Bugün benim sizlere, bu sitenin sürekli okurlarına, teşekkür günüm.
Tam bir yıl önce bugün “Haydi bismillâh” diyerek başladığımız yolculuk ancak birlikte katlanılacak bir serüvendi çünkü.
Yazar-okur birlikteliğiyle…
Sitenin tepesinde yazı hayatımın 50. yılında olduğum yazılı. İzmir’de bir grup arkadaşla çıkardığımız ‘Gurbet’ dergisi sayfalarında 1966 yılında çıkmıştı ilk yazım. Son 30 yıldan fazla sürenin büyük bölümünde de gazetelerde yazdığım bir –çoğunlukla da iki– köşem oldu.
Geçen yılın başlarında kendimi birdenbire boşlukta buldum. Yazdığım gazetenin yöneticisi “Artık yazmanızı istemiyoruz; arzu ederseniz gazete bünyesinde kalmaya devam edin, ama yazmadan” dediğinde önce ne yapacağımı bilemedim.
Ayrıldım, işsiz kaldım ve her işsiz gazeteci gibi ben de “Kitap yazarım” tesellisine sığındım. Yazdım da kitabımı.
Ardından yine bir boşluk.
Her gittiğim yerde “Niye yazmıyorsunuz?” sorularına muhatap olmak…
Okur da okur yani
Yazarlık iki yönlü bir uğraş; yazar yazıyor, yazılar okurunu buluyor…
‘Okur’ da okur yani. Her gün yenisini kaleme aldığım için hep ileriye bakmam, yepyeni konularla okur karşısına çıkmam gerekiyor yazar olarak; okur ise okuduğunu beğenirse üstelik bir de gazetedeki köşeyi kesip saklıyor…
Karşılaştığımızda “Bende pek çok yazınız dosya halinde vardır” dediğini işittiğim okurların, yazmadığım süre içerisinde gerçekten dosyaladıkları yazılarımla karşıma çıktıklarını gördüm.
Bir değil iki değil hem de…
Okur yazarını okumak istiyor.. gazeteler ise yazarı okurla buluşturmak istemiyorsa.. ne olacak peki?
Uzunca bir süre bu soruya cevap aradım.
‘fehmikoru.com’ sitesi o sorunun cevabı olarak bir yıl önce bugün yayın hayatına başladı.
Tam 365 gün hiç aksatmadan bir yazıyla karşınıza çıktım.
Normalde yazarların yazmadıkları günler olur; ben de köşem olduğu dönemlerde haftada en az bir gün izin kullandım.
Kendi sitemi açıp okurla doğrudan buluşmaya başladığımda ise kendime izni yasak ettim. Rahatsızlandığım, seyahatlere çıktığım, önemli randevulara katılmam gerektiği günler çok oldu; ancak hiçbirinin yazıların önüne geçmesine izin vermedim.
“Hayatımın en verimli ve beni en mutlu eden dönemi bu son bir yıldır” dediğimi işitirseniz inanın.
Soran herkese bunu söylüyorum çünkü.
İnternet yazarlığı bir maceradır
İnternet üzerinden okurla buluşmak, hele bir de siteyi siz yönetiyorsanız, yazara olağanüstü bir macera hissi yaşatıyor: Her gün kaç okuyucunun yazınızı okuduğunu bilebildiğiniz gibi, okurlarınızın her an nereden size ulaştığını da görebiliyorsunuz…
Dünyanın dört bir tarafından okurlar günün ve gecenin bir saatinde fehmikoru.com’a ulaştığında.. o anda bilgisayar önündeysem.. ve nerelerden siteye ulaşıldığını görebildiğim program da önümde açıksa.. anlık okur tablosu bir dünya haritası üzerinden bana bakıyor…
Çok keyif verici bir olay bu.
Hiçbir karşılık beklemeden ve hiçbir maddi karşılık görmeden yaptığımı bu işi unutturacak kadar büyük bir keyif…
Okur sayfada karşısına çıkan reklamın büyük getirisi olduğunu sanabilir; ancak sayfadaki reklam eğer ilgi çekmezse pek bir karşılık da getirmiyor. Olsun, yazar-okur birlikteliği maddi çıkarın önünde.
Bir gün sadece internet üzerinden ulaşılabilen yazılarıyla okur karşısına çıkan yazarların da, maaşlı gazete yazarları kadar, –hatta onlardan fazla, neden olmasın?– maddi imkâna kavuşabileceklerine inanıyorum.
Yazar daha ne isteyebilir?
İlk başladığımızda siteyi duyurma diye bir derdimiz vardı; onu sosyal medya aracılığıyla sağlama yollarını aradım. Twitter’da (@fkoru) 355 bin kadar takipçim var ve yazdığım yazıları yalnızca onlara duyurarak bugünlere geldik.
Başlarda birkaç yüz olan okur sayısı, çok kısa sürede, binlere –bazı günler onbinlere, hatta yüzbinlere– ulaştı.
Her gün çıkan birkaç gazetenin toplam gerçek satış rakamının üzerinde bir okur kitlesi…
Daha ne isteyebilir bir yazar?
“Yazılarınızdan bizi mahrum bıraktınız” diyen kıdemli okurlarla hâlâ karşılaştığım için, sitenin bir yılı bulan ömrüne rağmen varlığını ilgilenebilecek herkese duyuramadığımın farkındayım.
Duyulmasın, okur kitlesi sınırlı kalsın isteyenler var ve onlar sonuç alma konusunda bizden daha mahirler. Yıl içerisinde kimbilir kaç kez onların siber saldırılarına maruz kaldık; def edebilmek için özel çabalar sarf etmemiz gerekti.
Eh ne yapalım 2017 Türkiyesi ve dünyası biraz böyle bir dünya işte: Bir yandan her sesin duyulmasına imkân sağlayan teknik kolaylıklar var, aynı teknik kolaylıklar bir yandan da o sesin duyulmasını engellemeye yarayabiliyor.
Bunun ne kadar anlamsız bir çaba olduğunu bir gün herkes anlayacak.. ama bakalım hangi gün?
Neyse, bugün bizim günümüz, ‘fehmikoru.com’ sitesinin.. benim.. sitenin okurlarının günü…
Sevinelim.
Teşekkürler:
Site açma fikrini yıllardır savunan ve sonunda bana “İşte ismini taşıyan sitenin hakkını da aldım, kullan artık” diyen gölgedeki dostuma müteşekkirim.
Yoğun doktora çalışmasını yürütürken sitenin teknik işleriyle, okur yorumlarıyla ilgilenmeyi ihmal etmeyen, bu arada ‘Dr.’ unvanını da kazanabilen oğlum Ahmet Taha Koru’ya da… Site devam edebilsin diye ek maddi imkân sağlayan aile fertlerime de…
Ancak esas teşekkürüm, siz okurlara… Her gün okumasaydınız.. yorumlarınızla zenginleştirmeseydiniz.. yine de yazar mıydım?
Hayır, yazmazdım.
İyi ki varsınız…
ΩΩΩΩ