Türkiye’de siyaseti AK Parti veya CHP belirlemiyor. Bu, bir hakkı teslim yazısıdır…

37
Reklam

CHP’nin de adayını belirlemesiyle birlikte, önümüzde sadece 50 gün kalmış olan cumhurbaşkanlığı seçiminde, oylarımızı talep edecek adaylar tablosu biraz daha belirgin hale geldi.

Bu seçime, 100 bin seçmenin imza atarak adaylıklarını sağlayacağı diğer figürler de siyasi kazaya uğramazsa, ülkede varlığını hissettiren bütün siyasi çizgilerin oy verebileceği çeşitlilikte adaylarla gidilecek.

Renkli bir seçim kampanyası yaşamayı bekleyebiliriz.

Tablo kim/ler/in eseri

Genel seçimde iki çatı altında buluşabilen HDP dışı partiler, bu birlikteliklerini cumhurbaşkanı adaylığı konusunda beceremediler.

Muhalefetin genel seçim için oluşturulan ittifakta HDP’yi dışlaması ile her partinin cumhurbaşkanlığı seçimine kendi içinden çıkmış birer adayla girmesi siyasi hayatımıza en son katılan siyasi oluşumun -İYİ Parti’nin- eseri.

Hiç değilse görünürde böyle.

“Görünürde böyle” demem, MHP’nin hakkını teslim etmek istememden: İlk kez halkın oyuyla seçilen cumhurbaşkanı için sandık başına gidildiğinde (2017), seçmenin karşısında MHP’nin CHP’ye kabul ettirdiği bir ‘çatı aday’ vardı; bu defa MHP seçim tarihinin erkene alınmasını, ilk seçim dolayımında MHP içerisinde yer alan Meral Akşener de aday sayısının çok olmasını sağladı.

İttifaklar oluşmasını da MHP’nin başarıları arasına kaydedebiliriz: ‘Cumhur ittifakı’nı doğrudan sağladığı yetmiyormuş gibi, muhalefetin ittifak kurmasını da dolaylı yoldan zorlayan yine MHP’dir.

Üzerinde düşünürseniz öyle olduğunu kabul edeceksiniz.

O halde şu gerçeği artık kayda geçirebilirim: Ortağı olduğu hükümeti erken seçime zorladığı 2002 yılından beri siyaset gündemini ve sandıktan çıkan tabloları MHP belirliyor.

2015’te yapılan genel seçimlerin ilkinde (7 Haziran) AK Parti’nin hükümeti tek başına kuramayacağı bir tablo ortaya çıkmıştı; o tabloyu değiştirmeye yarayan beş ay sonra yapılmış ikinci seçime (1 Kasım) yine MHP’nin tavrı ile gidilmişti.

Bu gerçekleri göz önünde tutarak, “Aslında iktidarda kimin yer alacağını MHP belirliyor” dersek herhalde fazla hatalı olmaz.

Fedakarlığı da göze alarak bunu yapıyor MHP. 2002’de zorladığı erken seçimde baraja takılıp Meclis’te temsil edilemez hale gelmişti; 2015’te “Bu seçim yenilenmeli” tavrı da MHP’ye 7 Haziran’da kazandığı 80 milletvekillik grubunun 1 Kasım’da yarıya (40) inmesine mal olmuştu.

Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçilir ve ‘cumhur ittifakı’ genel seçimden iktidarı elde tutacak başarıyla çıkarsa, o sonuç da yine MHP sayesinde gerçekleşmiş olacak.

Gözden kaçanlar

Bu arada, içinden yeni parti çıkaran bir bölünme yaşamasına ve toplum desteği azalmasına rağmen, ‘ittifak’ yoluyla baraja takılma tehdidini savuşturarak Meclis’e milletvekili sokabilme şansı yakalamasını da MHP’nin, unutmamak gerekiyor.

HDP’yi muhalif cephe dışında bıraktıran çiçeği burnunda parti olabilir ama, diğer muhalefet partilerinin o arzuya ciddi bir karşı çıkış gösterememesinde de kampanya sırasında MHP’nin yapacağı propagandadan çekinmenin payı mutlaka vardır.

Varlıklarına tahammül etse, kopup ayrılmalarını zorlayacak kadar dışlamasa bugün siyasi hayatımızda İYİ Parti oluşumu bulunmazdı zaten; İYİ Parti’nin bulunmadığı bir ortamda gidilecek genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kartlar çok daha değişik dağıtılabilirdi.

Bunu bile MHP’ye –daha doğrusu Devlet Bahçeli’ye- hak olarak teslim edebiliriz.

Ne demek istiyorum?

Şunu: 24 Haziran’da sandıktan ne tür bir sonuç çıkarsa çıksın, bu seçimin ne zaman, nasıl ve hangi adaylar profiliyle yapılacağını daha en baştan MHP belirlemiş oldu.

‘Oyun teorisi’ kavramını duymuşsanız bilirsiniz: Yarışmalı bir ortamda, tarafların kendileri için matematik ve mantık açılarından en kârlı sonuca ulaşmalarını sağlamaya yarayan tedbirler ve tavırlar söz konusudur.

MHP bu oyunu şimdiye kadar iyi oynadı.

En son olarak, adaylar belirlenmesinde ‘FETÖ’ endişesini devreye sokmasının da, MHP’nin genel stratejisi içerisinde bir yeri olduğunu düşünüyorum.

Durun bakalım, 24 Haziran’a kadar MHP cephesinden gelebilecek daha nelerle karşılaşacağız?

ΩΩΩΩ

Reklam

37 YORUMLAR

  1. MHP; AKP İCİNE SOKULMUS BİR TURUVA ATI DIR. AKP NİN DAĞILMASINA SEBEP OLACAK. SEÇİM SONRASI MİLLET İTTİFAKI 300, AKP 220, MHP 80 MİLLET VEKİLİ ÇIKARDIĞINI DÜŞÜNELİM. MHP BAKANLIK TALEBİNDE BULUNACAK. İSTEDİĞİ BAKANLIĞI ALAMAZSA MUHALEFET TARAFINA GEÇİP CB ERDOĞAN’I ZOR BİR SÜRECE SOKACAK. İSTEDİĞİ BAKANLIKLAR VERİLİRSE; AKP NİN TEK BAŞINA İKTİDAR OLDUĞU SURECİN SONUNA GELİNMİŞ OLUR.

      • Güleek bir şey yok gerçek bu tabi Akepeyi artık birinci parti olarakta göremeyebilirsin. görsende son dönemine geldi. artık milleti yediler birbirlerini yiyorlar şimdide

  2. Rüzgar estiği yönde yolunda ne varsa onun kokusu ile gelir, sorularda öyledir, çıkış manası itibari ile hisleri ortaya çıkarır, cevabın ne olduğu değil sorunun ne anlatmak istediği anlaşıldıktan sonra cevap verilir ya da verilmez, ancak verilmemesi sorunun cevaplanmadığı anlamına gelmez! her sükut ikrar değildir bazen sükut sükutu getirir.

  3. Sitenin editörü değişmediyse eğer, tercihleri değişmiş olmalı gerçekten. İlk zamanlar bu kadar çok yorum yayınlanmazdı. Bu durum yorumcuların şevkini kırar, siteye yapılan tekrar ziyaret sayısını da sınırlandırırdı. Yeni durum genel olarak yorumcuları da site sahibini de memnun ediyor olmalı…Ben şahsen memnunum.

    Nurdan Hanım bu sitenin en kıdemli ve sembol yorumcularından. Bence Süleyman Karagülle gibi Nurdan Hanım’ın da Fehmi Bey’le bir yakınlık bağı bile olabilir. Bence sakıncası da yok. Hissi atışmalara girmeden kendi görüşünü merak ettiğim bir soru sordum. Cevap alamadım. Mesele ikna etmek ya da ikna edilmekten ziyade bu konuya hiç temas etmeyen zihinleri biraz olsun bunu sorgulamaya davet etmek. Biliyorum ki Nurdan Hanım’ın yaptığı yorumlarla temsil ettiği önemli bir kitle var. Somut bir soru üzerinde düşünerek belki hiç sorgulamadıkları bir şeyin farkına varırlar. Belki de aynı şey benim için geçerli olur, kimbilir…

    Somut bir soruya somut bir cevabı olan yok mu 170 tane ülkede??

    • Sorunuza cevap almadınız alamayacağınızı söylemiştim. Ölçü ve karar meselesini iyi kötü biz de anladık.ne dersen ne tepki verirler hepimiz görüyoruz. Ama tahminimden çok daha az ses çıktı ki bu dikkate değer. Zaman her şeyin ilacı…Bazı okuyucular bunu ağız dalaşı addediyorsa kusurumuza bakmasınlar derim. Bir de seçimlerden sonra ölçü ve karar meselesine bakalım…

      • Sükut sükutu getirsin umuluyorsa da niyetim soruyu güncel tutmak…tabii editör izin verirse. Kısır siyasî çekişmelerden daha anlamlı sanki…

  4. Tek soru tek cevap neyi değiştirecek diyelimki ikna olmadın karşındaki değişecek mi? Diyelim ki ikna oldun sen değişecek misin? Adı Hissi kablel vuku olan görüşleriniz mi egonuzu okşayan! yoksa sizi kendi karanlık dehlizlerinizde esir alan?
    Nurdan Hanım yorumlarınız gerektiği ölçüde ve kararda teşekkür ederim.

  5. New York Times.
    Hakan Şüküre AKP yi õvme karşílíğínda Túrkiyeye davet.
    Reis satılık adam ariyor.
    Peki millet sana sormaz mi.
    Sen neden H Şükürún seni övmesini istiyorsun? Veya muhtaçsín? diye.
    Hamza bey bu konuda bir yorumu yazar mısínız.
    Benim vaktim yok onun için sizden rıca ediyorum.

    • Nurdan hanım merhaba.
      benim söyleyebileceğim tek şey, bu durum ortamla ilgili. sadece akp ya da hakan şükürle ilgili bir durum değil. Bu ülke “dönek” nitelemesinin en çok kullanıldığı ülkelerden birisi. ülke ortamını bu nitelemenin kullanılmasını gerektiren durumdan çıkarmamız gerekiyor. Tarafların olduğu ortamlarda taraf transferleri ve transfer olan taraftarlar hakkında dönek nitelemeleri sıradanlaşıyor.
      Öncelikle toplumda birey kültürünün gelişmesi, tebaadan vatandaşa dönüşmemiz gerekiyor. bundan yaklaşık 30 sene önce türkiyede yapılan bir araştırmada türkiyede gerçek anlamda sivil toplum örgütü olmadığı vurgulanmıştı. hala da yok. Tema vakfı gibi birkaç kuruluş var ki onların da kurucu veya birkaç üstdüzey adamı dışındakilerin vakfa bakışı ve vakıfla ilişkileri sorgulanmaya muhtaç. sivil toplum örgütleri olarak nitelenen sendika, dernek ve vakıflar, aslında emir-komuta zinciri ile çalışan birer “mücadele” alanı olmaktan ileri gidemedi, gidemiyor. çünkü zihinler sivil değil. Mesela sendikalar aslında işçilerin daha iyi yaşaması için değil, işçilerin solcu olması ya da mhpli olması, ya da akpli olması vb. için kullanılan bir alandan öteye geçemiyor.

      • mesela vakıflar da aynı. yardım kuruluşları bile öyle. aslında kimsenin muhtaç olan insanlara gerçekten yardım etmek gibi bir niyeti yok. bu alanlar, kendi siyasi düşüncesinin mücadele alanları olarak görülüyor. güya kimsesiz çocuklara sahip çıktığını iddia eden vakıfların hiçbirisi gerçekten çocukların iyi bir eğitim alması, duygusal ve kişisel gelişmerinin sağlanması için uğraşmıyor. onlar kolaylıkla kullanabilecekleri militan kadro kurma peşindeler. kermesler yardım için değil, kendi ideolojik düşüncelerinin gerçekleştirilmesinin aracı olarak açılıyor. Bu durum taraftarların sağcı veya solcu, islamcı veya ateist olması ile alakalı bir durum değil, tamamen birey olup olmamakla alakalı bir durum. Bir islamcı da bir solcu da bir ateistte, bir kürt de, türk de vs aslında aynı. değişen birşey yok. bu durum “ilmi, irfanı, vicdanı hür” olup olmamakla alakalı. Yani birey olup olmamakla alakalı.

  6. KİM YÖNETİYOR?
    Türkiye’de iki güç var. Sermaye ve Ordu. İstiklal Savaşı’nı Ordu ile Sermaye’nin anlaşmasıyla kazandık. Sermaye’nin şartı Türkiye’yi dinsizleştirmekti. İnkılaplar bu doğrultuda yapıldı. 1930’larda Bayar hükümeti, Demokrat Parti ve sonrakiler hep bu Ordu-Sermaye anlaşması ile oluştu ve gelişti
    Bu iki ittifak aslında geçici idi, her iki taraf zaman kazanıyordu. Önce Müslümanlar devre dışı bırakılacak sonra askerler hakim olacak veya Sermaye hakim olacak. Sonunda Türkiye’ye askerler hakim olurlar ve İslamiyet’i yeniden canlandırırlar.
    Bugün artık İslamla mücadele etme gücü kimsede kalmamıştır. Şimdi Sermaye Müslümanları birbirleri ile savaştırıyor, çatıştırıyor. Ordu da artık İslam’a karşı değildir. Şimdi Ordu ve Sermaye anlaşmış durumda, her ikisi Türkiye’de PKK ve FETO düşmanlığı yapmaktadır. Bunların tecziye edilmesi haklılığı yanında Kürkçülüğü PKK kabul etme, Risale-i Nurları, FETÖ’cüleri hapsetme hususunda ordu hatalı davranıyor.
    Kısa zamanda ülke için yararlı gibi görünen bu tutum sonunda ülkede Müslümanlarla Kürtleri birleştirir ve ikisi birden devletimizi yıkarlar. Biz Akevler’de 1960’larda bu tehlikeyi gördüğümüz için Müslüman Kürtlerle birlikte olduk. Türkiye bölünmekten böyle kurtuldu. Bahçeli’nin Kürtleri PKK’lı sayması, Müslümanları FETÖ’cü sayması yanlış siyasettir. Ordu’nun bunu desteklemesi yanlıştır. AK Parti’nin bu temele dayanarak iktidar olması yanlıştır.
    Baskı ile meclise HDP’yi sokmazsanız, yarın PKK silahla girmeye kalkışır ve bunu siz oluşturmuş olursunuz.
    Meral Akşener milletvekili olamayacak. Dolaysıyla parti başkanı da kalamayacak. Sonunda İyi Parti intihar ediyor. Karamollaoğlu da milletvekili olamayacak. Parti başkanı kalamayacak. Dolaysıyla parti Oğuzhan’ın eline geçince, sonuçta Saadet Partisi tasfiye oluyor demektir.
    Adil Düzen partisi, Gülencilerle AK Partilileri barıştıracak. Kürtçülerle Türkçüleri barıştıracak barış partisi olacaktır. Yerli Sermaye’yi de bağımsız hale getirecek bir parti olacaktır. Dünya artık, Washington veya Londra’dan yönetilemeyecek, İstanbul’dan dünyaya hizmet edilecek.

  7. Fehmi Bey, bilerek bilmeyerek ABD’nin yeni BOP prensesine tavşan aday oldu A.Gül..
    FETÖ ile arası sıcak, Anadoluda ki Kürt özerkliğinin sınırını programında çizen.. özetle “sen ne dersen o” diyen birisinin bakalım yolu nereye kadar?
    MHP’ye hiç bir şey olmaz. Bizler, vekilsiz dönemden geliyoruz. taş çatlasa 15 vekil o da bir kaç partinin ittifakıyla olmuştur. Olduğu zamanda FETÖ devreye sokulmuş, BBP yolu ile MHP’nin paraleli inşa edilmeye çalışılmıştır. Tutmamıştır.
    Başbuğ rahmetli olunca MHP’ye biçilen yön yok olmasıdır. Parti içinde küçük çaplı savaştan sonra Devlet Bahçeli, MHP’de baraj problemini kaldırmış, daha geniş kitlelere yayılmıştır. Bunun üzerine kaset operasyonuna, Koray Aydın’ın başa geçirilme planına ve en sonunda da Akşener’in başında olduğu ekiple, FETÖ kumpası ile sözde demokrasi yolu ile MHP ele geçirilmeye çalışılmıştır.
    Siz bu yaznızla şu ayaşananları MHP’ye bağlayıp millete algı yapıyorsunuz. Bahçeli, Akşener’in yolunu açacak olsa açık kalp ameliyatı olmasına rağmen parti ele geçirilmesin diye mücadele etmez, teslim ederdi. Yine, 15 Temmuzun püskürtülmesi stratejisini kurmazdı.(nasıl olduğunu çok iyi biliyor olmalısınız.)
    İddiam odur ki MHP baraj altı değil. Bunu ispatlamak içinde, AKP ve MHP ayrı vekil çıkaracak.
    Siz onu bunu bırakın Abdullah Gül bu oyuna nasıl geldi onu yazın.

  8. 1 kasım seçimlerine girerken MHP sadece üç adet miting yaptı.Şimdi düşünüyorum da bu damı planlıydı acaba?

    • Kesinlikle planlı idi. Zira Bahçeli kendisine verilen görevi ifa eden bir şahıs. 7 Haziran seçiminde almış olduğu %16 oy ile AKP nin tek başına iktidar olmasını engelledi. Bu durum Bahçeli ye verilen göreve uygun değildi zira AKP ülkeyi tek başına yönetmeli ve çöküşe giden süreçte ortağı bulunmamalı idi. Ama her nedense Bahçeli 7 Haziranda ortak olmadığı iktidara MHP muhalifleri ortaya çıktığında AKP ye ortak oldu. Zannım o ki yakında AKP nin yıkılması mukadder ve Bahçeli ye verilen görev çerçevesinde MHP ,AKP ile birlikte yok olacak. Başka türlü 7 Haziran’da AKP ye ortak olmayan MHP 1 Kasımda neden ortak olmaya karar versin

  9. Özer bey tşk ederim.nurdan rumuzlu yorumcuya sormak istediğim herşeyi harfiyen söylemişsiniz.elinize sağlık.ben de bir cevap bekliyorum.

  10. Fehmi bey, “siyaseti akp veya chp belirlemiyor” derken yazısını mhp lideri üzerine kurmuş ama hem kullanılan fotoğrafta devlet bahçeli ile meral akşenerin fotoğrafları kullanılmış hem de hdpnin ittifak dışında bırakılmasının iyi partinin eseri olduğunu belirtmiş. Yani akşenerin de bahçeli gibi, siyasi tabloyu esas belirleyen figürlerden olduğunu ima ediyor.
    Ayrıca yine fehmi bey daha önceki yazısında; “Akşener ve Kılıçdaroğlu aday olur ve yarışırsa
    AK Parti’nin itibar ettiği kalemler ve yorumcular cumhurbaşkanlığının tek kişinin hakkı olduğuna inanıyor; sadece inanmakla kalmayıp sonucun o şekilde tecelli etmesi için bayağı mesai de harcıyorlar.
    İstedikleri, her partinin kendi içinden bir adayla seçime girmesi ve mümkünse genel başkanlarını bu yarışa sokması…
    Meral Akşener adaylığını açıklayınca, en çok sevinen onlar olduysa, bundandır.
    Kemal Kılıçdaroğlu’nu da cumhurbaşkanı adayı haline getirebilseler misyonları tamamlanmış olacak” ifadesini kullanmıştı.
    Bu ifade hem akşenerin siyasi tablonun oluşumundaki etkisini hem de yapılanın aslında akpnin ekmeğine yağ sürdüğünü izah ediyor.
    Dün hdpli sırrı süreyya önderin “akşener ikinci turda akp ile anlaşacak” açıklaması ile birlikte değerlendirdiğimde fehmi beyin bahçeliden ziyade akşener için bu yazıyı yazdığı izlenimi edindim. Kuşkusuz önderin açıklamasının bir ciddiyeti yok, kimse kimsenin niyetini bilemez. ayrıca rakiplere iftira da çok bilinen bir yöntem.
    Fakat Tablo açık: devlet bahçeli sayesinde cumhur-başkanlık sistemi geldi. devlet bahçeli sayesinde erken seçim var. akşener sayesinde muhalefetin ortak aday çıkarması imkansız hale geldi ve fehmi beyin daha önce belirttiği “yani iktidarın her partinin kendi adayını çıkarması isteği” gerçekleşmiş oldu. Ayrıca da hdp dışarda bırakılarak muhalefetin ittifakı da kadük kaldı.
    Kuşkusuz akşener bunları bizim düşünemediğimiz bir takım doğrulara göre yapmış olabilir ve bu doğrular ortaya çıktığında “çok iyi yapmış” diye düşünebiliriz. Ya da değerlendirme hatası yapmış da olabilir.

    • Bence Akşener doğru olanı yaptı.
      Muhalefet partileri eğer bir çatı adayla seçime girselerdi %99 Erdoğan yeniden ilk turda seçilirdi.
      HDP nin durumu ayrı bir konu. Onların ne yapacağı belli olmaz.
      Büyük ihtimal Erdoğanı destekleyecelerinden eminim.
      Referandumda öyle olmadı mı?
      Referandumu doğudan gelen evet oyları ile evetçiler kazandı.
      HDP ile yola çıkılmaz. Onlar İmralı dan gelecek işarete bakar. İmralının ne diyeceği hiç belli olmaz. Çünkü orada bir psikopat var. Sol gösterip sağ vurabilir.
      Şimdi en azından Erdoğanın ilk turda seçilme ihtimali ortadan kalktı.
      2. turda ne mi olur?
      Büyük ölçüde HDP ye bağlı.
      Adamlar diyor ya zaten; biz anahtar partiyiz.
      Bakalım ikinci turda 2-3 senedir yumruğunu yedikleri Erdoğanı mı yoksa muhalifini mi tercih edecekler?
      Erdoğanın karşısında kim mi olur?
      İnce de olabilir Akşener de…

      • sade vatandaş. birçok gerçeği tersyüz etmişiniz. birincisi doğudan gelen oylar ayrı hdpnin oyları ayrı. akpnin doğuda epey oyu var. HDPnin akpyi desteklediğine dair daha geçerli bilgiler vermeniz lazım.
        HDPnin imralıdan gelecek işarete bakması ise sadece hdpnin değil, bütün türkiyenin ayıbı. çünkü türkiyede herkes vicdanlarını, akıllarını, irfanlarını bir başkasının emrine amade kılmış. akpliler de erdoğan ne söylerse kabul ediyor. bu öylesine böyle ki, islamcılar tarafından normalde çok kötü olarak nitelenebilecek olayları bile onayladılar. Gülenciler, gülen ne söiylerse “doğru” diyor, chpliler (onlar biraz farklı. hizip liderlerine göre hareket ediyorlar), tkp liler için öyle. parti ne derse onlar ona göre hareket ediyor. Yani ülkede birey olma sorunu var. onun için hdpyi suçlamanın bir anlamı yok. bu konuda aynaya baksanız aslında hdplileri de,mhplileri de, tkplileri de, akplileri de hepsini görebilirsiniz. Tabii kendinizi de. türkiye toplum olarak tebaadan vatandaşlığa geçemedi, birey olamadı. onun için, bu noktada hdplileri suçlamanızın bir anlamı yok.

        Akşenerin doğru yapması meselesine gelince: bunu neye göre değerlendirdiğinizi merak ettim doğrusu. Eğer meseleyi ülkede hukuk ve adaletin tesisi, demokrasinin tesisi, insan haklarının tesisi, özgürlüğün tesisi noktasından bakıyorsanız size katılmam mümkün değil. Yok eğer,akşener kendi ve ekibi için en iyi konuma gelmeyi bu manevra ile daha bir olabilir kıldı noktasında diyorsanız doğrudur. bahçeli de zaten onu yapıyor. seçimlerle elde edemiyeceği konumları erdoğanı destekliyerek elde ediyorlar.
        Ben, birkaç kişinin biraraya gelerek çatı aday belirleme yöntemine karşıyım. bunu daha önce de nedenleri ile belirttim. fakat bunun zıddı her partinin kendi adayını çıkarması değil ki zaten orda da parti liderleri karar veriyor. Mesela bütün muhalefet, kimin ortak aday olmasını istediğini herkese sorabilirdi. mesela her partide bu konuda ön seçim yapılabilirdi. parti üyelerinden birisini seçme anlamında değil. ortak aday için önseçim olabilirdi. ve bütün muhaliflerin en fazla oyunu alan aday çatı aday olarak açıklanabilirdi. Ancak akşener, öncelikle hdpyi dışarda tutarak baştan demokrasiyle bir sıkıntısı olduğunu gösterdi. ikincisi de aday olarak, muhalefetin güçlerini birleştirmesinin önünde engel oldu, her parti kendi adayını çıkarmak zorunda kaldı ki hem ben yukardaki yazımda hem de fehmi bey, daha önceki yazılarında bu durumun akpnin istediği durum olduğunu belirtti.

  11. MHP”nin Son Oyunu mu ? Siyaset gerçekten lojik düşünen benim gibi insanlara yorgunluk ve bezginlik veren, geleceğe yönelik endişeye sevkeden bir olgu.Olmayan bir sistem etrafında birşeyler yapılmaya çalışıldığı , ancak hukuk sisteminin de olmayan sistem gibi varolmadığı bir devlet yapımız var.Hukuku ve yönetim sistemini , evrensel değerler dışında bireysel fikirler ve ihtiraslar belirlemekte.Önümüzdeki dönem ve 24 Haziran sonrası dönemler , farklı renklerde de olsa siyasi aktörlerin birarada olma zorunluluğunu gerektiren 2 kutuplu bir yapıya mecburen evrildiği dönemler olacaktır.Sağ – Sol kavramlarının artık önemini yitirdiği , hak , hukuk , sistem kavramlarının öne çıkacağı ve acilen tesis edilmesi gerektiği dönemlerin yaşanması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış bulunmakta.Bu zorunluluk ise
    farklı siyasi partileri asgari müştereklerde bir araya gelmeye zorlamaktadır.SP , CHP , İYİ Partinin olmayan hukuk sistemini ve partilere bağlı olmayan , kim gelirse gelsin çalışan DEVLET SİSTEMİ’ni oluşturmak için , kendi ajandalarını bir kenara bırakıp bunlara odaklanması gerekmektedir.(Eğer niyetleri bu millete hizmet ise ) Cumhur İttifakının ise gündemi zaten belli . Olmayan Devlet ve Hukuk Sistemi devam ettikçe , yapacakları her şey , ülkemizdeki inşaat faliyetinden pay alma mücadelesinden ileri gitmeyecek , tırnak içinde devletin bekası perdelemesiyle (Devletin bekasıyla terör örgütleri dışında kimsenin problemi yok ) haksızlığa uğrayanlar , hayatları mahvedileler , mağdur edilenler , sömürülenler varoldukça ,ekonomi batmaya devam ettikçe , toplumsal huzursuzluk devam ettikçe asıl beka probleminin alt yapısı hazırlanmaktadır. En basitinden ekonomi battıkça boşanmalar artmakta , aile denen mefhumun içi boşalmaktadır.Terör örgütleri üzerine kararlılıkla gidilirken , terörle ilgisi olmayan kimselere , çoluk çocuğun , suçsuzun , kadının hakkı teslim edilmelidir . Bunlar yapılmadığında asıl beka problemi yaşanır. Yukarıda ! bulunan 16 yıl önce iktidara gelenlerin artık aşağıda ! neler olduğundan haberleri /bilgileri /ilgileri kalmamış ve irtibatları kesilmiştir .Halbuki milletin başları üzerinde olduğunu iddia etmemişler miydi? 16 yıl önce şikayet ettikleri şeyleri şimdi kendileri oluşturmakta ve oluşturdukları yıkımın farkında da değiller.Ama birşeyin farkındalar , toplum artık bundan rahatsız ve onlar da bu rahatsızlığın farkında ki popülist politikalar ve seçim rüşvetleri başladı . Umarım toplum , çocuklarımızın geleceği için , çocuklarımızın ekmeği için , rızkı için bu rüşvetleri elinin tersiyle iter , geleceğe sahip çıkar. PKK / FETÖ gibi terör örgütleri ile mücadele edilirken yapılan hatalar derhal düzeltilmeli , bazı siyasilerin aday olması için gerekli imzaları verecek vatandaşlarımızın bu örgütlerle ilgisinin araştırılması gerekir diyenlerin devletin bekasına asıl darbeyi farkında olmayarak vurduklarının ve yokolmaya mahkum olduklarının farkına varmaları gerekir . İnsan yaşarsa devlet yaşar . “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Şeyh Edebali .

  12. Keyf için ismini Devlet koymamışlar.
    Benim tanıdığım MHP tabanı kaça bölünúrse bölúnsün birbirleri ile asla dúşman olmazlar.
    Fehmi bey Bahçeli politikayi yõnlendırıyor. Bunu iyi beceriyor. Diğer taraftan da Erdoğannin hakkını yememek gerek o da partileri ve milleti böldürmeyi ve bölmeyi çok iyi beceriyor, onun içinde bu marifetinden dolayı basamakları ikişer ikişer tirmaniyor.2011 seçimlerinden önce MHP ye kurulan kaset tuzağını herkes (MHPliler) çok iyi biliyor.
    İYİ partiyi kuranların MHPde iken olağan genel kurula gitmelerini bizim emir eri yargı tarafından engellendığıní ve bu engellemeye kimin destek verdığıní de biliyorlar.Kisacasi MHP nin bölunmesinde ve Bahçelinin genel başkanlik koltuğunu korumasında Erdoğanın yardímlarıní göz ardi etmemek gerek.
    MHP tabanı AKP ye oy vermesine verir de Erdoğana verirler mi o biraz muallak.
    Bence Muharrem inceye İyi partinin tabanı tam desdek verir. bir kaç puan da MHP tabanından alır. İnce’nin Ailesi muhafazakar olduğu için SP den de oy alır.
    Bakalım kurtlar sofrasından çeneleri laf yapan mi çıkar yoksa millete yaoacaklari projeleri iyi anlatanlar mi çıkacak.
    Not: Õzer bey sizin (aslında o sorunun benimle bir alakası olmamasína rağmen siz başkalarından da cevap bekledığıníz için) dün bana sorduğunuz sorunun cevabını yazdím dünkú yorumlar bölümünde okuyabilirsiniz

    • Nurdan Hanım, Türkiye’yi Amerika’dan gerçekten sıkı takip ediyorsanız MHP’ye yapılan kaset kumpasını, Baykal’a ve hatta Cübbeli Hoca’ya ve AkParti’li bakan vs. kişilere ve daha nicelerine yapılanlardan ayrı düşünmek niye?? Bunların öncesini ve sonrasını duru bir muhakeme ile tartabilenler ucunun FETÖ’ye, onun da ucunun küresel istihbarat çakallarına bağlandığını görür. Göremeyenlere ancak dua gerekir!

      Siz Türkiye’yi seviyor ve Türkiye için hep daha iyisini istiyorsanız, Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden BÜTÜN kurum ve yöneticilerinin topyekün mücadele verdiği FETÖ’yü neden küçümsüyor, onu retö gibi söylemlerle küçümserken kendinizi küçültüyorsunuz??

      Cemaat ve tarikatlarla işi olmayan samimi bir müslümansanız, hakiki İslami itikadı ifsad ve her türlü kutsalı suistimal etmek suretiyle ihanetin en büyüğünü Allah’a ve Rasulüne yapan sözde “Kâinat İmamı Hocaefendi”nin ABD medyasına verdiği ayakkabılarıyla seccadeyi çiğneme pozunu nasıl izah ediyorsunuz?? Dünden beri cevap alamadığım soru bu. Hâlâ güncel. Cevap bekliyorum!

      • Özer bey sorunuza cevap vermemiş veremez. Soruyu Başkasına postalamış. Takılı plak gibi yine kötüleme mekanizması devreye girmiş. Buna şartlı refleks denir. Hepsinde var hepsi aynı. Her neden bahsedersen bahset aynı mekanizma aynı cümlelerle devreye giriyor müthiş bir program gerçekten… Mümkünü yok iki farklı şey düşünmek söylemek anlamak anlatmak söz konusu olsun. Türkiye de yaşamış emekli olmuş amerikaya gitmiş ve Türkçeyi unutmuş ana dilini iyi konuşamadığını türkçesinin iyi olmadığını söylüyor ve herkesten çok Amerikalı. ..Türkçeyi unutan /unutturulan/unutmak isteyen biri ancak retö diyebilir bizde sorun r de çıkar f de çıkmaz değil mi…
        Gerçi söyledikleri şahsen beni rahatsız etmez en kötüleri bizden olmadığı halde bizden görünenler diye düşünüyorum.

      • Siz ve sizler gibi din cahillerine verecek cevabim yok. ÖNCE benim yazdıklaríma cevap verip daha sonra kendi yazdıklarınızi kendiniz anlayabilseniz belki sizi ve sizin gibilerini muhatap alabilirim.
        Tarikat Arapca bir kelime anlamí yol demek.
        Bu da Türkiyede din tacirleri tarafından ve politikacıların özellikle Erdoğan AKP si tarafından milleti bölüp,devleti soyup, bir yüzuk sermaye ile başlayip kısa zamanda gemicikler hanlar hamamlar sahipleri olan çocuklarını ABD de okutan ve bir anda trilyonlarala oynayan seviyede zengin olmalarínın hesabını vermekten korktuklarından dolayi onları kapatmak için durmadan kavga eden ve aldatılan başkalarının yaptıkları iyi işleri kendine mal eden kendi yaptığı yolsuzluklarıni başkalarının üstüne yikan yani “DURMADN İFTİRA ATAN” lar için siz ve sizin gibiler milletin parası ile ortaliğa salarken Dine hizmet ediyormuş gibi Dini satanlara tapanlarla benim onlarain seviyelerinde anlatacak kelimeleri siz kendi kendinize yazmışsınız. Hani O meşhur
        Eski dost ve ortaklarínízla (Şimdiki gúnah keçilerinizle) birlikte din adına yaptiklarınız bútún yolsuzlukların ortalığa dökülmesini ve diğerlerini cok güzel açíklamışsınız.Yalnız bir de o
        Meşhur Túrkçe Olimpiyatlarında Genç kızlar göbek atarlarken en önde protokol siralarında Başörtülú eşleri ile oturanlar göz yaşi dökerek izledikleri o genç kizlari DİN adína bir hizmet olarak millete yutturanlara da bir şeyler yazsaidiniz iyi olurdu.
        Ben buna yani dinde lahana turşulu pehrize benzetenlerin yollarına (Tarikat Cemaat) Ocak yazarlarından İlahiyatcí yazar sayin Sinan Eskicioğlunun o meşhur kelimesi ile noktalamak istiyorum “Satılik İslam” veya buna Dinde diyebiliriz.
        Siz Cubbelilerin yoluna devam edin ve onların çocuklarınín şatafatlı dúğünlerinin buraya bezen yorumlar yazın, hiç değilse biz de yeni gelen dini biraz öğrenmiş oluruz.

        • Didem Hanım’ın yorumunu okuyunca içimden “Eyvah!” diyerek Nurdan Hanım’ın köpüreceğini bekliyordum ama bu kadar değil doğrusu! Sağlık olsun…Madem burası özgür düşünce ve fikir platformu, kuralına uyarak dileyen döksün içindekilerini.

          Nurdan Hanım, Kur’an okuduğunuz için eminim biliyorsunuz: Allah indinde yegâne din İslam’dır. Öldükten sonra inananlara fayda sağlayacak başka bir din yoktur, dünyada sayılan diğerleri ahirette ASLA kabul edilmeyecek, kişiye fayda vermeyecektir.

          Peygamber Efendimiz “Din, samimiyettir” buyurmuştur. Kime karşı diye sorulunca, “Allah’a, Kitabına, Resulüne, Müslümanların önderlerine ve bütün Müslümanlara karşı” diyerek cevap vermiştir. Eskisi de yenisi de budur, bu olmalıdır.

          Son olarak, “troll” olmadığımdan son derece eminim. Bu kelimeyi yorumlarında çokça kullananlara sesleniyorum. Dünden beri cevabını alamadığım soruya sizlerden cevabı olan varsa merakla bekliyorum…Hâlâ…

          • Ne Nurdan hanim umurumuzda olabilir ne onun erdoğan nefreti ne de meselelerden ne anladığı. Dindar tanımından ne anladığı dahil. Bu yaşında bizim dogruyu yanlışı ona öğretmek gibi bir misyonumuzda olamaz. Yorumlarindaki savrulmalara bakınca hoş görmekte gerekir sanırım herkesin anladığı özel durumu…… Sadece fetö güzellemelerine söyleyecek sözümüz var. Bu konuda kimse kusura bakmasın.

        • Nurdan, Ozer Bey`in sorusunu buyuk ihtimalle kavrayamadi. Ozer Bey seviyeyi biraz yukseltince, Nurdan hata verdi. Bu kadar yuklenmeyin Nurdan`a. He deyin gecin.

          • Daha önceleri yorumları okumaktan keyif alıyordum. Ne yazık ki yorumlar artık karşılıklı hakaretlere döndü. Ne hikmetse hepte aynı kişiler. Kendi gibi düşünmüyorsa vur ha vur.
            Hadi kahvehanede gazete okuyup sonra da karşıt görüşlülerle ağız dalaşı yapsanız anladım da Sayın Koru’nun kendi sitesine girip burada böyle sataşmalae yapmanız şaşılacak şey doğrusu. “Insan gerçekten hayret ediyor!”
            Sitenin editörü değişti galiba.
            Daha önceden Taha Koru inceliyordu yorumları ki ondan memnunduk. Sayın Editör den ricam hakaretamiz yorumları onaylamaması.

Yoruma kapalı.