‘Metal yorgunu’ AK Parti’nin kendisi olmasın? Son görevden almalar beni yeniden düşünmeye zorladı…

39
Reklam

Hatırlar mısınız, bilmem; bir zamanlar tartışma gündemimizde, valilerin de belediye başkanları gibi seçimle işbaşına gelmesi konusu vardı. Anavatan Partisi’nin iktidarı sırasında başlayan bu tartışma, Refah Partisi’nin iki büyük kent başta olmak üzere bazı belediye başkanlıklarını kazanması üzerine telaşa kapılan devletin valiler eliyle seçilmiş başkanlara baskı yapması üzerine, bir kez daha alevlenmişti.

Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin çoğunda valiler de belediye başkanları gibi halkın oyuyla seçilir.

Türkiye’de de ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ ile birlikte valiler de seçime tabi tutulsaydı bunun etkisi ne olurdu dersiniz?

Acaba halk şimdi devletin kendisini yönetsin diye gönderdiği valilerin benzeri kişilere oy verir miydi?

Esas sorum ise şu: İki yerel yönetici de halk tarafından seçiliyor olsaydı, merkezi irade birini (sözgelimi şimdi olduğu gibi belediye başkanını) görevden almaya kalktığında, diğer seçilmiş yönetici (vali) ‘kayyım’ atanır mıydı ya da atandığı takdirde görevi kabul eder miydi?

Hiç sanmıyorum.

Seçilmiş olanı görevden alarak atanmış birini onun yerine ‘kayyım’ olarak ikame etmek bir seçim yenilgisinin rövanşıymış gibi geliyor bana.

Cezalandırılan ise, görevden alınan kişi değil de oylarıyla onu tercih etmiş olan halk…

Reklam

Mardin’de yüzde 56.24, Van’da yüzde 53.83 ve Diyarbakır’da yüzde 62.93 oyla seçilmiş başkanlar görevden alındı ve yerlerine yalnızca tek kişinin tercihini yansıtan vali-kayyımlar atandı.

Bir zamanlar bu illerde en yüksek oyu AK Parti’nin aldığını unutmayalım.

Acaba bölgede AK Parti’nin oyunun gerilemesi ve devlet adına karar verenlerin ‘sakıncalı’ bulduğu kişilerin halk tarafından tercih edilmesinin bir sebebi de ‘kayyım’ uygulamasına tepki olmasın? Seçtiklerinin görevden alınmasına duyduğu tepkiyle oy kullanan insanlar o yüksek oylarıyla ceza kesmişlerse buna şaşmamak gerek.

Neden şaşmamak gerek?

Şundan: İnsanlar, demokratik ülkelerde, oylarını yalnızca siyasi eğilimlerini belli edecek biçimde kullanmazlar; oy bazen yanlışlıklara tepki olarak da kullanılır. Sadece bizde değil birçok başka ülkede de… İtalya’da bir palyaçonun partisinin ilgi görmesinin, Ukrayna’da bir komedyenin cumhurbaşkanı seçilmesinin böyle bir açıklaması da olabilir.

Yerleşik partilere ve yanlışlıklarına tepkiyi yansıtıyor olabilir o tercihler…

Kadir Topbaş yeniden seçilebilirdi

Konuya böyle yaklaştığımızda, acaba İstanbul ve Ankara’da yerel iktidarları 25 yıl sürmüş olan aynı çizgideki belediye başkanları yerine, çeyrek asır sonra çok farklı çizgiden adayların halk tarafından tercih edilmesinin sebebini de anlayabilir hale geliyoruz.

Reklam

İstanbul’da belediye başkanı Kadir Topbaş’tı. Daha önce Beyoğlu’nun seçilmiş belediye başkanı olarak kendisini tanıtmış Topbaş’ı İstanbul halkı iki kez oyuyla ödüllendirdi. O arada ne oldu? Partisi, Topbaş’ı ‘metal yorgunu’ ilan edip belediye başkanlığından uzaklaştırdı ve yerine bir başka AK Partili’yi getirdi. Bir tür kayyım uygulamasıyla…

Benzer bir durum Ankara’da da yaşandı. Defalarca seçim kazanarak belediye başkanı olmuş Melih Gökçek’e de ‘metal yorgunu’ olduğu gerekçesiyle partisi tarafından görevden el çektirildi. Ankara belediye başkanlığı da AK Partili bir kayyıma devredildi.

Son seçimde, İstanbul ve Ankara halkları, CHP ile İYİ Parti ittifakının gösterdiği adayları AK Parti’nin biri eski bakan, eski başbakan ve TBMM başkanı, diğeri eski belediye başkanı, eski bakan adaylarına tercih etti.

Tamamen spekülasyon olacak, ama yine de sormamda yarar var: Acaba son yerel seçimde, ‘metal yorgunu’ gerekçesiyle yerlerinden edilen isimler, böyle bir muameleye uğramak yerine, AK Parti tarafından yeniden aday gösterilselerdi, sandığa yansıyan sonuç farklı olur muydu?

Bana sanki olabilirmiş gibi geliyor da… 

Acaba değişen tercihlerde halkın iradesine müdahale edilmesinin büyük payı olmasın?

Halk oyunu hiçe sayan tavırları yine oyuyla cezalandıyorsa buna ancak ‘demokratik tavır’ denilebilir.

Mardin, Van ve Diyarbakır’da devletin ‘sakıncalı’ bulduğu insanların belediye başkanı seçilmesini başka saiklere bağlamak yerine yukarıdaki tespit üzerinde durulsa daha az yanlış yapılır.

Süreç kısalabilir

Temel tezimi burada bir kez daha tekrarlamak zorundayım: AK Parti bugün hep yanlış yapmaya bağımlı bir parti görüntüsünde; doğru olduğunu düşünerek sürekli yanlış yapıyor. Son yanlışı da, üç seçilmiş belediye başkanını haklarında herhangi bir mahkeme kararı olmadığı halde görevden alıp yerlerine ‘kayyım’ atamaktır.  

Galiba esas ‘metal yorgunu’ olan AK Parti’nin kendisi…

Uygulamaları bundan sonra da ‘yanlış’ çizgide devam ederse, korkarım, halk kendisini ilk seçimde ciddi biçimde uyarabilir. İstanbul, Ankara ve pek çok başka büyükşehirde oyunu AK Partili adaylar yerine rakiplerine vererek uyardığı gibi…

‘Metal yorgunluğu’ uyarıların farkına varmamak, varsa bile uyarılardan ders çıkarmayı akıl edememek şeklinde kendini belli ediyor.

“Yeni görevden almalar olacak, başka belediye başkanlarının yerine de ‘kayyımlar’ atanacak” deniyor ya, bu tür bir müdahale süreci kısaltmaktan başka bir işe yaramaz.

“Hangi süreci?” mi dediniz?

Onu da siz söyleyin artık.

ΩΩΩΩ

Reklam

39 YORUMLAR

  1. Nasil bu hale geldik?
    Koca ülke tek kisinin agzina bakiyoruz.
    İstisare yok. Hukuk desen yerlerde.
    Tek adam ne derse dogru?
    Sorgulama sansimiu da yok

  2. Devlette Metal Yorgunluğu
    AK Parti bir defa değil çok defa intihar etmeye kalkıştı. Ordu ve halk intiharına mani oldu. Bu son intihar girişimidir. Aslında kendisi intihar etmiyor, zehirliyorlar, intihar süsünü veriyorlar. O da bunu kabulleniyor. Başkanlık anayasası bir zehirlemedir. Olağanüstü hal de bir zehirlemedir.
    Bir kurum suçlu olmaz. Suçlu insanlar olur. Zaman Gazetesi kapatıldı, Samanyolu susturuldu. Üniversitelerle okulların hocaları ve öğrencileri perişan edildi.
    Kişiler suçlu olur onları cezalandırırsınız. Yerine kayyum atayabilirsiniz ama kayyum o müesseseleri iflas ettirmez. Aksine daha iyi yönetir.
    Türkiye’nin en çok satan gazetesini kapatmak, onun okuyucularına, onun yazarlarına saygısızlıktır. Suçlu yazarlar cezalandırılır. Bazı öğrenciler okuldan atılabilir. Öğretmenlerin görevine de son verilir. Kesin delil olmadığı için cezalandırılamaz ama yönetimin takdiri ile öğretmenliğine son verilebilir ama okul kapatılmaz, gazete susturulmaz.
    Sermaye bu oyunları oynuyor. AK Parti kendisini savunamıyor. Bunu bilen halkımız onu desteklemeye devam ediyor. Ordu halkın oyuna saygı gösteriyor. Ne yazık ki İzmir Akevler’den bir arkadaşımla konuştum AK Parti’ye ihanet edildiği hususunda tam görüş birliğine vardık ama yine de desteleyecek bir merci bulamadık.
    1- Erdoğan parti başkanlığından istifa etmelidir.
    2- Güçlü bir danışma meclisini kurmalıdır. Bu mecliste Akevler’e kesinlikle yer vermelidir.
    3- Partilerle ve ordu ile uzlaşarak yetkilerini kullanmalıdır.
    4-Partilerle ve ordu ile uzlaşarak genel af çıkarılmalı, yeniden devletimizi kurmalıyız. Artık devlette metal yorgunluğu vardır.

    • Süleyman Abi, yıllardır sizi okurum. Neden bu kadar ayağı yere basmayan önermeler yapıyorsunuz. Erdoğan’ın olmadığı partinin ismi Ak parti olur mu?

  3. AKP metal yorgunu değil, menfaat yorgunu.
    R.T. Erdoğan ise tek adam olmayı isteyip başardığından tam bir metal yorgunu.

  4. atanı satıyorlar. Hain bunlar. Katar bile Doğu Akdeniz’de doğal gaz peşinde ama bir tek biz yokuz. Ekonomi çöktü. Konuşmak suç, susmak suç. Hukuk diye bir şey yok. Nefes alamıyoruz…
    Muhalif güruh lakırdılarından seçmeler dinlediniz.
    Sabah akşam fasılasız bunları ve daha nicesini sosyolojinin üzerine boca ediyorlar.
    Bir de suret-i haktan görünen zaman tesirli zıpçıktı muhalifler var. Biz eskiden şöyle iyiydik böyle güzeldik ama çok bozulduk yollu eski deliklerden yeni “liberal” bakışlar atıyorlar.
    Bu ezik bu itirafçı kişiliklerin “asrı saadet” muamelesi yaptığı yıllar nedense hep FETÖ’nün AK Parti’yi beğendiği 2011 öncesi yıllara tekabül ediyor.
    Eski yeni tüm muhaliflerin ortak vaveylası şu: Memleket yandı bitti kül oldu da ağlayanı yok!
    Her mecrada o kadar ısrarla dile getiriyorlar ki bunu, yurdum insanının haliyle morali bozuluyor.
    Muhalif güruhun ağzına bakacak olursanız ya aklınızı yele vereceksiniz ya da bu ülkede hiç yaşamadığınızı kabul edeceksiniz. Başka yolu yok.
    FETÖ’nün marangoz yargı imamlarından aldıkları direktifleri yerine getiren yargı hukukun üstünlüğünü gözetiyordu da bugün FETÖ’yü yargılayınca mı hukuk yok oldu?
    Başörtüsüne özgürlüğü savunmak bile “laikliğe karşı fiillerin odağı” olma gerekçesiyle parti kapatma nedeni sayıldığında özgürlük vardı da şimdi mi yok oldu?
    Bu ülkede sırf Kürdüm dediği için Şerafettin Elçi soruşturmaya maruz kalınca demokrasi vardı da Şerafettin Elçi adına havaalanı açılınca veya TRT Şeş yayına girince mi demokrasi yok oldu?
    Ekonomi derseniz…
    Türkiye koca koca ekonomi profesörlerinizin domatesi kiloyla değil taneyle satın alın dediği dönemden bu döneme geldi
    Hatta o dönemde Gezi desisesinin patronlarından biri “Güneydoğu’dan toprak satalım, borçlarımızı ödeyelim” demişti.
    Türkiye IMF’den 5 milyar dolar kredi almak için sömürge valisi edalı Kemal Derviş’in isteği üzerine bir gecede Meclis’ten onca yasanın geçirildiği günlerden bugünlere geldi.

    ***

    Hep söylüyorum: Profesyonel algı operatörleri matine suare toplumu zehirliyorlar.
    Geçen gün CHP Milletvekili H. Pekşen adlı şahıs şu tweeti attı: “Memleket cayır cayır yanıyor. Orman Bakanı Türk Hava Kurumu uçaklarının yangın söndürmeye müdahalesine izin vermiyor. Dehşet verici…! Vahim…! Yazık çok yazık…!”
    Bir yığın şapşik de anında inanıp, memleketi Arap çöllerine çevirecekler / hainler / alçaklar diye kaptırıp gitti.
    Halbuki Orman Bakanı Bodrum’da tatilde değildi, ilk günden beri sahadaydı. Hatta Türkiye’de bir ilki (gece koordinasyon uçuşunu) gerçekleştirdi.
    Ama algı operatörleri gerçekle değil yalanla çalışıyor. Her yalana inanmaya hazır mankurtlaşmış kitleyi avlamakta hiç güçlük çekmiyorlar.
    Artık durum afet boyutlarında…
    PKK networku bile gündüz gözüyle, “Atatürk posterimizi kaldırdılar” diyerek Amerikan kanalı FOX TV’nin “telmaşa Atatürkçülerini” kolaylıkla manipüle ediyor.

    • Hurşit bey! Seni görenin bırak gevezeliği de bakan beyi dinle diyesi geliyor. Ne diyor bakan bey hangarlarda orman yangınlarına müdahale edecek yeterli araç yok, olanı da hantal kullanişa elverişli değil diyor. E haliyle bizim gözler saray hangarinda bekleyen milyar dolarlık uçaklara dikiliyor. Ne alaka değil mi? Yangın somdurmede kullanabileceğin bir uçağın yok ama saray hangari süper lüks uçaklarla dolu.

    • Hurşit Bey hangi üniversiteden mezunsunuz ? : Uluslararası kataloglarda yer almayan ve YÖK tarafından tanınmayıp denklik verilmeyen (uzaktan açık öğretim yapıyor) Newport International University mi, yoksa tanınan Newport University (Christopher Newport University) mi ?

        • Cevaplamak ağırıma gitmez de ben prestijli … üniversitesinden mezunum diye durup dururken yazsam hava atmış gibi olmaz mıyım ? Benim söylemek istediğim diploması ile mütenasip olmayan makamlara gelmiş birisinin bizlere akıl vermeye kalkışmasıdır. Bunu yaparken de iki de bir kimi köşe yazarlarının makalelerini buraya copy-paste yapmasıdır.

  5. Şu an ki yönetim bir çok yönûyle cumhuriyetin tek parti dönemini hatırlatıyor. O dönemde bütün yöneticiler parti (chp) tarafından belirleniyor, hiçbir muhalefete İzin verilmiyordu. O dönem devrim şartları gereği doğal kabul ediliyor(bence değil)du. Şimdi de “devrim” şartları gereği doğal kabul edilebilir(bence değil)..

  6. GÜÇ ZEHİRLENMESİ.
    Öz güven tavan yapmış.
    Halk tek bir faniyi kurtarıcı gibi görür buna uygun davranırsa sonuç kaçınılmaz.
    Suç halkın kurtarıcı arama düşüncesi.
    Bütün kötülükleri bir faninin sırtına yüklemenin kolaycılığı.
    Bütün kötülükleri bir fanı(kurtarıcı) halledebileceğine inanıldığı sürece hayal kırıklıkları devam edecektir.
    Halk lideri Tanrısallaştırırsa ondan efsaneler yaratmasını bekler.
    Liderde bu girdaba kapıldığında ilk zamanlar mutlak otoritesini kusursuz uygulamanın keyfini sürer.
    Kutsanmış lider başta maç kazanan takım hesabi eksiklerini ,hatalarını göremezse ,biriken hatalar; fay hattında derinlerde biriken enerji gibi büyük bir kırılmayla ortaya çıkar.
    Bu kırılmadan sonra büyük hasarlar oluşması muhtemeldir.
    Liderin simyası kaybolmuştur.
    Halk lidere cebine yardımcı olduğu sürece tapınır.
    Halk ın cebi yandığında onu dünyanın en haklı gerekçesi ikna edemez.
    Halkın tenceresi tehlikeye girdiği zaman kimseyi tanımaz.
    Halkımız Osmanlıdan sonra isteyerek veya istemeyerek vekalet verdiği kurtarıcı liderler iki elin parmakları sayısından azdır.
    Hiçbiri halk için Dünya nın üst seviye ülkelerine çıkmak için işe yaramamıştır.
    Halk i meydana getiren bireyler iyi işler yapacak,onun meydana getirdiği halk iyi olacak ve halkın içinden çıkan devlet iyi olmuş olacak.
    Kendimize yapacağımız kötülük veya iyilik ancak kendimiz tarafından yapılabilir.
    Ne zaman elimizin ulaşabildiği işleri başkasından ,devletten beklersek bundan hiçbir faydamız olmaz. kendimizin sebep olduğu sıradan insanları (sıradan derken kendi gibi aynı özellikte binlerce insanin olmasıdır,tarih onu seçmiştir belki) kurtarıcı bellemezsek işin çoğunu hallettik demektir.
    Dünyada geçerli niteliklerle donanmaktan başka ne çözüm olabilir, bizim için.
    Kolay yoldan kazanmak isteyenler avucundaki az değerlerinin de kaybetmeye mahkumdur.
    Vatandaşımız az çalışıp çok harcamak istiyor.
    Halkımız da az çalışıp çok kazanmak istiyor.
    Devletimiz de az iş yapıp çok borçlanıp ( faiz lobisinden borç alır,sonra alacağı zamanı gelince vay sen iç düşman ,dış düşman edebiyatı başlatır)kalkınmaya çalışır.
    Hep birlikte aynı kafadayız.yabancılar aptal ,onların parası ile sırt üstü yatıp hesapsız lüks tüketip yapmak ,sonra ödeme zamanı çamura yatmaya çalışmak.
    Dünyanın en akıllı insanları biziz herhalde.
    Belkide; millet olarak tarih boyunca seferler,fetihler ve ganimet mantığı genlerimize mi işlemiş acaba.

  7. BEYAZ ADAMIN YAPTIKLARI DOĞRUMU
    Bir zamanlanların mağdurları vardı. Hani belediye başkanlıklarını aldıklarında çekinerek makamlara giderlerdi. O mahallenin insanlarının tek amaçları vardı bizde varız bizede saygı gösterin.Kehf süresinde iki adam hikayesi var. Birine mal, mülk, evlat herşey veriliyor. Diğer arkadaşı ikaz ediyor, “Bunları sana verene karşı şükrünü göster,kimseyi aşağılama” fakat mukadderat kibir, ego;malını,mülkünü, evlatlarını kaybetmesine sebebiyet veriyor.Bu coğrafyada yaşayan iki topluluk Kürtler ve Türkler bunları bir arada tutan tutkal din. Diyarbakır’ın kahvehanesinde oturan bir Diyarbakırlı herhalde kendi seçtiğinin değersiz olduğunu onu ondan daha fazla seven ,bir beyaz adam olduğunu mu acaba düşünüyor. İnsan ve çaresizlik insana neler yaptırır.Hani şu AKP lilerin dillerine pelesenk olmuş mesele :İmam-ı Şafii’ye sormuşlar; “Fitne zamanında Hakkı tutanları nasıl anlarız?” İmam Şafii demiş ki; “Düşmanın oklarını takip ediniz, o sizi Hak ehline götürür.” Doğru Vatan partili Perinçek,Mhp li Bahçeli,”Atın bu kadını dışarı “diyen Ecevit’in partisi DSP. Hani şu “28 Şubat bin yıl devam edecek “dendiğinde alkışlıyanlar. Bunların ki hadi yüzüklerin efendisindeki, yüzük kardeşliği,fakat kardeşin biri üvey her an kuyuya atılacak durumda .Netekim ne demişti”Şartların olgunlaşmasını bekledik”. Direğe çıkmak önemli değil direğin tepesinde kalabilmek önemli.
    Rahmetli Erbakan Kürt milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına evet derken sıranın kendisine geleceğinin farkında idi. İltisak ve iltibas bu birgün şuna dönüşmez.İrticai odaklarla iribat ve iltisak, ülkenin varlığı ve birliğini tehdit,vatanın milletin bütünlüğünü bozmak .
    Acaba sıra Ankara ve İstanbul B.B.Başkanlarina gelmesin. Netekim şartlar olgunlaştığında, Suriye’deki hatalar örtbas edilmek istendiğınde düğmeye basılacaktır.Bir kızılderili atasözü” Beyaz adam paranın her şey olmadığını anladığında her şey çok geç olacaktır.”

  8. Seçilmiş veya atanmış bir devlet görevlisinin PKK’lı bir teröristin cenaze törenine katılması, görevden alınması için yeterli bir nedendir. Aksi takdirde devlet kavramı zedelenir ve bunun kefareti ağır olur.

    Fakat mesele bu kadar basit değil, ciddi sorunlar var. Zira AKP=Erdoğan ‘Kürt sorunu’ nda işine geldiği gibi davranabilirken HDP’nin en küçük falsosunda tepesine binilmektedir. İşte bu olmuyor, vicdanları rahatsız ediyor. Özellikle 31 Mart’ta seçimleri kazanan bazı HDP’li belediye başkanlarına KHK’lı diye mazbatalarının verilmemesi ve ikinci sıradaki AKP’li adayların başkan ilan edilmesi utanç verici olmuştur. Halbuki seçilen il veya ilçe belediye meclisinden yasalara uygun bir başkan seçmeleri istenmeliydi.

    Ben seçilmişlerin kutsanmasını doğru bulmuyorum. Bu durum ‘delidir, ne yapsa yeridir’ deyişine benziyor. Devlet dincilik, ırkçılık, yolsuzluk ve terör gibi yasa dışılıklara karşı görevini yapmalıdır. Fakat sorun şu ki yasama-yürütme-yargı bağımsızlığı tamamen kaybolmuştur ve ‘Devlet’ tanımsız kalmıştır. Öyle ki Cumhurbaşkanı kendi kendisini bir makama atayan kararname imzalamaktadır.

    – AKP=Erdoğan’ın hataları HDP’yi haklı çıkarmaz. Fakat haklıymış gibi bir algı oluşturur.
    – Halk güvenlik ihtiyacı nedeniyle güce yönelir. Devlet gücünü göstermez ise Kürt halkı PKK’ya yönelir.
    – Ne Erdoğan’ın dincilik ne de Bahçeli’nin türkçülük siyasetleri Türkiye’nin sorunlarını çözemez. Sorunlar akıl, bilgi ve şahsi fedakarlıklar ile çözülür … sadece şehit ve gazilerimiz ile asgari ücretlilerin fedakarlıkları ile değil.

  9. belediye yönetim şeklinin büyükşehir belediye başkanı başta (piramidin tepesinde)
    ilçelerde ise yine seçimde aza gibi isimleri ile seçilen fakat belli bir gücü olan kişilerin seçildiği,
    hatta valilik ile belediye başkanının aynı kişi olması gerektiğini hayal etmişmdir.
    bahçeli bile istanbul seçiminde bir ilçeyi almamış olsaydı ilçelerin başkanlıklarını kaldırma yönünde konuşuyordu diye hatırlıyorum.
    pratikte elektrik idaresi tahsilat veznesi gibi işler yapıyor görünecek ,
    fakat uygulamada muhtrlık gibi etkin! olacak.
    ihaleler, son kararlar b.şehirde alınıp onaylanacak ve BBBşkanı imzasıyla uygulanacaktır.
    inşallah sadece benim hayalim olarak kalmaz:
    seçilecek kişinin niteliği artar, yapılacak işlerin denetimi üst seviyeye yükselir.
    böylece politikacının hatta dağdaki çobanın oyun arenasına dönüşmez bu işler belkide.
    güney sınırındaki kanal amerikanya hattını-konusunu-entrikaları elektrik hattı gibi getirip diyarbakıra kurmaya çalışıyorlar gibime geliyor.
    daha vahim olanı anası da babasıda muhalefetide belki birbirine düşerde;
    bende boşananı alırım işi kotarırım hevesleri yokmu?

  10. Akıl için yol birdir.Abdulkadir Selvi’nin
    bu günkü yazısından:

    “Kayyım kararı için çok şey söylenecek ama benim kulağıma gelen öncelikle üç büyükşehir belediyesinin Kandil’in kontrolüne girdiği yönünde. Bir yetkili, “Dağa adam göndermeye başladılar” dedi. Belediyeler HDP’nin yerelde iktidar alanı. Adamlarını yerleştiriyorlar, ihaleler yapıyorlar. Bunun anlaşılabilir tarafı var. Ama belediye ile terör ilişkisi kabul edilemez. Belediyenin görevi Kandil’e adam göndermek değildir. Bir dönem PKK’nın yollara yerleştirdiği patlayıcıların belediye araçları tarafından kazılan çukurlara konulduğu, belli olmaması için üstünün yine belediye tarafından asfaltlandığı tespit edilmişti. Bunu hiçbir demokrasi kabul etmez. New York Belediyesi tarafından El Kaide’ye eleman temin edildiği ya da Madrid Belediyesi’nin ETA militanlarının yola patlayıcı yerleştirmesine destek verdiği düşünülebilir mi? Seçilmişlerin terör ve şiddetle işi olamaz. Benim en büyük kırmızı çizgim budur.”

  11. 2017 referandumundan sonra, bu referandum sonuçları ve metal yorgunluğu gerekçe gösterilerek başta TOPBAŞ ve GÖKÇEK olmak üzere önde gelen büyükşehir belediye başkanlarını istifaya zorladılar.
    Gerekçeleri referandum sonuçları idi. Ancak Bursa sonuçları bu gerekçeyi yalanlıyor. 2017 Anayasa Referandumunda Bursa’da %54 oranında evet çıkmıştı. Batıda ve sanayi şehri olduğu dikkate alındığında çok yüksek bir oran. Zira batıdaki sanayi şehirlerinin hiç birinde evet çıkmamıştı.Bir de Bursa’da büyükşehir belediye başkanı ile birlikte parti il başkanı da istifaya zorlandı.Referandum sonuçlarına göre bu iki başkanın görevden alma bir yana, terfien bakan yapılmaları gerekirdi.
    Mızraklar uzun zamandır çuvala sığmıyor.Yada çuvallamalar sıradanlaştı.
    O zaman şunu soralım. Bu görevden almaları kim dikte ettirdi?

  12. Gündem Sürekli Neden Değişiyor?

    Amerikada bir araştırmada insanlar Bir olayı Bir hafta içinde unuttuklarını Gözlemlemişler.

    Tabiki bu beyni yeni bilgilerle Bombardıman edilirse olay daha pekişiyor.

    Trump basında kendi pislikleri yer alıp oy kaybına uğramamak için bu tür olayı, siyasiler kullanıyor.

    Trump şuan gündemi görland adasını alacağım diye oyalıyor.
    üstelik birde photoshopla görland adasına, Altından gökdelen yapmış görland adasını bu hale getirmeyeceğim diyor.

    Zaman zaman bizim gündem soğuduğunda Tayyip erdoğan şöyle bir şeyler diyor:

    İstiklal Marşını yeniden besteleyelim.

    Bu Ak partililer genelde Balık hafızalılar geçmişi unutuyorlar, şimdiye odaklanıyorlar.

  13. Sorunu şöyle ortaya koymak lazım:Bir kısım belediyeleri bir terör örgütü yönetsin mi,yönetmesin mi?Buna göz yumulsun mu,yumulmasın mı?Dünyada bunun bir örneği var mı,yok mu?

    Sorun görevden alınan belediye başkanlarının şahıslarında değil.Bunların
    yerine aynı partiden başkaları seçilseydi de terör örgütü bu belediyeleri
    yönetmeye devam edecekti.Hiç birinin
    terör örgütünden bağımsız hareket etmeye,ona karşı koymaya gücü yetmeyecekti.Bu sebeple YSK,niçin bu şahısların aday olmasına müsade etti gibi itirazların hiç bir anlamı yok.

    Türkiye’nin bazı illerini bir terör örgütünün
    yönetmesi sadece Ak Parti’nin sorunu değil.Bu CHP’nin de,Fehmi beyin de sorunu olmalı.Buna hepimiz kafa yormalıyız.

    Öte yandan önceki dönem kayyumla yönetilen yerlerde halkın buna tepkisi olmadı.Bölgede bazı illerin belediyesi
    31 Mart seçimlerinde HDP’den Ak Parti’ye geçti.HDP’nin oyu kazandığı yerlerde de
    düştü bir önceki seçime göre.

    Bölgede Devlet gücünü hissettirdikçe,terör
    örgütünün halk üzerindeki baskısı kırıldıkça halk da bundan memnuniyet duyuyor,HDP’ye desteğini azaltıyor.Çünkü
    PKK zulmü en çok bölge halkını etkiliyor.

    *****

    Melih Gökçek’e ve Kadir Topbaş’a saygı
    duyarım.Görevden alınmaları iyi oldu da demem.Ancak İstanbul ve Ankara onların
    aday olmamasından dolayı değil, muhalefetin birleşmesinden dolayı muhalefete geçti.Ak Parti İstanbul belediyesini 1994’de %24 küsur oyla kazanmıştı.31 Mart’ta İstanbul’da önceki seçimlerden fazla oy almasına rağmen kaybetti. Bildiğim bir mevzu değil ama,Topbaş’ın görevden alınmasına damadı sebep olmuş olabilir.Damadı bir ara tutuklanmıştı Fetö’ye iltisakından dolayı.Suçlar elbette kişiseldir,bundan dolayı Topbaş hakkında bir işlem yapılmadı.Zaten Topbaş da damadını savunmadı,suçu varsa cezasını çeksin dedi.Ama başkanlıktan alınma ihtiyacı duyulmuş olabilir.Gökçek ise bir önceki seçimi de az bir farkla kazanmıştı. Bu defa MHP’den ayrılanların İyi Partiyi kurarak muhalefetle birleşmesi ve diğer Partilerin aday göstermemesi Ankara’yı Ak Parti’ye kaybettirdi.

    • “Buna hepimiz kafa yormalıyız.” Hadi yoralım o zaman.
      İngiltere de yaşayan vatanperver bir Türk vatandaşı anlatıyor: “Bir düşünce kuruluşunun seminer afişini görünce yeni fikirlerden haberdar olma merakıyla herkese açık bir davet olduğu için kimseyi tanımadığım halde dinleyici olarak gittim. Gözüm etrafı süzerken konusmacinin arkasında kalan duvarda Türkiye’nin de yer aldığı bölge haritası dikkatimi çekti, harita Türkiye’yi tam ortadan ikiye bölünmüş gösteriyordu ve sağ tarafinda bildiğimiz Türkiye haritasındaki sınırlar yoktu. Toplantının konusu haritayla ilgili beklentisiyle konusmaciyi sonuna kadar dinledim fakat konuşulanların haritayla ya da bölgemizle hiç ilgisi yoktu. Konusu başka olan bir seminer için salon tamamen boşaldığında yeni gelenler de salonun önünde toplanmışlardı ben onlar içeriye girene kadar da onlarla beraber bekledim, o harita salondan dışarı çıkmadı. Haritanın seminerlerle ilgisi olmadığını, önceki günden kalma olduğunu düşünerek ayrıldım.” Türkiye’yi ikiye bölen bu haritaları görenlerin yanında herkesin bu tarz duyumlara dayalı hikayesi vardır. Birilerinin gercekten de böyle bir çabası olabilir.

      Benim sorum şu; 6 milyon HDP seçmeni olan bir partinin seçilmiş Bld. Başkanlarını durduk yere görevden alıp kayyım atayarak milyonlarca Kürt seçmenin öfkesini kabartmak yukardaki haritanın gerçekleşmesine hizmet etmez mi?

      Dikkatinizi çekerim zaten siyasi olarak tam ortadan ikiye bölünmüş vaziyeyteyiz.

      Bekir bey sen ne dersin?

      • Baran bey!Anladığım kadarı ile
        “Varsın bazı şehirlerimizi de bir terör
        örgütü yönetsin” diyorsunuz. Demokrasi bunu gerektirir diyorsunuz.

        Bense kısaca “Dünyada hiç bir demokrasi bazı şehirleri bir terör örgütünün yönetmesine izin vermez”
        diyorum.

        Durum bundan ibaret.

      • Durum bundan mı ibaret acaba? Bu zihniyet seçim kampanyasında CHP ve İYİ partiyi de PKK’nın sızdığı partiler olarak gösterdi. Bu gün CHP’li belediye ye de kayyım atanacağı konuşuluyor. İlerde CHP li bir belediyeye de kayyım atandığı zaman hep beraber görürüz ülkeyi bölenler kimlermiş.

  14. Her şeyin bir mevsimi var bu hayatta, her şeyin bir zamanı ve ömrü var.Sanırım ak partide yaprak dökümü zamanı geldi geçti ve kapısında kara kış mevsimi kendini hissettiriyor ama kapının içindekiler kendi sıcaklıklarından dolayı mıdır yoksa kapıyı pencereyi dışarıya izole ettiklerinden dolayı mıdır neden bilinmez ama bu soğuk havayı hissetmiyorlar, etmek istemiyorlar.
    Birde mazluma dayak atma var ki mazlumun ahı indirir şahı demiş eskiler. Sendikaya, derneğe, gazeteye üye oldu diye, 6 yıl ceza alanları, işinden atılanları özel sektör çalıştırmıyor bu adamlar ne yiyecek dendiğinde (ağaç kabuğu kemirsinler) diyecek kadar acımasız olanları elbette Allah görüyor ve o ALLAH ki garibin,gurabanın ve masumun ve mazlumun ALLAH ıdır.

  15. Türk Dil Kurumu sözlüğünde de Dil Derneği İmla Kılavuzunda da Kayyım diye bir sözcük yok. Doğrusu Kayyum. Neden ısrarla Kayyım kullanıyorsunuz?

    • Kayyımlisten to the pronunciation of Kayyım
      Turkish – English
      law administrator, trustee (Kanun,Ticaret) guardian (Kanun) custodian
      Related Terms
      kayyum, kayyım
      mosque caretaker; administrator, trustee
      birlikte kayyım
      (Kanun) joint guardian
      Turkish – Turkish
      (Hukuk) KAYYUM
      Related Terms
      KAYYIM
      (Osmanlı Dönemi) İnsanları birbirine kardeşlikte ve sevgide bir araya toplayıp dünya ve âhirette necat ve iyilikler yolunda cem’ edici olduğundan; bütün iyilikleri haseneleri toplayıcı ve muhtaçlara çok ihsan edici mânasında Peygamberimiz Resul-i Ekrem’e (A.S.M.) verilen bir isim

      (KAYYIM)
      (Hukuk) Yasada belli durumlarda, bir malı yönetmek veya bir işi görmek üzere atanan kimse

    • Google’a kayyım nedir yaz ara

      Aslı kayyım halk ağzı kayyum.

      Birde Kayyum diye kullanmayın. Allahın 99 isminden El Kayyum

      • Google her yazılanın her bulunanın doğru olmayabileceği sanal ortam bir arama motorudur. Türkçeden bahsediyorsak kılavuzumuz Türk Dil Kurumu Sözlüğüdür.

        • Efe bey! Bakınız (KAYYIM)
          “(Hukuk)” Yasada belli durumlarda, bir malı yönetmek veya bir işi görmek üzere atanan kimse,

          Sız kalkıp “Hukukcuya” Hukuk dersenız o zaman ortaya ucuube bir kelime çıkmazı? O hanım veya bey Hukuk mu genır yoksa hukukcumu? . Hepsı bir tarafa Fehmı Koru’nun mesleğını oan öğretıyorsunuz,

          Sizin bu idianız tıpkı benım bugün Msalıh beyın 3 bardak su yazızını 3 çoçuk dıye amlamam gıbı oiuyor.

          • Bu bana mı cevap acaba? Niye böyle agresif? İlk olarak siz yazdığınızı tekrar okuyor musunuz merak ettim. Ne dediğinizi çoğunlukla anlayamadım. Ama anladığımı düşündüklerim arasından şunları belirteyim. Fehmi Koru da yazım hatası yapabilir. Okuyucusu olarak bildirmek bir katkı çabasıdır. Gazetelerde niye düzeltmenler çalışır? Ben Sözlüğü açıp baktım ve dikkatimi çektiği için yazdım. Ama Can beyin cevabından anladım ki bu sözcüğün kullanımında dini yön ve duruş var. Onun cevabıyla Koru’nun da sözcüğü niye öyle kullandığı açıklığa kavuşmuş oldu.

    • Memleket ne hale geldi sizde bir harfe takmışsınız.kayyum olsa ne olur kayyım olsa ne olur.ne kayyum ne kayyım en doğrusu kıyyım.

  16. Mısır piramitlerini hayal edin, şimdi de onu baş aşağı düşünün, ne kadar zaman sağlıklı ve dengeli bir biçimde yıkılmadan ayakta durabilir, hemen yakınında bulunanlara ise Allah hidayet versin ama mukadderat kaçınılmaz gibi…

  17. O süreç HDP’nın Kayyumlarının Kabak sürecı! Fazla uzak değıl ve yakında meyvesını’de verecek.

    Öğle kabak deyıp geçmeyelım o kabak Diyarbakır! Karpuzundan, daha büyük bir Kabak tam AKP nın başında patlayacak.

    Patlamanı sarsıntısından hemen Bahçelıye sarılmak isteyeceklet…. oda seçmenlerıne verdığı sözü yerıne getirmenın mutluluğunu yaşayacak ve ben “altı ayda bitirecsğim işi ancak üçbuçuk senede bıtırebildım” kızgınlığı ile bır tokata ondan yıyecekler.

    Tıpkı 23 Hazıran İstanbul seçimlerının tekrarından önce kopici daire başkanı, İstanbul Ülkü ocakları başkanıın “biz Ülkücüler Binalı yıldırımı desteklıyeceğız” yazısını gurula, buraya kopileyıp yapıştırmıştı, ya 23 Haziran akşamindaki o takatin benzerı fakat sarsıntısı 10 şidetındekı deprem etkısi yapacak.

  18. Metal yorgunu sayın Cumhurbaşkanı.
    Kendi karar verici oldu.
    Yoruldu.
    Yanlışları arka arkaya yaptı.
    İlk dönemlerde ki gibi takım anlayışı devam etmeliydi.
    Delegeler söz sahibi olmalıydı
    Sorunlar parti içinde istişareyle çözülmeliydi.
    Kimse dışlanmamalıydı.
    Bunların yerine karar verici benim anlayışı hakim oldu.
    Yıpranma kaçınılmaz oldu
    Hataların faturasını başkalarına kesiyor.
    Halbuki arka arkaya yenilen takımda bile fatura teknik adama kesilir.
    Mağlüp ordunun sorumlusu komutandır.

    • Zekerrya bey! Sşzde bilirsinız Dıktatörlükte komutan olmaz.
      Hatayı Dıktatörler yapar fatursı saray soytarısın kesılır.

    • Hanımları işin içine sokarsanız birde güç zehirlenmesi katalitik etki yaparsa sonuç şaşmaz ve bu olur.

      • “Hanımları işin içine sokarsanız”???
        Bu ne demek oluyor?
        O zaman hanımları hayatınızdan çıkarın! Annenızı ve eşinlzi de hıç bir işin içine sokmayın, yemeğınızı kendınız yapın çamaşırlarınızı kendınız yıkayın, evlenmeyın, evli isenız hemen boşayınkı çoçuk falada doğurmasın, çocuklarınızıde kendınız doğurunki hanımlar işin içine girmesın.
        Bu sıteyede yazmayın burdada ben yazıyorum.
        Sizin içinde yazmayı bırakmamki meydan erkeklere kalmasın.
        İşinız bayağı zor.

        • Nurdan hanım hemen öfkelenmeyin;
          -Evliyim ve eşimden 3 kez su istemişliğim yok
          -o dediğiniz işlerin çoğunu zaten eşim çalıştığı için yapmaktayım.
          ….Şimdi;Benim söylemek istediğim hanımların hissi davranış ve -iyiki-erkeklere göre farklı bakış açısına sahip olmaları.Ama devlet yönetimi adalet ve keskin bir kılıç gerektirir.Sizi bu açıklama tatmin etmedi ise özürümü kabul edin lütfen….

          • Özür dılemnıze gerek yok,maşallah 3 evladınız varmış Allah bağışlazın.

            Bence Devletı torpılle atanmış! Örnek: dalında hıç bır bilgisi olmayan “KAVAKCI” ailesi ve damat beyı gibilerinı atarsanız erkek kadın fark etmez. Batırır….

            Bizim Türk kadınları genelde olmasda Erkek işidır dıye çocuklarının terbıyesını dahı babaya bırakıyorlar.
            Açıkcası, kendı kendılerıne güvenmıyorlar ve hayatta fikır sahıbı olmamiyorlar.
            Esas sorun bizdekı Askerlik yapmış erkeklerde, torpilliler harıç askerlik yapanlar pisikolojikmen çöküyorlar ve hayat boyu o sıtres onlarla beraber devam edıyor.
            Gerçi askerlik olayı her ülkede aynı fakat, askerlık mecburi olan gerı kalmış ülkelerın erkeklerı genelde agresıv oluyor.
            ABD de askerlık yapmış erkek kadın özeliklede Afganistan İrak gibi yerlere gıdenlerı hemen hemen hepsı kafayı yemış ve ılaçla yaşamlarını sürdürmeye devam edıyorlar.
            Bu nedenlerden dolayı eğer kadınlar kendılerıni eğitmesını bıilirseler.
            Daha iyi idarecı olurlar.
            Sağlıkla kalın.

Yoruma kapalı.