
Tavrımı açıklıyorum: İmamoğlu duruşmaları canlı yayınlanmalı
Sekiz aydır gündemi meşgul eden bir konu nihayet iddianamesine kavuştu; iyi de oldu. Zaten sekiz ay boyunca gazete sayfaları ile TV ekranlarında işlenen iddialarla kamuoyu

Sekiz aydır gündemi meşgul eden bir konu nihayet iddianamesine kavuştu; iyi de oldu. Zaten sekiz ay boyunca gazete sayfaları ile TV ekranlarında işlenen iddialarla kamuoyu

‘‘Dalya’’ demesine yalnızca üç yıl kalmış, Türk tiyatrosunun en bilinen ismi Haldun Dormen’in, kendisine yöneltilen ‘‘Sizce Türkiye’nin en büyük derdi nedir?’’ sorusuna, ‘‘Söyleyemem, söylersem hapse tıkarlar’’ cevabını verdiğini okuyunca irkildim.

Bayramın en hüzünlü görüntüsü, cezaevleri önünde bekleşen anne-babalardı. Saraçhane ve Maltepe’de yapılan yüzbinlerin katıldığı gösteriler ile öğrencisi oldukları üniversitelerde düzenlenmiş toplu protestolar sırasında gözaltına alınan

Ülkemiz üç gün üst üste dünya medyasının ilgisindeydi; TV kanalları, gazeteler, radyolar, internet siteleri, Türkiye’de olanları, izleyici, okuyucu ve dinleyicilerine duyurdular. Malta medyası bile… Bir

Kendisini “Radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen ve denetleyen otoritenin başı” olarak tanımlayan RTÜK’ün başkanı Bekir Şahin’in, sekiz yaşındaki kız çocuğu Narin ile ilgili yayınlar konusunda söylediklerini hayretle karşıladım. “Medyamız beni

Herhalde Türkçemizi zenginleştiren deyimler arasında en fazlası ‘adalet’ üzerinedir. İyi bir şey mi bu? Herhalde iyi bir şey değil. Deyimlerin çokluğu adaletin yokluğu anlamına da

Yeni hükümet eskisinden bunalanlara nefes alma imkanı sağladı. Yalnız bununla da kalmadı, bundan sonra yaşanacakların seçim öncesinden çok farklı olacağına dair kuvvetli bir umuda da yol
