You are currently viewing “Dünyada olanlar tesadüf eseri” diyenlerdenseniz bu yazıyı okumayın; kuşkucuysanız zihninizi açabilir…

“Dünyada olanlar tesadüf eseri” diyenlerdenseniz bu yazıyı okumayın; kuşkucuysanız zihninizi açabilir…

Biraz önce Google’a girip “Dünyada iki çeşit insan vardır” yazdım, karşıma şu değiniler çıktı:

Dünyada iki çeşit insan vardır: Vicdanı olan ve olmayan…

Dünyada iki türlü insan vardır: Çarpan ve çarpılan…

Dünyada iki tür insan vardır: Turistler ve gezginler…

Dünyada iki çeşit insan vardır: Pizzanın kenarını yiyenler ve kenarını bırakanlar…

Fazla devam etmedim, burada durdum.

Bana göre dünyada iki çeşit insan var: Olayların kendiliğinden meydana geldiğini düşünenler ve tesadüflere inanmayanlar…

İkinci çeşittenim ben.

Aslında bu konuda azınlıkta kaldığımı biliyorum; insanların çok büyük çoğunluğu her şeyin tesadüfen meydana geldiğini üzerinde düşünme zahmetine bile katlanmadan kabul ediyorlar. 

Zaten o sebeple pek çoğumuz geceleri deliksiz uyuyabiliyor. Çünkü fazla düşünmeden kabul ettikleri onlar için rahatlama unsuru. Tersini düşünmeye başladıklarında uykularının kaçmaması imkansız.

Konuyu hayli zamandır zihnimde taşıyorum; ama dünyada var olan dengelerin bütünüyle alt üst olduğunu hepimizin gözleri önünde ortaya koyan son gelişmeler bana bu konuyu artık sizlerle de paylaşmam gerektiğini düşündürdü.

Trump’ı çözersek ‘yeni düzeni’ de çözebiliriz

ABD ile Rusya iki ayrı kutup değil mi, dünyada var olduğunu bildiğimiz düzende? Pek çok Amerikalı siyasetçi, Rusya’nın komünistliği kalmadı ama yine de, son Suriye gelişmesi üzerine, Donald Trump’ı ‘komünist Rusya’ya teslim olmakla suçluyor. 

Meydana gelene “Teslim olmak” teşhisi konulamasa bile, Trump’ın “Suriye’den askerlerimizi çekeceğim” demesinden sonra resmen olan, ABD’nin Suriye’de bıraktığı boşluğu Rusya’nın doldurduğu gerçeğidir.

Görünen şu: Birbiriyle rekabet halinde olması gereken iki güçlü ülkeden biri diğerinin lehine önemi tartışılmaz bir bölgeden çekiliyor. [Ve hayrettir İsrail’den hiç ses çıkmıyor…]

[Trump’a haritalar üzerinde Suriye’de petrol çıkan yerleri göstermiş bazı siyasi dostları ve onu hiç değilse oralarda Amerika’nın askeri varlığını korumasına ikna etmişler. Etmişler mi? Dün Trump, “Petrol çıkan yerlerle ilgiliyiz; Kürt dostlarımız şimdi oraya gitseler iyi olur” anlamına gelen bir Twit attı.]

Haftalardır her yaptığını izlediğim için şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Trump ne yapıyorsa bilerek yapıyor.

Dün New York Times ve Washington Post gazetelerine abone olmuş kamu kuruluşlarının aboneliklerini iptal etmeleri talimatını verdi.

Bunu da bilerek yapıyor Trump

Yakında medya patronlarından sevmediği gazetecileri göndermelerini de isteyebilir.

Neyse, konudan sapmayayım…

Kendisinden önceki başkanlar İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşmuş ve günümüze kadar hafif revizyonlarla varlığını sürdürmüş ‘yeni dünya düzeni’ne sadık siyasetçilerdi; en radikal olması beklenen Barack Obama bile dünyanın dört bir tarafında sürdürülen savaşlara Amerikan askerlerini göndermeye devam etti.

Trump öyle değil. Onun kafasında daha farklı bir dünya düzeni var ve o düzen kesinlikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşmuş olan değil.

Tekrar gibi olacak, ama gerekli: NATO ve Birleşmiş Milletler’in onun gözünde değeri yok. Bağımsızlığıyla ünlü Amerikan Merkez Bankası (MB) ile dünya ekonomisine hiza verilirdi; MB’nin aldığı kararlara karşı çıkıyor ve her an müdahale edebileceği görüntüsünü de veriyor.

Bunlar tesadüfen olabilir mi?

Trump neden ‘tehlikeli’?

Niyetini anladıkları için Beyaz Saray’daki süresini kısaltmaya çalışanların kullandıkları terminolojiye bakılırsa, o çevreler Trump’ı ‘tehlikeli’ görüyorlar…

Gerçekten de var olan düzen açısından ‘tehlikeli’ biri o…

Etrafındakileri dinlemediği bilindiği, etrafında sözü dinlenecek kişiler bulunmadığı da görüldüğü için, pek çok kişi ve çevre, Trump’ın tavrını neyin veya kimin belirlediğini merak ediyor.

Herkes dünyada meydana gelen gelişmelerin tesadüf sonucu olduğuna inanmıyor çünkü.

Acaba akıl hocası kim Ya da kimler Trump’ın?

Trump gibi konular hakkında enine boyuna bilgi sahibi olmayan, kendisine hap gibi sunulan görüşleri benimseyince arkasından gidebilecek birinin, tezlerini benimseyip uygulamaya koyabileceği kişinin ondan çok farklı, eskilerin deyimiyle ‘mütebahhir’ (büyük alim, okyanus derinliğinde bilgi sahibi) biri veya öylelerini bünyesinde barındıran bir grup olması gerek.

Kim/ler acaba?

Dünyayı yeniden iki kutuplu hale getirip uzun yıllar dünyayı etkisi altında tutmuş bir rekabeti günümüzde devam ettirmek yerine, ABD ile Rusya’yı birbirine rakip güçler olmaktan çıkarıp daha geniş bir platforma dayalı yeni bir dünya düzeni oluşturmayı savunan biri/leri olmalı. 

Türkiye’nin de bu yeni oluşacak düzende ABD ile Rusya arasında -ya da onlarla birlikte- bir yeri olacağını öngörüyorsa o birileri hiç şaşırmam. [Tabii bunun olabilmesi için Rusya’nın biraz demokratikleşmesi, ABD’nin de şimdilerde yaşanan örneklerde olduğu gibi demokrasiden biraz uzaklaşması gerekebilir.]

Eskiden olsa burada “Acaba Bilderberg mi?” sorusunu sorardım; ancak onları biliyorum, Bilderberg eskinin ‘yeni dünya düzeni’ ölçütlerini koyanlar ve korumaktan yana olanların birliği; herhalde onlar değildir diye düşünüyorum.

Sizler tesadüflere inananlardan olabilirsiniz, ancak yine de kuşkuculuğu elden bırakmamanızı tavsiye edeceğim.

Araştırmaya devam etmem gerekiyor.

Bu arada: Farklı görüş ve politika sahipleri arasındaki kavga da durmayacaktır.

ΩΩΩΩ