Ahmet Altan.. Fransız dergisi.. Hatta Trump.. Bu isimleri birleştiren konu başlığı adalet reformu…

37
Reklam

“Yazmadığım zaman ben bir hiçim, sıradan biriyim, yazmadığımda varlığımla yokluğum arasında bir fark yoktur. Ben aslında huzursuz bir insanım da. Yazmak beni yok olmaktan da huzursuz olmaktan da koruyor. Kendimi kendimden korumak için de yazmam gerekiyor.”

Anlamışsınızdır, ama yine de belirteyim: Hayır, yukarıda tırnak içerisinde verdiğim alıntı bana ait değil. Kendisini anlatan bu satırları, cezaevindeki ikameti çoktan 1000 (bin) günü aşmış olan müebbet mahkumu Ahmet Altan Amerikan New York Times (NYT) gazetesi yazarı Rod Nordland’a not olarak göndermiş… 

NYT dünkü nüshasında ana gazete sayfalarından birinin büyük bölümünü Ahmet Altan’a ve sonunda ABD’de de basılan kitabı ‘I Will Never See The World Again’e (Dünyayı Bir Daha Asla Görmeyeceğim) ayırmış. O satırları Nordland’ın makalesinden aldım.

Çok satan romanlarıyla ülkemiz dışında da tanınan bir yazar Ahmet Altan; bu sebeple kendisinin cezaevinde oluşu ve Türkçesi çıkmadığı halde değişik dillerde yayınlanan son kitabı dünyada ilgi çekiyor.

İlgilenenler onun gibi nitelikli bir yazarın neden cezaevinde tutulduğunu anlamakta zorlanıyorlar.

Rod Nordland da zorlananlardan. Uzun yazısının özellikle yazarın cezalandırılmasıyla ilgili bölümünü kısacık tutmuş:

“Ekonomi profesörü ve siyasi yorumcu olan kardeşi Mehmet ile birlikte tanınmış gazeteci Nazlı Ilıcak’ın TV programına çıkmışlar. Ertesi gün Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümetine karşı kanlı bir darbe girişimi olmuş; bir suikast girişimi, Meclis’in bombalanması ve 300 kadar ölü… Altan kardeşler ve Bn. Ilıcak darbeyi başlatan ‘gizli mesajı’ vermekle suçlanmışlar…”

Verdiği bilgi bu.

Reklam

Yazının bütününü okuyanın Türkiye’de fikir özgürlüğünün ayaklar altında bulunduğunu düşünmemesi imkansız.

Ahmet Altan’ın 11 bin kişinin yattığı bir cezaevinde bulunduğunu ve bu insanların çoğunun siyasi sebeplerle orada tutulduğunu da kayda geçiriyor yazar.

Kızalım mı?

Ben düşünelim diyorum.

Sebebini açıklayayım:

Öyle sanıyorum ki, bugün yarın bu yazının çıktığı NYT’te de “Türkiye’de demokrasinin ve fikir özgürlüğünün var olduğu, cezaevlerinde haberleri ve yazıları yüzünden tek bir kişinin bile bulunmadığı” yolunda bir açıklama yer alacaktır.

Ya Ankara’dan gönderilecektir o açıklama, ya da Türkiye’nin Washington büyükelçisi imzasıyla…

İyi ama Ahmet Altan hayatında gazetecilik ve yazarlık dışında herhangi bir iş yapmamış biri. Romanları yalnız ülkemizde değil başka dillere çevrildiği için dünyanın çeşitli ülkelerinde de bilinen bir isim. 

Reklam

“Cezaevlerinde tek bir yazar yok” açıklaması nasıl bir etki yapacaktır onu okuyacak yabancılar üzerinde?

Adalet reformu yapıldıysa, neden hala cezaevindeler?

Hükümetin ‘adalet reformu’ adını verdiği yasal düzenleme Meclis’ten de geçti. Metnini okuduğunuzda, birkaç sorunlu maddesi bulunsa bile, demokratik bir ülkede yaşadığınızı hissettiriyor o yasa. Ancak yine de yasalarda yapılan iyileştirmelerin uygulamalara yansımasını görmek gerekiyor.

Özellikle de siyasiler ve gazetecilerle yazarlar söz konusu olduğunda.

Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Osman Kavala başta olmak üzere neden o muameleye uğradıkları anlatmakta zorlanılan isimler cezaevlerinde kaldıkları sürece ‘adalet reformu’ kavramının içi boş kalacaktır.

Yazarları cezaevinde tutmanın zararı daha çok onlara bu akıbeti reva görenlere ve ülkeye oluyor.

NYT yazarı, Ahmet Altan’a, “Senin gibi yazarların devlete bir zararı olmaz ki, rahatsız eden sineği ezdikleri gibi ezerler; o halde böyle bir kitabı yazmanın anlamı ne?” diye de sormuş. 

Bu soru bile ülkemize ne gözle bakıldığını açığa vuruyor.

Cezaevlerinde tek bir siyasi kişilik, yazar ve gazeteci kalmamalı.

İktidar alıngan olmamalı, Trump’a baksanıza…

Geçenlerde bir Fransız dergisi kapağından duyurduğu bir haber-değerlendirmeyle ülkemizde gündeme geldi. Gazetelerde ayıplandı dergi, televizyonlarda kınandı. Orada kalabilirdi, kalmadı; devlet adına suç duyurusunda bulunuldu ve galiba dergi hakkında ceza davası da açıldı.

Türkiye’nin yeniden dünya gündeminde olumsuz biçimde yer alması için böylece kapı aralanmış oldu. Artık o davanın görüldüğü her günün öncesi ve sonrasında Fransız kamuoyu hem kapaktan verilen iddiaları birkaç kez daha işitecek, hem de “Fransa’da yayın yapan bir dergiye bu yapıldığına göre Türkiye hakkında duyduklarımız doğru olmalı” diye düşünecek.

Aynı dergi, 30 küsur yıl önce, Türkiye’yi yine kapağına taşıdığında benimle yaptığı bir görüşmeyi de ağzımdan çıkanları tam tersine çevirerek haberinde değerlendirmişti. Nasıl kızmıştım.

Kızmıştım, ama o kadar. Oradan alıp yazılarında aleyhime kullananlar olduğunda gerçeği açıklamakla yetindiğimi hatırlıyorum.

Şu geride bıraktığımız haftalarda gazetelerimizde ABD’nin başkanı Donald Trump’la ilgili ağza alınamayacak neler yazıldığını, televizyonlarda neler söylendiğini hatırlayalım. Trump hiçbiriyle ilgili dava açtı mı?

Açmaz. Açmaz, çünkü ABD’de Trump hakkında yazılan ve söylenenler bizdekilerden çok daha ileride. Hakaret de var, yerin dibine batırma da…

Trump kendi ülkesindeki gazeteler, dergiler ve televizyonlarda hakkında yapılan tezviratlar için de dava açmıyor, açamıyor. 

O aleyhte yayınlar fikir özgürlüğü kapsamı içerisinde değerlendiriliyor.

İktidardakiler, Ahmet Altan’ın dediği gibi, ‘kendilerini korumak için de’ fazla alıngan olmaktan vazgeçmeliler…

[Son bir not: NYT’daki yazının yazarı kendi durumuyla müebbet mahkumu Ahmet Altan’ın durumunu mukayese ediyor. Beyninde tümör çıkmış ve Kendisinin günleri sayılıymış…]

ΩΩΩΩ

Reklam

37 YORUMLAR

  1. Çalıntı sorularla, kaypak ilişkilerle, adeta sinsi bir mikrop gibi TC’nin her kurumuna sızmaya çalışan aşağılık bir cemaati güzelleyenler (siyasiler,köşe yazarları, sözde aydınlar…vb) ellerine silah alanlardan daha tehlikeli ve daha bir suçludurlar. Sümüklü hoca eline silah mı almıştı?

  2. Devlet MIT vasıtasıyla ‘FETÖ Meksika İmamı’ nı yakalayıp Türkiye’ye getirmiş.

    YPG liderinin ABD’ye davet edilmesine karşı, biz onu kırmızı bültenle arıyoruz diyerek ABD’ye geldiğinde tutuklanıp Türkiye’ye iadesi istenmiş.

    Devletin ‘FETÖ Meksika İmamı’ nı yakalayıp Türkiye’ye getirmesi yerine ‘YPG İmamını (Liderini)’ yakalayıp getirmesini tercih ederim. İtirazı olan!

    • Kainat imaminin basi kel mi mim..? O da gelcek daha; endiseye gerek yok; iri ufaklı hepsi gelecek…

  3. H.Gayret burada iktidarı savunmak ya da eleştirmek herkesin hakkıdır. Şiddet, nefret ya da ayrımcılık içermediği müddetçe bir fikir beyan etmek de herkesin hakkıdır. Ben de zaman zaman iktidara haksız eleştirilerle fazla yüklenildiğini görüyorum. Ama sizin Müslüman-Türk kimliğinizle kadın olduğunu bildiğiniz bir yorumcuyu da işin içine katarak femen grubunu dile getirmeniz size hiç yakışmadı. Bununla neyi kastettiğinizi hepimiz anladık. Biraz ar
    edin lütfen

  4. Niçin hapishanede?
    Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak niçin hapishanedeler? Bunu Erdoğan mı istedi? Erdoğan’ın gücü yetse hemen çıkarır. Gücü yetmiyor. Sermaye? tezgahını kurmuş istediği kimseleri hapse gönderiyor. Faturasını da AK Parti’ye ödetiyor. Bu iki yazar Sermaye’ye mensup ailelerden gelmektedir. Bunlardan istenen, büyükleri gibi Sermaye’ye hizmet etmeleridir. Bunlar Sermaye’nin istediği doğruları yazdılar. Sermaye onları cezalandırıyor.
    Önce her iki yazara bir müjde vermek isterim. Cezalarını bu dünyada çekiyorlar. Ahirette umarım ki cennette olacaklardır. Onlar inanmayabilirler ama ahiret vardır ve orada zalimler cezalandırılacaklar. Adiller dünyada inanmamış olsalar bile adil oldukları için cennete gideceklerdir.
    AK Parti genel af çıkarmalı. Kendisini de kurtarmış olur. Yoksa yarın Altan’ın yerinde AK Partililer yer alır. Bunun hazırlığı yapılmaktadır.
    15 Temmuz’da gerçekten aktif rol oynadılar mı? Hiç acımam beter olsunlar. Oynadıklarına dair %5 ihtimal bile vermiyorum. Oynasalardı şimdi orada olmazlardı.

    • Sn.karagülle size saygı duyuyorum affınıza sığınarak yorumunuza gerçekten inanıyormusunuz

    • Sermaye agzinda sakız olmuş Sn.Karagülle. Herşeyi sermaye ile açıklamaya çalışmak bazen absürt kalıyor.

    • *******
      Perde arkasından yönetmektir hep gaye,
      Yönetenlere musallat, ah şu sermaye!
      Hata yaptıran o, hesaba yazdıran o,
      Zamanı gelince hükümet devirmeye!…

      Bir firsat kolluyorsa, bil ki bu rant için,
      Herkesi satın alabilir, parası peşin!
      Hata yaptıran o, hesaba yazdıran o…
      Sen neymişsin sermaye, neydi ki şu dinin?

      Sermayenin dini varsa, para-piyasa!
      Bütün aklı para, belli en kutsal yasa
      Hata yaptıran o, hesaba yazdıran o….
      İşleri hep tıkırında! komutan kasa!
      ……
      *******

    • “Adiller dünyada inanmamış olsalar bile adil oldukları için cennete gideceklerdir.” S. Karagülle

      Bence bu ifade epeyce iddialı gözüküyor! (yanlış anlaşılmasın, onlar gibi daha nicelerinin de oraya gitmelerini isterim, ayrı mesele). İşin “ama”sı var. O da şu: nasıl ki Allah’tan başkası adına kurban olmaz. Allah yaratmış/var etmiş, hayvanın canını alacaksan ancak, onun adına alırsın, besmele bu işin sembolik anahtarıdır. Mesela, sivrineği al. Dalına basıyor; enseden bir soktu iki soktu. Onu bile tepelemeden önce besmeleyi çekeceksin arkadaş! Altan efendiler adalet isterken bu istek kalben, Allah’ın rızasında kaynağını bulamamışsa istekleri “murdar” olabilir. Ortada biriysen, farkında değilsen, adaleti, Allah’ı pek tanımayan insanlık adına da, veya evrensel olgunluk adına da isteyebilirsin, şüphesiz. Dayanışma örneği olabilir. Ancak bu cenneti haketmek için yeterli olabilir mi şüpheli. Bu konuya bakanlar “adres”i başka yerde arayanlarda değil, Allah katında…. 2023 te gözlenen hedeflerin kaçta kaçına varabildik, bunu işini bilmeyenler, işkembeden vadedenler düşünsün. Geç te olsa o zamana kadar değilse bile o tarihte yapılabilecekler arasında düşünce suçlularına genel af çıkarılması yahşi olur! İtirazı olan?

      • Affa ne gerek var sayin h.k., ben sahsen sizin gibi hepsinin oraya/cennete gitmesini isterim daha iyi..? Yoksa ne itiraz ediceem..!

    • İnanmayan – sadece inanmamakla kalsa iyi, İslam’a düşmanlık eden birisi Ahmet Altan – birisi nasıl cennete gider bu bir, bunların suçsuz olduğunu nereden biliyorsun bu iki, bunları sermaye oraya soktu diyorsun, hangi sermaye bu üç.

  5. Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve benzeri yazarların şaibeli 15 Temmuz darbe girişimi ile bir ilgileri olmadığını onları hapse attıranlar da biliyor. Gerçek neden onlardan intikam alınmak istenmesidir. Peki neyin intikamı ?
    1- Erdoğan açısından 17-25 yolsuzluk operasyonlarına bu kişilerin sahip çıkması yeterli bir nedendir. Bu kişiler hapse atılmasa hala daha yolsuzluk iddialarını gündemde tutacak cesur kişilerdi.
    2- Avrasyacı Ergenekoncular ise, kendilerini terörist olarak suçlayıp yargılayan Cemaatten ve destekçilerinden intikam almaktadırlar. Hadi bakalım kimmiş terörist, esas sizler fetöcü teröristlersiniz diyerek intikam almaktadırlar.

    Yani yaşanan durumun hukuk ve adalet kavramlarıyla bir ilgisi yoktur, intikam alınmaktadır. Bu bağlamda gündeme getirilen ‘adalet reformu’ nun da hukuk ve adalet ile ilgili bir amacı yoktur. Yapılan adaletsizliklere karşı oluşan iç ve dış muhalefetin gazını almaktan başka bir şey yapılmayacaktır.

    Diğer yandan sadece tanınmış bazı yazarların değil, çoğu masum sıradan insanların da ya hapiste tutulduğunu yada işinden edildiğini de hatırlamak gerekir.

    • Durum, her biri kısa toplam beş paragraflık bir yorum metninde bu kadar iyi ve net özetlenebilirdi, sayın F.K.T. Söylemiş olduklarınıza eklenecek her cümle yersiz bir fazlalık olacak. Teşekkürler.

      • Sn.bernar, 15temmuzla ilgili bize bu keciboynuzu gibi 2 veya 5paragraftan daha fazlasini hollanda arsivlerinden bulup getireceksiniz diye yollarinizi gozluyorduk ama bakiyorum siz de fkt arkadasi alkislamakla yetiniyorsunuz ve yine ayni seyi yapiyorsunuz: elemanlari basimiza cikarip sonra da sivisip gideceksiniz..! Hani yunanistana askeri helikopterle kacip siginmaci olarak kalan 8 opera sanatcisi subayimiz mi revu danscilarimiz mi ne vardi ya; onlarin ne zaman memlekete avdet edecegiyle ilgili bir mujde almadan hayatta birakmayiz sizi..! Anlasilan tozlu hollanda arsivlerinde esinmek yerine bikac kirmizi sokak turundan sonra ucuzcu destinasyonu taylanddaki bambudan koskunuzun yolunu tutmussunuz da bizim haberimiz yokmus..! Neyse, alacaginiz olsun bakalim; biz burda bi aralar karsilikli fikralar anlatarak don lastigi cekistirip ip atladiginiz fkt nin hasar tespit tutanaklariyla yetine duralim; siz de oralarda bilmem ne aromali kokos sutu terapilerinde lumi lumi masajlariyla memleket ozleminizi gidere durun..! Yarinlarin aydinlik turkiyesinde cay ve simit esliginde bulusmak umidiyle…

        • Yalnızlık ve mutsuzluk insanın hayal gücünü beslermiş, sizin yazdıklarınızdan sonra bu sözün doğruluğuna daha çok inanır oldum 😉

          Düş kırıklığına uğratmak istemem, ama, bu coğrafyalara uzanmanız durumunda tez elden kontrol ve kolaçan edecek göründüğünüz mekanlardan uzak, 83 öğrencili bir köy okulunda mütevazi bir yabancı dil merkezi ile satranç odasının inşaatı ile meşgulüm. Okulumuzun bir de websitesi olacak yakında. Buralarda ne haltlar karıştırdığımın resimli öyküsüne göz gezdirmek isterseniz seve seve paylaşırım 🙂

          “Yaradanın bir lutfu” (yani 15 Temmuz) meselesine gelince. . . “Gizemli bir mesele” sayıp o -sözde- gizemin peşine düşüp oraya buraya yollanmış olmama bakıp kendime gülüyorum. Gizem mizem yok, bütün işaret ve veriler -hemen herkesin bildiği- aynı yönü gösteriyor: Birilerine bir “lutuf” gibi görünen, pek çok cana ve acıya mal olan hadise, o birilerinin pek cazip bulup üstüne atladığı yeni (ve karanlık) ittifakı taçlandırmak üzere, birileri trafından birilerine hediye ve ikram edildi. Doğu amcanız -ömrü yeterse, anılarını yazar, tane tane anlatır, ayrıntılarına pek sevip aromalı kokos sütüyle terapilediğiniz Doğu paşanızın eliyle vakıf olursunuz.

          Evet, aynen: Hızlanarak yaklaşan aydınlık yarınların aydınlık Türkiye’sinde, Ankara’da, çay ve simit eşliğinde -sayısının en az yarım düzine olacağından kuşku duymadığım dostlarla, kardeşlerle. . .

          • O taraflara nasil olsa bi ugriicaz zaten monster; website fikri guzelmis, paylasmak acisindan. Yunanistana siginmis 8cengaverin oralarda ne halt yedigini de yayinlarsin artik degil mi? Yine boyle atlatma olmasin ama; ne lutufmus arkadas yaaa..!

    • Sayın FKT! Yorumunuzda geçen Düzenin zalim kahramanları! Ahmet Altanın, “Benim Fikirlerimi mahküm etmeye kimsenin gücü yetmez.” Sözü dahi onlar için Kâbus, olmaya yetişir.
      NYT muhabiri! Rod Nordland
      Published Oct. 24, 2019

      Yazısıda Ahmet Altanin Kitabini bütün dunya tanimkla kalmadı, dünyadan firavunlarin’da hiç eksik olmadiğini isbatlamiş oldu.

      Bu tip liderler herzaman var olmuşlardir.

      Örneğin: Firavun Müsevlileri yok etmek için bütün gücünu kullandide no oldu?
      Kendi hazin sonunu getirdi. O gün bugündür Müseviler dünyada en başarılı ve çalişkan irk olarak dünya ekonomisine düzen veriyorlar.
      Keza Hitlerde aynisini yapip soy kırım uyguladi. Daha sonra ne oldu?
      Sadece tarihin çöpluğunde lâânetlenenler arasinda yer aldı.
      Syin FKT! Ellerinize sağlik.

      Fehmi bey! İyki varsiniz sizin siteniz sayesinde memlek insanlarini taniyoruz, ve umutlaniyoruz! Umutlaniyoruz.Çünkü
      Akıli başinda insanlar kula kulluk etmiyor ve doğrulari haykiriyor.

    • *******
      “Peki neyin intikamı?”
      -De ki «nefs’in» intikamı..

      Kullar nefsine oyuncak!
      Kul nefssiz yapamaz ancak!

      Dozu kaçmamışsa makul…
      Jihadla emrolunmuş kul!

      Kul kendi nefsine karşı!
      Bunu anlamadı çarşı!

      İşte bundan bu haldeyiz!
      Üç beş kişi, son kaleyiz!

      Ey sentez-i akl-ı-iman!
      Neredesin ey müslüman?
      ……
      *******

      • Lebbeyk! Sayin h.k., gordugun gibi buralardayiz da asil sen nerdesin? Cehaletin her tonundan bir renk toplanmis ortama; biz de tam seni bekliyorduk bu ara..! Hosgeldin.

        • Boş vaktim yoktu. İşlerim çoktu. Hala da çok. Ayrıca çocuklar universiteye girecek, telaşe büyük! Kaçamak yaptım; merak edenler olabilir dedim arz-ı endam eyledim. Hoşbulduk! Bu arada “Lebbeyk!”in anlamı neymiş araştırıp öğrenmeme vesile oldun. Öğrenmekle araplaşmadık yani!

  6. “Yazmadığım zaman ben bir hiçim, sıradan biriyim…” Goruldugu gibi yazdigi zamanlarda da bi hic kendisi… “İlgilenenler onun gibi nitelikli bir yazarın neden cezaevinde tutulduğunu anlamakta zorlanıyorlar.” Tabii yargimiz da yabanci gastecilerin anlayis kapasitesine gore kararlar vermek zorundaydi..! Nitelikli yazarlar da zaten suc islemez; onlarin yerine bikac stajyeri ya da spor muhabirini iceri atsak da olur heralde degil mi..? “NYT yazarı, Ahmet Altan’a, ‘Senin gibi yazarların devlete bir zararı olmaz ki…” derken de yerden goge hakli bence; yazdigi yaveleriyle ancak curmu kadar yer yakar… Mapusdamindaki ve elbette disardaki gastecilerin saglik durumlari toplum sagligi acisindan mutlaka onemlidir ve surekli gozetim altinda tutulmalidir. Sonucta kanserli hucre toplum bunyesinde duracagina layik oldu yerde tutulsun. Mazallah bugun saliverilseler yaslarina baslarina bakmadan ayni yilin icinde bi duzine hafif mesrep ucuz romani dnr raflarina doseyiverirler, aptal ev kadinlari doya doya okusunlar diye; veya bilmem hangi emekli senator ya da mebus eskisiyle isdivac icin evlendirme dairelerinin onunde siraya giriverirler… Kor seytan diyor ki evlendirme cuzdani cikartmak istediklerinde yonlendir istanbuldaki arap sefarethanelerinden birine; bakalim silivri mi daha rahatmis gerdek mi..?

  7. Peygamberlere zulüm “sen peygambersin” diyerek yapılmadı.Bir “yafta” uydurularak yapıldı. Sihirbaz, büyücü bozguncu vs. gibi yaftalar kullanıldı.
    Şu andaki hiçbir masum ve mağduru hiç bir peygamber ile mukayese edemeyiz.Ancak önümüzde masumların masumu örnek olarak peygamberler var.
    Kendi haksız, hukuk dışı menfaat ve çıkarlarına engel ve tehdit olarak görülen herkes, bu uygulamadan söz konusu ” çıkar” ve “engel”in büyüklüğüne göre nasibini alacak.

  8. Son üç beş yıldır Türkiye ciddi savrulmalar yaşadı.Bu yaşananlardan en çok da iktidar partisi ve halk nasibini aldı.Yaşadığımız şu son günlerde ise biraz toparlanmaya başladık.Sn Erdoğan başta olmak üzere ordumuz ile güneyimizdeki yüzyıllık hayali ötelemeyi başardık. Emperyalistlerin hayalleri sona erer mi
    bilmem her daim uyanık olmalıyız.
    Yaşadığımız sıkıntıların temelinde ABD ve buna bağlı batı cephesinin seneryoları etkili oldu.Önce orduyu çörektme operasyonu sonrasında feto , ile devleti yok etme operasyonu ortaya kondu lakin hepsini savuşturduk.
    Peki tüm bu yaşananlarda sorumlular kim bunu açığa çıkartmamız gerekiyor.
    **.Birincil hatalı 17 yıldır ülkeyi yöneten AKP . Yönetici demek dirayetli olmayı gerektirir.Gelecek tehlikeleri önceden sezmek gerektirir.maalesef AKP bu konuda sınıfta kaldı.
    **.İkincil suçlu FETO adı altında faaliyet gösteren cenah ve sempatizanları. Siz ki bugüne kadar masum halkı allah peygamber adına kandırdınız. içlerinizde biliyoruz ki çok masum olanlarınız mevcut ancak hala bu masum olanlarınız bile aldatılmışlıklarını açıkça itiraf edip beyan edemiyorlar ne yazık ki.
    **.Üçüncül suçlu kürt vatandaşlarımız.Yaklaşık kırk yıldır PKK denen ( ASALA sonrası ) kiralık örgütü bugüne kadar lanetleyip saf dışı bırakmadılar. Mesela güney doğuda ciddi bir protesto eylemi gerçekleştirmediler. Bizim bu vatan ile bir sorunumuz yok Türklerin sahip olduğu her hakka sahibiz demediler.En azından yüksek sesle bağırmadılar.
    **.Dördüncül suçlu iktidardaki parti dışında devleti yöneten memur ve yargı kesimi.Bir şeyleri doğru yapmak için sadece yazılı yasa ve anayasaya ihtiyaç yoktur. İngiltere yazılı olmayan anayasa ile yönetilir. Ancak oradaki yargıçlar korkmadan vicdanlarıyla karar verirler.Bizdekilere sorsanız : Sürülürüm ekmeğimden olurum gibi basit dünyalık mazeret uydururlar.
    Suçluları sıralasak daha çok yer tutacak ancak kısa kesip çözümü ortaya koymak gerekiyor.
    Öncelik Sn Erdoğan ve AKP de . Acilen toplum ile bir barış mutabakatı hazırlamalılar.Ekonomide üretime dayalı modeli seçmeliler.Adalet sistemine yapmacık reformlar değil gerçek birey özgürlüğünü içeren dokunuşlar yapmalılar.Feto PKK sempatizanlarının eline silah almamışlari ile ilgili acilen bir pişmanlık yasası çıkartıp toplumsal barışa öncülük etmeliler.sSuçlayıcı , aşağılayıcı söylemlerden derhal vazgeçmeliler.
    Memur ve yargılayıcılar : yazılı metinlere değil evrensel hukuk kuralları ve vicdanlarıyla karar vermeliler.
    FETO VE PKK SEMPATİZANLARI kendi çapınızda masum olduğunuzu iddia edebilirsiniz ancak şunu görün ki sizler aldatıldınız ve bunu yüksek sesle itiraf edemiyorsunuz. Kırın zincirlerinizi ve itiraf ediniz.
    Sn Erdoğandan da şunu bekliyoruz. Yaşadığımız yüzyılda eyleme dönmediği sürece fikir artık suç değildir.
    Nazlı hn Ahmet bey bunlar gibi yüzlerce gazeteciyi içerden çıkartın . Yazarak suç işlenmez Nazlı hn ki 28 şubat döneminde sizler için demokrasi için can siparane çaba sarfetti.Bunlardan zarar gelmez. Ancak içeride olmaları ise Türkiye ye tasavvur edemeyeceğiz kadar zarar vermektedir.
    Özetle herkes görevini yaparak kendi kapısının önünü temizleyerek düzlüğe çıkabiliriz. Yoksa hep birlikte avare kasnak gibi 2 ileri 1 geri gideriz.

    • Sayıları 1000 (bin)e varan bebek ve çocukları, dahası anne karnındaki cenini kim kandırdı acaba?
      İyi geceler Ahmet bey!

    • ahmet bey merhaba! nedense yorumlarınız, sizin hep bir hayal alemi içinde yaşadığınız duygusuna neden oluyor bende. gerçeklikten kopuk, daha çok arzuların, isteklerin yönlendirmesi ile yapılan değerlendirmeler. isterseniz öncelikle yazdığınız konularda başka yorumları okuyun öncelikle. belki gerçeğe yaklaşmanıza yardımcı olur.
      – Eğer aynı ahmet iseniz; zaten ülkenin içinde bulunduğu duruma ilişkin “ekonomi tıkırında” mealindeki yorumlarınız sizin ya liseyi bile zar zor bitirmiş bir ergen ya da marstan gelmiş biri olarak algılanmanız için yeterli. bugünkü yorumunuz da onlardan birisi.
      – Ayrıca, kürtlerin suriyede bir devlet kurması sizde neden rahatsızlık yaratıyor o kısmı da ayrı bir soru. Onlar da senin gibi insan. Bir devlet oluşturacak özelliklere sahip bütün toplumların devlet olma hakkı vardır.
      – bir de kendini müslüman kabul edip, nurdan hanıma ahiret hatırlatması yapman varya, cem yılmaz esprisi tadında.
      – senin için hak olan bir durumu, bir başka insan topluluğu için gayrimeşru görmen, senin müslümanlığıyın nemenem birşey olduğunu yeterince açıklıyor.
      – gerçi, diğer islamcıların durumu da senden çok yukarda değil.

  9. Fehmi bey… Bu cemaat sizleri ve Altan kardeşleri ve nazlı ılıcağı kullanışlı kişiler olarak kullandıklarını düşünüyormusumuz.. yoksa…. sitenizdeki yazınız başlığı hala orda duruyor “”” Darbenin beyni Gülen olabilir mi..Olmasa da oldu bile 17 temmuz 2016”” hala bu düşüncedemisiniz merak ediyorum…Bir de sizin mektup olayınız var.. Pensilvanya ile Gül arasında….malum şu günlerde mektup olayları gündemde…Bu mektup olayında bunlar sizi kullandı mı ya da meselenin aslı neydi…

    • Cemaat 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonlarına kadar AKP ve Erdoğan’ı da kullanışlı kişiler olarak kullanmıştı (sizin deyişinize göre) ve onlar da bu durumdan gayet memnundular. Fakat bu yolsuzluk operasyonlarına kadar “Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi” dediğiniz kişiye birden FETÖ demeye başladınız. Bizler ise hiçbir zaman Fethullah Güleni göklere de çıkarmadık, FETÖ de demedik. Ergenekoncu vesayetçi de olsa Paşalarımıza terörist denilmesine de karşı çıktık. Fakat azınlıkta kaldık. Çoğunluk maddi veya manevi menfaatinin esiri oldu.

      Nazlı Ilıcak’ı dahi terörist suçlamasıyla müebbet hapse mahkum eden bir rejim uzun süreli yaşayamaz.

  10. Hayret , ilk yorum bize nasiboldu ! Hukukta bir deyiş vardır : En iyi yasalar, kötü uygulayıcıların elinde en kötü sonucu verir ; en kötü yasalar ,iyi uygulayıcıların elinde en iyi sonucu verir . Ülkede yaşanan hak, hukuk , adalet ve insan haklarıyla ilgili acı felaketler yasalardan değil uygulayıcılardan kaynaklanıyor ! Onun için ne yapsan ne söylesen boş ! Bunun en son ve en yeni örneği eski polis olan ve şehit olan asker ! Bunun hesabını kim nasıl verecek veya vermesi lazım ; bilen varsa söylesin Allah aşkına !!!

  11. Temel bir gün İzmir’e gitmiş. Orada hayatında ilk defa incir yemiş. Tadı çok hoşuna gitmiş. Yıllar sonra canı tekrar incir çekmiş, bir tanıdığı İzmir’e gidiyormuş ona ısmarlamak istemiş ama adını bir türlü hatırlayamamış. “Dışı siyahtı, içinde küçük küçük çekirdekler” vardı demiş. O da gitmiş manava tarif etmiş. Manavın aklına patlıcan gelmiş. Patlıcan Temel’e ulaşınca Temel görüntüyü garipsemiş ama yine de ısırmış. Tadı hiç hoşuna gitmemiş. Bunun üzerine şöyle demiş: “Bunu uzatmışlar, tadını da kaçırmışlar”. AKP gerçekten de iktidarını 18 yıla uzattı ama işin de tadını kaçırdı. Hemen her alanda.

  12. Sayın Fehmi Bey, meslektaşlarınizi savunmaniz hoşuma gitti. Objektif yazar bulmak zor bu devirde. Sözcüde ayrı bir dünya sabah gazetesinde ayrı bir dünya yaşıyoruz. İkisi de taraf tutmaktadır. Dünyanın gözünde yeterince küçüldük medya ve özgür düşünce açısından.

    • Nusret bey medyanin kuculmesinden biz rahatsiz degiliz; aksine cok memnunuz..! “Kuculduk” derken kendi adiniza konustuysaniz o baska tabii…

    • Evet , aynen katılıyorum ve bunlara bir de Cumhuriyeti ekliyorum ! Tarafsız davranan basın yok , ille okuyucuları koyun gibi güdecekler ! Yahu bırakın da yorumunu biz yapalım !

      • Ali bey size de yaranilmiyor ki; burayi tepe tepe kullanip her turlu yorumu da dosenebildiginiz halde ya sayin yazara verip veristiriyorsunuz ya da yazdiklarinizi anlamiyorum deyip gene kendisini sucluyorsunuz. Yani ne yapsak bilmiyorum ki..?

  13. Bu yazıyi Perşembe günü okudum! https://www.nytimes.com
    Içler acisi bir halimiz var.
    Ölümünu bekkeyen gazetecinin kendi hastaliğini Altanin mahkümiyeti ile mukayese ettiği bölümunde insan göz yaşlarini tutamiyor.

    NYT yazari Türkiyeye girerse tutuklanacakmiş onun için ikisinin yaptiği raportajda enteresan.
    Ahmet Altan, yazdiğı notlarin kayip olma olasiliğina karşılik tedbir olsun diye hepsini ezberlemiş.

    • Nurdan abla ister misin a.altanin cok satan ucuz kitaplarini ezberlemis kadin hafizlar da turesin..? Bana kalsa kadin ruhunun inceliklerinden iyi anlayan bu yazarin mapusdamindan saliverilmesi icin femen grubu da bi gosteri yapsin; ne dersiniz..?

      • H Gayret! Sen onu bunu düşünmeyi birakda! Reyisin Amerkadaki Anasinin beyaz sütü gibi helal Malvarlıği ile Halkbankin mahkemesi. Yani 17/25 Araliğin ve Halkbankın Kahramani, hayır sever iş adami ve milli damadimizinda teşviki ile incilerinin dünyaya sergilenmesini önleyecek bahaneler bul.

        Ahmet Altanın ucuz kitabinide merak etme.
        O kitam coktan! Kanada ve Amerkada sayilari miliyonu aşkın kütüphanelerde halkın hizmetine sunulmuş…!!!!:))
        (Diğer ingilizce konuşan ülkeleride saymiyorum,) yani her birinde bir tane olsa miliyonun üzerinde satış yapılmiş bir kıtap size göre ucuz olabilir..
        Moderin ülkelerde şimdi ve gelecek kuşlara, rehber olacak.

        G Gayret! Sizce o kitaplari okuyanlar.
        Reisin hakkinda ne düşünür?

        Neyise, ablaniz tarfindan öpüldünüz hoşca kalın.

Yoruma kapalı.