
ABD ile benzerliklerimiz ve benzemezliklerimiz…
Ülkemizle ABD arasındaki benzemezlikler her geçen gün biraz daha azalıyor… Öte yandan, benzerlikler de bazı alanlarda yerlerini benzemezliklere bırakıyor… Tuhaf mı geldi bu giriş cümlem;

Ülkemizle ABD arasındaki benzemezlikler her geçen gün biraz daha azalıyor… Öte yandan, benzerlikler de bazı alanlarda yerlerini benzemezliklere bırakıyor… Tuhaf mı geldi bu giriş cümlem;

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Donald Trump’ın ikinci dönemi sırasında gerçekleşen ilk Beyaz Saray ziyaretini de kapsayan ABD ziyareti hakkında çıkan değerlendirme yazılarını okurken bir yandan da kendi

ABD’nin ikinci kez seçilen başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki 100. günü vesilesiyle, Amerikan gazeteleri, yeni dönemde yaşananları ayrıntılarıyla okurlarına aktardılar. Övünülebileceği tek bir konu yok Trump’ın; halkını

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bakanlar kurulu toplantısı ardından, müjdeyi verdi: “Bizim telkinlerimizle Hamas’ın ateşkesi kabul ettiğini açıklamasından memnuniyet duyduk. Şimdi aynı adım İsrail tarafından da atılmalıdır.”

Uluslararası Adalet Divanı (ICJ), Güney Afrika’nın başvurusu üzerine, İsrail’e karşı açılan davada dün karara vardı. Mahkemenin verdiği İsrail’i ‘suçlu’ bulan karar, bütün dünyada olduğu gibi

Seçim öncesi, ülke olarak, yakın çevre dahil dünyada meydana gelen gelişmelere kendimizi kapatmıştık; aynı durum seçim sonrasında da devam ediyor. Misal: Suudi Arabistan pek çok

Yıllardır ülkemiz siyasetiyle ilgili yabancı medyada çıkan haber ve yazılardan haberdar olmamı sağlayan bir hizmetin abonesiyim. Google karşılıksız veriyor o hizmeti. Taradığı dünya basınından içinde

Zihnimde çılgın sorular dolanıp duruyor. Google yalnız sorduğumuz sorulara cevap bulmada yardımcı olmakla kalmıyor, gelişen haberler konusunda erken uyarı vazifesi de onda. Birkaç ana konuda

Ne zaman fırsat düşse, Türkiye’de halen yürürlükte olan ‘basın yasası’nın gerçekten özgürlükçü bir anlayışı yansıttığını ve bunun şerefinin de AK Parti’ye ait olduğunu çekinmeden söylerim.

İlk çıktığında, henüz yaygın bilinirlik kazanmamışken okumuştum Jason Matthews imzasını taşıyan ‘Red Sparrow’ romanını; o roman çok tutuldu, yazarı aynı tema üzerinden iki roman daha
