Siyasi bir cinayet.. Cani hangi sonucu almak istedi? Bu konuda çoğunluktan farklı görüşteyim…

32
Reklam

Başından pek çok altüst oluşlar geçmiş bir ülkeyiz; özellikle siyasi hayatımız, darbeler, suikast ve cinayetler, kitlesel kalkışmalar ile doludur. 

Ülkemizde 100 yıl yaşamış biri, bir imparatorluğun yıkılıp yerine bir cumhuriyetin kurulduğuna, tek parti – çok parti dönemleri yaşandığına, üçü doğrudan biri dolaylı, kim bilir kaçı da sonuç almamış veya girişim düzeyinde kalmış darbelere maruz kalındığına, bu arada sayısız siyasi cinayet ve suikast ile kitlesel kıyıma da tanıklık etmiştir.

Kendi 70 yıllık hayatımda bile nice sarsıntılarla karşılaştım, bu yüzden bireysel ve kitlesel travmalarla baş etmek zorunda kaldım.

Tarihi çoğu olumsuz hayli zengin deneyimlerle dolu bir ülkede geçmişin hatalarının geride bırakılması gerekmez miydi?

Öyleyse neden bir daha olmayacağını sandığımız olumsuzluklar tekrar ve tekrar yaşanıyor?

Neden bizde tarih sürekli tekerrür ediyor?

İzmir’deki HDP merkezine yapılan ve orada tesadüfen bulunan genç bir kızın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırının tıpa tıp benzerleri geçmişte birden fazla kez yaşandı. Pek çok değerimizi siyasi cinayetlere, suikastlere kurban verdik. Parti liderlerine yönelik saldırılar oldu, konvoyları taşlandı, parti binalarına bombalar konuldu.

Olayların çoğu iktidarın çoklu yapıya sahip olduğu, güçsüzlüğünün belirgin hale geldiği dönemlerin ürünüdür.

Reklam

İktidarları daha da zayıflatmak için, kitlelerin kışkırtılması, bunun için de temsili öneme sahip kişi, kurum ve hedeflere yönelik saldırılar yapılması gerekiyor. 

Uğur Mumcu’ya yönelik suikast toplumun birbirine anlayışla yaklaştığı bir dönemde sahneye konuldu; o eylemin sonucu sol siyasetin partisinin adeta ‘sağcı’ bir radikalliğe doğru savrulmasıdır.

Hrant Dink’in hayatına kast eden katil, kendisini dolduruşa getirenlerin zihnine doldurduğu fikirlerin aksine, ‘Ermeni sorunu’nu daha da içinden çıkılmaz hale getiren bir eylemi gerçekleştirmiş oldu.

Dün İzmir’de HDP parti merkezini hedefleyen ve bir genç kızın canını alan eylem de, katilin kendini savunmak için verdiği ifadelerle, ‘nefret’ ögesini sivil siyasete taşıma istidadını içinde barındırıyor.      

Yan ürün olarak da toplumu yeniden radikalleştirmeyi hedefliyor.

Üstelik iktidardaki ömrü 20 yıla yaklaşan tek bir parti tarafından yönetilmekte olan, askeri vesayeti geride bırakmış bir ülkede meydana geliyor bu saldırı. 

İlk bakışta siyasi hayata karşı gibi görünse de -nitekim bugün gazetelere yansıyan yorumların neredeyse bütünü olayı bu yönüyle ele alıyor- İzmir’deki saldırı, esas, toplumsal sonuçlar alma amaçlı bir eylem.

Kitleler hem kışkırtılıyor bu eylemle hem de korkutuluyor.

Reklam

İktidarın değil toplumun zayıflatılmasına yol açacak bir eylem bu.

Gustave Le Bon..

Fransız sosyolog Gustave Le Bon’un (1841-1931) zamanında hayli tartışılmış, günümüzde de etkisini sürdüren -dilimize de birkaç kez çevrilmiş- ‘Kitleler Psikolojisi’ kitabını okuyanlar, adi bir cinayet işleyenle siyasi bir cinayet işleyen bireyler arasındaki temel farkın, ikincisinin (siyasi cinayet işleyen katilin) bir görevi yerine getirdiğine inanması olduğunu bilir. Siyasi cinayet işleyenler, ona göre, telkine elverişli, çabuk inanan, hareketli, duygularında mübalağa ve aşırılık görülen kişilerdir. (Kitabın Hayat Yayınları tarafından yayınlanmış çevirisi, s. 145).

HDP binasını basıp karşısına çıkan genç kızı acımasızca katleden kişide de fark edilebilecek karakter özellikleri…

Önce telkine elverişli, çabuk inanan, duyguları mübalağaya ve aşırılığa müsait, dolayısıyla kışkırtılmaya hazır bireyler üzerinde çalışılır, sonra ona -çoğu kez kendisine bile fark ettirilmeden- hedef seçeceği kişi, kurum veya kitleyle ilgili doğru olması gerekmeyen bilgi bombardımanında bulunulur. O kişi zamanı geldiğinde ne yapması gerektiğini bilecektir.

Eyleme kadar geçecek süreçte elinde bulunması gerekecek malzemeyi edinmesi için kendisine yardım edilmesi gerekebilir; o yardım tam zamanında kendisine verilecektir.

İzmir eylemini gerçekleştiren katilin ruhsatlı silah/ları olduğu anlaşılıyor. Silah talimini yalnız poligonda yapmamış, Suriye’ye gidip orada savaşa da katılmış. İşinden ayrılmış ve gelirsiz olmasına rağmen günler boyu HDP merkezine taksiyle gidip eyleminin provasını da yapmış…   

‘Yalnız kurt’ profiline benziyor mu bu katil?

Benzemiyor.

Daha çok bir örgütle irtibatlı olma özellikleri taşıyor katil.

Tekerrürünün engellenmesi isteniyorsa bu kanlı eylemin, örgüt bağlantısı üzerine gidilmesi, silah/ları nereden hangi parayla aldığının araştırılması şart. Silah ruhsatını kim sağladı? Tabii, Suriye yolculuğu da ayrıca merak konusu yapılmalı.

Yapılabilecek mi?

Kuşkuluyum.

Eylemin hemen ardından verilen resmi ifadeli mesajların üslup ve içerikleri ile yorumcuların konuya yaklaşımları yüzünden bu kuşkum. 

Doğru teşhis konulmadan tedavi yapılamaz da ondan.

HDP’yi ve ona destek veren kitleyi ‘nefret objesi’ olmaktan çıkarmak güncel siyasi sebeplerle düşünülmeyecektir de ondan. 

Toplumun yakından ilgi duyduğu iddialar ve ithamlar karşısında sergilenen vurdumduymazlık siyaseti zayıflatıyor ve önünü göremez hale getiriyor da ondan.

İddia ve ithamlar karşısında derhal harekete geçmesi beklenen devlet birimleri onları işitmemiş görüntüsü veriyorlar da ondan.

Aklımızı başımıza devşirmeden ve en önemlisi kişisel yararı bir tarafa bırakıp toplumsal çıkarı, ülke hayrını ön plana çıkarmadan bunu başaramayız.

ΩΩΩΩ 

Reklam

32 YORUMLAR

  1. Fehmi bey “… bir imparatorluğun yıkılıp yerine bir cumhuriyetin kurulduğuna,..” değinmiş, “Öyleyse neden bir daha olmayacağını sandığımız olumsuzluklar tekrar ve tekrar yaşanıyor?” diye sormuş.. Geldiğimiz bu günlere “sebep-sonuç-sebep-sonuç zincirlemesiyle geldik. Akıl*İman Sentezi” gözlükleriyle bakarak tarihin kısa bir özetini yapmak gerekirse:
    Türkiye’nin alel acele kurulması yanlış hesapla ve ülkeyi adeta bugünlere mahkum etmek için tarihteki yerini aldı. Başta M. Kemal Atatürk Paşamız ve diğer kurucu babalar Osmanlı’yı yücelten İmaparatorluk haline getiren manevi mirası/sorumluluğu resmen reddetmeseler de kurtuluş savaşında sıkıntıdan kurtulasaya kadar bunu kullandılar. Sonra da bunu yeşertmek motivasyon kaynağı olarak işe engaje etmek yerine dumura uğratma hayalleriyle bir kenarda gölgede bırakıp pasivize ettiler. Esastan uzaklaşarak milleti nihai analizde Allah ile iyi günlerde buluşma güzergahından alıkoydular. Sözde, akıllarına çok güvendiler. Bu da öncelikli olarak Batı’yı kılık kıyafet başta olmak üzere herşeyi ile “monkey see, monkey do (= maymun gördüğünü yapar)” modunda “gopya cingözlüğü” ile devrim-inkilap şeklinde göklere yüceltildi. Yeni gidişatın dümeni taşeron olarak kurulan CeHaPe yönetimine havale edildi. Onlar da ülkeyi “Yücel”(t)me işlerine köy enstituleriyle devam etmeğe çalıştılar.

    Önceki daha uzun tarihi sürece de kısaca bakacak olursak bu süreçte Osmanlı kurulmuştu. Bu, “İman” işlerinin önemli olduğu dünya tarihi sürecinde İslamiyetin, “şirk”in içinde bulunduğu Batıya karşı bir düzeltme hareketi olarak yapıldı. Yani, niyet temizdi. İşin içinde İslamın Batı’yla tanıştılırmasının verdiği heyecan ve hesab vardı (bayraktarlık!). Aidiyet o dönemde tam olarak bu iken Kurtuluş Savaşından sonraki aşamada bu aidiyete sırt çevrilmesi şeklindeydi. Bu ikinci dönemde bu işe itirazlar olmadı değil. Bunlar sönük kaldı, dikkate alınmadı. Entegre edilmesi pekala mümkün ve kolayken şiddet kullanarak susturuldu, misal, Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey öldür(t)üldü. Peki sonuç bu iken, bu aidiyete sırt çevrilmesinin sebebi neydi? Osmanlı’ların hataları yok muydu? (devam edecek)….

  2. S. Peker videolarının devamı gelecek. İlkin havuz medyası, ardından Erdoğan ve rejimi tasfiye edilecek. Türkiye’nin parlamenter demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, demokratik hak ve özgürlüklere dayalı bir ülke haline gelmesi için gerekli reformlar hayata geçirilecek. Bunun ardından, Kürt meselesi şeffaf, Meclis’in kurumsal olarak temel rol üstlendiği bir yoldan çözülecek. Erken seçim yaşanacak. Dahası, AK Parti iktidarı yitirmekle kalmayacak, bütünüyle tasfiye olacak. Türkiye, Erdoğan’ı, S. Soylu’su, Albayrak’ı, Bahçelisi, havuz medyası ile bu rejimin bir bütün olarak tasfiyesine öngelen bir sürece doğru yol alıyor.

  3. İHTİYAÇ
    Asıl olan sebep-sonuçtur. Yani sebepler Dünyasında yaşıyoruz.
    Yani nedensellik en büyük ve kısıtlayıcı bir sınırımız.
    Bizim hareket ve hamlelerimizi asıl belirleyen ihtiyaçlarımız.
    “Cambaza bak” filmleri ne zaman vizyona konur? Ne zan gösterime girer?
    İhtiyaç ne zaman ise o zaman.
    Prodüksıyona ne kadar emek, mesai ve ve finansal kaynak ayrılır?
    İhtiyaç ne kadar ise o kadar.
    Tarzan ne kadar zorda ise o kadar.
    İhtiyaç olduğu kesin.
    Yumurtanın kapıya geldiğinden şüphe yok.
    Ancak zaruret ıztırar derecesinde mi?
    Orası mechul.

    • Sayın yk, şaka maka vallahi bu tiyatro ve sair sahne sanatlarında hakkaten epeyce bir mesafe katettiğiniz anlaşılıyor.

  4. Sayın yazarın örnek verdiği mumcu suikasti eski türkiyenin failimeçhulü; hrantın katili ve azmettirenleri ise bugün hapiste! Yeni türkiyede her fail yakalandı, eski türkiyede ise her şey sırra kadem basıyordu…
    Devlet neyi duymazdan geliyormuş, derhal harekete geçilmemiş bir tane örnek verebilen var mı?
    Danıştay saldırısı, rahip santoro, malatyadaki misyonerler…
    Hanfisinin faili meçhul???

    • rus uçağını düşüren asıl fail kim? emri ben verdim diyen Ahmet Davutoğlu mu? o gün uçağın sınır ihlali yapacağını önceden bilen ve pilotu öldüren tetikçiyi araziye mevzilendiren kim? Ahmet Davutolu mu?

    • Devlet neyi duymazdan geliyormuş, derhal harekete geçilmemiş bir tane örnek verebilen var mı? YOK! Patagonyamistan’da bir mafya lideri, ülkenin ileri gelenleri hatta içişleri bakanı hakkında kayda değer, araştırılması gereken, belgeli bir çok vukuatı adeta bir dizi gibi 32 kısım tekmili birden sosyal medyada günlerdir paylaşıyor. Ama Patagonyamistan’da hukuk guguk, savcı ve hakimler kör ve sağır olduğu için derhal harekete geçilmiştir. İddialarda adı geçen herkes ifade vermeye davet edilmiştir. Telefon kayıtları istenmiş, dosyalanmış, karşılaştırılmış, adı geçen herkesin üstleri bu araştırmalara izin vermiş, derhal meclis araştırma komisyonu kurulmuştur. Ama aşağılık muhalefet partileri!!! Komisyon kurulmasına iddiaların araştırılmasına karşı çıkmış izin vermemişlerdir. Ama aslan hükümet ve aslan savcılar halen harıl harıl bu işin aslı ne astarı diye araştırmalarına devam etmektedirler…

  5. AÇIK ÇEK
    Brexit propaganda döneminde İngiltere’de bir kadın milletvekilinin katledilmesinin seçmen tercihlerine etkisi sıfır (0) oldu.
    Bizde 7 Haziran- 1 Kasım 2015 tarihleri arasındaki her bir patlama-saldırı seçmen tercihini en az %1 değiştirdi. Her bir şehit milletvekili dağılımını en bir olacak şekilde değiştirdi.
    Türk milleti 7 Haziran- 1 Kasım 2015 tarihinde meydana gelen olaylar karşısındaki tavrı ile ,
    manipülatörlere ve provakatörlere prim değil, açık çek verdi.
    Doldur doldur harca.

  6. Yazarımız bu olay için ‘ Toplumu yeniden radikalleştirmeyi hedefliyor ‘ dedikten sonra yazının sonunda da ‘Doğru teşhis konulmadan tedavinin yapılamayacağını ‘ çeşitli gerekçelerle birlikte izah etmektedir .
    Bence toplum uzunca bir süreden beri zaten radikalleştiği için bu olaylar yaşanıyor ve bu nedenle de ne gerçekçi bir teşhis konulabilir ve ne de tedavisi yapılabilir !
    Her gün gerek basın yayın organlarında ve gerekse de televizyonların haber bültenlerinde sürekli olarak kötülükler yani türlü türlü ve vahşet derecesinde cinayetler, gasp olayları ,saldırılar , kavga gürültüler , sahtekarlıklar vs. okuyoruz, dinliyoruz .Hiç iyi bir haber yok mu , demek ki yok !
    Trafikte yol verme tartışması , sağda solda araç park etme tartışması , karı koca arasındaki sürtüşmeler , tartışmalar , doktorlara saldırılar vs. adeta barutun parlaması gibi anında kanlı bıçaklı cinayetlere dönüşebiliyor .
    Yani toplum patlamaya hazır , pimi çekilmiş bir bomba gibidir !
    Bütün bunların başka yan sebepler olsa da temel sebebi , özellikle siyasetçiler ve devleti yönetenlerin , ülkeye ve milletin ruhuna , bitmek tükenmek bilmeyen kin ve nefret tohumları ekmeleridir !
    Rüzgar eken ,fırtına biçer !
    Herkese selamlar , saygılar

    • Sayın ali namlı, allahını seversen, meksikada arabanla beş dakika kırmızı ışıkta bekle ve o sırada yan taraftaki tırın kasasının diğer sürücüler tarafından birkaç dakika içinde nasıl elçabukluğu marifet boşaltıldığını bi izlesen; türk vatandaşının evliya, peygamber gibi bir insan olduğuna sen bile iman edersin!!!
      Dünyadan haberimiz yok, kendi milletimize sövüp saymayalım!!!
      Tc karayollarında kim bir tırın kasasını on dakikada soyup boşaltabilir???
      Sn.bernar,meksika uzmanı sensin, öyle mi değil mi??? KONUŞ BE ADAM!!!

      • iki yanında da sürgülü kapısı olan ve içi tam dolu minibüsü üstelik de sahibinin yanında soyabilen hırsızlar var mı meksikada gördünmü hiç?

        peki sen hiç içi mal dolu minibüsü kapısına çekip dükkanına giren esnafın kapısını eşarpla bağlayıp balkonda bakan komşularının gözleri önünde arabadaki bütün malı kendi arabasına aktarıp kaçan hırsız gördün mü başka bir ülkede?

  7. Sayın koru yazısına “Başından pek çok altüst oluşlar geçmiş bir ülkeyiz…” diyerek başlamış, peşinden de “Neden bizde tarih sürekli tekerrür ediyor?” diye sormuş?
    Bugün de hala ülkemizin başından çok büyük kanlı altüst oluşlar geçmesini bekleyenlerimiz yok mu?
    Tarih ne bizde ne de başka bir yerde, ne arasıra ne de sürekli tekerrür etmez.
    Tarih bilmek önemli ve değerlidir; tarihte her olay ve kişilik tekildir, kendine özgüdür!
    Dejavu hissi hafiften arızalı bir duruma işaret eder ama her konuda ve sıkça yaşanıyorsa dinlenmek en iyisidir:)

    “Kendi 70 yıllık hayatımda bile nice sarsıntılarla karşılaştım, bu yüzden bireysel ve kitlesel travmalarla baş etmek zorunda kaldım.”

    Tarihi çoğu olumsuz hayli zengin deneyimlerle dolu bir ülkede geçmişin hatalarının geride bırakılması gerekmez miydi?”

    Sayın yazar ne gibi sarsıntılarla karşılaşmış ya da hangi “bireysel ve kitlesel travmalarla baş etmek zorunda kalmış”tır bilemiyorum ama
    “Tarihi çoğu olumsuz hayli zengin deneyimlerle dolu” dediği ülkemizde değil de almanyada, fransada, yunanistanda, polonyada, bulgaristanda, ispanyada, italyada, rusyada filan yaşamış olsaydı; travma neymiş, nasıl katlanılırmış oturup bi kere daha düşünür ve halimize bin şükür deyip sesini keserdi…
    Tarih bilinci, düşünceyi etkiler.

  8. bana da gayet mantıklı gelen bir söylem herkesin malumudur.. bir olay, vukuat, durum en çok kimin işine yarıyor arka plan için ona bakmak gerekir..

  9. “…Tarihi çoğu olumsuz hayli zengin deneyimlerle dolu bir ülkede geçmişin hatalarının geride bırakılması gerekmez miydi? Öyleyse neden bir daha olmayacağını sandığımız olumsuzluklar tekrar ve tekrar yaşanıyor?”
    “Olayların çoğu iktidarın çoklu yapıya sahip olduğu, güçsüzlüğünün belirgin hale geldiği dönemlerin ürünüdür.”
    “Üstelik iktidardaki ömrü 20 yıla yaklaşan tek bir parti tarafından yönetilmekte olan, askeri vesayeti geride bırakmış bir ülkede meydana geliyor bu saldırı. ”
    Sayın Koru’nun çektiği fotoğraf ve sorularını yukarıya yeniden yazdım.
    Sondan başlayayım; demek ki daha önce darbe diye tukaka edilen olaylar yalnızca askeri vesayat ürünü değilmiş. Çokça yinelediğim gibi beceriksiz ve çapsız siyasetçiler hırs ve iş bilmezlikleri nedeni ile adeta davetiye çıkarmışlardır. Son yirmi yılda yönetimin elini tutan, yapacaklarını engelleyen (yasalara aykırılar dahil) hiç bir kişi, kurum ve parti olmadığı halde sözcüğün tam anlamı ile her konuda dibe vurmuş durumdayız.
    Gelelim asıl soruların yanıtlarına: Yaşanılanlardan neden ders alınmadığına, tekrar tekrar aynı yanlışlara düşmemizin nedenine. Şu anda Dünya’da en çok sözü geçen Batı alemi 16. yüzyılda dinin katı öğretilerini bırakıp REFORM hareketleri ile özgür düşünceye daha çok önem vermeye başladı. RÖNESANS ile birlikte hareket edilerek hem geçmiş kaynaklar taranıp günün diline çevrilerek dersler çıkarıldı, hem özgür düşünce ile her tür yeniliğe kapı açıldı. Dinin hayattaki yeri kilisesine çekilerek pek çok yenilik getirildi. Pek çok yeni buluşlarla insan sağlığı, yaşamı kolaylaştıran icatlarla, sanatçıların (yazar,ressam,müzisyen…) özgürce haretket etmeleri sağlanarak insan mutluluğu ön plana çıkarıldı. Bu Dünya’yı kazanmayan, kazanamayan insanların öte Dünya’yı kazanamayacağı gerçeği insanların kafalarına dank etti. Son ve mükemmel din diye böbürlenedursunlar Müslümanlar bunu yapmadılar, yapamadılar, hala da yapılması gerektiğinin farkında değiller. Tüm Dünya’da her konuda sürünüyorlar, bu gidişle sittin sene de sürüneceklerdir.
    Mustafa Kemal TC’ni kurarken ve kurduktan sonra tüm olumsuz koşullara rağmen kısmi bir reform ve rönesans hareketi başlatmıştır adeta. Dini referans alan güçler (tarikatlar, cemaatler, onlara sırtını dayayan partiler) bu kısmi reformları bile yok etmek için hiç durmaksızın çalışmışlar, hala da çalışmaktadırlar. Ve Mustafa Kemal’in sağladığı imkanlarla, özgürlüklerle bir yerlere gelip, nereden nasıl geldiklerini unutup karşı devrimle TC’de Atatürk tarafından kazanılan her değeri yok etmeyi başarmışlardır.
    Bu yüzdendir geçmişten ders almamamız
    Bu yüzdendir siyasilerin iki de bir gemiyi karaya vurmaları
    Bu yüzdendir TC’ni kuran çekirdek kadroyu yaratan TSK’nın hem dış güçler hem dinciler tarafından kol ve bacaklarının kesilip dincilerce işgali.
    Bu yüzdendir aklı başında herkesin gelecek endişesi yaşaması
    Bu yüzdendir aklı başında olmayanların her şeyin günlük gülüstanlık olduğunu sanmaları
    Bu yüzdendir başa geçenlerin bir süre sonra güç sarhoşu olup kendi çıkardıkları yasalara uymamaları.
    Bu yüzden yıkılıyoruz, ne yazık!

    • biri dese ki;

      “dincilerin de yaşama hakkı var. dincilerin de devlet olma hakkı var. dincilerin de kendilerine has düşünceleri hayat görüşleri, ve söz söyleme hakları var. dincilerin de devlet yönetme hakkı var. Atatürk nasıl hanedanı sürgün edip kendi devletini kurmuşsa aynı şekilde dincilerin de Atatürk hanidanlığını sürgüne gönderip kendi devletini kurmaya hakkı var. (Atatürk ilke ve inkılaplarını savunanlar Atatürk hanedanı olsunlar söz gelimi)

      derse ne diyebilirsiniz? nasıl bir cevap verirsiniz?

      • Demokrasiyi amaç değil araç gören zihniyete bunu anlatmak zor. Atatürk bir hanedanlığı yıkmadı, o hanedanlık kokuşmuştu, milleti değil hanedanlığının derdine düşmüştü, kaçıp gittiler. M.Kemal ve arkadaşları savaşarak şimdi yaşadığımız vatan topraklarını kazanıp bizlere (buna sizler de dahilsiniz) bıraktılar. Vatanın parçalanmasına neden olan hanedanlara bıraksa demek akıl dışılıktır. Ve asla Atatürk hanedanlığı olmamıştır, bu hiç bir zaman hedeflenmemiştir. Bu yüzden bu vatanın dört bir yanından, neredeyse hey köyünden, her etnik kökenden siyasetçiler, generaller, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları iş başına gelmişlerdir. Hiç biri birinin elini ayağını, şimdilerde olduğu gibi birilerinin bir yerinin kıllarını öperek ve çalınmış hayatların üstünden geçerek (çalıntı sorularla) değil, herkese eşit verilmeye çalışılan eğitim ve öğretim okullarında okuyarak, sınavlardan geçerek başa geçmişlerdir. Bu yüzden M.Kemal ve onu sevenlerin akıllarında hiç bir zaman hanedanlık geçmez. O kadar Dünya’dan kopuk yaşıyorsunuz ki hanedanlık benzeri yönetilen devletlerin şu anda ne durumda olduklarından bile bihabersiniz. Hanedanlık matah değil, red edilecek bir yönetim şeklidir. Atatürk dindarlara değil dincilere (dini çıkarı için kullananlara) karşı olmuştur hep. Bu yüzdendir çoğunluğu Müslüman milletinin dinini anayasasından (Kuran’dan) öğrensin diye Kuran’ı günün Türkçe’sine çevirttirmesi. Matbaanın bile Osmanlıya gelmesine engel olan dini kurallar yerine çağdaş kurallara daha çok önem vermesi. Dincilerin, dindarlara zulüm edildi demeleri kocaman bir palavradır. Doğuyu bilemem; ben Ege çocuğuyum, çocukluğumdan beri bilirim ki camiye giden insanlara saygı duyulurdu, dükkan kepenkleri kapanmaz, esnaf kapısına koyduğu ahşap iskembeye güvenir camisine giderdi. Bizim evde her perşembe akşamı Kuran okunurdu. Özellikle soğuk kış günlerinde köyün üç camisinden sırayla okunan sabah ezanlarını duymak için çocuk yaşımda çok kez uyanmışlığım, uyandırılmayı isteyişim vardır. İddia ediyorum siz ve benzerleriniz daha Kuran’ın Türkçesini bile okumamışsınızdır. Din ne, dindarlık ne, dincilik ne farkında değilsiniz. Hoş yazdığınız cevabi yorumdan sorduğunuz soru ne o bile anlaşılamıyor. Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım, anlayan birine sorarsanız size de anlatır.

        • bu benim düşüncem değil ama iktidara oy veren kesimde böyle düşünenlerin sayısı az değil, onları ikna etmelisiniz.

          ben ise en fazla belki ilave bir soru daha sorabilirim;

          anlattığınız gibi herkese fırsat eşitliği sunan, vatandaşlarını mutlu eden bir devlet idiyse insanlar neden böyle düşüncelere sahipler?

  10. Tersten bak…..28 Şubat…irticadan atılan maraba….atan ağa…..ala vere dala vere…..Kürt memed nöbete….ulkemmmmm vahkivah….eyvahhhhhhh

  11. fehmi bey, bizim tarihimize yer vererek başlamış.
    ben de yer aldığımız coğrafyamıza dikkat çekmek isterim. iç karışıklıktan başını bir türlü kurtaramayan ortadoğu ülkelerine. bugün ülkelerde olan şeylerde geçmişte tıpatıp yaşananlar değil mi?
    yüksek enflasyon,
    işsizlik,
    ekonomik kriz,
    bireysel haklara getirilen kısıtlamalar,
    yoksulluk,
    yolsuzluk,
    kutuplaştırıcı söylemler,
    hareketlendirilmeye çalışılan fay hatları…
    kitleleri kışkırtmak sonrasında çok ta zor olmuyor değil mi?
    herkesi hain, terörist, ajan, proje ilan ederseniz ve bunu medyanın % 90 nını oluşturan milletin parasıyla fonladığınız havuz medya ile desteklerseniz toplumu radikalleştirmiş olursunuz ve bir nefret ögesini meşrulaştırırsınız.
    o zaman değil örgütsel bir yalnız kurt eylemi bile toplumsal sonuçlar doğurur.
    herkes altında kalır.
    en çok ta ülkenin asayişinden sorumlu olanlar.
    o nedenle siyaset dilini yumuşatmak iktidarın sorumluluğudur.
    aklımızı başımıza devşirsek iyi olur.

  12. Vallahi Hocamız , her şeyi gayet açık ve anlaşılır bir şekilde ve de etraflıca , tane tane yazmış ;bize ‘ağzına , kalemine sağlık, teşekkür ederiz ‘ demekten başka bir şey kalmamış .Onun için ben de naçizane bir fıkra ile desteklemeye çalışacağım.
    İNTİKAM NASIL ALINIRMIŞ
    Aksi mi aksi, huysuz , agresif bir yolcu havalimanında ; bankonun arkasındaki görevli bayana , bu karakterinden dolayı söylene söylene dırdır etmeye , sataşmaya başlamış.Ancak görevli her şeye rağmen sükûnetini koruyup cevap vermedikçe terbiyesiz adam daha çok sinirlenmiş , sesini iyice yükseltip bağırıp çağırmaya geçmiş , zavallı görevliye etmediğini bırakmamış.
    Kadıncağız bütün bu bağırıp çağırmalar , hakaretler devam ederken sessiz bir şekilde işlemleri tamamlamış ve nihayet adamı başından vukuatsız bir şekilde savmaya muvaffak olmuş.
    Bütün bu olupbitenleri hayretle ve sessizce izleyen sıradaki bir sonraki adam , işlemlerine başlayan kadına hem geçmiş olsun demiş ve hem de dayanamayıp
    sormuş,
    – Hanımefendi , öncelikle geçmiş olsun ! O terbiyesiz adam gerçekten size çok kötü davrandı , siz de her şeye rağmen nezaketinizi korudunuz , terbiyenizi bozmadınız , bu açıdan tebrik ederim .Ama doğrusu bu kadarı da biraz fazla olmadı mı, sizin de ona karşı yapabileceğiniz bir şeyler yok muydu yani?
    Kadın görevli , gayet rahat ve kendinden emin bir şekilde ve gülümseyerek şöyle cevap verir,
    – Olmaz olur mu ! Adam kendisi Newyork’a , bavulları da Berlin’e gidiyor !
    NOT.Herkesin gözü aydın ! Bu gün de Hani ilçesindeki AKP merkezine saldırı düzenlendi ,yani tahterevalli kuruldu galiba ! Allah sonumuzu hayreylesin !
    Selamlar ,iyi günler

      • Baran bey, maalesef matrakçının yorumundan ben de bişey anlamış değilim, keşke biraz açsa???

    • Ben , esasen fıkradaki mesajı herkesin kendi anlayışına bırakmayı tercih ederim.
      ‘ Herkesin gözü aydın ‘ ifadesindeki kinaye/ironi ise gerçek anlamda anlaşılmış olabilir , o risk her zaman vardır .O bakımdan artık ‘ kına yakmama ‘ herhalde gerek kalmamıştır !
      Bunun dışında ise neyin anlaşılmadığını vallahi ben de anlamış değilim ; mazur görün !
      H.Gayret ve Baran Hocaya selamlar , saygılar, iyi geceler

  13. Katil Onur Gencer, İzmir’de bir ay boyunca keşif yapıyor ama HDP binasının yerini Google üzerinden buluyor. Sonra da orada 40 kişinin katılacağı bir toplantının “haberini” alıyor ve saldırıyı planlıyor. Ama siz o “büyük tesadüfe” bakın ki 40 kişilik toplantı yapılmadığı gibi saldırı öncesi binada sürekli bulunan HDP yöneticileri de tek tek sıvışıyorlar.

    Bunu kim anlatıyor?

    HDP İzmir İl Merkezi önünde evlat nöbeti tutan Mehmet Lâçin adlı, evladı PKK tarafından HDP yoluyla dağa götürülen acılı bir baba. İçeride de sadece o çalışan kızcağız; Deniz Poyraz bırakılıyor.

    • İlginç bir yorum yetkililer herhalde bu yönden de araştırırlar.SN korunun dediği gibi hep olayları kime hizmet edecek yönünden değerlendirmek gerekir.

  14. Yıllar önce seyrettiğim bir orhan gencebay filmi … Cumali köyde ağasına sadık biri cahil…. Şehire ağasının iş dünyasında namuslu rakibini öldürmek için getirilir… Aynı cumali yıllar sonra başka cahil tarafından öldürülür… Cumali yani gencebay öldürülmek için getirildiği iş adamın kızı olan necla nazırın kollarında can verirken son sözleri… Kızma o benim gibi kurban der…..
    Evet tetiği çeken de, namlunun ucundaki o genç kızda bizlerde sitem içindeki ağaların kurbanıyız…..
    Neden mi……
    Benden isen millisin…
    Değilsen aşağılık teröristsin anlayışının geldiği nokta….
    Şimdi bütün siyasiler akp başta kınama mesajı yayınlıyor…
    Ayıp be kardeşim…
    HDP seçmeni seçti o terörist değiliz millet vekillerini..
    Şayet kişilerin suçu varsa adalet önünde hesap vermeli…
    Peşinen insanlar gülen cemaatinin okuluna. Dershanesine gitti diye fetöcü hdp lileri pkk lı ilan etttiniZ… Şimdi olan oldu siz siyasiker hiç mi suçunuz yok… Aklımızla alay etmeyin….

    Ayıp…..
    Ayıp…
    Ölene öldüren de birer kurban ….
    Eserinizin arkasından nekadar oy veya başka çıkar sağladınız bilmiyorum ama…
    Şunu biliyorum ki…. Mehmetler memolara düşman ise sizin hiç mi kabahatiniz yok….

    • Son olay apar topar pilanlanmış MHP ve Soyluyu devre dışí bırakmak ve hedef saptırmak. Çünkü S Peker Soyluya ve MHP’ye güç yetiremedí, daha doğrusu Peker gibi ortakları ile tıpkı 15 Temmuz darbe pilaní’na benzer seneryo, çetin cevize (MHP) çarpınca, dil değiştirdiler.

      O değilde bizim muhalefet’te (Meral haním hariç) zerre kadar bilgi yok.
      Peker yalandan ortadan kayip oluyor, hemen muhalif gazeteler ve partiler ters köşeye yatíp fikir yürütüyorlar.

      HDP o toplantıyı iptal etmesey’di bir çok ínsan ölürdú ve kabak MHP ‘nın başında patlardı.

      Pilanlarí tutsaydı apar topar HDP’yi kapatıp Kürt kardeşlerim beni aff etsin ben bu MHP yi yalnış tanımışım bunlar ırkçı ve caniler diyerek MHP kökenli İYİ partıyıde tõhment altínda bírakarak Millet itifakínde töhmet altında bìrakíp HDP oylaríní almak hayeli kurmuştular. Fakat şu an bıraz yara almışa benziyor.
      Yalnız ak troller tıpkı 10 Ekim Ankara garında 2 canlı bomba patlatıldıktan hemen sonra bilhassa AKP #1 adamí bunu HDP yaptırdığını sõylemişti yani iftira atmıştı, şimdide trolleri vasítası ile HDP yaptırmış gibi algı oluşturiyorlar..boz kurt işareti veren katílín resimleri anında internete servis edildi.

      Peker bunlar içín çalışmas’a bunlar onun videolarını kesinlikle engelker.
      Mafyaların yiyeceği insan eti içeceği insan kanı.
      Yalanda, ve İftira’da vitaminleri.
      Koltuk kavgası Koltuk severlerin
      Tek derdi.

      • Efendim… Baştan beridir söylediğimiz gibi RTE sırtından S. S ve MHP yi atmak istediğim için S. P. Bir türlü Erdoğan abisi ile helalleşemedi.. Çünkü böyle bir derdi yok…Peker şuan RTE nin önünü açıyor. SS yi bitiriyor. BU ara SBK da tutuklanınca FBI Yetkililerine hemen pazarlık için Türk yetkilileri hakkında bilgi vereyim diye pazarlık yaptı. FBI kabul etmedi. Çünkü Afganistanda bekçinin eli zayıflatılmaz… Yani kısaca Nuran hanım olan zavallı anadolu çocuğuna oluyor… İster sağcı ister solcu.. İster Türk ister Kürt…

Yoruma kapalı.