Yarın büyük bir törenle sistemi yeniliyoruz.. Tarihimizin ünlü olaylarına bir yenisi ekleniyor…

25
Reklam

Büyük güne hazır mıyız?
Türkiye adı ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ olarak konulmuş yeni bir sisteme geçiyor ve onun başlangıç günü yarın. Yani, 8 Temmuz 2018 günü. Yeni sisteme göre halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bugün yemin ederek ‘milletvekili’ sıfatını kazanacak olan üyeleri önünde yarın yemin edecek, ardından düzenlenecek davette tebrikleri kabul edecek ve gece bitmeden de kendisinin tensip edeceği isimlerden oluşacak 16 bakanlı yeni hükümetini ilan edecek…
Dünyanın dört bir tarafından gelecek ünlü konuklar ile ülkemizin her kesiminden toplum önderleri, Musevi, Rum ve Ermeni cemaatlerinin ruhanileri ile belli başlı öndegelenlerinin de hazır bulunacağı büyük bir törenle…
Kolay değil, ülkemizin Cumhuriyet’le kıvamına kavuşmuş olan yaklaşık 150 yıllık ‘parlamenter’ sistemi, yerini parlamentonun varlığını sürdürdüğü, ancak devlete ait yetkilerin geniş çapta güçlendirilmiş bir başkan tarafından kullanıldığı yeni sistemle değişmiş olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün partisinin il başkanları önünde yaptığı konuşmayla ülkeyi bütün sıkıntılarından kurtaracağını duyurduğu bir sistemle yönetileceğiz bundan böyle.
Dediği şu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın: ‘‘Ehliyeti ve liyakatı öne çıkarmak suretiyle yeni döneme girmiş olacağız. Bu hükümetin başında cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle Ak Parti Genel Başkanı olacak.’’
Yeni dönem pek çok yeniliği içerisinde barındırıyor.

Geçmişin ‘yeni sistemleri: Tanzimat ve Meşrutiyet

Halkımız yönetildiği sistemin yenilenmesine de, yapılmak istenilen değişikliklerin muazzam törenlerle ilan edilmesine de alışkındır.
Tarih 23 Aralık 1876. İstanbul’da yapılan uluslararası bir toplantıya başkanlık etmekte olan hariciye nazırı Saffet Paşa, birbiri ardında patlayan top sesleri üzerine, şu sözlerle ‘hayırlı’ olayı duyurmuştur: “Efendiler, şu anda atıldığını duyduğumuz top sesleri, Padişah hazretleri tarafından bütün tebaanın müsavî hak ve hürriyetlerini teminat altına alan Kanun-ı Esasî’nin ilânına işarettir.” 
Padişah’ın yetkilerinin anayasa ile sınırlandırıldığı ve yasama-denetleme faaliyetlerini yapmak üzere iki meclisli (meclis-i umumi ve âyan meclisi) bir parlamenter sistemin kurulduğu yeni sisteme –Meşrutiyet’e- geçildiği ilk böyle duyurulmuştu.
Osmanlı’nın ilk yasama organı olan Meclis’in açılışı törenine Avrupa’nın önemli ülkelerinden ünlü şahsiyetler davet edilmiş, dönemin Times, Le Temps ve Levant Herald gibi etkili gazeteleri olayı izlemek üzere muhabirlerini İstanbul’a göndermişlerdi.
Meclis-i Umumî 19 Mart 1877 tarihinde faaliyetine başladı.
O günü bir metinden aktarayım:

‘‘Padişahın emri üzerine o gün bütün resmi daireler kapatıldı. Açılış töreni Dolmabahçe Sarayı’nın büyük salonunda yapılacağından salonun başına Topkapı Sarayı’ndan getirilen taht konmuştu. Bütün hazırlıklar yapıldıktan sonra, Sultan II. Abdülhamid kendisine ayrılan tahta oturdu. Padişahın yanında kardeşleri Veliaht Mehmet Reşat ve Ahmet Kemâlettin Efendi de yer almışlardı. Padişahın açış nutkunu Mabeyn Başkatibi Sait Paşa okudu. Nutuk okunurken atılan toplar o gün Osmanlı ülkesinde büyük bir olayın meydana geldiğini müjdeliyordu.’’

Meclisli yönetim Osmanlı’nın çektiği sıkıntılara çare olarak başvurduğu ilk yeni sistem de değildi.
Öncesi de var.
Tarih 3 Kasım 1839. O gün de tarihimiz açısından önemli bir sistem değişikliğinin başladığı bir gündü. Daha önce ağzından çıkanın kanun sayıldığı mutlak hükümdar en yakınlarından gelen baskılar üzerine reform yapılmasını kabul etmiş, kendisine sunulan buna dair bir metnin büyük bir törenle dünya âleme duyurulmasını uygun görmüştü.
Gülhane Köşkü içinde düzenlendiği için ‘Gülhane Hatt-ı Hümayunu’ diye de anılan Tanzimat Fermanı’nın duyurulması için düzenlenen törenle ilgili bilgiyi bu defa bir başka metinden aktarayım:

‘‘Tanzimat Fermanı’nın okunduğu gün Topkapı Sarayına dahil Gülhane köşkü içinde büyük bir merasim yapıldı. Fermanı bizzat (Londra büyükelçiliği ve hariciye nazırlığı sıfatını üzerinde taşıyan) Mustafa Reşit Paşa okudu, Padişah Abdülmecid merasimi Gülhane Köşkünden izledi. Törene sadrazam, şeyhülislam, bütün saray erkanı ve devlet adamları, ulema, esnaf cemiyetleri, Rum ve Ermeni patrikleri, hahambaşı ve İstanbul’da bulunan yabancı devlet temsilcileri katıldılar. Tarihçi Lütfi Efendi o günkü manzarayı şöyle özetler: ‘Muharrir-i fakir dahi orada kürsüye yakın yerde bulunup bi-ibaretiha Hatt-ı Hümayunu istima’ eyledim; o hüsn-i kıraat ve letafet-i hitabet görülmüş şey değil idi; akabinde toplar atılarak kurbanlar kesildi ve keyfiyet bil-cümle memalike i’lan o günden bed’ ile usûl-ı cedideye teşebbüs olundu”.

‘Usûl-i cedide’ yeni sistem demek…
Aynı kaynak hatt-ı hümayun’un  Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetlerin saklandığı Hırka-i Şerif Dairesi’ne konulduğunu, duyurunun yapıldığı Gülhane Parkı’ndaki yere fermanın üzerine kazındığı bir mermer abide dikilmesinin düşünüldüğünü, ancak bundan vazgeçildiğini de kayda geçirir.
Cumhuriyet’in ilan edildiği günü de bu iki yeniliğe eklemeyi unutmayalım.
Büyük gün yarın.
Hazır mıyız?
ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Bu ülkede son 250 yıldır hep tek adam yönetimleri olmuştur.
    Hepside bir öncekinin kötü olduğunu iddia etmiştir.
    Oysa hepsi nin ortak bir özelliği vardi.
    Sadece renkleri farklıydı.
    Koyu yeşil,turuncu,siyah,kırmızı ,mavı,haki ,şimdide açik yeşil ..
    Renk değişikliğinden başka birşey olacağini sanmiyorum.
    Bir üniversite hocası şu anda MAGNA CARTA nin gerisine düştük dedi.
    Bence hiç bir zaman önüne geçemedik ki.
    Milletlerde insanlar gibi büyük bedeller ödeyerek tecrübe kazanirlar.
    İnsanlar 40 yaşında olgunluğa kavuşabilirken.
    Ülkeler 200 yılda çok büyük bedeller ödeyerek olgunlaşırlar.
    Yeterki bu bedeller kalıcı hasar birakmasin.
    Ölümcül olmasin.
    Ozaman bütün bunlar o milletin kalıcı zenginliği olur.

  2. YENİ BİR BAŞLANGİÇ Mİ ACABA?
    Yanlişlar üzerine kurulmuş bir sistem ismi değiştirilerek doğru sistem olmaz.
    Şu ana kadar yürürlükte olan sistem aynen devam ediyor.
    Halkin davraniş ve düşünce karakterinde değişim olmadikça ismini ne koyarsaniz koyun değişen birşey olmayacaltır.
    Kişiyi kiyafet değişikliği medeni ve gayrı medeni yapmaz.
    Şu ana kadar farklı ne vardiki;
    Parti başkani zaten tek adamlik değil mi ülkemizde.
    Geri kalmiş milletler kurtarıcı bekler durur ama hiç zaman o beyaz atlı prens gelmez.
    Çünkü halk iş başa düşşün istemediği sürece bu böyle devam edecektir.
    Bilirki aslında benden başka bana kimsenin faydası dokunamayacağini.
    Bu ise zor işe talip olmak demek;
    Zor işe talip olmadığın sürece zor işe talip olanlara muhtaç olursun.
    Zor işin meyvesi tatlidir.
    Kolay işin meyvesi pek bir şeye yaramaz.
    Zor işlere talip olana kadar kurtarıcı bekleyeceğiz demek ki.
    Oysaki milleti kurtarıcılar dan kurtaramadiğin sürece sürünmeye mahkumsun.
    Sizde kronolojik olarak bahsettiğiniz gibi 200 yıldır bu beklentilerle hep zarf tan umut beklenmiş.
    Mazruf a bakan olmamiş.
    Parlementoda yeterli çoğunluğu olup ta iktidarin başindaki ne istedi de yapamadı da şimdi yapabilecek.
    O zaman yapamadıysa şimdi hiç yapamaz.
    Çünkü artık ittifak var .İttifak ortaği yani aslinda gizli bile değil koalisyon ortağiyla iktidari paylaşmak zorunda.
    Demek her istediğini ortağına danışmadan yapamayacak.
    OHAL le ilgili ortak mutabakata vardik beyani ne anlama geliyor?
    Yarin menfaatlerin çarpiştiği(ülke menfaati demek istiyorum sakin yanliş anlamayın)anda ortak desteği çektim derse BAŞKAN boşa düşmezmi.
    Başkanin seçildiği oy yüzdesinde benim oyum olmazsa seçilemezdi demez mi?
    Bu herzaman tek adamın üstünde demoklesin kilici gibi sallanmaz mı?
    Tek adam dönemlerini çok yaşadik .
    Yıllarca bundan şikayet edenler ilk firsati ele geçirdiğinde tek adam olmak istiyor.
    Demek ki aslinda bu milletin genlerinde tek adam hayranlığı var.
    Belki bu sefer ki sihir sahibidir sapkadan tavşan çikarabilir diye umutla bekler.
    Vatandaş ta tavşan beslemeden tavşan sahibi olacağini sanır.
    Bilirsiniz tavşanı bulan önce onu kendı veya tebasına yedirir.
    Yine hüsran bizi bekliyor.
    Dünyada milletler ancak ne ekerlerse onu biçerler.
    Başkasindan bedava bir şey beklemek eldekinin de yok olmasina sebep olur coğu zaman.
    Boş yere hayal kurmayalım ne öbür dünyanı bir HOCA nede bu dünyani bir başkan kurtarabılır.
    MİLLETLER LAYIK OLDUĞU İDARE İLE YÖNETİLİRLER…………………………………………………

  3. Sayin H.K.….. ne dersiniz? Nurdan 7 Temmuz 2018 at 21:17. -Hep birlikte yaşamanın yollarına bakalım derim…. Ve C. S.Tarancı’yı rahmetle anarken, bir memleket isterim;
    *******
    ……
    Suyu bol, tertemiz; üç tarafı deniz,
    Yemyeşil bitki örtüsü, tercihimiz…
    Esen rüzgarla şarkı söylesin yaprak,
    Suya hasretinden ölmesin toprak…
    Güneşi heryere enerji kaynağı,
    Istranca, Ağrı’yla dost bir Nemrut dağı!
    Farklı olduğu için ne korkulanlar,
    İnançları için ne de horlananlar….
    İnsanları güleryüz, dinç, huzur dolu,
    Aynı dili konuşan bir Anadolu…
    Aklın şarz ettiği iman, iç enerji,
    Akla yön veren iman ile sinerji!…
    …..
    Hulasa, bir ülke isterim; gelişmiş,
    İnsanları aynı düsturla yetişmiş!…
    ….
    *******

  4. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın: ‘‘Ehliyeti ve liyakatı öne çıkarmak suretiyle yeni döneme girmiş olacağız. Bu hükümetin başında cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle Ak Parti Genel Başkanı olacak.’’ sözünün, düşünsel arka planını okumaya çalıştığımda, şahsen ben; birinci olarak: 16 yıllık iktidar sürecinde ”liyakat ve ehliyeti ön plana çıkaramadık” demenin bir itirafı olarak görür, ”yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” minvalinde de ”ehliyet ve liyakat” değerlerinin içinin/arkasının doldurulacağına inanamadığımı söyleyebilirim. Kaldı ki uzunca iktidar dönemlerinde bunu (ehliyet ve liyakat) yerleştirmeyip, bunun gerçekleşmesi şartının sistem değişikliği olduğunu kabul etmiş oluruz ki bu inanılır, reel bir durum olamaz
    Koru’da, yazısının son ”Cumhuriyet’in ilan edildiği günü de bu iki yeniliğe eklemeyi unutmayalım.” cümlesinde de; güya önceki Tanzimat Fermanından bu tarafa üç yeni sistemde de beklenen/umulan iyileşmelerin gerçekleşmediğini ima ederek, aslında onun, bu son yeni sistemin de başarılı olamayacağını salık verdiğini söyleyebilirim.
    ”Hazır mıyız” demekle de iddiasını pekiştiriyor.
    Hem Erdoğan’ın partisinin il başkanları önünde söylediği hem de Koru’nun yazısındaki son cümlesinin içeriğini ben böyle anlıyorum işte.

  5. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.
    İnsanlar kurulu düzende iki amaç için değişiklik yapmak isterler, birisi milletin refah seviyesini yükseltmek ve gelecek nesillre barışçı bir dünya bırakmak.
    Diğeride kendi ve sülalesinin geleceğini garanti altına almak, bundada başarılı olmak için sürekli milleti birbirine kırdırtip bölüp parçlayarak saltanatlarını devam etirirler.
    Dünyada başkanlık sistemi denince İlk akla gelen ABD oliyor, yalnış anlaşılmasın onların başkanlik sistemini övmek için değil örnek vermek için yaziyorum.
    ABDde başganlik sisteminde başkana geniş yetkiler verilmiş, FAKAT bazı istisnalar ( bir mahkumu af etmek gibi) hariç genelikle senetöden geçirmek şarti ile.
    .Senetör ve millet vekili aday adaylarınide gene halk seçiyor.
    Halk nasılmi seçiyor?
    Önceden oy verecekler kendilerini kayıt yaptıryorlar, öğle bizdeki gibi yaşı dolduktan sonra herkese seçmen kağıdı göndermiyorlar.
    İstiyen kayıt yaptırıyor.
    Kayıt yaptıranlara ön seçim pusulası gönderiliyor ve hangi partiye oy verecekleri soruluyor. Kayıtli seçmenler aynen delegeler gibi olduğu için oy vereceğı partının karşısını işaretliyor isim sahibi kimi işaretlemışse o isim işaretledıği partiye veriliyor.
    Ön seçim için tekrar seçmen kağıdı geliyor hangi milletvekili,senetör ve başkan aday adaylarını seçmenler belırliyor(başkan aday adaylarını her ne kadar seçmenler belirlesede esas parti deledelerinin erdiği oy baz alınıyor) hangi aday adayı fazla oy aliyorsa o aday oliyor. Bütün partilerin adaylarınín
    İsmi yazan oy pusulaları gene seçmene gönderiliyor millet günner önceden oyunu İnternet, posta ve her muhallede çeşitli yerlere konulmuş kutulara atiyor.
    Anayasa veya seçim sistemi öğle başkana milleti kullanmak için yetki vermiyor ve milletin vekilleri milletin hizmetkarlari oliyor.
    600 yıllık bir imparatorluğun 1876 tam ABD nin bağımsızlığından 100 yıl sonra güya yenilik yapiyorlar.
    Yaptıkları yenilikler aslinda şimdiki gibi diktatörlüğün temellerini atmak için çağlar gerisine giden yenilikler.
    Makam mevki peşinde koşanlar Türk milletine savaşlardangözaçtirmiyorlarki,
    habere bir bahane bulup milleti ya birbirinr kırdırıyorlar yada başkalarına.
    Çünkü onlar o makamları memleketin ve milletin refahı için değil sırf kendi çıkarları için kullanmalarının sürekliliğini sağlamak için fakır fukara çocuklarını hayatlarının baharında analarının değil kara toprağın bağrina verdiriyorlar.
    Kendi çocklarınada toz kondurmiyorlar.
    Vatan millet ağızlarından düşürmeyenler makamları sayesinde çocuklarına Askerlik dahı yaptırmiyorlar.
    Türk usulu başkanlik sistemine bakin?
    Sırf kendi menfaatlarını artırıp makamlarını dahada sağlaştırmak için menfaat rejimi demiyorlarda başkanlık sistemi diyiyorlar.
    Milletin değıl AKPenin başkanı fakat maaişini milletten aliyor.
    ABD senetosu, bakanların hepsini tek tek adete sorgular veya imtahan eder gibi onun o göreve laikmi yoksa laik değilmi on göre onay vrriyorlar, halkın seçtiği vekiller başkanlarının değıl seçmenlerinin emrini oyliyorlar, onun içinde 13 eyaletle kurulan bir ülke 50 eyalete kadar yükselmiş.
    Örneğin: Obama Guatamalayi kapatmak için iki kez emir verdi fakat senetöden onay alamadı.
    Ya biz? Sürekli savaş bir avuç kalmışız. ABD de 72 buçuk millet var ve hiç bir ırk veya eyalet kendi hüriyeti için devletle savaşmiyor ve sürekli büyüyor bizim gibi savaşarak küçülmiyor.
    Bütün bunlara rağmen ABD de başkanlık sisteminden insanlar pek memnun değiller ve parlementer sistemini daha fazla beyeniyorlar.
    Bakalım bizim CB sisteminn
    Cumhurerdoğan sistemi ne kadar daha milleti birbirine kırdıracak.
    Seçim bitti kazandı daha CHP ile uğraşiyor ve idarecileri terörist ilan ediyor.
    Cumhurunbaşına şunu hatırlatmakda fayda var.
    CHP hiç bir zaman HDP ye siz teröristsiniz demedi.
    Ya siz, yeni ortağınıza neler söyliyordunuz, şimdi MHPden daha fazla MHPli oldunuz, sizi 180° değiştiren vatan millet aşkımı? Yoksa makam mevki “AŞKIMI?
    Dünyaya gösteriş yaptıklarını zannediyorlar fakat dünya artık RTE ismine iki isim daha ekledi ve bundan böğle eski kardeşlerine (dostlari değil)kendi kullandığı isimlerele anılacak.

  6. Hukuk devleti değil
    Türkiye sürekli olarak başkalarının baskısındadır. İslamiyet’ten önce Türkler Çin’in baskısında idiler. İslamiyet’ten sonra Abbasilerin baskısı altına girdiler, Abbasîler’den sonra Bizans baskısı başladı. Bizans’tan sonra Avrupa baskısı devam ediyor. Türkler devlet kuruyor. Savaşları kazanıyor. Uygarlıkta hiçbir zaman hakim olmamıştır. Bu sebeple dış baskılarla kurallar düzenlenir ama bu kurallara devlet uymaz. Devlet, kurallar devleti olarak değil de kişi yönetimi ile yönetilir. Yani Türkiye’de hukuk yönetimi yoktur kişi yönetimi vardır.
    Kentli okuyucuların bilmedikleri bir şey vardır. Türkiye’de devlet yönetimi yoktur. Halk yönetimi vardır. Halk nazarında devlet görevlileri birer ajandır. Kendilerine değil kim olduklarını bilmedikleri birilerinin görevlileridirler. Ona itaat ederler, onunla geçinirler ama onlara karşı cephe alırlar. Birlik olurlar. Halk birbirlerini tanıdığı için de kimse halkı bırakıp onların yanında yer almaz. Köylü birini öldürür. Köyde herkes bilir ki filan filanı öldürdü ama kimse onun onu öldürdüğünü söyleyemez. Görevli de bilir. Resmi söylenenleri yazar ve kişi delil yetersizliğinden beraat eder. Yahut ağabey öldürür. Yaşı dolmadığı için genç öldürmüş olur. Öyle ifade verir. Herkes öyle şahitlik yapar. Yani başka ifade verilmez.
    Devlet yabancı devletleri kandırmakta, bildiğini okumakta. Halk da devlet görevlilerini kandırmakta, bildiğini okumakta. Türkiye hukuk devleti değildir. Abdülhamit yönetimi var, meşrutiyet yok. Mustafa Kemal yönetimi var, cumhuriyet yok. Perde arkasında yönetenler var, Menderes yok. Ulus ne kadar büyük olursa olsun hiç bir şey değişmez. 16 yıldır görünürde Erdoğan idare ediyor. Bundan sonra da o idare edecektir.
    Yüz lojmanlı apartmanlarda ise görünürde yöneticiler olmayacaktır. Hicret demokrasisi, yerinden yönetim sistemi bu iki yüzlü davranışa imkan vermeyecektir. Erdoğan isterse bu samimi düzenin gelmesini sağlayabilir. Bunun için Kur’an’a başvurmalıdır.

  7. Türk devleti 1040 yılında kurulmuştur. Öncesinde ve sonrasında değişik adlarla birçok türk ülkesi bulunduysa da fetihten beri esas olan batı türk devleti, yani türkiyedir. Hanlıklardan imparatorluğa, ordan cumhuriyete değişik yönetimlerle bugüne geldik. Tarihteki 16 türk devleti ve bayrakları/sembolleri uydurmadır. Hanedanlar veya devletin yönetim şekli değişti diye devletler değişmiş olmaz. Modern türkiye 1040tan beridir süregiden türk devletinin cumhuriyet versiyonudur. Başkanlık sistemiyle de inşallah milletimiz muasır medeniyet seviyesinin de üzerine de çıkacaktır.

  8. Bu millet, reise karşı alabildiğine cömert davrandi. Ne istiyorsa verdi, en son tam olarak kendi istediği gibi yönetebilmesi için başkanlığı da verdi. Artık milletin verecek bir şeyi kalmadi. Şimdi verme sırası reiste hesap sorma sirasida millette. Ve millet bu sefer hesabı çetin soracak gibi görünüyor. Hadi hayirlisi.

    • Sen öyle zannet. daha tarım alanları var. plajlar var, ormanlar var, akpli olmayan iş adamlarının varlıkları var, akpli olmayanların gelirleri var, canları var, evleri var, henüz daha avm yapılamamış yığınla para edecek toprak var. fehmi korunun sitesi hala yayında. karar hala yayında. cumhuriyet hala yayında, diken hala yayında. daha daha ele geçirilecek, defteri dürülecek, anasından doğduğuna pişman edilecek, talan edilecek o kadar çok şey var ki, bunları yapmaya erdoğanın torunun torunun bile ömrü yetmez. herne kadar kısacık 16 yılda ab hedefi olan ülkeden bir ortadoğu ülkesi yaratılabilme başarısı gösterilebilse bile, bu iş tek taraflı değil. mesela kanal istanbul için torunlarımızın borçlandırılmasında sıkıntı yok da o borcu verecek dış güç bulmak biraz sıkıntılı. mesela ülkede avm yapılacak, talan edilecek toprak çok da, buraları satın alacak kişi bulmak gittikçe zorlaştı. mesela karar gazetesi çalışanları tehdit ettirilip bir miktar daha kendilerine çeki düzen verdirildi, bir süre sonra orayı da kapatmak sıkıntı değil ama yine de bir şekilde insanlar ülkeyi bunların soyduğunu öğreniyorlar.

  9. Lİyakattan bahsedildi ama söylentilerde Mevlüt çavuşoğlunun ismi en üst ekonomik kurulun içinde geçiyor.Bu sistemi destekledik zira önceki sistemde kişiler kendilerinin, gruplarının ya da partilerinin menfaatlerini milletin menfaatlerinin üstüne çıkarıp memleketin aleyhine olabilecek davranışların içerisine girebiliyorlardı. Rakip kabul ettikleri için memleket için doğru olsun ya da olmasın baskın grubun her icraatini engellemek için ellerinden gelen her gayreti gösteriyorlardı. Yani düşünün mit tırları hadisesini açık eden muhalefet partisinin vekilleri, sırf muhalif olduğu siyasiye zarar vermek için memleketini zor duruma düşürmeyi göze alıyor. İktidar hırsı yüzünden ya da demokrasi aşkından!? rakip partiye oy transferi yapıyor. Bu sistem bu tarz çirkinlikleri engellemiycek belki ama daha liyakatli ve yetkin kişilerin görev başına gelmesini sağlıycak, muhalefetin ideolojik ve şahsi çıkarları uğruna memlekette yapılacak icraatları engelleme girişimlerinin önü kesilmiş olucak. Ama her halukarda memleketin ilerlemesi ve gelişmesi memleket insanının güzel ahlakla ahlaklanması ile mümkün olucak ki bu sayede güzel ahlaklı yöneticiler iş başına geçsin ve memleket güzel günler görsün. Seçimden bu güne kadar gördüğümüz manzara çokda bir şeyin değişmediğini, değişmeyeceğini gösteriyor… İnşallah yanılıyorumdur ve İnşallah daha iyi olur.

  10. Evet, necip milletimiz demokratik parlamenter rejimin tabutuna son çiviyi 24 Haziranda çaktı.
    Artık sıra cenaze merasimine geldi.
    Bakalım kaç ülkeden, hangi dünya liderleri bu törene katılacak?
    Hoş başkalarının bizim rejimimizle filan ilgilendiklerini sanmıyorum.
    Onlar verdikleri ve verecekleri borçları tahsil edip edemeyeceklerinin hesabını yapmaya gelirler.

    • Arabanın kaportasını yeniledik ama uzun zamandır yağına,suyuna,aşınan parçalarına bakmıyoruz.Bence durum bu.Şekilciyiz,şekle önem vermeyi seviyoruz. Muhteva bizim için geri planda hep. Şimdi bizim araba da bir müddet daha yürür ve sonrasında yürüyemez hale gelir. Üretim yok, ithalat çok. Borç zirvede ama alacaklı havasında pozlar veriyoruz. Bu ülke 2023’e 4,5 sene kala hala kişi başı 25 bin dolar gelirle ilk 10 ekonomi arasında olma rüyası görüyor. Bunu canı gönülden istiyorum ama gerçekler acıdır ve birgün mutlaka açığa çıkma gibi bir huyları vardır. Allah her daim yardımcımız olsun, diyeceğim bu.

  11. Yeni sistem devletmiz ve milletimiz için hayırlı olur inşallah. Bakanların siyasetten değil de normal yaşamdan gelmesi daha iyi sonuçlar alınmasına vesile olabilir. Bürokraside veya iş hayatında çok başarılı insanlar yeteneklerini daha etkin pozisyonlarda millet yararına kullanıabilirler. Tabi bu teveccüh , rahmetli Unakıtan’ın , makamını kullanarak yumurta akı ithalatında KDV oranın bir gecede kendi lehine değiştirip devlet imkanlarını kendi menfaatine çevirmek için kullanılmaz umarım.En azından protokolde Ak Partili bazı bakan danışmanlarının , danışmanı oldukları bakanların , birilerinin arkasında koltuk kapma gibi rezaletler umulur ki bundan sonra yaşanmaz. Sn.C.başkanı nın yeni sistemde Liyakat’e vurgu yapması çok önemli , bunu p.tesi günü kabineyi açıkladığında göreceğiz. İnşallah ülkemizin en liyakatli beyinleri , işlerinin profesyonelleri bu görevden , geçmişte olmuş bazı olumsuzluklardan dolayı geri durmazlar , ülkemiz daha ileri noktalara gider. Muhalefet seçim çalışmaları sırasında önemli hatalar yapmıştı. Bunlardan biri de yeni sistemin denenmeden derhal iptal edilme çabasıydı. Halbuki İngilterede bile AB den ayrılış çok az bir farkla kabul edilmişken insanlar bunu kabullendiler. Sonuçları saygıyla kabullendiler. Sonuçta referandumun sonu mu geldi ? Bu sistemde bir aksaklık ve problem olursa daha uygun bir sisteme geçiş yolları elbet aranacaktır. Yeni bakanlık sistem ve atamalarının zenginliğe zenginlik katmak için değil , bu vatana , bu millete , bu devlete hizmet için kullanılması ve daha müreffeh bir Türkiye yoluna kullanılması duasıyla herkese iyi hafta sonları dilerim.

  12. “Hazır mıyız?”
    DİYEREK NOKTALAMIŞSIN!
    İnsanoğlu her şeye hazır olma kapasitesinde…
    81 Anayasası’nı değiştire değiştire bugünlere kadar gelebildik…
    Kenan Evren’in anayasası da değişti ya biz daha çok şeyi değiştirmeye hazırız…
    Bu hazırlıklarımız yıllardan beri devam ediyor ve artık kemale erme merhalesine gelmiştir…
    Uzatmadan…
    Noktayı şöyle koyayım…
    Bundan ötesi bizce daha açık ve net…
    Nasıl?
    ADİL DÜZEN ANAYASASI…
    ADİL DÜZEN’E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI…
    Sonuç olarak…
    Bu anayasanın ‘gerekçe’ kitapları da yayımlandı…
    Son olarak…
    “İNSANLIK ANAYASASI KAVRAMI” (Süleyman Akdemir) kitabımız yayımlandı…
    Güzelce özetlediğin üzere…
    Bilmem kaçıncı ‘yeni’ nizama da geçiyoruz ya;
    Geriye ne kaldı?
    ADİL DÜZEN…
    ADİL EKONOMİK DÜZEN…
    Ve…
    ANAYASASI…
    ADİL DÜZEN ANAYASASI…
    Biz bu anayasayı hazırladık ve hazırız…
    Peki…
    Herkes hazır mı?
    Hazır olduğunuzda, bekleriz…
    Aksi halde…
    Nice sözde yenilerle…
    Oyalanmaya devam eder dururuz…
    Ve’s-SELAM…

  13. Tabii ki hazırız, Özal belki göremeden öldü/öldürüldü ama sonunda onun istediği sistem geldi. Daha güçlü, daha verimli, daha esnek, daha iyi işleyen bir Türk devlet yapılanması vücuda geliyor. Ehliyet ve liyakat çok daha önemli ve uygulanabilir olacak. Milletin %100 ü bu sistemden fayda görecek. Hayırlı olsun.

    • Necip bey geçilen sistem özalın istediği başkanlık sistemi değil. Özal, kuzey amerikadaki(ABD) başkanlık sistemini istiyordu güney amerikadaki ( Arjantin vs.) değil. şimdiki sistemin hazırlayanlarından prof. Burhan kuzunun “başkanlık sistemi” isimli kitabında güney amerikadaki sistemlere başkancıl sistem diyor başkanlık değil yani. Malesef bizim sistemde içerik olarak onlara benziyor. Ayrıca sayın kuzu 2 gün önce katıldığı radyo programında (bide bunu dinle) şimdiki sistem için ne deve ne kuş dedi.
      İnşallah sayın cumhurbaşkanı dediği gibi liyakatı esas alır ve gelen sistemdeki bozuklukları düzeltmek için adım atar.

      • Musab bey yeni sistemin nasıl olacağını uygulamayla hep birlikte hem göreceğiz hem de oluşturacağız. Bence şimdiden olumsuz etiketlememek gerekir. İlla bir sistemin kanunun dışarıdan tıpatıp kopyasını almak gerekmiyor. Artık kendimize uygun olarak bir sistem şekillendirebileceğimizi düşünüyorum. Bence Erdoğan önümüzdeki dönemde devlet adamlığı vasfını daha da öne çıkartacak şekilde davranacak ve gelenek oluşturacak uygulamalara imza atacaktır. Hürmetler..

    • Necip bey en temel sorun vekillerin özgür olmasıdır. Hangi vekil türkiyede liderinin istemediği konuya evet veya hayır diyebilecek. Buda yürütmenin istediği gibi yasamayı yönlendirmesine sebep olacak. Başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığına dayanır. Partili başkanın itaat kültürüyle vekilleri yönlendirmeside kuvvetler birliğine sebep olur bunu görmek için zamana ihtiyaç yok. Bunun cözümüde parti başkanının vekilleri secmesi degil vatandaşın bizzat ismen vekilini seçmesidir. Bunun yoluda daraltılmış bölge sistemi olabilir.
      Vekiller hakkında yazdıklarım tüm partiler için geçerli.

      • Musab bey artık meclis içinde bakan, hükümet yetkilisi, başkan yani hiçbir yürütme yetkilisi yok. Hükümet yasa tasarısı hazırlıyamıyor. Milletvekilinden başka yasa teklifi verme hakkı olan hiçbir kişi ya da kurum kalmadı. Ama Akp den ama Chp den ama Mhp den ama Hdp den bir cesur milletveklili veya milletvekili grubu pazartesi çıksın siyasi partiler kanununda, seçim kanununda değişiklik teklifi versin, milletvekillerinin seçim yöntemini parti başkanlarından alıp önseçime, vatandaşa versin, dar bölgeyi ya da daraltılmış bölgeyi getirsin, barajı düşürsün hatta sıfırlasın. Buna engel yok, hükümetten birinden, bir bakandan emir, istek gelmesine gerek yok. Basın toplantısı yapsın vatandaştan fikri destek istesin, stk lardan meclise baskı istesin. Buna engel bir şey varmı?

  14. Örneklendirilen daha önceki tarihi değişiklikler sanırım tıkanmışlık aşamasında, zorunda kalınarak yapılan değişiklikler. Başkanlık sistemine geçiş değişikliği ise öncekilere kıyasla sanki biraz keyfi karaktere sahip. Bu dönemde tarihi bir “ilk”e imza atmış olmak gibi bir özelliği var….
    Çalıştırmak isteği konusunda bir niyet, irade ve uyum varsa, şüphesiz her sistem başarılı kılınabilir. Aksi taktirde sistem, hangi sistem olursa olsun çalıştırılması zordur. Bu konudaki niyetleri, iradeyi uyum seviyesini zamanla göreceğiz.
    İngiltere çok az bir oy farkı ile AB’den çıkmağa karar verdi. Oradaki muhalifler çok az bir oy farkı ile kaybetmesine rağmen bu kararı olgunlukla içine sindirdi. Umarız bizde de bu yeni sisteme çalışması için yeterince şans verilir. Bakanların parti dışından göreve çağrılabilir oluşu ve yapılacak işlerin ehlini bulup görev verilebilecek oluşu önemli birer yenilik. Başarılı sonuçlar alınırsa bu partizanlığın önem yitirmesine vesile olabilir (iyi de olur) ve yeni kabinede görev alanların parti aidiyetini bir kenara itip ülkeye hizmete odaklanmasına yardımcı olabilir. Önemli olan önyargıların en alt düzeye indirilmesi ve işlerin ehline verilmesindeki titizlik. Bu layıkıyla yapılabilirse bu konuda DiN’i tenbihlere de uyulmuş olacak-doğru olan da o.
    Sonuç olarak, inşallah ülkenin daha hızla kalkınmasını kolaylaştıran bir sürece girilmiş olunuyor. Temennimiz, yeni hayal kırıklıklarının ortaya çıkmaması. Umutlu olmaya şans vermek durumundayız. Hayırlı olsun…

    • Evet ingilterede brexit az farkla da olsa kabul edildi ve muhalefet değil iktidar bunu içine sindirmek zorunda kaldı! Çünkü muhalefet kazandı ve ab den ayrılalım kararı çıktı sandıktan:) ingilizlerin tuzukuru kesimleri tabii ki ab den yanaydı ve fakirler de buna karşıydı… Sapı samanı birbirine karıştırmanın alemi yok!

      • Sapı samanı karıştırana bak !?
        Brexit konusunda işinin ehli,
        Kabineden kesin davet alacak!
        Liyakat yerinde, durum besbelli…

    • Sayin H.K. bey merhaba,siz isterseniz dünkü AKP kurulunda AKP nin özel C Başkanın konuşmasını dinleyin.
      O konuşmada ne kadar Liyakt içriği var bir ona bakalım, ne dersiniz?
      Reisci ve Şak şakcı olmiyanlara Türkiyede yaşama hakkı tanınmaz, Çúnkü onlardan olmayanların hepisi “TERÖRİST”ve “VATAN HAİNİ.”
      “Balık baştan kokar.” Lafı Keyf için söylenmemiş.
      Huzurlu ve mutlu kalın.

Yoruma kapalı.