You are currently viewing Darbelerde Amerikan (CIA) parmağı… Eskiden ve şimdi…

Darbelerde Amerikan (CIA) parmağı… Eskiden ve şimdi…

Kitap okurken yazarının öylesine değinip geçtiği küçük bir ayrıntının günlerce zihnimi meşgul ettiği olur.

Yine öyle bir durumun etkisi altındayım.

Sizinle de paylaşayım.

Vaktiyle MİT’te görev yapmış, Turgut Özal’ın Orta Asya açılım yıllarında kendisine danıştığı bilinen, şu sıralarda ‘FETÖ irtibatı’ iddiasıyla tutuklu Enver Altaylı’nın ‘Ruzi Nazar: CIA’nin Türk Casusu’ kitabında da aynı ayrıntı vardı, ama Murat Yetkin’in yeni çıkan ‘Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı’nda hiç kuşku duymadan o bilgiye yer vermesi benim için daha değerli.

 

Ruzi Nazar da Enver Altaylı gibi Özbek asıllı. Naziler ile işbirliği sonrasında Amerikalılar tarafından CIA için devşirilmiş bir istihbaratçı o. 1950’lerin sonundan 1970’lerin başlarına kadar Ankara’da CIA adına istihbarat görevi yaptığı ve kökeni sayesinde ülkemizde pek çok önemli isimle yakınlık kurduğu biliniyor.

Alparslan Türkeş’ten Ayten Gökçer’e kadar…

Türkeş ve arkadaşları kurşuna dizilecekken Ruzi Nazar’ın müdahalesiyle kurtulmuştu…

Nazar iki yıl önce, 98 yaşında, Side’de hayata veda etti.

12 Mart darbesi ve ABD

Murat Yetkin kitabında (s. 37) 27 Mayıs (1960) darbesi öncesinde ülkemize gelmiş, 12 Mart (1971) darbesinden kısa süre sonra ayrılmış CIA mensubu Ruzi Nazar’ın siyasi tarihimizde oynadığı önemli bir rolü sergiliyor.

Önce sol bir darbe olarak 9 Mart günü için planlanmış olan hiyerarşik olmayan askeri müdahalenin, 12 Mart gününe ve hiyerarşik bir ‘sağ darbe’ye dönüşmesinde oynadığı rolü…

Okuyalım:

“Tarihin garip bir cilvesi, 1971 başlarında (Cemal) Madanoğlu bir gece vakti (Ruzi) Nazar’ın Bahçelievler 3. Cadde’deki evinin kapısına dayandı. Daha sonra ‘9 Mart 1971 darbe girişimi’ olarak anılacak bir başka komplo peşindeydi. Madanoğlu güya sol görünümlü, bir yandan Ankara’daki Sovyet Büyükelçiliği’ye temas içinde olmaya çalışan bir darbe planı için CIA’nin Türkiye değil, geniş bölgedeki en önemli elemanından (Ruzi Nazar’dan) destek istiyordu. (..) Ruzi ‘Hayır’ dedi, Madanoğlu Paşa’yı yolcu etti ve durumu hemen ABD Büyükelçiliği’ne bildirdi.”

Neymiş? Sonradan ‘Madanoğlu Cuntası’ adıyla anılacak bir davaya da konu olacak ‘darbe’ planını yapanlar CIA görevlisi aracılığıyla ABD’den destek devşirme girişiminde bulunmuşlar…

Gen. Cemal Madanoğlu 27 Mayıs darbesini (1960) yapan kadronun da liderlerindendi.

15 Temmuz darbe girişimi ve ABD

Zihnimde çıktığım gezinin burasında, şimdilerde ABD’de Türkiye ile ilişkileri de soruşturma konusu yapılan Michael Flynn’in 15 Temmuz 2016 gecesi ‘ACT! For America’ adlı bir grubun Cleveland’ta düzenlediği konferansta, Ankara’daki Akıncı Üssü’nde darbe girişiminde bulunan subayların kendisiyle temasa geçtiklerini bildirdiği olay aklıma geldi.

Flynn’in o gece neler dediğini hatırlayalım:

“Muhtemelen çoğunuzun haberi yok ama, şu anda Türkiye’de bir darbe oluyor. Tam da şu anda darbe oluyor. Ben de Türk ordusuna mensup, bizimle birlikte eğitim almış bir arkadaşımla irtibat halindeydim. Türk ordusu başarılı olacak mı olmayacak mı bilmiyorum, ama takip edenler bilir ki Türk ordusu uzun yıllardır yok ediliyor. Gerçek anlamda laik, yani normal bir ulus devlet olan, ancak daha sonra İslamcılığa kaymaya başlayan bir ülke tarafından… Erdoğan yönetimindeki Türkiye bu, ki kendisi Başkan Obama ile çok yakın. Neler olacağını heyecanla bekliyorum, çünkü ordu başarılı olduğu takdirde, bu gece – [Türkiye] bizden sekiz saat ileride, o yüzden şu anda sanıyorum orada saat sabah 2 ya da 3 olmalı – söylediklerinden biri de ‘NATO kapsamındaki sorumluluklarımızı tanıyoruz, Birleşmiş Milletler kapsamındaki sorumluluklarımızı biliyoruz, laik bir ülke olarak görülmek istediğimizi tüm dünyanın bilmesini istiyoruz’ oldu. Bunu söyleyen ordu. Evet, bu alkışlamaya değer bir şey.” 

‘Yurtta Sulh Konseyi’ adına birkaç saat önce TRT ekranlarından okutulan bildiride yazılanlardan haberdar olduğu anlaşılıyor Flynn’in…

Acaba o gece bir tek onu mu aradılar Ankara’dan; Ruzi Nazar’ın şimdiki halefi kimse ona da her şey olup bitmeden önce haber vermek için adamın/kadının evinin kapısına dayanan da olmuş mudur?

‘Madanoğlu Cuntası’ mahkemede yargılanırken, içlerinden en güvendikleri birinin de, darbe öncesi yaptıkları toplantılarda konuşmalarını teybe kaydettiği ve her şeyi MİT’e rapor ettiği ortaya çıkmıştı.

Teybe kaydeden ve MİT’e rapor eden kişi Mahir Kaynak’tı.

O dönemde Cunta çevresinde yaşananları o sıralarda darbenin beyin takımının çıkardığı ‘Devrim’ gazetesinde yazı işleri müdürlüğü ve ‘Gerici Basında Ne Var, Ne Yok’ köşesi yazarı Hasan Cemal, hayli zaman sonra ‘Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım’ kitabında anlatmıştır.

Geçen hafta ‘Devrim’in yayın yönetmeni Doğan Avcıoğlu’nun vefat yıldönümüydü; sevenleri Büyükada’da buluştular.

Acaba ABD’den onay almak üzere CIA temsilcisi Ruzi Nazar’ın kapısına dayanma konusu da o anma toplantısında gündeme gelmiş midir?

Ben de ne olmayacak şeyleri merak ediyorum, değil mi?

ΩΩΩΩ