Bir seçim oldu diye sonraki birkaç güne sığan çokça gelişmeye tanık olundu; ben yeni gelişmeler de bekliyorum

26
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum..
Reklam

Pazar gününden bu yana pek çok alanda ülke genelini ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanıyor.

İlki, tahmin edilebileceği gibi, pek çoklarının şimdi bile akıl erdirmekte zorlandıkları yerel seçim sonucuydu. AK Parti yalnız İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarını bir kez daha kaybetmekle kalmadı, siyasi arenadaki yenilmez armada görüntüsü de zedelendi ve birinciliği ezeli rakibi CHP’ye kaptırdı.

Seçim sonuçlarının partilere göre renklendirildiği Türkiye haritasında, 22 yıldır alışageldiğimiz oranj renk egemenliği, Pazar gecesi, yerini kırmızıya bıraktı.

Gece yarısı yaptığı geleneksel balkon konuşmasında, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, katıldığı 19. seçimden sonra, ilk kez ‘yenilgi’ sözcüğünü partisi için kullandı.

Yerel mahkeme Adalet Bakanlığı’nın uyarısı ve AK Parti il örgütünün itiraz süresinin bitimine beş dakika kala yaptığı başvuru üzerine, Van halkı tarafından seçilmiş DEM Partili başkan yerine, mazbatayı, onun yarısı kadar oy alabilmiş ikinci gelen AK Partili adaya teslim etme kararı verdi.

AK Parti ve ortağı MHP dışındaki neredeyse bütün renkleriyle siyasi partiler, DEM Partisi’nin ve seçilmiş adayının hakkını savunmak üzere Van’da bir araya geldiler.

DEM’in itirazını değerlendiren Yüksek Seçim Kurulu mazbatanın DEM’in seçilmiş adayına verilmesini karara bağladı.

AK Parti’nin kurulduğu ilk günden beri en kritik koltuklarda görmeye alıştığımız, şimdinin AK Parti siyasi ve hukuki işler başkanı Hayati Yazıcı, sonradan silinen, şu Twitter/X mesajını paylaştı: 

Reklam

“Van ilimizdeki belediye başkanı seçimi ile ilgili 1 Nisan günü zuhur eden cinnet hali durumunu, YSK verdiği isabetli kararla sonlandırdı. Yüksek Kurulu ve sayın üyeleri içtenlikle kutluyorum.”

Herhalde AK Parti’nin önemli isminin ‘cinnet hali’ saydığı kararla ilgili mesajına tepki vermesi gerektiğini düşünmüş olmalı ki, ‘Cumhurbaşkanı başdanışmanı’ sıfatını taşıyan Mehmet Uçum, meydan okuyan bir uzun karşı-mesaj yayımlama ihtiyacı hissetti.

Uçum’un mesajının konumuzla ilgili bölümü şu:

“Herkes kendi cephesinden Van sürecini değerlendiriyor, anlaşılabilir. Ancak batıcı ve neo-liberal iç kesimlerin hevesleri kursaklarında kalacak. Türkiye toplumu yerel seçimlerde iktidara bir istikamet çizdi, bunu Devlet çok iyi okudu.

Bu seçim sonuçlarını Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim edilme koşullarını oluşturduğu şeklinde okuyanlara Milli Devlet iradesi haddini bildirir.

Van süreci tamamen hukuki bir süreç olarak yaşandı. Ama bu hukuki süreci daha tamamlanmadan ‘ayaklanma’ çağrılarıyla istismar eden terör örgütünü ve legal görünümlü uzantılarını meşrulaştırmaya çalışanların Devlet de toplum da farkında.

Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder.”

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden gelen bu tür mesajların tartışmayı sona erdirdirdiği alışkanlığımızı zorlayan gelişmeler birbirini takip etti.

Reklam

AK Parti’de görevli başka isimler, Uçum’un üslubuna ve mesajına yansıyan anlayışa cevap verme ihtiyacı duydular.

Daha da önemli gelişme yargıdan geldi.

Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), Van’da halkın oylarıyla DEM Parti’den seçilmiş belediye başkanı yerine onun yarısı kadar oy alabilmiş ikinci gelen AK Partili adaya mazbatanın teslim edilmesi kararını veren Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında inceleme başlattığı haberi ulaştı.

Oysa, hakkında inceleme başlatılan mahkemenin verdiği türden kararların üzerine pek gidilmezdi. Anayasa Mahkemesi kararları bile yerel mahkemeler tarafından uygulanmadığında HSK konuyu görüşme ihtiyacı duymuş muydu, kuşkuluyum.

Bunlar son birkaç gün içerisinde yaşananlar…

Dün ileri saatlere kadar Külliye’den de bir haber gelir mi diye bekledim.

Uçum’un ‘neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim eden’ dediği ve amaçlarının ‘Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslimi’ olduğu iddiasını seslendirdiği kesimlerin yalnızca muhalefet saflarında olmayıp ‘iktidar içinde’ de bulunduğu tespiti istikametinde bir tavır alınacak mı? 

Sözgelimi Hayati Yazıcı ve MKYK üyesi Orhan Miroğlu’ndan, ‘Milli Devlet iradesi’ adına, görev unvanlarını bırakmaları istenecek mi?

Yoksa, seçim öncesinde Batı ile iyi geçinme yollarını aramaya başlamış ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın bir hafta sonra ABD’ye gönderileceği haberi dün alınmış olan AK Parti’de, bu tür arayışları ‘batıcılığa teslimiyet’ olarak gören başdanışman Mehmet Uçum’dan kenara çekilmesi mi istenecek?

Mehmet Uçum Külliye’den ayrıldığında mesajında hep büyük harfle başlattığı ‘Devlet’ de oradan ayrılmış mı olacak?

Belki bugün de bu merakımı giderecek gelişmeler yaşanır.

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Akp yargı ile Mhp yumrukla tehditi sever. Partiler temsil ettiği kitlesi ile aynı karakteri paylaşırlar. Bu nedenle kişiler karakterlerine uymayan partileri terk etmelidir. Zaten bunu seçimde yaptı.

  2. Üstünkörü özeleştiri:
    “Mesela sokaklarda köpekler çoluk çocuğu parçalarken milletvekilleri halkla alay eder gibi ellerinde köpek mamalarıyla sosyal medyada görüntü vermemeliler.” (star)
    Tabii, öyle açık açık gözümüze sokarcasına değil, çaktırmadan gizli gizli besleyin başıboş köpek sürülerini, hem de milletin parasıyla!
    Emekliler de ağaçkökü yesinler,
    çünkü onlara verecek paramız yok!
    Niye?
    Ee, köpeklere bonfile et servisi yapıyoruz da ondan:)
    Başıboş köpekleri toplayacağız diyerek sivaslıların oyunu alan bbp adayı,
    şimdi de “paticanlarımıza, hayvan dostlarımıza elbebek gülbebek bakacağız, içiniz rahat olsun!” diye seslenmiş millete:)
    Ey oruç tut bizi!!!!

  3. Ülkemizin geri kalmasının nedeni nedir sorusuna yanıt gibi bugünkü yazı ve yorumlar. Buna tv ve köşe herbokologlarını ekleyebilirsiniz. ıktidar ve muhalefet ayrımı yapılmaksızın, yandaş oldukları farketmeden çok bildik insanlar hala seçim, parti gevişi getiriyorlar. Birbirlerine taş atmakla meşguller. Hiç biri demiyor ki seçim bitti artık işimize bakalım. Seçim gazı ile olur olmadık vaadlerde bulunduk, bari en kolayından birini gerçekleştireyim diyen yok. Haklı, haksız, yerli, yersiz emekli ettiğiniz insanlara (madem bir çok kişi seçimde belirleyici oldular sanıyor) Başta milletvekilleri olmak üzere ayrıcalıklı emeklilerin ayrıcalıklarını kaldıralım, kim ne kadar çalışmış, ne kadar prim ödemiş buna göre kimsenin hakkı yenmeden (kazanılmış haklar palavrasına sapmadan) adaletli bir emeklilik sistemi oluşturalım diyen yok. TC bütçesini en çok ne zorluyorsa gözden geçirip önlem alalım diyen yok. Artık hiç bir konuda af getirmeyelim (ımar, vergi, suçlu…) diyen yok. Teşvikleri kişi ya da kurumlara ürettikleri mal ve hizmetlere göre verelim, kamuya ait her tür değeri satmak yerine hiç değilse doğru kullanacaklara kiralayalım diyen yok. Ve elbette bu memleketin başında Menderes vardı, Demirel vardı, Özal vardı, şimdi benzerlerinden RTE var, ülke 1950 den bu yana aynı olmasa bile benzer birbirine yakın anlayışlarla yönetildi, yönetiliyor niye hala çoğunluk yoksul ve mutsuz diyen de yok.

  4. Robespierre kafalı stalin hayranı pol pot sempatizanı mao ağızlı putinci komünist birinin yerel seçimlerdeki bu sandığa gömülmeye rağmen hala kuyruğu dik tutup adaletin tecelli etmesine karşı milleti tehdit etmeye ve ayar vermeye çalışması ne demek oluyor.
    bu birinin devlet kimin devleti. ülkeyi iktidar değil de bu birinin güvendiği güçler mi
    yönetiyor.
    uç uç böceği annen sana terlik pabuç alacak.

  5. Reisin partiyi toparlaması gerek, halktan iyice kopuk hale geldiler. ve en önemlisi lider yetişmiyor partide. Reisten sonra “dava”nın başına kim gelebilir? Bu sorunun bir cevabı var mı? Ben gerçekten bilmiyorum.

    • Gücün tek elde toplandığı holdingler de patron el oğluna güvenmez. Aileden birini yerine geçirir. Ama önce onu yağlar cilalar ve parlatır. Reklamlarda ürünü pazarlar, uygun hale gelincede piyasaya sunar. Bu yol İst. ve Ank. piyasasında dün denendi, ama fos çıktı. Meydanlara yağan ilk yağmurda cilalar gitti. Halk bu yapay ürünleri yemedi. Ama patronlar kulübünün önlerinde koskoca 4 yıl var, gece gündüz uyumayıp düşünsünler. Bir sigortacı beyin otobüsten vatandaşa bağırdığı şekilde oh oh oh olsun size.

      • mesele akparti meselesi de değil. Bu ülke terörün dümenine girerse size de oh olacak.

    • sayın arkadaşım ortada dava falan yok.sadece devleti sövüşlemek ve rant var.
      harun olarak yola çıkıp karun oldular.parmanlarında sadece bir yüzükleri vardı şimdi heybelerindeki malın mülkün paranın hesabı bile bilinmiyor.

  6. içinde bulunduğumuz ekonomik krizin ne kadar derin olduğu hakkında fikrimiz olmadığı gibi, van’da olanların derinliği hakkında da bir fikrimiz yok.
    bir kere, halkın iradesine sahip çıkılması gerektiği gerçeği ne kadar önemliyse, belediyenin imkan ve kaynaklarının terör örgütüne aktarılmasına göz yummamak gerektiği gerçeği de o kadar önemlidir. siyasetin gerçekleri başka, devletin öncelikleri başkadır.
    kurumlar işte bu yüzden asla işlevsiz kılınmamalı-ydı.
    ysk denen bir kurum var, adaya “seçilebilir” onayı vermiş. adayın seçilebilirliğinde sorun varsa neden onay verildi, diyelim burada bir yanlışlık yapıldı seçim yenilemek yerine neden akp adayı yerine geçirilmeye çalışıldı? bu durumda halkın tepki vermesi zaten kaçınılmaz olmaz mı? bu insanların iradelerine sahip çıkmak hakları değil mi?
    sonrasında ysk mazbatayı adaya teslim etme kararı aldı.
    böyle hassas sinir uçları olan konularda herkesin aklını başına alması gerekmez mi?
    belli ki bu karar değişiklikleri iktidarın içindeki odakların “farklı” düşünmelerinden kaynaklanıyor sonradan atılan mesajlardan da bunu anlıyoruz.
    zaten derin bir ekonomik kriz ve pek çok alanda ciddi sorunlar yaşarken, halk genel olarak gerilmiş, üzülmüş, yıpranmışken ve etrafımızda bizi de çok yakından ilgilendiren son derece sıkıntılı bir süreç yaşanırken umalım herkes işini doğru yapmaya çalışsın.
    iktidarlar gelir geçer, baki kalan devlettir.

  7. Out lar:
    -sağ iktidarlar hep bu ülkede kazanır!
    -etnik milliyetçilik hep var olacaktır!
    -kimse bu ülkenin makus kaderini değiştiremez, çakıltaş dahi oynatamaz!
    -derin devlet ve maşalarınöyle güçlüdür kiiiii!!!!….
    İN’ler:
    -Liyakatli kişiler doğru olanı uyguladıklarında başarabiliyorlar🤗
    -İllaki dışardan dervişler içerden şeyhler şıhlar ile kirli ilişkiler kurup tavizler vermeden de olur/olabilir bu işler🤔.
    -Herkesin başına Özal partisi yada Erbakan Çiller hökümatının başına gelenler gelecek diye bir şey yoktur!😡.
    -28 şubatlar 15 Temmuz’lar tarih olmuştur
    -Özenip ha bire gir dirmeye çalıştığımız o AB denilen zürriyetsiz deliğe ihtiyaç duymadan artık, kendi bölgemizin Ortadoğu Birliğini gerçekleştirmek için önümüzde hiç bir engel kalmamıştır🤗.
    TEK YAPILMASI GEREKEN:
    Ankara’da bir Antlaşma ve Suriye Irak Katar gibi ülkelerle sınırları yapay sınır haline getirmektir👍.
    Bu arada,
    Kim uçar kim kaçar ben bilemem Ankara’da 😂. Herşey Gül lük gülistanlık olur mu?
    İşte ben bakarım ona👀.
    (Olmaması için bir sebep kalmadı/yok aslında 🤗.).

    • sizi Suriye, Irak, Katar (saydıklarınız), iran, Suudi Arabistan, Yemen, Mısır, Kuveyt, BAE, ve diğer bilumum Ortadoğu ülkelerine gitmeniz için tutan ne?

      • Benim oralara gitmeye niyetim yok zaten. Benim derdim Onları butarafa sürükleyen, yerinden yurdundan eden, insanları kendi vatanlarından kovan zihniyetlerle😡.
        Ayrıca benim pasaportum var da.. Erdoğan 10 bin daha seyyanen de olsa verseydi daha, giderdik belki kabeye Mekke ye musul’a.
        Tabii önce karnımızı doyurabilir, İmamoğlu nun otoboslarına bilet parası yetiştire bilir, marcetlerden 70 liraya sebze 90 liraya bakliyat alıp sonra para kalırsa😡😡😡😡😡😡😡😡😡
        Bu ülkede çözüm yerine,
        -ah bir zengin olsam..!
        -ah bir köşeyi dönsem.!..
        -ah bir AB’ye girsek!..
        -ah bir şu ihaleyi kapsam gibi sonuç odaklı düşünceler hakim.
        İşte AB burnunun dibinde. Sınırın ötesinde! ☹️
        Bilimum batı uğraşıyor buralara girmeye (ki petrolü hüpletmeye).
        Önce ek bir avuç buğday tohumu at toprağa ki, toprak sana versin bereketli mahsül ürün 🤔.

  8. Kasım 1963’de yapılan seçimde, Adalet Partisi’nin İstanbul adayı Kadri Eroğan kazanmıştı. Ama, onun, aday olabilmesi için istifası etmesi gereken kamu vazifesinden 1-2 günlük bir gecikmeyle istifa ettiği, sonradan anlaşılmış ve mazbatası iptal edilip, İstanbul Bld. Başkanlığı, seçimi kazanamamış olan CHP’nin adayı Hâşim İşcan’a verilmiş ve kimse sesini çıkarmamıştı.
    Devlet Yönetiminin, haksız görülen uygulamalarında ‘tepkisizlik’le, ‘aşırı tepki’ arasında bir orta yol bulmak gerekiyor.

  9. Vallahi ne yalan söyleyeyim, açıklama tam bir hukuk manifestosu gibi olmuş, hele o ‘milli devlet iradesi haddini bildirir’ ifadesine bayıldım !
    Şapkamı çıkardım, ayağa kalkıp saygı duruşuna geçtim!
    Bence bu açıklama ile meydana gelen bu son gelişmeler, hukuk fakültelerinde ders olarak okutulmalıdır!

  10. Demokrasinin en temel ilkelerini hiçe sayıyor bu danışmanlar. Konuşturmayın, susturun, kesin seslerini itiraz edenlerin diyorlar. Hayati Yazıcı adına üzücü bir durum. Böyle çapulculara meydanı bırakıp tweetini silmesi onun gibi yılların siyasetçisi ve partisinin emektarları adına üzücü bir durum. Hakikaten o partide kim kaldı gitmeyen diye düşünüyordum. Eh onun da zamanı geldi demek ki. İsabet olur.

  11. Birileri kendilerini devlet ve millet zannediyor. Ama öyle olmadıklarını herkes anladı. Ülkenin küçük bir azınlığı onlar, ama azgınlar aynı zamanda. Halk da onları nasıl azıtacağını biliyor elbette. Belli ki bunlar hala derslerini almamışlar. Ama öğrenecekler. Halk onlara söke söke öğretecek. Halkın iradesi üzerinde hiç bir devlet iradesi olmadığını ve olamayacağını öğrenecekler.

  12. Mehmet Uçumu göndermesi için ucumun çıkışı ile YRPnin erken seçim çağrısı arasında Erdoğan’ın bir ilinti kurması gerekir. aklımın takıldığı yer ise ya Uçumun çıkışı Erdoğan’ın talimatı ile olmuşsa?

  13. meselenin benceai: Mehmet Şimşek’in seçim sonuçları açıklandığı gün itibariyle görev süresi dolmuş bulunmakta. Mehmet Uçumun görevi ise devam etmekte Hayati yazıcı ise azınlık kontenjanından paçayı yırtanlardan.

    • Şimşek gonderilirse ekonomi çöker dolar fırlar. bu nedenle şimşek gönderilmez. yani şimşek gonderilirse kötü durum daha kötü olur. bence ak parti kaybetmeye kendini alıştırsin bavulları toplasın. tartışmalar bitmeyecek devleti 2. olmuş partinin yönetmesi doğru değil. ak parti mv lerinden istifalar ve YRP ye ve diğer partilere geçişler başlayabilir. benden söylemesi…

  14. “GÜNEŞİ GÖREN BUZ”,
    “GERÇEĞİN KARŞISINDA YALAN”
    Gerçeklere gözlerin kapanması halinde akıbetlerinin ne olacağı en yetkili ağız tarafından örnekle ve en net şekilde ifade ve itiraf edilmiş.
    1–Türkiye’ye dayatılan hamasi güvenlik politikaları(“beka” tarifi ) ile;
    2–Ülkemizin ekonomik gerçekleri
    birbirleriyle müthiş şekilde çelişyor ve çatışıyor.
    Karşı yönden 200 km ile gelen iki otomobil gibi.
    Böyle devam ederlerse birinden biri değil, ikisi de darma- duman yani “pert” olacak.
    Küreselleşen Dünyada doğal kaynak zengini ülkeler bile, bu şekilde halüsinasyon mahsulü güvenlik politikalarını hayata geçiremez.
    Kaldı ki tüm makro ekonomik göstergelerin SOS verdiği ülkemizde, siyasal tabanını ve desteğini yitirmiş bir yönetimin bu şekilde devam etmek istemelerine( şayet böyle bir tercih ortaya çıkarsa)
    Çöküş filmindeki bir alıntı ile cevap veririz:
    “–Delirmiş olmalılar”
    Güneşi gören buzun eridiği gibi, gerçekler karsındaki yalan da tar-u mar olup gidecek.

  15. Sayın yazar “…alışkanlığımızı zorlayan gelişmeler birbirini takip etti.” demişken,
    yerel seçim galibiyetinden sonra derin bir sessizliğe bürünen muhalefetin bu halini
    hiç merak etmiyor anlaşılan?
    Yıllardır iktidara susamış chp sürpriz bir şekilde tüm belediyeleri kazandı,
    yani siyaset tarihinde küçük kıyamet koptu,
    hala çıkıp “hükümet derhal istifa etsin, erken genel seçim istiyoruz” diyemediler!
    Neden acaba?

    • Önce kimin başkan adayı olacağına karar vereceklerdir. Kılıçdaroğlu olmayacak elbette. Özel birisi olması lazım ama bu Özel değil. Geriye imamın oğlu kalıyor. O da çok hevesli. Şimdi böyle bir ikilem durumu var galiba. Önce onu çözecekler. Merak etmeyin Abbas yolcu. Öyle ya da böyle.

      • İmamın oğlu başkan, mansur eşbaşkan olur tamam! Özel de genelbaşkan olarak devam eder…

    • ak Parti’nin biraz daha dağılıp gelecek seçimde sıfıra düşmesi için olabilir mi?

Yoruma kapalı.