Washington Post gazetesi (WP) Donald Trump’ın Beyaz Saray’a taşındığı ilk günden başlayarak orada kaldığı her gün yaptığı konuşmaları, attığı Twitleri takip edip doğru olmayan iddiaları belirlemek üzere bir editörünü görevlendirdi.
Ben bir devlet yöneticisine yakıştıramadığım için ‘doğru olmayan iddia’ diyorum, ama Amerikalı meslektaşlar lafı benim gibi eğip bükmüyor ve onlara ‘yalan’ demekten çekinmiyorlar.
Editörün tespitlerine göre, Trump, 20 Aralık tarihine kadar, başkanlıkta geçirdiği 700 gün içerisinde, tamı tamına 7 bin 546 doğru olmayan veya yanlışa sürükleyen iddiada bulunmuş…
Gün başına 11 yalan düşüyor.
WP haberini kaçırmışım, New York Times (NYT) yazarı Thomas Friedman’ın ABD başkanının ‘idam fermanı’ sayabileceğiniz son yazısını okurken bu bilgi karşıma çıktı.
Thomas Friedman ülkemize de uğradığı ve hakkımızda yazdığı için, bu arada kitapları da dilimize çevrildiğinden bizde de ismi bilinen bir gazeteci. Bir keresinde benimle de görüşmüştü. NYT ona önemli olayları izleyebilmesi için istediği zaman arzu ettiği yere gitme serbestliği -ve tabii maddi imkan da- sağladığından, ilgi çekici yazılar kaleme alabiliyor Friedman.
Trump’ı sevmeyenler kervanına en son katılanlardan olmasının sebebi de ABD’den çok başka ülkelerde vaktini geçirmesi olabilir.
[Yazısının girişinde ‘‘Şu ana kadar Trump’ın görevden alınmasından yana değildim; ülke için en doğru olanın, onun geldiği gibi -sandık yoluyla- gitmesi olduğuna güçlü bir biçimde inanıyordum’’ diyor. Şimdi kanaati değişmiş, bir an evvel gitmesi gerekir görüşünde.]
Son yazısının başlığı şu: ‘‘Cumhuriyetçi Parti için Trump’ı kovma tehdidinde bulunma zamanı geldi.’’ Partinin öndegelenlerinin duruma müdahale etmesini ve Trump’ı istifaya zorlamasını savunuyor Friedman.
Bardağı taşıran damlanın ‘Suriye’den asker çekme kararı’ olduğunu sanmayın. Yazısında açıkça Trump’ın ABD-Çin ticari ilişkilerini yeniden ele almasına da, Suriye ve Afganistan’da asker bulundurma konusu üzerinde farklı durmasına da katıldığını söylüyor NYT yazarı.
Peki itiraz/ları hangi konularda?
Bir kere Trump’ın davranış tarzını sakıncalı buluyor. Sürekli yalan söylemesinden mutlu değil. Kararlarını almadan önce kendisine sunulan brifing notlarını okumadığı, devlet kurumlarının uzmanlarına danışmadığı, ikinci sınıf insanları göreve getirdiği, Rusya’ya olumlu yaklaşıp ülkenin müttefiklerini aşağıladığı ve her şeyi kendi merkezli gören bir egoya sahip olduğu için iki yıl daha ülkeyi yönetmesini tehlikeli görüyor.
Uzun yazının orasında burasında ‘çılgın’ veya ‘deli’ gibi sıfatlar da kullanıyor Friedman ABD başkanı için.
Trump’lı ABD politikalarını 1930’ların ABD politikalarına benzettikten sonra şu soruyu kendisine sorup cevaplıyor yazar: ‘‘O politikalardan sonra ne olduğunu biliyoruz değil mi? İkinci Dünya Savaşı…’’
O kadar tehlikeli bir adam yani.
Daha önceleri ‘‘Dönemi sonuna kadar yerinde kalsın, nasıl olsa ikinci seçimi kazanamaz’’ diye düşünürken, partisinin artık Trump’ın ipini çekmesi zamanı geldiğine inanıyor Friedman.
[Yoksa, yaptıkları sayesinde Trump’ın 2020 seçiminde yeniden seçilebilme ihtimali onu bu yöntemi önermeye sevk etmiş olmasın?]
NYT yazarının yazısını okuyunca Trump’ın deli-meli, ama bu tür davranışlarla belki de farkında olmadan bütün global dengeleri sarsabileceğini ve bu yolla hiç beklenmeyen -hayırlı?- sonuçlara sebep olabileceğini düşünmeye başladım.
Özellikle de bazılarının ‘dünya hükümeti’ saydıkları ve her dönemde Washington’da etkisini hissettiren Council on Foreign Relations (CFR) kuruluşunun başkanı Richard N. Haass’ın da Trump’a alenen saldırıya geçtiğini fark ettikten sonra.
Haass’ın attığı son Twit’lerden biri şu:
’’İsrail Suriye’ye havadan saldırıyor, Suudlular Yemen’de savaşı sürdürüyor, Türkiye Suriye Kürtlerine saldırıya hazırlanıyor, Esad hala işbaşında, IŞİD yenilmiş filan değil, İran bölgedeki gücünü artırıyor, Rusya ise en etkili yabancı güç olmakta: Amerika-sonrası Ortadoğu’ya hoş geldiniz.’’
CFR’nin uygun gördüğü düzeni bozduğu neredeyse kesin Donald Trump’ın; dünyamızı tehlikelere daha açık hale getirdiği de…
Bundan bir hayır doğar mı?
Galiba bu sorunun cevabını yaşayarak öğreneceğiz.
ΩΩΩΩ