Joe Biden ağır top olarak ülkemize kadar gelip “Keşke Gülen ABD’de kalıyor olmasaydı” mesajını iletirse, daha önceden “Amerika aklı varsa Gülen’in ülkesinden ayrılmasını veya Türkiye’ye teslimini sağlar, daha doğru olanı ise bu kadar suçlamadan sonra Gülen’in kendiliğinden Türkiye’ye dönmesidir” görüşünü dile getirmiş biri ne yapar?
Kendisinin doğrulandığını düşünür ve düşündüğünü de yazar.
Ben de önceki gün öyle bir yazı yazdım. Çok da okundu.
Okuyanlardan biri, sanıyorum Saylorsburg civarından, “Fehmi Koru’nun öngörüleri çıkmaz” diye bir Twit atmış, onu ‘güvenilir tanık’ sanan başkaları da aynı mesajı yaymış…
Hangi öngörümün tutmadığını merak ettim.
‘Takdir belgem: Gazete manşeti’
İtiraf etmek zorundayım: Biz yazarlar zaman zaman risk de alır ve kısa süre sonra doğruluğu test edilecek iddialarda da bulunuruz. Öngörülerden bazısı tutmayabilir.
Hayata iddiacı takılan biri olduğum için, öngörülerimi sıkça okurlarla paylaşmışımdır. Adımı ‘komplocu’ya çıkaracak kadar…
Ancak yazarlık hayatımda aldığım en büyük takdirlerden birini de o sayede kazandım.
Cem Uzan’ın sahip olduğu dönemde ‘star’ gazetesi, manşetinden beni, ‘Her şeyi bilen adam’ olarak tanıttı.
Sebep? O gün çıkan köşemde, bir İsrail sitesinde okuduklarıma dayanarak, “El-Kaide bugün dünyanın bir yerlerinde kanlı bir eylem yapacak” diye yazmış olmam…
Gerçekten o gün iki ayrı yerde kanlı eylemler yaptı el-Kaide…
Yazıya oturduğumda ne söyleyeceğimi önceden belirlemiş olurum. Okumuş, notlar almış, arşivimden de yararlanmışımdır. ‘Ne’ diyeceğim önceden bellidir de, ‘nasıl’ diyeceğim masa başında belli olur.
Bir şey dediğim zaman ona gerçekten inanırım.
ABD’nin itibarını kollamak mı bu?
Joe Biden’in Türkiye ziyaretiyle ilgili yazımda, Türkiye’nin, misafir beklediği günün sabahı Cerablus’a tanklar göndermesini, 1990 yılı ağustos ayında ABD Dışişleri Bakanı James Baker’in ziyareti öncesinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın petrol boru hattını kapatmasına benzetmiştim.
Rahmetli Özal, Irak’a askeri operasyona hazırlanan ve bunun için önceden bütün gelir kaynaklarını kurutmaya azmetmiş ABD’den gelen konuğun, “Siz de Kerkük-Yumurtalık hattını kapatın” talebiyle Ankara’ya geleceğini öngörerek öyle davranmıştı.
Davranışın isabetli de olduğu, gider ayak, yarı şaka yarı ciddi, Baker’in “Kapatmasaydınız limanlarınızı ablukaya alacaktık” demesinden anlaşılmıştı.
Çankaya Köşkü’nde kulaklarımla işittiğim bu olayı, Mehmet Barlas’ın ‘Turgut Özal’ın Anıları’ kitabından da aktardım yazımda.
İki olay arasında benzerlik kurmam Türkiye’nin Cerablus’a müdahale kararını küçültür, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı gücendirir mi?
Milletvekili de olan bir yazar öyle sanmış ve bunu “Olgular böyle ters yüz edilerek neden ABD’nin itibarı kurtarılmaya çalışılıyor? İlginç.” cümlesinin de içinde yer aldığı bir köşe yazısına malzeme yapmış.
Şu soru da var yazarımızın köşesinde: “Fırat Kalkan’ı operasyonu 120*90 kilometrekarelik bir güvenli bölgeyle sonuçlanacağını, bu güvenli bölgeyi ABD’nin geçmişte kabul etmediğini, aramızdaki asıl ihtilafın bu olduğunu, yani Fırat Kalkanı’nın ABD’nin (henüz) isteği olamayacağını Koru bilmiyor olabilir mi?”
Oysa ben bu sorudaki bilginin yanlış olduğunu biliyorum.
Nereden mi? Bizzat Biden’in kendisinden…
ABD’li devlet adamları bir ülkeye giderken yanlarında gazeteci de götürürler; ülkelerinin en iyi siyasi muhabirleriyle kanaat önderi de sayılan yazarlarını…
Uçakta, giderken ve ziyaret sonrası, izleyen gazetecilere bilgi de verirler.
Türkiye’ye gelirken Joe Biden da uçaktaki gazetecilere ziyaretiyle ilgili bilgi vermiş, ancak bunu kendisinin ağzından değil, ‘bir üst düzey yetkili’ye atfen yazmalarını istemiş…
Okuyalım: “ABD Başkan Yardımcısı Biden Türkiye’ye gelirken uçağındaki gazetecilere ‘Cerablus operasyonu için bir yıldır çalışıldığı’ bilgisi verildi. Uçakta; hafta başında TSK’nin YPG’ye ateş açmasından sonra Türk-Kürt çatışmasından endişe edildiği de anlatıldı.”
Evet, neymiş? Cerablus’a Türkiye’nin müdahalesi ABD ile Türkiye’nin üzerinde bir yıldır çalıştıkları bir operasyonmuş…
Bu bilgiyi tamamlayıcı bir açıklamayı da ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Josh Earnest aynı gün Washington’da yaptı.
Kendisine yöneltilen ilk soru Türkiye’nin Cerablus’a müdahalesiydi. Cevabı şu oldu: “ABD epeydir Türkleri Türkiye-Suriye sınırını özellikle o bölgede kapatma yönünde teşvik etmekteydi.”
Daha önce, Obama, G-20 Zirvesi için Antalya’ya geldiğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la başbaşa görüşürken, bu görüşü evsahibine açmış ve bu yapıldığı taktirde ABD’nin her türlü desteği vereceğini de söylemiş…
Earnest’in açıklaması içerisinde “Türkiye’nin attığı bu adımlar önemli bir ileri davranış” cümlesi de var.
Daha önce Obama tarafından da dile getirilmiş, bir yıldır üzerinde çalışılan Cerablus’a müdahaleyi “Yapın artık” demek üzere Biden’in ülkemize geldiğini öngörerek, — herhalde kendi çıkarlarına da uygun olduğu görüşüyle– sınır-ötesi harekât başlatılmışsa…
Ve ben de bunu eski bir örneği hatırlatarak yazmışsam…
Bu şimdi ‘ABD’nin itibarını kurtarmak’ mı oluyor?
Gülen gelmeli…
Görüyorsunuz, yazarlık, eline kalem alıp bir şeyler karalamaktan ibaret değil.
Ucunda yüzün kızarması ihtimali de var.
Dönelim Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusuna…
Yazılarından 15 Temmuz ‘darbe girişimi’ ile ülkemize yapılmak istenmiş nâmertlik kadar, girişim sonrasında erkek-kadın pek çok insanın gözaltına alınması, tutuklanması, görevlerine son verilmesi, maddi varlıklarına el konulması uygulamalarından da rahatsızlık duyduğunu belli eden bir yazar, tanıdığı Gülen’e seslendi dün.
Okuyalım: “Böyle durumlarda biraz şeref hassasiyeti, biraz Batılıların ‘Şövalyelik’ dediği, bizim dilimizde ‘civanmertlik’ denen duygu varsa, en öndeki adam ortaya çıkar ve; -Ne yapacaksanız bana yapın, işte geldim, der.”
“Atla uçağa, gel” diyor açıkçası…
Gülen böyle bir şey yapar mı?
Yaparsa iyi olur.
Çünkü aşırı tedbirlerin hepsinin altında, 15 Temmuz şoku sonrasında zihinlere kazınan ‘FETÖ’ canavarı ve o görüntü üzerine bina edilen “Bunlar yeniden harekete geçebilirler” tedirginliği yatıyor.
İki FETÖcü pilotun F-16’lara binip kritik ve hassas yerleri bombalayabilecekleri bile konuşuluyor.
Eğer ülkesine dönerse tedirginlik azalabilir.
Ha Saylorsburg’daki oda, ha…
Ziyaret eden yerli-yabancı herkes Gülen’in yaşadığı mekânı görmüştür. Evet içerisinde göl de bulunan geniş bir çiftlikte yaşıyor gibi görünüyor; ama çiftlikteki mütevazı bir binanın küçük bir odasında kalıyor, odanın hemen yanındaki salonda konuşuyor.
Gerekmezse alt kata indiğini bile sanmıyorum…
Herhalde burada da pek rahatsızlık duymaz.
Biden’in “Keşke” ile başlayan o cümlesi…
Size de öyle geliyor mu, bilmem, ama galiba ABD biraz da Türkiye’yi düşünerek göndermekte acele etmiyor…
ΩΩΩΩ
Sayın koru sizi sever ve sayarım
Yıllardır da takip ederim. Üzülerek belirtmeliyim ki ırak savaşı çıkmayacak diye çuvallamıştınız. Bu normaldir. Çünkü gazeteci falcı değildir. Ama okuyucularınız sizinde yanılabileceğinizi bilmesini istedim. Saygılarımla
Sayın Fehmi KORU bey;
1- Eğer siz olayları abd, küresel gücün medyası gözlüğü ile baktığınız için yazabilirsiniz. Evet mesele devletimizin en üst kademesi de biliyor ki ırak kürdistanı, suriye kurdistanı, Türkiye kürdistanı palanlanıp sonrasında israil menfaatlerine uygun hareket edecek büyük kürdistan kurulmaya çalışılıyor. Sonra azarbaycan ve iran toprakları üzerinde büyük ermenistan hedefleri vardır. Sonra Mısır’dan Çin’e uzanacak israil menfaatlerine hizmet eden sömürü koridoru yada bölgesi oluuşturmak…
2- Eğer abd oyalama amaçlı sadece cerablus için anlaşmış ise Fırat’ın batısı kırmızı çizgimiz ne olacak?
3- Evet fg fetö 2016 da Türkiye’ye hümeyni gibi döndürme vaadinde abd+cia+israiloğulları+ingiltere+ ….. tarafından kandırılmıştır.
4- Evet sizi 20.12.2016 dinlemeyen, yada aracılığınıza olumsuz cevap veren hoca artık bu İlahi Kader sonucunda daha fazla sapık ve hain sözlere, tavırlara girişmeden kendi rızası ile çok sevdiği ANADOLU RUMELİ diyarına gelmelidir.
Bence Gülen’in iadesi veya dönmesi konusunu daha fazla düşünmemizde fayda var.
Geri dönerse memleketteki mevcut ortamda ne söylediğinin hiç mi hiç bir önemi olmayacaktır. Yani dediğiniz gibi civanmertlik gösterse, sorumluluk alsa, ne yapacaksanız bana yapın, dese bile bu mesajın halka yansıması mümkün değildir. Şu anda ülkemizde yapılanlar neden yapılıyorsa yine aynı sebeple, belki yeni bir hızla devam ettirilecektir. Şahsen adil yargılanma ihtimalini ise herkes kendisi değerlendirsin.
Bana göre – ihtimali az olmakla beraber – olabilecek en iyi şey kendisinin bulunduğu yerde, elindeki iletişim imkanlarını kullanarak, yüzde yüz şeffaflıkla her şeyi olduğu gibi anlatmasıdır. Kolay değildir ama uzun vadede herkesin faydasına olan budur diye düşünüyorum. Türkiye’ye dönerse bunu yapması, yapsa bile bunun çarpıtılmadan yayınlanması, yayınlansa bile bunu yaparken içinde bulunduğu şartlar itibarıyla inandırıcı olması mümkün değidir.
İBRETLİK BİR HİKAYE…
BELAM BİN BAURA…
Hiç dikkat ettiniz mi Feto ellerini açıp, BEDDUA ETTİĞİNDE, Yakın çekimde gözleri kıpkırmızı oluyor, nerdeyse yuvasından çıkacak gibi dönüyor…
NE DEMİŞTİ : “Allah onların önlerini kessin, Birliklerini bozsun, Evlerine ateşler salsın, Duygularını sinelerinde bıraksın, Bişey olmalarına imkan vermesin”
NE GARİP ; Bu bedduadan sonra kendi cemaati parmaparça oldu, Yuvaları yıkıldı, Önleri kesildi, Darbe hevesleri sinelerinde kaldı.Birşey olmalarına Allah fırsat vermedi. Sanki kendi cemaat görünümlü çetesine beddua ediyordu, Rabbim bedduayı onlara çevirmişti.
Sen kalkıpta mazlumlara kapısını açan, Ekmeğini bölüşen, İslamın son kalesine Beddua edersen, Allah o bedduayı tutar senin suratına çarpar. Allah herşeyi görmüyor mu?
SİZE BİR HİKAYE ANLATAYIM…
HZ.MUSA ZAMANINDA BİR ALİM VARDI…
Bu alim FETO gibi Kafir bi melekette yaşardı, kendisi Müslümandı, adı BELAM BİN BAURA’ydı. Allah her duasını kabul ederdi, Onun duasıyla Körleri, kötürümleri, sakatları iyileştirirdi.
Hz. Musa, Allah’ın emriyle, Belam Bin Bauranın kavmini o yurtttan çıkarmak için ordusuyla yola koyuldu. O kavmin kralı ve Kafirler toplandılar Belam Bin Bauranın yanına geldiler, Bizi ancak sen kurtarırsın, HZ.Musa ve ordusuna beddua etmesini istediler.
Bel’am Bin Baura ise ; HZ.Musa Allah’ın peygamberidir, ordusunda Melekler ve müminlerde vardır, onlara nasıl beddua edebilirim, diye karşı çıktı…
Ama Kavmi peşini bırakmadı, Bel’am bin Baura’ya hediyeler getirdiler, birçok dünyalık servetler vad ettiler. Sonunda dünya malı ve hırsı gözünü kör etti. Şeytan vesvese vermeye başladı, ÖNCE BEDDU EDER, SONRA TÖVBE EDERİM diye düşündü.
Belam Dua ederken çıktığı ve duasının kabul olduğu meşhur bir dağ vardı, Her zaman o dağa çıkardı. Eşşeğine bindi kavmiyle beraber o dağa tırmanmaya başladı. Yolda eşşek durdu, ne yaptılarsa bir adım atmadı ve Allahın izniyle dile geldi “Yazıklar olsun sana ey Bel’am, şu önümde beni durduran melekleri görmüyormusun? Durmadan beni dövüyorsun.” dediysede, Belam bu mucizeyi gördüğü halde vazgeçmedi yürüyerek dağa çıktı.
Her zaman dua ettiği yere varınca ;
Bel’am elini açınca, HZ. Musa(as) ve Mü’minler için dua etmeye, kendisine ve o memleket halkına ise beddua etmeye başladı. Etrafındakiler şaşırdılar, sen ne yapıyorsun, bize beddua ediyorsun, Musaya ve ordusuna dua ediyorsun dediler…
Bel’am ben Dilime sahip olamıyorum, bütün söylediklerimi Allah söyletiyor dedi vebu esnada dili uzamaya başladı. Dili köpekler gibi sarkmaya başladı. Hz. Musa ve ordusuna bir çok tuzaklar kurdu, HZ.Musa’nın başına bir çok işler açtı. Sonunda Dünya ahireti mahvoldu, Kafir olarak geberip, helak oldu gitti…
Bu olay Kur’an’da şöyle anlatılmaktadır:
“Onlara (yahudilere), kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku.”
“Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler.”
ARAF SURESİ…
Fetonun son konuşmalarına dikkat edin ; Haçlıları övüyor, Batılıların hizmetindeyim diyor. Türkiye’ye ise beddua ediyor, büyümesini engellemeye, darbeye yapmaya kalkıyor, dış ülkelere Türkiye’ye müdahale etme çağrısı yapıyor. Erdoğan’a YEZİT diyor, Papaya ise PAPA CENAP HAZRETLERİ diyor…
Peygamberimiz (SAV) ne diyor “KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABER HAŞREDİLİR.”
Dün ; Belam Bin Baura
Bugün : Fethullah Gülen.
Allah sonumuzu hayreylesin…
Bizi dünya ahiret peygamberlerinden ayırmasın..
Öngörü @₺@#@#@
Beynine ve bilgine sağlık Hüsnü kardeş
Sn.koru şahsi kanaatim daha öncede belirtmiş olmalıyım bu ülke ye biraz fazla bir gazetecisiniz bizde kaç yazar yabancı. Basını takip ediyor kaçında bu seviyede bir. İngilizce var Allah aşkınıza!neyse allah yardımcınız olsun bu günlerde herşeyi abartmak. Prim yapıyor daha bugün. Muhabir kız gülenin 20yıl önce “20”kaldığı apartta banyoya giriyor normal statlartlara göre küçük bir banyo diyor kii oooooo ne kadan LÜKSSS bi banyo yani bukadarı da ayıp gerçi gta şifresini darbe şifresi diye yayınlayanlardan… neyse çok uzattım bir An önce normalleşelim inşallah
Fehmi Bey
Feto nun Turkiyeye gelmesi sizce neyi degistirir
Fetonun ben yapmadim dedigi muddetce bu surecte musluman kesime, hicbir gruba ait olmayanlara, milliyetcilere darbesi devam edecektir
Burada kazananlar akpliler ve onlar gibi dusunenler yada onlarla hareket edenler olacaktir yine
Nasilki gecmiste fetocular olmussa
Feto darbeyi ben yapmadim dedigi surece alttaki ibadet tabani ona tapmaya devamedecektir ve onlar tapmaya devamettikcede devlet onlardan kurtulmak icin temizlige devamedecektir
Isstee bu nokta tamda fetonun kullanilma amacina hizmet eden nokta
Onu kullananlarin yada adini kullananlarin amaci ne?
Turkiyede yetismis basarili insan gucunun bir cirpida fetocu dinci vs adi altinda sistemden el uzaklastirilmasi,malina mulkune el konulmasi, yerlerini yurtlarini terketmeleri, sisteme devlete kin besler duruma itilmeleri
Bir anlamda sizinde dediginiz gibi turkiyeyi yildiz yapan kadrolarin fetonun da yardimiyla sistemden uzaaklastirilmasi
Bu bir nevi osmanlinin yikilisi gibi birsey
Feto nun napmasi gerekir burada eger feto gercekten fethullah hocaysa
Cikip delikanli gibi evet hata yaptik
Cemaatte kontrol disina cikan grup vardi dinlemediler
Yaptilar vs
Yapabilirmi evet
Yaparmi
Hayir cunku onun darbeleri seven yonu var
Fehmi beyi 20 Aralık 2013 tarihinde ziyaret ettiği halde dinlemedi, başına ve cemaate neler geldi. Şimdi dinlemez ise İslam adına ahirette başına çok şey gelir. Evet aynen çıkıp gelmeli, göndermez iseler başka ülke üzerinden sevdiği anadolu topraklarına ulaşmalı. Bu hal sevenlerinin nefretini kazanmaya mazlumların beddualarını almaya yoksa devam edecek. Samimi niyetli mümin ise gelir Medrese-i Yusufiye de hayatını devam ettirir, gerekirse şehit olur. Yada abd ve cia graham fuller gibiler yardımcı olsun “naylon tiyatro” silahlı kanlı darbenin faillerini bulsun oyunu bozsun o halde.
Sayin Koru ben sizin yazilarinizi senelerdir severerek ve anliyarak okuyan birisi olarak ne bir yalana nede yanildiginiza raslamadim, ne yazarsaniz yazin hepisi aynen gerçeklesiyor, kaleminize ve ellerinize saglik
Sayın Koru Türkiye’de tarafsız ve güvenilir bir yargı var mı ki Gülen gelip burada yargılama talep etsin?
Adama zaten daha yargılamadan kesin suçlu gözüyle bakıp, on binlerce insanın bizzat kanına girmiş Öcalan’dan bile çok daha kötü koşullarda hapse mahkum edecekler. Belki darbeci generallere yaptıkları gibi fiziksel saldırıda bulunacaklar. Bunların aksini kim garanti edebilir?
Gülen ve yakınları ABD dışında bir ülkeye yerleşmelidir. Türkiye’ye iade edilmesi veya kendisinin gelmesi durumunda şunların oluşması kaçınılmazdır :
Fanatik Erdoğan yanlıları veya menfaat için böyle gözükenler Gülen’e karşı holiganlığa varan eylemler yapacaktır. Fanatik Erdoğan karşıtları ile mağdur edilen kitle ve yakınları ise diğerlerine tepki olarak sokağa döküleceklerdir. Türkiye’nin menfaatini savunanlar bunların olmasını istemezler herhalde.
Hal böyle iken Sn. Erdoğan neden Gülen’in iadesini ısrarla istiyor ? Bu sorunun cevabını yazmayacağım, bazen susmak konuşmaktan daha hayırlıdır.
Ülkemdeki acullukları gördükçe kahroluyorum. Bizim gibi memleketler böyledir işte. Aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuçlar bekler. Hatırlayın efendim, sene 98’de bir generalimiz Suriye sınırında dayılandı ve malumunuz süreç Öcalan’ın ABD istihbaratı tarafından paketlenerek bize teslimi ile sonuçlandı. Dönemin siyasileri bunu iç siyaset malzemesi olarak kullandı. Ömrünün verimlilik çağı çoktan geçmiş Ecevit, Karaoğlan günlerinden kalma fotoğraf ve görüntülerle topluma takdim edildi ve siyasi hayatının son günlerini titreyek asansörle seçmenin önüne geçerek tamamladı. Öcalan’ın teslimi iç siyasete malzeme olmaya oldu da bizimkiler ABD’nin ellerine pimi çekilmiş bir el bombası verdiğini geç farketti. O günden sonra yaşananları bilenler, görenler Öcalan’ın elimizdeyken dışardan daha tehlikeli ve masraflı hale geldiğini takdir edecektir. Şimdi nurtopu gibi yeni bir terör örgütümüz var: FETÖ. Gene içinde Suriye’nin olduğu bir gündemde örgütün liderini ABD’den istiyoruz. Diyelim ABD verdi, nolacak? Öcalan verilince sorunumuz bitti mi? Memleket felaha erdi mi? Bu yeni örgütün gelmiş geçmiş bütün örgütlerden hatta PKK’dan daha tehlikeli olduğu bizzat siyasilerce ifade edildiğine göre herhalde FETö liderine Öcalan’dan daha aşağı bir protokol uygulanmayacaktır. Bir ada daha lazım bize. Sonra örgütün lideriyle görüşmeler yapacak Sırrı’lı, Pervin’li bir ekip lazım. Sahi yeni örgütün liderinin yazdıklarını da Öcalan’nınkiler gibi meydanlardan mı, yoksa Cuma hutbelerinden mi dinleyeceğiz? Kimse iki örgüt liderini istediğimiz ABD’ye Ladin’i naptınız diye sormuyor. Nerde öldü, nasıl öldü, nereye gömüldü? Meçhulüm. Ama maşallah bizimkiler teslim edilmeden şartlar başlıyor ve artarak devam ediyor. İşte böyleyiz efendim. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyoruz. Yazık!
Güzel tespit, apo2yu verdiler de pkk bitti mi? fetö lideri verilirse onları kullanan üst küresel güç merkezinin Türkiye ve Bölge hakkındaki zalim sömürücü işgalci israil yararına planları bitecek mi? Önemli olan DÜŞMAN’ın niyet ve hamlelerini piramidin tabanı ibadet ile ortası ticaret mensuplarının anlamasını sağlayacak ortamlar hipnozdan kurtulmuş beyinlere, yada fk gibi bildiği halde yanlış hedefe nişan alanlar da tabi ki.
“Evet içerisinde göl de bulunan geniş bir çiftlikte yaşıyor gibi görünüyor; ama çiftlikteki mütevazı bir binanın küçük bir odasında kalıyor, odanın hemen yanındaki salonda konuşuyor.”
Sayın Koru ben de 400 m2 bir evde yaşıyorum ancak içinde duşu olan 25 m2 bir odada kalıyorum. Bu ifadenizden sonra “1 kişi olarak acaba 400 m2 lik alana nasıl yayılabilirim” diye düşünmeye başladım!
yazınızı anlamakta zorlanıyorum. Yorumlamanız biraz abartılı geldi. Gülen’in amerikada yaşadığı mekan ve sahip olduğu imkanlardan bahsetmiyorsunuz, inzivadaymış gibi bahsediyorsunuz. Biden ve suriye yorumuzda da zorlamalar var.
Sn.Koru kendi öngörünün tuttuğunda bahsediyorsun da,herkesin öngördüğü seçeneklerin hepsini sıralamışsın zaten.Mutlaka biri tutacaktır.Ya iadesi, ya başka ülkeye gönderilmesi, yada kendiliğinden gelmesi.Başka bir öngörü olabilir mi?
Yoruma kapalı.