Millet İttifakı sonunda cumhurbaşkanı adayını açıklayacak.. Galiba.. Sürprize açık olalım…

50
Reklam

Millet İttifakı’nın artık 14 Mayıs’ta yapılacağı neredeyse kesin olan seçimde cumhurbaşkanı adayı olarak çıkaracağı kişi, o kadar kesin olmamakla beraber, herhalde bugün (2 Mart 2023) yapılacak toplantıda belli olacak.

Seçim tarihini kesin hale getiren, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dünkü açıklamaları arasında sarf ettiği, “Millet 14 Mayıs’ta gereğini yapacaktır” cümlesi oldu.

Aday isminin bugün belli olması konusunu o kadar kesin görmemem ise geçmiş deneyimlerimden…

Turgut Özal cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıkladıktan sonra, seçildiği takdirde yerine kimin Anavatan Partisi genel başkanlığını ve başbakanlığı üstleneceği konusunda ne düşündüğünü de kamuoyuyla paylaşmıştı (1989). Açıklamasına göre, partisi içinde yer alan yakın mesai arkadaşlarından -bazısı bakan- belirlediği 18 kişiden biri, günü geldiğinde kendisinin halefi olacaktı.

O günün medyası Özal‘ın açıkladığı kişilere ‘18 Türk büyüğü’ ismini takmıştı.

Sonuç beklendiği gibi olmadı: Özal cumhurbaşkanı seçildi, TBMM’de yemin etti ve görevi devralmak üzere Çankaya Köşkü’ne gitti. Yeni cumhurbaşkanını kutlamak üzere fazla kalabalık olmayan bir davetli grubu da oradaydı: Özal ailesi, bakanlar, partisinin ileri gelenleri, yakın dostları…

Ben de oradaydım.

Herkes, hepimiz, yeni cumhurbaşkanının imzalayacağı ilk kararnameyle yerine ‘18 Türk büyüğü’nden hangisini başbakan atayacağı merakındaydık. Günlerdir gazetelerde o makama yakıştırılan isimler arasında ‘başbakan toto’ oynanıyordu ve üzerinde en fazla yoğunlaşılan isim davetlilerce tebrik edilmeye de başlanmıştı.

Reklam

Kısa süre sonra, Çankaya’nın tören salonuna haber bomba gibi düştü: Özal, cumhurbaşkanı seçiminin TBMM’de sürdüğü süre boyunca isimleri üzerinde spekülasyon yapılagelmiş 18 isimden birini değil, 19. bir ismi, Yıldırım Akbulut’u, başbakan olarak atamıştı… 

Sürpriz, sürpriz…

Abdullah Gül’ün, daha önce hiç uygulanmamış TBMM’nin oturumuna en az 367 milletvekili katıldığı takdirde cumhurbaşkanı seçimi yapılabileceği ‘siyaset mühendisliği’ ürünü bir kural olarak dayatıldığı için seçilememesi üzerine, AK Parti derhal seçime gitme kararı almıştı.

Seçim sonrasında, AK Parti’nin daha kalabalık bir gruba sahip olduğu yeni Meclis’te MHP de oylamaya katılacak ve o durumda cumhurbaşkanı seçilebilecekti.

Bu defa kimi aday gösterecekti AK Parti? Yeniden Gül’ü mü, yoksa başka bir ismi mi?

Kesin karar açıklandığı ana kadar AK Parti içinden gazetelere yansıyan aday ismi Gül değildi; medya başka bir isim beklentisi içerisindeydi. “Adayımız değişmedi, Abdullah Gül” açıklaması geldiğinde, pek çok kişi şaşakalmıştı.

Sürpriz, sürpriz…

Örnek olarak sunduğum bu iki olay bana cumhurbaşkanı adayı kesin olarak açıklanana kadar sürprizlere açık olmak gerektiğini öğretti.

Reklam

Herkesin adaylığına mutlak gözüyle bakmasına, iktidarın küçük ortağının aylar boyunca düzenlediği ‘aday belli, karar net’ mitinglerinde tercihlerini “Adayımız Tayyip Erdoğan” keskinliğinde ilan etmesine rağmen, Cumhur İttifakı’nın farklı bir isimle seçime gitmesini bile bu yüzden mümkün görürüm.   

Erdoğan’ın adaylığının önünde zaten anayasal engel var ve muhalefetin seçimde kazanma şansının yükselmesi o engelin aşılmasını zorlaştırır.  

Partilerin dışa yansıttıkları ile içeride pişen arasında fark olabilir.

“Millet İttifakı kimi cumhurbaşkanı adayı yapabilir?” sorusuna bu sebeple kesin cevap vermek zor.

Banko görünen isim CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu.

Son günlerde, muhtemel aday ismi olarak, CHP’den Ankara’ya büyükşehir belediye başkanı seçilmiş Mansur Yavaş ismi de katıldı. Yavaş da “Masa benim üzerimde uzlaşırsa gurur duyarım” türü açıklamalar yaparak beklentiyi yükseltiyor. 

En başlarda ismi ‘kazanabilecek aday’ olarak anılan İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na şu sıralarda şans tanınmıyor.

CHP içinden alternatif isim arayışı bitmiş değil, İlhan Kesici ismi de muhtemel aday olarak telaffuz ediliyor. 

Gönlünden adaylık geçen başkaları da var tabii, onları kamuoyu da biliyor.

Hangisi altı muhalefet liderinin üzerinde uzlaştığı isim olarak belirlenebilir?

Düğümün çözülmesini İYİ Parti lideri Meral Akşener’in tavrı belirleyecek gibi. 

Meral Akşener, bir önceki -2018- cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetin bir çatı adayla gitmesi girişimine kendisinin seçilebileceğini ileri sürerek engel çıkarmış, aday olmuş ve Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin önünü açmıştı.

Bu defa da öyle davranır, masanın dağılması ve rakip ittifak adayının seçilmesiyle sonuçlanacak bir tavır belirler mi?

Öyle davranmayacağı yolunda bir açıklaması olduğunu biliyorum.

Masaya aday olarak kendisiyle aynı gelenekten Mansur Yavaş’ın ismini getirir ve onun adaylığında ısrarcı olur mu?

‘Seçilebilecek aday’ ısrarını sürdürerek, CHP milletvekili olduğu halde başka partilerin tabanından da oy alabilecek CHP’li başka bir ismi -mesela İlhan Kesici’yi- diğer liderlere kabul ettirme çabasına mı girer?

Yoksa “Ben başbakan olacağım” iddiasını gerçekleştirebileceği yeniden parlamenter sisteme geçilene kadar geçecek sürede, başbakanı olmayan mevcut sistemde geniş yetkilere sahip tek cumhurbaşkanı yardımcısı olma karşılığında Kılıçdaroğlu’nun adaylığını mı destekler?

Ben bunların hiçbirini imkansız görmem.

En az şaşırtıcı olan seçenek hangisi?

Kulislerde en fazla konuşulan “Kılıçdaroğlu aday, Akşener tek başkan yardımcısı” formulü o soruya en ağırlık taşıyan cevap gibi.

Sürprize yine de açık olmak lazım.

ΩΩΩΩ

Reklam

50 YORUMLAR

  1. Krizle besleniyorlar.

    Kaosla yatıp kalkıyorlar.

    Karmaşayla nefes alıyorlar.

    Kin ve nefret aşılıyorlar.

    Kimler mi, tabii ki

    SİYASİ YAĞMACILAR ?

  2. Sayın yazar süpriz olmadı😂😂😂yine adayı açıklamadılar…😂😂😂😂

  3. Sayın yazar “Aday isminin bugün belli olması konusunu o kadar kesin görmemem ise geçmiş deneyimlerimden…” dese de “geçmiş deneyimlerimden…” pek bir şey anlamadığı anlaşılıyor;
    özalın yalancılığını kaynak gösterip dersimli kemali töhmet altında bırakmaya çalışması pek şık olmamış, kaldı ki bay kemal toplantıda “aday ismi açıklanacağını sanmıyorum” da dedi zaten!
    Evet, tecrübe kötü bir öğretmendir, hep aynı yanılgılara düşürür, başka bir öğrenme şekli edinin, mesela gözlerinizi dört açın:)

  4. DEPREM ALTINDA KALIRSANIZ
    Doğru ifade depremde enkaz altında kalırsanız
    kesinlikle;
    “Sesimi duyan varmı?”diye bağırmayın.
    Kimse duymaz.
    Duysa bile gelmez.
    “Hükümet istifa”
    demeniz herkesin gelmesi için kâfi.

  5. KÖPRÜLERE BİR YILDA 36 MİLYAR
    2022 yılında köprülere garanti kapsamında 36 milyar TL ödeme yapılmış.
    Öngörülen ise 20 milyar imiş.
    Gerçekten de cebimizden kuruş çıkmadı!

  6. hd 2 Mart 2023 At 13:53

    sayın hd nin bugünkü tespitleri dikkat çekici doğrusu.
    “2002 yılı öncesi yapılan binalarda çökme oranı %98, 2002 sonrası yapılan binalarda çökme oranı %2.” diyor.
    bize bu bilginin ait olduğu raporun linkini verebilirse ben de bu basit matematik üzerinden bir okuma yapmak isterim.
    artçı depremlerle hala can kaybı ve binaların çökmesi devam ederken ortada bir hasar raporu mu var?
    onbinlerce çöken binanın envanterini kim çıkarmış?
    çoğunluğun eski bina olduğunu kabul etsek bile
    bu çürümüş binalarda oturulmasına kim izin vermiş?
    20 yıldır çürük binalar neden dönüştürülmemiş?
    binaların güvenliği için rapor alma zorunluluğu neden getirilmemiş?
    6306 sayılı Kanun kapsamında ne yapılmış?
    bunu sağlayacak kanuni alt yapı neden hazırlanmamış?
    gerekli adımlar neden atılmamış?
    muhalefet engelledi ardına kimse sığınamaz, kanal istanbul için sayın erdoğan isteseniz de istemeseniz de kanal istanbulu yapacağız, inadına yapacağız demişti.
    istanbul havaalanı dahil, muhalefetin karşı olduğu pek çok proje yapılmadı mı?
    isteseniz de istemeseniz de kentsel dönüşümü yapacağız diyebilirdi değil mi?
    inadına yapabilirdi de.
    öyleyse neden yapılmadı???

    “Yani bütün bütün o çürüme, yolsuzluk, liyakatsizlik, iş bilmezlik, yandaş kayırma falan hepsinin toplamı 2002 öncesi ” diyor sayın hd. ben de buna karşılık bugün hepimiz çürüme, yolsuzluk, liyakatsizlik, iş bilmezlik yandaş kayırma falan hangi döneme ait her gün çıkan rezaletlerden, skandallardan, kepazeliklerden biliyoruz zaten değil mi diyorum.

    • yolsuzluk hırsızlık cehaletten idi!
      Bu yzyılda dönen dolaplar ise;
      Halkın getirildiği bu pecmurde sorgulamaz halinden memnun pozları önhazırlık eğitiminden sonra,
      Uyutma taktiklerinin oyalama ve cambaza bak yüksek lisans safhası neticesi,
      Elde var sıfır piskevit ihracı ile elde kalan ithalat çadırlarının istiflenmesinden ibaret değilde ne dir acaba?
      Bir bilen çıksa var yaa!…
      Kentsel dönüşümün handikapı ise burda yazmaya yetmez zaman ve mekan iki satırda.
      Bu canların toprağa, mangırların havaya gitmesi durdurulabilir mi durdurulabilir elbet;
      rantsal dönüşümün toprağa gömülebildiği gün inşallah.

  7. ve kalkarken, çekeceksin sandalyeyi usulcana.. yere cızzıktırık açtırmadan, zaarrtt diye ses çıkarttırtmadan.
    Sandalyenin ayağı kırılabilir aniden arkadan.
    Koltuk yada sandalye! arada ne fark var dersen; sandalyede kalfa oturuyor, koltukta usta.
    Demem o ki, usta şöölee elini kaldırıp aşk ettimi tokatı suratına,
    fırlatmayacaksın elindeki bijonu anahtarı ustanın kafasına.
    Adaylardan en tecrübelisi Meral hn bu arada! KK deneyimli. Yavaş fazla stresli, İmamoğlu heycanlı! delikanlı😊
    Gül ağırabi, Sarıgül ayağı topal kalacak yere vura vura. İnce ince bir kar yağar fakirlerin üstüne!!!….
    (işte bitirdi benide bu son cümle..😡).
    Not:Saadet ve erbakanın oğlunun partisine yarayacak neticesi bu seçiminde.🤗
    Allah hayırlara çıkarsın neticesi ne olursa olsun bu seçimin sonucundada.
    Herkesin gönlüne göre versin inşallah.

  8. AKP Mİ ,AKP’LİLER DE Mİ KAYBEDECEK?
    Uzun zamandır dile getirdiğim “Seçim meçim olmaz” iddiamın arkasındayım.
    Bagajı bu kadar dolu olanlar, bagaj kapağının açılmasını göze alamazlar. Aksi halde ortaya çıkacak koku, değil ülkeyi, değil Dünyayı, Evreni dahi nefes alınmaz hale getirir.
    AKP kaybetmesine kaybetti.
    Zira, muhalefet ajan olarak beni içlerine gönderse iktidarı zorda bırakacak bu kadar büyük skandallara imza atamazdım. Örneğin ” deprem çadırlarını deprem anında parayla satmak” bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
    Yaşayacağımız süreç, “AKPlilerin de
    kaybedip-kaybetmemeleri” ile ilgili olacak.
    Depreme rağmen kamuoyu yoklamasında AKP %1 puan kaybettiği söyleniyor.
    Çocuklarına su isteyen bir anneye dün birisi, parmağındaki yüzüğü sat su al demiş.
    Tüm rezalete rağmen bir puan kayıp.
    Yani tüm yanlışlarının arkasında durmak.
    Yarılmış denize bile girmek.
    Yanlışa gözü kapalı destek.
    Hatta yanlışına prim vermek.
    Biz bu tabloyu 7 Haziran-1 Kasım 2015 te de gördük.
    Görünen o ki, alayı kaybedecek.
    Bana göre kaybetmeli de.
    Bekleyip göreceğiz.

  9. Sayın yazar sen adayı arayacağına,o yolunda çalıştığın Sayın Abdullah Gül ün adaylığını engelleyen S. Kanadoğlu öldü.Onunla ilgili birkaç satır yazsana.

  10. kafayı bukadar yaemişolamazsınız!
    Yasa açık olduğu haldeHala Erdoğan ın önünde yasal engel var diyorsunuz ya …

    • Mustafa bey, cb seçimleri kendisi erkene alırsa ysk duruma el atacağını daha önce deklare etti zaten, yani hesap ortada, erken seçim isteyen başkan, ben bu koltuktan bıktım, istemem demiş olur, hepsi bu.

  11. bazi insanlarin yuzu secmen tarafindan kabul goruyor. bu psikolojik etkiye dikkat etmek gerekir.

  12. KK. CB, Akşener tek yrd vb.. ihtimallerin konuşulduğu günde,
    -CB adayı ismi açıklanmasını beklemek saflık olur.
    -Seçim tarihi belirlenmeden, kesinleşmeden prens ismi telafuz etmek, kendi kendine gelin güvey oluyor 😂
    -Vekil listeleri belli olmadan,
    kimin kazanıp kimin kaybedeceğini Allah tan başka kimse bilemez!
    Havanda su dövmeye devam🤗.

  13. ah ah bu aday meselesi cumhur ittifakını ve yandaşları çok gerdi, sinirlerini bozdu. stratejilerini bir türlü ayarlayamadılar. insan da son ana kadar bekler mi canım?
    bir türlü açıklanmaz mı?
    ne o öyle bir türlü karar verememek?
    sanki marsa gidecek astronot belirleyeceğiz.
    yıpratacaklarmış, ne yapabilirler yani? küfür etti diye yargılarlar mı mesela?
    adaylığını geçersiz kılmaya mı çalışırlar?
    siyasi yasak mı getirirler?
    ne olabilir ki?
    bugün açıklanır mı bilmiyorum,
    seçim tarihi telaffuz ediliyor ama resmiyet kazanmadı henüz.
    seçimin yapılacağı yönünde ciddi şüpheleri olan insanlar var, çok sıkıntılı bir süreç olacağı iddiaları var. haklı çıkmayacaklarını umuyorum ama hepimizin bu süreçle ilgili bazı tedirginlikleri olduğu da bir gerçek.
    deprem pek çok hesabı alt üst etti, akpnin seçimi kazanacak sıçrama yapması mümkün olmasa da seçim şekerleri ile biraz puan almaya başlamıştı ama böylesi büyük bir felaketin yaşanması ve sonuçlarının çok ağır olmasının faturası iktidara kesilecek doğal olarak. ekonomik sonuçlarını da kısa bir süre içinde hissetmeye başlayacağız zaten.
    millet ittifakının adayı önemli elbette,
    ama hazırladıkları ve anlaştıkları milli mutabakat metni kadar değil.
    kızılay gerçekleri bize devletin esaslarının ve önceliklerinin ne olduğunu ve hakkın, hukukun, adaletin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi değil mi?
    muhalefetin aday isminde bir sürpriz olabilir mi?
    kim olsa kabulümüz, destekleyeceğiz, arkasında duracağız.
    hayırlara vesile olacağı kesin.

    • sayın hd bugünkü yorumunda;
      “doğruyu yanlıştan ayırt edemiyor oldum.” diyor.
      sosyal medyada bahçelinin sert ifadeleri dolaşıyormuş. depremzedeler değil, elbistanın il olmasını isteyenlere seslendiğini ben ilk gün öğrenmiştim, medyanın neredeyse % 90 ı bizim paralarımızla fonlanan ve iktidarın borazanı olan yandaş medya, sosyal medyada da ebabil ordusu var. bunlara rağmen gerçeği öğrenmek nasıl zaman alır? dakikalar içinde konunun nasıl geliştiğini servis ettiler zaten.

      lakin burada devlet adamlarının her şekilde sakin olması ve kalması gerektiğinin bunun öncelikli sorumluluğunun iktidar ve ortaklarının olduğunun altı çizilmeli.
      böylesi büyük felaket yaşamış yakınlarını, işlerini, evlerini kaybetmiş insanlar sağlıklı düşünemeyebilir, bölgenin yeniden yapılanacağı bir zamanda böyle il olma talebi yapmanın doğru bir zaman olduğunu hazır devletin ileri gelenleri gelip gidiyorken bu taleplerinin yerine ulaşması için de uygun bir zaman olduğunu düşünebilir.
      bir devlet büyüğü devletin yine de hizmetlisidir,
      kimseyi kırmadan, bağırmadan
      “indirelim onu arkadaşlar, daha sonra ilgileniriz” diyebilirdi.
      incelik, güzellik zamanı değil mi tam şimdi?
      muhalefetten çok, iktidarın önceliği olması gerekmez mi?

      bu arada sayın hd,
      bu insanlar bir cahillik etmiş olabilirler isimleri bilen biri bu durumda neden kahhar sıfatıyla ıslah edilmelerini tercih eder?
      hd yani hadi sıfatı daha uygun değil mi?
      Allah onları hadi sıfatıyla ıslah etsin diyelim,
      cemal, kerim, celil ve tabii rahman rahim de olabilir.
      çağırdığınız isimler etkilerini önce sizde sonra sizin vasıtanızla gösterirler
      bi hatırlatayım dedim.

      • değildir! siyasetçi de seçmene ayar veremez! Veriyor olmasada, ayar veriyor gibi görünüyor olabilir fakat,
        Birdahaki gelişinde (gelebilirse) ayarı yapar seçmen güzelce.
        Orasıda il olabilr, Antakyada il olabilir, diğer yerlerde.
        AYARLANMASI GEREKEN:
        BŞ.BELEDİYE VE İL düzenini mecliste yeniden ayarlayabilmektir marifet!
        -Her il denen yerde şu şu olacak!!!
        -Her BüyükŞehirde bu bu olacak!!!
        gibi şartlanmaları kaldırmak!!!!
        YETERLİ OLABİLİR!
        Siyasetçi:yeterki samimiyetle iste!

      • O durumda her babayiğit sakin olamaz! Mesele tam anlaşılmamış galiba!

        Erdoğan-Bahçeli yanlarında yaverleri de olduğu halde deprem bölgesine gezintiye çıkmışlar, Elbistan’da da konteyner kente gitmişler.

        Ne beklersin?

        Fakat benim beklediğim bir manzara yok. Erdoğan da binim yani milletin ne beklediğini tahmin ediyordur herhalde!

        Ama o da ne..! konteyner kentte erdoğanı bir grup vatandaş ellerinde “Elbistan il olsun!” yazılı pankartlarla karşılamasın mı!

        Haydaaa!

        Kardeşim, millet başını sokacak çadır bulamıyor. Evsiz kalanlar sokakta sabahlayalar arabalarda idare edenler dururken, bunlar konteyner kenti depremden hiç etkilenmeyen, depremle de ilgilenmeyen tek dertleri Elbistan’ın il olmasını isteyen rahat insanlara konteyner kent kurmuşlar.

        Erdoğan pankartlı il olmak isterük sloganlarını görünce kendi teşkilatından şüphelenmiş olmalı ki tedirginlikle girdiği konteynerin kapısında gizlenerek bekliyor.

        Tam o sırada Bahçeli sahneye çıkıyor ve üç cümlelik nutkunu tamamlar tamamlamaz yuuuh yuuuh sesleri ortalığı inletiyor mu! ( gülmekten yazamıyorum, kusura bakmayın!)

        Bahçeli Erdoğan’ı yuhalattı ya laa:))

      • İşte tam anlatmak istediğim durum. Kahhar sıfatı ile ıslah edilsinler talebim sizin de çarpıtmanızda olduğu gibi halk için değil. Pankart, il olma talebi vs. gündeme getirmeden sadece bir sahneyi gösterip “depremzedeleri indirin” dediler. “Cumhurbaşkanı konteynerden çıkamadı” algısını yapan medya kacabaşlarına olduğunu anlamışsınızdır.
        Neyse bu işin sonu yok. Ama zannetmeyin ki bu iş bu gün sizin işinize yarıyorsa çok iyidir. 2,5 ay sonra iktidara geldiğinizde bu adamlar sizin de başınıza iş açacak. Zaten biden masa6 nı o yüzden destekliyor. Yönetilemeyen bir ülke en güzel yönetilen ülkedir onlar için. Ama olsun gazetelerimizi açtığımızda her şey düzeldi. Her şey çok güzel oldu. Güneş bile farklı parlıyor yazacak.

        • ben yorumumda bir çarpıtmaya yer vermedim, sayın hd,
          ıslah duanızın halk için olduğunu ima eden bir cümle kullanmadım, sizin kime gönderme yaptığınız çok açık.
          dolayısıyla benim yorumum da.
          yorumlarınızı işaret ederken genellikle ayrı yorum açıyorum amacım sizi hedef almak değil, sizin yorumlarınız üzerinden itirazlarımı dile getiriyorum sadece.

          işaret ettiğiniz olayda provakatif eylem olmadığını da söylemedim, olduğu çok açık. 20 yıldır bağımsız özerk tarafsız bir medya inşa edilseydi bugün bu sorunlarımız olmayacaktı değil mi?
          mekanizmaları doğru çalışan bir yargı inşa edilseydi bugün sana yarıyor bana yarıyor derdimiz de olmayacaktı.
          bundan önce kimse bu kurumları doğru inşa edecek güce ve zamana bu denli sahip olmadı. akp bu nedenle diğerleri kadar değil, herkesten daha çok sorumludur.
          vebali herkesten büyüktür.

        • Sayın hd, enseyi karartmayın, adam kazanalı aylar oluyor, umudunuzu 2028e saklayın inşallah:)

    • 6’lı masa seçim kazanırlarsa bu hem PKK’nın hem de FETÖ’nün “rahat nefes almasını” sağlayacaktır…
      Bürokrasi bunu görüyor mu? Kabul ediyor mu?
      Halkın iktidarından kurtulmak uğruna memleketi mi yakacaktır?
      Vebali çok ama çok ağır olur.
      Madem öyle, bir de askere sorun bakalım.
      Bir de üst mahkemelere sorun.
      Muhalif basına sormasanız da olur.

      • 6’lı masa seçimi kazanırsa,
        ki öyle görünüyor
        halkın iktidarı artık muhalefet olacak değil mi?
        bu durumda öcalangilleri televizyonlara çıkarır oy mu isterler,
        meydanlarda terörist başının mektuplarını mı okuturlar,
        desteklerine ihtiyacımız var der, kapılarına mı giderler.
        çözüm süreci 2. sezon mu gelir?
        hayırlısı diyorum.

    • Didem hanım muhalefetin adayı yine “gel bakalım buraya maarremince” olursa da destekleyecek misiniz?

  14. Dün İngiliz haber ajansı Reuters’te ilginç bir analiz yayınlandı. Erdoğan sonrası Türkiye’yi anlatan bir analiz! Özetle şunu söylüyor.

    Erdoğan sonrası yeni hükümet Batı’ya yeniden diz çöker. Yeniden İMF kapılarında el açar. Acı reçetelere boyun eğer. Rusya’yla bağları koparır. Askeri harcamaları sonlandırır. Türk ordusu Irak ve Suriye’den çekilir. Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurulmasına karşı çıkmaz. Terörle mücadelesini göstermelik hale getirir.
    Savunma sanayiinde yatırımlar durur.
    Yeniden ‘sadık’ bir müttefik olur!

    Tam yüz yıl sonra yeniden heyecanlandılar.

    • Kimse bir şey beklemiyor artık 6’lı masadan.
      Ama gel gör ki kendisine uyumlu, kullanışlı bir “maşa” arayışında olan “Batı” için durum öyle değil.
      Bir tek Batının beklentisi var yani masadan.
      Nitekim 14 Mayıs seçimlerine dair öngörülerini, Erdoğan gider masa iktidara gelirse, neler olacağına beklentilerini yazan son mecra İngiliz haber ajansı Reuters oldu.

      • chp nin oyu %25
        iyi parti % 15
        4 parti % 5
        hdp seçmeni % 11 de muhalefeti destekliyor değil mi?
        kimse bir şey beklemiyor derseniz ülkenin yarısından fazlası için hiç bir geçerliliği olmayan, yanlış, hatalı bir ifade olur.
        ben böyle düşünmekle daha iyi hissediyorum diyebilirsiniz ama gerçeklerden ne kadar kaçabilirsiniz?
        biraz matematik çalışın,
        biraz ingilizce öğrenin,
        zor şeyler değil sonuçta,
        ufkunuz açılır.
        akp rusyanın maşası, 6’lı masa batının maşası artık bunun modası geçti, nostalji oldu, fazla arabesk kaldı.
        yeni şeyler söylemek lazım.
        biraz yaratıcılık lütfen.

        • Reuters “Eğer 6’lı MASA kazanırsa BATI’ya, AVRUPA’ya yakın olanlar kazanacaktı” diyordu… Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarında demokrasiyi zayıflattığı vurgusu yapıyor ve “6’lı koalisyon kazanırsa Türkiye NATO’nun sağlam bir müttefiki olduğunu gösterecektir” diyordu. MASA kazanırsa Merkez Bankası’nın bağımsızlığından iklim değişikliğine kadar nasıl kararlar alınacağı açıklanıyordu…
          ANALİZ aslında ERDOĞAN’nın kimlerle ne şekilde nasıl mücadele edeceğinin de işaretlerini veriyordu.
          Ülkede yaşayan yetişkinler OY kullanacaktı ancak sonuçları KÜRESEL olacaktı. Türkiye böyle bir seçime gidiyordu.
          Tansiyon kesinlikle artacaktı. 14 Mayıs’ta sandığa sadece Türkiye değil dünya da gelecekti…

          • sayın erdoğan yıllardır türkiyenin sağlam bir nato müttefiki olduğunu söylüyor.
            merkez bankası dünyanın her yerinde bağımsızdır ve bağımsız olmalıdır.
            iklim değişikliği ile mücadeleyi destekliyoruz.
            artık tüm dünya birbirine entegre,
            abd deki seçimlerde türkiyenin trumpa desteğini unuttunuz galiba. her ülkede sandığa dünya gider, ayda mı yaşıyorsunuz?

        • Anlaşılan o ki Batı, bir yandan aday belirlenememesinin hayal kırıklığını yaşarken, diğer yandan da muhalefetin kazanması konusunda umutlarını diri tutmaya çalışıyor. Bakalım muhalefet Batı’yı sevindirecek mi, yoksa yüzüstü mü bırakacak?..

          • aday belirlenememesinin hayal kırıklığını yaşayan sadece batı değil, iktidarımızda türlü sancılar içinde değil mi?

        • Siyasetle ilgili son bir veriyi de paylaşmak istiyorum. “Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyunuzu kime verirsiniz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 43.2’si Erdoğan yanıtını veriyor. Kılıçdaroğlu ise yüzde 13.5’le ikinci sırada geliyor. Onu yüzde 11.8’le Mansur Yavaş takip ediyor. Ekrem İmamoğlu ise yüzde 8.8 alan Selahattin Demirtaş’ın ardından yüzde 7.4’le beşinci sıraya gerilemiş durumda.
          Mansur Yavaş’ın durumundaki belirsizlik onu üçüncü sıraya iterken Kılıçdaroğlu’nun adaylığının kesinleşmek üzere olması onu ikinci sıraya yükseltmiş durumda. Ama Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun toplamı Erdoğan’a ulaşamıyor.

    • Cevap Fatih.
      O yazının başlangıcı ve sonunun
      Tecümesi.
      İsterseniz hepsinide buraya yazarım. Fakat çok yalan söyleyip iftira
      atmaktan hicap duymayanlar için değmez.

      “LONDRA, 27 Şubat (Reuters
      Breakingviews) – Son yıllarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan enflasyonun yükselmesine izin verdiği için yatırımcılar Türkiye’den uzak durdu. Rusya’nın Vladimir Putin’iyle yakınlaştıkça ülkenin Batı ile ilişkileri kötüleşti. Ayrıca karbon emisyonlarını dizginlemek için çok az şey yaptı. Bu ayki ölümcül depremden sonra daha muhtemel olan yaklaşan seçimlerde bir muhalefet zaferi, tüm bunları değiştirebilir.

      Erdoğan, Haziran ayında yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde iktidarını elinde tutabilir. Ancak bu ayın başlarında Türkiye’nin güneydoğusunda meydana gelen ve resmi rakamlara göre yaklaşık 44.000 kişinin ölümüne yol açan deprem, ona zarar verdi. Bu yüzden kaybettiği senaryoyu düşünün.
      İktidardaki AK Parti’ye meydan okuyan altı partili koalisyon, resmi rakamların %58 olarak ortaya koyduğu enflasyonu ortadan kaldırmayı planlıyor. Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarının baltaladığı demokratik normları ve hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmeye kararlı. Türkiye’nin NATO ittifakının sadık bir üyesi olduğunu da açıkça ortaya koyacaktır. Mevcut başkanın İsveç ve Finlandiya’nın transatlantik savunma paktına üyeliğini engelleme kararı, bunu şüpheye düşürdü.

      Muhalefetin önerdiği ekonomik reformlar kısa vadeli sancılar getirecektir. Ancak Erdoğan’ın alışılmışın dışında politikaları, çok daha kötü bir mali krizi biriktiriyor. Geçen hafta, cumhurbaşkanının kontrolündeki Türkiye merkez bankası faiz oranlarını %8,5’e düşürdü, bu da borçlanmanın gerçek maliyetinin büyük ölçüde negatif olduğu anlamına geliyor. Para otoritesi, çok az uluslararası rezerve sahip olmasına rağmen lirayı desteklemek için döviz satıyor.

      • Altılı masayı kurup destekleyen ABD’nin de farklı bir amacı olduğunu mu sanıyorsunuz? Irak’ı, Suriye’yi ne hale getirdilerse Türkiye’yi de o hale sokmaya çalışıyor. Bu amaçlarına 15 Temmuz darbesiyle ulaşamadılar; terör örgütleriyle, sosyal çatışmalarla, ekonomik operasyonlarla da yapamadılar; ama şimdi, altılı masanın arkasına saklanarak sonuç almak istiyorlar.

        Depremi de seçime giderken son bir fırsat olarak görüyorlar. Bu kadar topyekûn yüklenmelerinin sebebi bu. Milletin felaketini fırsat olarak görenlerden bu ülkeye hayır geleceğini düşünmek saflık olur.

        Türk milleti de yaşadığı sıkıntılara ve zorluklara rağmen depremde devletin varlığının ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rolünün ne kadar önemli olduğunu gördü. Kıtaları kaydıran, dağları yürüten bir depreme rağmen millet Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan vazgeçmez. Tarihin bu kavşağında Erdoğan’dan vazgeçmek zaten devletten vazgeçmek anlamına gelir. 14 Mayıs’ta sadece altılı masa değil, dünya da bu gerçeği bir kez daha görme fırsatı bulacak.

  15. -Mevcut hükmedenleri yenip / yenebilecek biri / birileri ile mi girmeli seçime?
    -Masadakiler başta olmak üzere, yeni bir yol, yeni bir bakış, yeni bir strateji, yeni bir plan dahilindemi hereket etmeli muhalefet?
    -Hem mevcudu geçebilek, hemde daha sonra proğramları uygulayacak bir ekip ile mi gitmeli acaba?
    Sonuçta, gidilen yön belli, gidilecek bir yer (koltuk) var karşıda!
    NETİCEDE:
    Bu üçünden birini koyacaksabirileri masaya,
    Allah yollarını açık etsin kolaylık versin.
    Yok yazarın sıraladığı ihtimaller ile, güççük hesaplar ile çıkılmış ise zaten yola;
    yeniden hayırlı olsun AKP’ ye.
    (olayı hiç anlayamışlar demekki derim sadece 🤗).

  16. DERSİMDEN CUMHURBAŞKANLIĞINA

    Kimin aday olacağı nasıl kazanacağı önemli değil. Biden destekli masa6 iktidara yürüyor ama sonra ne olacak. İşte asıl korku buradan.

    Yani depremin ilk günlerinde kılıçdaroğlu çıkıp “sakın seçimi ertelemeyi düşünmeyin, dünyayı başınıza yıkarız” mealinde açıklamalarda bulunmuştu. Yine bu minvalde ertelenmesin yönünde görüş bildiren -artık uzun zamandır muhalefete çalışan- arınç a bile galiz küfürlerle saldırdılar. İKtidar tamam seçimler zamanında yapılacak deyince kılış’ın ilk açıklaması ne oldu biliyorsunuz. “Millet can telaşında bunlar seçim telaşına düştüler” evet bunlar oy alacak cumhurbaşkanı seçilecek.

    Oyun o kadar büyük ki ben bile doğruyu yanlıştan ayırt edemiyor oldum. Günlerdir sosyal medyada bahçelinin “indirin onları” dediği sert ifadeler dolaşıyor. Muhalif liderler, milletvekilleri, gazeteciler, kanaat önderleri bunu paylaşıp paylaşıp, “deprepzedeleri indirin diyor, biz de onları indirelim” diye kampanya yapıyorlar. İşin doğrusu gerçeği daha dün öğrendim. Bu deprem telaşesinde bir grup ilçelerinin il olmasını istiyormuş ve bu konuda pankart asmışlar. Allah sizi kahhar sıfatı ile ıslah etsin. Bahçeli yüzde yüz doğru yapmış. Bu hangamede il talebi nedir. Bir de pankart indirilince yuh çekmişler. Bunu da depremzedeler yuh çekti cumhurbaşkanı konteynerdan çıkamadı diye servis etmişler. Var mı bilmiyorum ama muhalefetteki aklı başındakileri vicdana davet ediyorum. Zerre kadar ülkeyi düşünüyorsanız bunların peşini bırakın. Bakın ülke çok kötü bir yere gidiyor.

    • İmla hataları olmuş, Yine mu minvalde ertelenmesi yönünde görüş bildiren arınç- olacak.

      Aslında binlerce şey oluyor bitiyormuş gibi görünüyor. Oysa matematik çok basit. 2002 yılı öncesi yapılan binalarda çökme oranı %98, 2002 sonrası yapılan binalarda çökme oranı %2. Yani bütün bütün o çürüme, yolsuzluk, liyakatsizlik, iş bilmezlik, yandaş kayırma falan hepsinin toplamı 2002 öncesi %98 2002 sonrası %2 Siz hangisini seçeceksiniz. Soru bu.

  17. Sayın Koru bir cümlenizi düzeltmek istiyorum. Recep Tayyip Erdoğan, 2007 yılındaki AK Parti grup toplantısında, “Adayımız Abdullah Gül kardeşimdir” diyerek Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamıştı. Siz bu ilanı “Adayımız değişmedi, Abdullah Gül” diyerek yazınıza aldınız.

    Neden cümleyi aslına uygun olarak kurgulamadınız. “Tayyip ERDOĞAN lehine bir durum olur.” korkusuyla mı böyle davrandınız. Yoksa “Abdullah Gül ne kadar da vefasızmış” iddiasına destek olurum diye mi korktunuz.

    Sizce adil misiniz?

  18. dün artık geçmiş
    bugün bir fırsat
    yarın ise bir muamma
    işte kim bu muammayı en iyi çözecek ise o olsun aday ve başkan

  19. Ülkemizde tarihimizin gördüğü en büyük can kaybına yol açan felaket yaşanmış, milyonlarca insan yakınlarını kaybetmiş, evsiz kalmış, binlerce sakat kalmış ama yine de hiçbir şey olmamış gibi 14 Mayıs telaffuz ediliyor.

    Aslında seçimin zamanında yapılması bile acılara kayıtsızlık olurdu ancak Anayasa’da erteleme olmadığı için hadi bunu insanlar kabul etsinler ama 14 Mayıs ne yahu?

    Tam atalarımızın “Koyun can, kasap et derdinde” sözüne uymuyor mu durumumuz.

    • Bugün deprem bölgesinde 21 bin konutun temeli atılıyor. Devlet büyük bir hızla yaraları sarıyor. İstanbul’da kentsel dönüşüm kapsamında 1.5 milyon konutun taşınma planları hazır.
      Yeni şehirler kuruluyor. Türkiye 100. yılında yeniden imar ediliyor. Sokağa çıkıp insanlara sorun, “Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunları 6’lı Masa çözer” diyen tek bir insan bulamazsınız. Ama “Yaparsa yine Erdoğan yapar” diyen milyonlarca insanla karşılaşabilirsiniz.
      Sürekli ilk kez oy kullanacak olan genç nüfusu gündeme getiriyorlar. “Biz odunu koysak Z kuşağı oy verir” diyen muhalefetin Türkiye’deki genç nüfusu çok hafife aldığını düşünüyorum.
      Türkiye’deki geniş seçmen kitlelerinin siyasi tercihlerini, Bakırköy Meydanı’nda bankamatik farelerinin yaptığı sokak röportajları belirlemiyor. 21 yıl oldu hâlâ bunu anlamadınız.

  20. 14 Mayıs’ta muhalefeti çok şaşırtacak bir seçim sonucuyla karşılaşabiliriz. Şimdi çok kritik bir 2.5 aya giriyoruz. Tarihi günler yaşayacağız. Her yönden Erdoğan’a saldıracaklar. Deprem bile onları durduramadı, şimdiden başladılar. Bloomberg’e göre 2023 yılında dünyanın en önemli seçimi Türkiye’de olacak. Erdoğan da bunun farkında. Erdoğan’ı devirmekten başka hiçbir projesi olmayan 6’lı Masa’ya “millet gereğini yapacak”. Hiç kuşkunuz olmasın.

  21. Bu tablo bana Macaristan seçimlerinin sonucunu hatırlattı. Tesadüf mü değil mi siz karar verin; Macaristan’da da 6 partili bir ittifak vardı ve o ittifakı ABD ile AB açık açık destekliyordu. Buna rağmen ezici farkla kaybettiler.
    Bu merkezler şimdi aynı şeyi Altılı Masa’ya destek vererek yapıyor. Bunun için de aylardır bütün Batı medyasında, tek bir merkezden düğmeye basılmış gibi sabah akşam Başkan Erdoğan ve Türkiye karşıtı haberler çıkıyor. Araya “Türkiye’nin önü açılacak” gibi “havuç” sıkıştırmayı da ihmal etmiyorlar. Neyin karşılığı?
    Onu da; Hugo Dixon imzalı Reuters analizinden okuyalım:
    “Yeni bir hükümet hem AB hem de ABD ile daha yakın ilişkiler kurmak için iyi bir konumda olacaktır. Demokrasiye olan bağlılıkları, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini onaylamaları da bu yolu kolaylaştıracaktır.”

  22. Bu millet ittifakının CB. adayı konusu , gerçekten tam kabak tadını verdi yani !
    Yemin ediyorum , sonunda dağ fare doğuracak!
    Bize de gına geldi yahu !

  23. Meral Akşener süreç boyunca karşı olduğunu belli ettiği isim için nasıl bir seçim kampanyası yapacak? Kılıçdaroğlu aday olmasın diye el altından örgütlediği tabanını nasıl ikna etti, edecek? Parti teşkilatları istemedikleri bir aday için sahada nasıl oy toplayacak? Peşlerinden giden kitleyi “üzerinde çok çalışılmış, yıpratılmamış, bunca tartışmadan sonra sonuca bağlanmış sürpriz ortak aday” iddiasıyla bugüne zor taşıdıktan sonra en baştan belli olan bir ismin toplum üzerinde heyecan oluşturmasını nasıl sağlayacak? Nasıl inandıracak? Ve son olarak… Aday açıklandıktan sonra Altılı Masa ittifakı seçime kadar dağılmadan kalabilecek mi?

Yoruma kapalı.