Ne zaman markete yolum düşse gözüm ilk önce hemen girişe yerleştirilmiş gazeteler ve dergilerle ilgili bölüme kayar. Ülkede çıkan küçüklü büyüklü gazeteler ile her ilgi alanından dergiler o bölümde yer alıyor çünkü.
Gözlemim pek iç açıcı değil.
Sabahları gittiğimde o köşede her gazeteden kaç adet varsa geç saatlerde uğradığımda da pek az farkla aynı sayıda gazeteyle karşılaşıyorum.
Market müşterileri açısından gazetelerin bir cazibesi olmadığı anlaşılıyor.
Her köşe başında gazete satsınlar diye açılmış bayiler zaten çoktandır ya kapandılar ya da ürün değişikliğine gittiler.
Gazete bayileri yine var, ancak çoğunda gazete satılmıyor artık.
Satışlara son darbeyi korona indirmişti; kapanma günlerinde ‘‘İsteyin, gazetenizi evinize kadar getirelim’’ kampanyaları açan medya grupları oldu, fakat o kampanyaların fazla bir etkisi olmadı. Salgına kadar gazete satın alma alışkanlığını sürdürenlerden önemli bir bölümü o süreç içerisinde bağımlılıklarını yitirdiler.
Ülkemizde artık pek az kişi basılı gazeteyle her gün yüz yüze geliyor; satın alan ise ondan daha da az.
Dağıtım şirketinin tiraj verilerine baktığınızda bu tespitimin yanlışlandığını görürsünüz.
Ben yanlış değilim, verilen rakamlar yanlış.
Hiç usanmadan basılacak gazeteler hazırlanıyor, matbaaya verilip basılmaları sağlanıyor, dağıtım şirketi basılanları satacak köşelere ulaştırıyor, ancak pek az gazete kendilerini satın alacak okurla buluşabiliyor.
Pek çok insan günlük haberleri televizyonlardan alıyor, illa gazeteye bakacaksa bunu internete erişerek yapıyor.
İnternet gazete okumayı artırdı, ancak gazetelerin satışlarını müthiş azalttı.
Dünyanın belli başlı ülkelerinde de gazete satışlarında büyük düşüşler yaşanmadı değil, yaşandı; rakamları çekinmeden açıklandığı için ABD’de yüzlerce gazetenin kepenk indirmek zorunda kaldığını biliyoruz.
Her ülkede belli başlı gazeteler bu yeni durumla baş edebilmek için yeni yollar arayışına girdiler.
Ses getiren gazetecilik olayları çoğaldı ve bu da gazetelere ilgiyi artırdı; kendilerine güvenen gazeteler internet erişimine duvar koyup okuyandan para almaya başladı. En önemli haberleri, araştırma yazılarını ve yorumları o gazetelerin yalnızca para ödeyen aboneleri okuyabiliyor.
New York Times ve Washington Post gibi gazetelerin basılı nüshalarını her gün bayilerden alanlardan çok daha fazla internet abonesi okuru var.
Bizde de paralı internet aboneliği için bir-iki deneme yapıldı, fakat tutmadı.
Cebinden para fedakarlığı yapması istenecek okura buna değecek özel haberler ile cazip araştırmalar ve okunması şart köşe yazıları sunmak gerekiyor çünkü.
İnternet icat oldu, gazetelerimizi vurdu; korona salgını çıktı, en fazla gazete satışlarını etkiledi.
Son darbe tasasrruf genelgesi
En az bu ikisi kadar sert darbe ise, şu günlerde, bir başkanlık kararnamesinden geldi.
Gazeteleri basılı halleriyle her gün görebilen az sayıda insan var ve bunların çoğu çeşitli devlet dairelerinde görevli olanlar. Devlet memurlar okusunlar diye dairelere gazete satın almaları için ödenek ayırır. Bunlara basın jargonunda ‘takım gazeteleri’ deniliyor.
Eskiden gazete satış rakamları içerisinde pek fazla bir anlam taşımazken ‘takımlar’, son yıllarda vazgeçilmezlik kazanmıştı.
Cumhurbaşkanlığı tasarruf tedbirleri kararnamesi bu kalemi bir çırpıda tırpanlayıverdi. Bundan böyle yalnızca devlet dairelerinin görevleri basını izlemek olan bölümlerine gazete satın alınabilecek; en tepe görevliden en yerel olanına kadar hiçbir devlet görevlisi bundan böyle gazete yüzü göremeyecek.
Gazete satın alınması yasaklandı çünkü.
Küçülmesi tavsiye edilen porsiyonlarla birlikte gazetelere de tırpan vuruldu.
Ne olacak şimdi?
İnternete gazetelerini yerleştirerek kendi elleriyle kendilerini basılan nüshalarıyla rekabete zorluyordu gazeteler ve buna rağmen yüz binin üzerinde satılabiliyorlardı.
O sayede bir medya grubu bir milyar dolara yakın bir değerle birkaç yıl önce el değiştirebilmişti.
Korona basını vurdu, o yetmedi tasarruf genelgesi kalan umutları yok etti.
Acaba son zamanlarda gazetelerin etkisizliğinden sürekli şikayet edilmesiyle yeni genelge arasında bir ilinti var mıdır?
Türkiye’de gazetelerin büyük bölümü AK Parti iktidarından memnun, her gün iktidarın icraatlarını anlatmayı görev biliyor; ancak iktidar partisi kendisini destekleyen gazetelerden memnun değil ve icraatlarını yeterince desteklemediklerini, bunu bir türlü başaramadıklarını düşünüyor.
Yalnız düşünmekle de kalmıyor, son zamanlarda bu durum sıklıkla telaffuz edilen bir şikayet konusu haline dönüştü.
Sorum bu gerçekle ilgili. Bir cezalandırma söz konusu sanki.
Bilemem. Bildiğim, bu son tasarruf genelgesinden sonra, gazetelerin de masrafları azaltma yoluna gitmek zorunda kalabileceği.
Üzücü bir durum tabii.
Marketlere gidip gazete ve dergilerin sergilendiği bölüme baktığımda bazılarını orada görememe hissini tatmak istemem.
ΩΩΩΩ