Türkiye 17 yılda ne kadar değişmiş…
AK Parti yeni iktidara geldiğinde ilk karşılaştığı çok taraflı sorunların başında ABD ile ilişkiler geliyordu. Daha doğrusu, George W. Bush’un başkanı olduğu Amerika, 11 Eylül (2001) eylemleri üzerine yaptığı değerlendirme sonucunda ‘güvenliğine tehdit’ teşkil ettiği gerekçesiyle, Türkiye’ye komşu bir ülkeyi (Irak’ı) işgale giderken, Türkiye’den de askerlerine yol açmasını ve işgali Türkiye ile birlikte gerçekleştirmeyi arzu ediyordu.
Kamuoyumuz bunu kabule hazır değildi.
Medyamız -özellikle AK Parti’ye olumlu gözle bakan medya- buna şiddetle karşı çıkıyordu.
Muhalefet -özellikle Deniz Baykal’ın lideri olduğu CHP- ABD ile askeri maceraya geçit vermek niyetinde değildi.
AK Parti grubunda hiç de azımsanmayacak sayıda milletvekili operasyona ikna olmamış görünüyordu. Partinin önemli isimleri -TBMM başkanı Bülent Arınç başta olmak üzere- yapılmak istenenin yanlış olduğuna inanıyordu.
Sonuç: Sayılarının 60 bine ulaşacağı öğrenilen yabancı askerlerin ülkemizde konuşlanmasına ve Türk askerlerinin sınırdışı operasyona katılmasına izin veren 1 Mart tezkeresi Meclis’te reddedildi (2003).
Dün dünde kaldı cancağızım
AK Parti iktidarda 17. yılını kutlamaya hazırlandığı şu sırada bugünkü (2019) durum çok farklı.
Türkiye’nin kendisi ‘güvenliğine tehdit’ gördüğü örgütlerin oradaki varlığı gerekçesiyle bir komşu ülkeye (Suriye’ye) askeri müdahalede bulunmak istiyor. Müdahale edilecek bölgede Amerikan askerleri de bulunduğu için, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD başkanı Donald Trump’tan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yol açmasını istedi.
Medyamız neredeyse bütünüyle -AK Parti’yi destekleyen gazeteler ve TV kanalları özellikle- müdahaleden yana. Vaktiyle 1 Mart tezkeresine karşı çıkmış medya mensuplarının önemli bir bölümü -bu arada o tezkerenin çıkması için canla başla çalışanların bir bölümü de- medya dışı; ‘medeni ölü’ denilen durumda. Bugünün köşe sahipleri ile TV yorumcuları -17 yıl önce 1 Mart tezkeresine karşı çıkmış olanlar da dahil- müdahaleyi savunuyorlar.
Tek -HDP- istisnasıyla muhalefetin bütünü –Kemal Kılıçdaroğlu’nun lideri olduğu CHP dahil- müdahaleye destek verdiği gibi AK Parti grubundan da aykırı bir ses çıktığı duyulmadı.
AK Parti’nin 1 Mart tezkeresine red oyu vermiş ilk dönem milletvekillerinin hiçbiri bu Meclis’te bulunmuyor. Tezkerenin reddinde önemli bir rol oynamış olan TBMM’nin o zamanki başkanı Bülent Arınç şimdilerde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, ancak onun bu defa ne düşündüğünü bile bilemiyoruz.
Kamuoyu da ölü sessizliğinde.
Böyle bir ortamda olacak olan oldu: Sınırdışına asker göndermeyi öngören tezkere dün akşam saatlerinde AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti’nin desteğiyle Meclis’ten geçti.
Askerleri Suriye’ye göndermek için içeriden kaynaklanan herhangi bir hukuki ve siyasi engel bulunmuyor.
Ne bekleniyor?
Konunun ABD’de tartışılmasının tamamlanması ve son Amerikan askerinin müdahale edilecek bölgeyi terk etmesi bekleniyor.
O da herhalde fazla gecikmeden gerçekleşecektir.
Muhalefet yanlış şeye muhalefet ediyor
TBMM’deki tartışmalar sırasında muhalefet sözcüleri eleştiriyi de ihmal etmemeleri gerektiğini hatırladılar ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın telefonu üzerine Türkiye’nin önünü açmak amacıyla askerlerini bölgeden çekmeye karar veren ABD başkanı Donald Trump’ın ‘küstah’ ifadelerine neden hiç cevap verilmediğini gündeme getirdiler.
Ele alınmasa da olabilecek en masum ayrıntı olay da bu halbuki.
Donald Trump normal bir devlet adamı, hatta normal bir insan değil. Herhangi bir konuda en basit bilgilere sahip olmadığı gibi, ağzının ölçüsü de bulunmuyor. Öyle olmasaydı, asker çekme kararını sorgulayan bir soruya “Türkler ile Kürtler yüzlerce yıldır savaş halindeler” cevabını verir miydi? “Tarihçiler öyle söylüyor” dedi bir de. Ve böyle bir cümleyi PYD/YPG militanlarını yere göğe sığdıramayacak denli övdüğü cümlelerden sonra kullanır mıydı?
Amerikalılar da üç yıl önce seçtikleri başkanın başkanlık yapamayacak biri olduğunu idrak eder hale gelmiş olmalılar ki, güvenilir bir kamuoyu şirketinin dün yaptığı açıklamanın sonuçlarına göre, halkın yüzde 58’i Trump hakkında açılmak istenen azil soruşturmasına artık destek çıkıyor.
Onların sonunda bu noktaya gelmelerinde, azil soruşturmasına esas gerekçe gösterilen makamını siyasi çıkarlarına alet etme girişimlerinden de fazla olarak, Suriye’den asker çekmeye aniden karar vermesinin de etkisi var.
Yine Türkiye. 2003’te 1 Mart tezkeresiyle gündeme gelmişti Türkiye, 2019’da da Trump hakkında Amerikan halkında bir türlü oluşmayan olumsuz kanaatin birden herkesi sarması ile yine Türkiye gündemde.
Amerikan TV kanallarında bir azil soruşturması bir de Türkiye’nin her an Suriye’ye askerleriyle girmesi konuşuluyor. İzleyenler biliyordur; Amerikalı yorumcular Türkiye, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için hiç de övünülecek sözler sarf etmiyorlar…
[Arap televizyonlarına da ara sıra göz atıyorum; çoğunluğu Suriye’ye askeri müdahaleyi ‘işgal’, böyle bir girişimde bulunmayı ‘Osmanlı hayalini canlandırma’ olarak yansıtıyor. Suriye televizyonu ülkemizden ‘düşman Türkiye’ diye söz ediyor.]
Durum budur.
ΩΩΩΩ
Yorumları okudum da; bu yorumlar eğer birilerince önceden planlanmamış ise ki mutlaka planlanmamıştır; birinden nefret etmenin getirdiği körlüktür en hafifiyle. Yazıklar olsun, ekmeğini yediğiniz toprağında büyüdüğünüz ülkenizden nasıl bu kadar nefret edebiliyorsunuz. Hadi ülkenin cumhurbaşkanını anldık da ülkenizden nasıl bu kadar nefret edebiliyorsunuz. Yaptığınız düşünsel bazda da olsa ihanettir. Kendinize gelin. Ben sizin dediklerinizin toplamından tek bişey anladım; yeryüzünde bütün dünya ülkeleri ve liderleri doğru şeyler yaparken bizim cumhurbaşkanı “dinine vatanına milletine ülkesine ihanet etmektedir” özetle bunu söylüyorsunuz. Yeryüzünde bu kadar yanlışı kimse yapamaz üst üste. Hatta o kör gözleriniz ve nefret dolu yüreklerinizle siz bile yapamazsınız. Bu kadar vicdansız olmanızı kesinlikle kabul etmem olamazsınız ama bu kadar körlüğü sağırlığı da doğal bulamıyorum maalesef. Diğer yazarların yazısından da alıntı yapmışsınız orayı da bağlayarak söylüyorum. Artık eminim ki bu site yorumcuları dini milliyeti inancı tandansı ve geçmiş sabıkaları nelerle dolu olursa olsun siz Erdoğana karşı onu destekleyecek kadar vicdan ve insanlık yoksunusunuz. Allah size acısın. Bana dilediğinizce hakaret edebilirsiniz. Ama sizler mutlu olamayacak kadar nefretle dolusunuz.
Yüreğinize sağlık, vicdanınız hissiyatınızı benden iyi dile getirmiş:
Yazdıklarınıza bir ilave yapmak gerekir. Birileri de Türkiye’nin başına ne bela gelirse gelsin yeter ki Erdoğan başta kalsın derdinde …
“Devletimizin ve sanli ordumuzun terorle olan mucadelesinde basarilar diliyoruz.” Biz de cani gonulden amin diyoruz turkiye yahudi toplumunun bu dilegine ve vatan sevgisi ve turkluk bilinciyle orneklik teskil eden tum musevi kardeslerimizi muhabbetle selamliyorum…
Bu konuda sayfalar dolusu yazılar yazılabilir ,çeşitli yönlerden pek çok şeyler söylenebilir zaten okuyucular da uzun uzun yorumlar yapmışlar ! Ben hiç bir zaman bu Suriye meselesine inanmadım bu nedenle de üzerinde hiç durmadım ! Bana göre karı /koca komşular kavga ediyorlar, bize düşen bir tarafı tutmak değil araya girmek, arabuluculuk yapmaktır ;bir tarafı tutarsan işte böyle bataklığa girersin ! Bu arada CHP nin yediği halta ne denir ;Allah aşkına bunlar bu Suriye politikasına karşı değiller mi ! Peki ne diye tezkereye evet dediler ! Allah akıl fikir versin, ikiyüzlü ve samimiyetten yoksun politikadan ne zaman vazgeçecekler !!! Yazıklar olsun, bu yanar döner politika ile bunlar hayatta iktidar olamazlar !!
Fehmi bey lafı döndürüp dolandıracağına istediğini neden açıkça diyemiyorsun,yani Suriye’ye girmiyelim diyorsun üstü kapalı ,neden giriyoruz Suriye ‘ye??Fırat kalkanı ve diğer harekattan önce her gün kaç top ve roket düşüyor ve onlarca masum vatandaş ölüyordu?sonra ne oldu bir senedir hiç olay oldumu? İşte bunun için girmek gerekiyor.İsrail’in güdümünde sınırımızda kurulacak bir PKK. ve türevlerinin devleti veya fedarasyonu her an tehlike demektir bizim için.Kontrolümüzde veya bize sempatizan bir Türkmen-arap ve kürt federasyonu veya devletçiği bizim için faydalıdır.Bu tamamen Erdoğan’ın başarısıdır,ve sonunda ABD.ye ya Türkiye yada PKK.ve türevleri tercihini kanırta kanırta ülkemizden yana yaptırmıştır.Zaten aklın yolu birdir lafına göre de ABD.nin yapması gereken buydu bu oldu.Kahraman TSK. FETO safrasından kurtulduğu günden beri çok daha kuvvetli bu işi de diğerleri gibi en az zayiatla başaracaktır,bütün DUALARIMIZ onlarla
1 Mart tezkeresi “YANLIŞLIKLA” reddedildi.
Yanlışlık şurada idi.Karar için normal karar sayısı sanılıyor idi.Halbuki nitelikli çoğunluk gerekiyor idi. Yani TBMM nin o anki 550 olan üye sayısının salt çoğunluğu olan 276 evet oyunu bulmayan her sonuç “RET” sayılıyordu.
Nitekim zamanın Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK tezkerenin geçtiğini açıklamıştı.
CHP den bir milletvekili TBMM İç tüzüğüne göre açıkladığım nitelikli çoğunluk gerektiği itirazı yapınca ve açık hüküm nedeni ile reddedildiği açıklanmak zorunda kalındı.
Hükümet tezkereyi meclise sevk ederek açıkça iradesini ortaya koymuştu.
AKP den tezkereye ret oyu veren milletvekillerinden büyük çoğunluğu( yerli ve milli olanlar) 2007
seçımlerinde traşlandı.
T.S.K nin Suriyeye girmesinin sebebinin dogrusunu Ocak Medya yazari Adelina hanim yazmiş.
Bu yazinin başliğini okuyunca, Iki gün once yailan KOSOVA seçimleri aklima geldi.
https://www.ocakmedya.com/bu-muhalefetle-cay-bile-icilmez/
Adelina hanim da fazla abartmış..Yazısını okudum ama sanırım herkesi balık hafızalı sanıyor.Şimdi başını ezmeye gittiğimiz bu terörist yapıyı zamanında davul zurna ile karşılayıp,yedikleri lahmacunları ödeyip uğurladığımızı da unutmadk malesef..
Ocak Medya yazarının yazısını ben de okudum. Yazının dikkate değer yanlarından birisi, biri A. Davutoğlu liderliğinde, diğeri A. Babacan öncülüğünde (ve A. Gül’ün düşünsel desteğinde) kurulacak iki partinin adı geçen kurucu isimlerinin bir kaç saat önce başlamış olan askeri müdahale konusunda takınmış oldukları tutum.
Bu iki cenahtan gelen bu konuda verilmiş demeçler var mı? Siyasete ilgi duyan bir insan olarak ben haberdar değilsem, sokaktaki vatandaş nereden bilecek ne düşündüklerini?
Babacan ve Gül ekibi de mi suskunluğu yeğleyerek dozu artmış görünen milliyetçi hamasete teslim olmayı yeğliyorlar?
Birisi, uluslararası ilişkiler konusunda seçkin bir akademisyen olduğu, Suriye konusunda Türk dış siyasetini tek başına biçimlendirmiş olduğu söylenen, bu ülkeye başbakanlık yapmış bir şahsiyet. Diğeri, bu ülkenin hem eski dışişleri bakanı, hem de bir önceki cumhurbaşkanı -yok mu bu ikisinin kamuoyu ile paylaşabilecekleri iki sözü?
Ya Saadet Partisi?
Nurdan hn yazar suriyeye girme sebebini degil Turkiyede ki asil problemi ortaya koymus.Problem sn erdogan veya akp degil sorunumuz çapsiz , bilgisiz ,seviyesiz muhalefet sorunu .Umarim siz anlamissinizdir.
Ahmet bey!Adelina hanimin yazsi benim tezlerimle ayni. beni dunku yazimdan bir bolum birde trumpin ne dedigini aktariyorum okuyun. teroristleri biz
alacakmisiz.yani erdogan alacak.
“Bölgede farklı gruplar arasında savaş yüzlerce yıldır devam ediyor. ABD hiçbir zaman Orta Doğu’da olmamalıydı. 50 askerimizi çektik. Türkiye, Avrupa’nın geri almayı reddettiği IŞİD mahkumlarını mutlaka almalı. Bu aptalca bitmeyen savaşlar, bizim için sona erdi!” ifadesini kullandı”
“Nurdan. 8 Ekim 2019 at 17:02
Türkiyenin, Muhalefet partileri ve kadim vatandaşlarinin yorumlarıns! Şöyle bir göz attım ve İÇİMDEN “ERDOĞANA HELAL OLSUN”DEDIM. Gene hedefini tam isabetle vurdu.”
Erdogan ve muhalefetin derdi OY+OY+OY=oy.600 M.M 1200 EL=6000 parmak he zaman oy icin kalkiyor.
Bölünme, Batı emperyalizmi tarafından işgale uğrama korkusu, bu korkuları bastırmak için gerçeklerden koparak hamasetin gizlenmeye çalışılan aşağılık kompleksini yatıştırdığı rahatlatıcı evrenine sığınmak, İslamcısından solcusuna, milliyetçisinden bilmem necisine kadar adeta hepimizin iliklerine işlemiş bir toplumsal hastalığımız.
Futbolda Avruplı takımlar karşısında alınan farklı yenilgilerde madara olup durduktan sonra, arada bir alınan ve skor farkının bir ya da ikide kaldığı (ya da üç beş yerken araya bir gol sıkıştırmayı becerebildiğimiz) maçları ‘şerefli yenilgi’ sayabilecek kadar ergen dünyasına hapsedilmiş yetişkinler topluluğuyuz.
Son günlerde gündemimizi tek başına işgal eden Suriye’ye askeri müdahale, kuşkucu yaklaşımı ya da karşı çıkışı “ödleklik” ya da “iktidar düşmanlığı” gibi heyecanlı ithamlarla yoksanıp hiçleştirecek küçük bir azınlık dışında, toplumun üzerinde heyecanla ittifak olduğu bir durum.
Nafile olduğunu bile bile, gerçeklere işaret etmek gerekiyor -elde yapacak başka bir şey yok:
(1) Türkiye’nin yeri geldiğinde ABD ve Avrupa’ya kafa tutabilecek bir ülke olduğunu ileri sürdükten sonra, kadını ve çocuklarıyla toplam nüfus varlığı 2 milyon kadar olan Suriye Kürtleri karşısında yaşadığınız bu derin korkunuzu nasıl açıklıyorsunuz?
(2) Irak’a karşı girişilmiş düzinelerce “Türk ordusunun sınır-ötesi askeri müdahaleleri” sırasında televizyon ekranlarını ve gazetelerin birinci sayfalarını süsleyen askeri kamuflaş giysileri içindeki hükümet başkanlarının, türlü çeşitli bakanların fotoğraflarını hatırlıyor musunuz? Ben hatırlıyorum. . . “Kırmızı çizgileri” vardı ülkenin, ve elbette Irak topraklarında bir Kürt oluşumuna izin verilemezdi ve asla verilmeyecekti.
Bize bunu anlatan devlet kahramanları ve onların siyasal partileri siyaset sahnesinden çekileli çok oldu -Abdullah Öcalan ve devletimiz tarafından kırmızı bültenle aranan kardeşi Osman Öcalan hala daha gündemimize giriyor ama -hatta yüce Türk devletinin devlet televizyonunda arz-ı endam ediyor.
(3) Kim haklı gerçekten? “Etle tırnak gibi birbirinden ayrılamaz olduğumuz, kız alıp kız verdiğimiz insanlar” mı Kürtlerimiz? Yoksa, sayın Koru’nun yazısında dile getirdiği genel kültür ve tarih bilgisi yoksunu Trump’ın sözleri aslında bir gerçekliğe mi işaret ediyor -yani, aslında aynı dini de paylaştığımız kendi Kürtlerimiz de dahil olmak üzere, Kürtlerle sonu gelmek bilmez bir savaş içinde miyiz onyıllardır -en azından duygu dünyamızı teslim almış bir savaş?
Batı emperalizminin yılmaz düşmanı Doğu Perinçek’in, Türkiye’yi Batı İttifakı’ndan koparıp Rus emperyalizmine yamamak için etmediği şaklabanlık yok. Batı uygarlığının ebedi hasmı İslamcılarımız, hani bir dediği bir dediğini tutsa, bir diğer İslam ülkesine karşı girişeceğimiz askeri müdahaleye yeşil ışık yakmışlığı dolayısıyla, Trump’ı tarihin en büyük ABD başkanı ilan etmeye çoktan hazır. ‘Solcu’ CHP, “Girelim Suriye’ye! O arada Trump’a iki laf çakmış olsaydık daha şahane olacaktı, ama. . .” modunda. . .
Halkımızın ve onların kendilerini iyi yönetecekleri beklentisiyle kendilerine lider seçtikleri siyasetçilerin arzu ettikleri olacak elbette: Gireceğiz Suriye’ye! Yüce Türk milletinin gücünü dosta düşmana -bir kez daha- göstereceğiz.
Ergenlikte takılıp kalmış duygu dünyamızın -geçici bir süre de olsa- tatmini bütün her şeyden daha önemli insanlarımız için.
Mevzu, oğlu yeğeni bilmem nesi bedelli askerlik sayesinde askerlik hizmetinden yırtmış kamuflaj desenli askeri giysiler içinde endam eden siyasetçilerin arkasında saf tutup insanın yüreğinin yağını eriten nutuklar ve türlü çeşitli marşlar eşliğinde şu fani dünyada üç beş hafta da olsa kendini iyi hissedebilmek ise, çay ocağında ikinci bir bardak taze çay söyleyememek de dahil olmak üzere, geri kalan her şey bir teferruat bu topraklarda.
Ve balık hafızalı olup gerçeklerden şeytan görmüşcesine korkup kaçmak, üzerinde gerekten ve samimiyetle hemfikir olduğumuz -belki de yegane- milli vasfımız.
Öyleyse, geleceğin daha nice askeri kamuflaj giysili siyasetçi fotoğraflarına doğru, durmak yok yola devam!
Derdimiz kurtler degil derdimiz batinin kurtleri kullanmasina engel olmak .
Kimse kurtlerle savasmiyor savas turkiye ile emperyalist bati arasinda , islam dusmanlari ile.Libya gitti irak gitti , suriye gitti yemen gitti simdi suriye gidiyor.Yarin iran a yuklenecekler sonrasi mi onu da siz dusunun.
1 Mart tezkeresi geçse idi Türkiye’nin işgaline yol açacaktı.O gün tezkereye haklı olarak karşı duran Fehmi Koru’ya ne olduysa, bugün kendi ülkesinin savunmasına yönelik askeri harekatına karşı çıkıp, dünyada ne kadar Türkiye karşıtı ülke var ise onlarla saf tutuyor.
Ayrıca bu kadar emek verdiği portalının geldiği nokta ile ne kadar gurur duysa yeridir.Portalı Erdoğan karşıtlığı kisvesiyle Türkiye düşmanlarının cirit attığı, kin ve garezlerini kustukları; hem de ihanetlerini ülkenin kurucusunun görüşleriyle perdeleyip soslayarak sundukları bir ortam haline dönüştü.
Kerametleri kendilerinden menkul bu zevata göre, ülkeyi yönetenlerin tamamı hain, şarlatan ve çapsız kişiler, kendileri ise askeri ve siyasi dehalar.
Bu harekatı sevk ve idare edenler ülkenin sivil ve askeri bürokrasisi.Onlara güvenmeyip sizin hezeyanlarınıza mı kulak vereceğiz?
Bana göre
Sermaye, üçüncü cihan savaşını çıkarmak için, Türkiye ile İran’ı savaştırmayı planlamış, yıllardır Sünni-Şii çatışması üzerinde durmuştur. Humeyni ve Erbakan’ın kalıcı siyasetleri ile bunu gerçekleştiremeyince Arap Baharı ile başlayan siyaseti ile Arap-Acem çatışmasını hazırlamıştır. Şimdi onun provasını yapıyor. Eğer Türk ordusu yenilirse, Arap-Acem çatışması siyasetine devam edecektir. Eğer Türk ordusu galip gelirse Sermaye siyasetini değiştirecek ve Türkiye ile bir olup yeniden Türkiye’yi emrine alıp siyasetini ona göre geliştirecektir.
ABD ordusunda bile olmayan silahlarla donatılan Arap militanları ile Türkiye arasında çetin çatışma vardır. “Orduma çekilme emrini verdim” dediği askerleri aslında geri çekmemiştir. ABD’li askerler DEAŞ üniforması ile savaşacaklardır. Savaş ABD askerleri ile Türkler arasında olacaktır. ABD, hava üstünlüğüne sahiptir. Karada savaşacak askerleri yoktur.
Türk ordusu ile PKK giysili ABD paralı askerleri arasında savaş vardır. Suriye halkı bizimledir. Allah’ın nusreti ile galip geleceğiz. Er geç Kudüs’e Türkiye girecek ve üçüncü bin yıl uygarlığında Yahudilerin hamisi yine Türkiye olacaktır. İran’la Türkiye sıkı durmalılar. Hristiyanlarla Müslümanlar sıkı durmalılar.
Tarihin faizli işçilik sistemi son günlerini yaşamaktadır, Allah’ın izniyle.
Müstevlilere karşı savaşmak hem haktır hem de şarttır.
Bu toprakları müstevlilere karşı savaşarak yurt edindik. Yurdunu alçaklara uğratmamak için göğsünü siper edenlerin ahfadıyız hepimiz.
Hem “Mustafa Kemal’in Askerleriz” deyip hem de “Savaşa Hayır” diyerek bozgunculuk yapan bedhahlar…
Aynı teraneyi terennüm eden Türkiye’deki Ataklı Can’cıklar, kaçak Can’cıklar, muhaliflerin önde gideni bilumum Fetotürkçüler ve Ortodoks Natotürkçüler şunu iyi bilsinler:
Dün Sakarya Meydan Muharebesi veya Kurtuluş Savaşı veya Çanakkale Savaşı verilirken “Savaşa Hayır” demek nasıl müstevli işbirlikçiliği veya bozgunculuksa, bugün de vatan savunması için terör örgütüne karşı yapılan operasyona “Savaşa Hayır” demek bozgunculuktur.
O değil de sembolik başkan neden susuyor?
“Savaşa Hayır” mı diyor, “kucaklaşalım” mı diyor? Mahut terör örgütünün siyasi ayağına liderlik yapan şahsın görüşlerini çok beğendiğini beyan etmişti şimdi ne diyor?
Sukut ederek kaytaracağını mı düşünüyor?
Madem öyle neden ota (…) konuşuyordun diye sorulursa ne cevap verecek?
Kaz Dağları için Kanada Büyükelçisi’ni aramıştı. Barış Pınarı Harekatı için arayabileceği herhangi bir elçilik falan yok mu?
Arasın da ne kadar “sembolik başkanmış” görelim.
“Durum budur” diye tarif ediyorsunuz SN. Koru, ama olup-olmayacağı henüz netlik kazanmayan Türkiye’nin Kuzey Suriye operasyonu sonrasına, nedense hiç kimse net ifadelerle projeksiyon tutamıyor, realist tahminlerde bulunamıyor. Sebebi, meselenin çok karmaşık olmasından mı; Trump’ın çok tutarsız biri olmasından mı; böyle tutarsız bir adamla telefon diplomasisi üzerinden “işbirliğine” girilmiş olmasından mıdır, nedir?
Oysa konunun TBMM’de etraflıca görüşülmesi gerekirdi. ABD’de Trump’ın kararına olumlu-olumsuz tepkiler boy gösterirken biz de konu tartışılmıyor bile! Aylardır askeri müdahalenin planları yapılıyor, ordu sınıra yakın yerlere konuşlanıyor, her türlü hazırlıklar yapılıyor ama daha dün TBMM,
sadece tezkerenin süre uzatımı için toplanıyor.
“Türkiye’nin 17 yılda ne kadar değiştiği” tablonuz da en başa sanırım TBMM’yi yerleştirirsek yeridir. Bunu destekleyen en ileri saik ise Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sisteminin (CBS) TBMM’yi işlevsizleştirmesidir. Dünkü yurt dışına asker gönderme tezkeresi süre uzatımı toplantısında da muhalefetin (CHP- İYİ Parti) sergilediği aceleci tavır da tuzu biberi…
TBMM devre dışı kaldığı halde üstüne Cumhurbaşkanlığı YİK’de de konuya dair etraflıca görüş serdeden kimse çıkmadı.
Müdahale zamana yayılı ve sınırlı olacak. Bu arada YPG/SDG güçleri geri banda çekilecek..herhangi bir -ufak çaplı olanın haricinde- çatışma olmayacak; TIR’lar dolusu silahların da akıbeti selamette olacak.
Bana göre operasyonun başarı göstergesi binlerce TIR dolusu silahın ne olacağı; toplanıp geri mi alınacağı, belirlenmiş bölgelerde imha mı edilir veya geldiği yere mi gönderilir; silahların YPG/SDG’nin elinden alınması olacaktır. Bu olmayacaksa olan nedir?
Kimilerinin hamasetle haykırdığı “tanklarımız YPG/SDG’yi ezip geçecek, PKK bitecek” hulyası gerçekleşmeyecek.
Derim ki; binlerce TIR dolusu silahı işlevsiz hale getiriniz, ellerinden alınız; o zaman alnınızdan öpeyim. Operasyonla mı olur diplomasi ile mi; bu gerçekleşmedikçe operasyondan netice alınacağını sanmıyorum.
abd deki trump muhalifleri, siyasetçi ve devlet adamlarına teşekkür ederim.trump un politikalrına karşı açıkalmalarından ötürü.ancak,trump abd yi temsil ediyor.abd başkanı,yani idarecisi çünkü.onun için trump un her hata,kasıt ve cürümlerinden abd toplumu tümüyle sorumludur.mesela;ingiltere de kraliçenin her hata,kasıt ve cürümlerinden mesuldür.çünkü,kraliçe ingiltere yi temsil ediyor.mesela;recep tayyip erdoğan nın her hata,kasıt ve cürümlerinden türkiye sorumludur.çünkü,erdoğan türkiye yi temsil ediyor.böyle toplumlar mesul de onları temsil eden idarecileri sorumlu değil mi?elbette onlar da sorumludur.hemde misli misli.çünkü failleri onlardır.peki ,bu toplumlar niye sorumlu?çünkü idarecilerin fiillerine karşı duyarsız.onların fillerine razı,hatta işbirlikçisi.menfaatlarına düşkün,bedavacı,işlerine öyle geliyor.peki,ne olacak.sonuç felaket ve vahim.ona göre!trump zoru görünce türkiye den korktu.abiyane tabiri ile türkiye :”höyt !”dedi;trump,” işte g….t!”demiş oldu.trump idareci sıfatı ile abd yi temsil ettiği için,abd ,türkiye korkusundan ”işte g…t!’demiş oldu.bu abiyane tabirin manasını türkçe argo sözlükten öğrenin.trump,100 milyar dolarlık türkiye için anlaşmayı ve f 35 lerin kaportasının türkiye de üretildiğnden bahsediyor.abd,körfez ülkelerine 300 milyar dolarlık silah sattı.abd malları körfez ülkelerinde satılıyor.petrollerini abd sömürüyor.karşılığında ne oldu?abd ,körfez ülklerini türk tehtiti ile başbaşa bıraktı.aynı zamanda suriye den kaçarak,israil de türk tehitidi ile başbaşa bıraktı.hani trump un damadı musevi idi?hani onun dediklerini yapıyor ve israil lehine çalışıyordu.trump damadını kullanarak sağ gösterdi,israil e sol vurdu.ayrıca şunu da belirteyim ki,türkiye deki museviler de ,erdoğan ın sadık ve gönüllü uşakları.erdoğan, onları israil e karşı kullanıyor.ikisi de birbirlerinden memnun.türkiye deki museviler; israil in böğrüne, erdoğan tarafından saplanmış hançerdir.türkiye ile 100 milyarlık ticaret anlaşması bu kadar önemli değil.çin,avrupa ülkeleri ile ticaret savaşına gireceğine ,onlarla dostane ilişkiler kurup ticaret anlaşması yapsaydı ya trump.türkiye kalabalık nüfusa sahip bahanesi üretiyor.türkiye nin nüfusu 81 milyon.avrupa ülkelerinini toplam nüfusu 350 milyon.çin in nüfusu 2 milyar,hindistan ın nüfüsu 1 milyarı aşıyor,arap ülkelerini nüfusu 300 milyon.bu ülklerin suyu mu çıktı trump?onlarla dostane ilişkiler kursa ya!türkiye uğruna ve ingiltere ve papa nın sinsi emelleri uğruna dünya ile düşman olmak abd nin çıkarlarına mı?f 35 kaportası üretmek bir matah değil.yan sanayisi olan her ülke bu kaportayı üretebilir.mesela yunanistan a verin, rahatlıkla üretirler.ayrıca israil, f 35 lerin fabrikasını israil e taşıyın f 35 leri bütünüyle biz üretelim demişti.trump tan gık çıkmadı.illa ki türkler üretecek ,ona göre.hadi israil e ingiletere kraliçesi ve vatikan daki papa ile karşı gizli müttefik oldun ve musevilerin dibini gizli gizli kazıyorsun trump!f 35 lerin kaportasını abd üretemiyor mu?hadi, üretemiyor diyelim.komşuların kanada ve meksika var.ver onlar üretsin.trump,dünya ülklerine karşı ihanet içinde.güya dostu olan israil ve dünyadaki musevilere karşı ihanet içinde.trump ,türkiye uğruna dünya ülkelerini satıyor.trump, yıllarca abd ile müttefik olan ülkeleri türkiye uğruna satıyor.trump,holdingini bile idare edemiyor.vergi kaçırarak holdinginin iflasını erterliyor.holdingini idare edemiyen trump güya ,abd yi idare edecekmiş.abd de bürokrasi yavaş.şimdiye kadar trump un azli ve vergi kaçırmadan dolayı cezası verlmeli idi.peki,trump bütün bu kalleş fillerini kendi başına mı yapıyor?hayır.arkasında ingiltere kreliçesi ve vatikan papası var.gayeleri ne?abd,rusya ve türkiye yi kullanarak,ortadoğu nun enerji potansiyelini ceplerine indirmek,arap ve musevi düşmanlıklarından kaynaklanan kinlerini kusmak,dünyanın ticaret kaynaklarını tek başlarına sahip olup dünyayı idare etmek.kreliçenin :israil in kuruluşu sırasında , musevilerin ingilizlere karşı yaptığı savaşın intikamını alamak;küçümsediği ve aşağıladığı arap toplumuna karşı kin kusmak emelleri var.emellerine ulaşmak için, tahta çıktığından beri fırsat kolluyordu.vatikan papasının da kraliçeden farkı yok.ikisi kafa kafaya verdi.putin ,erdoğan ve trump u yanlarına aldı.erdoğan a; suriye ye gir emrini,trump a suriye den çekil emrini kreliçe ve papa verdi.dünya musevileri,kraliçenini sinsi projelerinden bir ara haberdar oldu.ancak kraliçe onları kandırdı.sinsi sinsi ilerliyor.museviler ve araplar durumudan uyanmasın diye de ;koftiden türkiye ,suriye ye girmesin diyor.el altından da girin diye erdoğan a talimatlar veriyor.ırak ve suriye nin güvenliği türk tehtidi altına girerse,israil dahil tüm ortadoğu türk işgaline uğrar.biliyorsunuz türkiye
adım adım işgal ediyor.girdiği yerden de çıkmıyor.ingiltere ve papa elini bulaştırmadan abd, türkiye ve rusya yı kullanarak emellerine ulaşmak amacında.iran, şimdiye kadar niçin uyanmadı;ben ,ona hayret ediyorum.yani kraliçe ve papa ;abd,türkiye ve rusya yı kendileri için kullanıyor ve onlara çoban köpeği muamelesi yapıyor.türkiye de ,öso yu(adını değiştirmiş olsa da yine öso dur)kendine ait çoban köpeği yaptıbundan sonra,sosyal medya üzerinden mesaj yazmak istemiyorum.benimle,kendimize has yöntemlerle iletişim kurun.bizim bayloc gibi yollara ihtiyacımız yok Allah a şükür.arkadaşlarımıza selam ediyor,başarılar diliyor ve saygılarımı sunuyorum.
Araplar Türkiyeyi düşman kabul ededursun , kendi ülkelerinde asayişi sağlayamayan Suriye , Irak gibi arap ülkelerinden ülkemize TERÖR ihracı yapılmasına bu devlet ve millet izin vermez. Açıkçası kendi güvenliğini sağlayamayan aciz Arapların böyle zırıltılar çıkarmaya hakkı yoktuır . Çok kudretli iseler İsraile bir çift laf etsinler , Filistinli Arapların yanında olsunlar , zırlayıp durmasınlar.
Bir çok suriye ve ırak vatandaşına umrumuzda olmasa da ev sahipliği yapmak zorunda kaldığımızı da unutmasınlar. Osmanlı bitti. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti onun devamıdır. Emperyal değil insani hayallerle yola çıkıp Suriye ve Irakı barışa ve güzel günlere taşıyabilecek tek ülke Türkiyedir. Bugün okullarımızda binlerce Suriyeli çocuk kendi vatanlarında alamadıkları eğitim imkanlarından faydalanıyor. Bu Arap devletleri kadar alçak yöneticilere sahip kabile devletleri var mı ? Amcaoğulları İsrail giibi debelenip dursunlar , sonunda Türkiyenin liderliğine ihtiyaçları olduğunu görecekler. Bunu biz istemiyoruz. Onlar eşşek gibi isteyecek . Yoksa Orta doğu yaşanamaz bir yer haline geldi sayelerinde zaten.
Köşe yazılarını bazan gecikmeli okuyorum.Örneğin Rasim Özdenören’in
Fare Stratejisi başlıklı 26 Eylül tarihli yazısını yeni okudum.Yazıda tarif ettiği kişiler bana biraz tanıdık gibi geldi.
Yazının son kısmı şöyle:
“…Fare, deliğinden çıkmaya karar vermeden önce defalarca kısa mesafelerde çıkıp çıkıp deliğine geri döner.
Deliğinden birdenbire fazla uzaklaşmaz… Adım adım, etap etap…
İnsanın sezemeyeceği tehlikelere karşı inanılmaz bir duyarlık gösterdiği için deliğinden çıkıp daha uzun mesafelere teenni ile yol alır.
Deliğine dönmesi gerektiğinde, ne kadar uzakta olursa olsun yuvasına birkaç sıçrayışta ulaşır. Kedinin onu yakalaması şansına bağlı…
Kedi fareye ulaştığında da kımıldamadan bekler. Ölü taklidi yapar… Kedi patileriyle dokundukça kaçmayı denemez. Bilakis, kedinin ufak pati vuruşlarına göre cansızmış gibi, boş torba gibi sağa sola devrilir. Ama kolay kolay kaçmaya teşebbüs etmez. Çünkü bu pozisyonda inisiyatif kedinin eline geçmiştir. Kaçıp kurtulması çok zordur. Ama gene de fırsatını hissettiği anda can havliyle kaçıp kurtulmayı denemekten kaçınmaz.
Bazı insanlar da fare stratejisi uygular…
Deliklerinden çıkmaya cesaret edemezler… Etrafı koklayıp kolaçan ederler. Ancak ortalığı emin gördükleri takdirde yuvalarından başlarını uzatırlar…
Risk almayı sevmezler… Bilakis riskli ortamlardan kaçarlar. Her ne zaman en ufak bir risk sezinleseler yuvalarına kaçmakta beis görmezler…
Risk üstlenmediklerinden ve inisiyatif kullanmadıklarından bulundukları her makama tepeden inme gelirler.
Ama o makamlara ve mevkilere kendi yetenekleriyle ve becerileriyle geldiklerini düşünürler.
Öyle düşündükleri için de nankördürler…
Nankör oldukları için de dostlarına sırt çevirmekte beis görmezler…
Fare stratejisi böyledir. Dobra karakterin tenezzül etmeye yanaşmayacağı bu tavır onun doğal halidir.”
Bazı yorumculara merhum ünlüoğlunun repliği ile cevep vermek istiyorum;HADSİZLER
Eveleme geveleme. Ne diyorsun Fehmi bey anlayamadım. Tezkere geçti diye üzüldün mü sevindin mi bilemedim.Taktik yazılar yazmaya mı başladın yoksa?
Suriye iç savaşının sonu geldi. Esad’ın kazandığı ortada. Savaştan sonra Suriye’nin toprak bütünlüğü devam edecek gibi görünüyor. İdari sistem olarak federal/özerk/üniter tartışılabilir. Kürtler iç savaşta Esad karşıtı tutum almayarak ve IŞİD’le mücadelede etkin rol oynamış olarak federal/özerk yapı talep edebilirler.
Türkiye’nin Kürtleri zayıflatan operasyonları bu anlamda Esad’ın işine gelir. Zayıflamış Kürtler Esad’tan özerklik talep edemez.
Türkiye, savaş sonrası elinde koz olsun diye mümkün olduğunca fazla yeri savaş sırasında kontrol altına almak istiyor olabilir. Bu, ülkelerin öteden beri uyguladığı bir stratejidir. Örneğin SSCB 2.Dünya Savaşı sırasında Japonya’nın Kuril adalarını işgal etti ve Rusya halen daha geri vermiyor, daha büyük pazarlıklar için saklıyor. Ancak ben bu stratejiyi doğru bulmuyorum. Hele hele de komşular arasında yapılırsa kalıcı husumetler yaratır. Komşularla hakkaniyete dayalı sağlam ilişkiler kurmak gerekir. Faydacı yaklaşmamak lazım.
Bugünleri ileriki yıllarda maalesef esefle hatırlayacağız. Sonuçta güney komşumuzun izni olmadan, hiçbir müttefikimizin de desteğini almadan tek başımıza bir maceraya giriyoruz. Güvenli bölge aslında mantığı olan, orta ve uzun dönemde Suriyeli mülteciler için de çözüm olabilecek bir yöntem. Ama bu karar batılı müttefiklerimizle birlikte alınsaydı bir anlam taşırdı. Bunun manevi sorumluluğu yanında, mali bütçesini de tek başına üstleniyor olmamız anlaşılabilir bir şey değil. Umarım bu kararda iç politika saikleri etkili olmamıştır.
Trump dün, şunları söyledi!
“Biz Müttefiğimiz Kürtlere Türkiyeye karşi kendilerini savunacak her türlü silah ve para yardımi yapacağiz ve ABD olarak her zaman kürtleri desteklemeye devam edeceğiz.”
Bizde muhalefet yok! şu an, Meclistede Rahmetlik Adnan Kahveci gibi hayir diyebilecek bir tane millet vekili dahi yok.
Rahmetli Kshveci, Millet vekillerine Kıyak Emeklilik yasasi mecliste oylandığı zaman sadece hayir oyu o kullanmiştı.
Muhalefeti olsun ihtidari olsun aldiklari maaşlari hiç de helal değil.
Sahi bunlar Süriyede kimlerle savaşacak?
Gerçi savaşacaklarina pek inanmiyorumda. Erdoğanın pilani şu olsa gerek! zamlari ve kayıp ettiği belediyelerdeki yolsusuzluklari kapatıp orduyu geri çekerek kendini tekrar kahraman ilan ederse, bunada şaşirmamak lazim.
Çünkü aynen Trump gibi,şeytanin aklina gelemiyecek plânlar yapar, arkasindan erken seçime gider.
Nasil olsa Sarayda yeme içme sıkıntisi yok. Bu sebepten dolayı
Millet rahat eder.
Zaten Saray hanedanları yiyiyorlar onlarin yediklerinden milletın karni doyuyor.
Kendilerini Müslüman olarak kabul edenler, herhalde Bariş dinini savaş dini yaptıklarından dolayi kendilerinden gurur duyuyorlardır.
SULHU UMUMÎ
Kaht-ı rical gibi şuan ülkemizde kaht-ı efkar yaşanmakta. Sanki biri vahiy ile mukayyed.
Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar sanki unutulmuş. Sanki bir unsuriyete karşı ilelebed sana hayat hakkı tanımayacağız mefkuresi hakim olmuş.
1. Suriye’nin kuzeyinde böyle bir oluşum ; Suriye devlet başkanının ve emperyal güçlerin kararı ile oluştu. Çunku biz Esad’a karşı muhalifleri desteklerken oda boş durmadı bu oyunu kurdu.
2. Suriye’nin kuzeyine girdiğimiz andan itibaren uluslararası arenada işgalci sayılacağız.
3. Haydi emperyalist ülkeler fitne ve sömürü ,yer altı kaynaklarını işgal için bazı ülkelerin topraklarına giriyor ,peki biz ne için gireceğiz?
4. Bazı aklıevellerin dediği; oranın petrolüyle zengin olacağımız , oranının bir zamanlar Osmanlınin parçası olmasıyla bizim hakkımız olduğu söylüyor.Bence eksik!
Darbe zamanlarının meşhur adamı Hasan Mutlucan; Yinede şahlanıyor bugün marşını ilahi tarzında söylense yeridir mı acaba
4. Genel başkan yardımcısı açıkladı SAVAŞA GİRİYORUZ. Savaşın kazananı yoktur. Birini (kaybedeni )mezara ,diğerini
(kazananı)yaralı bir halde hastahane ye gönderir.Bunu en iyi T.C devletini kuran kadro görmüş ,sonraki dönemlerde hep savaştan kaçınmışlardır.
5. Meşru savaş senin topraklarına tecavüz olduğunda savunmadır. Aksi olursa mukabele-i bilmisil kaide-i zâlimânesi olur. Ne getirir.Onların konumuna seni götürür
6. Terör bataklıklığında kurutulacakmış. Al sana Rusya Afganistan. Al sana Amerika Irak. Tramp akıllı adam ticareti çok iyi biliyor. Kar zararı iyi hesaplıyor.
7. Afrine girdik artık oradayız,Suriye’nin kuzeyine girdik artık oradayız artık istesekte çıkamayız baksanıza okul ev yerleşim alanları hayırlı uğurlu olsun. Dimyata giderken evdeki pirinçten olmak bu olsa gerek. Bu gün sizi orada alkışlayan Araplar dün atalarınızı arkadan vurmuştu.
Size para harcatırlar sonra sizi o Araplar kovar,benden söylemesi.
8. Acaba yeni kurulacak partiler toparlanmadan bir kahramanlık destanıyla seçime gitme planımı var .Eh Fitne var ya birinin deyimiyle…
9. Fırat ve Dicle arası ;Fırat’ın suyu kesilecek,altından bir dağ çıkacak, sakın ondan bir parça almayın,katl olacak.Ben demiyorum Vahiy ile mukayyed zat diyiyor. Benden söylemesi…..
10. Toprakların büyümesiyle zengin müreffeh olunmuyor. Alsana Avrupa. İlim irfan,sanat,marifet ile oluyor anlayana!
ABD askerinin ülkemizi kullanarak Irak’ı işgal etmesiyle bugünkü durumun ne ilgisi var?pkk sınırımızda devlet kuruyor izin mi verelim?önce Akdeniz’e ulaşma planları bitirildi sonra Fırat’ın doğusuna atıldılar şimdi sınırımızdan Güney’e çekilecekler.Abd yada Arap televizyonlarının eleştirileri bizim için şeref.Dünyanın hangi ülkesi sınırında kendisini bölmek isteyen terör örgütünün devlet kurmasına izin verir?
17 senede Turkiye kıskanılır ülke haline geldi, tabii asrın liderimiz sayesinde… tabii asrın liderimizden önceki liderlerin iftihar edebilecekleri kahramanlıklar var, mareşal R. Erdoğan ne güzel yakışır zatı alilerine… destek olalım kendisine, kahramanlık yapacak önünü açalım, hatta Bilal beyler de kendisine eşlik etsin, malum kendisi çok iyi bir okçu… bir 17 yıl daha Erdoğan ailesini tahtta görmek istemez misiniz arkadaşlar? Hayır demeyin ayıp olur bu kadar hizmetten sonra… zatı alileri yol yaptı, kendisinden önce buzdolabı da yokmuş Türkiye’de …
Zaman asrın liderimize sahip çıkma zamanı… bir daha partili, islamcı, imam hatipli diplomalı! Zor bulursunuz… benden söylemesi…
Yoruma kapalı.