Leopar beneklerini değiştirebilir mi? Değiştirebilirse, AK Parti de HDP ile konuşabilir…

41
Reklam

Eskiden birkaç gün aradan sonra tazeliği hâlâ üzerinde bir yazı hatırlatılmak istendiğinde “Henüz mürekkebi kurumadı” denirdi. Bizim yazı bir gazetede yayımlanmıyor, o yüzden aynı deyimi kullanamayacağım; ancak zaten o yazıdaki temennim de yerine gelmedi.

Sözünü yeniden edeceğim, İngilizlerin ünlü devlet adamı Winston Churchill’den de bahsettiğim 16 Haziran 2021 tarihli yazım.

Konut olarak da kullanılan başbakanlık binasından parlamentoya yürüyerek gitmekte olan Churchill’in önüne çıkan adamın biri, ona “Sen ya delisin ya da aptal” diye bağırır. Başbakanı izlemekte olan görevliler adamı hemen gözaltına alırlar. Bundan haberdar olan bir muhalefet milletvekili, parlamentoda söz alıp “Sırf sana saygısızlık etti diye polisin bir vatandaşı gözaltına alıp hapse atmaya hakkı var mıdır?” sorusunu yöneltir. Churchill milletvekiline şu esprili cevabı yapıştırır: “Polis o kişiyi bana saygısızlık ettiği için tutuklamadı ki… O kişi bir devlet sırrını açıkladığı için tutuklandı…”  

Bu soru-cevabın yaşandığı gün adam çoktan serbest bırakılmıştır zaten.

Churchill’e muhalifleri neler neler dememişlerdir; hepsini benzer gönül zenginliğiyle -espri yaparak- cevaplamakla yetinmiştir.

Dev adam Churchill, sağdaki cüce Boris Johnson..

İngiltere’de büyük dedesi Türk olan bir başbakan var bugün ve o da muhaliflerinin ağır saldırılarına muhatap. Gazetelerde hakkında çıkan yazılar ile karikatürler Boris Johnson’un uykularını kaçırıyordur.

Tek bir kişinin Johnson’a hakaret etti diye başına herhangi bir iş geldiğini okumadım, işitmedim.

Aynı durum diğer demokratik ülke cumhurbaşkanları ve başbakanlar için de geçerli.

Reklam

Uluslararası mahkemelerin bu konudaki içtihadı bizim Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın da görüşüdür: “Normal bireylere oranla siyasetçiler için kabul edilebilir eleştiri sınırlarının daha geniş tutulması gerekir.”

Brüksel’deki Joe Biden-Tayyip Erdoğan görüşmesinden sonra kaleme aldığım o yazımda “Acaba olumlu geçtiği anlaşılan o görüşme sonrasında ülkemizdeki durumda bir değişiklik olacak mı?” sorusunu sormuştum.

Cevabı dün aldım.

Salı günü partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma yüzünden CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, 500 milyon TL ceza talebiyle mahkemeye başvurmuş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatları…

Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle.

Rize’de sokak röportajcısına konuşan çoluk çocuk sahibi işsiz bir genç adam da, eleştirileri hakaret kapsamına sokulup gözaltına alınmış.

Ülke yine bildiğimiz gibi, değişen bir şey yok.

AK Parti ve HDP

Reklam

Yaşadığım hayal kırıklığını gündeme getirmemin bir sebebi var.

HDP İstanbul milletvekili Erol Katırcıoğlu da benim dün yaşadığım hayal kırıklığına kendini hazırlasın.

Erol Katırcıoğlu ekonomi profesörüdür. Dostum olduğu için, HDP’den milletvekili seçilene kadar izlediği siyasi çizgisinde hep demokrasiden yana tavır aldığının tanığıyım. TBMM’de de en çalışkan milletvekilleri arasındadır.

Dün kendisiyle konuşan bir siteye, “Çözüm konusunda adım atmayı düşünürse AK Partisi ile konuşabilecekleri” mesajını verdi Erol Katırcıoğlu.

Belli ki, AK Parti’den böyle bir adım geleceğinden umutlu. 

Umudunu Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Brüksel’deki görüşmesine bağlıyor; aynen benim gibi. Biden’in görüşmede, “Demokrasiye yönelik adımlar atarsanız size destek veririz” dediği duyumunu almışlar. MHP ile ortaklığın engel olduğunu fark etmekle birlikte, “Ben Erdoğan’ın bunu yapabileceğine inanıyorum” demekte HDP milletvekili. 

Hayal kırıklığı kaçınılmaz.

Yukarıdaki cümlemin iddialı olduğunun elbette farkındayım. Ancak bugüne kadar yaşananlar, AK Parti’nin MHP ile ortaklığı bozmayacağını, MHP ile ortaklığını sürdüren AK Parti’nin ise HDP ile herhangi bir zeminde buluşamayacağını gösteriyor.

Başka hiçbir belirti olmasa bile, Anayasa Mahkemesi’nin bir kere geri gönderdiği iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yenilenerek yeniden sunulması ve kabulü -yani HDP için kapatılma davası açılması- bile, konuşabilme ihtimalinin muhal olduğunu düşündürüyor.

Keşke öyle bir şey olabilse.

Daha önce yedi kez kurulup kapatılmış bir siyasi çizginin sekizinci partisi HDP.  Son seçimde 6 milyon oy almış bir parti. Ülkenin pek çok il ve ilçe belediye başkanlıklarını da HDP kazandı. Bir önceki eş-genel başkanı, seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanlarından bazıları cezaevlerinde olduğu halde yasal alanda siyasetini sürdürüyor. Başında eş-genel başkan olarak AK Parti’nin anayasa çalışmalarında yararlandığı hukuk profesörü Mithat Sancar var. Prof. Erol Katırcıoğlu da, AK Parti’nin geçmişteki demokrasinin sınırlarını genişletme çabalarına yazılarıyla destek vermiş biri.

HDP’de onlardan başka da demokrasiye bağlılıkları müsellem çok kişi var. [Sabah vakti abdest alırken gözaltına alınma işlemi yapılmış insan hakları savunucusu Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu da HDP’den milletvekili.]

AK Parti ‘Kürt sorunu’ diye bilinen konuda yeniden adımlar atmayı düşünürse muhatap alabileceği bir parti HDP.

Muhatap alıyor mu onu? Hayır. Tam tersine, adını anmak bile istemiyor. AK Parti sözcüleri ne zaman adını ağızlarına alsalar, cümlelerini HDP’nin kapatılması temennisiyle bitiriyorlar.

Gerçekleşeceğini hiç sanmamakla birlikte Erol Katırcıoğlu’nun beklentisinin yerine gelmesini en az onun kadar ben de isterim.

Parti kapatma ayıbı yaşanmaması için…

Yarım asrı kanlı olaylarla veya her an o olayların yeniden yaşanacağı tehdidi ile heba olmuş ülkemizin o günleri geride bırakması için…

Bu ikisi bile temenninin yerine gelmesi için yeterli sebep.

Olur mu? 

Sanmam.

Yine de böyle bir temenninin gündeme taşınmasının yararı var. 

AK Parti bunu kendisine uzatılan bir el olarak değerlendirebilir.

Uzatılan ele olumlu cevap alınmazsa, HDP yapılacak ilk seçimde tarafını daha rahat seçebilir; HDP’nin yanında yer alacağı tarafın partileri de onunla birlikte görünme çekincesinden kurtulabilirler.

Benim hayal kırıklığımı dostumun da yaşamasını istemem doğrusu.

ΩΩΩΩ

Reklam

41 YORUMLAR

  1. Karar Gazetesi: “2010 ila 2017 arasındaki 7 yıllık dönemde elektriğe yüzde 54 zam yapılmasına rağmen sadece son 3.5 yıllık periyotta bu oran yüzde 123’ü buldu.”

    “Merak etmeyin, uçulacak” demişlerdi.

    Hamdolsun, uçurdular.

    Yerli ve milli “Elektrozam” uçağımız nihayet Türkiye semalarında.

    21. yüzyılda Lale Devri’ni idrak edenlerin bir eksiği kalmıştı: “porsiyon açılımı”.

    Hamdolsun, o eksik de giderildi.

    Bir de kına ithalatı hamlesi gelirse, şahsımın dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağı konusunda bir şüphesi yoktur.

    O zaman: Haydi eller havaya Türkiye!

  2. Erdoğan’ın yakın akrabası Y. Birinci de video ile isyanlarda. “Allahınız kitabınız yok mu sizin?” diye soruyor. Erdoğan’ın etrafında bir tane namuslu adam kalmamış. Kokain çekenler ciplerde geziyormuş. Adalette çete varmış. Bir takipçisi, “Pe. . . .venk bile danışmanlık yapıyorsa halimiz bu” demesi üzerine, o takipçisine, “Helal olsun kardeşim. Doğrudur, sen de gündemi takip ediyorsun demektir.” diyerek karşılık vermiş. Videodaki bu sözlerinden önce, Sedat Peker adına yazılan ‘Reis’ şarkısını söylemiş. “Tayyip Erdoğan seni aldırır” diyen bir başka takipçisine, “”İnşallah aldırır. Zaten beni aldırmasını bekliyorum. Gelip beni alsın o namussuzlar. ” şeklinde karşılık vermiş.

    Vallahi şimdi benim zihnim karıştı.

    Benim bildiğim, Erdoğan’ın etrafındaki herkes yerli ve milli vatan evladı. Birinci, herhalde bir bildiği var ki, söz konusu şahsın etrafında bir tane namuslu adam olmadığını söylüyor.

    İsyan ettiğine göre, derin bir kuşku içinde olmalı ki, merak edip soruyor, “Allahınız kitabınız yok mu sizin?” diyerek.

    Neyse. Acele etmeyip bekleyelim.

    Belki işveren arkadaşımız Ahmet Bey zaman bulur ve gelip burada bu tuhaf duruma bir açıklık getirir.

    Hatta belki bir güzellik yapar, fazlasından bize Oruç Reis ve navteks durumlarında güncelleyici bilgiler de verir.

    Türkiye’de ayda iki kez doğal gaz ve elektrik fiyatları güncellenebiliyorsa, bence Oruç Reis ve navteks işleri de pekala bir zaman ardışıklığına endekslenip güncellenebilir.

    Benzer bir güncellemeyi semalarda dolaşan yerli uçak filomuz ve Karadeniz’de keşfedilmiş doğal gaz için de beklemek hakkımız mı?

    Bence değil.

    Ama, Ahmet Bey ne düşünür, orasını bilemem. Belki de “O da hakkınız” der, bir “torba güncelleme paketi” ile sevindirir bizleri.

  3. Nihayeti saray baskısından azda olsa nefes alan Adalet’ın yarımda olsa kanunları hatırlamalarında umutlar yeşermeye başlamışa benziyor. Bunda halkın boy göstermesi etkili olmuş olabilirmi?

    Iki iftira ve yalanı nihayet düzelttiler darisi diğerlerine.

    300 küsür emir erlerinin parmakları değil Adam gibi adam
    Gergerlioğlu kazandı
    Kopi
    ×××××××
    Anayasa Mahkemesi’ den Gergerlioğlu için hak ihlali kararı
    Anayasa Mahkemesi, milletvekilliği düşürülen HDP’li Ömer Gergerlioğlu ile ilgili kararını verdi.

    Anayasa Mahkemesi, vekilliği düşürülen Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bireysel başvurusunu sonuçlandırdı. Yüksek Mahkeme, Gergerlioğlu’nun “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine karar verildi.

    Mahkeme ayrıca Gergerlioğlu hakkında ilk cezayı veren Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ivedilikle yazı gönderilerek tahliye edilmesi için gerekli işlemin yapılmasına karar verdi.
    Hani buda MIT’e kurulmuş tuzakti.
    ×××××××
    MİT Müsteşarı Fidan’ı ifadeye çağıran ve Oslo görüşmelerini sızdırmakla da suçlanan eski savcı Sadrettin Sarıkaya, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, özel hayatın gizliliğini ihlal ve devletin gizli belgelerini sızdırma suçlarından beraat etti. Sarıkaya’ya sadece üyelik suçlamasıyla ceza verildi.
    ××××××

    • Ee, nurdan abla, şimdi otoriteye saygılı mıyız değil miyiz? Türk yargısı altın çağını mı yaşıyor yoksa yine tukaka mı???

  4. Evet bazılarının ağzını, burnunu, gözünü, kulağını sadece tezek kokusu açıyor; parayı bastırsan daha neler neler…

    “Birisi güzel koku satanların pazarına gelince aklı başından gitti, büzülüp yere yıkıldı. Kerem sahibi attarlardan gelen güzel kokular, başını döndürdü, yere düştü! O bihaber, gün ortasında yol uğrağına bir leş gibi yıkıldı, kaldı. Derhal halk başına üşüştü… Herkes lâhavle diyerek derdine derman aramaktaydı.

    Birisi eliyle kalbini yokluyor, öbürü yüzüne gülsuyu serpiyordu. Bilmiyordu ki o alanda onun başına ne geldiyse gülsuyundan geldi. Biri bileklerini, başını ovuyor, öbürü hararetlensin diye samanlı ıslak balçık getiriyordu.

    Biri ödağacıyla şekeri karıştırıp tütsülüyor, başka biri elbisesinin bir kısmını soyup üstündekileri hafifletiyordu. Birisi nasıl atıyor diye nabzını yokluyor, öbürü ağzını kokluyor. Şarap mı içti, esrar mı… Yoksa afyon mu yuttu… anlamak istiyordu. Halk onun neden bayıldığını anlayamamış, şaşırıp kalmıştı.

    Derhal akrabalarına haber verdiler, ‘falan adam feşman yerde perişan bir halde düşüp kaldı’ dediler. Neden bayıldı, ne oldu da leğeni damdan düştü? Kimse bilmiyordu! O tabbağın (dericinin) iriyarı, güçlü kuvvetli, bilgili anlayışlı bir erkek kardeşi vardı, hemencecik koşa koşa geldi.

    Yanına biraz köpek pisliği almıştı. Halkı yardı, feryat ederek kardeşinin başucuna geldi. Ben neden hastalandı biliyorum, dedi. (..)

    Adam kendi kendine, onun iliğine damarına kat kat köpek pisliği sinmiştir. Rızkını elde etmek için her gün akşamlara kadar pisliğe gömülmüştür, tabbaklığa gark olunmuştur demişti.

    Büyük Calinus da böyle demiştir: Hastaya, neye alışkınsa onu ver! Aykırı olan şeylerden zahmet çeker; onun için hastalığının ilacını da alıştığı şeylerde ara!

    Bokböceği, daima pislik taşır durur… Bu yüzden de gülsuyundan bayılır. Onun ilacı yine köpek pisliğidir… Çünkü ona alışmıştır, onunla halli hamur olmuştur. ‘Pisler, pislerindir’ âyetini oku da bu sözün önünü, sonunu anla!”
    (fk den alıntıdır)

  5. Leoparın Benekleri Kovalayın Sinekleri

    Biden muhalefetin gerçekten çok sistemli ve azimli çalışıyor. Bu gün bir köşe yazarı SBK davasının abd ayağındaki duruşmaları kaleme almış. Sorulan sorular eften büften, konu ile alakası olmayan alanlarda geziniyor. Sorgulama Erdoğanı hedef alacak şekilde yönlendirilmeye çalışılıyor, açıkca belli. Zarrap olayındaki gibi 50 yüzyıl hapisle korkutup Erdoğan aleyhine tanıklık istedikleri.
    HDP olayı da böyle; ikiye bölünmüşler, bir kısmı çadır tiyatrosu, dolmabahçe fiyaskosu diyerek açılımı eleştirirken diğer kısmı uzlaşmadan kaçmakla suçluyor akp yi. Aşi olayında da bu durum aynen geçerli, Avrupa halkını aşıladı hükümet geç kaldı, bizi hastalığa mahkum etti diyenlerle, ak parti sizi kobay olarak kullanıyor diyenler aynı cemaatten.
    2023 te mutlu, ferah ve özgür günlere kavuşacağımıza inanan var mıdır acaba?
    Muhalefetin bile böyle bir şeye inandığını sanmıyorum. Sadece erdoğanın gitmesi onların mutluluğu için yeterli.
    Bakınız istanbul için elini bile kıbırdatmayan imamoğlundan nasıl memnunlar. Yunanistan bile Kostantinapolis artık bir pontuslu tarafından yönetilecek diye manşet attı. Pontuslu derken karadenizli demek istemişler, yesinler yalanınızı, Ülkeyi 20 yıldır bir karadenizli yönetiyor, böyle bir manşet gördünüz mü?

  6. Özal zamanında rahmetliye küfür etseler nerdeyse seni seviyorum diye sarılıp öpecek sanırdık! hep böyle olacak diye kandık.
    gün geldi, adam kazanınca 🙂 gerçekten öpmek neymiş gösteririm sana! diye anlar olduk.
    karrşındaki siyasetçi, eski BBB, BB, hatta baş komutan ve devletin başı!
    ben şahsen bu günkü politikaları destekliyor olmasamda, (zararlı dumanlı tütün mamülleri hakkında ”tam yasaklama” hatta fabrikalarını da önce satıp 🙂 sonra arsasına AVM yaptırtma ümidi ile yaşamaya devam ederken, bu kanınu çıkarıırsa:
    yeminim var oyludestek vereceğim)
    bizi yönetenler hakkında lakayıt sulu karikatürler, hrsızsınız vb delilsiz karalamalar yapılmasını sevmiyorum.
    hatta nüfüsun büyük çoğunluğundan oy alabilen parti yada yöneticilerini tu kak ilan etmeye kalkışmak hakka hukuka adalete uygun değildir bana göre.
    yıllaar yıllar önce kanunu, sistemini yerli yerine oturtmayı, yüzde kaç oran ile hangi madde değişebilir, hangi kişiler nerelere gelebilir vebenzeri konuları elbirliğiyle düzeltecektin.
    böyle kırın mırın edecek idiysen!
    bu sistemin ilk değiştiği gün! hop hop layıp zıplayacaktın.
    at üsküdarı çoktan geçmiş, bak yelken açmış aeropaya.
    hadi geçmiş olsun sana.
    Z kuşağın bir lakırdısı var: ”boş yapma”

  7. Sayın yazar yine eski türkiyenin gözlüklerini giymiş anlaşılan:
    “AK Parti ‘Kürt sorunu’ diye bilinen konuda yeniden adımlar atmayı düşünürse muhatap alabileceği bir parti HDP.” buyurmuşlar…
    O bildiğiniz sorun(terör sorunu) artık türkiye sınırları içersinde kalmadı; var mı, nerde????
    Devletimiz kürt vatandaşını şeytanlaştırmaya yönelik “yeniden adımlar atmayı düşün”mez!!!!
    Ha, evet adıgeçen kürtçü parti konusunda bazı adımlar atılıyor; katalonyada ne olduysa, venedik konvensiyonu neyi öngörüyorsa bizde de o olacak! Otoriteye saygılı olunsun, itirazı olan?

  8. Yakın bir zan diliminde, CHP ve İYİ partideki jakoben klikten milliyetçilik dozu yüksek ve HDPye karşı agresif açıklamalar gelirse KATIRCIOĞLU nun açıklamaları daha anlamlı hale gelir.

  9. HDP mv Erol KATIRCIOĞLU nun açıklamalarına tüm platformlarda trollerin full desteğine bakılırsa birşeyler kotarılıyor.
    Bakalım ne?
    Bekleyip göreceğiz.

  10. Daha önce de anlattığım bir fıkra var ; ancak tam yeri geldiği için özet olarak tekrar edeceğim.
    Of’lunun ; dışarıdan gelen bir arkadaşı , bir mezarlığın yanından geçerken mezar taşlarındaki tabanca resimleri dikkatini çekmiş ve ne olduğunu sormuş . Of’lu cevap vermiş ,
    – Bu tapanca resimleri o kişunun gahramanluğini cösteriy! Tapanca sayisi gadar adam furmiştir , sonunda da gendi furulmiştir ! Yani furdi , furdi , furuldi cibi daaa.. !
    Arkadaşı ,’ Hııı.. anladım ! der ve tekrar sorar ,
    – Peki hiç tabanca resmi olmayan nedir ?
    Of’lu cevap verir ,
    – Onlar pisu pisune citmiştur daaa… !
    Lütfen hiç kimse bu fıkradaki mesajı başka yönlere çekmesin !
    Terörle mücadelede bu güne kadar ; 50 bine yakın terörist hayatını kaybetmiş , buna mukabil 10 bine yakın resmi şehit ve 7 bine yakın da sivil şehit verilmiştir .Ayrıca 25 bini kamu ,12 bini sivil olmak üzere 37 bin kişi yaralanmıştır ; parasal olarak devlete maliyeti ise
    100 milyar dolardır !
    Bu sorun ne yazık ki ‘furdi , furdi, furuldi ‘ mantığıyla çözülmez !
    Selamlar ,iyi günler

  11. Elmalı davası Türkiye nin gündemini kitledi.

    Bu iddia doğru ise , Bir annenin evlatlarına reva gördüğü muamele insanı dehşete düşürüyor.

    Olaydaki anne ve baba dün Habertürke konuşmuşlar. Bu iddaaları kesinlikle reddediyorlar. Peki bu iddialar doğru çıkmazsa.

    https://m.haberturk.com/video/haber/izle/elmali-davasi-ile-turkiyede-gundem-olan-anne-konustu/728034

    Toplumun bu olaya gösterdiği refleks çok normal ve yerinde. İstesek de istemesek de bu ailenin tüm bireyleri zan altında. İddaalar gerçek veya değil ailenin tüm fertleri koruma altına alınmalı. Varsa suçları en üst düzeyde cezalanmalı,
    yoksa böyle bir durum Allah hakgetire. Toplum zaten bu aileye ceza kesmiş. En azından  çocukların fotoğraflarına ve videolarına erişim bir an önce engellenmeli.

  12. Ender bey “Kürt sorunu bitirilmek istenmediği için belirsizliğin devam etmesini istiyor devlet.” buyurmuşsun ama o işler eskidendi;
    kusura bakma ama türkiye içinde terör sorunu bitmiştir. Başka kapıya!
    Hayrettin beyin dediği gibi geriye de “niyeti meçhul kuyruk acılı birileri” kaldı işte…

  13. AkParti oncesinde siyasilere agir elestirier olurdu, TVlerde alay konusu olurlardi, kimse bu yaptiklarindan dolayi cezalandirilmazdi. Hatta, benim net olarak hatirladigim 12 Eylul ve 28 Sbt gunleri, bugunle kiyaslaninca, zemzem suyu ile yikanmis gibiydi.
    AkParti HDP ile gorusebilir mi? Kapali kapilar ardinda konusulmadigi ne malum? Malum, iktidar partisi bir “arka kapi” politikasi uzmani. F.Koru bey bizlerden iyi bilir; Iktidar partisi kurulus asamasinda ABD’de yahudi lobileri ile gizli sakli iliskiler icinde imis, bu konuda kitap bile var (N.Gungor, Yenilikci Hareket). ABD deyince, F.G.yi anmadan olmaz, ilk onbir yil boyunca adeta iktidarin kurucu ortagi gibiydi, ictikleri su ayri gitmezdi.
    20 yil once, herseye ragmen, Turkiyede Demokrasi vardi, ifade ozgurlugu vardi, Siyasal dincilik herseyi alt ust etti, sonuc “tek adam sistemi ve KHK duzeni” Boyle sistemlerde (sistemsizlik demek daha dogru) her sey olabilir, sadece olmaz olmaz…

  14. Dogu da Pkk şantiyeleri yakıyor, işçileri öldürüyor, araç gereçleri yakıyor, mütahitlere tehditler savuruyor, fabrikaları yakıyor, köprüler ve yollara hendek kazıp bombalar yerleştiriyordu. Sonra Hdp çıkıp bölgeye yatırım yapılmıyor yalanını ortaya attı, sonra devletin milletin paralarını kandile aktardığı ortaya çıkmıştı.
      Batı da Chp,  Köprü yol yapmayacaksın, havalimanlarını kapatacağız, enerji santrallerinden vazgeçeceksin, ne işimiz var Suriyede, Libyada, Karabağda, Somalide, katarda, doğu akdenizde, Sihalara karşı çıkacaksın, herşeyi çarpıtacaksın, hergüne 3 yalan sığdıracaksın, kanal istanbul mütahitlerini tehdit edeceksin,  nerede 128 milyar yalanı tutmayınca katar yalanını tedavüle süreceksin, sedat peker ve Sbk olayı artı1 tv ye kaydığında yalanlara ara vereceksin. Diktatör, saray padişahı, Netanyahuya benzeteceksin. Ülkeyi sürekli gerip, bunlar yönetemiyor yalanlarına sarılacaksın.
     
    Ne farkları var bunların.

    Gençleri, Z kuşağını çantada keklik görüyorlardı, Her türlü manipilasyona tabi turuyorlardı.Böyle yapmaya devam ederler inşallah,  gençleri gerizekalı sanıyorlar herhalde.Bunların ne mal olduğunu daha çabuk kavradıklarının farkinda değiller.

  15. Şu 500 bin liralık tazminatı ben cumhurbaşkanlığı makamının şanına yakıştıramadım ; memlekette devasa bir enflasyon var , bunun artık milyon üzerinde olması gerekir !
    Ha bir de herkesin gözü aydın,Kılıçdaroğlu hakkında (20 milletvekiliyle birlikte) dokunulmazlığın kaldırılması meselesi var !
    Böylece memleket dikensiz gül bahçesi olur !

  16. Ben bu konudaki görüş ve düşüncelerimi daha önceki yorumlarda da ifade etmiştim ; o nedenle ve özet olarak tekrar arz etmek istedim.
    Bu Kürt sorunu ve ona bağlı olarak terör sorunu 1860 dan bu yana devam etmektedir.Devlet her zaman , sorunun nedenlerini araştırıp incelemeden hep silahlı mücadele ile üstesinden gelmeye çalışmış ancak bu durum sorunun kangrenleşmesine , husumetlerin nesiller boyu devam etmesine sebep olmuştur .Bir ara ,son derece isabetli bir şekilde uygulanmak istenen ‘çözüm süreci ‘ maalesef içinin boş bırakılması ve iki tarafın da suistimali neticesinde sonuçsuz kalmıştır .Geçen sene uygulanmaya başlayan ‘ikna yöntemi ‘ de bu arada zikredilmesi gereken en doğru , en mantıklı ve akıllı bir hareket şeklidir ; bu ikna neticesinde geçen sene 250 kadar ve bu sene de 100 e yakın terörist , bu bataklıktan kurtarılmış ve kazanılmış oldu !
    Ancak , nihayet en son 37 seneden beri bütün şiddetiyle devam eden terörle mücadelede ne yazık ki henüz bir sonuç alınamamıştır . Devlet yetkilileri, sürekli olarak en son terörist bitene kadar bu mücadelenin devam edeceğini beyan ediyorlar . Peki , en son teröristi de ‘ etkisiz hale getirince ‘ bu sorun bitmiş mi olacak ! Sadece şeklen biter , onun dışında her şey halının altına süpürülmüş olur ; sebep olunan kinler, husumetler , intikam hisleri nesiller boyu devam eder, gider !
    Tarih boyunca Avrupa ülkeleri ve özellikle Almanya- Fransa , tarihi husumet ve kinleri nedeniyle birbirlerini hep katletmişler , aralarındaki savaşlarla adeta birbirlerini mahvetmeye, yok etmeye uğraşmışlardır .Ancak aklı başındaki insanların, liderlerin, yöneticilerin gayretiyle bunun sonunun olmadığını görmüşler , geçmişte yaşanan her şeyi bir kenara bırakarak elele vermişler , birlik beraberlik ve dayanışma içine girmişler ,nihayet 70 seneden beri huzur ve sukûn içinde , mutluluk içinde hayatlarını devam ettirmeyi başarmışlardır .
    Devletler bu başarıyı sağlarken biz neden kendi vatandaşlarımızla bunu başaramıyoruz !
    Kör kör parmağım gözüne ; Allah akıl fikir versin !
    Herkese selamlar saygılar

    • Ali bey “…biz neden kendi vatandaşlarımızla bunu başaramıyoruz !” ifadenizde geçen “vatandaşlarımız” pkk mensupları mıdır yoksa kürt kökenli yurttaşlarımızla devletimizin bir sorunu mu var?
      İspanyadaki katalan bölgesinde batasuna işi nasıl ab standardıyla çözüldüyse hdp de öyle halledilecek inşallah, size uyar mı?
      Batılı ülke çözümü yani, uyar heralde???

  17. Akp nin HDP ile el sikisabilmesi içi en önce Bahçeli ve Perincekten kurtulması lazım oda zor biraz paçayi kaptırmış birkere

  18. Sayın Koru ,

    Hayaller olmaz ise hayal kırıklıkları da olmaz Ancak hayal etmek insanı mutlu eder.
    Çocuk istismarı diye en yüksek perdeden olaya müdahil olanlar bu konuda asıl kararı vermesi gereken bağımsız yargının görev alanına karıştıklarının farkında değil . Sosyal medya yıkılıyor , yargısız infaz yapılıyor. Bir tek Allah ın kulu çıkıp da bekleyelim, görelim işin asli nedir demiyor. Hapise giren gelininden torunlarını da almak isteyen babaannesinin senaryo yazdığı ve oynadığı ortaya çıkıyor. Avukatın görüşlerini haber yapan basın mahkemenin görüşünü almadan manşet atıyor buna da gazetecilik diyor.
    Birileri de bu güzel ve yalnız ülkenin insanlarının siyaset alanında rasyonel gelişmeler yapabileceğine dair hayaller kuruyor.

    • bu davaya adalet bakanlığından sosyal derneklere kadar herkes müdahil oldu.
      neden?
      çünkü trafik kazalarında gencecik insanları katledenler tahliye oldular,
      eşlerini bıçaklayanlar tahliye oldular,
      sonra yarım kalan işlerini tamamladılar, eşlerini öldürdüler.
      çocuk tacizcileri serbest kaldığı için baska çocuklar zarar gördüler.
      toplum o nedenle bağımsız! yargı konusunda bekleyelim görelim demiyor, belki gördükleri yetmiştir.

      ” Hapise giren gelininden torunlarını da almak isteyen babaannesinin senaryo yazdığı ve oynadığı ortaya çıkıyor.” muş.
      bu da bir yargı degil mi?
      anne ve üvey babanın suçlu olduğunun düşünülmesinden ne fark burada? velev ki doğru olsa bile zarar görecek olan insanların korunması esastır. sorun burafa olduğu için inssnlar tepki gösteriyorlar anlamak neden zor?

      bir iki elestirileri nedeniyle tutuklu yargılanan insanlar varken bu kadar canavarca suç işleme potansiyeli olanların serbest kalması infiale sebep oluyorsa ülkemizdeki yargının hali nedeniyledir, toplumun vicdanına dokunmuş binlerce dava olduğu icindir, eleştirmek icin bunu seçmeniz ne kadar enteresan. serbest kaldığı için başladığı işi bitiren canavarları hiç duymadınız galiba? bunca adaletsizlik olmasaydı böyle infialler olur muydu?

    • Melik bey sizce “…bu güzel ve yalnız ülkenin insanları siyaset alanında rasyonel gelişmeler yapabilemez” mi? Tam anlaşılmıyor, biraz açar mısınız?

  19. Emir büyük yerden, yani üst akıl dedikleri yerden gelirse neden olmasın?
    Bu arada Fiyat İstikrar Komitesi kurulmuş.
    Sahi Merkez Bankasının görevi neydi?
    Bu komite bile ek kamu maliyeti demek değil mi?
    Yani zam olarak ödeyeceğiniz maliyet.
    Yan fiyatlar dalgalı şekilde değil istikrarlı şekilde artacak.
    Birkaç ay böyle idare ederler.
    Daha sonra “Fiyat İstikrar Komitesini Denetleme Kurulu” kurarlar
    “Fiyat İstikrar Komitesini Denetleme Kurulunu Kontrol Başkanlığı” nın kurulması hapı tuttuğumuz itirafıdır.

  20. Yaşadıklarımızdan sonra bana kalırsa değil benek deri bile değişebilir. Biliyorsunuz gömlek çıkarılıp yeniden giyilmişti. Bir şey ayak altına alınmıştı yine baştacı oldu filan.

  21. Avantacıların iktidarını korumak için atmayacağı takla yoktur. Olmaz olmaz demeyin olmaz olur, hem de bir ne olur…

      • İMF 6 milyar dolar yardım parası göndermiş türkiye batmasın diye. “İMFyi ülkeden kovan o lider” gitti İMFnin yardımına muhtaç lider var artık. daha ne olsun?

    • Akp çoktan kaybetti, İstanbul’u, Ankara’yı, Antalya’yı, Adana’yı. Bize yeni bir şey söyle. Ne diyordu, “İstanbul’u kaybeden …”. Sadece uzatmaları oynuyorlar. Bu öyle bir uzatma oldu ki, bütün pislikler de, müsilajdan çökmeye mafyaya eroine, aile boyu yolsuzluklara, hepsi birden ortaya döküldü. Efendi efendi gitselerdi zamanında belki görüntüyü kurtarırlardı. Ama o da bitti. Artık tarihin partiler çöplüğüne postalayacağız akp’yi. Zamanı gelmişti. Türkiye için fazla uzun yaşayan bir parti oldu. Zararı da kat kat fazla oldu. Şimdi söke söke ödetecekler o borçları.

  22. Ancak güçlü bir halk desteğini arkasına almış reformcu bir siyasal parti Kürt sorununun demokratik ve eşitlikçi bir yoldan çözümüne cesaret edebilir. Vakti zamanında AK Parti’nin o cesareti gösterebilmiş olmasının nedeni de buydu. Böylesi ender siyasal konjönktürler dışında, Kürtler ve Kürtlerin partisi, kitle desteği azalmış, yolsuzluklar dolayısıyla inandırıcılığını yitirmiş partilerin iktidarlarını sürdürebilmenin yegane aracı olarak en etkili iç politika malzemesidir. El altından sallarsınız bir mesaj Kandil’deki uğursuz ve bunak PKK şeflerine. Bunlar orada burada sansasyonel terör eylemleriyle ortalığı kan gölüne çevirirler. Böylece, halka verebileceği hiçbir şey kalmamış iktidar, vatan, millet, sakarya hamaseti üzerinden PKK terörünü bahane ederek, içeride her tür demokratik hak talebini ve demokratik muhalefeti ezmek anlamına gelen ‘güvenlikçi iç politka’ denilen ali cengiz oyununu bir kez daha sergiler. (PKK şefleri, “Şimdi olmaz, başka öncelik ve meşguliyetlerim var” demeye getirirse, bu da sorun teşkil etmez. Çekersiniz gizli bir operasyon, “PKK yaptı!” diyerek yine arzu ettiğiniz hedefe ulaşırsınız.)

    Sağ bir iktidar, artık sergilene sergilene kabak tadı vermiş bu oyunu bir kez daha sergilediğinde, başta CHP gelmek üzere, bütün muhalefet, mevcut iktidara destek ilan etmek üzere sıraya girer, iktidar partisinin arkasında hizalanır. İstisnasız tüm partilerin seçmen tabanı, on yıllarca hamasi bir milliyetçilik ve Kürt düşmanlığı ile tornadan istendiği biçimde geçirilmiş olduğu için, bütün partiler yek vücut olur.

    Kürtler ve Kürt partisi çok işlevsel olduğu için, onun Türkiyelileşmesini istemez mevcut düzen. Kürt partisini kapatma girişimi, hem iktidar partisinin seçmen kitlesine o kitlenin talep ettiği gazı verip onları memnun ender, hem de iktidar süresini uzatmasını sağlar. Bu iki-yüzlü siyasetin eşzamanlı olarak yaşanan bir diğer getirisi, Kürt partisinin lider ve yöneticilerini, milletvekillerini hapse atarak, seçimle kazanmış oldukları belediyelere kayyum atayarak, partinin ve seçmenlerinin radikalleşmesini, dolayısıyla PKK’nın o parti üzerindeki kontrolünü kolaylaştırmasıdır. Bu şekilde, PKK’nın diri kalması da temin edilmiş olur.

    Şiddet ve çatışmalar, kimin işine gelir?

    Elbette ki ‘güvenlikçi siyaset’ten kim nemalanıyorsa onun işine gelir: halihazırdaki iktidar, ordu ve emniyet bürokrasisi. Siyaseti bunlar tayin etmeye başlarlar, iktidar siyasetçilerine düşen rol de hamasi milliyetçilik gazına abanarak bunların siyaset üzerindeki tahakkümüne meşruiyet ve kitle desteği kazandırmaktır.

    PKK’nın soysuz ve bunak şefleri de doyasıya yaralanır bundan. Şiddet ve çatışma sürdükçe, şefliklerini yeniden üretmek, beyler paşalar gibi yaşamak, silah ve uyuşturucu ticaretinden faydalanmak mümkün olur.

    Neredeyse yarım asırdır tekrarlanıp duran bu bayatlamış öykünün son bulması için üç önkoşulun bir araya gelmesi gerekiyor:

    (1) CHP’nin vesayet düzeninin amiral gemisi olmaktan uzaklaştırılarak sivilleştirilmesi (D. Baykal sonrası, ulusalcı faşistlerin tasfiyesi, M. İnce gibi vesayetin askeri olan tiplerin parti içinde güç yitirmeleri, partinin seküler-seçkinlerin ve seküler orta sınıfın dışındaki kesimlere açılması gibi adımlar önemli ve değerlidir, ancak daha gidilecek çok yol vardır. Muhafazakarların demokratik ve reformcu basıncının yokluğunda, CHP bu dönüşümü tek başına başaramaz. Muhafazakarların sivil ve demokratik siyaset sopasını sürekli olarak CHP üzerinde tutmak gerekir. Kendi haline bırakılırsa, alıştırılmış olduğu gerici, seçkinci, otoriter kodlarına geri döner, vesyetçi baba evine sığınır.)

    (2) Demokratik ve barışcıl siyaset alanının genişletilerek HDP içindeki sağlıklı aktörlerin daha da güçlenerek partiye tümden egemen olmaları.

    (3) Demokratik, sivil ve reformcu bir merkez partisinin geniş kitle desteğini arkasına alarak siyaset alanına hükmetmesi, CHP’yi kendi peşine takması.

    Doğru olan önerme AK Parti’nin yazgısının Türkiye’nin yazgısı olduğu değildir.

    Doğru olan önerme, Deva Partisi’nin yazgısının Türkiye’nin yazgısı olduğudur.

    Deva Partisi’ni güçlü bir kitle partisi olarak iktidara taşımayı beceremeyen Türk muhafazakarları ve topyekün olarak Kürtler hep birlikte kaybederler.

    Kürtler bölünmek istemiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti altında Türklerle eşit, onurlu, barış içinde bir yaşam sürmek istiyorlar. Kürtlere demokratik katılım araçları verilmedi. Devlet ve PKK arasına sıkıştırıldılar onyıllarca. Çerçekten övgüye değer bir sabır gösterdiler.

    Koşulların aynı kalması halinde bu sabrın daha ne kadar devam edeceğini bilmiyoruz.

    Kibre ve ergen dünyasında kalıp çok güçlü ve her şeye muktedir olduğu yanılsamasına alıştırılmış Türkler, “Vatanı böldürmeyiz!” diyerek babalanmanın her şeye yettiğine inanıyorlar. Oysa, Türkiye, Kürtlerin sabrı sayesinde bölünmekten uzak kalabiliyor.

    Çok geçmeden, Irak’tan sonra, Suriye topraklarında da özerk bir oluşuma sahip olacak Kürtler. Orta Doğu Kürtleri, gecikmiş bir milliyetçi uyanışı yaşıyorlar ve bu süreci tersine çevirmek mümkün değil.

    Türkler akıllarını başlarına toplamaz ve Türkiye’deki Kürtleri on yıllardır sürdüregeldikleri hort-zort siyasetine mahkum olmaya zorlarlarsa, Kürtlerimizi hepten yabancılaştırırlar ve bölünme gerçekten de ciddi bir risk haline gelmeye başlar.

    Bu meseleyi akıl, sağduyu ve ahlak temelinde çözebilmek için, hem Türklere hem de Kürtlere düşen görevler var.

    HDP’yi itip kakarak bundan çok hoşnut olan PKK’nın bunak ve katil şeflerini memnun etmek istiyorsanız, bu partinin milletvekillerinin ve belediye başkanlarının cezaevinde tutulmalarına, bütün belediyelerin gayrı-meşru ve ahlaksızca ellerinden alınıp oralara kayyum atama siyasetine destek vermeye, “Hele önce bir PKK’yı lanetlesinler, rüştlerini ispat etsinler, sonra ne yapacağımızı düşünürüz” şeklindeki kibirli ve buyurgan dilinizi muhafaza etmeyi sürdürün. Böylece, PKK hep payidar kalsın. Hep yoksul gençler ölsün. Hep bir eli yağda bir eli balda PKK şefleri ile generaller, envayi çeşit uyuşturucu ve silah kaçakcısı, mafyatik aktörler nasiplensin. Türkiye, miyar dolarlarını çatır çatır bu budalaca savaşta yakmaya devam etsin. Ülke, hepimizse kaybettiren bu ilkel siyaset ve bu ilkel, çıkarcı siyasal partilerle yönetilmeye devam etsin. Türkü ve Kürdü ile yoksullaşmaya, işsiz kalmaya devam edelim.

  23. iktidara düşman lazım.
    hdp ideal.
    keza fetö,
    bütün muhalefeti düşmanlaştırıyorlar ama diğerlerine göre zor tabi. saadet terörle ittisaklı, iyi ve deva fetöcü, chp pkklı. odalar da batı ajanları. bol malzemeli büyük beka pastası. akp ve mhp de hepsiyle mücadele ediyor, vatan millet sakarya. uzun süre de işe yaradı aslında. bu zincir yerel seçimlerde kırıldı. sisiye mi oy vereceksiniz, binaliye mi?
    millet binali demedi.
    imamoğlu iki kez kazandı.
    hdp neden şimdi kapatılıyor?
    oylar düşüyor da ondan. beka belasından değil, iktidarı kaybetme belasından. ben bir kapatma kararı ummuyorum. cumhurbaşkanını biz belirleyeceğiz diyor hdp, bu kesinlikle çok ciddi gerçekliği olan bir beyan. dolayısıyla bu kapatma sürecini seçimlere yönelik bazı stratejik çalışma gibi okuyorum, içinden bazı sırlı anlaşmalar mı çıkar, seçim değişiklikleri mi olur, etüt ediliyor diye düşünüyorum. oy için öcalangiller bile hidayete erdi tvlerde akp için oy istedi, konuşulmaz anlaşılmaz tasası nerden çıkıyor bilmem, oysa herşey mümkün herşey mubah.
    bana göre asıl beka sorunu fakirleşme ve yolsuzlaşmadır. parası olmayan insan her türlü tehlikeye açıktır, ülkelerde öyle, para bulmak için taviz verirler. yoksullasan ülkelerde insanlar depresif olur, manipülasyonlara açık olur. merkez bankası eksi rezervlerde. borç hiç olmadığı kadar çok. israf desen tüm zamanların rekorunu kırdı. yolsuzluk odacılara kadar geldi. işte bu tablo beka sorunudur. halkına kara sevdalı insanlar, en çok ezenler oldular. şimdi bir tasarruf paketi açıklanmış. arabaların % 20 azaltılması öngörülmüş. neredeyse çaycılara, odacılara bile veriliyordu. bu zihniyette %20 artmazsa tasarruf olur. ama ihalelerin canlı yayınlanması çağrısı , tasarruf paketleri falan seçim hazırlıkları değilse nedir? bir tür aydınlanma mı diyecegiz?

    • Didem hanım “…ama ihalelerin canlı yayınlanması çağrısı , tasarruf paketleri falan seçim hazırlıkları değilse nedir? bir tür aydınlanma mı diyecegiz?” buyurmuşsunuz da; valla bence de böyle bir “aydınlanma” olmaz ama neyse…
      Dünkü soruma bi cevap verin de biz de öğrenelim; bağımsız kuruluşların hazırladığı rüşvet endeklerine göre türkiye ve polonyanın durumunu bi görelim????

    • Herkesin tok ve zengin olduğu ülkelerde hele bir de hepsi okumuş ve profesör olmuşsa kimsecikler tehlikelere filan açık değildir, beka meselesi filan sağlama alınmıştır değil mi didem hanım; kanada, abd, israil, japonya, fransa, hindistan…

  24. Savunma sanayi, siyasilerin ve bürokratların oğulları, damatları, tezgahlar. Yahu nasıl bir çökücü bunlar, aile boyu hepsi. Bu kadar rezaletler yolsuzluklar olur biterken, nasıl koskoca 80 milyonluk ülke ayakta uyutuldu? Bu nasıl bir muz cumhuriyeti? Utanılacak durum gerçekten. Rezaletin boyutları artık hafsala olmaz seviyelerde. Yani yuh, gerçekten yuh. Bir tripoda diyorduk, artık bir tweet’e yenileceksiniz diyoruz.

  25. 500 milyon tazminat ne yaaa? Yarım milyar TL. Milyardan aşağı paraları gözleri görmüyor. Vergi affedilecek, yarım milyar sil Cengiz’den. Tazminat alınacak Kılıçdaroğlu’ndan, yaz oğlum yarım milyar. Oy oy.

    Aşağıdaki mutlaka izlenmeli, Rizeli uşak coştukça coşuyor sona doğru, zıplıyor hopluyor, süper 🙂

    https://youtu.be/ChnRgKF9L0s

    Bu uşak da domuza oy vereceğim diyor en sonunda. Züperrrr …

  26. “Köpek aday olsun köpeğe oy vereceğim” demiş, gözaltına almışlar. Bu kadar da olmaz, yuh artık böyle iktidara:

    https://youtu.be/qskMBvlbQBc

    Rizeli uşaklar çok eğlenceli mutlaka izleyin. Bir tanesi Demirtaş’a oy vereceğim diyor. Onu niye almadılar acaba? Bir uşağımız da çatı aday olmasın, bir çok aday olsun diyor, sona kalan kazansın diyor. Bravo o uşağa da. Rizeli uşaklar seçim istiyor seçim, eyyyyy …

    Elektrik, gaz fiyatları yine “güncellenmiş”!

  27. Kürt sorunu bitirilmek istenmediği için belirsizliğin devam etmesini istiyor devlet. İktidar da bunu satın aldı, iktidarının devam edebilmesi için. Terör de aynı şekilde kullanışlı bir araç devlet ve iktidar için. Onu da bitirmek istemiyorlar. Arada terörü destekliyor bile olabilirler. Bazen doğrudan (örneğin kitabevi bombalaması, bizim iyi çocuklar), bazen dolaylı (göz yumulan pek çok katliam) olarak. Aslında bilinmeyen bir şey kalmadı. Ancak göz göre bu sorun devam ettiriliyor işte. Aynı şeyler tekrar tekrar yaşanarak üstelik (parti kapatma gibi). Burada yapılacak tek şey kamuoyunu ikna etmek. Bunun böyle olduğunu sürekli göze sokmak ve iktidarın/devletin söylemlerini ciddiye almayıp bozarak ve farklı tavır alarak. Muhalefetin yapması gereken HDP’yi muhatap alması, koruması kollamasıdır. Bunu saklı gizli değil açık bir şekilde göstererek yapmasıdır. CHP desteğini açık versin. Nasıl olsa yüzde 25’de. Daha aşağı inecek hali yok ya. Tam tersine artması daha muhtemel.

    Çözüm için de daha açık konuşmak gerekiyor. Ne ile korkutuyor devlet, bölünürüz küçülürüz. O zaman hodri meydan. Referandum yapalım diyecek muhalefet. Varsa da yoksa da görelim. Bölünmek isteyen iller imza toplasın referanduma gidelim bu iller için. Herşey açıkça karar verilsin, demokratik bir şekilde. Batı böyle yapıyor. Bir kere de değil. Her bir kaç yıla Quebec, Kanada’dan ayrılmak için, İskoçya’da Birleşik Krallık’tan ayrılmak için oyluyorlar. AB’den ayrılmayı oyladılar ve ayrıldılar da. Demokrasi böyle açık ve net olmalı. Sürüncemede bırakmamalı meseleleri. Biz de en ileri demokrasiyiz, öyle diyor iktidar, neyimiz eksik. Getirsinler sandığı.

    • Hayret yaa! Kafaya bak kafaya! Allah selamet versin sana Ender, emi! Senin gibi muhalefet olmaz olsun! Dünyadan haberin yok. Öyle ya! neyimiz eksik Kanadadan, neyimiz eksik İskoçyadan. 40-45 yıldır ordan burdan çekiştiren çekiştirene. Alt taraftan bir yerden bir tuğla çeksinler seyreyle sen çatırtıyı. O kadar sağlam temeller üzerindeyiz ki bölünmeyiz daha fazla küçülmeyiz. Bize bir şey olmaz, öyle mi? Bekara karı boşamak kolaymış hesabı seninki de o hesap. Ekonomi nanay, sanayi ve teknoloji nanay, ziraat ve hayvancılık, … her şeyin nanay olduğu bir dönemde Ender beyin istediği bir kaç referandum yapalım Çekya ve Slovakya gibi olsun bitsin bu işler… Onunla kalsa keşke. Ermenilerede ne isterlerse verelim, diğerleri de sıraya geçsin. Türkiye dükkanı kapasın. Tarihten yok olmanın eşiğne getirilsin.. Mukayese mantığın ve verdiğin örnekler öyleki sende akıl izan olmadığını gösteriyor. El İnsaf! dedim ya, bekara karı boşamak kolay. Seninki de o hesap. Ya toy bir delikanlısın ya da niyeti meçhul kuyruk acılı birilerinden.

      • Tūrkiyeliler! Adam,olurmu?
        Zannetmiyorum.
        Peki neden adam olamaz? Însanlık’tan haberdar olmadıkları için. Mesut Yilmazin değil,
        Rahmetli Özal’ın ANAP’ından sonra ikinci bir Türkiye partisi olan HDP,’ye Terörist diyen halklar hiç bir zaman ADAM olamazlar..olamazlar çünkü çok cahiller.
        Kardeş çocukları olan Sancar’lar’ın birisi ile gurur duyan en az onun kadar değerli ve kendî menfaatı için değil Türkiyenin ve insanlığın hayırı için Üğraşan birisine kalkıp terörist diğenler’e inanan halk hıç bir zaman başarílí olamaz.
        ŞU AN TÜRKIYE RUH HASTALARI, MAFYA, HIRSIZ, VE ZALIMLER TARAFINDAN YÖNETILDIĞINDEN DAHI HABERI olmayan gören körler duyan sağırlar Dünyanın kiprit kutusu kadar küçülmesine RAĞMEN, herşeyi tersinden okuyan kinci halka Allahu Teala yardim etmez…
        15 Temmuz’a halen daha darbe değil darbe girişimi diyenlere inanaçak kadar gözlerini kin Kalplerini nefret bürümüş bir toplumun ARKADAŞLARI ŞEYTANLAR’DIR.
        Gergerlioğlu’nun Başına gelenler herhangi bir ülkede yaşanmış olsaydı o ülke halkı O meclisi içindeki parazitlerin başına yıkardı.

        PKK dan kaçan o kadar fazla insan varken, Şeçimlerde Neden onları TVlere çıkarmiyorlarda öcalanın Kardeşini çıkarıyorlar? Şahsen ben onun çıkmasındada birilerinin menfaati haricinde bir mahsur görmiyorum.

        PKK olmasa Erdoğan,Bahçeli, Perinçek gibileri Tùrkiyeyi param paça edebilir’miydiler?

        Seçtiklerinden değil bebeklerden hesap soran bir halka ne denir?
        15 Temmuz darbesi 4 yíl 11ay 15 gún oldu bunlar halen daha Türkiyenín miliyonlarca para harcayíp yetiştirdiği değerlerin’den yüzlercesini tutuklamaya devam ediyorlar. Türkiye Cumhurriyeti! Tayyip Cumhurriyeti oldu olalı, her taraf hapishaneler ile dolum taşmasína rağmen 5 kişilik hücrelerde 30 kişí istifleniyor. Hapishane inşatlari’de hiz kesmeden hergün artarak devam ediyor.

        İnsanlıktan bey haber olanlan bir halk’ ın sonu hüsrandır.
        Burdaki yapílan yorumlardan’da anlaşılmiyormu?
        Bende dahi bir kaç yorumcu arkadaşlar atılan iftiralara inanmayíp karşí çıktığımíz zaman Cahiller tarafında bizlerinde iftira ile terörist ilan ettikleri guruotan olduğumuzu yaziyor ve hakert ediyorlar.

        Oysaki kendisini insan olarak kabul eden bir varlik iftiralara ve yalanlar ile yíkílan hayatları yikanlari yıklan babasi dahi olsa sustuğu zaman dilsiz şeytan olmak yerine dilli şeytanlarí hedef tahtasına yatırílmaktan korkmadığíní bilemezler.
        Şu an 4 ortakli ihtidar partileri HDP’yi kendileri’mi zannediyorlar?
        Bunda yanılíyorlar HDP Tam bir Türkiye partisidir. Onlar gibi bölücü ve lokmayı çiğnemeden yutanlar gibi değler.

      • Ekonominin nanay olmasının sebebi demokrasi ve hukuk olmaması zaten. Ekonomi nanay, o zaman demokrasi rafa diyorlar Kürtlere de Türklere de. Bir kere de demokrasiyi deneyelim. Getirin şu sandığı, verin herkese sonsuz ifade özgürlüğü ve kendi kaderini belirleme hakkını. Bunlar insan hakkı. Siz zorbalıkla bunları yok ettiğinizde kimsenin düşüncesini değiştirmiş olmuyorsunuz. Bilakis daha da keskinleştiriyorsunuz. Kürtler eğer birlikte yaşamak istemiyorlarsa buna hakları yok mu? Siz ne hakla boşanmak isteyen birisini zorla evli tutuyorsunuz. Buna hakkınız yok. Zorbalıkla evlilik yürümüyor. Bunu öğrenemediniz mi? Bu zorbalığın sonucu her gün kadınlar sokakta bıçaklanarak öldürülüyor bu ülkede. İktidar da İstanbul sözleşmesinden çıkarak bu zorbalığa yol açıyor, tekrar ve tekrar.

Yoruma kapalı.