Uzun yıllar önce, Bosna savaşı sürerken, [Yıl 1992 olmalı] Refah Partisi’ni ve lideri Necmettin Erbakan’ı zor duruma düşürecek iddialarla kamuoyu çalkalanırken, bir panel vesilesiyle Almanya’da bulunuyordum. Paneli düzenleyenlerin tahsis ettiği mihmandarım daha ilk görüşmemizde kendisini ‘Milli Görüşçü’ olarak tanıtmıştı. Birkaç gün birlikte vakit geçirdiğim Milli Görüşçü mihmandarıma, biraz da takılma amacıyla, iddiaları hatırlatıp “Artık seçimlerde çalışmak üzere Türkiye’ye gitmez, istendiğinde para yardımı da yapmazsın” dediğimde aldığım şu cevabı hiç unutmuyorum:
“Öyle şey olur mu? Benim davama bağlılığım birilerinin devreye soktuğu bu tür iddialarla sarsılmaz. Daha çok çalışıp daha fazla para gönderirim.”
Milli Görüş patentli dava
‘Milli Görüş’ konusu, son günlerde, Oğuzhan Asiltürk’ün kendisini “Milli Görüş’ün lideriyim” diye tanıtması üzerine bir kez daha gündeme gelince bu anımı hatırladım.
‘Dava’ sözcüğünün patenti tarihi olarak Necmettin Erbakan’ın lideri olduğu ‘Milli Görüş’ çizgisine aittir, bugünün AK Partisi’ne oradan geçmiştir. O çizgiyi günümüzde, güncelleşmiş bir versiyonu olarak, Saadet Partisi temsil ediyor.
Günümüzün sorusu şu: Temel Karamollaoğlu’nun genel başkanı olduğu Saadet Partisi AK Parti’ye ‘Milli Görüş’ çizgisinin temel ilkeleri açısından muhalefet ediyor ve ‘Millet İttifakı’na yakın duruyor, ‘Milli Görüş lideri’ olduğunu öğrendiğimiz Oğuzhan Asiltürk ise, açıklamalarına bakılırsa, bugünkü AK Parti’yi ‘ittifak yapılabilir’ görüyor; acaba sonunda hangi tarafta yer alır Saadet Partisi?
AK Parti-MHP cephesine Saadet Partisi de katılır mı?
Hiç kuşkusuz önemli bir soru bu; özellikle kendisini hala ‘Milli Görüşçü’ hisseden ve ne zaman sandık ortaya konulursa oyu Saadet Partisi’ndan başka partiye gitmeyen seçmenler açısından…
İttifaklar konusunda benim görüşüm açık: Her parti günün şartlarını değerlendirerek başka partilerle ittifaka girebilir.
Saadet Partisi de isterse ve çıkarlarına uygun bulursa veya Oğuzhan Asiltürk öyle istedi diye, Cumhur İttifakı içerisinde yer alabilir.
Gerisi Almanya’daki Milli Görüşçü mihmandarım gibi insanlar ile burada her seçimde Saadet Partisi için çalışan veya çalışmasa bile oyunu ona vermeye devam eden seçmenini ilgilendirir.
Kimsenin oyu partilere ipotekli değildir.
İttifaklar partileri dönüştürüyor
Partiler açısından ittifak ilişkisinin hemen fark edilmeyen bir sonucu var: Partiler ittifaka girdiklerinde kendilerine ortak seçtikleri partilerin rengi ve kokusundan etkileniyorlar. Özellikle de büyük partiler birliktelikten küçük ortaklarından daha fazla etkileniyor.
AK Parti son iki yıl içerisinde ittifak ilişkisi içerisinde bulunduğu MHP’ye -hatta bir dereceye kadar Vatan Partisi’ne de- benzemeye başladı. Ekranların gediklisi haline gelmiş Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek boşuna “Değişen biz değiliz, AK Parti’yi ve iktidarı biz değiştirdik” demiyor.
Dahası, parti içerisinde de MHP çizgisine yakın olanlar daha ön planda görünür oldular. Süleyman Soylu sözgelimi. Son günlerde Soylu’nun MHP’nin müstakbel genel başkanı olma niyetiyle ilgili spekülasyonlar da yapılmaya başladı.
Etkilenme durumu yalnız AK Parti için söz konusu değil.
CHP de, Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde ‘Millet İttifakı’ içerisinde İYİ Parti ve Saadet Partisi ile yakın temasta. Yeni kurulan Deva ve Gelecek partileri de kendilerini ‘Millet İttifakı’na yakın konuşlandırdılar. ‘Millet İttifakı’ CHP’nin Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olması ile başlayan klasik CHP’den farklılaşma sürecini biraz daha hızlandırdı.
Bunda, geçmişi yüzünden kendisine oy vermeyen geniş kitleye oyu yüzde 20-25 oranına çakılı kalmış CHP’yi cazip gösterme çabasının etkisi var. Zaten o çabalar sayesinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerde oyunu artırıp adaylarını seçtirmeyi başardı Kemal Kılıçdaroğlu CHP’si…
Günümüzdeki CHP’nin eski CHP’den farklı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Partisi ittifaklardan biri içerisinde yer aldı diye o partinin geleneksel seçmenlerinin yine aynı istikamette oy kullanacakları bir varsayım. Biraz zayıf bir varsayım ama. İttifakların çekim alanı olduğu gibi kaçışa sebep olabileceğini de görmek gerekiyor. Zaten öyle olmasaydı, son seçimlerde iktidarını sağlamlaştırmış ve liderini cumhurbaşkanı seçtirmiş AK Parti ‘Cumhur İttifakı’na yeni ortak arayışına çıkar mıydı?
Belli ki, ‘AK Parti + MHP’ oyları tam olarak ‘Cumhur İttifakı’na sevk edilemiyor.
HDP’nin iki ittifakın da dışında kalması yalnızca öteki partiler tarafından dışlanmasına bağlanamaz; ittifaklar dışında kalan HDP, taraflardan biriyle ittifak ortaklığı yaptığı takdirde çeşitli sebeplerle müttefiklerini beğenmeyen tabanını kaçırabilecekken, dışarıda kalarak kendisine 60-80 arasında milletvekili kazandıran yüzde 13’e kadar varan seçmen kitlesini yanında tutabiliyor.
Saadet Partisi ise oyu az olduğu halde ittifak sayesinde Meclis’te temsil edilebiliyor.
Saadet Partisi’nin seçmen kitlesi hak ettiğinden daha az; ancak özgül ağırlığı temsil ettiği kitle ile mukayese edilmeyecek kadar fazla. Bunda Temel Karamollaoğlu’nun savunduğu ilkelerin ve kendisinin ilkeli duruşunun büyük payı var. Saadet’in şimdi bulunduğu taraftan karşı tarafa geçmesi, Milli Görüş’ün kayıp hanesine yazılacağı için, basit bir yer değiştirme sayılamaz. Olursa buna ‘kimlik değiştirme’ denilebilir.
Görüşmenin anlamı
Şimdiki görüşmeler, bana, Saadet Partisi’nin oylarına talip olma amaçlı bir arayış gibi gelmiyor. Ardından başlayan tartışmalar parti içerisinde görüş farklılığı olduğu hissini doğurdu; bu da seçimle iş başına gelmiş genel başkanının ve Saadet Partisi’nin alınan oyların çok üstüne çıkmış etkinliğini zayıflatıyor.
‘Milli Görüş lideri’ bu durumu görmüyor olamaz.
Uzunca bir süredir seçilmiş milletvekillerini gerektiğinde hepsi aynı yönde oy kullanacak parmaklar olarak gören bir anlayış siyasete hakimdi; şimdi de birisi istedi diye beğenmeseler de seçmenleri işaret edilen partiye oy verecek hazır kıtalar olarak görme anlayışı mı zorlanıyor?
Kamuoyu yoklamalarına sıkça baktığım için bunun tutacağını sanmam…
Saadet Partisi ‘Cumhur İttifakı’na geçebilir elbette; acaba MHP bunu ister mi, işte bundan o kadar emin değilim.
ΩΩΩΩ
Kadın , kahvaltı esnasında hiç bir şey söylemeden kocasının kafasına tavayı geçirivermiş ! Neye uğradığını şaşıran adam bir yandan kafasını ovalarken bir yandan da şaşkın şaşkın karısının yüzüne bakarak,
– Yahu , hayırdır deli mi oldun , nedir bu !
– Dün pantolonunun cebinde Birsen yazan bir kağıt vardı ,bu tava onun için !
– Hay Allah müstahakını versin , yahu o oynadığım at yarışındaki favori atın ismi !
Kadın hiç beklemediği bu cevap karşısında mahçup olur ve hata yaptığını kabul ederek kocasından özür diler.
Ancak ertesi günü yine kahvaltı esnasında kadın, yine kocasının kafasına tavayı geçiriverir , bununla yetinmez ,bir sürahi dolusu suyu da kafasına boca eder ve arkasından da ilave eder,
– Bu gün senin atın telefon etti de .. !!
Herkese selamlar ,iyi akşamlar
kovit 19 a hala inanmayan bir oran varmış ülkemizde.
bunca hastaya, bunca ölüme rağmen.
yolsuzluk ve israfa inanmayan bir oran da var.
bunca çalıp çırpmaya, bunca ihtişama rağmen.
aynı kişiler olsa gerek.
mantık aynı çünkü…
Aynı oran ABD de ne acaba veya Hollanda da.
Bizde hepsinden daha az ve kurallara hepsinden daha fazla riayet ediliyor.
İşte bizim bu halk varya demokrasiyi hak etmiyor.
Bunlar cahil cahil.
Bidon kafalı,karnını kaşıyan bunlar.
Bunların oyu ile bizim oyumuz bir mi?.
eğitim şart. ?
lakin akp haklı olarak eğitim seviyesi yükseldikçe bizim oylar düşüyor diyerek eğitim seviyesini sürekli düşürüyor. Daha çok cahil, daha çok fakir, daha çok bidon kafa. ?
Ne olacak halimiz ☹️
Yani dediğinizle çelişiyor
eğitim artıkça Covid e inanç azalıyor gibi.
Anladığım yeni cephenizden artık çelişkilerin bir önemi yok.
Siz en iyisi bildik repliği tekrarlayın.
Millet aç aç
tabi ki çelişki yok.
eğitimli olanlar aşıyı sorguluyor, israfı sorguladıkları gibi.
cahiller hastalığa inanmıyor, yolsuzluklara inanmadıkları gibi.
millet aç aç ben hiç yazmadım,
hep siz yazıyorsunuz.
bunca israfın ve yolsuzluğun sonuçları er geç olacak haliyle.
deniz bitmez diyorduk o da bitiyormuş.
dediğinize göre cahiller araştırmadan inannıyor olmadığına ama batının okumuşu aratırıp ve inanmıyor.
İkisi de inanmıyor ama bizimkisi cahillikten onlar bilgiden olduğu pat diye anlaımışsınız didem hanım.
Bu araştırmacı kafa ile 3-5 rakam rica ediyorum basit bir araştırmadan
Millet aç aç
yıllarca insanlara ”gözünle görmediysen inanma diye cevap ver!” telkini, bir tür bilemediğimiz ikna yöntemi ile covit 19 salgını da bela oldu bumilletin başına. ve yine çıktı
karşımıza: inanma!
yollu.. inanma
yolsuz.. inanama
işsiz.. inanma
parasız.. inanma
kapandı.. inanma.
çok şükür şimdilik sadece inanma!
birde: Yalaannn! kelimesi çıkmaz inşallah.
MHP son 4 buçuk yılda yaptırdıklarını, 350 millet vekili ile iktidarda olsaidi dahi yapamazdı.
Aynı örnek Perinçek giller içinde geçerlı, Çünkü, dünyada! Uygur Türklerine “TERÖRIST” diyen iki ülkeden biricisi Çin ikincisi Tayyip Cumhurriyet’i…!!!!
Sayın K Mollaoğlu, kendi menfaatları için her zaman Tükürdükler’ini yaliyanlar ile asla ve asla bir araya gelmez! + Heleki Bahçeli ve Perinçek’in emrlerin’den çıkmayan Dünya ve kendi vatandaşları ile kavgalı! Birisi ile mümkün değil..
Troller kayıp’lara karışınca kalan bir kaç kırıntı fena halde sıkımışlar.:)))
Hele Uygurlardan nefret eden Kominist ve Katıl Çin için Uygurların sorun olduğunun savunan bir zamanlar tanımadığı Uygur’lari ve geleneklerini havuzda ballandıra ballandıra anlatanlar burada cırıt atmaya devam ediyor.
Yalnız attikları ok T.C ine saplaniyor.
Çok bilmişler yaaa.:)))
Firen patlamaya görsün! Patlamış fireni kimseler durduramaz.
The cemaatin (!) militanlarından Emre uslu derki :
“Yani cemaatteki “bir şey olacak bu süreç bitecek” beklentisinin yansıması. Aynı beklenti Cemaati darbe sürecine iten nedendi. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum ama kimse duymuyor. Adım adım kurulan bu zulüm düzeni tek seferde bitmez. Bir mücadele bir süreç alır kolay bitmez”
Hadi kriptolar ve ateyizler buna da birşey desin
ABD deki papaz “17-25 Aralık’ı yapanlar içimizdeki hainlerdi!” demiş.
Hadi bakalım yolsuzluk diye tepinenler ve ateyizler buna da bir cevap versin.
Onu Bahçeli’ye soracaksın. Saat duruyor orada. 17:25’e kurulu. Saatini bekliyor herhalde. İnkar ettiğini tövbe ettiğini duymadık çünkü. İstifa eden bakanlardan da duymadık inkar edeni. Köşelerine çekildiler sessiz sedasız. Yargılanmaları ve aklanmaları gerekirdi normalde. Bir tanesi uzak diyarlarda büyükelçi oldu diye duyduk. Hani şu makaracı olanı. Birisi de hatta ne yaptıysam reisin haberi vardı diye beyan verdi. Yani çık çıkabilirsen işin içinden.
Bu bakanların yolsuzluğu devede kulak bile değil tabii. Bir kol saati, ufak tefek paralar. Bunlara bakılmaz bile, hamudu ile götürenleri gördükten sonra.
Bazıları hakan fidan kumpasında
Bazıları 17-25 de
Bazıları mit tırlarında
Bazıları 15 Temmuz la
ahmaklıklarını anladı
Sözüm bunların ajan olduklarını geç anlayana değil
bazıları hala ABD kucağındaki bir örgüte ajan dememekte ısrarcı
Ne yaparsın “no haşhaş no vitamin “
Diyeceğim ama haşhaşı çeken çekmiş
ABD ajanlığının örtmek için kimsenin hayır diyemeceği yolsuzluk kılıfı.
Bunlar yolsuzluk yapıyordu da hepsinin aynı gün mü çıktı yolsuzlukları.
Nasıl oluyor da FETÖ nüün elemanları polisleri aynı belgeleri alıp ABD deki yargılamalara götürüyor.
Yahu ben ajansınız diyorum adam yolsuzluk diyor.
Papazınız ABD nin kucağında 180 ülkede islama hizmet etsin diye mi tutuluyor
Erdoğan nefreti insanları ne hale getiriyor, anlaşılır gibi değil, sayın yazar nerede ise HDP ile saadet partisini aynı kefeye bile koymaya hazır durumda, yeter ki Erdoğan’ın mağlubiyetini görsün.
Erdoğan nefreti ile ne alakası var. İnsanlar işsiz, aşsız, torbada ekmeğe muhtaç. Yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek kur. Devletin hazinesi tamtakır. En son Erdoğan’ın haberi oluyor da damadı postalıyor. Bu kadar yıkımdan sonra hala tek adam mı? 20 yıl yetmez mi tek adam? Yaşıtları çoktan emekli oldu. Gitsin torun baksın artık.
Biden ABD’nin kritik bakanlıklarına 3 Türk kadın atadı
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/abdnin-kritik-bakanliklarina-3-turk-kadin-atandi-331380h.htm
Bu yazı, Süleyman Karagülle tarafından, Fehmi Koru’nun 28.01.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/13167/SonEk/0/Suleyman-Karagulle/ERDOGANIN-ZIYARETLERI
…
Ve
https://www.akevler.org/AkevlerSeminerler/1239/SonEk/1/Kasas-Suresi-Tefsiri-26-28-Ayetler
https://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/13166/SonEk/0/Resat-Nuri-Erol/Somuruyorum-ben-kapitalizm-Ve-TEDAVI-8
İttifaklar önemli ama sizin de yazdığınız gibi her ittifak olayında oylar blok olarak bir araya gelmiyor. Benim esas belirtmek istediğim KHKlıların sayısı ve oyları. Her khklı benim gibi aile ve çevresini ikna edebiliyorsa gelecek seçimlerde kesinlikle belirleyici olacaktır. Daha önce cumhur ittifakına destek veren (abartmıyorum) 100e yakın oy, başıma gelenler yüzünden, artık başka yöne, hakkımızı kim savunursa ona yönelecektir. Yaklaşık 300bine yakın mağdurun etkisini siz hesaplayın. Sanırım birçoğu benim gibi terörü, teröristi, darbeyi, darbecileri lanetleyen insanlardır.
Bu gibi ülkelerin başına ne geldiyse sizinde dediğiniz ama hala daha geniş bakamadığınız şeyler yüzünden gelmedi mi?
…hakkımızı kim savunursa…
Çalsın ama yapsın..
Bizden canıımm..
Oysaki,
Doğruyu hakikati kim savunursa, çalmadan çırpmadan kayırmadan haksızlık hukukuksuzlk yapmadan en iyiyi yapsın/ yapanı seçeceğim,
Kul hakkı yiyen, yanlış yola düşen bu millete ve vatanına ihanet eden kim olursa olsun
Bizden değildir demeyi tercih etse insanlar, 300 değil 80 milyon insan belki de daha iyi yaşar.
Beni anlamamışsın kardeş. Çalmaya çırpmaya karşı olduğumdan, yalakalık yapmayıp dik durduğumdan khklı oldum. Tanıyan herkes çizgimin Şehit M. Yazıcıoğlu çizgisi (şimdiki bbp gibi değil) olduğunu bilir. Senin dediğin gibi düşünseydim şimdi çook üst mevkide bir dünyalık sahibiydim, değilim çok şükür…
Çıkarlar çıkmazlar menfaat lemezler yerler yemezler..
Hele hele bir partinin dava kelimesini övünç kaynağı olarak göstermesi, aynı kişilerin ertesi gün başka bir partiyi diş güçlerle yada ismilazım değillerle irtibatı var bir gizli emelleri var diye yoketmeye çalışması benim aklımın aldığı şeyler değil.
Fakat bir partinin ben x partisinin olduğu yerde durmam, ortaklık ta yapmam prensibini olumlu karşılarım. Bir kararıyla ülke kaderini yönünü değiştiren kararlar gördüm.
Partileri bir kişi sürükler görünsede, aslında partilerin o bir kişiyi kullandığı dillendirilmez.
Önce mevcudu indirmek, bir plan proje ile yöneten kısmında olabilmek. Tek başına değilsen ortaklarınla ortak paydada buluşabilmek anlaşabilmek.
En önemlisi kaynak bulup yönetebilmek..
Bunları yapmak için gerekli olan omurgadır. Omurga bir yamulup eğildimi ağır basan tarafa devrilen ağaç gibi devrilir gidersin.
inanç merkezli düşünmek, yada bir ülkü etrafında birleşmek, laik bir düşünceyi iyi görmek, liberal ekonominin en iyi olduğunu ispatlamaya çalışmak başka şeydir,
Şu meşhur dış güçlerle ittifak yapıp, denize düşen yılana sarılılır, senin düşmanın benim dostumdur gibi hatalara düşersen zaten yılan seni çoktan ısırmıştır. Sende yok olur gidersin, ülkeyi de belki batırırsın.
Hiçbir parti parçalanıp bölünmez, daha da çoğalmış demektir. Burada önemli olan o parçaları merkeze çekecek bir mıknatıs olmasıdır. Aynı şekilde düşünen iki partinin
bir çatı altında durmak gibi bir zorunluluk hissetmesi hata olabilir.
Ayni yöne bakan iki partinin bir masa etrafında bir araya gelmesi marifettir.
İşte isin de kazanmanın da yolu bu ince çizgiyi anlayabilmek tir. Parti ismi vermekten çekinsemde anlatmak için iki örnek:
C partisi +H partisi ikili ittifak yapar, sonra C+i+D+G +S ve baska partileri bir masa etrafında ve prensipte anlaşabilirler. Ya da,
A partisi +S partisi+ ve başka partiler ittifak yapar, M partisi ile masa etrafında ve prensipte anlaşabilirler.
Bu sistem neyi amaçlamıştır, amacın hangi aşamasındayız kimse bilmiyor fakat,
Bilinen birşey var ki oda: eski çamlar bardak oldu, artık yeni şeyler söylemek lazım.
Saadet Partisinin görünen lideri/genel başkanı Karamollaoğlu “gömlek değiştirecek” mi? Değiştirecekse, çok uzak ta değil, daha çok yakın geçmişte, 24 Haziran 2018 seçimi arifesinde ve daha sonrada devam ettirdiği ilkeli duruşunu nasıl izah edecek/edeceğiz?. Siyasi partiler, çıkarını hangi ittifakta görürse oraya gidebilir gitmesine de “ilkeler” ne olacak peki? Bu kadar mı hızlı değişir ilkeler, konjonktürel ve hesabi olarak?
MHP, Saadet Partisinin Cumhur ittifakta yer almasını ister mi? sorusuna “Neden istemesin canım; SP’nin AK Partiyi dönüştüreceğinden mi endişe edecek MHP, edecekse de bu endişesi, ilerideki seçimi kaybetmesi korkusundan daha korkunç olamayacağından kabul edecektir, hem de biraz milli, hamasi ve “dava ortaklığı” soslu hoşamedi ile buyur edilerek kabul edecektir.
MHP’nin gönlü İYİ Partinin Cumhur ittifaka katılmasından yana ama olsun, fazla mal baş kırmaz; SP’nin ittifak içinde yer alması ittifakın seçimi kazanmasını garanti eder
SP’nin mevcut oy oranı, Cumhur ittifakın şimdiki kamuoyu yoklamalarında görünen oy oranını artırır da yüzde 50+1’in üzerine taşır mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hesabı bu olmasa gerek ki; bu hesabı tek seferde sağlayacak oy miktarı İYİ Partide olduğu halde Erdoğan neden İYİ Partinin değil de oy oranı daha az olan küçük partilerin kapısını çalıyor? Cevabı Koru’nun da değindiği gibi “özgül ağırlık”.. SP’nin oy oranı az olsa da “özgül ağırlığı” muhafazakar seçmen nezdinde daha etkili ve Cumhur ittifak dışında adres arayan farklı partilere dağılmış bu seçmen, SP’nin ittifaka girmesiyle Cumhur ittifakta toplanır tezine hareket kazandırılmaya çalışılıyor.
Bu tutar mı peki? Karşı ittifakın durumuna bağlı bir de ekonominin iyileştirilmesine…
Yeni bir ittifak denemesi de var…Millet ittifakını lağvedecek… Hesapları tamamen HDP’nin varlığı bozuyor. Ateşten bir kor gibi, kim eline aldıysa onu yakıveriyor. Düşünün, HDP’nin olmadığı bir seçim, ittifaklar ne kadar da kolay gerçekleşir…
İYİ Parti, DEVA ile Gelecek Partisinin yeni bir ittifakı oluşturduğu, CHP’nin gönüllü katıldığı ve HDP’nin dışarıdan destek verdiği bir ittifak modeli…CHP’nin HDP ile olan ilişkisini bertaraf edecek…Hesabi olarak mantıklı, tutar gibi de gözüküyor.
Adı ne konsa da, kimlerin ve hangi partilerin katılmış olduğu muhalif ittifakın bilmesi gereken şey, seçime mevcut yeni sistemle girileceği, çözmesi gereken şey ise; her kesimden oy alabilecek, güven veren, devlet ve siyasi tecrübesi olan bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemesi ve onunla seçime girmesidir.
ABD ile ÇİN bile ittifak yapabilir, yaparlarsa da bu beni hiç şaşırtmaz.
https://turkish.aawsat.com/home/article/2768166/shui-qing-guo-bassam/%C3%A7in-ve-abd%E2%80%99nin-as%C4%B1l-d%C3%BC%C5%9Fman%C4%B1-aralar%C4%B1na-giren-%C3%BC%C3%A7%C3%BCnc%C3%BC
Saadet Partisi Eski Genel Başkanı Mustafa Kamalak’tan İktidara: “Vebali Büyük Olanla İttifak Olmaz” https://www.youtube.com/watch?v=eRn_lolSA-w
osmanlıcılık, müsülmancılık, ihvancılık, siyasal islamcılık,
hepsi çakıldı.
geriye ne kaldı?
yolsuzluklar, israflar,
neredeyse her konuda bulunduğu ligden düşen,
neredeyse her konuda gerileyen bir ülke.
katar ve azerbeycan dışında neredeyse her ülke ile sorun.
şimdi,
saadet partisi cumhur ittifakına katılır mı?
bir akıl tutulması yaşarsa, katılır.
ben kararsız bir seçmenim. oyumu kime vermeyeceğim konusunda kararım kesin ve net. lakin kime vereceğim konusunda partileri izliyorum. saadet partisine oy verebilmem kuvvetle muhtemeldir -illa- cumhur ittifakına katılmadıkça.
daha önce de yazdım, akp uzun zamandır akp değil, kuruluşundan gelen kimsesi kalmadığı gibi, kuruluşundan gelen değerleri de kalmadığı gibi, kuruluş adından getirdiği adalet ve kalkınma da kalmadı. elinde sadece iktidar gücünü tutuyor.
ittifaklara partilerin katılmasına aslında karşı değilim, yumuşak geçiş için doğru bir adım olabilirdi ama tabanlar bu kadar kutuplaşmışken hadi cumhur cemaat hoppala geçişler mümkün olabilir mi? biri diğerine chp kuyruğu, hdp davulu diyor, diğeri yolsuzluk ve israfla suçluyor sonra hadi sarılıp öpüşelim, hadi elele tutuşup seçime gidelim hadi birbirimize oy verelim olur mu? olursa soytarılık olur.
keşke akp bunca teveccühe, desteğe, yıllarca iktidarda kalmasına kendi çıkarları yerine bir parça millet için çalışsaydı da bunca gerileme yaşanmasaydı, bunca bölünme olmasaydı. oy için kimsenin ayağına gitmeleri, makam peşkeş çekmeleri gerekmezdi. millet yeterdi.
Demek ki neymiş! basına yansıyan anketler sipariş
İniş aşağı bir gidiş olduğu görülmekte bunundan önüne geçileceğini hiç sanmam.
Son kullanma tarihi geçenler uzatmalara oynayanlar sağlıklı karar verebileceklerini hiç sanman artık onların hedefi, yapacakları icraat sadece yerini koruma amaçlı olur.
– Artık seçimle gelen yöneticilerin iki dönemden fazla seçilmemesi kanaatindeyin bu görüş toplumda da dile getirilmekte.
Siyasette yön değiştirmeler ise toplum tarafından kabul gören bir davranış değildir. Öyle olsaydı dün dündür bugün bugündür mantığı devam ederdi.
Artık halkımız dürüst siyasetçi arıyor var mı derseniz en azından kötünün iyisini arıyor.
Şeriatçı Dede ile CHP yi aynı çatı altında birleştiren “Hokus Pokus” cular.
Saadetin ne işi var Laikçi Teyze lerle
Bunu bile laf cambazlıkları ile gözden kaçarmayı başarabiliyorlar.
Devir algı devri olmuş.
Vah ki ne vah.
siz gidin CHP nin günahlarına ortak olun.
Vakti zamanında CHP ile MSP nın, Ecevit ve Erbakan önderliğinde koalisyon yaptığını bilmiyorsun anlaşılan. Trollün de akıllısını görmek istiyoruz bu sitede. 😉
Koalisyon ile ittifak arasındaki farka bir bak istersen
Bu ittifak sayesinde CHP ilk kez Elazığ’ı gibi illerden MV çıkardı
CHP Tüm belediye başkanlıklarını alırken IYI parti bir ili bile alamadı
Koalşsyonda kendi partine oy verirken
Örneğin IYI partililer gidip. İstanbulda HDP Li terörşstlere makam dağıtan adamları işbaşı yaptırmıştır
Kolay gelsin ittifakınız laikçil teyzelerle
Daha fazla ortak noktanız varsa ne diyeyim
Akılllı trol biz akılsızız.
Erbankan ın yaptığı koalisyon ittifak değil.Akıllı trol (biz akılsız troluz ya)
CHP ile Saaedtin ortak yönü uydurulmuş bir “Güçlendirilmiş başbakanlık” neyse o
Onun ne olduğunu da kims bilmiyor .
Pardon HDP ile ortak anayasa yaparken basıldılarda herşey ortada iken bile sahip çıkamadalılar.
Sahi CHP ile Laikçi teyzelerin ortak noktası nedir.
Bir anlat bilelim akıllı ama trol olmayan kişi
saadet cumhura can suyu olursa, gecmisten gelen, devam eden ve gelecekte olmasi muhtemel hatalarada ortak olmus olur. oysa saadet kendi ilkeli cizgsinden vazgecerse kendisindenden vazgecmis olur. HAS parti olur.
Bitkisel hayat için kullanılan bir tanım var: Hayat fonksiyonlarının geri döndürülemez derecede ve biçimde yitirilmesi.
Daha önce de değişik şekilde dile getirdim.
İktidar varoluş nedeni olan sorunlarıarı çözme yeteneğini de geri döndürülemez derecede bizzat kendisi sıfırladı.
Bunu ne şekilde neden nasıl yaptı ayrı bir konu.
İktidar kuruluş koduna ve moduna dönemez.
Örneğin Osmanlı bir hayal. Tüm Dünya birleşme geri getiremez. Osmanlı adı altında getirdiğini iddia etse de bu başka bir şey olur.
Artık iktidar sosyoljik açıdan ömrünü tamamlamıştır.
Sorun çözmek bir yana, sorun üreten tüm iktidarlar ömrünü tamlamıştır.
MHP yi niye ilgilandirsin ki. farklı alanlarda istihdam edildikten sonra iki partinin birbirinden rahatsız olacağını zannetmem. hem zaten bu görüşme Devlet Bahçelinin onayı alındıktan sonra gerçekleşmedi mi. önemli olan “dava’nın kutsiyeti”. dava uğruna taraflar bir takım tavizler verebilirler. bana da pek mümkün görünmüyor ama bu biraz da Erdoğanın ustalığına kalmış bir şey. göreceğiz, bakalım iki cambazı aynı ipte oynatacak kadar ustalaşmış mı? asıl sürpriz “Erdoğanı tasfiye edecekler, biz o zaman Erdoğanın yanında olacağız” diyen Davutoğlu’nun Gelecek partisinin de cumhur ittifakına katılması olur.
henüz çok erken. Daha Mesut Özil sahalara inecek… maçlar seyircili oynanmaya başlanacak…tirübünler coşacak. Allah’tan ben futbol sevmiyorum.
Ali Aktaş dün yazdı burası padişahlık mı? diyerek durumun vehametine işaret etti. Haliyle bugün SP kitlesi adına bindirilmiş kıtaları sevk ve idare kabilinden ben Milli Görüşün lideriyim zannı ile fikir beyan eden zevatın tabiri caiz ise milli görüş polit bürosunun, taban kitle üzerinde bir Erbakan etkisi oluşturamayacağı aşikardır. Erbakan bile ileri yaşına rağmen Has parti olayında tahterevalli ile sahaya inmek zorunda kalmıştı ve ahir ömründe siyasi nutuk irad etmek zorunda bırakılmıştı. Daha sonra denenen nesebi yakınlık dahi tutmadı haliyle liderlik bana tevarüs etti söylemi de tutmayacaktır. Temel Karamollaoğlu holiganların tabiri ile şeriat baba ilkeli ve babacan yumuşak üslubu ile ortaya koyduğu prensip gülleleri ile müptezeller kalesinde daha çok gedik açacaktır. Açması elzemdir, yoksa daha bu yağmurda çok ıslanmak gerekecektir.
Devlet bey SP konusunda açık ve net destek verdi ve verir.MHP için mevcut sistemin devamı ve terörle tavizsiz mücadele çok önemli.bu devam ettiği sürece sorun yok.kaldıki devlet bey hain olarak gördüğü iyipartiyi ittifaka davet etmiş SP den ne rahatsızlığı olacak?Numan bey SP GB iken Erbakan hoca MG lideriydi.Son söz Erbakandaydı o vefat etti camia Asiltürk e biat etti.SP ittifaka katılınca oyu artar ve ittifakın oyuda SP nin kinden fazla artar.
Yoruma kapalı.