İsrail Hamas’ın saldıracağını bir yıl önce biliyormuş.. Şimdi de Türkiye’de adam öldürmeye hazırlanıyor İsrail…

17
7 Ekim'de İsrailli bir kadın füze uyarısı üzerine evine kaçıyor.. (Foto: New York Times)
Reklam

Gazze’deki durumla ilgili son gelişmeleri almak üzere her gün gazetelere ve haber kanallarına başvuranlara soruyorum: Yeni bir şeyler öğreniyor musunuz?

Bu soruyu cevabınızın “Evet” olacağını varsayarak ve o görüşünüze karşı çıkmak amacıyla yönelttim.

Her gün aynı haberleri ve onlara dayanan yorumları okuyorsunuz. İkinci elden, yani yabancı gazeteler ve değişik medya kuruluşlarında çıkan haberleri okuduğunuz da oluyor, ama bazen…

Şimdi benim de yapacağım bu; yabancı basından üç önemli haberi sizlerle paylaşmak.

İlki, İsrail’de çıkan Haaretz’de, gazetenin kıdemli yazarlarından Alan Pinkas imzasıyla yayımlanan ‘Gazze savaşının yeni merhalesi: Er Netahyahu’yu kurtarmak’ yazısı.  

Tom Hanks’in başrol oyuncusu olduğu ‘Er Ryan’ı kurtarmak’ isimli bir film var ya, ona nazire.

Yazının ismi bile açıklayıcı. Netanyahu, 7 Ekim’den bu yana, kendisini bir süre daha koltuğunda tutmak için her şeyi yapıyor. Olmayacak hedefler gösteriyor ve daha da önemlisi o gün neler yaşandığıyla ilgili gerçekleri çarpıtan açıklamalar yapıyor. En fazla da “Hamas’ı bitireceğiz, Gazze’yi yerle bir edeceğiz” gibi laflar ediyor.

“Bütün çabası şimdi” diyor yazar, “İsrail tarihinin bu en kötü olayı konusunda kendisini hesap vermekten kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapıyor.”

Reklam

New York Times (NYT) gazetesi de, yine dün, 7 Ekim günü Gazze’den çıkıp önüne gelen İsraillileri öldüren ve bazılarını rehine olarak alan Hamas militanların eylemlerinin aslında öngörülebilir olduğuna, hatta bu konuda bir kadın subayın amirlerini ısrarla uyardığına dair bayağı uzun bir haber-değerlendirme yayımladı.

İstihbaratçıların eline Hamas tarafıdan hazırlanmış 40 sayfalık bir eylem planı geçmiş, hem de tam bir yıl önce. İsrailli istihbaratçılar o belgeye bir de isim vermişler: ‘Jericho Wall’  (Eriha Duvarı)…

Belgede 7 Ekim günü meydana gelen gelişmenin bir tek tarihi yokmuş, onun dışındaki o güne ait bütün ayrıntılar tek tek yazılıymış. Çitlerin nasıl yıkılacağı, İsrail’e geçince en yakındaki köyden nasıl rehineler alınacağı, yine o civarda bulunan bir askeri üsteki askerlere neler yapılacağı o belgede ayrıntılarıyla anlatılıyormuş…

Gazete, belgenin girişinde “Korkanlar arasından Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu iki (yiğit) adam şöyle dedi: ‘Kapıdan üzerlerine hücum edin; oraya girdiğiniz an artık kesinlikle siz galipsiniz. Eğer müminler iseniz ancak Allah’a güvenin” diyen Kur’an-ı Kerim’in 5. suresinin 23. ayetine yer verildiğini, 7 Ekim günü Hamas militanlarının girdikleri yerlerde bu ayeti okuduklarını da yazmakta.

NYT, o belgeye sahip olduğunu bildiriyor.

Ellerine geçen belgeyi okuyan bir kadın istihbarat subayı, konuyu derhal ilgililere açmış, ancak amiri ve başkaları raporu hayal mahsulü olarak görmüş ve Hamas’ın böyle bir eylemi gerçekleştirmesinin imkansız olduğunu ileri sürerek onun uyarısını kaale almamışlar.

Gazete, şu bilgiye de yer veriyor, aynen aktarıyorum: “Plan İsrail ordusunun üsleri ve hacmi yanında, iletişim şebekesi ve diğer hassas bilgileri de ihtiva ediyor. Bu durum Hamas’ın bu istihbaratı nasıl topladığı ve acaba İsrail’in istihbarat örgütlerine sızılıp sızılmadığı konusunda şüpheler de uyandırdı.”

“Hamas’ın bunu yapması imkansız” derler ve ellerine geçen belgenin üstüne yatarken, 7 Ekim saldırısıyla uyanmış istihbaratçılar. Şimdi de “Hamas ajanları bizim örgütün içine sızdı mı?” endişesindeler.

Reklam

Netanyahu’nun “Hamas’ı bitireceğiz” türü çıkışlarının altında yatana ışık tutacak bir haber-değerlendime de yine dün Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde çıktı.

Gazetenin İsrailli bazı yetkililerden aldığı bilgiye göre, Netanyahu, İsrail’in istihbarat örgütlerine, dış ülkelerde yaşayan Hamas liderlerini öldürme emri vermiş.

Lübnan’da, Kuveyt’te, Katar’da yaşayan Hamas liderlerini…

Ve Türkiye’de…

Yapar mı İsrail böyle bir şey, evet yapar. 

Yukarıda aktardığım NYT değerlendirmesini yapan iki gazeteciden biri olan Ronan Bergman’ın ‘Rise And Kill First’ (Yüksel ve İlk Sen Onu Öldür) adını taşıyan kitabında, İsrail’in yıllar boyunca yerine getirdiği suikastlar bütün açıklığıyla anlatılıyor.

[Kitabın girişinde Musevilerin kutsal kitabı Talmud’tan bir ayet yer alıyor. “Eğer biri seni öldürmeye gelirse, kalk ilk sen onu öldür” deniliyor o ayette.]

WSJ’deki yazıda, Beyrut’ta kadın kılığına girmiş birinin Filistinli bir hedefi ortadan kaldırdığı, Dubai’ye turistmiş gibi giden suikastçıların bir Hamas liderini öldürdükleri olaylar örnek olarak veriliyor. Ayrıca Suriye’de bombalı araçla bir Hizbullah liderini, İran’da da uzaktan kumandayla bir nükleer fizikçi bilim adamını öldürmüştü İsrailli suikastçılar…

Demek ki, şimdi, Türkiye dahil dört ülkede belirlenen hedefleri ortadan kaldırmak için suikastçılar gönderilecek.

Netanyahu “Mossad’a talimat verdim, Hamas’ın başları nerede bulunursa bulunsunlar yok edilecekler”, İsrail savunma bakanı Yoav Gallant da “Hamas liderleri ödünç zaman yaşıyorlar” demişler…

Kuveyt, Katar, Lübnan’da devletler suikastlara karşı ne tedbir alırlar bilemem ama Türkiye herhalde sokaklarında adam öldürülmesini hoş karşılamayacaktır.

Gördünüz, tek bir günde, üç ayrı yabancı gazetede, Gazze ile ilgili böyle değerlendirmeler çıktı.

ΩΩΩΩ

Reklam

17 YORUMLAR

  1. “Ender” şahsiyet demiş ki “Dindarım diyenlerin teknoloji ile değil bilimle problemi var. Ama o teknolojiyi üreten bilime kökten karşılar. Aklı kullanmaya da karşılar.”

    “Herkes kendi dininin yada dinsizliğinln üstünlüğüne inanıyor” derken yukardaki ifadenle dindarlık anlayışın bu mu? Yahu, bendeniz gibi DiNdarım diyen insanlar yok mu? Bu tür kişilerin Bilim ile problemi olduğunu nasıl kestirip sallayabiliyorsunuz? “Yok öyle demek istemedim” diyorsan o zaman aklını kullanacaksın, düşünerek konuşacaksın, lafın nereye gideceğini bilerek kullanacaksın. Buralarda “Akıl*İman Sentezi” diye diye dilimizde tüy bitti, bir de “Akıl”dan dem vuruyorsun…

    “Geç otur yerine! 10 üzerinden 6!” diyorum…..

  2. yabancı istihbarat ajanları bu ülke toprakları içinde operasyon yapamamalı buna izin verilmemeli.
    bu ülke yeni bir cemal kaşıkçı katli gibi bir ayıbı yaşamamalı.
    israilin diplomat kisvesinde ülkeye sokacağı ajanlar çok iyi takip edilmeli.

  3. Hamasi rusya cesaretlendirdi ve Israel saldi roketlerde Iran ve rusyadan. Iran israilin ikide bir irani tehtid etmesini engellemek rusya ise batililarin ve abd dikkatini ortadoguya cekip ukranyayi bogmak. Ukranya ordusu gerilemeye basladi bile hamas sanki iyibir is yapmis gibi filistililerin canlarina mal oldugu gibi kalan kismida yurtlarindan oldu zaten israilli fasistlerde bunu bekliyordu araplarin diktøtørlerinin sesi cikmiyor turkiyede kola ve McDonald’s starbuks lari protosto ediyor

    • Önce tarafları tanıyalım.

      İşgal gayrimeşrudur. İşgale karşı direniş meşrudur.

      İsrail işgalcidir. Filistinlilerin topraklarını işgal etmiş, işgal etmeyi sürdüren, Filistinlileri Filistin’den uzaklaştırmayı temel politika olarak benimsemiş bir devlettir. Filistinlilere karşı attığı bu insanlık dışı adımlar gayrimeşrudur.

      İşgale karşı direnen Filistinlilerin direnişi de meşrudur. Bu direnişi geçmişte Filistin Kurtuluş Örgütü yapıyordu, direnişi meşruydu.

      Bugün direnişi HAMAS sürdürmektedir ve meşrudur.

      Ayrıca HAMAS işgale karşı direnişin yanı sıra Filistin halkının en büyük siyasi partisidir. Uluslararası gözlemcilerin denetiminde yapılan son seçimlerde, 132 sandalyeli Filistin parlamentosunda 74 milletvekili kazanmıştır.

      Yani HAMAS aynı zamanda Filistin’in milli iradesini temsil etmektedir.

      Yani HAMAS karşıtlığı aslında Filistin’in milli iradesine karşı saygısızlıktır!

      Gerçek böyleyken, başta ABD olmak üzere Batılı devlet yönetimlerinin, İsrail’in HAMAS’ı yok etme projesine destek vermeleri kendilerini inkârdan başka bir anlam ifade etmez.

      Kendileri seçimle işbaşına geldikleri halde seçimle işbaşına gelmiş olan HAMAS’a karşı sergiledikleri tavır, kelimenin tam anlamıyla demokrasi düşmanlığıdır.

      Zaten Batı’nın ikiyüzlülüğü tam da burada ortaya çıkıyor.

      Onlara göre, demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve diğer tüm hakların hepsini Batı insanı hak eder; başkalarının ve tabiatıyla Müslüman halkların böyle bir hakkı yoktur. Filistinlilerin de yoktur!

      Oysa HAMAS’ın demokratik temsil gücü, HAMAS karşıtı yönetimlerin temsil gücünden daha fazladır.

      HAMAS’ın temsil gücü Netenyahu’nun temsil gücünden de daha fazladır!

      Netenyahu’nun 120 sandalyeli İsrail Meclisi Knesset’de 34 milletvekili vardır, HAMAS’ın 132 sandalyeli Filistin meclisinde 74 milletvekili var.

      Kimin halk desteği daha güçlü?

      ‘HAMAS Filistin’i temsil etmiyor’ diyenler kendileriyle kıyaslasınlar bakalım; kimin temsil gücü daha fazla!

      Mesela son seçimlerde Fransa cumhurbaşkanı Macron %58, ABD Başkanı Biden %51.3 ve Almanya Şansölyesi Scholz %25.7 ile seçildi. HAMAS’ın son seçimlerde aldığı oy oranı ise %73!

      Kimin temsil gücü daha fazlaymış!

      ‘HAMAS Filistinlileri temsil etmiyor’ diyen Mahmud Abbas’ın partisi FETH’in mecliste 45 milletvekili var, HAMAS’ın 74!

      HAMAS Filistin’in meşru temsilcisi ve işgale karşı direnen meşru bir partidir!

      İsrail’in işgal politikası ise gayrimeşrudur.

      Aksa Tufanı yarma harekâtıyla HAMAS, Filistin davasını tekrar dünyanın gündemine oturtmuştur.

      İsrail 50 gündür yaptığı katliam ve soykırım ile dünya kamuoyunda mahkûm olmuştur, destekleyen devletler bile bu kadarı fazla demeye başlamıştır.

      Dahası içeriği farklı da olsa artık tüm dünya iki devletli çözüm demeye başlamıştır.

      Tamam, bedeli ağır olmuştur, ancak bir avuç yiğidin direnişi işgalciyi ve destekçilerini masaya oturtmuş, meselenin imkân değil irade, iman ve sabır olduğunu özellikle de bu imtihanda sınıfta kalan İslam dünyasına göstermiştir!

      Aksa Tufanı insanlık vicdanını uyandırmıştır!

      Yeni dünya düzeninin ayak seslerini duyurmuştur!

      Gazze’yi kimin yöneteceği hususunda kendi aralarında planlar yapanlar farkında değiller. Sadece Gazze’yi değil, Batı Şeria’yı da HAMAS’ın yönettiğini ve yöneteceğini göremeyecek kadar körler!

      Neticesinden korktukları için süresi biten ne başkanlık ne vekillik seçimlerini yapıyorlar!

      Çünkü HAMAS Filistinlinin tek umudu haline gelmiştir!

      16 yaşında idari tutukluluk gerekçesiyle cezaevine tıkılan Hanan Bergusi, 43 sene sonra evvelki gün esir takasıyla serbest kaldı.

      “Direniş olmasaydı özgürlüğü göremezdik.” dedi.

      Sadece özgürlük mü, direniş olmazsa ne Gazze kalır ne de Filistin!

  4. Türkiye’mi DÜNYADAN başka bir gezegende yoksa halkı’mi?

    Bakara süresi ayet. 7 “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinin üzerinde de bir perde vardır. Onlara şiddetli bir azap vardır.
    8. İnsanlardan öylesi vardır ki, “Allah’a ve ahiret gününe inandık derler ama onlar iman etmezler.”

    Bu ayetler bizi tarif ediyor.
    Yorumları pek okumam. İsrail Hükümeti ve dünyayı zerre kadar tanımayan bilmeyen bizde ne kadar cahil varsa, sosyal medyada bütün cahaletlerini sergiliyorlar. Hemde bunu DİN adina yapiyorlar. Oysaki dinlediğiniz 5 vakıt ezanı ve camilerde arkasında kıldığınız namazı kildiran hocaların ve devlet tarafından yapılan camilerin ne kadar dinin hükümlerıne uygun olup olmadığını dahı düşünebilme yeteneğine sahip olamayan biz Sünni Müslümanlar her yerde cahaletimizi sergiliyoruz.
    Yukarda saydıklarım, kimlerin vergileri ile yapılıyor? Cevao T Cumhurriyeti vatandaşlarının.Müslümanlık bumu?

    İsrailin son saldırıside Dünyadakı bütün siyasi liderlerin gerçek yüzlerini göstermeye yetti. Ama demokırası ülkelerın halkları kendi liderlerine hadlerini bildırmek için korkmadan mucadele edbiliyorlar.
    Buda Haması övüp israil hükümetini değil Yahudikeri hedefe koyup hak değil kariyerleri için iki taraftanda öten kan emici siyasetçılere hadlerini bildirmek için mucadele ediyorlar.
    Bizi Müslümanlar olarak kendi bölgemızden seçtiğimiz eyalet ve genel hükümetin Senetör ce millet vekillerini e-mail ile protesto ettik. Üyesi olduğum D Partisinden anında istifa ettim.
    Bizdeki gazetecıler emırle yazı yazdıklari gibi hükümet ve üyelerine tek kelime dahi eleştiri yapamiyorlar.
    Çünkü ertesi gün sülalece teröristlikten kotesi boylarlar.
    Biz İsraili den 600+ sene daha yaşlı bir devletız fakat erkekse kalksin siradan bi asker yani er c başjanına tek kelime laf etsın.Bak bakalım başına neler gelır.
    Örnek:F Korunun günlüğu sitesi burada troller istediğine iftıra atp hakaret ettikleri yorumlar yayınlaniyor(bana göre gayet normal) ama muhalif yorumlar yayınlanmiyor. Haklıda.

    • “Onların görünüşü iyidir. Hitabeti de iyidir. Onlar dayanmış boş kütüktür. Onlar her gürültüyü kendi aleyhlerine sanır” Münafikûn-4.
      Yani gördüğünde insan sanırsın. Ancak insan suretindeki şeytanlardır(Nas-6)
      Hitabetleri şeklen iyidir. Konuşma içerikleri boştur.
      Mutlaka bir şeye dayanma ihtiyacı vardır.
      İktidar para vs.
      Ellerinde bu tür imkanlar olmadığında seslerini dahi çıkaramazlar.
      Kendileri dışındaki hiçbir fikre tahammül edemezler ve bunu gürültü olarak görürler.
      Hiçbir kimseye güvenmedikleri gibi, kendilerine bile güvenmeyen septik-paranoyak bir ruh haletindedirler.

    • İsrail, yaptığı yıkım ve uyguladığı soykırımla neye hizmet ettiğini zannediyor?
      Malum rüzgâr eken fırtına biçer; peki ya fırtına, hatta kasırga eken ne biçer? ABD de İsrail’in suç ortağı olarak, aynı suale muhataptır.
      Ektikleri bunca fitne tohumu yarın öbür gün yeşerdiğinde kendilerini hangi tehlikelerin beklediğinin farkında mıdırlar?
      Kendilerinin terör örgütü olarak addedip savaştıkları milis güçlerinin nasıl meydana geldiğini biliyorlar mı? Bunlar, aile bireylerinin tümünü yok ettikleri öksüz ya da yetim kalan çocuklardan oluşuyorlar.
      Gözlerini öfke ve kin bürümüş bu kişilerin kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Dolayısıyla bunlara intikam tugayları denir; bunlar öç alma duygusuyla yaşar ve bunlar yaşadıkça kinleri artar.
      Şu halde, ABD ve İsrail, geleceklerini bu intikam tugaylarına havale etmekte bir beis görmüyorlar. Kendileri bilir.
      ABD’nin desteğini alan İsrail, kurulduğu günden beri uyguladığı gayri insani eylemlerle, kendilerine düşman yetiştiriyorlar.
      Siyonistlerin oluşturduğu bu düşmanların narına, Siyonist olmayan Amerikalılar ve Yahudiler de yanacaktır.
      Yahudi Siyonistlerin bu denli vahşi tavırları, ilahi bir hakikati de gün yüzüne çıkardı. Cenabıhak, Maide Suresi 82. ayetikerimede mealen şöyle buyurmaktadır: ‘Elbette ki iman edenlerin, insanlar içindeki en amansız düşmanlarının Yahudiler ve müşrikler olduğunu göreceksin. Yine, onlar arasında iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların da ‘’Biz Nasraniyiz- (Hıristiyanız)” diyenler olduğunu göreceksin. Çünkü bunların içinde (insaflı) keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar’.
      Malum Yahudiler, hem Tevrat’ı ve hem da İncil’i değiştirdiler; uydurdukları birçok şeyi ayet diye bu kitaplara eklediler. Mesela; Tanrı’nın yalnızca Yahudi ırkını üstün kılmış, diğer tüm insanları (insan kılığında yaratıkları) Yahudilere hizmet için yaratıldığını zikrederler.
      Yine gerçek Tevrat’ta, Tanrı ‘Öldürmeyeceksin!’ buyurmasına karşın, Siyonist Yahudiler; ‘Sizden olmayanları, çoluk-çocuk demeden öldüreceksin, evlerini barklarını başlarına yıkacaksın. Eşeklerine (hayvanlarına) varıncaya kadar sahip oldukları her şeyi yakıp yok edeceksin’ demekte ve bunu da Filistin’de en vahşi bir şekilde uygulamaktadırlar.
      Görüldüğü üzere Siyonistlerden, Siyonist olmayan Yahudiler ve Hıristiyanlar da müştekidir. Ve hatta bu Yahudiler ve Hıristiyanlar da Siyonistlerin hedefindedir.
      Yukarıda zikredilen Kuran’ı Kerim’deki ayetin mealine dikkat edilirse, lanete uğrayan Yahudilerin büyüklük taslayanlar olduğunu görürüz. Kendilerini üstün insan, diğer bütün insanları ise yaratık görmeleri, onları, Allahüteala’nın Zât’ına düşman etmiştir. Zira kibirden (büyüklenmek) başka tüm günahlar, Allah’ın sıfatlarına düşmandır. Büyüklenme günahını işleyene, Cenabıhak ‘Hiç acımam ve doğrudan cehenneme atarım’ buyuruyor.
      Ne diyelim; ateş azabı da onlara afiyet (!) olsun!

  5. Didem Hanıma,
    daha önce yazdığım cevap sanırım sansüre takıldı. Umarım bu takılmaz. Sizin uzunca dinin yanlış anlaşıldığı konusundaki yaklaşımınıza büyük oranda katılıyorum ama problem o değil ve problemin çözümü orada değil bence.
    Dindar insanların 2. sınıf muamelesi gördüğü maalesef doğru. Bu durum şimdi isim ve aktör değiştirerek devam ediyor. Şimdi muktedirler arasında dinciler de var, mağdurlar arasında laikler de. Ama aslında Cumhuriyetin oluşturduğu gayr-i resmi sınıflar devam ediyor.
    Kurtuluş Savaşının hemen ardından başlayan bir gerilim bu. İktidarın hesap verebilir ve demokratik olması yahut bir muktedir ve onun çevresinde toplananların hesap vermeden yönetmesi. O muktedirler modernleşmeci olabiliyor, şimdi yerli ve milli olduklarını iddia ettikleri gibi. Ama değişen birşey yok. Bu durum çok kısa bir ara (2008-2013) bozulur gibi oldu ama yeni ittifaklarla tekrar stabilize edildi ve yürümeye devam ediyor.
    Sizin yazınız bende hayal kırıklığı oluşturdu, sanki mesele Türkiye’deki ana problem dindarların kıyafeti imiş gibi anlaşılıyor. İnsanların ne giydiği ile gelişmişlik arasında bir korelasyon yok.
    Ben gayet yalın olarak laiklik hassasiyeti olan kesime bir soru sordum. ‘Herkes için fırsat eşitliği ve adalet istiyor musunuz? Sizin mahalleden olmayanların da hakkını savunmanız gerekiyor ama bunu niçin yapmıyorsunuz? Hatta haksızlıklara destek oluyorsunuz, neden?’ Dürüstçe cevaplanması problemi çözer. Ben dindarların bu konuda (büyük ölçüde) sınıfta kaldığını görüyor ve söylüyorum, aynı şeyi laikler de kabullense problemin ne olduğunda anlaşmış olacağız.
    Dinin nasıl yorumlanacağı konularına girmeyi doğru bulmuyorum, Türkiye’nin problemi bu değil bence. Dindarların teknoloji ile eğitimle problemi olduğu iddiası asla doğru değil. Bu laiklerin yönetimi paylaşmamak için geliştirdikleri bir savunma. Öyle olmasaydı son on yılda ülkenin en iyi eğitim alan insanlarının hiç bir yargılama ve soruşturmaya uğramadan, savunma hakkı verilmeden mesleklerinden atılmasına destek vermezlerdi. Değil mi?

    • Herkes sadece kendine adalet istiyor. Kendi dininin yada dinsizliğinln üstünlüğüne inanıyor. Bunu defalarca gösterdiler. Bu sebeple önce adalet ve hak hukuk anlayışının geliştirilmesi lazım. Herkesin eşit olduğunu kabul etmek lazım. Anayasa bunu öngörüyor ama dinleyen yok. Asıl halkın böyle hassasiyetleri yok. Hukuk ve siyaset de bunu öncelemiyor. Herkes bi taraf. Bu sebeple demokrasi de huzur da gelmiyor. Kısaca bu alanlarda geriyiz ve bunu kabul de etmiyoruz. Bir ara kabul eder gibiydik. AB standartlarını, hukuk ve demokrasi standartlarını istiyor gibiydik. Ama hepsi çıkarcı söylemlerdi. Refahını istiyorduk ama standartlarını istemiyorduk ve hep arkadan dolanıyorduk. O yüzden anayasaya yazılan AİHM kararları en üst kararlardır maddesi de tanınmıyor. Çünkü adalete ve hukuka inanmıyoruz. Sadece kendimize çalışsın istiyoruz. Böyle iki yüzlü insanların olduğu yere adalet, hukuk, demokrasi ve elbette refah da gelmiyor.

    • Bu doğru:
      “Dindarların teknoloji ile eğitimle problemi olduğu iddiası asla doğru değil. Bu laiklerin yönetimi paylaşmamak için geliştirdikleri bir savunma.”
      Didem hanımın “Dürüstçe cevaplanması problemi çözer.” dediğinize göre,
      bekleyip görelim?

      • Dindarım diyenlerin teknoloji ile değil bilimle problemi var. Teknolojiyi tepe tepe kullanıyorlar. Ama o teknolojiyi üreten bilime kökten karşılar. Aklı kullanmaya da karşılar. Ezbere gidiyorlar. Örneğin faiz sebep enflasyon sonuç diye şeyler uyduruyorlar. Halbuki bilim öyle olmadığını defalarca gösterdi.

  6. KONTROLLÜ MÜ? KOORDİNELİ Mİ?
    Kontrollü olduğunda artık herkes hemfikir.
    Zira;
    –Böyle bir eylemden, böyle bir istihbarat örgüt ve ağına sahip ülkenin haberdar olmamasının imkan ve ihtimalinin olmadığında herkes hemfikir;
    –Daha önce Mısır istihbaratının Hamas’ın geniş çaplı saldırı hazırlığında olduğuna dair istihbarat verdikleri bilgisi yalanlanmadığı gibi dolaylı ifadelerle teyit de edildi;
    –Olaya tüy diken New York Times (NYT) haberi. Saldıranların “ayakkabı numaralarına” varıncaya kadar herşeyi biliyorlarmış.
    Bir de, son anda haberdar olursun.
    Birşey yapamayabilirsin.
    Böyle bir durum da yok.
    Netenyahu yönetimine iftira uydur deseler vallahi de billahi de “bir yıl önceden” biliyordu diyemezdim.
    En fazla 3 ay önceden biliyordu diyebilirdim
    Evet tüm bu veriler karşısında, Netenyahu yönetiminin “iktidarını” sürdürmek ve pekiştirmek ve dahi başkanlık sistemini getirebilmek(malum İsrail kamuoyonu ayağa kaldıran yargısal düzenlemeler vardı) için “Allah’ın lûtfu” Hamas saldırısını çok önceden, ” tüm ayrıntılarıyla” bildikleri ayan beyan ortaya çıktı.
    Artık kontrollü olduğunda hiçbir şüphe yok.
    Sizlere bir soru:
    – Koordineli diyebilmek için daha neyin olması gerekir?
    –Yetkilerin ağzından “bu saldırıyı biz yaptırttık” demelerini mi bekliyoruz?
    Özellikle uzun süre iktidarda kalan kriminal tiplerin, iktidarlarını sürdürebilmeleri, daha doğrusu işledikleri suçların hesabını vermemek için
    akla-hayale gelmeyecek işler yapabileceklerini çoktan görmüş olmamız gerekiyor.
    Kissinger’in ölüm haberini görünce, sayın KORU yarın bunu işler demiştim.Aynen öyle oldu.
    NYT haberini görünce de aynısını düşündüm, aynen öyle oldu.
    NYT haberinin Dünya’da geniş çaplı yankısı olacaktır.
    Bu yankıyı bastırmak için yapılacak her hamle, yankıyı daha da artıracaktır.

  7. Netanyahu “Mossad’a talimat verdim, Hamas’ın başları nerede bulunursa bulunsunlar yok edilecekler”, demiş!
    Biraz rahatladım, bende bizim gibi aleyhe yorumlar yapanları!… 😂😂🤣🤣
    (İlk önce bayaa kork!.. madım 🙂. Sonra, KORKMA!.. ile başlayan cümleler geldi aklıma!)
    KORKMA! Sönmez bu şafaklarda!..
    KORKMA! Korktukça sıra sana!..
    Peki bu bizim sözde! Medyacılar yazar çizerlerimiz!…
    Niçin bu haberleri değilde,
    Hergün temcit pilavı gibi, aynı b.ktan haber değeri bile olmayan (ona küstüm ben seninle oynamıyom sen bana istedimde vermedin bende öbürüne gideyom ☹️..)
    zrvaları yediriyorlar????
    Bana ne banane ıııııııIıı.. okumuyom onları bende öyleyse😊.

  8. Biraz öncede israilli, kadın bir asker, anlattı.
    Bir yıldır hamasın faliyetlerını her gün videolar ve resımler çekerek hükümte rapor halinde veriyormuş. Kadın Hamas militanlarının resimleri ve videolarıni gösterdi.
    Mısır istihbaratide 3 gun önce gününn dahı haber vermış. Gerçekler aydınlandıkça
    Netanyahu ve hamas liderleri rehine deyışıkliğine hemen sonlandırdılar.
    İsril askerleri televiziyonlarda belgeleri ile gösteriyorlar.
    7 Ekım günü İsrail ordusundan emekli bir general oğlu ve torunlarıni kurtarmaya 9 saata ancak gidebilmiş. Adam kendi imkanları ile yaralılari hastahaneye göndermış. Kendi oğlunu 10 saata ancak kurtara bilmış.

  9. Bizim ülkemiz ajan savaşları için her zaman müsaittir , buyursun gelsinler , sıkıntı olmaz !
    Bir aksilik olur da yakayı ele verse bile bir süre tutuklanır, sonra bir yolu bulunur serbest bırakılır!

  10. Türkiye sokaklarında çok merkezi yerlerde bizden siyasiler öldürüldü dövüldü ve kimsenin sesi çıkmadı. Dink’i öldüren katil de iyi halden salındı. İsrail’in eylemlerine de eyvallah diyeceklerdir pekala. Ne de olsa aynı zihniyete sahipler iki taraftaki iktidar sahipleri. Bu tür eylemler de her iki tarafta da iktidarları sağlamlaştıran etki yapıyor nasılsa. Netanyahu’nun kendi ülkesinde yapılan terör eylemlerine göz yumduğunu herkes anladı. Biz de ülkemizde olan olayları bu gözle düşünmeliyiz. Bu kime yarıyor diye bakacaksınız hep.

  11. Bunu deneyeceklerini hiç sanmam, bence denemesinler, hatta başka birilerinin/hamilerinin denemesine de engel olmaya çalışsalar iyi olur:)
    Bin olur milyon…

Yoruma kapalı.