Shakespeare’in Venedik Taciri oyunu ile “Soyulduk” feryatları işitilen futbolcular…

21
Reklam

İngilizlerin dünyaca ünlü tiyatro yazarı William Shakespeare’in (1564-1616) ‘Venedik Taciri’ eseri şu günlerde kendi ülkesinde tartışma konusu. Oyunda en önemli karakter olan tefeci Shylock tipi bir Yahudi olarak temsil edilir. İngilizler kraliyet ailesi fertlerinden bile daha fazla değer verdikleri büyük edibe ‘anti-Semitik’ sıfatını yakıştıramazlar ama Shylock tipine yazarın atfettiği özellikler günümüzde pekala o sıfatı hak ediyor.

Evlenebilmek için borç para bulması gereken bir gencin başvurduğu işadamı dostu, o parayı Shylock’tan temin eder. 

Shylock parayı verir ama bir şartı vardır: Para zamanında ödenmediği takdirde tefeci Shylock işadamının vücudundan bir parçayı kesecektir.

Eseri okumamış veya Devlet Tiyatroları’nda izlememiş olanlara gerisini kısaca özetleyeyim: Adam borcunu ödeyemez. Shylock sözleşmenin şartının yerine getirilmesini ister. Mahkemede genç bir avukat -ki, evlenmek isteyen gencin erkek kılığına girmiş nişanlısıdır- dini gerekçeleri ileri sürerek işi tersine çevirir. Mahkeme sonunda, Shylock, borcunu ödeyemeyen adamın insafına bırakılmıştır. 

Konumuz İngiliz edebiyatı değil, hatta anti-Semitizm de bugünki ilgi alanıma girmiyor.

Bana Shakespeare’i ve Venedik Taciri piyesini hatırlatan, günlerden beri gözümüze sokulan güncel ve yerli bir vodvil: İçerisinde futbolcuların çoğunluğu teşkil ettiği, bazı işadamlarının adlarının da geçtiği bu yerli vodvilde, hiç de azımsanmayacak bir miktar para -43 milyon dolar veya 1 milyar 262 milyon TL- buharlaşmış görünüyor.

Gazetelere ve TV programlarına yansıdığı kadarıyla, bir bankacı kadın, ahbaplık ettiği bazı paralı kişilerden “Bir koyup üç alacaksınız, hem de bir-iki ay içerisinde” reklamıyla paralar toplamış…

Venedik Taciri oyununda alınan borcun kullanılacağı amaç bellidir: Aşık bir gencin sevdiğine kavuşması için ihtiyacı bulunan paradır o…

Reklam

Bankacı kadının topladığı paraları ne amaçla topladığı ise belli değil. Hatta, kimse şu soruyu sormuyor: “Tamam, bu kadın o paraları toplamış, bu belli, peki de bunca zahmete ne için katlanmış?”

Zahmet ne mi?

Evlerine kadar gitmiş o insanların… Kiminin dertlerine ortak olmuş… Önemli günlerinde bulunmuş… Hediyeleşmiş…

Kimsenin sormadığı o soruyu ben kendime sordum ve aklıma gelen en mantıklı cevabı bu yazının devamında sunuyorum: 

Aslında bu olayı iki ayrı dönemde ele almak gerekiyor. 

Para toplama işini başlattığı, borsada yüklü miktarda zarara uğradığı 2011 yılı sonrası, ilk dönem.

Futbolcuların ve bazı dost işadamlarının yüksek meblağlı ve sürecin sonunda buharlaştığı görülen paralarının toplandığı bu yılın ilk yarısı da ikinci dönem… Mayıs 2023’ün hemen öncesi…

Gazetelerde yazılanlar, TV haberlerinde yer alanlar ile tartışma programlarında konuşulanlar bütünüyle 2023 yılının başlarında olan-bitenler…

Reklam

İyi de para toplama işinin başladığı yıl olan 2011’den 2023’e kadar geçen süre içerisinde, aynı kadın bankacının topladıklarına ne oldu?

O paralar, benim hiç kuşkum yok, bir amaç için toplandı. O amaca harcandı. O süreç içerisinde alınan borçların kapatılmasına sıra geldiğinde, ihtiyaç duyulan meblağlar için para gerekti ve o andan itibaren, iş bir oyun olmaktan çıktı, sihirbazlığa dönüştü.

Birinden alınan kısa vadeli borç paranın bir ay sonra vadesi geldiğinde bir başkasından daha yüksek faizli ve vadesi daha kısa borç almak gerekti. 

Her şey bir-iki ay içerisinde içinden çıkılmaz hale öyle geldi.

O son dönemde buharlaşmış görünen 43 milyon doların küçük bir bölümü 2023 öncesi borçlarını kapatmaya, esas büyük bölümü ise o küçük borcu kapatmak için alınan yeni borçların ödenmesine gitmiş olmalı.

Fonun 2023 müşterilerinden kendilerinden ilk borç alınanlar ile bankacı kadının en fazla paraya sıkıştığı dönemde ona parayı Shylock’laşarak ödünç vermiş bir-iki kişi, herhalde onun vücudundan bir parça et koparmaya kalkışmamıştır ama ciddi korkutmalarla verdiklerini fazlasıyla almışlardır.

Kendisini kızı gibi sevdiğini mahkemede ağlayarak anlattığı işadamından ve en yakın arkadaşı olan kızından yalvararak aldığı dolarlar kendisi görmeden Shylock’laşmış birilerinin eline geçmişe benziyor.

Çok karışık mı geliyor bu yazdığım senaryo? Hayır hiç karışık değil. 

Para toplama eyleminin ilk bölümünde varlıklarını arkasında hissettiği kişilerin ikinci bölümde kendisini yalnız bıraktıkları anlaşılıyor. Kaçmasına bile izin verilmemiş gibi.

Devlet görevlileri, 2011 sonrasında ve 2023 sürecinde bu oyunda rol almış görünen kişileri ve varsa kurumları koruma gayretine düşmez, bu olayın arkasını aydınlatmak için ellerinden geleni yaparlarsa, süreç içerisinde ne olup-bittiği anlaşılır. 

Medya ne kadar ortalığı bulanık hale getirmeye gayret ederse etsin…

Shakespeare’in eserinde, mahkemeden mahkumiyet kararı çıkmasını bekleyen Shylock’tan borç almış kişi, avukat kılığına girmiş sevdalı kızın savunması sonucu Shylock’a istediğini yaptırma kararını kopartınca, kendisinden vücudunun bir parçasını talep etmiş tefeciye, bağışlanma şartını bildirir: “Dinini terk et, bizim dine gir” der…

Bizdeki yerli ve milli oyunun sonu bakalım nasıl bitecek?

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. Hedef-2053 28 Kasım 2023 De 16:06

    ********
    “Made in TÜRKiye” değil bunlar!
    Bu mu dediğin, ah be “Gayret”lim!
    Yoksa TÜRK değil mi bu insanlar?
    Boşa övünmüşüz bir zamanlar!…..

    Değer mi dedin, özü “ulusal”?
    Milli-manevi nefs arsızlığı!
    Fırsatı kolla, ne istersen çal…
    Servet havuzu madem, sen de dal!

    O halde, “Akıl*İman Sentezi”!
    Yoksa tam felaket, olacağı bu!
    Derinden bir içgörü, bu sezi!
    Kurtaracak olan budur bizi!
    *******

  2. Bu kadar dikkat çekecek ne var? Bu işin arka planında kim var? 45 milyon dolar ne ki? Demirören kaç 45 milyon dolarlar götürmüş.
    Farklı bişey var ama ne?

  3. Fehmi bey, sizce, seçim sonrasında ülkenin bağırsakları neden bu kadar deşiliyor?

    Keramet, yeni bakanda mı yeni dönemde mi yoksa hep reiste miydi?

    Ya da iyi sıhhatte olsunlar bugün dedikleri gibi “Toplumsal arınma ve siyasi aklanmanın ertelenemez yükümlülük olduğu, selin gidip kumun kalmasını beklemeye gerek olmadığı, selin verdiği zayiatın tehlikeli düzeylerde olduğu”nu mu idrak ettiler?

    yani samimi bir değişim mi geliyor?

  4. dolar bazında yüzde 253 faiz almak için paralarını veren aç gözlüler.
    beter olun.
    bu ülke de insanlar evlerine ekmek çocuklarına bir litre süt bir karton yumurta almakta zorlanıyor.
    parayı alanı dolandırcılıktan verenleri de tefecilikten yargılayıp gereken cezalar verilmelidir.

  5. *******
    Şu Türk ülkesi nelere kadir!
    Yetiştirdiği insanlara bak!
    Şüpheyle bak dese de “Allah bir”
    Nefsler paragöz! katmer katmer kir!

    İflasta güven! yerde sürünür,
    Sağ gözden sol göze bir fayda yok!
    Yol yol değil! birlikte yürünür,
    Son durağa bak! herkes dövünür!

    Nefsler paragöz! yapış yapış kir….
    Aldanan, aldatan! bir farkı yok!
    Görüp göz yuman “Adalet” de bir!
    Nefse tuzak, hırs! zafiyet vampir!

    Akıl Din’iyken dinlerden en son,
    “Ezberine din!” olacağı bu!
    Nefsen şeytanlık! dejenerasyon!
    Demek bu yoldaymış motivasyon!

    “Akıl*İman Sentezi”den bihaber,
    “Ezberine din!”, olacağı bu!
    Pek değilse ki bunlar beraber,
    Son durağa bak! herkes derbeder!

    Orada devleti göremezsin!
    Göz yuman, aldatan, herkes aciz!
    Devlet adamı kim, bulamazsın…
    Yok öyle “güçlü”, “güçsüz”ü ezsin!

    Vurguncuları hapis çürütsün,
    Bin kat daha iyidir, o son duraktan….
    İltimas yok sen türksün, sen kürtsün,
    Azap! kim yürütürse yürütsün!
    ….
    *******

    • Sayın HB servet düşmanlığınız yetmiyormuş gibi türk düşmanlığını da elden bırakmıyorsunuz bakıyorum, ulusal ve manevi değerlerimizin üzerinde tepinmeye, hakaretler savurmaya doyamıyorsunuz anlaşılan?

  6. “Konumuz İngiliz edebiyatı değil”
    konumuz bugün de edebiyat değil,
    ama ne zaman olacak?
    ne zaman sanattan, müzikten, edebiyattan, filmlerden ve güzel şeylerden bahsedebileceğiz?
    gündem bizi rahat bırakmıyor, uzun zamandır haber içerikleri okumuyorum, sadece başlıklarla yetiniyorum. bir başlık; ev sahibi kiracısına balta ile kovalamış. içeriğini okumadım ama tahmin etmek zor değil. %25 artışta ısrar etmiş bir kiracı ve duruma sinirlenen ev sahibi. benzer binlerce haber var. hepsinde işin içinde bir balta yok neyse ki ama yıllar sürecek davalar var.
    nereden baksanız sorunlu bir konu.
    % 25 artışla sınırlamak hiç adil değil, hiç bir konuda sınırlama getirilmedi, sadece ev kiraları. kirasıyla geçinen insanlar ne yapsın? yeni kiracılı bitişik daire 10 katı gelir getirirken eski kiracısı çıkmayan ev sahibi onda birine neden razı olsun? tefe tüfe oranında artış dahi ev sahibini korumuyordu çünkü gerçek rakamları yansıtmıyordu, gerçek enflasyon oranında kirasını arttıramıyordu bir de üstüne % 25 sınırlama geldi. adil değil. öte yandan kiracı ne yapsın? kiralar artarken geliri aynı oranda arttı mı? elbette artmadı, bu da adil değil. ev sahibinin talebini nasıl karşılayacak? evden çıkması da pek çoğu için bir seçenek olmasa gerek, onun içinde durum adil değil. çatışmak ve mahkemelik olmak dışında ikisi içinde bir seçenek yok.
    ikisi de haklı ama bir anlam ifade etmiyor, ev sahibi huzurlu değil, kiracı da huzurla oturamıyor. sistem huzur vermeye uygun işlemiyor maalesef.
    mahkemelik olmak ta çözümün değil, çözümsüzlüğün bir parçası sadece.
    yargının halini, yargıda olanları hep birlikte izliyoruz.
    sıradan normal bir alacak verecek davası, kiracı ev sahibi anlaşmazlığı ya da basit bir dış cephe sorunu için sonuç almak yıllar sürüyorsa, böyle günün konusu kara para aklama davaları, milyon dolar dolandırıcılık davaları, yerli, yabancı mafya davaları, dolandırıcı çete davaları gibi karmaşık davalar ne kadar sürer ve neler olur? bunlar daha ortaya çıkanlar belli ki aysbergin görünen yüzü, daha neler var kim bilir?
    bir ülke gri listede yer alıyorsa, o ülkede kara para haberleri, mafya, çeteler, dolandırıcılıklar gündemi oluşturur. sistem bunu getirir.

  7. Kırk küsur milyon dolardan söz ediliyor. Birilerinin iştahını açan…
    Bir de bunun üzerine iddianameler ile ilgili şaibe ortaya çıkmamalı. Adları geçenlerin üzerine gidilmeli. Niye hala yayın yasağı getiremediler ki

  8. 4.419.932 HANE(AİLE)
    Ülkemizde 2022 yılında sosyal yardım “alan” hane sayısı 4 milyon 419 bin 932.
    2021 yılında 3 milyon iken bir yılda bir milyon artıyor.
    Bu resmi veri ve trende bakarsak bugün bu rakam 5 milyon “hane”den aşağı değil.
    Geçen yıl ismini hatırlamadığım bir araştırma kuruluşu sosyal yardıma” muhtaç” hane(aile) sayısını 6,6 milyon olarak açıklamıştı.
    Resmi veri 49 kalemde sosyal yardım yapıldığını açıklıyor.
    Aradaki fark yardıma “muhtaç” ve yardım “alan” ayrımından kaynaklanabilir.
    Yani muhtaçların bir kısmı yardım almamış/alamamış olabilir.
    Kesin olan en az 5 milyon hanenin yani ailenin sosyal yardım aldığı.
    Bir ailede ortalama 4 kişiden en az 20 milyon kişi sosyal yardım alıyor.
    Sosyal yardıma muhtaçlar tabi ki, çok daha fazla.
    Sosyal yardım alan ve muhtaç olanlar için
    “ümit ışığı” ne?
    Ya suç işleyecek yada “şans oyunları”
    Zira normal ekonomik sistem tar-u mar edildi.
    Normal bir yatırım sistemi bırakılmadı.
    Tabii ki, futbol Dünyasında patlayan sistemi savunmak mümkün değil.
    Kendini “mağdur” olarak takdim edenlerin bir kısmı da aslında suç ortağı.
    Güzellik ürünü zincirinin arka planında yasa dışı kumar olduğu iddiası var.
    Yani şans oyunu.
    “Fakir çalmasını bilmediği için fakirdir” ne demek?
    –Fakire zengin olması için “sadece” çalma yöntemi öneriyoruz.
    – Fakire zengin olabilmesi için ” normal” bir yöntem öneremiyoruz.
    –Fakire normal üretim sisteminde bir katkı öneremiyoruz.
    –Fakire katma değeri yüksek ürün üretmeyi önermiyoruz.
    –Fakire “inovasyon” mu dediniz? “Espiri anlayışınız mükemmel” demek,
    değil midir?
    “Normal” sistem yok edilip hırsızlık sistemi ikame edilince, normal olanın haber konusu edilmesi gerekmez mi?

  9. 43 milyon dolar veya 1 milyar 262 milyon TL- buharlaşmış görünüyor.
    Shakespeare’in Venedik Taciri oyunu ile “Soyulduk” feryatları işitilen futbolcular…
    😂yazarın gündemi şekspir edebiyat futbolculardaki buharlaşan paralar….
    ama yanı başında iyi partide buharlaşan 136 milyon TL gündemi değil…ama seçim öncesi 128 milyar dolar nerede falan filan…..
    Shakespeare’in Venedik Taciri oyunu ile “Soyulduk” feryatları işitilen futbolcular…😂😂😂aslında şöyle bir başlıkta atmasını beklerdim.%60 lar ile kazanıyor….patates soğan güle güle Erdoğan …Tencere götürecek….yalanları ile kandırılan seçmenin “ALDATILDIK” feryatlarını işiten ben….
    her zaman diyom.gercekci olmayan hayal dünyalarında yaşayan muhalif grubun bu millete güven vermesi imkansız…iyi partide deprem oluyor ..paralar buharlaşmış…sayın yazar futbolcularla ilgileniyor ve siyaset yazarı olduğu halde topu taca atıyor😂…

  10. Bu konu günlerden beri her düzeyde ve her açıdan enine boyuna konuşuluyor; adalete intikal eden kısmı da dahil olmak üzere tam anlamıyla Rufailer at koşturuyor !
    Yani açıkçası kabak tadını verdi , ne halleri varsa görsünler !

  11. İnsan parasıyla rezil olabilir mi? Olabilir.
    Görgüsüze bakın ki dolar ve avroyu bol bulunca saçına bigudi yapıyor.
    İnsan böylesi bir banalliği neden teşhir etme ihtiyacı hisseder, o ayrı konu.
    Bu ve türevleri para içinde yüzdüklerini her seferinde görgüsüzce gözümüzün içine sokuyorlar.
    İçlerinden bazılarının kara para akladığı ortaya çıkan bu lüks magandalığı bir tarafa, bire beş, beşe on kazanmak için milyon dolarlarını kaptıranlar da var.
    Demek ki oluyormuş; insan parasıyla da rezil olabiliyormuş.
    Memleket günlerdir kara para aklamaktan tutuklu Dilan ve Engin Polat çiftini konuşuyor.
    Polatlar sadece bir örnek…
    Bu ‘zenginler’ mantar gibi bitiyorlar; haliyle ilgili makamlar soruyor, soruşturuyor ‘değirmenin suyu nereden geliyor?’
    Bir başkası…
    Sazan sarmalı yöntemiyle çok sayıda kişiyi dolandırdığı öne sürülen ‘lüküs hayat’ teşhircisi Bahar ve Nihal Candan kardeşler dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamasıyla tutuklanıyor.
    Öte yandan futbol dünyası da ‘dolandırılma’ ve ‘vurgun’ haberleriyle çalkalanıyor.
    Arda Turan’dan Emre Belezoğlu’na onlarca isim…
    ‘Fatih Terim Fonu’ olarak adı çıkan vurgunda bir bankanın şube müdürü olan Seçil Erzan, yüksek kazançlı fon vaadiyle futbolculardan milyonlarca dolar toplamış.
    Futbolcular zaten çok kazanıyorlar ama daha çok kazanma hırsıyla, bir bankacıya hiçbir kayıt olamadan milyon dolarları elden teslim ediyorlar.
    Gizli saklı iş yapıyorlar.
    O milyon dolarlar kimin cebine girdi, şimdilik meçhul.
    Parasıyla rezil olanlar cephesinde her gün bir başka gelişme yaşanıyor.
    İnsanın ve paranın olduğu yerde çürük yumurtalar hep oldu, oluyor.
    Hukuk dışı yollardan elde edilen haksız kazançların en aza indirildiği bir ülke, ne büyük saadet olurdu.

  12. Bir futbolcu, faizle para sattığı banka müdüründen, verdiğinin yüzlerce misliyle aldığı para ile Bodrum’da kendisine milyonlarca dolara yazlık, altına son model pahalı bir araba almış. Bu futbolcunun menajeri ise annesine ev, kendisine araba, kardeşine değerli bir saat almış. Hem de bu parayı alabilmek için başka bir futbolcuyu sisteme sokup, onu adeta kendisine kurban ederek. Bunun adli tarafını bilemem ancak ahlaki açıdan bu futbolcuya diyecek söz bulamıyorum. Sen olmayan bir parayı, halk tabiri ile çöktüğün, darp ettiğin, tehdit ettiğin banka müdürü vasıtasıyla aynı formayı giydiğin, “kardeşim” dediğin arkadaşından alacaksın, o arkadaşın sana verdiğini bilmem kaç yıl sonra belki alacakken, sen hiçbir şey olmamış gibi insanların yüzüne bakıp, adamım diye dolaşacaksın. Türkiye’yi biraz biliyorsam bu devlet senin yanına bunu bırakmaz. Çok yakında eli arkadan kelepçelenmiş, boy boy fotoğraflarını görürüz.

  13. Bizdeki yerli ve milli oyun da her bişeyde olduğu gibi birilerini bulurlar kendilerine HAMİ olarak! (Fitbolda bu tür isimler ünlü olur oyun oynayamasada!!)(söylemesi kolay ve akılda kalır kısalıkta!).
    Örtbas ederler!..
    Alabilen uyanıklar alır parasının birazını almasını daaa!..
    Alsada gider yarısı masrafa!!!☹️
    Hayrıda olmaz bereketide diğer yarısı kalsada😂..
    (Halk olarak sorgulamamız gereken:
    Bu parayı nasıl kazanıyorlar? Hakederk kazanıyorlarsa vergisi tam alınmışmı? Bu sektörde iyi KAZANÇ!varsa bizim çocuklarda faydalana biliyormu????
    En möhimi, arkasından şike mike kokusu gibi (bar demiyorum bak) pis bir koku çıkarsa!.. devletimize GÜVENİP!….
    Amaaaannnn…. Bana ne ben zaten 7500 liralık alıyom☹️.

  14. Yerli ve milli bir hekaye de şöyle: kadıefendi kadı efendi bu adamdan şikayetçi yim; benim ona verdiğim parayı (borcunu) iade!….. der! (kadı susturur adamı) bir işaretiyle dur der🤫.
    —SEN SUÇLUSUN!… der şikayetçi adama😯
    Netçeye gelirsek, (niyesi miyesi piyesi..)
    “SEN BU ADAMA NE DİYE?
    NESİNE BAKIPTA?
    NESİNİ!!!😂 ALACAĞINI DÜŞÜNDÜN
    DE!!!!.” Para verdin????😯😮😲
    (İşte misalinde dersinde en güzeli🤗).

  15. Kurbanlık!
    Eskiden insanları dolandıran bankerleri yadırgayanlar, şimdi bankaları hortumlayan, futbolcuları tuzağa düşüren teknik adamlara kurban oluyor.
    Çok çiçekli kumaştan çamaşırlarını mahallenin ortasına asan kadınları yadırgayanlar, şimdi magazin aleminin kirli çamaşırlarına kurban oluyor.
    Telgrafın tellerine konan kuşların türkülerini beğenmeyenler, şimdi çocukların bilinç altına uyuşturucuyu enjekte eden rap şarkılarına kurban oluyor.

  16. Adı Fatih Terim Fonu olarak geçiyor. Davanın her yerinde taraflar ismini zikrediyor. Ama Fatih Terim davaya dahil edilmiyor hiç bir şekilde. Banka müdürü de itinayla dışarda bırakılıyor. Bu da bize özgü bir yargı sistemi. Nasıl işlemediğini artık çok iyi biliyoruz. Adamına göre işliyor bu sistem. Arkada pek çok fırıldaklar dönüyor. Borsalar işliyor, paralar çeteler gırla. Bu sistemi Erdoğan bile çözemedi, MİT’e soruşturma yaptırttı. Bunu yazan gazetecileri de içeri attırttı. Eyyyy, ne adaletsizmişsiniz siz böyle.

  17. Sayın yazar “Bizdeki yerli ve milli oyunun sonu bakalım nasıl bitecek?” diye sormuş,
    artık her olaya “tiyatro!” demek adet oldu ya,
    yaşanan trajedilere dram diyeni mi ararsın, drama vodvil diyeni mi istersin,
    herkes de başımıza eleştirmen kesildi!
    Ömrü hayatında bir tek tiyatro metni bile okumamış, ancak ilkokul sıralarında birkaç müsamere veya piyese katılabilmiş bu yeni nesil senaryo yazarlarına ne desek boş…
    Günün sözü:
    “Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış.”

    • 1980’lerde Banker Kastelli, 1990’larda Titan Saadet Zinciri, 2000’lerde Jet Fadıl, şimdilerde Thodex, Çiftlik Bank… Ve en son “Seçil Erzan.” Önümüzde bunca örnek varken o ya da bu şekilde saadet zincirlerinin günümüzde hâlâ varlığını sürdürmesi çok enteresan değil mi?
      Aslında değil. Çünkü bunun altında; 1) kısa zamanda kolay para kazanma arzusu, tamahkarlık yatıyor. 2) finansal okuryazarlık seviyemiz sanıldığından çok düşük.
      Biz, Türk toplumu olarak son yıllarda ‘ani’ zenginlikleri çok sık görür olduk. ‘2 sen önce hiçbir şeyi yoktu, şimdi havuzlu villası, arabası var.’ Peki, bu kişiler nasıl bu kadar zengin oldu? Start-up’ı vardı, fenomendi, borsadan ya da kriptodan kazandı ve benzeri. Sürekli bir ‘başarı’ hikâyesi pompalanıyor. ‘Mark Zuckerberg ya da Elon Musk evinin garajında başladı bu işlere’ gibi. Zenginlik artık o kadar ‘kolay’ ki… Böyle olunca da ‘Ben de kolayca zengin olabilirim’ algısı oluştu çoğumuzda. Bu sebeple daha kolay kanıyoruz. Hele de bir şekilde kriptodan, borsadan ya da saadet zinciri gibi bir yapıdan para kazanıldıysa… Bunun sürdürülebilir olduğuna inanılıyor. Bir bakıyorsun başta ‘Biraz para kazanır ana paramı çekerim’ diyen kişi günün sonunda hem elindekinin hepsini kaybetmiş hem de sisteme birçok ‘kurban’ bulmuş. Eğer biri (kariyeri ne kadar parlak olursa olsun) size piyasanın çok üstünde, ‘garantili’ bir yüksek getiri vaat ediyorsa şüphe edin! Ve unutmayın aşırı şişirilen balon muhakkak patlar. Bu iş kripto da böyle borsada da ponzide de. İlk başta elbette kazanabilirsiniz ama devamlılığı yok. Para çıkışı başladığı an ‘çat’ diye büyük düşüşler yaşanıyor. Büyük hayallerle girenler büyük hüsranlar yaşıyor.

      • Uzun zaman dır tv dizilerine bakmıyorum, izlemiyorum, bilinçli olarak uzak duruyorum!
        Bizim aile vs ile başladık biz bu işe. Lüküs hayat başka nevale.. derken silahlanı verdik birden maaile 😯😯
        (Bu arada dizilerde yok gibi SİLAHSIZ SAHNE😡). Adam tarıyor önüne ne gelirse; tavuk inek Öökküzz (kadın çocuklara dokunmuyor bak!👀 reçona TERS İLİŞKİYMİŞ MEĞER😲).
        Hadi geçtik, birde ne görem, tripleks vilkalarda yalılarda yaşayan önünde havuz😯, yetmedi deniz!!!…
        Arap ülkeleri hiç kaçırmıyor bölümleri evlerinde🤗.
        Ha bu arada, evin oğlanının çalışanlarla ilâakasını annatmıyom bak! Rütük neyin varya!!! İşte ondan🤫.

Yoruma kapalı.