AK Parti’nin iktidara ilerleyişine de ortak iktidarının dip dalgayla sarsılışına da tanıklık ettim.. Ne kadar garip…

23
Reklam

Çıkan sonuca bakıp sandığın “Yola devam” mesajı verdiğini söyleyenler galiba dört işlem bilmiyorlar.

Yerel seçim sonucu elbette hükümet değişikliğini gerektirmez ama, herhangi bir iktidar, hangi ülkenin iktidarı olursa olsun, büyük bir seçim hezimetinin ardından, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edebileceğini düşünemez.

Düşünürse, yolda çetin kasislerle karşılaşır.

Birileri “Ne hezimeti, AK Parti on ay önceki seçimde halktan aldığı oyunu koruyor” diyorlar ve gayrı resmi açıklamayı gösteriyorlar. Buna göre, AK Parti’nin oyları yüzde 35,57 olmuş bu seçimde. Eh, 2023 Mayıs ayında yapılan genel seçimde de AK Parti %35.62 oy almamış mıydı? Bu durumda AK Parti’nin oyu 0.05 artmış bile oluyor…

Eskiler bu tür avunmalara ‘züğürt tesellisi’ derlerdi.

Hiç kuşkusuz, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, tabloya baktığında durumun cidden vahim olduğunu anlayacak siyasi birikime sahip. Sanıyorum, kendisini bu şekilde teselli etmeye kalkışanları yanından kovuyordur.

Pazar günü yapılan seçime AK Parti tek başına katılmadı. ‘Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP ile uzun müzakereler sonucu ülkeyi aralarında paylaştılar. 30 büyükşehirin 28’inde MHP aday göstermedi, MHP seçmeni AK Parti adaylarını destekledi. İki ilde de AK Parti aday çıkarmadı ve partililer MHP’nin adaylarını desteklediler. Geri kalan 51 ilin 29’unda iki parti ortak aday çıkarttı.

MHP’nin bir önceki seçimde %10.7 olan oyu bu yüzden %4.99’da kaldı.

Reklam

Sözün kısası, AK Parti’nin son seçimdeki oy oranı diye yansıtılan rakamın içerisinde MHP’nin de en az 5 puanlık oyu var. 

T24 haber sitesi, CHP ile AK Parti’nin son üç seçimde -2019, 2023 ve 2024- sandığa yansıyan oylarını karşılaştırmış. Durumun AK Parti için ne kadar vahim olduğunu göstermesi açısından önemli bu.

Özeti şu:

“2019’a göre CHP 2,3 milyon oy kazandı, AKP 5 milyon oy kaybetti.” 

Özetteki AK Parti’den azalan 5 milyona MHP’nin seçim ittifakı yüzünden kaybolan oylarını da eklemek gerekiyor.

Partisinin tabanından bu muazzam oy kaybını en iyi değerlendirebilecek kişidir Tayyip Erdoğan.

Hiç bir şey olmamış gibi yola devam etmeye kalksalar bile, bu durumun iktidarı müthiş zayıflatacağı muhakkak. 

Kaderlerini iktidara bağlamış bulunan yorumcuların, daha ilk andan başlayarak, yenilgi şaşkınlığıyla ağızlarından çıkan laflar, alışageldiği desteğin o kesimde de azalacağını AK Parti genel başkanına düşündürmüştür.

Reklam

Erken seçim taleplerine direnci de zayıf olacaktır iktidarın.

Ne yapabilir?

Yorumcular, hem de AK Parti’ye yakın olanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın derhal bir değerlendirme yapıp aksayanlarla yollarını ayıracağı beklentisindeler. 

Parti yönetiminde değişim… 

Hükümette değişim… 

Külliye’deki kadrolarda değişim…

“Cumhurbaşkanının buna benzer durumlarda hep yaptığı gibi” deniliyor…

İktidardaki ilk döneminin sonlarında her iki seçmenden birinin oyunu almaya başlamış olan AK Parti’nin oyu, tasfiye yapıla yapıla, bugünkü %30’un altına indi. Yeni bir tasfiye yapılmaya kalkılsa kimlerin başı gidebilir ki?

O insanları, partiye, Meclis’e, Külliye’ye getiren bizzat Tayyip Erdoğan

AK Parti’nin dünyanın ilgisini çeken, kendisine oy vermeyenlerin bile sessiz takdirlerini kazanan, ülkenin Avrupa Birliği’ne üyeliğini son basamağına kadar ilerleten, TL’den altı sıfırın atıldığı, TL ile doların eşit değere yaklaştığı, enflasyonun tek rakama indiği başarıların altında imzası bulunan, yola ilk çıktığı, demokrasi, insan hakları ve adalet duyguları kuvvetli kadronun neredeyse tamamını, süreç içerisinde tasfiye eden de yine Erdoğan’dı.

Kendisine makul çıkış yolu için tavsiyelerde bulunabilecek kişi kaldı mı yakınında?

Yazının burasında, siyasi yasaklı Tayyip Erdoğan’ın, 2002 seçim kampanyası sırasında çıktığı Aydın-İzmir gezisi davetinde, uçakta aramızda geçenler aklıma geldi.

Küçük uçakta dört kişiydik: Eşi Emine Hanım, Cüneyt Zapsu ve ben.

Dağların üzerinden geçerken, kendisine, sandıktan birinci parti ve iktidar olarak çıkacakları öngörümü aktarmıştım. Şaşırdığını hatırlıyorum.

Aradan 22 yıl geçti ve AK Parti-MHP ortak iktidarının, partisine yönelmiş tepkilerin dip dalgaya dönüşmesiyle son seçimde sarsılacağını, pek çok kereler yazdım, dilim döndüğünce de ekranda anlattım. 

Tarihe tanıklık böyle bir şey herhalde.

ΩΩΩΩ

BİR DÜZELTME ÇABASI:

Sahur mahmurluğunu gidermek amacıyla biraz önce -saat 05.00- göz attığım internet sitelerinden T24’te, Osman Ulagay‘ın yazısında beni şaşırtan bir tespitle karşılaştım.

Okuyalım:

“Geçen hafta içinde astrologlardan siyaset yorumcularına kadar pek çok kişinin seçim tahminini gördüm. Bu tahmincilerden hiçbiri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim gecesi saat 00.30’da farklı bir balkon konuşması yaparak yenilgiyi kabullenmek zorunda kalacağını öngörmemişti. / CHP’nin seçimden birinci parti olarak çıkacağını ve yüzde 25 sınırını aşarak Türkiye haritasını kırmızıya boyayacağını tahmin edene de hiç rastlamadım.”

Okurlarım, bu tespitin genel hatlarıyla doğru, ancak özel olarak benim için yanlış olduğunu biliyor.

Şu bölüm 2 Şubat tarihli yazımdan:

“CHP kendi başına bu seçimde.

Yanında sayılabilecek tek unsur, ekonomide yaşanan sıkıntıların dip-dalga yaratma ihtimali. 

Küçük bir ihtimal değil bu.

Anavatan Partisi öyle bir seçimin sonucunda -1989’da- elinde olan bütün büyükşehirleri kaybetmiş, bir sonraki genel seçimde de -1991’de- iktidar elinden uçmuştu.

Ekonomi bugünkü iktidarın da en büyük zaafı. 

İmamoğlu’nun, üzerinden Saraçhane’deki makamına yeniden ulaşabileceği sihirli halı o: Ekonomik sıkıntıların iktidar aleyhine güçlü bir dip-dalgaya dönüşmesi ihtimali…

Dönüşür mü?

Sorunun cevabını 1 Nisan günü almış olacağız.”

Şu da 27 Şubat tarihli yazımdan:

“[Daha önce de yazdım; ben bu seçimde ekonomik durumun -özellikle de nüfus içerisindeki sayıları 15 milyon gibi yüksek bir rakama ulaşan emeklilerin kitlesel sıkıntılarının- seçmenlerin parti kimliğinin önüne geçeceği ve ‘dip dalga’ dediğim bir gelişmenin tabloyu değiştireceği beklentisindeyim. Gerçekleşirse, muhalefet partileri yöneticilerine rağmen gerçekleşecek bu beklenti. Ancak bu yazımın konusu farklı]” 

Ve bu da 3 Mart tarihli yazımdan:

“Cumhur İttifakı’nın adayları beklendiği kadar güçlü değil. Ekonomik sıkıntılar halkın her kesiminde tepki uyandıracak kadar güçlü. 16 milyonluk emekliler kitlesi de büyük hayal kırıklığı yaşıyor.

İngiltere’de seçim beklediğim gibi gelişti. Bakalım bizde beklenen gibi mi gelişecek yoksa benim tahmin ettiğim gibi mi?

Tahminimin ‘dip dalga’ olduğunu yazmıştım değil mi?…”

Her Cuma saat 11.00-12.00 arasında ‘Karar Tv’de yayınlanan ‘Buradan Bakınca’ programında söylediklerim ile Medyascope‘ta yer verilen yorumlarımda da bu konuya sürekli vurgu yapmışımdır. Her iki programın videolarına YouTube’dan ulaşılabiliyor.

ΩΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Bizim Siyasetçilerimiz ne yenilgiye doyuyorlar ne de oturduğu koltuğa doyuyorlar. Tadında bırakmayı bir türlü siyasi kültürümüze sokamadık.

  2. Dünya kimseye baki değildir.
    Ihtırasın gözünü kara toprak doyurur.
    Fani dünyada her şey bize emanettir.
    Eninde sonunda herkes iki metrelik çukura girecektir.
    Insanlar ders alsaydı tarih hiç tekerrür mü ederdi.
    Anlayana bu kadar yeter de artar bile !

  3. HÂLÂ 2023’Ü “AK”LAMA DERDİNDE
    Muhalefet! liderimiz daha önce bir TV kanalında “2023 seçimini kaybettik” diyerek iktidara olan bağlılığını alenen deklare etmişti.
    Ayni sadakati bir gazeteciye verdiği röportajda şu şekilde dile getirmiş:
    “–Aynı başarıyı 14 Mayıs’taki seçimde de gösterebilir dik.”
    “Erken seçim talebimiz yok”

  4. Ben de İstanbul Türkiye’ye yeni cumhurbaşkanını hediye edecek diye kehanette bulunmuştum aslında. Erdoğan da aynı kehanette bulunmuştu çok önceden. Ama iktidarın bu kadar çabuk tüm ülkede hezimete uğrayacağını görememiştik elbette. Bu durumu geçen seçimde de yaşayabilirdik. Ama muhalefetin arka arkaya yaptığı vahim hatalar, bu olması gereken sonucu 10 ay geciktirdi. Bu kadar basit. Yüzde yüzlerde enflasyonun olduğu normal bir demokraside iktidar bir dakika orada oturamaz. Ama iktidar halkı bölerek, kindar dindar siyasetle ülkeyi normalin dışına çıkarıp halkı süründürdü kaç yıldır. Normali bu sonuçtu ve çok önce olması gerekiyordu. Halk nihayet aklını başına aldı ve doğru bir yola girdi. Sonuçta herkes kendi ekonomisine bakıyor. Aşırı pahalılık, hazinenin har vurup harman savrularak boşaltılması, borç üstüne borç yapılması, para ve yatırımın gelmemesinin sonucu yönetilemeyen bir ekonomi ve halkın sürekli fakirleşmesi oldu. İktidar da nihayet hesabı ödemeye başladı. Yapılması gereken iktidarın bir an önce değiştirilip başka bir yönetimin idareyi almasıdır. Bu ne kadar gecikirse bedel de o kadar ağır olacak. İktidarın artık durumu düzeltme imkanı yok. Erdoğan yaşlandı ve etrafında iş yapacak kimse de bırakmadı. Ortada yönetmeyi becerebilecek bir kadro yok. Tek başına Erdoğan’ın yapabileceği hiç bir şey de yok. Yenilenme yapabileceğimiz tek şey. Demokrasinin şartı da bu zaten. Bir an önce seçime gitmek tek çare. Göklerden gelecek bir mucize beklemiyorsak şayet.

  5. Çevremde de gördüğüm, Kılıçdaroğlu’nun Sırtımda hançerler var diyerek CHP’den gidişine üzülen CHP li küskünler bu seçimde oy kullanmadı. Bu belki %5 civarındaydı. Umarım pişman olmuşlardır. Bu kitleyi Akp sahipleniyor ama, Akp seçmenini naz ederse özel mersedesle bile sandığa götüren bir parti. Onlarda kural sıfır fire. Chp sandıklara hala hakim değil, ayrıca AA ve Anka dışında en az 2 şirket gerekiyor. Çünkü Anka, CHP’li sandık üyelerinden veri durunca Akp kaynaklarına yönelmek zorunda kalıyor. Sandıkların 1/4 üne kadar %55 olan CHP oyları niye düşmeye başladı başka izahı olan varmı. Genel seçimlerde anketlerde %60 olan Millet ittifakının oylarının %45 lerde kalması normalmıydı. CHP ye bu konuda nerdeyse yalvariyoruz ama fayda etmiyor. CHP orayı düzeltirse tarih değişir.

  6. CM 1 Nisan 2024 De 18:47

    paçaları sıvamanın zamanı geldi geçiyor aslına bakarsanız.
    kimsenin önünde rahat geçecek değil 2 yıl aylar bile yok. enflasyonu kalıcı düşürmek için ortalama 3,6 yıl gerekir,
    gelir dağılımı ve cari açık asıl büyük sıkıntılar. hazinenin durumu hakkında bilginiz vardır herhalde.
    kabileyi yenileseniz ne olacak, liyakat olmadıktan sonra.
    asıl büyük zararı medya yandaşları verdi zaten, uçuyoruz kaçıyoruz hikayeleriyle tahribatı gizlediler, hem kendilerini hem de milleti uyuttular.
    ben geçen seneki yorumlarımda pek çok defa,
    özellikle seçim öncesi olan yorumlarda
    bizzat sayın erdoğanın yine ve yeniden mevcut başkanlık sistemini değiştirmek isteyeceğini ve parlamenter sisteme dönüş çağrısı yapabileceğini yazmıştım,
    yani şaşırmam.
    dolayısıyla bugün iktidarın yakında değişeceği gerçeği karşısında kendi sınırsız ve sorumsuz yetkilerinin başkasına verilmesini istemeyeceğini zaten öngörüyorum ve bir sınırlama için gelin parlamenter sisteme dönelim benzeri çağrı yapabilir, ikna ederse bahçeliye yaptırabilir diye düşünüyorum.
    ben kullandım başkası kullanmasın isteyebilir.
    hatta bu ihtimal bence kuvvetle muhtemel.
    ama yeni gelen liderlerimizin de bu yetkileri kullanması gerekebilir
    onların da seri kararlar almak istedikleri pek çok acil konu olacaktır haliyle.
    zor bir coğrafya da yaşıyoruz değil mi?

  7. bu seçimin sonuçlarını çok katmanlı okumak, anlamak ve anlamlandırmak açısından önemli. çünkü küs emekli, ekonomik kriz gibi parametreler üzerinden seçmen tepki verdi tadında okuyacak olursak doğru ama çok eksik olur. sonucun bir yenilgi ya da ağır bir yenilgiden bir hezimete dönüşmesine neden olan,
    öncelikle bir inancın yıkılmasıdır;
    bu millet chp’ye oy vermez.
    iktidar her zaman chp’yi düşmanlaştırarak siyasi bir markaj almıştır düşmanlaştırmış hatta terörize etmeye çalışmıştır. bu seçimde eğer oylar 2001 seçimlerinde olduğu gibi büyük oranda y. refaha gitseydi mesela, büyük ihtimalle ağır bir yenilgi almış olurdu ama chp ye gitmesi, durumu bir hezimete dönüştürdü. tam da bu nedenle aslında oylarını korumasına rağmen ki ben bunu bağlılıkla açıklamıyorum gerçi, oylarını korumasına rağmen artık 2028 de bir seçim hayaldir. adıyamanı chpnin kazanması ya da istanbul fatihte kazanmasa bile iki oydan birini almasını nasıl okumalıyız?
    toplumun kanaat önderi hacılar hocalar muhafazakar tendanslı partilere oy verenleri bile cehenneme gönderirken…asla oy vermek caiz değildir fetvalar verirken…
    ben seçimin bir istanbul masalına dönüşmesine bağlıyorum öncelikle.
    ve ankara.
    sayın imamoğlu ve sayın yavaş son derece başarılı bir kampanya geçirirken bir yandan mesajlarını genellikle partiyi öne çıkarmadan partiler üstü ve kapsayıcı olarak verdiler ve toplumun her kesiminden oy talep ettiler ve çağrı yaptılar ki,
    başka türlü zaten kazanma şansları olmazdı.
    bu çağrı bütün ülkede duyuldu diye düşünüyorum ve bir karşılık buldu,
    oylar chp ye aktı. burada halk yeni liderleri gördü ve bir şans verdi.
    bir kesim muhafazakar oyların laik tendanslı bir partiye gitmesi temelde mevcut anlayışın, muhafazakarlığı ne kadar yanlış kullandığının nihayet anlaşılmış olmasıyla açıklanabilir. söylediği ile yaptığı birbirini tutmayan politikacılardan, çıkarlarına odaklanmış hacı ve hocaların fetva ve vaazlarından bıktı usandı bunaldı bu millet.
    öte yandan başta ekonomi ama neredeyse her alanda yaşanan derin krizin, çarpık ve verimsiz işleyişin halkta yarattığı büyük hayal kırıklığı var. sıradan bir alacak verecek davası bile en az 5 yıl sürüyor bu ülkede.
    akp yi zaten büyük bir hayal kırıklığı olarak tanımlamak mümkün,
    değer miydi diyorum
    bunca uzun zamana ve elde edilmiş güce ve inanılmışlığa yakın aile ve yandaşları zengin etmeye, eser proje anlayışı ile ülkeye gücünün üstünde borçlar yıkmaya, itibarı saraylarda, köşklerde aramaya, milleti bu kadar yoksullaştırmaya değer miydi? oysa bir sabah uyanırsın sağlığın yok, bir sabah uyanırsın varlığın yok.
    akp nin ve erdoğanın geriye dönme, toparlama gibi bir şansı olduğunu sanmıyorum. bir kere ekonomik krizin ne olduğunu türk halkı asıl yaz aylarında görmeye başlayacak, seçimler vardı önce, artık makyajlanacak bir şey kalmadı. bin odalı saraylar olmadı milletin koylarında yazlık saraylar köşkler inşa ettiler, arabalar uçaklarda sefa ettiler astronomik israflar, ballı börekli ihaleler, milyar dolarlık teminatlar, bir gerçekliği olmayan ekonomik politikalar, faydası olmayan tarım hayvancılık politikaları, gelişmeye yol açmayan sanayi politikaları…
    şimdi millet görülmemiş acı reçetelerle ödesin bakalım.
    sayın erdoğan da toparlayabilirse toparlasın bakalım.
    pek enerjisi de kalmamış gibi görünüyor.
    hasılı kelam işi zor görünüyor.

    • Didem hanım!
      Geçen yıldan günümüze ne değişti?
      Pozitif yönde iki değişiklik oldu:
      –Emeklilere promosyon;
      –Maliye Bakanımız 3 proje için Dünya Bankasından 1,5 milyar dolar dış kaynak buldu.
      Bunları tabii ki, icraat diye sunanları ti’ye almak için biraz da ağlanacak halimize gülmek yüzlerde biraz tebessüm için dile getiriyorum.
      Bu kadar yüksek tansiyon:
      –Ya beyin kanamasına ve müteakiben felce;
      –Yada kalp krizine yol açar.
      Ülkeyi gerim-gerim gerdiler.
      Troller de dahil.
      Zira haram, vücutta, dışarıda durduğu gibi durmaz.
      Neyse gelelim asıl konumuza.
      Emekli geçen yıl ev mi alabiliyordu? Yoksa araba mı?
      Ev kiraları bu yıl mı arttı?
      Geniş tanımlı işsizlik bu yıl mı düştü?
      Sanayinin kapasite kullanım oranı bu yıl mı düştü?
      Gıda fiyatları Dünyanın tersine bu yıl mı tavan yaptı?
      İktidar hukuksuzluk yoluna bı yıl mı saptı?
      Geçen yıldan bu yana temelde hiçbir şey değişmedi.
      Sadece olumsuz tablo devam eti.
      Sadece 2023 seçimleri muhalefet açısından bakarsak “KAYBEDİLMEDİ” .
      “Kapalı Zarf Usulü” satıldı.
      Geçen hafta güya muhalefet liderleri
      “biz 2023 seçimlerini kaybettik” ifedesini fütursuzca kullandı.
      31 Mart 2024 gecesi herkes yüzünün sevinçten kızardığını sanıyordu.
      Halbuki “utancından” mosmordu.

  8. Seni istediği yere doğru sürükler ve içine çeker kendi bataklığının!!
    20-21 yaşındaki gencecik evlatlarının dağda bayırda telef olmalarına neden olan siyaset,
    kanla beslenmeye devam ettiği sürece yayılır bulaşır ellere, kendi bedenine, hatta benliğine😡.
    Ne işin var senin binlerce km öteden geldin DİBime?? diye
    soramazsın bile.. Sordurmazlar işte!
    Emekli aylıkları vs de sos olur ancak üstüne.

  9. -Bu ülkede Karadeniz liler Sivas lılar lazlar kürtler Türk ler süryaniler caferiler adı altında tarikat cemaat isimlerinin bütününün de içinde olduğu (iskenderciler dönerciler agalar beyler efendiler dahil),
    İsimlerle baskın çıkıp seçimleri alacağını sanmak, SADECE HÜSRAN YAŞATIR!
    Bugün Kayseri li çok olur yarın Konya lı!
    Ertesi gün bir Karadeniz li daha çıkar karşına rakip, düşersin kendi kazdığın kuyuya!!!
    -TC devletinin ve milletinin bunca yıldır birlikte yaşayabilmesinin temel taşları çıkmaz boyayla kazınmalıdır artık duvara.
    -Bununla da kalmamalı EN’ler;
    Emekli aylıklarının, asgari ücretin, vergilerin XXXXX TUTARI GEÇEMEYECEĞİ YADA AŞAĞIDA OLAMAYACAĞI GİBİ KURALLAR hergelenin keyfine göre oynamaması için
    BİR KURALA BAĞLANMALIDIR yeniden!
    -Bu kurallara kaidelere (TBMM’de alınmış kararlara göre) uyarak
    “ÜLKEYİ YÖNETMEYE TALİBİM!”
    diyenlere ülke yönetimi yetkisi verilmelidir!

  10. Yerel seçimi genel seçim havasına sokan, seçime bağımsız değil partisi lehine esnaf ziyaretleri yaptırılan bakanlarla asılan, devlet imkanlarını ölçüsüzce kullanan iktidar seçimin en kaybedenidir. Testi kırılınca yol gösteren çok olurmuş. Seçim sonuçlarına kendisinin bile şaşırdığı CHP bu partimizin başarısıdır demesi ne kadar gerçeklikten uzaksa, sonuçları tahmin etmiştim türü köşeci, anketçi hatta falcıların söylemleri de o kadar gerçeklikten uzaktır. Hiç bir aday Ezgi Mola’nın çok zarif eleştirisinin önüne geçecek (On daire alarak imar vermek) bir vaadde bulunmadı. Bulunamadı. Çünkü bunu yapmayı alayı sürdürecek. Emeklilere yardım sanki yerel yönetimlerin işi sanan (uygun olumsuz sıfat) adaylarla, fakfukfondan nemalanıp “biz niye bunlara mahkumuz?” diye düşünmeyenler arasında fark yoktur. Ahmet de gelse Mehmet de gelse yine hepsinin önceliği kişisel çıkarları olacaktır. Kazananı olmayan bir kavga sürecek (siyasiler, siyasetten beslenenler, köşeciler, yorumcular) TC kaybetmeyi sürdürecektir. Halk daha yoksullaşacak, varlık gülüştürüp yokluk dövüştürdüğü için özellikle büyük şehirlerde şimdi bile iyice artan hırsızlık, gasp, mafyatik girişimler artarak sürecektir. AİHM, AYM kararlarının bile uygulanmadığı adaletsiz bir devlet uzun süre ayakta kalamaz. Hele o artık yalama ettiğimiz dış güçlerin asıl istediği budur. AKP’nin en büyük başarısı da budur; yedi düvelin beceremediğini yıllardır etap etap eşbaşkanlık etmekle başlayıp çevremizdeki herkese sahte kabadayılık yapıp, osmanlıcılık oynayarak becermiştir. Eski ortaklarına Fetöcü deyip mallarına çökenler, dağıttıklarını, yetmezmiş gibi on yıllarca dövizle borçlandığımız yandaşlarından aynı yöntemle geri alabilir mi, ülkenin ekonomisini az buçuk düzeltebilir mi? Hiç sanmıyorum.

  11. Öncelikle Başkan Erdoğan yıllarca seçim kazanarak gelen bir lider. Siyaseti herkesten daha iyi bilir. Sadece değişen şartlar ve hassas noktalar konusunda bilgi yenilemesine ihtiyaç duyar diye değerlendiriyorum. Bu yapılıyor mu bilemem. Seçimde ortaya çıkan tablo “Veriler değişmezse sonuç değişmez” noktasında olunduğunu ortaya koymaktadır.
    Sorunu oluşturan etkenlerin dışına çıkılıp bakılması ve analizin dolayısıyla reçetenin buna göre düzenlenmesi gerekmektedir.
    Yapılır mı? Bilemem…

    • heç ne bişey yabamaz, mesela; tarihi bir ilçenin belediye hukuk birimindeki avukatlarla ilçenin akparti başkanı arasındaki yolsuzluk çarkına çomak sokamaz. belediyenin tüm işleri hukuk birimi tarafından arabulucu da olan Parti’nin ilçe başkanına normalin üç katı ödemeyle aktarılır hukuk birimi çalışanları iş başına komisyonlarini alır. ancak muhalefetten yeni seçilen belediye başkanı isterse bu çarka çomak sokabilir ama akpartililer o çarka çomak sokamazlar.

  12. Kendisinin zirveden düşerek yıllardan beri yerlerde sürünüşünü görmezden gelip, başkalarının ayağının sürçmesine sevinç çığlıkları attıran kibir bu olsa gerek…

  13. Sn Tayyip Erdogan’in en büyük özelliği çok keskin manevralar ve çıkışlar yapmasıdır.Bir bakmışsınız 2002 deki fabrika ayarlarına geri donuvermis.Umarim döner çünkü ülke menfaatleri onu gerektiriyor.
    Asıl dikkat edilmesi gereken muhalefet ne yapacak.Ulkede kopardiklari yaygara ve algiyla durumlarını terse çevirmek isteyen ve çeviren 2 kişi var Biri Ali Koç diğeri Ekrem İmamoğlu.
    imamoglunu şimdi göreceğiz beş yılda bakalım ne yapabilecek.Toplumdaki Erdoğan nefreti ile popüler hale geldi ve İstanbul u 2 kez kazandı .Tüm maharetini göstersin bakalım beş yıl sonra İstanbul ne hale gelecek Temennim İstanbul’un kazanmasi.
    Trafigin azalması, deprem dönüşümünün gerçekleştirilmesi Şu kaynaklarinin artırılması vs vs.
    Umarım bunlar gerçekleşir.
    Yoksa yine Hatırlamıyorum edebiyatıyla karşımıza çıkarsa Oda tarihin tozlu saylarinda yerini alır.
    Aslolan kötünün iyisi değil gerçek anlamda iyi olmaktır.

    • Bu aşamadan sonra iktidar için “en yanlış” bir tercih değil “zorunluluk”.

    • Iyide bu kaynagi hukumet aktaracak o da yapacak birazini belki belediye imkanlariyla ama devlet onaylamassa eli kolu baglanir.

  14. 26 MART 1989–31 MART 2024
    26 Mart 1989 tarihli mahalli idareler genel seçimlerinde ANAP-Özal iktidarı vardı.
    Seçim öncesi Özal gazetelere tam sayfa Koltuğa ip ile bağlanmış belediye başkanı fotoğrafı yayınlayarak
    “kendi partileri dışındaki adayların seçilmesi halinde hizmet alınamayacağı, yani bu başkanların topal ördek durumuna düşeceği ” mesajını vermişti.
    Bu tehdit mesajı seçmen üzerinde öyle bir ters tepkiye neden oldu ki, en garanti görülen İstanbul bile kaybedildi.
    İstanbul’un efsanevi başkanı Dalan gitti, Nurettin Sözen geldi.
    Bu mahalli seçim hezimeti ANAP’ın sonunun başlangıcı oldu.
    31 Mart 2024 seçimi öncesinde, depremin yerle-bir ettiği Hatay’da felaketi çıkardığı İmar Barışlarıyla katlayan iktidar, mağdur vatandaşları bile fütursuzca tehdit ifadesi kullandı.
    Müteakiben bu tehtidi yumuşatarak yada aba altından sopa şeklinde devam ettirdi.
    Hatta sayın KORU bu tehtide seçmen tepkisinin ne olabileceğine dair bir yazı da kaleme almış, ben de 2023 genel seçim sonucuna göre vatandaş-teb’a bağlamında hiçbir etkisinin olmayacağını ifade etmiştim.
    Bu öngörümde yanıldığımı itiraf etmem gerekiyor.
    Ancak 2023 seçimleri kaybedilmiş değil satılmış seçimlerdir.
    Her neyse gelelim asıl konumuza.
    31 Mart 2024 mahalli idareler genel seçimleri de bu iktidarın sonunun başlangıcı olur mu?
    Temennim de, öngörüm de olacağı yönünde.
    Sayın KORU dört işlemi bilip-bilmediklerini sormuş.
    Ben “çarpma” işlemi ile kısmına cevap vereyim:
    Şimdiye kadar ihalelerden çarpmayı öğrendiler.
    Bundan sonra da yoldaşlarının çarpmasını öğrenecekler.
    Yani şeytanın.

  15. 6 şubat depreminden sonra bile genel seçimi ertelemeyen bir iktidar,
    şimdi bu yerel seçim sonuçlarından sonra erken seçimden mi kaçacak?
    Sandıktan kaçan namerttir!
    Derhal erken genel seçim kararı alınmalıdır! Yalnız bu konuda muhalefet kaypaklık edebilir, şimdilik sadece erbakanın damadı erken seçim çağrısında bulundu,
    diğerleri başka bir tilkilikler peşindedir,
    yakında çıkar kokusu…
    Bir müddet hükümetle istikşafi görüşmeler yapılır,
    yeni anayasa muappetiyle top çevrilir,
    çiçeği burnunda mebusların da 2 yılı dolsun ki “süper emekliliği” garantiye alsınlar,
    sonrası kolay zaten, öyle değil mi?

    • Sn Ataman, niye bu kadar “erken seçim” diye tutturdun? Siyaseti yakından takip etmediğim için bu “erken seçim” işinin mantığını pek anlamıyorum. Kafandaki “kazanma formulü”nü bir yazsan da anlasak! Normalde, “nerede neyi yanlış/eksik yaptık da bu sonuçları hakettik” türü bir analiz, özeleştiri zamanı değil mi? Ardından eksiklikleri gidermek için onca hazırlık gerekmez mi? Hemen, alel acele “erken seçim” isteği, “yenilen pehlivan, güreşe doymazmış” atasözünü hatırlatıyor…

      • Biz zaferle değil seferle emrolunduk!
        Tbmm erken seçim kararı alacak çoğunluğu sağlayamazsa
        cumhurittifakı topluca istifa ederek
        sinei millete dönmeli ve erken genel seçim yolunu açmalıdır!
        En geç 14 temmuz pazar günü olabilir mesela…
        Halka rağmen siyaset yapmak yerine yapmamak daha faydalıdır:)

Yoruma kapalı.