurlardı.

Çay-kahve muhabbeti bu yıl bakarsınız muhabbetlerini artırır.

Yine şimdikine benzer uzun bayram tatillerinde, geçmişte, ziyaret sayesinde hiç olmayacakmış gibi görünen gelişmelerle karşılaşıldığı olmuştur.

Kurulacağına yüzde yüz emin olunan hükümetler, parti liderlerinden birine beklenmedik ziyarette bulunanların ikazları sonucu kurulamaz olduğu gibi, öncesinde ölümüne düşman görüntüsü veren liderler bayram sonrasında kurdukları koalisyon hükümetinde yan yana görev alabilmişlerdir.

Bu bayram tatilinden de, ben, sonrasında seçim tarihinin erkene alınmasını getirebilecek bir sürpriz bekliyorum.

AK Parti lideri Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bayramda bir araya gelmelerine dikkat etmek gerek.

Milletvekillerinin bayramı seçim bölgelerinde geçirmeleri beklenir. İktidar milletvekilleri uzun zamandır halkla doğrudan temasta değillerdi; bayramda ister istemez kendilerini seçenleri dinlemek zorunda kalacaklar.

Reklam

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bayramını kutlamaya gelecek AK Parti milletvekilleri bölgelerinin hassasiyelerini ona aktardıklarında hava değişebilir.    

İktidar cephesi ‘‘Ne olacaksa bir an önce olsun’’ noktasına gelebilir ve muhalefetle uygun bir seçim tarihi üzerinde uzlaşma arayışına girebilir.

Bu gün hem sözü uzatmayacağımı hem de karamsarlıktan uzak duracağımı vaat ederek bu yazıya başladım. Siyasetten söz açmayacağımı söylemedim.

Umudum, siyasetin bayramdan sonra herkese iyimserlik getirmesi.

Bayramınız kutlu olsun, mutluluk getirsin…

ΩΩΩΩ

Reklam

15 YORUMLAR

  1. Sayın yazar “İktidar cephesi ‘‘Ne olacaksa bir an önce olsun’’ noktasına gelebilir ve muhalefetle uygun bir seçim tarihi üzerinde uzlaşma arayışına girebilir.” derken asıl kendisi ‘Ne olacaksa bir an önce olsun’’ der gibi ama neyse…
    Maalesef o günler eskilerde kaldı, yeni türkiyede seçimler 5 yılda bir yapılıyor ve hükümetleri 5 yıl dolmadan hiçbir güç erken seçime götüremez!
    Normal tarihinden bir gün önce seçime giden devletbaşkanı; ben artık bıktım, bana oy vermeyin demiş olur, hatta yeniden aday bile olamaz…
    Hacı yolu bekler gibi beklediğiniz seçimin provası dodurgada yapıldı zaten, üstelik bırakın erkeni normalini, mücbir sebeplerden dolayı seçimler birkaç yıl ertelenirse de şaşırmayın, malum açlık kıtlık, savaşlar salgınlar derken seferberlik de kapıda görünüyor, benden söylemesi…
    Nice bayramlara:)

    • “bırakın erkeni normalini, mücbir sebeplerden dbırakın erkeni normalini, mücbir sebeplerden dolayı seçimler birkaç yıl ertelenirse de şaşırmayın, malum açlık kıtlık, savaşlar salgınlar derken seferberlik de kapıda görünüyor, benden söylemesi..” gönlünüzden bunlar geçiyor herhalde madem dodurga diyorsunuz “dodurgayı alan Türkiyeyi alır” kıvrtmaya gerek yok milli irade nin gerçekleşmesi için seçimden korkmak milli irade hamasetini zirvelere taşıyan millet adamlarına yakışmaz yoksa sadattan falan medetmi bekliyorsunuz

      • Kenyalı arkadaş eğer yakında karadenizdeki buğday gemilerini sizden tarafa aktaramazsak anlarsın hanyayı konyayı;
        ondan sonra da sığır derisi çorbanıza ekmek yerine seçmen pusulası ve karton oy kullanma kabini banarsınız benden söylemesi, tedarik zinciri koptu kopar…

      • Sevgili Üstadımız gıdada kendi kendine yeten ender ülkelerden biri olan Türkiyeyi ukraynanın buğdayına kim muhtaç duruma düşürdü Seçimden kaçmak için bahane aramayın hem korkunun ecele faydası yoktur ve dahi mahkeme kadıya mülk olmaz buyurmuş ecdadımız

  2. Rabbim bu bayrami bütün dünyaya barış, huzur ve mutluluk gelmesini vesile eylesin, başta yazarımız olmak üzere herkese mutlu bayralar.

  3. Sayın Koru,
    Sizin de bayramınız mübarek olsun. O dediğiniz başka baharda olur. Başkan daha dün Mart Nisan da enflasyon düşer sabır diyordu. Bugün ki ekonomik ortamda seçime gitmez bu iktidar. Aklın yolu bir.

  4. ……
    Ne çabuk gelmiş “Kurban”
    Daha dündü “Ramazan”
    Bayram gelmiş, hoş gelmiş!
    Bahşeylemiş Yaradan!

    Öyle kutsal ki zaman,
    Eşlik etmekte mekan,
    Bayram gelmiş boş gelmiş!
    Bön bön bakarsa insan!

    Allah adına kurban!
    Can vermişse o kandan,
    Bayram gelmiş, hoş gelmiş!
    Şehittir bence o can!

    Yaşantısıyla her an,
    Her insan, ayrı mekan,
    Bayram gelmiş, boş gelmiş!
    Tabi mutsuzsa insan!

    Hakkıyla çalışana,
    “Bayram”a ulaşana,
    Bayram gelmiş, hoş gelmiş!
    Selam o müslümana!
    …..

  5. Her konuda olur olmaz “duyarlık” gösteren komedyenlerimizden bir Cem Yılmaz’dan veya Şahan’dan ülkemizi çepeçevre kuşatan, terör örgütlerine silah yardımı yapan ABD’ye karşı sadra şifa tek laf duydunuz mu?
    Bakınız, Russell Brand adlı İngiliz bir komedyen var. Göçmen falan değil, Essex doğumlu, tam bir İngiliz. Milyonlarca takipçisi var, habire video yüklüyor sosyal medya kanalına.
    Geçenlerde bir anket yapmış:
    “Uganda, 12 trilyon dolar değerinde bir altın rezervi keşfetmiş. ABD, bu keşiften sonra Uganda’da bir insani kriz (humanitarian crisis) bulacak mı?” diye bir soru sormuş.
    İzleyicilerinin yüzde 94’ü “evet” cevabını vermiş…
    Russell Brand, ABD ile dalgasını böyle geçmiş. (Bu arada, Uganda’nın altın rezervi keşfettiği haberi dalga değil gerçektir.)
    İmdi soralım:
    İngiliz bir komedyen ülkesini (İngiltere’yi) her ahval ve şeraitte destekleyen ABD’yle böyle dalga geçerken, Türkiye’yi sürekli köşeye sıkıştırmaya çalışan ABD’ye karşı bizim komedyenlerimizin neden gıkı çıkmıyor?

    • Muzaffer bey komedyenlik ya da komedi sanatı doğrudan yüksek IQ gerektirir(yanlış anlaşılmasın; taklitçilik ya da soytarılıktan sözetmiyorum!) onu da ara ki bulasın!
      Diğer halkların, komşu ülkelerin komedyenleri başbakan oluyor, prezident seçiliyor ama bizdekiler komik bile olamıyorlar maalesef, en fazla soytarılıktan öte gidemiyorlar.
      Nasrettin hocanın torunlarına yakışır bir durum değil bu…

  6. Kurban Bayramınızı canı gönülden tebrik ediyor bayramı bayram edenlerden, bayramı bayram bilenlerden olmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

  7. Öncelikle başta yazarımız olmak üzere bayramımız kutlu olsun.
    Sn yazarımız belki seçim kararının çıkmasını beklemekte.
    Peki kimi seçeceğiz?
    Ortalıkta bir kişi var O adaylığını ilan etti peki ya muhalefet cephesi ?ismini açıklamaktan korkulan bir adaydan memlekete hayır gelir mi?
    Kim o ne yapacak , geçmiş birikimi nedir, 6 benzemez ya anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulasamazsa beş yıl ülkeyi nasıl yönetecek?
    Evet daha başlangıcı yanlış eylemden hayırlı bir sonuç çıkar mı?
    Bekleyelim görelim!!!!

    • Ahmet bey ismi kim açıklamışsa ona oy kullanacağım!!!
      Niye diyemiyorsunuz anlayamadım😯.
      Başgan olmak! İstemeyorlar 6+1 masaaltındakiler😂 bunu anlamayacak nevar allaşkına?
      Hayırlı bayramlar.

  8. Sayın Koru, sizin ve sevdiklerinizin de bayramınız kutlu olsun. Şeyh Galip’ten mülhem “Hoşça bakın zatınıza.”

    • Kurbanın Remzî (sembolik) Anlamı
      Kur’ân: “Ve Biz, hayvanların dört ayaklı olanlarından[1] kendilerine rızık olarak takdîr ettiğimizin üstüne Allāh’ın adını zikretmeleri şartıyla, her ümmete kurban kesme ibâdetini meşrû kıldık…” (XXII/34), ve “Rabb’ine mahsûs olmak üzere namaz kıl ve kurban kes!” (CVIII/2) âyetleriyle kurban kesmenin her ümmete Allāh (CC) tarafından vaz edilerek meşrû kılınmış bir ibâdet olduğunu beyân etmektedir.
      Şu hâlde kurban, ancak: 1) hayvanlardan, 2) ama bu hayvanlar arasında dört ayaklı hayvanlardan, ve 3) bu dört ayaklı hayvanlar arasından da insanlara rızık olarak helâl ve meşrû kılınmış olanlarından olabilir; ve bu kurban ancak 4) Allāh’ın adı zikredilerek ve Allāh için kesilir. Buna göre: 1) nebatlardan, taşdan, toprakdan, 2) böceklerden, tavuklardan, kuşlardan, sürüngenlerden, balık ve sâire gibi deniz ürünlerinden, 3) domuzdan, ayıdan, gergedandan, filden ve benzerlerinden ve de 4) Allāh’ın adı anılmadan ya da Allāh’dan başka bir şeye izâfeten kesilen hayvan kurban olmaz. Bunlar yukarıdaki âyetlerin muhtevâsına aykırıdır. Hazret-i Peygamber’in (SA) devrinde kurban olarak yalnızca koyun, keçi, sığır, manda ve deve kurban edilmiştir. Kutup bölgelerinde ehlileştirilmiş olan ren geyiklerinin[2] etinin de at[3] etinin de helâl rızık, ve dolayısıyla da (XXII/34) âyetinin müsaadesi kapsamında olmalarına rağmen bunların kurban niyetine kesilmeleri husûsunda yaygın bir uygulama yoktur.
      Kur’ân, mü’minleri: “Onların etleri de kanları da Allāh’a ulaşmaz; O’na, ancak, Allāh’ın emîrlerine karşı gelen nefse engel olma irâdeniz[4] ulaşır. Bundan dolayı Allāh’ın, sizin hidâyetinize sebeb olanların üstünde bir ululuğa mâlik olduğunu tasdîk edesiniz diye, onları sizin tasarrufunuza vermiştir. Artık, ihsânda bulunanları müjdele!” (XXII/37) diye îkaz etmektedir.
      Buna göre, kurbanın eti de akan kanı da bizâtihî bir ibâdet mesâbesinde olmayıp yalnızca bir araçtır. Asıl ibâdet, “Kendi hevâsını kendisine ilâh (ya da put) kılarak onun emirlerine teslim olan kimseyi gördün mü? Allāh onu bilgi bakımından dalâlete uğratmıştır…” (XLV/23) âyetinde de işâret edildiği gibi: 1) Allâh’ın emirlerine karşı gelen, 2) bu emirleri hayatın ilkeleri hâline getirmeyen, ya da 3) bu emirlere îman etmiş olsa bile bunları uygulamamakta direnen nefse engel olma irâdesidir. Hâlbuki: “Nefis, emir ve cebir altında tutucudur” (XII/53), yâni kendi hevâ ve hevesinden başka bir şeye ve de özellikle Allāh’ın emirlerine uymamakta direnir durur. Bundan dolayıdır ki hadîslerde:
      “En kuvvetli düşmanın içindeki nefsindir”
      “Cihâdın en büyüğü kişinin kendi nefsiyle, kendi hevâ ve hevesiyle savaşmasıdır”
      “Nefsini zelîl kılan dinini azîz kılmış olur, nefsini yükseltmeye çalışan dinini zelîl kılmış olur…”
      “Göğün altında Allāh’dan başka kendisine tapınılan en büyük mâbud kendisine boyun eğilen nefistir”
      denilmiştir. İşte, asıl kurban edilip hayatiyet damarınn kesilmesi gereken kurban, ya da kırılması gereken put bu nefistir. Düşmanla cihâd (savaş) farz olduğu zaman bazı sahâbî bu sorumluluktan kurtulmayı dilemişlerdi (IX/24, 86-90). Hâlbuki Cenâb-ı Hakk, savaşa katılanların: 1) rütbe bakımından Kendi katında daha üstün olduklarını, ve 2) tarafından bir rahmet ve hoşnutlukla, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetlere gireceklerini müjdelemişti (IX/20-21). Cenâb-ı Peygamber de en büyük savaşın (cihâd-ı ekber’in) kişinin kendi nefsine karşı açtığı cihâd olduğunu beyân etmekle nefsine karşı cihâd edenin mertebesinin diğer düşmanlara karşı cihâd edenlerinkinden daha yüce olduğunu telmih etmişti.
      Diğer yandan Hazret-i İbrâhim (AS), sırf Rabb’ine olan teslimiyetini ifâde edebilmek için canı gibi sevdiği, nefsinden âdetâ bir parça olan oğlunu Rabb’ine kurban etmeye teşebbüs etmişti. Rabbü-l Âlemiyn de onun bu hâlis teslimiyetine karşılık bir koçu bu kurbanın yerine ikāme etmişti.
      İşte kurban, bu sebeplerden ötürü, insanın nefsini Cenâb-ı Hakk’ın rızâsı için gene Cenâb-ı Hakk’a fedâ etmesinin bir remzidir. Bu itibarla da kurbanın aslî amacı fıkarayı infak değildir. İnfak ifâ edilen kurban ibâdetinin doğal bir yan-ürünüdür, o kadar!
      Kurban ibâdetini vaz etmiş olan Cenâb-ı Hakk bizlere lisân-ı hâl ile sanki:
      “Ey benim kullarım! İçinizde kendi nefsine karşı dört başı ma’mûr bir cihâdı üstün bir idrâk ile gerçekleştirebilecek pekaz kimse vardır. İşte İzzet ve Rahmet’imin bir lûtfu olarak Ben de size bu işi kolaylaştırdım. Kim ki, künhüne vâkıf olsa da olmasa da, Benim rızâm için kurbanın menâsiğini gerektiği gibi yerine getirirse Ben de onu tıpkı nefsine karşı dört başı ma’mûr bir cihâd açmış gibi kabûl edeceğim”
      demektedir. [1] Min behimeti-l en’am. En’am: aynı türden evcil hayvanlar. Behime: dört ayaklı hayvanlar. [2] Arabistan’da Hazreti Peygamber’in zamanında da şimdi de ehlileşmiş geyik davarları yoktur. [3] At eti Hanefi mezhebine göre mekruh fakat Şafi, Maliki ve Hanbeli mezheblerine göre mubahtır. [4] Allah’ın emirlerine karşı gelen nefse engel olma iradesi: takva.

      • Uzun uzadıya nakiller yapıyorsun. Muzaffer bunun neresinde diye kendi konumunu düşünüyor musun? Örneğin, naklinin son kısımda değindiğin Allah’ın emirleri arasında çalmak, koltuk hırsını ve gücünü ele geçirdiğinde kendine yontmak, kul hakkına girmek, adaletsiz davranmak, dolaylı veya direkt olarak rüşvet almak, rüşvet alışverişini gözyummak ta takvaya giriyor. Önleme konusunda ne kadar gayret ettin ne kadar etkili oldun? Temsil ettiğin sicili kötü siyasi partiyi savunmaktan sen de payına düşeni alıyorsun ve öte tarafta da alacaksın. Kaçış yok. Allah affetsin deyip işin içinden çıkmak yok orada!

Yoruma kapalı.