“Acı, kan, ter ve gözyaşı” sözü eden yok, politikacılar parlak bir gelecek vaadiyle oy talep ediyor

33
Reklam

Her demokratik ülkede iktidar da vardır, muhalefet de. Demokrasilerde iktidar partiler arasında gider gelir; bugünün iktidarı yarın muhalefete düşebildiği gibi, muhalefeti de bir bakmışsınız iktidar oluvermiş…

İktidar demokrasilerde hizmet yeridir.

‘Ateşten gömlek’ dense yeridir iktidara…

İmkanların ister istemez sınırlı, buna karşılık taleplerin alabildiğine bol olduğu ortamlarda, ateşten gömleği giymek cesur insanların işidir.

Bizde günümüz iktidarı cesur insanlara sahip.

Öyle olmalı ki, 20 yılı aşkın süredir ülkeyi yönetenler, bu görevi ilanihaye sürdürmek istediklerini belli ediyorlar. Yanı başımızda savaşlar var, bütün ekonomileri etkileyen bir büyük afet halinde salgın yaşandı, içeride sorunlar bir sarmal halinde herkesi etkiler boyutlarda ve böyle bir iç ve dış ortamda, iktidarda bulunanlar, bir ifadeyle ‘beş yıl daha’ ve fakat niyet olarak 2070’lere kadar ülkeyi kendileri yönetmek istiyor.

Ülke muhalefeti de iktidar sahiplerinden daha az cesur değil; onlar da mevcut yönetim kadrosunun bir an önce yerini kendilerine bırakmasını arzuluyor ve bunun için her geçen gün artan dozda ciddi bir kampanya yürütüyor.

Muhalefet de, iktidara geldiğinde içte ve dışta dev sorunlarla baş etmek gerekeceğini bildiği halde, o dev yükün altına girmekte acele ediyor.

Reklam

Sorunların ne kadar çetrefil olduğunu iyice görebilmek için ekonomik göstergeleri ve onları etkileyen unsurları rakamlar halinde vermeme herhalde gerek yok; bundan böyle iktidarda kim, hangi parti bulunursa bulunsun, geceli-gündüzlü çalışsalar ve imkanları zorlasalar bile, geniş kitleleri memnun edecek bir başarı göstermeleri çok zor.  

Hemen seçimin ertesi günü alınması gerekecek kaçınılması imkansız tedbirler geniş kitlelerin canını sıkacaktır.

İşin tuhafı, biraz aklı başında olan herkes, ‘geniş kitleler’ diye adlandırdığım insanların büyük bölümü de, bu durumun farkında. Vaatlerin çoğunun -belki de hiçbirinin- yerine gelemeyeceğini, buna karşılık kampanyalar sırasında hiç sözü edilmeyen ama seçim sonrası alınacak keskin tedbirlerle canlarının yanacağını bilmeyen herhalde pek azdır.

Lay lay lom tarzı bir yönetim beklemiyor ülkeyi; o günler hayli geride kaldı. Önümüzdeki günlerde can sıkıcı kararlar alınmak zorunda kalınacak.

Hadi yazının burasında şaşırdığım bir noktayı belirteyim: Siyasi hayat içerisinde yer alan kişiler ile onların mensup oldukları veya yönetiminde bulundukları partiler arasında, benim bu yazıda buraya kadar çizmeye çalıştığım tabloyu göz önünde bulundurup acıtacak gerçekleri toplumla paylaşarak zora talip olduklarını ifade eden yok. 

Winston Churchill, savaşın -sonradan ‘İkinci Dünya Savaşı’ adını alacak tarihin en kanlı savaşının- bir parçası haline dönüşmüş ülkesinde -İngiltere’de- başbakanlık görevini devraldığı 13 Mayıs 1940 tarihinde, halk kendisinden morallerini yükseltecek parlak vaatler beklerken, “Sizlere acı, kan, ter ve gözyaşı vaat ediyorum” cümlesiyle ünlenen bir konuşma yapmıştı.

İşte o vaat yerine geldi. İngiliz halkının vahşet topuna dönüşmüş Alman saldırganlığı altında kanı döküldü, küçüklü-büyüklü İngilizler acı çekti, gözyaşı döktü, yöneticiler de geceli-gündüzlü çalışarak ter attı…

Churchill başbakan olur olmaz parlamentoda yaptığı hitapta vaat ettiklerini yaşattı kendi halkına ve fakat o çaba İngiltere’nin savaştan galibiyetle çıkmasını sağladı.

Reklam

Sonucu da belirtmezsem olmaz: Savaştan ülkesini zaferle çıkaran Churchill ve partisi, savaştan hemen sonra -1945 yılında- yapılan ilk seçimde iktidarı kaybetti.    

Onun yerine gelenlerin yarattıkları hayal kırıklığından sonra -1951 yılında- yapılan seçimde İngiliz halkı onu 77 yaşında yeniden iktidara getirecekti.

Yazımın en başında, iktidar denilen devleti yönetme görevinin, demokrasilerde partiler arasında geçişli olduğunu, bugün iktidarda bulunanların yarın muhalefete düşebileceklerini, buna karşılık bugünün muhalefetinin yarın iktidara gelebileceğini belirtmiştim.

İngiltere ve Churchill örneğinde olduğu gibi…

Bugünün Türkiyesi’nin o dönemin İngilteresi’nden pek az farkı var.

Şartlar fazlasıyla benziyor.

Tek benzemeyen, siyasilerin halkla gerçekleri paylaşma tarzı.

Halkımız, kendileriyle ülkenin baş başa kaldığı ciddi sorunları paylaşan, yönetime kim-hangi parti gelirse gelsin karşı karşıya kalınacak sorunların üstesinden gelebilmek için herkesten fedakarlıklara katlanma özverisi bekleyeceğini şimdiden beyan eden bir siyasi kadro karşısına çıkıp oy istese, ona iktidar olma şansını verir mi?

Bu soruyu ciddi ciddi soruyorum.

Verir mi?

Yoksa, doğru olmadığını, yaşanan gerçekliklerle çeliştiğini bildiği halde, boş sözleri vaat olarak kendilerine sıralayan partiler arasında bunu en inanılır şekilde yapanı mı iktidarda görmeyi tercih eder?

Bile bile.

Galiba bu defa da öyle olacak.

Son 50 yıl boyunca hep olduğu gibi…

Elinde ‘Koskotas dosyaları’ adını verdiği ve içerisinde seçildiğinde hesabını soracağı büyük yolsuzlukların kanıtları bulunduğunu söylediği bir dosyayı tutarak propagandasını yürüten bir lider ile partisini iktidara taşımıştı halkımız…

Seçimden sonra o dosya bir kez bile hatırlanmadı, hatırlatılmadı.

‘İki anahtar’ vaadi de, yani kendilerine bir ev ile bir otomobil sahibi olma hayali satılması da, halkımızın hoşuna gitmişti bir dönem; o sayede kazanılan iktidarın ardından tarihin en ciddi ekonomik sıkıntılı günleri gelmişti.

Bugünler yine çift taraflı vaatlere muhatabız; sandıktan çıkacak iktidarın sunacağı yarın, geçmişte yaşananların tekrarı olmayacak mı?

Olmamasını diliyorum.

ΩΩΩΩ

Reklam

33 YORUMLAR

  1. “H. Gayret
    25 Aralık 2022 At 20:14
    Dur yolcu!
    “Abdülhamit döneminde Ayasofya acikti ama Said Nursi de Hapse konulmustu.”
    buyurmuşsun da elhak öyledir!
    Bugün ise hem risaleinur devlet/diyanet eliyle yayınlanmakta hem de ayasofya ibadete açıktır! “bunuda ilave edelim.”
    Şimdi anladın mı başkomutanımız niye bu kadar seviliyor?”

  2. “Vatandaş
    26 Aralık 2022 At 14:08
    Bence tepkiler başörtüden daha çok kavakçının şahsiyetineydi en son gündeme geldikleri konulara bakınca bende atılması taraftarı olurdum ve benim annemde başörtülü.”
    ELHAK ÖYLEDİR VATANDAŞ!
    LAKİN BİZİ DE ÇARŞAFIN TÜRBANIN İÇİNDE KİMİN OLDUĞU İLGİLENDİRMİYOR,
    TESETTÜRE SAYGI GÖSTERİN YETER!!!!

    • İnancına binaen giyimini farklı seçmek,
      Yaşamını kolaylaştıracak şekilde giyinmek,
      Moda’ ya uyup değişik tarzda çeşit,
      Psikolojik olarak fazla örtünme!ihtiyacı hissetmek
      Aile ve çevre baskısyla bir tarz giyim,
      Çevre bölge iklim faktörü,
      Mesleki zorunluluk vb …
      Bir sürü çeşit var!
      Mini etek te giyebilir istersen lakin,
      Sen rahat edebilirsin de!
      Senin içinde bulunduğun ortamdaki diğer insanlar rahatsız olabilir mesela!!!
      Örneğin karısı kocasının gözlerini🙄😭😭😂
      Velakin bunun sonu yok!
      Tesettür çarşaf yada minietek adı ne olursa olsun,
      Bugün var yarın yok, varsada öbürgün farklı olur
      Ama, giysiye değilde, “GİYEN BEDENE YARATANDAN ÖTÜRÜ” saygı göstermek!!!
      Kevser suyunun membaını bulmak olabilir mi acaba?

  3. Bol keseden vaat etmek.
    İktidarda Muhalefette bol keseden vaat ediyor.
    İktidar tekrar seçildiğinde vaatlerini unutturacak,
    Muhalefet ise kasa boş diyecek,
    ben bu filmi 1983 seçimlerinden bu yana Kemal Sunal filmleri gibi izliyorum, özellikle de petrol bulduk gaz bulduk filmini.
    Şu bir gerçek; gelecek yıl bu yıldan daha iyi olmayacak, be bu söylemi üç yıldır söylüyorum, inşallah yanılırım diyorum, bu konuda yanılmayı da dört gözle bekliyorum.

    • Ahmed arkadaş, muhalefet neyi bolkeseden vaadediyor, ben hiç duymadım, biraz açar mısınız?

  4. Bugün kitap okurken okudugum yerin MASA 6 +1 ile ne kadar örtüştüğünü düşündüm.
    Manevî tevatür derecesinde bir şöhretle, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Ebu Bekiri’s-Sıddık ile, küffarın takibinden kurtulmak için tahassun ettikleri Gàr-ı Hira’nın kapısında, iki nöbetçi gibi iki güvercin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi, hârika bir tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hattâ rüesa-yı Kureyş’ten, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın eli ile Gazve-i Bedir’de öldürülen Übeyy İbn-i Halef mağaraya bakmış. Arkadaşları demişler: “Mağaraya girelim.” O demiş: “Nasıl girelim? Burada bir ağ görüyorum ki, Hazret-i Muhammed tevellüd etmeden bu ağ yapılmış gibidir. Bu iki güvercin işte orada duruyor, adam olsa orada dururlar mı?”
    Allah habibini çok zayıf olan örümcek ağı ile koruyor.Yüzde 150 enflasyon olan ve ekonominin alt üst oldugu ülkede iktidar hala 1.ve muhalefetin adayi yok.acaba diyorum muhalefetin örümcek ağıda hırs,makam ,dünya menfaati gibi şeyler mi? Ya bu şekil yada bu ittifakî sabote eden içte birileri var.sizce hangisi.?

    • Ey Mustafa! ciklet gibi uzatarak kullandığın etiketlerle anarak aktardığın tarihi olayı ilk okul 3. sınıf din dersinden hatırlıyorum. Ancak zaman ve mekan olarak çok değişiklikler oldu. Uyan! Ortalıkta mağara falan kalmadı! Bu zamanda örümcek ağı olan şey başarısızlıkla sonuçlanan becerisizlik. Allah’ın çetin düzeninde beceriksizlikler onca hatadan sonra DiN’e sığınsa bile emsalleri arasında barınamayacak. Bu Allah’ın koyduğu kurallar gereği böyle. Alternatifsiz olan “Akıl*İman Sentezi” ve bunun beraberinde getirdiği beceri ve başarılardır. Bunu Mustafa Kemal Atatürk Paşamız ve kurduğu parti CeHaPe zamanında laikliğe rağmen adapte etseydi zaten bugün bir AKePe ortaya çıkmamış olacaktı. Çıktı da ne oldu? ezberine iman modunda iken Akıl*İman Sentezi” zafiyetinden müstarip olduğu için o da elindeki fırsatları harcadı. En üst makam avantajıyla partizan hırs ve menfaat türü ürümcek ağlarından medet umar hale geldi. Oysaki Allah’ın düzeni çetin! Bunu vurguluyor DiN!

  5. Geçenlerde , durup dururken birdenbire ‘eğlence vergisi ‘ denen vergiler bir çırpıda kaldırılıverdi; seçim yatırımı diye düşünüldü ve pek kimsenin de dikkatini çekmedi !
    Bu aralar zaten seçim yatırımı olmayan bir şey yok ancak işin içinde bir bit yeniği vardı, KDV. olduğu gibi duruyordu ,
    nedense o hiç ellenmedi , olduğu gibi kaldı !
    Ben de şimdi ‘ Bir bilmecem var çocuklar ‘ daki gibi soruyorum !
    Acaba neden !
    Yazının özeti işte bu cevapta yatıyor !

    • Eğlence vergisi gelirlerini yerel yönetimler toplar. İktidar vatandaşa değil, yandaşa çalıştığı için, yerel yönetimlerde söz sahibi olan muhalefetin özellikle büyükşehirlerde ekonomik kaynaklarını kısmak için eğlence vergisini kaldırmıştır.

      • Yahya bey bırakın da vatandaş biraz eğlensin yani, size de rahat battı anlaşılan?
        Herkes de başımıza tahsildar kesildi…

  6. Çörçil o zamanki şartlarda “Sizlere acı, kan, ter ve gözyaşı vaat ediyorum” demiş bir tek “Allah’ın düzeni çetin” demediği kalmış. Bu düzende acı, kan, gözyaşı hepsi olacaktır! Bu ayet “sınava iyi hazırlanın” anlamında. Böyle anlayıp gerektiği gibi hazırlık yapan kazanır, en azından fazla kaybetmez.Tarihiyle güzergahı belli bizim toplumumuzda “sınava hazırlık” dünyada kaliteli yaşamı da hedef alacak şekilde zihinlere monte edilmedi. DiN’in temel tenbihleri sözde laikçilik ile toplum sağlığına katkıda bulunacak şekilde entegre edilmedi. Entegre olanların çoğu “Akıl*İman Sentezi”yle ilgisiz zafiyetler serisi olarak ortaya çıktı. Basma kalıp bir şekilde “Monkey see monkey do = maymun gördüğünü yapar” durumuna mahkum edildik adeta. Sınav gereğince karşımıza çıkacak binbir soruna yaratkan becerilerle/liyakat bazlı çözümler üretilmedi. Üretilen, gelecek nesillere miras bırakılacak yeni yeni sorunlar oldu…Onlar da bu yükün altında bunalıp dışarı kaçmağa çalışıyor. 2070’e kadar 2070 plan yapılır hiçbir işe yaramaz. Gençleri kandırma planından başka bir şey olmadığı ortaya çıkar. En kötüsü de budur. Plan iç enerjiyi, yerli üretimi arttırmak ekonomiyi herkese yetebilecek şeklnde canlandırabilmek olmalı. Hani nerede bunu becerebilecek kadrolar? “Hele bir “Güç” elimize geçsin gerisi kolay!” zihniyeti hakim. Bugün İktidara gelmek isteyenler öncekilerden çok farklı değil. Tutulmayan büyük vaadler! nefs açgözlüğünü tatmin! İdealizmden kopuk fedakarlıktan uzak, yeni nesiilere aslında tuzak!

    • 2doğru+4yanlış=HB 25 Aralık 2022 At 12:33
      İyi gidiyorsun bizide tarikatına mürit yapacaksın inşallah hb’ de……

      Yorumu Cevapla

      __________
      Yahu, rumuzunda meymenet yok! Önce adam gibi bir rumuz edin dedik anlatamadık. Doğrulardan yanlışlardan bahsediyorsun. İzahata hiçbir teşebbüs yok! Yorumdan anladığını ne de belli etmişsin! İşi emojilerle sulandıra sulandıra bir hal oldun! ekllediğin kafiyelerle ne demek istediğini rezil ettiğin yetmemiş gibi bir de mürit beklediğimi falan ortaya atmışşsın!?
      GEÇ OTUR yerine, 10 üzerinden 3!

      …….
      Bir beklentiyse bu! ne cemaat, ne “tarikat”,
      “Akıl*İman Sentezi” apaçık bir hakikat!
      Hakikati hazmedemeyenden hayır gelmez,
      Kalple Beyin arasında varsa hele barikat!
      …..

  7. aslında maharet uzun süre ilk günkü heyecenla ülkeyi yönetebilmekte değil mi? şu an heyecan ilk günkü kadar değil elbette ancak diğer ittifakın milli bir politikası yok, abd güdümündeler ve dış politikada Mavi vatan, Suriye, Kıbrıs ve ülkemiz iç ve dış güvenliğini sağlama konusunda tatmin edici bir duruş göstermiyorlar. Bulunan doğalgaz ve petrol rezervlerine yenilerini ekleyeceklerine, ihalar, sihalar ve milli muharip savaş uçağı konusunda yerli savunma sanayini geliştireceklerine, terör örgütlerine operasonları devam ettireceklerine, s400 gibi ülkemizi ukrayna gibi olmaktan kurtaracak hava savunma sistemlerini devam ettreceklerine dair bir beyanları var mı?

    • Vatan partisi sözcüsü olmayı hak ediyorsun bu yorumunla. Yazar yukarda bir soru sormuş, bana cevap vermezsin ama yazarın sorusuna gayet açık ve net cevap vermişsin bravo!😂😂😂

      • ne saçmalıyorsun yahu hangi soru. Sen de altılı masanın sözcüsü olmayı hakediyorsun bravo. Allah iyi etsin

  8. VAAT-WHAT

    Muhalefetin vaatlerine avrupanın tüm bütcesi yetmez, yap işlet devret sistemi ile yapılan yolları köprüleri, tünelleri, havaalanılarını kamulaştırmak, atananamayan bütün öğretmenleri, sağlıkcıları, ziraatçileri atamak. Herkesin sigortasını ödemek vs vs.

    Sayın yazar var demiş ama iktidarın bir vaadi yok. Daha çok vaatlerini yerine getiriyor yada getirmek üzer iktidar. Kadro, eyt, fatura affı, icra borcu affı vs vs.

    Daha çok devletin kendi hedefleri ile ilgili iktidarın vaatleri, yerli ucak, gemi, uzay, d.gaz, yerli araba çeşitli açılışlar iktidarın hedefleri.

    Size şaka gibi geliyor ama 2023 te putinle masaya kılıçdaroğlu oturacak, suriyenin kuzeyine operasyon kararını kılışdaroğlu verecek, seçimde kendisini destekleyen karayılan ve arkadaşlarına dünyayı dar edecek. Yunanistana rest çekip adaları geri alacak. Ben gülmüyorum..

  9. Koşan terleyen bir cb vaadi kulağa tanıdık geliyor, bana uyar, ama çörçil efendi gibi birleşik avrupa idealinin içine etmiş bir ahmaktan sözetmiyoruz tabii…

  10. 139 BİN KG ALTIN
    Evet yanlış okumadınız.
    Yüz otuz dokuz bin kilogram “altın”
    Ülkemizde 47 bin kuyumcu var.
    Her birinden yaklaşık üç(3) kg alırsanız bu miktar ediyor.
    Şu an altının bir tonu 61 milyon dolar ediyor.
    8,5 milyar dolar ise 139 ton altın ediyor.
    Bu da 139 bin kg altın ediyor.
    Tarihin birinde yasadışı “bir” işlem için bir kişinin aldığı iddia edilen rüşvet olan 8,5 milyar doların altın olarak karşılığı.
    Akıllara hayallere sığmadığı için inandırıcı gelmiyor.
    Yok artık bu kadar da olamaz dedirtecek bir rakam.
    Amiyane ve tam manasıyla “oha” dedirtecek bir rakam.
    Rakamların çaresiz kaldığı, pes ettiği bir miktar.
    Sayın KORU bize siyasetçiler bize “yüz yıl” vaadlerini anlatıyor.
    Bir tarafta geçen yüz yılımızı çalıp, gelecek yüzyıla ipotek koyanlar, diğer yanda Man adalarından gelen parayı, Man adalarına gönderilen para sananlar.
    Zerre kadar aklınız yok mu? Bunlardan hiç para çıkar mı? Bunlar hiç para verir mi?

  11. akp iktidarı ve lideri sayın erdoğan ülkeyi, 15 yıl tek başına son bir kaç yıldır da mhp ile yönetiyorlar ve sonuç olarak dünya enflasyon ve sefalet rekorları kırıyorlar.
    ülke enflasyon ve sefalet rekorları kırarken, israf, debdebe ve şatafat rekorları da kırılıyor yani yazarın dediği gibi
    “ateşten gömlek” yeri olmaktan çok,
    “keyif evi” yeri tadında.
    o nedenle “ilanihaye sürdürmek istediklerini belli ediyorlar”
    “Sorunların ne kadar çetrefil olduğunu iyice görebilmek için ekonomik göstergeleri ve onları etkileyen unsurları rakamlar halinde vermeme herhalde gerek yok” diyor sayın koru, cidden yok, rakam okuyamayanlar bile bir şekilde pazara, markete, çarşıya, alış verişe gidiyor hayatın acı gerçeklerini deneyimliyorlar, çoğu vatandaşımız temel gıda maddelerini bile alamıyorlar.
    ekonomi bir güven meselesidir.
    sayın erdoğan maliye ve hazineyi birleştirip başına damadını geçirdiği zaman bugünlere geleceğimizin sinyallerini belirmişti ve o süreç damadının “Allah sonumuzu hayretsin” sözleriyle gittikten sonra haber yasağı gelen hazinedeki paraların ne olduğu soruları, enflasyon, devalüasyon, karşı karşıya bulunabileceğimiz stagflasyon, paramızın cumhuriyet tarihinin en değersiz seviyesine gelişi ve sefalet endeksleri birinciliği ile sonlanmıştı. sadece ekonomi değil, yargıdan eğitime, tarımdan hayvancılığa, dış politikadan sanayiye her alanda büyük sorunlar yaşıyoruz.
    bilim adamları, fütüristler bir kaç yıldır iklim olayları gibi kimi sorun üzerinden kıtlık olabilir uyarısı yapıyorlar ve bir tarım ülkesi olabilecek potansiyele sahip ülkemiz tarım politikaları nedeniyle her geçen gün tarım alanı ve çiftçi kaybediyor. hayvancılık her geçen gün zayıflıyor.
    ve iktidarımız hala ilanihaye kalmak istiyor.

    muhalefet bir blok haline gelince umutlar dağılması yönünde yeşeriyor. ama dağılmadı, gitti. aralarında taht oyunları olması, çekişmelerin, anlaşmazlıkların olması sorun gibi lanse edilmeye çalışılıyor. oysa iş ortaklığından, evliliklerden, arkadaşlık ve dostluklara kadar her türlü ilişkide taht oyunları, çekişme, anlaşmazlık olur,
    normaldir ve sağlıklı olan budur.
    muhalefet görüş birliğinde bir sorun yaşamıyor, ortak bir metin hazırlandı ve kamuoyu ile kabaca paylaşıldı, ortada büyük bir uyum ve anlayış var diyebiliriz değil mi? muhalefet, süper güçlerle donatılmış başkanın kim olacağı üzerinde ise görüş birliğine varmamış olabiiir, sonsuza kadar sürecek değil, öyle ya da böyle ortak bir aday çıkaracaklar, şu noktada pek ihtimal dahilinde değil ama ortak aday çıkmadı diyelim, hepsi kendi adayını çıkarsa bile seçim 2. tura kalacağından tüm muhalefet seçmeni en yüksek oyu alan adaya kenetlenir, bütün yollar romaya çıkar.
    sayın erdoğan ve bahçelinin ve akp ile mhp nin ittifak haline gelmeden önce hasmane ilişkileri, birbirlerine sarf ettikleri ağır sözleri, hatta akla hayale gelmeyecek hakaretleri olmadı mı? sonrasında uyumlu bir çalışma ortamı yakaladılar değil mi? BBP, vatan partisi gibi partilerle de uyumla çalışıyorlar, şimdi bu fırtınalı ilişkiler, bu benzemezler bir ritim yakalıyor da aralarında her zaman nispeten saygı ve nezakete dayalı ilişkileri olmuş bir önceki seçimde dayanışmış, yardımlaşmış muhalefet partileri neden birlikte çalışamasın ve güzel bir uyum yakalayamasın değil mi?
    anlaşamayacaklarını düşünmek art niyetli bir zan-la açıklanabilir sadece.

    muhalefet güven vermiyor-muş,
    oysa oyunu koruyan chp, saadet gibi partilerin yanısıra her geçen gün oyunu arttıran, güçlenen iyi parti ve yeni kurulmasına karşı seçmenden oy almayı başaran diğer partilerle muhalefet milyonların oyunu alıyor,
    öte yandan seçmeninin büyük kısmını kaybeden ve neredeyse baraj altında kalacak olan mhp güven mi veriyor yani, üstelik yazarımızın bir kez daha alıntılarsak veciz bir ifade ile dile getirdiği gibi
    “Sorunların ne kadar çetrefil olduğunu iyice görebilmek için ekonomik göstergeleri ve onları etkileyen unsurları rakamlar halinde vermeme herhalde gerek yok”
    bir süreçte olduğumuz sırada…
    tablo güven vermekten çok ama çok uzak.
    kararsız seçmenin güveni de seçim yaklaştıkça, netleşir.
    ekonomi iktidar değişince bir şekilde düzelir,
    muhalefet ilk iş adaleti tesis etmelidir.
    adalet ekonomi başta bütün dengesizlik ve çarpıklığı düzeltir. ancak adaleti tesis etmiş bir ülkeye yatırım gelir, adalet tesis edilince adil paylaşım gelir, herkes mutlu olur, refah yükselir.
    adalet olmazsa, bütün sistem çöker, ülke yolsuzluk ve yoksullukla boğulur.

    • herkese huzur dolu bir yıl dilerim,
      başta koru ailesinin ve tüm yorumcu arkadaşlarımın
      yeni yılı kutlu ve mutlu olsun.

    • Hayret yaa! Gene uzun uzun birçok ayrıntıya girmişin. Hep aynı şeyler gına geldi yavv Seçimlere daha çok olmasa hadi neyse. Cephaneyi erittin. Argümanların hep muhalefet hep muhalefet. Sen eniyisi muhalefet partilerinden birinde siyasete gir. Konuları sap saman demeden karıştırmakta üzerine yok. Pedofili, sapık, hırsızlık gabarda petrol, maden bir dokundum bin vah işittim çarşaf çarşaf döktürdün. Son yazdığında diyonki ihaleler oluyor. Paralar dışarı kaçırılıyo. Kim bunlar ihaleyi kapan aynı yandaş firmalarmı o ayrıntılara belgelerle gir. Dışarda parası olanlar arasında Erdoğan varmı o konuya girmemişin. İşine gelmedimi. Sonrada baktın olmuyo ben yılbaşı tatiline gidiyom. İyi yılbaşılar hanfendi.

  12. Sayın Koru ,
    Dünya bu dünya, başka dünya yok. Siz yazı yazarsınız biz okuruz. Siyaset yolunun yolcuları da emellerinin peşinde koşar! Allah hakkımızda hayırlısını versin. Şu dünya hayatından alnımızın akıyla, Rabbimizin rızasıyla çıkalım inşallah! Yalnız bunun yolu sünneti seniyyeye uygun yaşamak olduğunu da unutmayalım.

    • Dünya mağdurlarının Erdoğan sevgisine, hele de Müslümanların Erdoğan’ı umut olarak görüyor olmalarına bizzat şahitlik eden biri olarak Erdoğan’a oy vermek gerekir diye düşünüyorum.

      Dünya nüfusunun bir ferdi olarak, bu ülkenin vatandaşı olarak ve bir Müslüman olarak tercihimin Erdoğan’dan yana olduğu düşünce ve inancına sahibim.

  13. Lay lay lom bu topraklarda mümkin değil🤡cambaz dersen her ülkede bulunur.
    Yalnız lakin, cambazın ipten düşüşü!..
    Allah esirgesin mesleğini hakkıyla helalinden yapan herkesi. İşlerinde muvaffak eylesin.
    Coltuk sihirlidir. Bir oturdumu kalkmak istemez birçoğu faninin.
    Hele ki “ben bu koltuktan kalkarsam varyaa”..
    XYZ kümülesi batar batar kafası..
    Kendi inanmış! Millette inansın!!!
    Millet ittifak kurmuş 🤗 geliyoruz diyor🏃‍♂️🏃🏃‍♀️⛷
    Bir sonraki dönem de bütün sorumluluğu bir kişi yada parti üstlenmeyecek görünüyor!
    Yani taşınnaltında çoklu el olacak!
    Sorumluluk ta sonuçta paylaşılacsk!
    Tek başına olur mu? Olur olmasına da..
    Devam eder mi?.. orası meçhul!!!

    • -Yolsuzlukların üstüne gidelim, sallandıralım üjbeş tanesini s.ahmet meydanında!
      -Kabuğumuza çekilelim, şimdiye kadarki kazanımları sineye çekelim!
      -Böyyük atılımlar yapalım, tıpkı Atatürk gibi…
      Eeee.. faprikalar tarım makinaları bedava elantrik bol bol domates yetişsin yesin gürbüz çocuklar!
      Sonra?..
      Yarısı dağa çeyreği aeropaya kalanıda ehh işte..
      (Borç alıp harcıyoruz bool bol zaten)
      Parlak gelecek nedir ACABA???

    • Meral Akşener’in Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu dayatmalarıyla, 6’lı masa, konsensusu kaçırmakla yüz yüze. Nitekim; ‘seçime ilk turda ortak adayla girmeliyiz’ fikri geride kalmış gibi, kulislerde, parti ofislerinde ‘çoklu aday’ söylentisidir gidiyor… Bu söylentilerin boşa çıktığını hiç sanmıyorum, Akşener’in siyasi teamülleri alt üst eden atakları, insanları giderek; ‘hiçbir şey çıkmaz bu 6’lı masadana sürüklüyor…

      Aslında Akşener’in huzursuzluğu, masayı sürekli titretiyor oluşu, temel bir doku uyuşmazlığı temasına dayanıyor. 6’lı masa, bir hilkat garibesi gibi; sol partinin peşine takılmış diğer sağ partilerden oluşuyor. Akşener’in kendi tabanına karşı taşıdığı açık yarası; HDP-CHP candaşlığı, aslında masanın da en temel paradoksu… Akşener, seçim hangi sonuçla biterse bitsin, tabanıyla yüzleşeceği günün, kaotik yüküyle de konuşuyor. Hırçınlığının başlıca sebebi bu aslında. Siyasi nezaketi ıskalayan; ‘biz seçtirttik’ cümlesi de bu yüzden. Ve laf anlatmakta zorlanacağı sadece kendi tabanı da değildir, Türkiye sağ taban seçmeni, Akşener’in CHP ve dolayısıyla HDP ortaklığını, kazansa da kaybetse de asla unutmayacaktır…

      Tüm Türkiye sağına bunu anlatabilmek, Akşener’in tarihi sorumluluğudur…

      Keskin sirke küpüne zarar. Ama ya o sirke, bir de yanlış küpteyse? İnfilak etmek üzere olan bir 6’lı masa var…

      • CB’lığında gözü yok Meral bacının zaten.
        Maksat meclisteki sayı istendiği oranda olamasa bile,
        Hezimetlede sonuçlanma ihtimali doğarsa ya bi de!?!

      • 6’lı masayla yatıp 6’lı masayla kalkmanın kimseye bir faydası yok. Biraz da diğerlerine bakın.

        Bakın mesela hdp’nin eş genel şapkası ne diyor: “Paris yanıyor! Paris yanmak istiyor!”

        Bir de MSB Hulusi paşaya bakın o ne diyor?

        Ortak düşman Paris, hücum! Allah Allah Allah nidalarıyla Cenk eder genç osman!

        Bunlara bakıp ne yapacan, yapcak bi şey yok,be varki!

        • Tersine haçlı seferi için papa benzeri bir çağrı olmasında!
          Çünkü egeden geçirmiyor batırıyor kefere.

  14. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “cumhurbaşkanı adayı değilim, başbakan olacağım” çıkışını iktidara karşı yapmadığı kesindi. Bu söylemi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek üzere geliştirdi.

    Akşener’in aklındaki aday ilk günden beri İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu. Mansur Yavaş’ı öne sürmeleri sadece bir taktik. İmamoğlu’nun önünü açmak için Mansur Yavaş’ı kullanmak istediler. Mansur Yavaş’ın ise şu ana kadar kendini kullandırmaktan kaçındığı görünüyor.

    Akşener, altılı masada ‘aday’ belirleme gücünü elinde tutmak istiyor. “Saraçhane darbesi”yle Kemal Kılıçdaroğlu’nu denklem dışına iterek, İmamoğlu’nu altılı masanın “ortak adayı” haline getirmeye çalıştı.

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun Berlin’den hızlı bir şekilde dönerek müdahalede bulunması, İmamoğlu’nun adaylığına net bir şekilde karşı çıkması, Meral Akşener’i ise partisinin iç işlerine karışmakla suçlaması, bu oyunu bozdu.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Saraçhane’den sonra Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı irade gösterememesi, net bir tavır alamaması, açık bir şekilde “adayım” diyememesi Meral Akşener’in hesaplarının bozulmasını beraberinde getirdi.

    Oysaki, adaylık iddiasını açıkça dile getirse Meral Akşener’in elini rahatlatacaktı. İmamoğlu’ndan beklediği çıkışı göremeyen Akşener’in adaylık satrancında iyice köşeye sıkıştığı görülüyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu süreçte çok iyi bir satranç oyuncusu olduğu da ayrıca gözlerden kaçmasın.

    İmamoğlu konusunda Kılıçdaroğlu ve CHP duvarını aşamayınca yeni adaylar üzerinden yoklama çekmeye başladılar.

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın isminin dolaşıma sokulmasının sebebi de bu.

    Kılıçdaroğlu’nu adaylığını engellemek için daha makul, geniş çevrelerce ‘kabul’ göreceğini düşündükleri Ali Babacan ismini tartışmaya açtılar.

    Şimdi Ali Babacan ismi etrafında bir “Ar-Ge” süreci işletecekler. Göreceksiniz, ilerleyen günlerde başka isimler de gündeme gelecektir.

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun başka bir isme geçit verebileceğini hiç sanmıyorum. Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu dışındaki bir aday olsa olsa altılı masayı dağıtır, birleştirmez. Akşener’in de kendi aklındaki isimlerden birini aday yapamaması durumunda masayı dağıtması muhtemel. Her iki durumda da altılı masa için “kaybet kaybet” dönemine girildi.

  15. Muhalefet seçimleri, 6’lı masadaki ayak oyunlarıyla değil, topluma “Benim sorunlarımı en iyi muhalefet çözer” güvenini verdiği zaman kazanacak.

  16. Nasrettin Hocaya hanımının adını sormuşlar. Bilmiyorum, demiş. İnsan nasıl hanımının adını bilmez diye üsteleyince; geçinmeye gönlüm yok da ondan cevabını vermiş.
    CHP ve İYİ Parti’nin hikayesi de böyle. Geçinmeye gönülleri yok. Ortada sahici bir ittifak yok.
    İki parti de birbirinin seçmenini çalmaya çalışıyor. Bunun da yolu “Tayyip Erdoğan’ı devirmek için bir araya geldik” mesajını daha kuvvetli vermek. Kim bu mesajı verirken daha çok bağırır, daha çok çalışırsa muhalif seçmenden daha çok destek toplayacak. Yani ittifakta olmanın güzel bir imaj değeri var. Ama hakiki bir değeri yok. Adeta yemek masasında nasıl da uslu oturduklarını ebeveynlerine göstermeye çalışırken masanın altından birbirlerini tekmeleyen haylaz çocuklar gibiler.
    Seçmen 6’lı masada güzel güzel oturduğumuzu zannetsin ama biz de masanın diğer sakinini zayıflatmak için elimizden geleni yapalım!
    Benim esas merakla beklediğim ise seçim sonrası. Masa sakinlerinin seçimi kaybetmesi aynı zamanda kurdukları modelin de iflası anlamına gelecek – tabii eğer seçimi görürlerse.
    Bir önceki seçimde ittifak yapıp cumhurbaşkanlığında çoklu aday çıkardılar olmadı. Akşener bir varlık gösteremedi, CHP’nin adayı Muharrem İnce ise partisine düşman oldu. Şimdi ittifakı sadece milletvekili seçimleri için değil cumhurbaşkanlığı seçimleri için de yapıp ortak aday senaryosunu deniyorlar. O da başırısız olursa ne yapacaklar acaba.
    Hem model çökecek hem de büyük bir kavga başlayacak. Şimdiden birbirlerine ahmak diyenlerin seçimden sonra neler söyleyeceklerini bir düşünün.

Yoruma kapalı.