Bugün sabahın erken saatlerinde yazı masasına oturduğumda ilk cümle kendiliğinden geldi; ‘At izi, it izine karıştı’ deyimi gün içinde okuduğunuz yazımın giriş cümlesi oldu.
Sabahın 06.30’ydu yazıya başladığımda, sitede yerine yerleştirmem, herhalde 08.30’u bulmuştur.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Çin seyahati dönüşünde gazetecilere, ‘FETÖ ile mücadele’ konusuyla ilgili görüşlerini aktarırken aynı deyimi kullandığını daha sonra öğrendim.
“At izi it izine karıştı” demiş Cumhurbaşkanı Erdoğan da…
Eskiler buna ‘tevafuk’ diyorlar…
Birbirinden habersiz, aynı olayın, görüşün, hatta sözcüğün tarafı olmak…
‘Tevafuk’ görüşünü güçlendiren, günün belli bir saatinde, ‘Ergenekon’ süreci sırasında, 2 yıldan fazla bir süre cezaevinde yatan eski Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un da aynı deyimi tekrarladığını öğrenmem oldu. O da “At izi it izine karıştı” demiş…
Böyle bir duyguya geçmişte en son Org. Başbuğ tutuklandığında kapılmıştım.
O zaman da onun tutuklanması at izinin it izine karıştığını düşündürmüştü bana…
Prof. Türkan Saylan, İlhan Selçuk, Ahmet Şık ve Nedim Şener gibi isimler tutuklanınca ‘Ergenekon’ süreci rayından çıkmış oldu.
Zıvanadan çıktı da diyebilirsiniz.
Şimdi?
Günün ortasına doğru MetroPoll araştırma şirketinin başkanı Prof. Özer Sencar’ın gözaltına alındığı haberi beni şaşkınlığa düşürdü.
“Özer Sencar FETÖ?” şaşkınlığıydı bu.
İkisi yanyana düşünülemeyecek iki isim…
Akşam üzeri MHP’nin Devlet Bahçeli’ye muhalif kanadının görüşlerinin sözcüsü ‘Yeniçağ’ gazetesinin 3 yazarının da gözaltına alındığı haberini okudum.
Yeniçağ internet sitesi de “At izi it izine karıştı” diye vermişti haberi…
Cumhurbaşkanının “Sakın ha!” diye uyarma ihtiyacı duyduğu, ‘Ergenekon’ sürecini rayından saptırana benzer bu yanlışlıklar kimin eseri?
Ergenekon’u rayından kim/ler/in saptırdığını biliyoruz; onların bir bölümü zaten şimdi hesap veriyorlar…
Peki bu defa kimin eli devrede?
Televizyon ekranlarında gün boyu Merve Kavakçı’nın evini basan DGM başsavcısı ile Albayrak Ailesi’nin fertlerini bulma amacıyla Yeni Şafak gazetesini basan polis müdürü…
Gündemi onlar belirliyor…
En tepelere uzanamayanlar mededi bizlerde arıyorlar; ama görüyorsunuz, yazar-çizer takımının elinden fazla bir şey gelmiyor.
Uyarı? Evet şimdi yazdıklarıma benzer uyarıları kendi hesabıma haftalardır burada kamuoyuyla paylaşıyorum.
“Ölçü” deyip duruyorum. Bir ‘ölçü’ belirlenmeli: ‘Darbe’ girişimi içerisinde yer almış, onları teşvik ve tahriklerle harekete geçirmiş, örgütün karar alma mekanizması içerisinde bulunan, içyüzleri ortaya çıktıktan sonra bile maddi desteklerini sürdüren…
Çizgi buradan itibaren çizilebilir.
Başka ülkelerde yaşanmış benzer dönemler toplumlarda derin yaralar açtı; bizde de, rayından saptırıldıktan sonra, ‘Ergenekon’ süreci, tek tek insanları, ailelerini ve toplumu nasıl tedirgin etti, biliyoruz.
Şimdi aynı durumlar yaşanmamalı. Yaşananlardan ders çıkarmasını bilen olgun bir toplum olduğumuzu dosta düşmana göstermeliyiz.
Özellikle de askerlerimizi sınır-dışı operasyonlara gönderdiğimiz günümüzde…
Günüm bu düşüncelerle geçti; umarım günün bundan sonrasında hoş olmayan haberler almam.
ΩΩΩΩ