‘Normalleşme’den beklentiler karşılıksız mı kalacak? Öyle  düşünenler varsa da her siyasi hamle sonuç doğurur…

10
Reklam

Herkesin merakı benim de merakım.

CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel’in başlattığı, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da tasvibini alan ‘normalleşme/yumuşama’ , acaba biriken sorunların çözümüne yol açacak mı?

Merak edilen konular ve beklentiler

Kendilerini ziyaret eden CHP genel başkanına, AK Parti ve MHP’nin genel başkanları iade-i ziyarette bulunacaklar mı?

Osman Kavala’nın cezaevinden çıkması mümkün olacak mı?

Ya Selahattin Demirtaş’ın?

Hatay halkının oylarıyla milletvekili seçilmiş Can Atalay’ın tutukluluk haline son verilerek Meclis’teki görevine başlaması mümkün olabilecek mi? 

Sinan Ateş’in katillerini gerçek azmettirenler de iddianameye eklenerek yargılanmaları sağlanacak mı?

Reklam

Emeklilerin şikayetlerini hiç değilse hafifletecek ciddi bir maaş artışı söz konusu olacak mı?

Meraklarımızın öncelik arzeden maddeleri bunlar…

Etrafa kulak verince beklentilerin fazla olduğunu fark ediyorum.

Hatta, yerel seçimden ‘yenilgi’ ile çıktıklarının kabul edildiği ilk gecenin hemen ardından, bakanlar kurulunda, parti ve Meclis grubu yönetiminde yapılacağı umulan gecikmiş köklü değişikliklerin, AK Parti’de bu vesileyle gerçekleştirileceğine kadar işi vardıranlar da bulunuyor…

Çözümler kolay aslında

Dikkat edilirse, merak edilen konuların hepsi artık iktidar ile ilgili; Özgür Özel ülke siyasetinin belli başlı dikenli konularını ortaya attı -daha doğrusu iktidar ortaklarının sahasına bıraktı-, şimdi bizler o konuların hangilerinde neler yapılacağını merakla bekliyoruz.

En kolayı iade-i ziyaret…

Cumhurbaşkanı, CHP genel başkanını kabulünde, konuk hemen yanındaki boş bırakılmış koltuktan rahatsız olunca, iade-i ziyareti o rahatsızlığı telafi için kendisi telaffuz etmişti.

Reklam

Herhalde CHP genel merkezine gidecektir…

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de iktidarın küçük ortağı olarak büyük ortağın açtığı yolu takip etmesi beklenir.

Göreceğiz.

Diğer konu başlıkları da aslında istenirse kolayca yerine getirilebilir.

Osman Kavala adına, dün, üç ayrı konuda yeni bir itiraz dilekçesi mahkemeye sunuldu. Dilekçe aslında mahkemeye sorunu kestirme yoldan çözüme kavuşturma fırsatı sağlıyor. Önceki her dilekçeye olumsuz cevap veren mahkeme, bu kez itirazı haklı bulup Kavala’nın cezaevinde 2383 gün sürmüş ikametini sona erdirebilir.

Yargılanma konuları farklı olsa da Selahattin Demirtaş’ın durumu da Osman Kavala’nınkine benziyor. İkisi de siyasi tutuklu. 

Can Atalay’ın durumu daha da kolay. Onunla aynı kaderi geçmişte paylaşmış iki milletvekili –Enis Berberoğlu ile Ömer Faruk Gergerlioğlu– milletvekili seçilince serbest bırakılmışlardı. Mahkeme kararıyla. Can Atalay’ın serbest bırakılmasına mahkeme zorlanmadan karar verebilir.

Yeter ki, istensin…

Sinan Ateş cinayetinin takipçileri var. Gerçek azmettirenlerin de davaya dahil edilmesinde ayak sürünürse, iktidarın yalnız bir ortağı değil iki ortağı birden kamuoyu önünde zor duruma düşecektir. İktidar partileri eleştirilerin kendilerine dönük hale gelmesine fırsat vermeden, yargı gerekeni yapabilir…

Emeklilerin durumlarının iyileştirilmesi için şimdi söz verilir ve Temmuz başında eleştirileri sona erdirecek çapta bir zamla şikayetler geride bırakılabilir.

Ne dersiniz, yumuşayan ortamda bunlar yapılacak mıdır?

Neden hiç umutlu değilim

Ben kuşkuluyum.

AK Parti’de acil köklü değişiklik olmayacağını zaten ilk günden beri yazıp söylüyorum. Olmadı da zaten.

Çalışanlar ve emekliler için tatmin edici zamların hayal olduğunu düşünüyorum. Hazine Bakanı Mehmet Şimşek buna izin vermeyecektir.

Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Can Atalay’ın tutukluluk hallerini bitirecek adımları iktidarın büyük ortağı atmak istese bile, küçük ortağın onayı olmaksızın bunu yapabilmesi mümkün görünmüyor. MHP’nin vetosunu nasıl aşabilir AK Parti?

Sinan Ateş cinayeti davasının sahipleri var olmasına var ama bizde yargı özellikle bu tür davalarda karar vermede fazla aceleci davranmaz. 

Gerçek azmettirenler? Keşke iş o noktaya varabilse…

Merak konularına ilişkin benim beklentim böyle. Olumsuz.

Peki, Özgür Özel ‘normalleşme’ söylemi ile sonuç alınamayacak bir süreç mi başlatmış oldu?

Bazıları konuya bu kuşkuyla yaklaşıyorlar ama o konuda ben farklı düşünüyorum.

Siyasette hiçbir hamle karşılıksız kalmaz çünkü. Beklenen olmazsa, bakmışsınız beklenmeyen olmuş…

ΩΩΩΩ

Reklam

10 YORUMLAR

  1. Dün bu yazıya ulaşamadım, khklılar konusunda sosyal medyada hayli eleştiri almışsınız. Baktım Khklılardan bahsetmişsiniz ama daha önceki yazılarınızda khklıları destekleyen yazılarınızı hatırlıyorum. Bildireyim dedim.

  2. Kamuoyunda bir miktar ilgi gören Sinan Ateş ve Ayhan Bora Kaplan davaları var.
    Normalin çok-çok altında ilgi gördüğü için ” bir miktar” tabiri kullanıyorum.
    İnsanların toplumsal sorunlara bu derece ilgisiz, duyarsız ve tepkisiz kalmasına “toplumsal şizofreni” deniyor.
    Bu tablo da hukuksuzlukla sağlanır.
    Haksızlıkların kanıksanması ile.
    Vatanseverliğin sadece “söze indirgenmesi” ile.
    Hiçbir eylem yapmayıp devamlı söz ile bir konuyu gündeme getirmek de “psikolojik harekattır”

  3. Batılı devletlerin yetkili isimlerinden gelen “Osman Kavala’yı serbest bırakın” telkinlerine, taleplerine, baskılarına da…
    Erdoğan, şu sözlerle karşılık vermişti:
    “Neymiş: ‘Kavala’yı bırakın!’ Sen kendi ülkendeki haydutları, katilleri, teröristleri bırakıyor musun?
    Amerika’sı, Almanya’sı; hangisi şimdiye kadar böyle bir şeyi yaptı?
    Yapmadılar, yapmazlar. Konuştuğunda sana verecekleri cevap şudur: Bizde Yargı bağımsızdır! Sizde Yargı bağımsız da bizde bağımlı mı?” (21 Ekim 2021)

  4. DUA ETMEKLE MÜSLÜMAN OLUNMAZ

    Geçen hafta bir dügünde memur salonda dua edilmesini engellemişti. Bireysel bir hezayan deyip geçebilirdiniz ama şikayet edilen belediye başkanı cevaben “dua etmekle müslüman olunmaz” demiş. İşte sayın yazarın akpartiye olan kişisel düşmanlığı nedeniyle bizi mahkum ettiği zihniyet bu. Asıl kıyamet genel seçimde iktidara geldiklerinde olacak. Hiç boşa umutlanmayın insanlar metrolarla, otobonlarla, uçaklarla ilgilenmiyor, atatürk bayrağı asacaksın heryere, onuncu yıl marşını da dayadım mı son ses gelsin oylar. Bu iş bitti gençler kendine yabancı ülkelerde iş baksın.

  5. En son söz doğrudur, olabilir ama her zaman ve her yerde değil yani söz konusu bu beklentilerde beklenmeyen bir şey de olmaz !
    Karşı tarafta , ilkel , kin ve husumet dolu , köhne ve bencil bir zihniyet var ; öyle olmasaydı zaten bu beklentilerdeki musibetler meydana gelmezdi !
    ” He de geç ” !

  6. Yazarımızın “Merak edilen konular ve beklentiler” adı altında toplayıp, çözümleri kolay diye açıkladığı konularda dileyelim hak yerini bulur, adalet sağlanır. Ben hiç sanmıyorum. Eşeğine binmiş ağa ile eşeğini çeken hizmetlisi arasında geçen hikayeyi bilmeyenler bir yerlerde bulabilirler. Sonunda ağanın “Peki biz bu poki neden yedik” dediği duruma düşmek var.

  7. Bir üçüncü yol bulunmazsa gelinen nokta kırk katır mı, kırk satır mı durumuna dönüşebilir.

    ABD seçimlerinin ve İngiltere’de erken genel seçim kararı alınırsa onun da sonuçlarını görmek icap eder. Yani durum biraz karışık.

  8. CB yürütmenin başı olarak ülke meselelerini konuşacaksa bu bir partinin başkanı değil doğrudan mecliste grubu olan partilerin grup başkanları olmalı. Partiler doğrudan herhangi bir etki yetkiye sahip olmalılar. Bir parti başkanı hiç bir şekilde olmamalı. Parti başkanları adı üstünde partileri ile ilgili olmalı. Partilerin görevi milleti temsil edecek kişileri seçtirmek. Ondan sonrası temsilcilerin yani milletin vekillerinin işi. Yasama yapacaklar. Yürütmede bunlara uygun şekilde yürütecek. Bizimkisi başka şeyleri yürütme peşinde. Partiler işlerine baksın. Partileri ile ilgilensinler. Eğer bir şikayetleri varsa milletin temsilcilerine meclise iletsinler dertlerini. Meclisi bir hiç haline getirdiler. Orada temsilciler mi var, robotlar mı var belli değil. Kimse adlarını sanlarını bilmiyor. Hiç bir denetleme yasama güçleri yok. Buna demokrasi denmiyor eyyyy. Kendinize gelin. Bu rezalete ve tiyatroya son verin.

  9. Sayın yazar “Meraklarımızın öncelik arzeden maddeleri bunlar…” diyerekten bir şeyler karalamış ama
    bu saydıklarının hiçbiri
    her gün sokak ortasında veya üniversite kampüslerinde başıboş köpek sürüleri tarafından parçalanıp yenen vatandaşlarımızın hayatını geri getiremez!
    Şehirlerimizde kendi başına dolaşan tek bir kedi yavrusu bile kaldığı müddetçe kimseye oy yok!!!!
    İTÖ(itperest terör ötgütü)nün siyasi ayağı açıklanmadan kimsenin sözüne de güvenmiyoruz…

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen adınızı yazınız