Üç seçimi doğrudan etkilemiş bir parti olarak İYİ Parti, lider olarak da Meral Akşener portresi…

26
Meral Akşener..
Reklam

Politikacılar, özellikle bizim ülkemizde, kibarlıklarıyla ünlenmiş insanlar sayılmazlar. Bu gerçekten hareketle, kaç gündür, seçim sonrası gelişmelerini izliyorum ve vardığım sonucu buradan ilan ediyorum: Galiba en kibar politikacılar İYİ Parti’de toplanmış…

Her seçimden sonra politika arenasında kargaşalar yaşanması doğaldır. Son 22 yıl içerisinde yapılmış 18 seçimden birinci parti olarak çıkmayı başardığı halde Pazar günkü 19. seçimde ipi ikinci olarak göğüslemiş AK Parti içerisinde ve yakınlarında bile huzursuzluklar dışarıya vuruyor da, bir zamanların en iddialı partisi İYİ Parti, sandıkta ciddi bir tökezleme yaşadı, fakat içerisinden dışarıya fazla bir gürültü sızmıyor.

Dün parti yönetiminden önemli iki isim birbiri peşi sıra görevlerini bıraktı; baktım, bunu duyurmak için kaleme aldıkları mesajlar olağanüstü kibar…

Biri, mesajını “Her daim liderimizin yanındayım” diye bitirmiş…

Aynı kişi, seçimin hemen ardından kararı alınmış büyük kongre için de ileriye dönük bir tahminde bulunmuş:“Türkiye’nin umudunun İyi Parti olduğunun tescillendiği bir kongre olacağının bilinmesini istiyorum.”

Kibar insanları beğenirim, kibar politikacıları daha da çok beğenirim. Ancak, konu İYİ Parti olunca olaya biraz farklı bakıyorum.

Ülkemizin gerçekten kritik bir döneminde umut verici bir zeminde kurulmuş, girdiği ilk seçimde -2018- %9.96 oranında oy alarak 43 milletvekili çıkarmayı başarmış, kamuoyu yoklamalarında bir ara muhtemel oyu %17’yi yakalamış bir partiydi İYİ Parti.

Pazar günkü seçimde İYİ Parti’nin oyu sadece 4.59’da kaldı.

Reklam

İnternet ansiklopedisi Wikipedia İYİ Parti maddesinde kuruluşuyla ilgili şu bilgiyi veriyor:

“Meral Akşener, Koray Aydın, Milliyetçi Hareket Partisi’nden ihraç edilen dört milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan, Ümit Özdağ, İsmail Ok; Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa eden Doğru Yol Partisi kökenli İzmir milletvekili Aytun Çıray ve 200 kişilik kurucu üye ile 25 Ekim 2017 tarihinde, Ankara Yenimahalle’de bulunan Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılan kongrede İYİ Parti kuruldu; partinin ismi, logosu ve sloganı açıklandı ve Meral Akşener oy birliğiyle partinin ilk genel başkanı seçildi.”

Paragrafın hemen girişinde yer alan iki isim dışındaki çekirdek kadrodan hiçbiri bugün kurucusu oldukları partide değiller.

Meral Akşener 2018 seçimi sonrasında başarısızlığı üstlenerek olağanüstü kongreyi toplamış, öncesinde yeniden aday olmayacağını duyurduğu halde, kongreden bir kez daha genel başkan olarak çıkmayı başarmıştı.

Görev yerini terk etmeyeceğini düşünenler arasında ben de vardım.

Şimdi yine olağanüstü kongre toplanıyor ve Akşener’in koltuğunu bırakması bekleniyor.

Ama galiba yine aynı durum tekrarlanacak…

Oysa kuruluşundan -2017- bugüne kadar geçen yedi yıl farklı yaşanabilir ve İYİ Parti ülkenin daha az sarsıntılı bir dönem geçirmesinin motor gücü olabilirdi. Meral Akşener de, doğru tercihlerde bulunarak 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminin, hadi o olmadı, 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu olumlu biçimde etkileyebilirdi.

Reklam

Partisini iktidar ortağı durumuna da getirebilirdi.

Akşener oysa hep yakın çevresini bile şaşırtan kararlar vererek bugünleri hazırladı.

2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, AK Parti karşısında birleşen muhalefet partileri, seçime bir çatı adayla gitme hazırlığı içerisine girmiş, istişareler sonrasında, CHP’nin de ikna edilmesiyle, Abdullah Gül isminde mutabık kalmışlardı.

Mutabakatta Akşener de yer almıştı. Ancak hemen ardından, mutabakatı işlevsiz bırakacak çıkışlarda bulunan Akşener, seçileceği iddiasıyla, kendi adaylığında ısrarcı oldu.

Çatı aday çıkaramadı muhalefet partileri, seçileceği iddialı Akşener o seçimde yalnızca %7.29 oy alabildi.

Seçimi AK Parti ile MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan kazandı.

Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimini de -2023- Meral Akşener’in tavrı belirledi. Bir yıl boyunca CHP ve beş muhalefet partisiyle oluşmuş Millet İttifakı paydaşlarından biri olarak, Akşener, her ay yapılan toplantılara muntazaman katıldı. Toplantıların birkaçı İYİ Parti genel merkezinde yapıldı. Ancak masayı dağıtan, çıkaracağı adayı ‘seçilemez’ olarak takdim ettikten sonra yeniden masaya dönen Akşener, o seçimde de belirleyici unsur olmayı başardı.

Seçimi üçüncü kez Tayyip Erdoğan kazandı.

Bu kadarla da kalmadı, Pazar günü yapılan seçimde de en fazla çabayı gösteren liderdi Akşener… Bütün Anadolu’yu dolaşarak, Ankara ve İstanbul’un CHP’den gösterilmiş belediye başkan adayları aleyhinde konuştu. Sert eleştirileriyle CHP’nin DEM Parti seçmeninden oy almasını engellemeye çalıştı.

Politik arenayı etkileyecek başka unsurlar olmasaydı, bu seçimin sonucunda da yine onun başarısından söz edebilecektik.

Köşesine çekildiğinde evinin duvarına asabileceği başarı fotoğrafları arasında bu saydıklarım yer alacak. 

Yeterli bulur ve bu defa gerçekten çekilir mi, yoksa bir-iki başarı fotoğrafı daha kazanmak mı ister?

Partililer kibarlıklarını korudukları sürece yerinde kalmayı yeğleyeceğine eminim.

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. kurultayda gene meral akşeneri başkan seçerler o da akp ye destek vermeye devam eder.
    bu ülkenin bu duruma düşmesinin baş müsebbibi mhp ve bahçeli ve ondan yavrulayan iyi parti ve meral akşenerdir.
    onlar olmasaydı ne cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen garabet bir yönetim sistemi olurdu ne de erdoğan 2018 de cumhurbaşkanı seçilirdi.

    • 2023 de Cumhurun masası çok.kalabalikti. Akp Mhp Bbp Dsp Vp Hüp Yrp. Etti sekiz köşe. Bitmedi yan masadan İyip, Karşı masadan Dem. Bitmedi Masa altinda mektupcu ve trt. ci dalton kardeşler. Bitmedi 5 kardeş müteahhitler. Bitmedi Tüm bakanliklar ve kamu gücü. Bitmedi 2 milyonu aşan trol ordusu. Bitmedi medyanin %95’i. Yani 70 düvel oradaydı.

  2. Aşağıda “ender” yorumculardan biri “kaliteli siyasetçilerimiz yok” derken CeHaPe kanadından gelenleri de unutmuyordur umarım, eğitim serüveniyle bir imamoğlu mesela… İlk başta M.Kemal Atatürk Paşamız, partiler-üstü, ülke-yararlı seviyede ne kadar iyi bir siyasetçı idi şüpheli. Önyargılı davranmayıp “ortak payda durumunda olan Kurtuluş Savaşı”ndan sonraki oluşum TC. Tüm eksiklerine rağmen makul bu oluşumla ülkeye biçilen gömleğin iki yakasını soldan ve sağdan olmak üzere simetrik bir şekilde ilikleme siyasetini akledemedi “deha” paşamız! Taraf olup TC marka kutuplaşmayı bir başlattı, edinilmiş davalar üzerinden o gün bu gündür hala şöyle-böyle yönetiliyor ülke (yakından incelenirse “Nefs ve Şirk” açısından sorgulabilen icraatlar!). “Ahkam kesmek” adına fikrimi beyan edeyim (Allah indinde vazifemi yapayım), gerisi Molla Kasım’ın keyfine kalmış!

    Çok mu zordu, dengeli/simetrik olamaz mıydı Paşamız? Şöyleki; CeHaPe yi kurdu. Tek kanat tamam! O dönemde Vatan-Millet Sakarya iyi güzel ama aynı zamanda Allaha kulluk bilincinin bir parçası olarak can-fedakarlığında bulunmuş nice şehitlere saygı/hatır sembolü olarak, misal, CeMiPe diye ikinci bir parti kuramaz mıydı? Burada “Ha” Halk, “Mi” Millet! İlkinde din ağırlık teşkil etmez dil öndedir (Tamam olsun, itiraz yok. Bu tür insanlarımız hep var). İkincisinde ise hem dil ve hem din ağır basar. Bu ikince kitle de geçmişten öylece gelmektedir. Durumu değiştiremeyeceğine göre buna saygı duy, tüm potansiyelini ülke-yararlı olarak ortaya çıkar, ülke kazansın, di mi? Paşamız, “Efendiler böylesi en makul deseydi, itirazlarla kıyamet mi kopacaktı, yoksa “işte bu! işte bu” deyip o anda omuzlara mı alınacaktı? “Ne şiş yansın ne kebap” kazan-kazan siyaseti budur!

    CeHaPe ve CeMiPe o günün en kaliteli insanlarıyla kurulduktan sonra. “Efendiler ben Cumhurbaşkanıyım! Siftah benim! Partilerinizde ülke-yararlı olmak şartıyla istediğiniz siyaseti yapın, şeffaflık isterim, yoksa hesabını sorarım. İlk hedefimiz eğitim/öğretim, her konuda, ancak ENönceliğimiz Bilim-Teknik. Teknik olarak gelişmeden/makinalaşmadan bu ülkeyi yeterince doyuramayız ve kalkındıramayız! İlk Hükümeti ben kuruyorum” (bunu yaparken her iki partiden, ama değişik etnisitelerden en şeçkin insanlar Hükümette bir araya getirilir). M. Akif Ersoy ve Ali Şükrü bey türü insanlar da hükümette görev alırlar. Herkes büyük moral ve motivasyonla işbirliği içersinde yörelerine döner. “Ey ahali! Paşamızdan talimatlar böyle” deyip kendi bölgesindeki çocukları gençleri matematik, fizik, kimya’ya iştahlandırmağa ve bunu yaparken de “eşyanın tabiatı”nı bu araçlarla anlama/tanımlama yolunda “akli” kapasitelerin geliştirilmesine önderlik edebilirlerdi. Fazla detaya gerek yok, uzamasın. Ancak bu tür bir siyasetle kalıbımı basarım bu ülke çok daha kısa zamanda, sadece bu ENöncelikli konuda değil, üstünde durduğu diğer konularda da büyük gelişmeler gösterebilirdi. Velhasıl, Paşamız’ın tepe-eksenli “tek kanat” siyaseti pek bir işe yaramadı. Ülke gömleğinin ilikleri ilk dönemde simetrik bir şekilde iliklenemedi de ondan!

    • Siyasetin kalitesizliği ülkedeki genel kalitesizliğin abartılı bir yansıması demiştim. Buna CHP de dahil elbette. Atatürk ile ilgili herkesin farklı beklentisi var, o yüzden anlaşamıyoruz. En iyisi geçmişte bırakmak. Tekrarlamak anlamsız elbette. Atatürk o şartlarda en iyi bildiğini yapmış. Belki başka türlüsü olmuyordu. Demokrasiye izin verseydi muhtemelen çalışmayacaktı sistem o şartlarda. Keskin bir dönüşümü hedeflemiş ama o da tam başarılı olamamış doğal olarak. Ama en iyisini yapmaya çalıştığı muhakkak. Ülkenin dönüşümüne katkı verdiği de bir gerçek. Hala dönüp öyle yada böyle olsaydı demek de çok faydalı değil. Ortodoks Kemalistlerin beklentisi de boş elbette. Artık o eşik de aşıldı geri dönüş olmayacak. Bundan sonrasına bakalım. Bugün iktidar Atatürk’ün yaptığını yine demokrasiyi unutarak tersten tekrarlamaya çalışıyor. Demokraside aldığımız yoldan sonra bunun yapılması ise ülke adına büyük bir hata ve kayıp. Akp ilk on yılda izlediği yolda gitseydi çok daha farklı bir yerde olabilirdik. Ama o sermayeyi çabuk harcayıp tekrar ittihatçılığa dönmeye karar verdiler. İlk ittihatçıların nereye gittiklerini biliyoruz. Bunlar da farklı olmayacaktır. O yüzden hızlı bir şekilde tekrar demokrasiye dönmek zorundayız. Bu da muhalefetin içinden bu vizyonla birilerinin çıkması ile olacak. Buna hazırız bence. Seçimler bunu gösterdi.

  3. Sn yazar bundan sonra CHP nin yapay ortağı İYİ partiye değil YRP bakalim. Bel.Bsk. oylarında %6 yı, Bel. meclis oylarında %8’e yaklaşmış bir partiyiz Kimsenin golgesine falan girmedik, hep AKP kapımıza geldi yalvardı. Nolur merhum Erbakan hocanın gölgesinden bizde faydalanalım dediler. Biz olmasak Cumhurbaşkanı bile olamayacaktı AKP başkanı. Onlar için Vefa sadece semt ismi. Bugün seçim olsa AKP oylarının inançlı kesimi bizim tabanimiz. Gerisi AKP nin olsun. Oy potansiyelimiz bizi 1. veya 2. parti yapar. Atma Recep diyen varsa 3. sıra zaten garanti. AKP, MHP ve CHP bilsinki mekanin sahibi geldi.

    • YRP nin geleceği konusunda acele etmek ecele götürebilir dikkat!
      Yannış hesap Bağdat’tan döner derler.
      -hemen hadi şimdi!… gibi gazlamalardan etkilenilme mesi sağlık açısından iyi dir:)
      -önce hökümatin ne’tçeğine bir bakmak gerekir.
      -bu arada prensiplerini oturtmuş bir parti zaten refah:)
      Yan kuruluşlarla dirsek teması!…
      Son yerel seçimde alınan oylara göre yeni plan ve çalışmalar !..
      Son trend,
      Herkes kendinden mesul bundan böyle.
      Ne herhangi bir parti yada fikirle ortak olmak, ne de yalnız evde tek başına yı oynamak!…
      GEÇMİŞİN TECRÜBELERİNDEN YARARLANARAK,
      GELECEĞİ PLANLAMAK🤗.
      En doğrusu en güzeli.

  4. Meral Akşener ismi bana hep Demirel Çiller Erdoğan vb isimleri çağrıştırır. (İnönü yada Deniz gelmez aklıma!)
    -A.Gül ismini silmek, yada KKılıçtaroğlunu CB yaptırmamak isteyen kişiler kendilerini gizler maşa kullanmayı tercih ederler diye bir zan oluşur zihnimde.
    -bu gibi piskevit hesapları bizi, eşittir Erdoğan kalsın isterse süngerden heykel gibi dursun orda bir yerde götürüyor.
    -Odunu koysam yada ceketimi assam sandalyeye seçilir😯 zihniyeti malum bu coğrafyada☹️.
    -Herhangi bir etnik yada inanç tandanslı kişiyi devletin başına bela ederler mi? Diye bir tasası olmadı bu ülkenin;
    Çünkü kocca Amerikanya bile isterse robot koyuyor beyaz sarayına isterse harcıyor bozuk para niyetine!..
    Binaaleyh,
    -Meral ablanın bir koltuğu işgal etmesiyle koltuk enflasyonu olmaz biirrrr!
    -CeHaPe zihniyeti destek verir görünüpte, belediye başkanlığı alsaydı iki küçük ilçede,
    kalırmıydı bir sonraki seçimde bir parti
    “İYİ parti diye?”!!

  5. 2023 yılındaki seçimden birkaç ay önce Ümit Özdağ bazı iddialarda bulunmuştu. O iddialar hala cevaplanmadı.

    Zafer Partisi lideri 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meral Akşener’in kendisi de aday olduğu halde kampanyasını bilerek düşük tempoda sürdürerek Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanması için çalıştığını söylemişti. Özdağ’a göre Akşener basın danışmanına kapalı kapılar arkasında “bir dönem daha Erdoğan kazanmalı” demiş ve kampanyasını son bir ayda neredeyse bırakmış. Ondan dolayı da partisinden daha düşük bir oy almış. Böylelikle seçim ikinci tura kalmadan bitmiş.

    Aynı şekilde Levent Gültekin Medyascope’da Ruşen Çakır ile yaptığı bir sohbet sırasında Erdoğan’ın bir dönem daha kazanması için derinlerin bir karar aldığını ve İYİ Parti’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkar gözükmesinin de tamamen bir senaryo gereği olduğunu söylemişti. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ilk ortaya koyanın ve devamlı altılı masada destek verenin de Meral Akşener olduğunu belirtmişti.

    Temel amaç muhafazakar kesimden oy alamayacak bir adayı Erdoğan’ın karşısına çıkararak seçimi ona hediye etmekti demek istiyordu.

    Tüm bunlar ortada iken Meral Akşener yerel seçim öncesinde de “son görevimi yaptım” diyerek kendi partisi aleyhine olan bir politika izleyerek rakipleri toplu hareket ederken kendisi işbirliği yapmayarak partisine kaybettirdi. Amaç kesinlikle AK Parti MHP Koalisyonu’na kazandırmaktı ama halk buna izin vermedi.

    Tek taşla duvar olmayacağını en iyi Akşener bilirdi buna rağmen iş birliğine yanaşmadı.

    Süleyman Demirel “İnsanda her duygu zamanla ölür, yönetme duygusu hariç” dermiş. Onu ülkemizde haklı çıkarmak için yarışıyor bizim siyasetçiler. Hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Devlet Bahçeli 76 yaşındalar. Seçim sonuçları istediği gibi olsa Kılıçdaroğlu aktif siyasete geri dönmek için gün sayıyordu ama olmadı. Bahçeli hiç ayrılmak istiyor görüntüsü vermiyor. Recep Tayyip Erdoğan 70 yaşında. Meral Akşener de 68 yaşına yaklaşmış durumda.

    Yıllar önce Prof. Dr. Mehmet Aydın koltuğumda ölmek istemiyorum diyerek siyaseti bırakmıştı. Ondan sonra ise ünlü olup siyaseti ölmeden bırakan çok az kişi var.

    Angela Merkel ile Erdoğan aynı yıl (1954) doğmuşlar. Dr. Merkel aktif siyaseti bıraktı. Anayasanın açık hükmü müsaade etmese de Sayın Erdoğan kendini üçüncü kez seçtirmeyi başardı. Akşener de belirtildiği üzere bırakmak istemiyor.

    Demek ki Demirel boş konuşmamış. Her duygu ölüyor yönetme isteği hariç.

    • “Demek ki Demirel boş konuşmamış.” diyorsunuz ama
      genelde sadece boş konuşurdu çoban sülü:)

    • Parlamento erken seçim kararı alırsa 2028’de dördüncü kez aday olabilir. Anayasanın açık hükmü müsaade ediyor. Şimdiden duyurulur.

        • Evet, bu durumda Erdoğan üç dönem başkanlık etmiş olur ama yürürlükte olmayan eski Anayasa’ya göre, yani bunun bir anlamı yoktur.

  6. Ali Babacan “Gelecek seçimlerde iktidar olacağız” demiş. Fıkra bu kadar…

  7. iyi parti, kötü yönetilmenin sonuçlarının ne kadar ağır olduğuna dair ibretlik bir başarısızlık hikayesidir.
    sayın akşenerin mhp den ayrılan pek çok iyi isimle birlikte zorluklarla kurdukları partinin 4-5 yıl içinde % 15-16 gibi bir oy oranına ve ulaşabileceği konuşulan %20 gibi bir potansiyele sahip bir partiyken seri yanlışlarla bugün %3 lere düşmesi, siyaset tarihinin tozlu raflarında yerini almak üzere olması, ibretlik değilse nedir?
    ben bir liderin etrafında toplanılmasından çok ortak bir aklın etrafında toplanılmasını daha doğru olduğunu düşünüyorum o nedenle altılı masayı ve hazırladıkları mutabakat metnini değerli bulduğumu hep yazdım. önemli bir seçim öncesi önemli bir kazanım olabilirdi ama işler pek te umduğumuz gibi gitmedi ve anlaşamadılar maalesef. anketler istanbul ve ankara başkanlarının erdoğan-akp ye karşı bir seçimi rahat alabileceğini söylerken ve bu kadar basitken kemal beyin aday olmakta ısrarıyla başlayan bir dolu yanlış, muhalefetin bir seçim hezimeti yaşamasına neden oldu. ama bu başarısızlığın aslan payı meral hanım ve ekibinin marifetidir. masadan kalkmak yanlış olmayabilirdi bana kalırsa, izin isteyip ayrılabilir, aday konusunda anlaşamadıklarını millete anlatabilir, kendi adaylarını çıkarabilir, seçim 2. tura kalırsa muhalefetin en yüksek oyu alan adayını destekleyeceklerini açıklayabilirdi ama masadan kalkmadılar,
    masayı devirdiler.
    yerel seçimde ise, seçim istanbulu kim alacak temasında toplandığı için, ana mottoları seçimi ekrem imamoğluna kazandırmayacağız oldu, kendi adaylarını anlatmaktan çok, chp adaylarını karalamakla uğraştılar.
    nasıl bir akıl tutulmasıdır?
    biz de başarısızlığın bir karşılığı yok maalesef. gerek muhalefette, gerek iktidarda seçim kaybetmiş, oyları düşmüş, hezimete uğramış liderler koltuklarına yapışmaya devam ediyor, hiç utanıp sıkılmadan bir şey olmamış gibi halkın yüzüne bakabiliyorlar.
    oysa gelmenin bir zamanı olduğu gibi, gitmenin de bir zamanı var.
    ahlaki bir duruş sergilemek neden zor?

    • iyi parti ve milliyetçi çizgideki bütün partilerin seçim kazanma ve iktidar olma gibi öncelikli hedefleri yoktur. milliyetçi partilerin tek bir amacı vardır, o da müesses nizamın devamını sağlamak, bu onların yegane varlık sebebidir. bu açıdan zafer partisi BBP de dahil hiç birinin başarısızlığı söz konusu değildir şimdilik.

  8. Sayın yk
    “Sayın KORU bu konuyu gündeme getirir ve bu başlık ile cevap veririm diye düşünüyordum.
    Bu olayla ilgili Can Dündar’ın aynı başlık ile yorum yaptığını gördüm.” filan diyorsunuz ama maalesef sayın yazarın her beyinden çıkan hezeyana yetişmesi biraz zordur,
    nihayet adı geçen firari güvercinin IQ durumu beklentinize daha uygun sonuç vermiş görünüyor:)
    Lakin, siz her ne kadar madama kıymayın deseniz de,
    sayın korunun “Çoktan tarih olmuş Ak-şener’i gündeme taşıması…” o kadar da yabana atılacak bir husus değil,
    hele de beyaztoroslu yıllarda madam maralın içişleri bakanı olduğunu da düşünecek olursak
    “Van Vak’ası” devede kulak sayılır:)
    Öyle ki “Çoktan tarih olmuş” dediğiniz şahsiyete tam da şu günlerde OHAL yıllarındaki gibi
    yine çok önemli görevler de düşebilir, nasip…
    Yani “Korku ikliminin bu kez hangi cenahta etkisini gösterdiğini söyleyebilmek” için henüz erken,
    artık “pandemik bir etki” mi gösterir
    yoksa yine 90lı yıllarda olduğu gibi sadece belli bir bölgeyle mi sınırlı kalır
    onu yakında hep birlikte görürüz zaten…
    Sahi, köstebek arkadaş bu yakınlarda sınırötesine yapılacak operasyonlarla ilgili de bir şeyler demiş mi?

    • yüzde 10-15 civarında olduğu ve parti ideolojilerine saplantılı olmayan yüzer-gezer oylarin korkup tekrar Erdoğan’a oy vermeye mecbur hissetme ihtimallerinden mi endişe ediyorsun? Bekir Ağırdır’ın t24′ te seçimden önceki son yazısını okumadın galiba!

    • Siz de hükümetinizin AİHM’deki başörtüsü konusundaki savunmasını öğrenmediniz değil mi?
      Size bir soru:
      “Başörtüsü aynı zamanda HİJYEN kurallarına da aykırıdır” diyenlere oy verir misiniz?

      • Sayın ataman!
        Sorum size.
        Bu bağlamda bir soru daha sorayım?
        Sizce başörtüsü cinsiyet ayrımcılığına sebebiyet verir mi?
        Sorumu isterseniz daha netleştireyim:
        “Başörtüsü ayrıca cinsiyet ayrımcılığına sebebiyet verir” diyenlere oy verir misiniz?”

  9. Ayinesi istir kisimin lafa bakilmaz,
    Kisinin gorunur rutbe-i akli eserinde.

    Turk siyasetinde su anda kac adet parti baskani aktif olarak istihbarat elemani olarak gorev yapmaktadir? Yaptiklari islere ve elde ettikleri sonuclara bakarak tahminleri alalim..Ilk tahmin benden: 2

  10. Maalesef kaliteli siyasetçilerimiz yok. Genel kalitesizlik orada iyice abartı olarak ortaya çıkıyor. Çünkü siyasetin rantı yüksek. Bu sebeple en kalitesiz en kaba saba olanlar orayı dolduruyorlar. Çoğunun bir mesleği yada başarısı yok. İşte futbolcu olmuş oradan siyasete. Yada genelde babadan oğula geçen bir meslek hastalığı bu. Ölene kadar siyaset. Çünkü başka bir yeteneği yok. Akşener de aileden siyasete bulaşmış, hiç bir yeteneği mesleği yönetim becerisi de yok. Ortada bu kadar rezil bir karne varken hala ısrarla orada durması elbette siyaset adına utanç verici. Ama zaten bunların hiçbirinde öyle bir duygu yok. Siyasetçi rolünü oynamayı seviyorlar. Ölene kadar. Çekilen bir örnek varsa da ender, ama hatırlamıyorum. Genelde lider tarafından kızağa çekiliyorlar. Kendisi çekilen yok. Çünkü yapacakları başka hiç bir iş yok.

  11. Meral hanım siyaset sahnesine çıktığı tarihten beri yani Dyp, Akp, Mhp, İyip serüvenlerini izleyen biri olarak diyeceğim şudur ki Recep bey ve Kemal bey kadar hırslı dir. Ama hırsını yönetemeyen bir siyasetçidir. İstikrarsız, dalgalı seyir yapar. Yukarda belirttiğim 4 partidende ayrilmasi kavgalı olmuştur. Zannediyorum kendine bulabileceği başka bir partide yoktur. Siyasetten ayrılmasıda bir kayıp olmayacaktır.

  12. VAN MİNUTE
    Sayın KORU’nun bugün “Van Vak’ası”nı gündeme taşıyacağını düşünmüştüm.
    Çoktan tarih olmuş Ak-şener’i gündeme taşıması, Bahçeli’nin fani bir şahış için ” bırakma bizi tut ellerimizi” babından bir içerik, daha doğrusu içeriksizlik ifade ediyor.
    Akşener’in bu saatten sonra partisine de milletimize de pozitif manada verebileceği şey, sadece bir hiçtir.
    Gelelim Van Vak’asına.
    Sayın KORU bu konuyu gündeme getirir ve bu başlık ile cevap veririm diye düşünüyordum.
    Bu olayla ilgili Can Dündar’ın aynı başlık ile yorum yaptığını gördüm.
    Yorumuna da başlık gibi aynen katılıyorum.
    Korku iklimi gidebileceği yere kadar gitti.
    Korku sirayet eden bir duygudur. Hem de çok kısa sürede sirayet eder.
    Cesaret de korku gibi bulaşıcıdır.
    İktidarımız bunu çok iyi bildiği için “Gezi Olaylarını” derhal bastırarak güya kendine göre doğrusunu yaptı.
    Cesaretin sirayeti normalde korku kadar hızlı değildir.
    Ancak korku iklimi insanları “bunaltma” derecesine ve aşamasına getirmişse, bu basıncın etkisiyle, cesaretin bulaşıcılığı da korku kadar hızlı olabilir.
    Özellikle 31 Mart seçim sonuçları, tüm muhalefete verdiği bir özgüven ve cesaret ile Van Vak’sında tamamını kısa sürede bir araya getirdi.
    İktidarın hamaset edebiyatı uzun süredir ilk kez işleviz kaldı.
    Korku ikliminin bu kez iktidar cenahında etkisini gösterdiğini söyleyebiliriz.
    İnşallah pandemik bir etki gösterir.

Yoruma kapalı.