Biden Türkiye’de darbe yapmayacak, muhalefeti destekleyecekmiş… Bu saçmalığı tartışmaya ben de katıldım…

37
Biden ve Erdoğan: Yüzler anlamlı
Reklam

Uzun yüzyıllar öncesine ait eğlenceli bir fıkra size:

Yeniçeri Musevi olduğunu kıyafetinden anladığı birinin boğazına eliyle sarılmış. Diğer elindeki kılıçla da öldürme tehdidinde bulunuyormuş. Sebebini, “Sen bizim İsa peygamberimizi öldürmüşsün” diye açıklamaktaymış… Musevi can havliyle, “O dediğin bin yıl önce oldu” dediğinde, Yeniçeri’nin, “Ben yeni duydum” cevabını verdiği duyulmuş…

“Ben yeni duydum.”

ABD’de 3 Kasım günü yapılacak seçimde halen başkan olan Donald Trump’ın rakibi Joe Biden’in Türkiye ve siyasetine ilişkin sözlerine şu sırada verilen tepkiler bana yukarıdaki hoş fıkrayı hatırlattı. Yedi ay önce, Biden henüz Demokrat Parti’nin başkan adaylığını elde etmiş bile değilken, ABD’de bir gazetede yayınlanmış mülakat bizde yeni keşfedildi.

İktidarımız da muhalefetimiz de adama salvo ateşleriyle cevap yetiştiriyor…

Biden 78 yaşında. Her ne kadar gazeteye (New York Times’a) söyledikleri kendi içerisinde tutarlı görünse de, ülkesinde gaflarıyla bilinen bir politikacı o. Yaşına veriliyor o gaflar. “Biden’ın gafları” daha şimdiden küçük çaplı bir kitaba konu olabilecek kadar çok.

[Rakibi Trump’ın gafları ise kocaman bir kitap teşkil ediyor. Sonuçta o da 74 yaşında. Trump’ın Türkiye ve siyasetine yönelik görüşleri de pek olumlu sayılmaz; onun için Türkiye’de tek olumlu görüntü Tayyip Erdoğan. Türkiye için zaman zaman aleyhte pek çok görüş açıkladı Trump, buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hayran ve bunu ifadeden de kaçınmıyor.]

Neler söylememiş ki karşısında oturan gazetecilere Türkiye hakkında Biden… 

Reklam

Görüşmenin Türkiye ile ilgili bölümünün her satırı sorunlu da en öne çıkan gaf şu satırlarda gizli:

“Yani çok endişeliyim, çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi, onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için, hala var olan Türk liderlerini destekleyip daha çok verim almalıyız ve onları cesaretlendirmeliyiz diye düşünüyorum. Darbeyle değil, darbeyle değil, seçim süreciyle.”

Adamın AK Parti’nin İstanbul’da tattığı yerel seçim yenilgisinden de haberi var; onun genel seçimde de tekrarlanmasını temenni ediyor ve muhalefete bu konuda destekte bulunmayı düşünüyor.

İktidarın yerinde olsam şu tepkiyi verirdim: Aman, elinden geleni ardına komasın…

Elinden gelen, ülkemizde tam tersi sonuç alınmasına yol açacaktır çünkü. Bu yüzden de söylediklerini ciddiye almıyorum.

Siyasilerimiz ise benden çok farklı yaklaşıyorlar olağanüstü ciddiye aldıkları açıklamalara.

Oysa ciddiye almak yerine, ABD’nin bugünkü durumuna bakıp alaya alabilirlerdi.

Ya da, hayat-memat mesabesinde görülen 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ABD’de bir yerlerde halka karşı konuşurken kendisine gelen bir telefondan sonra, “Arayan Türkiye’deki bir dostumuzdu; orada bizimkiler otoriter Erdoğan’a karşı bir darbe yapıyorlar” açıklaması yaptığı görüntülü olarak da bilgi dahilinde olan Michael Flynn’i kendisine ulusal güvenlik danışmanı olarak atamış Trump’ı hatırlayıp, “Bu hiç değilse darbeye karşı” diyebilirlerdi.

Reklam

Ciddiye alınacak bir yanı yok o sözlerin…

ABD’de Trump “Bana karşı darbe yapılıyor” demekte

Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde ABD’nin desteğinin fazla bir anlamı yok. ABD hayli zamandır başka ülkelerin siyasetini doğrudan veya dolaylı etkileyip sonuç alabildiği gücünü yitirmiş bulunuyor. Günümüzde de teşvik ettiği darbeler oldu, ama hiçbiri sonuca ulaşamadı; tersine hedef alınan liderler yerlerini korumaya devam ediyorlar.

Sadece Türkiye’ye bakmak da yeterli, ama ABD’ye bizden daha yakın Venezuela da bir örnek…

Jimmy Carter’ın başkan olduğu ve kendisine mesajın “Türkiye’de darbe oldu, bizim çocuklar idareye el koydu” biçiminde verildiği Amerika hayli geride kaldı.

İran’da, Türkiye’de ve Allende’nin Şili’si başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerinde ABD damgalı darbeler ortaya yalnız anti-demokratik otoriter rejimler çıkarmadı, bütün dünyada ‘Amerikan karşıtlığı’nı da kamçıladı.

Bugünlerde ise Amerikalıların başka ülkelerin siyasetine müdahil olabilecekleri bir dünya yok. ABD’nin kendisi darbe yapılabilir bir ülke; hiç değilse Trump’a göre öyle… 

Esas çözmeleri gereken Amerikalıların, siyasetlerinin kısır döngüsü… Trump’la Biden arasına sıkışıp kalmaları…

Al birini vur ötekine…

Trump gitsin isteyen Amerikalılar “Aman Allah, Biden’ı mı getireceğiz” telaşındalar ve sonunda siyahi/Hintli karma bir aileden gelen ve fazla yaşlı olmayan hukukçu bir kadın Biden’e başkan yardımcısı ilan edilince rahatlayabildiler.

“Neyse, Biden’a Kamala hata yaptırmaz; yerine de o gelir” rahatlaması yaşanıyor şu sıralarda Trump-karşıtı Amerikalılarda…

Kamala Harris Türkiye’ye ve siyasilerine olumlu mu bakıyor?

Sanmıyorum.

Türkiye’ye şu sırada olumlu gözle bakan yabancı siyasetçi pek yok da ondan sanmıyorum.

Kime, hangi ülke liderine, Biden’a sorulan türden Türkiye soruları yöneltilse, alınacak cevap onunki kadar siyasi nezaketten uzak ve rahatsız edici sözcüklerle ifade edilmese bile, aynı kapıya çıkacak türden olacaktır.

Trump’ın “Ekonomilerini mahvederim” tehdidini unuttuk mu yoksa?

Peki de Biden o tuhaf açıklamayı neden yaptı?

Sorunun cevabı benim için çok açık: Kendini New York Times’a (NYT) beğendirmek için…

NYT Türkiye’yi bir ara -2002 sonrasında ve kesinlikle 2010’a kadar- övgülere boğduğundan pişman ve şu sıralarda ülkemizi başyazılarıyla halı döver gibi dövüyor.

Biden ona yaranmak istemiştir.

[Yaranamadığını söyleyebiliriz. Biden başkan adaylığı yarışında NYT’tan beklediği desteği alamadı. Şimdi de kerhen destekleniyor. Siz en iyisi, Karar gazetesinde bugün çıkan Yıldıray Oğur’un kapsamlı yazısını okumayı ihmal etmeyin.]

ΩΩΩΩ

Reklam

37 YORUMLAR

  1. İnsanlık tarihi boyunca, çobanların en büyük hayali, sürüyü zahmetsiz bir şekilde kontrol edebilme istek ve özlemleri olmuştur.

    Çünkü, uysal, korkak ve yönetilebilir iç güdüsel koyun tabiatı bile, zaman zaman sürüden ayrılıp daha gönlünce yerlerde otlamak ister.
    Ama bildiğiniz gibi sürüden ayrılanı kurt kapar. Ayrılmayanı kesip yerler.
    Kurt tarafından kapılma riski bir ihtimaldir.
    Ama çobanın peşindekilerin yüzde yüz akibeti bellidir.
    Ama kuzular bu işin felsefesini yapmaz. Yapamaz.
    Çobanın hayali, temelinde tüm yönetici sınıfın hayalidir.

    Kadim zamanlardan bu yana yönetici sınıflara aktarılan kolay yönetebilmeye dair sayısız reçete oluşturuldu.
    Her ne kadar birbirinden farklı öğretiler tavsiye edilmiş olsa da:
    Bu reçetelerin tamamının ortak, ilk kalemi ‘korku’dur.
    Korku derken bahis konusu olan ‘ölüm korkusudur.’
    Yönetici sınıf önünde sonunda ‘ölüm’ çağrıştıran her tür korku ile kitleleri yönetirler.
    Bu konuda en büyük sıkıntı ortada korkulacak hiçbir şeyin olmamasıdır.
    İşte, bu kötü zamanlarda aciz kalan yönetici sınıf için ‘toplumda korku yaratacak bir şeyler bulma’ tek çaredir.
    Bugüne kadar becerikli çobanlar, yüzlerce suni tehdit icat ederek toplumun en azından bir kısmını güde bilme imkanlarını muhafaza etmeyi başardılar.
    İcat edilen tehditlerin hemen hepsi ‘varsayım ve soyut kavramlardan’ ibaretti.
    Elbette, sadece etrafında olup biteni fark etmeyen, hayata ve hayatın işleyisine dair az bilgi sahibi olan kitleler dışında toplumun tamamını bu yapay tehditler ile korkutarak idare etmek mümkün değildir.
    Sorgulayan insanlar başa beladır.
    Öyle bir sihirli değnek olmalıdır ki!..
    Toplumun bütün katmanlarını korkutsun.
    Zengini, fakiri, alimi, cahili, kadını , erkeği, sosyalisti, faşisti, dinlisi, dinsizi…
    Alayı korksun!..
    Yalan, yanlış bütün direktiflerinize itaat etsin..
    İnsana dair tüm hak ve özgürlüklerinden feragat etsin.
    Bugüne kadar böyle bir sihirli değnek yoktu.
    Ama çok kötü bir şey oldu.
    Bu virüs salgını yönetici sınıfın eline o ‘sihirli değneği’ verdi.
    Beceriksiz yöneticiler bile bu değnek ile nüfusun tamamını kontrol etmenin dayanılmaz hazzına ulaştı.
    Alimi, cahili, zalimi, mazlumu..
    Kaz gibi, koyun gibi güdebiliyorlar.
    Bu sihiri öğrenmeleri çok kötü oldu..
    Çok kötü!..

  2. iyi güzel de iktidar yaydı diyolar bu haberi iktidarın haberi olsa 7 ay sonra mı gündeme getirir ,o zamanlarda muhalefet atıp tutuyordu zaten demekki ARKALARINI BİDEN e yaslamışlar , biden ankaraya geldiğinde kim karşılamıştı ankara vali yardımcısı adam birde başkan yardımcısı idi . DİK DURMAK BUDUR ,MİLLİYETÇİ OLMAK BUDUR , ama bizim solcular hala 6. filoyu nası denize attık ama modunda .ve de biden özür dileyip gitmişti tabii hangi gazetecilerle toplantı yaptığını herkes biliyo .BU HALK O KADAR APTAL DEĞİL

  3. Biden formülü 28 Şubat’ta uygulandı

    28 ŞUBAT FORMÜLÜ

    Aslında bu yazıyı meslek büyüğüm Hasan Cemal’in yazmasını beklerdim. Çünkü Biden’ın sözünü ettiği model, aslında 28 Şubat’ta uygulandı. Hasan Cemal onu, ‘Türkiye’nin Asker Sorunu’ isimli kitabında gazeteci Cengiz Çandar’ın tanıklığıyla anlattı.

    Erbakan’ın devrilmesi, ABD Dışişleri Bakanlığı planlamasıydı. İsrail yanlısı Washington Institute’ta Türkiye bölümünü yöneten Alan Makovsky, eski ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abromovitz’e, 12 Mart 1997 tarihinde Dışişleri Bakanlığı’nın 8. katındaki toplantıdan söz ediyor. 28 Şubat’tan 12 gün sonra yapılan, Madeleine Albright’ın düzenlediği ‘Türkiye’ başlıklı toplantı. Toplantıya, darbe dönemlerinden bildiğimiz Amerikan derin devletine mensup isimler davetli. Richard Perle, Paul Wolfowitz, Henri Barkey, Morton Abramowitz, Alan Makovsky gibi. Bunlar herhalde demokrasiyi konuşacak değiller. Erbakan’ın nasıl devrileceğini tartışıyorlar.

    KANSIZ DARBE

    Toplantıdan “Askeri darbe olmaksızın Erbakan gitmelidir” sonucu çıkıyor. Erbakan’ın gidiş sürecini ABD Dışişleri Bakanı Albright yönetiyor. O dönem Albright’ın, 28 Şubat’çılara “Konvansiyonel yöntemlerle, tankla, topla darbe yapmayın. Demokrasi içindeki mekanizmaları harekete geçirerek Erbakan’ı devirin” talimatını verdiği konuşuluyordu.

    28 Şubat süreci ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 8. katında planlandığı gibi yönetilerek sonuç alındı. MGK’da ablukaya alınan Erbakan istifaya zorlandı. DYP bölündü. Parlamento dengeleriyle oynanarak Mesut Yılmaz başkanlığında hükümet kuruldu.

    PLANIN GÜNCELLENMİŞ HALİ

    “Hiçbir savaş bir öncekinin benzeri olmaz” derler. 15 Temmuz’da darbe ile Erdoğan’ı deviremeyenler, belli ki planlarını güncellemişler. Parlamenter sistemde Meclis’teki dengeleri değiştirerek aldıkları sonucu başkanlık sisteminde başaramayacaklarını görüyorlar. Bu kez Erdoğan’ı tasfiye etmek için karşısına ittifak çıkarmayı seçtiler. Yerel seçimlerde de kısmen sonuç aldılar. AK Parti bunu anlayamadı. Biden da ona işaret ediyor. “Seçim süreci ile İstanbul’dan dışarı atıldı” diyor. Şimdi Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu partilerini de ittifaka dahil ederek kesin sonuç almak istiyorlar.

    • Yani “Siyasete BOP Eşbaşkanı olarak başlayan, 1 Mart tezkeresi geçsin diye uğraşan, çözüm süreci ile Özerk Kürt Devleti kurmaya çalışan, TC Devleti Dersim’de katliam yaptı diyen, RAND’çı Katar Emiri ile kanka olan” Erdoğan yerli ve millidir fakat Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ABD ajanıdır demek istiyorsun.

      Siz hedefi şaşırdınız galiba. Siz gidin bunları havuz medyasında anlatın. Burada bunu yedireceğiniz kimse yoktur. Doğrudur ABD Erbakan’ı devirmek istedi ve devirdi fakat yerine geçirmek istediği CHP veya başkası değildi. Erdoğan’dı!

      • Bop hakkında yaptıkları toplantı icraatlar hakkında 10 kelime yaz bravo diyeyim
        RTE ilk başbakanlığı sırasında ortaya çıkan demokratik olmayan Arap ülkelerine sözde demokrasi getirme örtüsü ile Rte ye teklif edilen önü arkası olmayan daha sonradan hedef Okan Arap ülkelerinin ayağa kalkıp bize Türkiye tipi demokrasi mi ihraç edecekseniz itirazları üzerine adıyla kalan bir proje
        Madem RTE ABD nin adamı ABD kendi adamını indirmek için mi 2012 den beri uğraşıyor
        Ortaya her Bilgi kırıntısını atıp mide bulandıracaksanız burada okuyan da yazanda sınırlı

        • ABD Erdoğan’ı indirmeye falan çalışmıyor. 15 Temmuz da Erdoğan’ı devirmek için yapılmadı. Muhalefet mükemmel de demiyorum, Erdoğan ABD’nin adamı da. Fakat Erdoğan iktidara mahkum birisi olarak kullanılmaya çok müsait. Barış Pınarı harekatı nasıl durduruldu? Sudan’da Ömer El Beşir dönemini inceleyin derim.

    • Sayın Serdar turhan. Önceki yorumculardan Sn. Serdar Turhan değilsiniz sanırım. Zira ikisi de büyük harfle başlayan serdar turhan sürrealist yorumlar yazardı, en azından ben onları anlayacak çapta değildim. Ayrıca yorumlarında mutlaka “papaz” kelimesi geçerdi. Binaenaleyh rumuz falan kullansanız!

  4. Suriye sorununu başımıza bela eden Erdoğan’dır.

    Yunanistan-Mısır MEB anlaşmasının yapılabilmesinin müsebbibi Erdoğan’ın siyasal islamcı politikalarıdır.

    RAND’çı Katar ile ilişkiler bir milli güvenlik sorunudur.

  5. Biden’ın Video’su neden servis edildiğ ortaya çıktı!

    Trump’ın ve erdoğanın bitişlerini durdurmak içinmiş….

    Fox News’e naklen yayınına katılan Trump, Kasımdaki rakibi Joe Biden’ın dünya liderleriyle baş edebilecek zihinsel yeteneğe sahip olmadığını ve kendisinin Erdoğan’la ilişkisini örnek verdi.

    Geçen hafta dünya liderleri’nin kendisini arayarak Erdoğan’la görüşmesini istemişler
    “O bir tek seni dinler, bizi dinlemiyor” demişler.

    “Joe kötü durumda, kabul edelim” diyen Trump, “Keskin zekalı insanlarla uğraşıyorsunuz. Bu ülkelerin dünya çapında satranç oyuncularıyla uğraşıyorsunuz. Hepsini tanıyorum. Hepsiyle iyi anlaşıyorum. Mesela Türkiye’de Erdoğan.”

    “Daha nerede olduğunu bilmeyen birisini seçemezsiniz. Artık konuşamadığı için evinin bodrumundan çıkmaya korkan birisini seçemezsiniz”
    Geçen hafta dünya liderleri Erdoğan’ı aramam için beni aradılar ”
    “Neden, diye sordum. Sen onun dinlediği tek kişisin, bizi dinlemiyor, bir tek seni dinler, dediler. Bunun sebebi ABD mi diye sordum, hayır dediler, bunun sebebi sensin, senin kişiliğin, onun dinleyeceği tek kişi sensin… demişler.
    Trump “Biliyor musunuz, bunu herkesin önünde söylemeyi sevmiyorum ama gerçekten doğru. Onunla iyi geçiniyorum ve beni dinliyor.”

    Bizdeki! Oltaya dakılan Muhalefete duyrulur.

    Ruh üçüzlerinin Türkie dahisi işini şansa bırakmiyor….
    Demekki video”nun makaslanip servis edilmesinin sebebi Erdoğan ve Trump’in koltuklarının sallanmasıni durdurmak içinmiş.

  6. Dünya öyle bir karışık ki;kim kimi destekliyor kim nerede duruyor anlamak gercekten zor.Üstadımız biraz anlatmıs ama anlaşılmayacak cok sey var.Bizde her 10 yılda bir darbe olur ama bu darbeleri kım yapar kım yaptırır belirsiz.Yalnız bir gercek var ABD den ve Dünyayı yönetenlerden habersiz hiç bir darbe girişimi olamaz ve basarılamaz.15 temmuz darbe girişimini başaramadılar ama Bu darbe girişiminden kimlerin zarar gördüğü tartışılır.Yalnız bu darbe girişiminden sonra bir şey güzel oldu.Türkiye de faili meçhul cinayetler ve olaylar yüzde 90 azaldı.Eğer biz bunu devlet olarak başarabildiysek bu güzel bir olay.Kimsenin konuştuguna bakmayın bir gün başka konusur bir gün bir baska.Olanların sonucuna bakalım kim karlı kim zararlı cıkarsa cıktı orda belli olur hersey.Saygılarımla iyi akşamlar.

  7. Sürekli borçlan
    Yetmedi swap yap
    Kamu kuruluşlarını özelleştir
    Tarım arazilerini sat
    Seçme arsaları konutları sat
    Yap-işlet-devret yöntemiyle borçlan
    İpotek fonunu Varlık Fonu diye yuttur
    Enflasyonu düşük göster
    Çalışanlara düşük zam yap
    Eleştirene illet-zillet de
    Tank yapmayı Katar-Talip-Ethem’e ver
    Ortada bir tane tank yok
    Bağıra-çağıra hidrokarbon ara
    Libya ile sorunlu bir MEB anlaşması yap
    Mavi Vatan-Cihat Yaycı Paşayı küstür
    Mısırla MEB anlaşması yapma
    Sonra da propaganda ayini başlatıp
    Baydın 9 ay önce bak ne demişti de

    Eeee. Baydın artık !

  8. Nerdeyse bütün köşe yazarları bu konuda adeta seferber olmuşlar, bununla yatıp bununla kalkıyorlar ! Yazarımızın dediği gibi hiç de üzerinde durulacak bir konu değil, adam zırvalamış biz de balıklama atlıyoruz ! Tabii keşke yazarımız da kaale almasaydı !Selam ve saygılarımla

    • İlahi Ali bey,
      “O konuyu yazmasanız da olurdu.Bu konuya vakit ayırmak ta boş olmuş efenim.Yorumcular da amma uzun yazıyor,bizim yorum yapmamıza yer bırakmıyorlar,sonra moralim bozuluyor tıkanıyorum;yazacağım yorumları yazamıyorum”gibi sürekli aynı sızlanmaları sırf muziplik olsun diye yaptığınızı düşünüyorum artık,epeyce de gülüyorum.

      Yani ne diyelim;ya Fehmi bey bundan sonra hiç yazmasın;kepenkleri hepten kapatsın,ya da siz bir gün önceden sipariş verin;yazısını https://www.youtube.com/watch?v=R7ckd8DobM0 şarkısını dinlerken ona göre yazsın;nasıl fikir?

      Fehmi bey günlük tutuyor efendim.Üç beş sene sonra bu yazılar geriye dönük günlük gibi okunduğunda bugünlerin gündem maddelerinin ne olduğunu -yorumlarıyla birlikte-tarih okur gibi okuyacaktır okuyucusu.Yani demek istediğim boş ve lüzumsuz yazı yoktur.Bakış açınızı biraz değiştirip,sonra da müsterih olunuz lütfen.Selam ve saygılarımla

      • Anladığım kadarıyla beni gerçekten iyi takibetmişsiniz Uğur kardeş, teşekkür ederim . Ben kimseye sataşmadan kendi görüş ve düşüncelerimi naçizane bir şekilde dile getirmeye çalışıyorum , gayet tabii ki bunlar olumlu veya olumsuz olabilir,beğenen veya beğenmeyen olabilir , zaten takdir edersiniz ki fikir tartışması da budur .Benden de selam ve saygılar, sağlıcakla kalın .

  9. Adam eskiden olduğu gibi muhalefeti destekleyip iktidarı düşüreceğim diyor ne zaman 7 ay önce
    Siz kalkın museviliğe gidin
    Bu lafı nasıl sulandıracaksınız diye merak ediyordum bu olmaz diyordum ama oluyor Muş hakkınızı teslim ettim
    Adam demokrasi yardımı yapacakmış tıpkı ırak a yaptıkları gibi korkacak birşey yok
    7 ay önce söylediğine göre musevilik gibi eski bir laf korkacak birşey yok
    Tayyip taaaa 7 ay önceki bir tehdidi gündeme getirip korku ile koltuğunu sağlamlaştırıyor
    Geçen hafta 86 yıllık Ayasofya olayını bşr hafta kullandı bu hafta yeni gündem olsun diye kıytıruk bir tehdidi gündeme getirdi
    Buda tehdit mi şimdi

  10. (cevaben) Ahmet Bey merhaba

    Trump da cahil sayılır, fakat geçmişte dünyanın sayılı işadamları arasına girerek becerisini göstermiş ve tecrübeye sahip olmuş. Ayrıca bir kamu bankasına bir güreşçiyi yön.kur.üyesi atamıyor veya kendi merkez bankasına faizleri indirin diye talimat vermiyor.

    70’li yıllarda soğuk savaş henüz devam ediyordu. Türkiye’de ve İtalya başta olmak üzere tüm Avrupa’da sağ-sol çatışmaları vardı. Fakat Demirel de Ecevit de karşısındakileri illet-zillet diye suçlamadı. En ağır hakaret Demirel’in Ecevit Başbakan iken ona bazen ‘Hükümetin başı’ diye hitap etmesiydi.

    TC tarihinde bugüne kadar ekonomik kriz yaşanmamıştır. Zira daima sanayicilik ve tarım teşvik edilmiştir ve bunu yaparken olabildiğince milli kaynaklar kullanılmıştır. 1994 ve 2001 yılında yaşananlar ‘döviz krizi’ dir ve buna rağmen makro ekonomik dengeler bugünkünden daha iyiydi. TC tarihindeki ilk ‘ekonomik kriz’ ise kapıya dayanmıştır öyle ki döviz krizi olmasa bile makro ekonomik göstergeler berbattır. Ancak ilk ekonomik krize şüphesiz ki döviz krizi de eşlik edecektir.

    TC Hükümetleri milli birlik için daima gerekeni yapmış ve PKK ile de mücadele etmişlerdir. Erdoğan olmasaydı bilmem kaçıncı Kürt Devleti kurulurdu imanıza gelince. Erdoğan çözüm süreci ile özerk Kürt devleti kurmaya çalıştı zaten. (Hatta TC Devleti Dersim’de katliam yaptı da dedi). Bu girişim Devletin çabaları ile önlendi ve çeşitli siyaset oyunlarıyla da Erdoğan’ı kendi memurları kıldılar. Öyle ki geçmişte “Türk milliyetçiliğini ayakları altına aldığını” söyleyen Erdoğan’ı takkeli bozkurt bile yaptılar. 🙂

    Son cümlenizden “Saddamlı Irak ve Kaddafili Libya daha iyiydi bak onlar gidince ne oldu. Biz de bizim Saddamımız/Kaddafimiz olan Erdoğan’ı başta tutalım” dediğinizi anlıyorum. Eğer yanlış anladıysam düzeltin lütfen, yok doğru anlamışsam cevap vermeye değmez.

  11. SORUN BİDEN NİN NE DEDİĞİ DEĞİL O SENİN DEDİKLERİN DUAYEN GAZETECİ ROLÜNÜ ÇALMIŞ KEYİFLE ÜSTÜNDE OTURAN VE BOL KESEN ATAN DEĞİL HEPİMİZ ANLIYORUZ
    BAY KORU SORUN TRAMP ,BAYDIN İSRAİL VS BİZİM MUHALEFETE VERDİKLERİ GÖREVİN BU KADAR DEŞİFRE OLMASIDIR

  12. 2002 seçimlerinden önce Erdoğan,o zamanki ABD 43. Başkanı George Walker Bush,İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth,o zamanki papa II. Ioannes Paulus a; kendisini iktidara taşırlarsa, her isteklerini yerine getireceğini ve tam isdedikleri kişinin kendisi i olduğunu söylemiş;kendileri tarafından Oratadoğu BOB eşbaşkanlığına getirilmişti.Oratdoğunun hali malum.Zaten Erdoğan BOB eşbaşkanı olduğunu itiraf etmişti.Bütün bu gerçekleri görmezlkten gelip,ABD bakan adayı Biden i topun ağzına sürmek ,iz kayebetttrimeye çalışmak ;suçluluk psikolojisinin dışa vurumu mu,birilerini suçlayarak algı yapmak mıdır?Galiba Biden nin ABD Başkanlığı seçimlerinde, seçimi kazanma şansı çok yüksek.Erdoğan ve ekibibinin Biden üzerinden olumsuz algıya girişmelerinden belli.

    • İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth o zaman Ankara-İstanbul dışında teamüllere pek uymayacak şekilde Osmanlı Devleti’nin ilk Başkenti Bursa’yı da ziyaret etmişti. Ben bunun nedenini düşünmüş ve sonunda BOP projesi ile bir bağlantı kurmuştum. Anglosakson siyasetini anlayabilmek için gerek şart, çok akıllı olmak ve küresel ölçekte çok üst düzeyde bir eğitime sahip olmaktır. Hatta bu da yetmez, bu niteliklere sahip birçok kişinin (üst akıl) kafa yorması gerekir. (ABD’de anglosakson siyaseti hakimdir, sıkışınca da İngiltere’ye danışırlar)

      Saddam neye güvenerek Kuveyt’e saldırmıştı, nasıl ikna edilmişti? Hitler ABD ve İngiltere ile savaşırken bir de Sovyetler Birliğine neden savaş açmıştı? 1919’da Yunanlılar neye güvenip Anadoluya girmişti? Lider ve kadrosu bunları okuyabilecek çapta olmalıdır. Aksi takdirde o ülke çok şey kaybeder. Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı şimdi Sevr anlaşması ile belirlenen sınırlarda yaşıyor olacaktık. Tabi ki pek çoğumuz da hayata teşrif etmemiş olacaktı.

  13. Bizim muhalefetin ne kadar sazan tabiatlı olduğunu bu olay vesilesiyle bir kez daha görmüş olduk.Gerçekten çoklukla verdikleri reaksiyonlar normal bir insanı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükleyecek nitelikte;ancak bu hallerine o kadar alıştık ki,artık verdikleri tepkilere kendi adıma şaşırmıyorum,onlar yönünden normal bile karşılıyorum.
    Geçenlerde yazdığım bir yorumun bir kısmını muhalefetimizi tarif etmesi yönüyle bir kez daha yineleyeceğim:

    “Organize İşler 1” filminde şöyle bir sahne vardı:Mahallenin delisi kandırılıp tabuta konur,sonra o tabut omuzlara yüklenip halkın arasına çıkılır.Millet cenaze var deyip omuz atmaya başlar,cenazeyi ilk yüklenenler ise sonraki yüklenicilerin ceplerindeki paraları araklayıp sıvışırlar.Bir süre sonra cenazeyi yüklenen olarak sadece sonradan omuz verenler kalmıştır.Onlar ne yapacaklarını düşünürlerken mahallenin delisi tabuttan fırlar.

    Bizim muhalefetin hali de aynen bu tabuta sonradan omuz verenlerin haline benziyor.
    Kendileri söylem üretemedikleri gibi,bir de hiçbir şey yapmayan iktidarın olta olarak attığı her absürt söylemin peşine takılıp reaksiyoner laf gevelemeleriyle oyalanıp duruyorlar.Böyle muhalefeti hangi iktidar istemez.Çoklukla halleri,hani Fatih Sultan Mehmet’in uyanık gördüğü ihtiyara yanındaki veziri kastederek “baba,kaz göndersem yolar mısın?” diye yönlendirdiği vezirin haline benziyor.

  14. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra kapitalizm açısından dünyanın tek bir pazar olmasının yolu açıldı. Diğer yandan uydu ve fiberoptik kablo bağlantıları ile veri yolları tamamlandı. İnternet ve GSM teknolojileri de çok hızlı gelişerek haberleşme altyapısı, tek pazar veya başka bir deyişle küreselleşmeye imkan sağladı.

    Bu yeni durum sadece ticareti değil siyaseti de değiştirdi. Sosyal medya ticarette olduğu kadar siyasette de pazarlama için kullanılır oldu. Fakat bu ‘yeni durum’ pek farkında olmadığımız bir değişime daha neden oldu. Kafası çok çalışan ve çok iyi eğitim almış insanlar eskisi kadar siyasetle doğrudan ilgilenmemeye başladı. Zira en büyük örnekleri ABD’de görülmekle birlikte diğer gelişmiş ülkelerde hatta gelişmekte olan ülkelerde de iyi eğitimli insanların iş hayatında başarılı olmaları için yeni birçok imkanlar doğdu. Bu durumda kaliteli siyasetçi/lider bulmak giderek zorlaştı. Örneğin ABD’de Trump gibi birisi Başkan olabildi, şimdi de rakibi eski nesilden 78 yaşındaki bir politikacı.

    Yani akıllı ve çok iyi eğitimli kişilerden bazıları kendi istekleriyle siyasete atılmaz iseler artık siyasi liderlerin vasatlar arasından çıkması gibi bir sorunla karşı karşıya dünya. Bunda sosyal medyanın (ve arkasındaki teknolojinin) gelişmesinin başrol oynadığını düşünüyorum.

    Sovyetler Birliği ise en azından Dünya insanlarına kapitalizme karşı sosyalizm gibi bir seçenek de olduğunu varlığıyla hatırlatarak hem insanlara manevi bir umut veriyor hem de kapitalist ülkeleri daha sosyal demokrat ve barışçı politikalar izlemeye zorluyordu.

    Şimdi ‘sol’ siyasete büyük görevler düşüyor. Bir süre sosyalizm gündemde değildir artık. Fakat sosyo-kapitalist ve kapito-sosyalist yöntemler üzerinde kafa yormak gerekiyor. Nasıl ki sosyalizmin bazı ideolojik saplantıları vardıysa kapitalizmin de herşeyin piyasa ekonomisi içinde bir çözüm bulacağına dair yanlış ideolojileri var. Her sorunun piyasa ekonomisi içinde çözülemediğinin birçok örneği var. Mortgage krizini daha dün yaşadık sayılır.

    Trump, Biden, Erdoğan … Bunlarla ve benzerleriyle bir yere varılmaz.

    • Yorumunuzdan Trump ile Sn erdoğan ı aynı kefeye koyduğunuz ve SN erdoğanın , vasat ve kalitesiz olduğunu belirtiyorsunuz. Erdoğan çok hata yapmış olabilir eksikleri olabilir ancak manyak bir trump ile mukayese edilemez. Liderliğini sorgularken , hatalara ve vasatlara gelince 1970 li yıllarda hergün onlarca insanın ölümü demirel ve ecevitin basiretsizliğinden kaynaklamadı mı ? Tarihin en büyük ekonomik yıkımı Ecevit in basiretsizliğinden kaynaklanmadı mı ? Liderlik tartışılırken olaylar dikkate alınmalı. Şuan başımızda basiretsiz lider olsaydı herhalde antalyada sadece ayağımızı denize sokar , güneydoğu da bilmem kaçıncı kürt devleti kurulur vs.. vs
      Saddamlı ırak mı saddamsız ırak mı ? Kaddafili libya mı kaddafisiz libya mı ?Değerlendirmek lazım

    • Uç tür insan vardır gerçekleştirenler, seyredenler ve neler olup bittiğini anlamayanlar.
      Ve malesefki bunca yaşamda gördüğüm hakikat:3. Sıradakıler ne dediyse onun gerçekleştiği !..
      Ve korkum odurki, bunca teknolojiye, bunca küresel kankalığa ragmen ,
      Ülkelerin kendilerine camdan kursun geçirmez kaleler, gettolar yaptırıp kamera arkasından adı rönesans yada reform olmayan devrimler gerçekleştirecekleri.
      Ekrandan bakarak ay’a gitmiş gibi hissedecek, robot koluyla ekrandan kutuyu açıp içindeki ne bakacak, ve daha ileriye gidip
      Sevgilisinin yanağından robot eliyle makas alacak!
      Kim takar trlampını, bidonunu.
      Bazan kıskanmıyor değilim inanın.

  15. ABD, Türkiye iç ve dış siyasetine ne zaman müdahil olmadı ki? Diye bir soruya verilebilecek her cevap, bize bunun kapsamını sunacaktır.

    Benim NYT’nin, ABD seçimlerine, müstakbel ABD Başkanlarına desteğini deklare etmesi adına, onları mülakata alabilecek kadar gücü, yetkiyi nereden kendisinde gördüğünü dair iki sorum var: Bu, ABD’de basının, gerçekten özgür/bağımsız olduğunun bir yansıması mıdır; yada bu, NYT’nin, devletin etkili/yetkili bir kurumu olarak basın adı altında bir faaliyeti midir? Yani NYT, bu basın-medya işlevini halk adına mı yapıyor, devlet adına mı?

    Doğal olarak her devletin resmi yayın-basın organı vardır ve sanırım bu dünyanın her yerinde böyledir. Öyle ki; devlet adına basın-medya işlevini yürüten ve devletince desteklenen bu kurumlar, ilişkili olduğu ülkelerde de bu faaliyetlerini müştereken yürüttüğü medya kuruluşları vardır. Ne için? Tabii ki ülkeler arası ilişkilere müdahil olmak, istihbarat temin etmek veye iç kamuoyunu dizayn etmek adına. Burada, devlet ne kadar güçlüyse medyası da o denli güçlüdür realitesi işler.

    İşte buradan ben, Biden’in açıklamalarının, aslıda ABD (derin) devletinin Türkiye hakkındaki görüş ve politikaları olduğuna kanaat getiriyorum. Biden, duyulması isteneni seslendirmiştir, o kadar.

    Pekiyi de; bu, Trump’ı da bağlamıyor mu? diye sorulabilir… Trump’dan az şey mi duyduk? 3 Kasıma giderken de duyacaklarımız da cabası. Kendi iç politikası için, onlar da bizi az kullanıyorlar değil. ABD’de de artık “dış mihraklar” terimi kullanılıyor ve sanırım Türkiyeyi ilk sıralara yerleştiriyorlar!

    Bu, bize ülkeler arası ilişkilerin bozulduğu gerçeğini resm ediyor, lakin ilişkiler de devam ediyor. Perde gerisindeki ilişki ve çeşitleri de bizlerden uzak; taki, bazılarındaki gizlilik kaydı ortadan kalktığında geçek ortaya çıkıyor. O zaman da…

    Ben, bütün bu olanların iç politikaya yönelik bir kazan kazan modelinde “danışıklı” bir hal olduğuna inananlardanım.

    • Hasan bey! J Biden NYT ona destek olsun yani onun başkan adayı olarak seçilmesine destek olmak için yaptığ tıpkı işe girerken yapılan görüşme gibi.
      Ben o videoyu soru cevap şekli ile izledım. Aslında uzun bir video ve konuda sadece Türkiye değıl ABD nin çıkarları ile ilgili bir çok soru ve cevapları! Görüşmeyi yapanlar Biden’e Erdoğan’ın politikaları ve önce yapılmış yalnışları anlatarak cözümünü sordular! Oda Erdoğanın gitmesi gerektiğini söyleyince, hemen gazeteci alaylı bir ifade kullanarak Darbe ilemi, göndereceksiniz? Diye Sorması üzere seçimle seçimle dedi.
      Açıkcası Bideni köşeye sıkıştırdılar, ve başkan adayı olması için gazete olarak yardımci olmamayi uygun gördüler.
      ABD de en üst ve en alt görevlere talip olanlar basın aracılığ ile yapacakları işleri anlatiyorlar.

      ABD kanunlarına göre başkanın atadığı bakanları de Seneto oylamadan önce saatlerce mahkeme eder gibi teker teker sorguluyorlar, ve sonra oylama usulu ile onay veriyorlar.
      Yani kimin ne olduğu ve na yapmak istediğini didik didik ediyorlar ve onuda herkes biliyor.
      Öğle bizdeki gibi anayasa mahkeme başkani ve üyelerini bir kişi atamiyor! Sadece öneriyor.
      Onaylayan ve atayan milletin seçtikleri senetörler.
      Hakikatten Türk vatandaşlarınin çoğunluğu adeta morfinlenmışler, onun içinde tek bir çoban parmağında oynatiyor.

      Siz 2011 re kadar Erdoğanın dişarda ve içerde yaptığı Tahribatları düzeltmekten yorulan mesayi arkadaşları meydani ona biraktılarki millet ve dünya onun nasıl birisi olduğunu tanısın ve görsün.
      Daha dün A Davutoğlu one minute in sahne gerisini açikladı. Yani Davut oğlu o olaydaTürkiyenin itibarını kurtardi, Erdoğan Kahraman oldu…
      Buna benzer binlerce olaylardada Babacan,Gül ve diğer mesayi arkadaşlaridd az yorulmadı.
      Erdoğani dünya tanıdı ve sıfırladı. Maalesef bizim muhalefet bir türlü taniyamdı ve onun oltasına balık gibi atlamaya devam ediyorlar.

  16. 1-Muhalefete muhalefet eden bir muhalefetimiz var. Raporsuz hasta Trump bile bizim muhalefetle iş tutmuyor! Biden’in durumu buradan çakması gerekirdi.
    2-Biden’in açıklamaları da Allah’ın bir lûtfu. Hem iktidar hem muhalefet için. İki tarafa da yapay gündem gerekiyordu.
    3-Bugün 17 Ağustos. 1999 depreminin yıl dönümü.
    Yani 17 Ağustos deprem felaketinin üzerine “İmar Barışı” çıkarılmış bir ülkede yaşamak zorundayız.
    Yani milyonlarca yasa dışı, kaçak yapının yasa ile yasal hale getirildiği ülkedeyiz.
    Yani Türk Ceza Ceza Kanunun 184 maddesine ve İmar Kanununun 42 vd. maddelerine göre milyonlarca kişiye yasal işlem yerine, depreme dayanıksız milyonlarca yapıya ruhsat verildiği ülkedeyiz.
    Kaçak yapı sahipleriyle devlet barıştı.
    Pekala DEPREM DE BARIŞTI MI?

    • Son sorunuzun cevabını aldığımızda hayatta olabilecek miyiz acaba? Fakat birileri depreme daha çok kurban hazırlamak için Kanal İstanbul gibi İstanbul’un nüfusunu birkaç milyon artıracak işlerle meşgul. Bu ihanet kanalına izin vermeyeceğiz evelallah.

  17. Biden sayesinde! Bizdeki politikacıların ne kadar……
    Neyise yazmayim anlayan anlar.
    Zaten,oltaya takıldıklarından belli.
    Ekrem İmamoğlunu şahsen hiç beyenmezdim. Dün Biden hakkında sorulan soruya verdiği cevabı okuyunca, İmam oğlu hakkında yanılmadığımı daha iyi anladım.

    Bizim! Muhalefet ve ihtidari hiç farketmez, Sanki şimdiye kadar mağarada yaşamışlar ve hıç dünya görmemişler.Bu dûnyadan bey haber siyasetcilerın elinde oyunçak olan ülkeme acıdım! Beşir Atalay, Ali Babacan, Abdullah Gül, Abdulatif Şenr ve arkadaşları neden kenara çekildiklerini şimdi daha iyi anladım. Cahillerle bir arada yaşmak hakikatten zormüş.

    “200 yüz senelik ABD’de’de kim oliyor biz onami sorduk bizim iç işlerimize karışiyor.”diye palavra atanlar
    Sanki AKP kurulacağı zaman Erdoğan değilde benim babam ABD’ye icazet almaya gitmişti. Ne çabuk unuttular.
    Tepkileri sõzleri Bidenın gaflarından bir değil bin kat daha cahilce,
    hadi içerde birbirinizi yiyin ne sõylerseniz söyleyın dışariya laf yetiştireceğiniz zaman biraz düşünün.

  18. Biden beyin sözleri neden şimdi servis ediliyor acaba?
    Akdeniz ısınırken amma da bağımsız reisimiz var tezahüratları yükselsin diyedir belki de. Ama yunanlar kayalıkları silahlandırırken sesimizi çıkarmadık değil mi ya da yağcı amiralimiz libya ile mutabakat derken bekledik te bekledik ta ki batı trablusa dayanana kadar.
    Bidenın sözleri içerde kendi seçmenine bir karşıtlık gibi görünse de burada muhalefetin zarar göreceği sadece akp nin işine yarar bir argümandır en çok da erdoğanın. Dolayısıyla ben bu sözleri verilmiş bir selam yani destek mesajı olarak görürüm.

    • libya mutabakatı hangi şartlarda ve kimlerin aklıyla gerçekleştiği meselesi iyi irdelenmesi gereken bir mesele. çünkü suriyede istediğimizi elde edememişken, Mısırda rahmetli Mursi ile deniz yetki alanı anlaşması yapmak için epey bir çaba da sarf edildiği halde sisi darbesinin araya girmesi ve Erdoğanın darbe fobisinin depreşmesiyle sisi’ye küsüp mısırla yapılmak için çok uğraşılan anlaşmanın yapılmaması ve bunu öğrenen yunanistanın hukuki yollar yaparak hak elde ederken Erdoğanın devletin her birilerden deneyimli ve çalışkan bürokratları tasfiye etmekle meşgul olması. daha neler neler…

Yoruma kapalı.