Anlamakta zorlandığım bir tartışma: Disney platformu Atatürk dizisini yayınlamayacak diye mi kızıyoruz biz?

21
Reklam

Günlerdir tartışıldığı, devlet adına konuşabilecek hemen herkesin görüş açıkladığı, protestolara sebep olan, RTÜK’ün de işin içine karıştığı bir konuda ben tek kelime bile etmedim.

Sebebini açıklayayım: Neyi tartıştığımızı anlamadım da ondan

Biz Disney+ platformunun çektirdiği Atatürk dizisinin yayınını istiyoruz ve şirket bunu yayınlamamaya karar verdiği için de kızıyoruz; söylenen bu. 

Öyle mi? Tuhaf gerçekten…

Konunun bana tuhaf gelmesi şundan: Genellikle bazı filmler ve dizilere bir sebeple kızar ve yayınlarına yasak koyarız biz. 

Billy Hayes isimli, uyuşturucu yüzünden ülkemizde hapis yatmış ve nasılsa cezaevinden kaçmayı başarmış birinin yazdığı romandan hareketle ünlü Amerikalı yönetmen Alan Parker’in 1978 yılında çektiği ‘Midnight Express’ (Geceyarısı Ekspresi) filmi sözgelimi… 

Film uzun yıllar ülkemizde gösterime giremedi.

Ondan öncesi de var.

Reklam

Charles Branson ve Tony Curtis gibi Hollywood ünlüleriyle Fikret Hakan ve Salih Güney’in de rol aldığı 1970 yapımı ‘You Can’t Win ‘Em All’ (Hep kazanamazsın veya bizde ünlenen ismiyle ‘Paralı askerler’) filminde Atatürk de canlandırılmaktaydı.

Çekimi sırasında gazetelerimizin çarşaf çarşaf fotoğraflı haberlerini yayınladığı ‘Paralı askerler’ filmi de ülkemizde hiç gösterime girme şansı bulamadı. 

Yasaklandı çünkü.

Tıpkı yönetmen David Lean’nin uzmanlarca ‘muhteşem’ diye tanımlanan 1962 yapımı filmi ‘Lawrence of Arabia’ (Arabistanlı Lawrence) filmi gibi. Osmanlı’ya karşı girişilmiş Arap isyanında ön planda yer alan T. E. Lawrence isimli İngiliz casusunun hayatından beyaz perdeye aktarılmış bu film de, bizde, yasaklı olduğu için sinemalarda gösterilmedi.

Bunlar varlıkları bilinen, başka ülkelerde vizyona girmiş filmler; bir de senaryoları beğenilmediği için ülkemizde çekimine izin verilmemiş nice yabancı film bulunuyor.

Hadi bu filmler yabancıların imzasını taşıyor; Kemal Tahir’in bir romanından Halit Refiğ’in TRT için çektiği ‘Yorgun Savaşçı’ dizisinin başına geleni hatırlıyor musunuz?

Yıl 1980’di. 12 Eylül darbesinin yapıldığı yıl. Askerler, 1978’de çekimine karar verilmiş ve o zamanın parasıyla 40 milyon TL harcanarak 1979’da çekimi tamamlanmış Atatürk ile de ilgili bu dizinin yayınına yalnızca yasak getirmekle kalmamış, çekimin bütün kopyalarını yaktırdıklarını da 1983 yılında duyurmuşlardı.

Doğru olmayan bir bilgiydi bu; askeri yönetim ‘‘Yakıla’’ talimatı vermiş olsa bile, dizinin kayıtlarından bir kopyasının saklandığı uzun yıllar sonra anlaşılmıştı; HBB televizyonu aynı romanı yeniden dizileştirdiğini açıklayınca, yakıldığı duyurulmuş kayıtların bir kopyası TRT’de yayına sokulabilmişti (1993).

Reklam

Şimdilerde yayın dışı kalmış olan HBB televizyonu, TRT’yi elindeki tek kaydı yayına sokmaya zorladığı yıldan bir yıl önce de (1992), ‘Türkiye’de ilk defa’ olarak ‘Midnight Express’ filmini ekranına taşımıştı.

Bir sinemasever olarak belleğimin bir yerinde bu bilgiler yer aldığı için, şimdilerde bir yabancı platform çekimine katkıda bulunduğu Atatürk ile ilgili bir diziyi yayınlamaktan vazgeçti diye kopartılan gürültüyü anlamakta zorlanıyorum.

‘‘Atatürk filmler ve dizilerde gösterilemez’’ kalıbından vazgeçildi de haberimiz mi olmadı?

Nice ünlü artistler o role talip oldular, ilgi gösterilmediği için, üzerinde bayağı çalışılmış projeler hayata geçirilmedi çünkü.

Disney’in yaptığı elbette kabul edilebilir bir şey değil. 

Çekilmiş ve yayına da hazırlanmış dizinin Disney üzerinde baskı uygulayarak gösterimine engel olan Amerika’daki Ermeni örgütlerinin, bu yaptıkları sonrasında zafer kazanmış havasına bürünmelerini ise ayıplıyorum.

Yıllar boyu, kendilerinin 1915 olayıyla ilgili tezlerini yansıtan filmler ve diziler çekildi; Disney’in yayına hazırlandığı dizi, anladığım kadarıyla, o olayla da ilgili değil. 

Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Yetvart Danzikyan güzel söylemiş: ‘‘Bir diziyi hedef almak, onun yayınlanmaması, hatta hiç çekilmemesi için çaba göstermek, bu örnekte, bana anlamlı görünmüyor. Burada bir zafer yok.’’

Eğer konuyu doğru anlamışsam, ben de ‘‘Ayıp etmişler’’ diyorum.

ΩΩΩΩ 

Reklam

21 YORUMLAR

  1. ARABİSTAN’LI LAWRENCE
    Arkeoloji eğitimi de almış İngiliz istihbarat subayı.
    Arapları Osmanlıya karşı kışkırtıp ayaklanmaları organize etmiş kişi.
    Hizmetleri karşılığı İngiltere’de en yüksek devlet nişanıyla ödülendirilmiş.
    Kullandığı en önemli yöntem” Türkleri aşağılamak” ve
    Arapların milliyetçi duygularını pohpohlamak.
    Günümüzde yaşasaydı ne yapardı?
    “–En önemli, en değerli en stratejik varlıklarımızı Araplara yok parasına satardı.”
    Hem “altın yumurtlayan tavuğu” peşkeş çekip, hem de koskoca milleti dilenci durmunanda gösterip aşağılamak.
    Bir taşla kuş katliamı.
    Ancak kesinlikle yap(a)mayacağı şey nedir?
    “–Üzerine milyarlarca dolar vermek”
    Kasasındaki milyarlarca dolar ile satıp, tüm aktifleri iç edilmiş ve milyarlarca dolar borçlandırılmış şekilde hangi kurumu almıştık?
    Bir ipucu:
    Bir telekomikasyon kurumumuzdu
    Bunu yaşasaydı vallahi de billahi de Lawrence yapamazdı.

    • Lawrence nin yapacağı şeyleri söyleyeyim mi?
      -Halifeliği kaldırırdı.
      -Milletin geçmiş tarihi ile bağını koparırdı.yeni tarih yazar eskiyi hain ilan ederdi.dilini ,kültürünü ,yasalarını, yaşam tarzını ,kılığını kıyafetini Lawrenceye benziyecek şekilse yapardı.
      -Dinini bozmaya çalışır, kutsal degerlerini dejenere ederdi.tarikat tekke gibi degerleri bozar hatta kapatırdı.
      Tabi Lawrence arapları osmanliya isyan ettirirken isyanci olun halifeye karsi gelin diye degil bağımsız bir arap devleti kuracaksinız diye bu yemi kullanarak isyan ettirdi.bu Lawrence bu yukardaki yazdığım şeyleri yaparkende dininize ,tarihinize , kültürünüze karsi gelin diye degil yem olarak çagdaşlik muasır medeniyet seviyesine bu şekilde ulaşmak kılıfını kullanırdı.

      • Lawrence bu gün yaşasaydı reisçi olmazdı mı diyorsun:)) ama ingiltere bu gün Müslüman kökenli bakan Başbakan seçiyor, İskoçya’nın seçtiği Müslüman Başbakan İskoçya Başbakanlık resmî konutunda cemaat ile namaz kılıyor. İsveç bir bakanının tüm mesaisini Müslüman ülkelerle ilişkileri geliştirmek için sarfediyor. Ukrayna CB barışı ancak Müslüman Erdoğan sağlayabilir diyor. Amerikan başkanı Bıden Müslüman Erdoğan’ın “yüce liderliğini öve öve bitiremiyor teşekkür üstüne teşekkürlerini armağan ediyor. Almanya Müslüman Erdoğan’a her gırsatta minnettarlığını sunuyor. Bence Lawrence yaşasaydı en büyük reisçi olurdu!

        • Sayın M kaya!
          Lawrence, başörtüsü için AİHM’de “hijyen kurallarına da aykırı” diyerek hükümet savunması yapamazdı.

        • Lawrence bu gün yaşasaydı reisçi olmazdı mı diyorsun:)) baran bu yazdıklarımdan bunu mu anladın….😂Sen ne söylersen söyle, söylediğin karşındakinin anladığı kadardır.” demiş mevlana …celaleddin çok haklısın…seni ben anlıyom.

      • Çok cüretkar bir yorum olmuş. Cumhuriyetin kıymetini bilmeyene, bitmedi gitti bir türlü bu kısır tartışmalar.
        * Halifelik kalkmasaydı ne olacaktı? Yedirirler miydi sana Araplar onu.
        * Tarihle bağın varmıydı da koptu sanki. Sorsam şimdi bırak 2400 yıl öncesini daha 1400 yıl öncesini bile bilmiyorsundur. Yasa mı? hangi yasayı kullanacaktın bugün çok merak ediyorum. Yaşam tarzını, kılığını kıyafetini ha keza. Seni engelleyen mi var hangi kılıkta gezersen gez.
        * Dinin bozuldu mu gerçekten. Bozulmamış halı nasılmış anlat da bilelim. Yorum katmayacaksın ama.
        * Tarikat tekkelerin hali ortada.
        * Bugün bu değisti dediğin şeyler değişmeseydi ne gibi bir katkı sağlayacaktın yere, göğe ve insanlığa..

        Nerdesin ey hakikat!
        Madem ortaya çıkmayacaksın, bir işaret bir iz de mi vermeyeceksin? Gör bak biz neleri tartışıyoruz hala..

        • Sorsam şimdi bırak 2400 yıl öncesini daha 1400 yıl öncesini bile bilmiyorsundur….😂😂😂😂😂
          Bugün bu değisti dediğin şeyler değişmeseydi ne gibi bir katkı sağlayacaktın yere, göğe ve insanlığa..sen ilk önce dinini tarihini değerlerini ögren.Lawrence başarmış.bu kadar geçmişe ve değerlerini hakir bakan müslüman türk olmaz.

      • Maddeler halinde bahsettiğim negatif kullanımlar öze dair bir vazgeçmeyi gerekçelendirme veya başka bir alanı savunmak değil, yozlaşmaya dikkat çekmektir. Bu böyle biline..

        “Türküm doğruyum müslümanım, insan olmaktır cehdim”

      • Yanlış yorum olmuş. Tam tersine Türkleri iyice tarikat ve cemaat bataklığına sokardı. Ornekmi vereyim. Abd ve Feto ilişkisi gibi. Atatürk’ün gençliğe hitabesi ve Bilge kağan yazıtları bize Türk olmayı anlatır Ama Arap ne anlar bunlardan. Hem Türk hem Müslüman olmak bu kadar mı zor .

  2. Türkiyede bir şekilde m.kemalin her zaman gündem olması ve zihinlerden silinmemesi gerekli duyuluyor birileri tarafından..bu şekilde m.kemali hem iktidari hemde muhalefeti ile savunulmak ve sanki m.kemalcilikte bir magduriyet varmiş gibi herkesin kemalizmi savunmasi durumunu oluşturuyolar.ama bunlar hep yapay konular.milletin derdi seçim öncesi ne parlementer sistem nede tek adam söylemi idi..şimdide milletin gündemi filim degil….m.kamal değil….

    • Konu Atatürk belgeseli değil, Atatürkçülüğü temsil eden yapılardaki gözle görülen değişimdir. CHP ve geleneksel ‘Atatürkçü’ yapılar devlete ve ülke sınırlarına sahip çıkmaktan uzaklaşınca Atatürkçülük de tekrar devletin uhdesine geri döndü. Yoksa mesele AK Parti’nin ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atatürkçülük yapması değil, Atatürkçülüğün devletin sorumluluğu altına yeniden dönüşüdür. Bu olup bitenler devletin, cumhuriyetin yeni yüzyılında da Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyonla geleceğe bakacağını, ilerleyeceğini gösteriyor. Durum bu!

  3. Bu gün bu konuda Barış Terkoglu’nun da değişik bir bakış açısıyla yazdığı güzel bir yazı var , tavsiye ederim.
    Aslında yayıncı , kendi filmini kendisi yayından kaldırıyor, bu bağırıp çağırmalar niye ki !
    Hem bu bağırıp çagıranların ne kadar düzgün ve samimi , gerçekten Atatürkçü oldukları da bu güne kadarki tutum ve davranışlarından ayan beyan bellidir , göz boyamakla sonuç değişmez !

  4. Nedir bu Ermenilerin Türkiye’ye Türklere olan kini? Bu bitmek tükenmek bilmez öç alma duygusunu tahrik eden kim, ne? Yoksa şuur altına yerleşmiş korkular mı?

    Ermenilerin bu topraklarda işledikleri cürümler belli olduğu halde biz Türkler neden intikam peşinde koşmuyor ve bu duyguyu sürekli hale getirmiyoruz? Ya unutkanız, ya merhametliyiz ya da affediciyiz.

    Kim derse desin bunun temelinde Türk milletinin kendiliğinden ve gelişigüzel oluşmayan ancak zaman içinde gayret ve kabiliyetleri ölçüsünde edindiği, yüksek haysiyet duygusu yatmaktadır.

    Gelelim Ermeni örgütlerinin Atatürk Dizisinin yayınlatmama meselesine, hiç de öyle havaya girmesinler. Bu bir zafer değil bizim millete bir hediye olmuştur. Çünkü bu karar, en ilgisiz olanların, Atatürk karşıtlarının hatta Atatürk’e düşman olanların büyük çoğunluğunun bile tepkisini çekmiş savunur hale getirmiştir. Şimdi merakla dizinin yayınlanmasını bekliyoruz. Bakalım izledikten sonra filmi de beğenecek miyiz?

    • Eğer Atatürk’e soğuk kesim, Amerikalı yayıncıya verdiği tepkide samimi değilse, gerçek Atatürkçüler neden gerçek bir tepkide bulunmuyorlar? Dedikleri gibi bir samimiyetsizlik varsa, neden kendileri samimi bir şekilde platformu protesto etmiyorlar? Mesela neden Türkiye’deki lisansının iptal edilmesi çağrısında bulunmuyorlar. Malumdur ki bu ülkede birisi Atatürk aleyhinde konuştuğu zaman ortalığı velveleye verirler. Onların hemen arkasından savcılar harekete geçer ve dava açarlar. Niye aynısını Disney için yapmazlar?

  5. Atatürk, Kanuni, Fatih Sultan Mehmet, yada İnancımızla ilgili Kur’anı Kerim, Peygamberimiz, Hızır gibi, Hz. Ebubekir, Osman, Ali … (bunları geçtim Nasreddin hoca bile🤗) bu ülkenin yurdum insanının inancı görüşü partisi yaşı cinsiyeti makamı mevkii ne olursa olsun,
    KUTSAL, DEĞERLİ, SEVDİĞİ, ÖNEMLİ BULDUĞU, VAZGEÇEMEYECEĞİ!…
    “VATANI” kadar önemli bulduğu,
    en kıymet verdiği değerlerdir.👍

  6. Büyük sermaye ile Atatürk arasında sıkışanlar günlerdir büyük sermaye lehine susuyorlar. Atatürkçülükleri istismarmış, kazanmak için maskeymiş meğer. Ne Atatürk ne de laiklik umurlarında bile değilmiş. Para her ilkenin üzerindeymiş.
    Heba edilen umutlar, hayal kırıklıkları, düşen takkeler, maskeler, imajın parçalanıp gerçeğin açığa çıkması muhalif kitlede bir uyanışa, bir aydınlanmaya yol açar mı acaba? Sanmam. Her şeyi bildiğini düşünen bir kitleye hiçbir şey öğretemezsiniz. Bir değil bin musibet dahi onlara nasihat olmayacak. Disney’e karşı susanlar şurada, 30 Ağustos’ta “sarı saçlım mavi gözlüm” mesajları yayınlayarak takipçilerini kaldıkları yerden aldatmayı sürdürecekler.
    Hem sadece muhalif gençlere değil, tüm gençlere seslenelim: Ahlakı olmayan hiçbir hareketin, hiçbir ideolojinin başarı ihtimali yoktur. Hal ve hareketleriyle, üslubuyla, yaşam tarzıyla güven vermeyen kişilerin ağzından doğru söz çıkmaz, onların arkasından yürünmez. Dürüst olmayan birinin sizi götüreceği güvenli liman yoktur. Bir de sorgulayın, devamlı sorgulayın. İçinizdeki putları yıkmadan hakikate erişilemez.

    • Fatih Altaylı; Disney nam Platformun/ “bizim 100 yıldır Atatürkçü yapamadığımız bir güruhu bir günde Atatürkçü, hatta Kemalist yaptılar.” demiş.

      Bakar mısınız yediği herzeye. (Herze yemek: yersiz, saçma sapan söz söylemek)

      Evvelemirde 100 yıldır yaptıkları faşistliği ikrar ediyor.

      Sonra da sağa sola çamur sıçratarak Disney’e teşekkür ediyor.

      Oysa (biz de ‘mesele ağaç değil’ gibi söyleyelim) mesele içerikten bağımsız olarak Disney adlı platformun tercihini sorgulamaktan ibarettir, hala anlamadınız mı?

  7. Kimilerinin “reklam arası” dediği bir dönemin filmini göstersen ne olur göstermesen ne olur?
    Biz son yüzyılda göreceğimizi gördük,
    kimin ne mal olduğunu anlamak için onun bunun çektiği filme ihtiyacımız yok, işimize bakalım!

    • Türkiye’de de faaliyet gösteren çokuluslu bir şirkete “Çektirdiğin diziyi niye yayınlamadın?” diye sormak en doğal tüketici hakkıdır. Öte yandan kendimize sormamız gereken daha önemli bir soru var: “Neden bugüne kadar Türkiye’de nitelikli bir Atatürk dizisi çekilmedi?” Bu soruyu sormak da en doğal, en demokratik vatandaşlık hakkımızdır. Şunu unutmayalım ki Atatürk’ü tarihi değerine yakışır ve gerçekçi bir şekilde tüm dünyaya anlatmak, bir Amerikan medya şirketinin değil, herkesten önce Türk halkının vazifesidir.
      Bize düşen, günlük fikir ayrılıklarına Atatürk’ü çekişme malzemesi yapmamak, onu tarihi gerçekliği içinde hakkıyla anlayıp layıkıyla özümsemek. Ve tabii doğru anladığımız gibi tüm dünyaya da doğru anlatmak. Ne duruyoruz?

Yoruma kapalı.