[“Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan…”]
Referandum sonucu, bir yan ürün olarak, farklı bir beklenti doğurdu: Yeni parti beklentisi…
İsimler de verilerek, AK Parti içerisinden nur topu gibi yeni bir parti doğmasını bekleyenler olduğu anlaşılıyor…
CHP içerisinden DP’nin, Fazilet Partisi içerisinden AK Parti’nin çıkışı gibi…
AK Parti’ye yakın olduğu bilinen bazı kalemlerin, ‘Evet’ kampanyasına alenen destek vermemekle suçladıkları isimlere çok benzeyen bir listeleri var bu beklenti içinde olanların…
AK Parti doğuma müsait değil
Ülkenin durumu.. AK Parti’nin eskisi kadar heyecan uyandırmaması.. referandumdan çıkan sonucun ‘kılpayı’ oluşu.. böyle bir gelişme için şartların müsait olduğu izlenimini veriyor…
Ben ise.. ülkenin durumuna.. AK Parti’ye.. referandum sonucuna bakarak.. bunun bugün için olamayacağını düşünüyorum.
Dikkat ettiyseniz ‘bugün için’ kısıtlamasıyla bu görüşe sahibim.
Medya düzeni.. trollerin varlığı.. OHAL.. bunlar da önemli sıkıntı kaynakları.. ancak hepsinden önemlisi ise ‘dava arkadaşlığı’ kavramına verilen olağanüstü önem…
Her şeye rağmen halkın yüzde 50’sini içinde barındıran bir partiyi terk etmenin zorluğu da ortada…
İsimleri telâffuz edilen siyasiler AK Parti tarihinin birer parçası; ona ömürlerinin büyük bölümünü vermiş insanlar. Şimdi birden bire onun ‘muhalifi’ olarak ortaya çıkmak hiçbirine akıl kârı gibi gelmez; gelmiyor da…
Politik tercihleri beğenmeseler.. tutulan yolla ilgili kuşkular taşısalar.. yeni kadrolarla kendi dönemlerinin yol arkadaşlarını mukayese ettiklerinde hayal kırıklığı yaşasalar.. bütün bunlar olsa bile.. “Elveda AK Parti” demek onlara giran geliyor…
Bunlar bana o isimlerin teker teker aktardıkları görüşler değil; onları izlerken benim çıkardığım sonuçlar… O isimler kendileri hakkında senaryo yazanlar kadar da bu konuları konuşmuyorlar…
Ne kendi aralarında, ne de başkalarıyla…
Oradan, o kadrodan fazla bir şey beklememek gerekir.
Beklenti boşuna değil ama…
Ancak yeni parti beklentisi de günümüzün bir gerçeği…
Her beklenti.. bir gün gelir.. ona cevap teşkil edecek bir oluşuma ebelik edebilir.
Özellikle de dönüşüm dönemlerinde.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde yer alan isimlerdi; önce CHP kuruldu, ardından Cumhuriyet ilân edildi. İçinden ‘farklı’ bir partinin (DP’nin) çıkabilmesi için, İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesi ve Türkiye’nin ‘Batı bloku’ içerisinde kalacağının anlaşılması gerekti.
Akıllıydı İsmet İnönü; doğumun CHP içerisinden çıkmış bir kadro eliyle olmasını tercih etti.
[Doğrusu, 7 Haziran (2015) seçimi sonrasında, Tayyip Erdoğan’ın da öyle bir yola gideceği umuduna kapılmış, AK Partili rahatsızları parti kurmaya teşvik edeceğini, bir sonraki seçime ayrı ayrı girecek iki partinin o güne kadar görülmemiş bir çoğunluğu elde ederek aralarında koalisyon kuracaklarını düşünmüştüm. Olmadı tabii…]
AK Parti’nin doğumu da bir başka dönüşüm döneminin ürünüdür: 28 Şubat’la denenen ‘vesayetçi yönetim’in yürümeyeceğinin.. buna karşılık Fazilet Partisi’nde devama da izin verilmeyeceğinin.. görünür hale gelmesi.. toplumun o kadroya güvendiği halde ‘sistem dışı’ görüntüsünden çekindiğinin anlaşılması..
Bütün bunlar AK Parti’yi doğurdu.
Ne çıkarıyoruz bu tahlilden? Şunları:
Yeni parti bir dönüşümü izler.. dönüşümü gerçekleştirenden farklı bir kadronun eseridir.. o kadronun açtığı yolu genişletmek için yola çıkan insanlar tarafından oluşturulur…
İhtiyaç olup olmadığını bu tahlilden hareketle tespit edebiliriz.
Kendi tespitimi yazabilirim: Evet, yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç var bugün…
Vakti gelince
AK Parti’nin iktidarı boyunca hemen her alanda açtığı, ama kendi tercihleri sebebiyle sürdürmekte zorlandığı yolları biraz daha genişletecek.. içeride barışı tesis edecek.. dışarıda Türkiye’yi de tehdit etmeye başlamış savaşçı havayı tersine çevirecek.. Batı ile kavgasız olacak.. Doğu ile dostane ilişkiler kuracak.. İslâm Dünyası’na örnek bir Türkiye idealini gerçekleştirecek..
Böyle bir partiye ihtiyaç var.
Vaktiyle AK Parti’nin kendisini tanımladığı ve uzun süre gerçekleştirebileceğine de inandırdığı ilkeler bunlar…
Evet, AK Parti de o ilkeleri yeniden benimseyerek kendi yarattığı boşluğu kapatabilir ve yeni bir partiye olan ihtiyacı ortadan kaldırabilir.
Ancak bu ihtimal de AKP içerisinden yeni bir partinin doğması kadar zor görünüyor.
[Zor olmasına zordur, ama imkânsız da değildir.]
Ne olacak öyleyse, ne olabilir?
Ben bilmiyorum doğrusu. Bileniniz var mı?
ΩΩΩΩ
sizin gibi aydın ve cesur bir gazeteciyi televizyon proğramlarında görmek istiyoruz….
Görünen o ki AK Parti Reisçiler, İslamcılar ve Pelikancılar şeklinde üçe ayrılmış. Ancak her bir grubun birbiriyle bağlantısını Erdoğan sağlıyor. Erdoğan’a rağmen bir kopuş olur mu, hep birlikte göreceğiz.
Fehmi bey, Türkiye uçurumun eşiğinde. İçeride bölünme noktasına gelmiş, dışarda güvenilmez ve saldırgan bir görünüm verirken, Şu an pasif’e edilmiş köşelerine çekilmiş sessiz sedasız sadece”dava arkadaşlarına” zarar gelecek diye susmaları, onları hem bu dünyada hemde ahirette vebaldan kurtaramaz.
Bu milletin temiz duygularını ustaca kullanan partiyi ele geçirmiş troller den kurtarmak için parti kurmak yerini çıkıp partilerini menfaatçi insanlar tarafından nasıl ele geçirildiğini millete anlatmaları gerekirken neden susuyorlar? Niye partilerine sahip çıkmıyorlar?
Unutmasınlar bu olumsuzlukların suçlusu aslında kendilerinin pasif’e edilmesine göz yumanlardır. Diyelimki bunlar”dava arkadaşları” için milletin ve ülkenin geleceğini düşünmiyorlar, veya onlar için önemli değil.
Peki kendi torunlarını geleceğini neden önemsemiyorlar?
10.köyün sesi dünyaya yankı yapiyor, umarım bu sesi ( dava arkadaşlarına sadık olanlarda)
duyarda eski günlerine dönerler.
Not: bugün Micheal Rubin Gene Türkçe Tweetleri sıralamış.
Micheal Rubin Türkiye’deki farklılıkları kaşıyarak Amerikan çıkarlarını korumaya yönelik söylemlerde bulunuyor. Hazır bir de Cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik toplumsal muhalefet de ortaya çıktı onu da kaşıyayım derdinde. Tamamen toplumsal karkaşa yaratmak istiyor. Toplumun 2019 seçimlerine kadar sakin kalması gerekmekte ve bu tür propagandaları toplumsal huzur için kulak ardına atmak gerekiyor.
Uçurumun Kenarında mı lütfen? Atmadılar o uçurumdan, kızakla kaydırdılar kimi bu kayışı konforlu bir şey olduğundan hissetmedi bile. Ama ben kendi payıma yere çakılmış olmanın kemik sancılarını yaşıyorum. Acaba bugün bir devlet kalmaktan söz edebiliyor olmak ne kadar Sahici ve akla yatkın geliyor size, böyle bir milletin varlığından söz edilebilir mi? Artık devlet ya da ülke, millet diye bir şey yok. Zaten söyledi adı konulmamış işaret zamirli (bu…. millet….) bir millet, biliyorsun yönetilecek bir devlet yok ortada. Adı üzerinde anonim bir şirket ve bunu yönetmeye talip CEO lar.
15 temmuz tatbikatının sonuçlarını hala göremiyorsak yazıklar olsun bize.
Yeni sistemle -parlamento hariç- partilerden ziyade Liderler seçim kazanacak yada kaybedecek. Yeni parti kuracakların % 51 oy alacak bir lider bulmaları gerekir hem de Erdoğana karşı. Galiba bu yüzden de olsa bazı eski Akpartililer Hayır dedi veya sessiz kaldı. Eğer hayır çıksaydı zaten başta siz olmak üzere 2019 seçimlerine yetiştirmek üzere bir parti siparişi verirdiniz herhalde. Ama 7 haziranı unutmayalım: ilk defa % 13 oy almış bir parti başkanı ne diyor du; korkma seni asmayacağız sadece yargılayacağız. işte yeni sistemde % 13 ler bu devleti, bu sistemi böyle tehdit eremeyecekler, arkalarındaki karanlık eller bize istikamet çizemeyecekler. Arada başka hesaplar yapan eski Akpartililerin hesabı bozulsa da asıl hedef onlar değil di. Birilerinin bu eskilere şunu hatırlatması lazım; Bülent Arınç hariç, Erdoğan Gül ve diğer kurucuların şu anki sahip oldukları mal varlıklarının hesabını diğer tarafta rahat verebileceklerini hiç sanmıyorum. En fazla da Kurucu genel başkan. Fakat eskiler de bilirler ki; erdoğan dava konusunda hala eski Erdoğan. Bu konu da ise en çok onlar-eskiler özeleştiri yapmalı. Erdoğan’ın -şimdilik- yanında duran jöleli tarzı adamlardan da bu davaya hayır gelmez, bunu geç de olsa ankayacaktır -inşallah ömrü ve ömrümüz yeterse- müstakbel BAŞKAN.
Erdoğan’ın acelesi var, kafasındaki Türkiye’yi gerçekleştirmesi ve çevresi ile birlikte dönüşmeyi gerçekleştirmesi adına ve bunu gerçekleştirenin kendisi olması için. Arkasında olan yoğun halk desteğinin farkında ve artık bunu çok fazla artırma niyetinde de değil. Çünkü devletin devasa gücünü de elide tutuyor. Bu güç ona isdiğine ulaşması adına büyük fırsatlar veriyor ve bu ona “o ilkelerine dönmesi” gereğini düşündürtmüyor.
Artık bundan sonra Erdoğan, istediklerini gerçekleştirmek adına daha büyük riskler alacak.
Bu siyasi konjonktürde siyasiler, Erdoğan ‘ın bu güçlü eli karşısında pozisyon almıyorlar, alamıyorlar. Isimleri üzerinden tartışılan ‘yeni parti’ beklentisine sadece Ak Parti içerisinden değil, belki genel üzerinden yeni siyasi oluşumların çıkmasına da ihtiyaç var.
Var, çünkü; etkili ve iktidara talip muhalif partilerin eksikliği, bugün pervasız politikaların ülkemiz üzerindeki etkilerini olanca kuvvetiyle yaşatıyor bizlere.
Başkanlık sisteminin kapımıza dayandığı bu hengamda 48.6 gibi bir halk desteğini arkasına alacak bir ikinci parti lideliğini görebiliyormusunuz? Bunun olduğunu biran düşünün, iktidara sahip olma adına nasıl iki keskin kutuplu bir topluma evrileceğiz. Ülkemiz bunu ne kadar taşıyabilir?
Çok partili demokratik sistemimizde istişare kültürümüze de uygun olan yönetim sistemi, denetim ve denge erklerinin etkili olacağı ‘parlamenter sistem’ midir acaba?
Normal şartlarda ana partiden ayrılarak kurulan partiler uzun vadede hep başarısız olmuşlardır. Örnekler: Turhan Feyzioğlu (Güven Partisi), Ferruh Bozbeyli (Demokratik Parti), Muhsin Yazıcıoğlu (Büyük Birlik Partisi), Abdüllatif Şener (Türkiye Partisi), Rahşan/Bülent Ecevit (Demokratik Sol Parti), İdris Bal (Demokratik Gelişim Partisi). Bunların içinde çok başarılı ve değerli olanlar da var, fakat ana partiden ayrılıp başlattıkları yeni oluşumlar sonuç vermedi. Yeni oluşumlar kısa vadede bazan ana partiye zarar veriyor, ama yeni oluşumun yaşamasını sağlamıyor. Yeni oluşumlar sadece darbe vb sonucu ana parti kapatılmış ise başarılı oldular, normal şartlarda değil.
bizzat ak partinini kendisi sizin tezinizi çürütüyor.
Yeni bir parti’nin tutmayacagi ortada. Dediginiz amaclari kendine ilke edinmis bir parti ulke icin cok iyi olurdu, buna kesinlikle katiliyorum. Kusura bakmayin ama Erdogan’in yeni bir partiyi tesvok edebilecegini dusunmek “absurd” kategorisine koyulabilecek bir dusunce.
Su anda ne yapilabilir? Radikal ve riskli bir oneri: Artik Gul, Arinc, Davutoglu, Cemil Cicek gibi isimlerin basarisiz olma ihtimalinin cok yuksek olmasi gibi dusuncelerin ardina saklanma luksu kalmadi. Ulke icin kendilerini “harcamalari” lazim. Nasil olacak bu? Parti kurarak degil ama acikca “Yanlis giden, yanlis yapilan isler var.” demeliler, lafi hic eveleyip gevelemeden. Bu ne ise yarayacak? Muhtemelen AKP icinde benzer dusuncedeki insanlarin (kavgaci uslubu begenmeyen, Bati’ya karsi kabadayi durusun zararli olduguni goren, “yandasligin ve reisciligin” partiye ve ulkeye zararini anlamis) harekete gecmesini saglayabilir. Zaten farkindaysaniz referandumdan sonra bir “ic karisiklik” hissediliyor AKP’de. Ismini verdigim sahislarin acik beyanlarla ve tereddutsuz verecegi mesajlar bir silkinme ve kendine gelme hamlesi baslatabilir. Su an icin yapilabilecek en iyi sey budur ve yapilmalidir.
Bu saatten sonra AKP den bir cacık olmaz. Gittikçe küçülecekler ANAP gibi ve sonra yok olacaklar. Çünkü AKP artık egosantrik bir partidir.
Cumhuriyet Halk Partisi İstiklal Savaşından sonra kuruldu. Buna ihtiyaç vardı. Birinci Kuran uygarlığı sona ermiş, ikinci Kuran uygarlığı başlayacaktı. 50’lerde yeni partiye ihtiyaç vardı. Türkiye’nin tarım döneminden sanayi dönemine geçmesi gerekiyordu. 60’tan sonra yeni partiye ihtiyaç vardı. Tek partili dönemden çok partili döneme geçilecekti. Demirel’in partisi başarılı olmuştu.
Biz partimizi kurmuştuk. Daha 73 seçimi olmamıştı. Partimizin merkezi bizim çalışma büromuzdu. Borçka’dan Demokrat Parti’nin başkanı kereste getirmişti. Kooperatif olarak satın aldım. Sohbet ederken ona partimizi anlattım. O da “Partinizin hak olduğunu biliyorum ancak sizin iktidar olmanıza yurt içinde izin vermezler. Ülke içinde iktidar olsanız da yurt dışı size izin vermez.” dedi.
Ben iktidar olmak için değil, Allah emrettiği için Parti kurmaya katılıyordum. Bugünkü başarılarımızın onda birini bile ümit etmiyordum. Yeni parti böyle kuruldu. AK Parti de bu sebeple kuruldu. AK Parti’nin oyları Milli Görüş’ün oylarıdır. Adil Düzen oylarıdır. Biz onlara %22 ile devrettik. Sermaye bizi yenemeyince bize karşı cephe oluşturdu; AK Parti ve Gülen Cemaati. Evet, biz iktidar olamıyorduk ama bizim ikinci kadro iktidar oluyordu. Hem de yalnız Türkiye’de değil dünyada.
Bugün yeni partiye ihtiyaç vardır ama bu bir AK Parti değildir. Bu bir Saadet Partisi değildir. Bunlar Adil Düzen’in fikriyatını dünyaya yaydılar. Üçüncü bin yıl uygarlığının fikren ne olduğunu Milli Görüş ve Nur Risaleleri dünyaya anlattı. Ne var ki bir örnek gösteremedik. Adil Düzen’e göre bir işletme kuramadık. Yüz lojmanlı apartmanı henüz yapamadık. Akevler İslami yaşamayı isteyenleri bir araya getirdi ama İslami çalışmayı isteyenleri bir araya getiremedi. Yeni parti iktidara rakip parti olmayacak, AK Parti’ye muhalif olmayacak. Adil Düzen’de hayırda yarış vardır. Sistem nispi sistemdir. Dolayısıyla yeni parti yapısıyla, çalışmasıyla Adil Düzen Partisi olmak zorundadır.
Akevler’in katılmadığı her partinin sonu Demokratik Parti’nin, Güven Partisi’nin, Doğru Yol’un ve ANAP’ın akıbeti gibi olacaktır. Akevler’in katılacağı bir parti AK Parti’nin yerine geçecektir. Onları tasfiye ederek tüm partileri Adil Düzen anayasasında birleştirerek nispi sistemi getirecek. AK Parti etkin parti olarak kalacak. CHP etkin parti olarak kalacak. MHP etkin parti olarak kalacak. HDP etkin parti olarak kalacak. Bunlar iki asrın partileridir. Yok edemezsiniz. Kurulacak parti Adil Düzen Partisi, yeni düzen getirecek, kendisi iktidar olmayacak. Belki de yeni parti kurulmaz. ‘Hayır’ oylarını kullanan Saadet Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi ve Milli Çözüm Dergisi’ni Allah uyandırır ve yeni parti yerine bunların birleşmesi ile Adil Düzen faaliyete geçer.
Ocakmedya da bu dirilişin yayın organı olur.
Yazının sonunda bir bilen varsa diye soruyorsunuz.
Bildiğimiz şuki yıllardır dava kardeşliği dediğiniz olgulgunun çıkar ilişkisinden başka birşey olmadığını görüyorgibiyiz.
Eğer öyle deyilse bunu sizler açıklayacaksınız.
Dünkü yazınızda Gül. Davutoğlu. Arınç. gibiler konuşmadı konuşsalar sonuç böyle çıkmazdı diyorsunuz
Onlar sizin gibi onlara yakın olan gazeteciler in ağzıyla gazete ve haber sitelrindeki köşelerden konuştular size bir çok örnek verebilirim.
Biliyorsunuz bu günlere gelene kadar ne zorluklar atlatıldı şimdi üç beş çakma dava adamı denen dava nedir bilmeyen zavallılara bakıpda bölünmekten sözetmek hiç yakışmıyor
Hadi başka parti kuruldu birilerinin istediğide bu zaten okadar şey denediler başaramadılar şimdi daha iyi bir Türkiye diye Aynı Abdülhamid han döneminde ve öncesinde olduğugibi özgürlük hak diye Koskoca Osmanlıyı yıkışa götürmedilermi
Burada işin vehametini O devrin bazı alimleri bile anlayamamış ve padişahın karşısında yer almış daha sonra yaptıklarının yanlış olduğunu anlamışlar ama iş işten geçmiş
Şu anki durumda böyle olmasın.
Şu anki davranış yazılan ve konuşulanlardan çıkardığım sonuç halen 15 temmuzun artcıları devam ediyor
Ben kimseyi darbeci diyede suçlamıyorum
Eğerki hak adalet daha iyi bir yönetim diye bu millete 28 şubat ın soğukluğunu bir daha yaşatırlarsala bu ümmetin lanetinden kurtulamazlar
Allah cc bunun hesabını sorar biraz akıl lütfen.
Öfke aklın önüne geçtimi şeytanın oyuncağı olur insan..
Hukumet secimler sonunda istedigi her seyi aldi, neticede secimdir ve hak ederek aldi. Artik vatandas nefes almak istiyor. Maddi durumu cok kotu olan insanlar var, hastasi olanlar var, egitimden mahrum kalanlar var vesaire. Artik AKP li olmayan insanlara baski yapilmaktan vazgecilmeli, insanlar kendi ulkelerinde is bulabilmeli, ailesine bakabilmeli.
Muhakkak ki Ak Parti yönetimi referandum sonuçları üzerine derin bir muhasebe yapacaktır.
Naçizane üzerinde durulmayan 2 hususa dikkat çekmek istiyorum:
FETÖ ile mücadele kapsamında, suçlu olmadığı halde mağdur edilen insanların durumu Hayır’a ne kadar katkı verdi?
Yurtdışında yaşadığım halde, kısıtlı temas imkanlarımla çevremde mağdur olduklarına emin olduğum en az 5 aile biliyorum.Bu insanlar haklarında bir FETÖ soruşturması olmamasına rağmen
kamu görevlerinden uzaklaştırıldılar. Türkiye’de çalışma imkanları kalmadı.Pasaportları da iptal edildiğinden yurtdışında iş bulma imkanlarından da mahrum edildiler. İlginç olan husus şu ki, bu insanlar mütedeyyin, eğitimli, nitelikli ve
kariyerlerinde başarılı insanlar.Anlaşılan o ki, Tayyip Bey’e rağmen bir irade bu
insanları tasfiye ediyor.Adalet duygusu
zedelenen bu insanların gönüllerinin kazanılması için Ak Parti’nin bu hususa hakkaniyetle eğilmesi elzemdir diye düşünüyorum.Adalet duyguları alt üst olan bu insanlar, bu durumdan etkilenen aile fertleri, akrabalar, arkadaşlar vs.’nin Hayır oylarına katkısı hakkında bir anket araştırmasının yapılmasının bu muhasebeye ciddi bir katkısı olacağını düşünüyorum. Unutmayalım:Adalet Mülkün Temelidir.
İkinci bir husus olarak da, önerilen sistem değişikliğinin kamu çalışanlarının işten atılmasını kolaylaştıracağına dair bir endişenin, kamu çalışanlarının ciddi
bir oranda Hayır’ı desteklemesine yol açtığını düşünenlerdenim.Yeni sistemde
kamu çalışanlarının liyakat esaslı işe alım ve performans değerlendirme kriterleriyle güvence altına alınacağı ve
657 sayılı Memurin yasasının hukuken
daha verimli bir hale getirileceği hususunda, kamu çalışanlarının endişelerinin giderilmesi de isabetli olur.
Yeni anayasa maddeleriyle yeni hükümet sistemine doğru yol alırken AkParti’nin efsanevi lideri, seçmeninin sevgilisi, Türkiye Cumhuriyetinin mevcut Cumhurbaşkanı partisinin başına geçiyor…Bu, parti içindeki safları sıkılaştıracak, partinin üzerindeki atalet tozunu silkeleyecek doping etkisi olan bir gelişmedir. Fehmi Bey’in “bugün için” kaydı çok yerinde. Bugün AkParti’den ayrılacakların kendileriyle birlikte partiden koparabilecekleri pek bir değer yoktur. Kerametleri kendilerinden menkul olarak ziyan olurlar. Parti içinde kalıp, içten muhalif, dıştan çekimser görüntü vermeye devam ederek de bugünkünden daha da fazla pasifize olmak, silikleşmek durumundadırlar. Parti içi muhalifler için bir açmaz gibi görünen bu durumun anahtarı liderin yanında samimiyetle yer alıp, kendisine her türlü desteği vermektir. O zaman eski günlerden de güzel bir beraberlik ortaya çıkar. O zaman yeni sistemin ilk C.B. yardımcıları ve bakanları arasında bugün ayrıkotu gibi muamele gören güçlü isimler de yer alabilir. Bugün AkParti için sımsıkı birlik ve beraberlik günüdür.
Parti kurmak zor bir şey değil.Yanılmıyorsam 30 kişi bir araya gelip,gerekli evrak ve programı İçişleri Bakanlığına verince bir parti
kurulmuş oluyor.Zor olan kitleleri peşinden sürüklemektir.İşte bu herkese nasip olmaz.
Nitekim Abdullatif Şener bunu denedi.Erkan
Mumcu Anap’ı diriltmeyi denedi.Numan Bey
denedi.Ama olmadı.Olmaz da.O günkü şartlarda olmazdı,bugünkü şartlarda da olmaz.Adını andığım kişiler gayet parlak
bir gelecek vadeden,toplum tarafından tanınan insanlardı.Birikimleri,görünümleri,
boyları-bosları mükemmeldi.Ağızları laf yapıyordu.Ama bütün bunlar yetmedi.
Ama birilerinin bugün denemesinde de bir
sakınca yok bence.Bunu arzu etmem,ama
birileri üzerinden,parti kuruldu kuruluyor
çıkışlarına muhatap olmaktansa, kuracaklarsa kurmaları,ağırlıklarını bir test
etmeleri tercihe şayandır benim için.
Ak Parti içinden yeni bir partinin doğmasını
en çok arzulayanların Fetö olduğundan
da şüphe edilmemelidir.
Daha dün %50’nin üzerinde destek alan bir
parti ortadayken kitlelerin yeni bir parti
beklentisi içinde olması realitelere uygun
düşmemektedir.%50’yi bırakın,%40 desteğe
sahip bir parti bile çok büyük bir partidir.
Halkın %40 desteğine tek başına sahip olmak
muazzam bir mazhariyettir.1990-2000 Yılları
arasında en büyük parti, %27 desteğe sahip
olan parti idi.
Sonuç olarak şunu ifade edeyim ki,Fetö
çevreleri dışında yeni parti beklentisi içinde olan bir kesim görmedim şahsen.
Yeni sistemde parti değil kişiler daha önemli 100000(yüz bin) kişi istediğini başkan adayı gösterebilir. 2019 da hiç beklenilmeyen biri başkan olabilir
Yüzde 51.40 Evet oy oranının rakamları ile Kur’an-ı Kerimimizin 51. sure, 40. ayetine bakılmış. Evetçileri kaç oy alırlarsa alsınlar İzmir’den denize dökeceklerini söylemiş olan milletvekiline ve o zihniyetteki diğerlerine bu ayette müthiş bir cevap var! Bu mübarek gecede kendiniz bakın sürpriz olsun. Miraç kandilinizi en kalbi duygularla tebrik ederim.
Felaket telalligi yapmak gibi olmasin ama, Ak Parti/Erdogan Turkiye’ye bir sure daha aci cektirecek… Bu ne kadar surer bilmek zor ama sonunda, artik millet, dindarlar eliyle yonetilirsek belki farkli olur, ihtimalini aklindan tumuyle cikaracak. O zaman halk, ulkenin gecmis tecrubelerini de goz onune alarak, ister dindar olsun, ister dinsiz olsun, saglikli sistemler olmazsa, iktidari ele gecirenin, ilk firsatta, kendine verilen gucu istismar edeceginin iyice idrakine varmis olacak ve siyasetcileri geregini yapmalari icin zorlayacak… Iste o zaman isler duzelir. Bu ne zaman olur? Pek yakin bir zaman da degil… O bakimdan nefesimizi tutmaya gerek yok. (Belki ongorum tumuyle yanlisdir, ve bakarsiniz, bu Pazartesi meclis toplanip, Feyzioglu’nin hayallerini gerceklestirmek icin calismaya baslarlar.. Neden olmasin! Gencler hayalleri, ihtiyarlar hatiralari ile yasarmis; Turkiye Cumhuriyeti genc bir devlet. https://www.facebook.com/metin.feyzioglu.79/videos/1319139158163431/ )
Yoruma kapalı.