You are currently viewing Teşekkür mü, hayır, Gazze için muhasebe zamanı…

Teşekkür mü, hayır, Gazze için muhasebe zamanı…

Taraflar uyacaklarını ilan ettiklerine ve İsrail askerlerini belli bir sınır gerisine çekmeye başladığına göre, ABD başkanı Donald Trump’ın sonuçlanmasında etkili olduğu Gazze’de savaşı bitirecek anlaşma başarıya ulaşmış demektir.

Anlaşmaya göre elindeki rehineleri yarın serbest bırakacak Hamas…

Gazzelilerin sevinçleri bu gelişmeden memnun olduklarını gösteriyor.

Onlar seviniyorsa bizlere de onların sevinçlerini paylaşmak gerekiyor. Ancak bu noktaya nasıl gelindiğini anlamak için, aradan geçen iki korkunç yılın muhasebesinin yapılması şart.

İlk muhasebeyi, 7 Ekim 2023 günü İsrail’e geçerek, çok sayıda insanın ölümüne yol açan eylemin sahibi Hamas’ın yapması gerekiyor.

Bütün dünyanın izlediği 70 bine yakın Filistinli’nin hayatına mal olan, onbinlercesini kalıcı sakatlığa maruz bırakan, Gazze’de ayakta neredeyse tek bina bırakmayan ve uluslararası hukuk kurumlarının ‘soykırım’ teşhisinde bulunduğu bu yüzyılın en canalıcı kitlesel kıyımını İsrail’in başlatabileceğini, 7 Ekim eylemine karar verenler, acaba hesap etmişler miydi?

Eylem kararını, hesap ederek veya sonucu öngöremeden almış olmaları muhasebede farklı kanaate ulaştırır.

O kanaat, Gazze’de, üzerlerine yağan bombalara rağmen topraklarını terke yanaşmayan, en yakınlarını kaybettikleri, açlık ve susuzluğa muhatap edildikleri halde direnişlerini sürdüren Filistinliler için, bundan sonraki siyasi yol haritalarının belirleyicisi olacaktır.

Bu kirli savaşın tek kazananı, hiç kuşku yok, Gazzeliler, Filistinlilerdir.

İsrail de, 7 Ekim eylemine, ırkdaşlarının tarihte Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde ve en son Hitler Almanyası’nda maruz kaldıkları türden bir ‘soykırımı’ hatırlatacak ve bütün dünyanın gözünde ‘holokost’un değerini azaltıp İsrail dışında yaşamakta olan ırkdaşlarının güvenliğini tehdit edecek bir topyekün savaşa karar vermiş siyasi kadrosu yüzünden düşürüldüğü durumu gözden geçirmek zorunda.

Mezalim varlık sebebinin sorgulanmasına sebep olacağı için bu savaşın en büyük kaybedeni İsrail’dir.

Evet, neredeyse bütünüyle ‘holokost’ üzerine dayandırılmış ‘varlık sebebi’sorgulanacaktır İsrail’in…

Mısır ve Ürdün üç Arap-İsrail savaşı sonrasında imzaladıkları saldırmasızlık anlaşmalarını gözden geçirmek durumunda kalabilirler…

‘İbrahim Mutabakatı’ imzalayarak İsrail ile yakınlaşma girişiminde bulunmuş Körfez ülkeleri, Gazze’de sergilenen acımasızlık karşısında, aynı anlaşmanın tarafı olmaktan eskisi kadar rahatlık duyabilecekler midir?

Kuşkuluyum.

Hitler’in ‘nihai çözüm’ çılgınlığının sonucu olan ‘holokost’ sebebiyle İsrail’in kuşandığı dokunulmazlık bu savaşla bütün dünyada büyük çapta zedelendi. Özellikle Avrupa kıtasında ve İsrail’in en büyük hamisi sayılan ABD’de, insanlar, devletlerinin sıkı tedbirlerini dinlemeyip sokaklara taştılar…

Vaktiyle İsrail’e koruma sağlayan zırhı bu defa Filistinliler kuşanıyor…

İsrail’de yapılması gereken muhasebede, koalisyonundaki aşırıcıların etkisi altına girmiş ve sonunda ‘şeytanlaştırdığı’ Hamas ile anlaşmak zorunda kalmış Netanyahu’nun hedefte yer alacağı muhakkak.

Kendilerinden başka, hangi etnik kökenden olurlarsa olsunlar herkese ‘hayvan’gözüyle baktıkları en son Sumud Filotilla ile Gazze’ye yardıma koşan aktivistlere muamelelerinden anlaşılan İsrailli aşırıcı politikacılar da, Netanyahu ile beraber, yargılanmayı hak ediyor…

Uluslararası mahkemelerden önce İsrail mahkemeleri bu görevi üstlenmelidir.

Muhasebe bu kadar mı?

Elbette değil.

İki yıl boyunca, insanlık vicdanının uyarılarına rağmen İsrail gaddarlığı karşısında suskun kalmış, son anda devreye girerek savaşın durmasında rol almış oldukları için kendilerine her birimizin medyun-u şükran olmamızı bekleyen dünyanın dört bir tarafındaki politika esnafı da, her biri kendi ülkesinde hesaba çekilmelidir.

Savaş, o iki yıl boyunca, Batı ülkeleri başta olmak üzere küresel güçlerin İsrail’e hem fiili hem de diplomatik destekleri yüzünden bu kadar can alabildi, bu denli tahripkar olabildi.

İsrail’e silah ve teçhizat desteği çıkılmasaydı bunca Filistinli ölür müydü?

Batı ülkeleri liderleri daha en baştan Netanyahu’ya “Dur” demelilerdi.

Trump’lar, Macron’lar, Starmer’lar, Meloni’ler…

Gazze yerle bir olduktan, orada ve Batı Şeria’da İsraillilerin vahşetine maruz Filistinliler’in 70 bini öldükten, bütün dünya ile birlikte kendi ülkesi vatandaşları da görevlerinden edilmeyi, okullarından kovulmayı göze alarak sokakları inlettikten sonra hareketlenen Trump, vahşete ortak olduğunun unutulmasını, kendisine teşekkür edilmesini bekliyor.

Yalnız teşekkürü değil, Nobel ile ödüllendirilmeyi de bekliyor…

[Nobel Komitesi, CV’sine ve vaatlerine bakıp başkan olur olmaz barış ödülü ile pışpışladığı Barack Obama ’nın sekiz yıllık döneminde dünyanın başına açtığı dertleri gördüğü için bereket bu defa aynı hataya düşmedi.]

Soykırım girişimlerini imkansız hale getirmek gerekiyor.

ΩΩΩΩ