Bir kısım medyada taşlar yerinden oynuyor.. Londra’da Kılıçdaroğlu’na ‘‘Size yakın medyada ne oluyor?’’ diye sordular mı? 

25
Reklam

Hayır sormamışlar.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Londra gezisini uzaktan takip etmeye kalkan benim gibiler herhalde hayal kırıklığına uğramışlardır. 

Ben uğradım. 

CHP lideri bu defa yanına gazeteci almamış galiba; gazeteler ve TV kanalları da geziye fazla ilgi göstermemiş… Merak edenler nereden bilgi alacaklarını bilemez halde.

Öyle durumdakilerden biri de benim.

Görebildiğim kadarıyla tek istisna Yeniçağ gazetesi. Geziyi izlemek üzere Londra’ya giden yazarı Orhan Uğuroğlu sayesinde, haberleri, Yeniçağ’dan alabildim.

O da galiba toplantılara alınmamış.

Bugünkü yazısından edindiğim izlenim bu.

Reklam

Dönüş yolunda sohbet imkanı bulmuş. Uğuroğlu, CHP liderine, “Görüşmelerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu dönerlerken sormuş. 

Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevap şu:

“Orhan Bey, her gittiğim toplantıya girişimi, toplantı bittikten sonra da çıkışımı yakından izlediniz. Rahatlıkla söylüyorum, hiçbir olumsuz görüşme olmadı.”

Gazete tutmuş yazarını oraya kadar göndermiş, kıdemli gazeteci de zahmete katlanıp her olayı yerinde izlemeye çalışmış, ancak CHP liderini yalnızca katıldığı toplantılara girer ve çıkarken görebilmiş…

Hangi medya kuruluşu bir daha CHP liderinin gezisini izlemek için onca masrafı göze alır? Hangi gazeteci önemli temasları yakından gözleyemeyeceğini bile bile o kadar zahmete katlanır?

Neyse.

Yine de geziden eli boş dönmemiş Yeniçağ yazarı. Bugünkü yazısında, katılanlardan derlediği anlaşılan, yapılan toplantılarda CHP liderine yöneltilmiş soruların ayrıntılı bir listesi var. Meraklı yabancılar, belki de ülkenin bir sonraki yönetiminde yer alacak etkili birini karşılarında bulunca, akıllarına gelen her soruyu Kılıçdaroğlu’na sormuşlar.

Uzun bir liste teşkil ediyor sorular.

Reklam

Dikkatle okudum, aradığımı, yöneltilen sorular arasında bulamadım.

Aradığım soru şu:

‘‘İktidara gelirseniz, sizin yönettiğiniz Türkiye’de nasıl bir medya düzeni olacak? O düzen bugünkünden farklı olacak mı?’’

Peşin fikirliyim, olan-bitene bakıyorum ve iktidar değişse bile, CHP’li yeni iktidar döneminde de basının bugünkünden pek farklı olmayabileceği kuşkusuna kapılıyorum.

Örnek mi?

Televizyonlarda neler olup bittiğini canlı izlemiyorum, ancak benim ilgilendiğim konularda bir dizi programdan ilginç bölümü, Youtube, kısa süre sonra dikkatime sunuyor ve ben de o yolla ülkede ne olup bittiğinden haberdar olabiliyorum.

TELE1 kanalında her gün birkaç saat program yapan Enver Aysever’in kanalla ilişkisinin kesildiğini böyle öğrendim.

Youtube’da yer alan veda konuşmasından…

Aysever programının kaldırılmasını ve kanalla ilişkisinin kopartılmasını, yayınlarının CHP tarafından beğenilmemesine bağlıyor.

‘‘Biz gazeteciyiz kardeşim, yanlış bir şey gördük mü, onu yapan kim olursa olsun eleştiririz. Ben de öyle yaptım. Yeri geldi Kemal Kılıçdaroğlu’nu, yeri geldi Ekrem İmamoğlu’nu, yeri geldi Mansur Yavaş’ı eleştirdim.’’

Konuşmasından edindiğim özet bu.

Kanalın rakibi olduğu anlaşılan Halk TV’yi de eleştirmiş Aysever. Vaktiyle orada program yapmaktaymış, ama Halk TV artık Abdullah Gül taraftarlarının eline geçmiş…

Aynen bunu da söyledi Aysever.

İnsan her gün yeni bir şey öğreniyor. 

Ben de bu vesileyle Abdullah Gül’ün de bildiğini sanmadığım bu durumdan haberdar oldum.

Güldüm tabii.

Türkiye’de kendisinin tarif ettiği türden bir gazetecilik anlayışı yok bugün. Pek çok gazete ve kanal, iktidarın hoşuna gitmeyecek yazı yazanları, yorum yapanları bünyesinde barındırmıyor. Eleştirel kalem kırılıyor, yorumcu yorum yapamaz hale getiriliyor…

İktidar medyasında durum bu.

Muhalif bilinenler, bu sebeple, son yıllarda, Halk Tv, TELE1, KRT gibi kanallarda görüş açıklayabiliyor, Sözcü ve Cumhuriyet sayfalarında veya internet medyasında kendilerine yer bulabiliyor.

Enver Aysever CHP’li kimliğe sahip; birkaç yıl öncesine kadar CHP’nin parti meclisi üyesiydi.

Ona bile tahammül edilmemiş.

Aklım bu olaya takılmışken, bir dostum, ‘‘Sözcü ve kardeşi Korkusuz gazetelerinde altı yazarın işine son verildi’’ haberini iletmek için arayınca pek şaşırmadım.    

Gazetelerde tek bir yazara kapının gösterilmesi, kanallarda bir tek programcıya ‘‘Güle güle’’ denilmesi, öteki yazarlar ve programcılara araziye uymaları gerektiği mesajıdır. Akıllarını başlarına toplamazlarsa, kendilerinin başına da benzer akıbetin geleceği başka nasıl anlatılabilir ki?

Böyle bir olay yaşandığında geride kalanlar mesajı alır ve tepki vermek yerine, kendilerine çeki-düzen verirler.

Tepki verildiğini hiç görmedim desem yeridir.

Düşünün, iktidar medyasında görülmesine alışılmış, ‘kovma yoluyla kalanları terbiye etme yöntemi’, henüz iktidar olmamış muhalefete yakın medyada da BUGÜN aynen olabiliyor.

Yarın, eğer iktidar değişir ve bugünün muhalefeti ülkeyi yönetme görevini üstlenebilirse, o zaman -yani yeni iktidar döneminde- medya düzeni bugünkünden farklı olabilecek mi?

‘‘CHP’li medya mı var?’’ denilmesinin bir anlamı yok. Evet var. CHP’li kimliğe sahip olmayan gazeteci ve yorumcuları bünyesinde barındırmayan, sayfalarını ve ekranlarını onlara açmayan bir medya var. Daha da kötüsü, o medyada da, şimdilerde hüküm sürene benzeyen, hafif eleştirel tavırlara bile tahammül edilmeyen bir anlayışın hakim olduğunu bu son gelişmeyle anlamış olduk.

Londra’da karşılarına çıktığı Türkiye’ye ilgi duyan yabancı dinleyicilerinden biri, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, keşke, benim aklımı kurcalayan medya sorusunu sorsaydı.

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Kılıçtaroğlunu bir kez daha taktir ettim. Helal olsun.
    Şarlatanlar ile bir araya gelmesine gerek yok. Türkiyede gazetecilik değil kulla kulluk iftiracılara destek, ve atoritiye yalakacılık yapanlar var. Onlara gazeteci denmez.
    ******
    “Ben de bu vesileyle Abdullah Gül’ün de bildiğini sanmadığım bu durumdan haberdar oldum.

    Güldüm tabii.”
    ********
    Fehmi bey! İşte Türkiyede kendine gazeteci diyenlerin hali bu. Güce yaranma, İftıra, yalan, hasılı veselam Meslekleri hariç yukarda yazdıklarım konusunda Doktora yapmışlar.
    Micheal Rubin. 17/25 Aralık 2013 e kadar Zaman ve ona yakın gazetelerin köşe yazarlari ile tartışırdı nedenide Erdoğanın gizli yaptıklarını yazip teşhir etnesiydi.
    AMAA, 15 Temmuz darbesinden sonra Rubin kapılar arkasında gizli neler döndüğünü ve gerçek olayların tamamını yazdı.
    İşte gerçek gazeteci Rubin gibileridır.
    Adate kavga eder gibi erdoğan için Tartıştığı gazetecilere iftira atılıp terörist ilan edilmesine en başta o karşı çıktı.

  2. Sn Koru
    -Türkiye’nin öncelikli olarak
    Evrensel kurallara uygun bir Basın Yasasına,
    – İkinci olarak etkili bir yasal olarak güçlendirilmiş, etkili bir sendikaya ihtiyacı var.
    – Üçüncü olarak sermaye grupları ile kurumsal yapıların basın yayın kuruluşları ile ilişkisi radikal bir şekilde düzenlenmesi gerekir.

  3. Medyanın birinci görevi yanlış giden işleri araştırmak ve ortaya koymaktır. Bağımsız medya, demokrasinin dört saç ayağından birisidir. Bugün ülkemizde demokrasi talebi olmadığı için bağımsız medya talebi de yoktur. Bunun sorumlusu elbette halktır. Halk talep edecek bağımsız medyayı ve bağımsız medyayı gözü gibi koruyacak. Dünyada en çok gazeteci içeri atan ülke Türkiye. Çünkü halk gazeteciye sahip çıkmaz. Demokrasiye sahip çıkmadığı gibi. Sokaklardan demokrasiyi topladık diyen sahtekarların demokrasi derdi yok elbette. Onlar otokrat bir düzenin destekçileri ve koruyucuları. Demokrasi talepleri ve istekleri hiç bir zaman olmadı.

  4. Otokrat bir düzende doğru dürüst medya beklemek zor. İktidarın medya düzenlemesini nasıl yaptığını gördük. Bütün ana medyayı kökten kendine bağladı. Medya bağımsızlığı gibi bir derdi hiç olmadı. Demokrasiyle hiç alakası olmadı çünkü. Aydın Doğan gibi medya sahiplerini sildi attı. Bütün ana medya bugün iktidarın beslemesidir. İktidar fonlar, maaşlarını bizim cebimizden alıp onlara verir. Bu düzende muhalefeti destekleyen medya da aynı şekilde oluşur. Onlar da muhaliflerin fonlamasıyla onların borusunu öttürür. Öttüremeyenler de atılır. Neden böyle? Çünkü ülkenin demokrasi düzeyi bu kadar. Gazete medya okuyanın bağımsız medya gibi bir talebi yok. Bunun kıymetini de anlamaz. Kendi kafasına uygun bir şeyler yazan çizen olsun yeter. Araştırma yapan, pislikleri yolsuzlukları ortaya çıkaran medya peşinde değildir. Olsa ne olacak gerçi. Ülkede bağımsız yargı mı var? Peker ta Dubai’lerden bangır bangır gazetecilik yaptı. Bütün pis ilişkileri ortaya koydu. Bir tane savcı çıkıp da bunları dava yada soruşturma konusu yapayım dedi mi? Yok öyle bir şey. Otokrat diktatör düzende işler böyle. Halka ancak aya dört şeritli yol yapılacağı vaadinde bulunulur. Bununla avunsunlar.

  5. Araziye uyum arazi şartlarını iyi bilmekle mümkün. Arazi şartları da hep aynı taktiği zorunlu kılıyor. O taktiği beceremeyenler de araziye tutunamıyorlar.

    Araziye uyum sağlayanların en ünlülerinden biri de Cüppeli Ahmet. O da taktiği uygulayanlardan. Haftalık rutin vaazına başlarken bir süre Kuran sayfalarını karıştırdıktan sonra hakkında konuşmak istediği konuyu bağlayacağı ayetkerin bulunduğu sayfayı bulamayınca cemaate dönüp “akşam hocanın okuduğu yeri açsanıza yau” demesiyle cemaatten birinin ilgili sayfayı açıp Kuran’ı önüne koymasıyla başlayabildiği konuşmasında mutat olduğu üzere muhalif siyasi isimleri Soylu Süleyman’ın ağzından, bunları ben söylemiyorum ha devletin bakanı söylüyor. Allah Süleyman beyden razı olsun, yoksa ben nerden bileceğim. Allah Süleyman beyin ömrünü uzun etsin duası eşliğinde eleştirdikten sonra cemaate soruyor; şimdi böyle yapanlara oy verilirmiş yau? Cemaat hep bir ağızdan bağırıyor “verilmeeez”. Cüppeli: “Bakın fetvayı siz verdiniz ben fetva vermedim siz verdiniz fetvayı” diyor.

    Orhan Uğurluoğlu da taktiği iyi uyguluyor. Kılıçdaroğlu gezisini takip etmekle görevli olduğum halde beni toplantılara almadılar demiyor. Cüppelinin sahte fetvayı cemaatine verdirdiği gibi Toplantıya alınmadığını Kılıçdaroğlu’nun kendisine söyletiyor:😂

    Kaygan arazide tutunabilmek için taktik savaşlar fazla sürmez ama en fazla seçime kadar..!

  6. medya miz surekli bagirsaklarindan bir yere bagli oldugu icin medyada hersey olabiliyor. yazili ve gorsel medya masrafli bir is beslenmediginde masrafi cikmiyor. patronlar icin para kazanma ve prestij! ve press! alani bu nedenle hersey olabiliyor. medya direkt vatandastan beslenmeli bu site gibi.

    • Dur yolcu! Bu site bizden mi besleniyor? Biz mi mi fonluyoruz buraları, vaybee, ayranımız yok içmeye, şu olan işe bak:)

      • boyle bi yorumda size yakisiyor. bu siteyi beslemek demek okumak demek. farkli birsey anladiysaniz o da sizin yeteneginiz. tebrik ederim.

  7. Sahici karakteri biraz açar mısınız .İhtiyacımız olan temiz parayı getirecek mis.Bir haftada faižleri silecekmis .Bunlar mı sahicilik .Ele verir talkimi kendi yutar salkımı misali hangi toplantısına gazeteciyi almış da seffaliktan bahseder olmuş veya kayıp zamanlarda kimlerle pazarlık yapmış.Gercek sahicilikten bunu mu anlayacagiz.Ne dersiniz.

  8. Geçenlerde 29 Ekim de bir Chp li şöyle diyordu. Vahideddin, İngiliz mandası istiyordu. Başaramayınca da, İngiliz gemisi ile yurtdışına kaçtı.
    Kılıçtaroğlu tüm dünyayı sömüren İngilizden para dilenmeye ayaklarına kadar gitmiş. Kendisi söyliir.
    Birisi İngilizle karda balık yer, birisi taaa İngiltere gidip kimlerle ne konuştuğu belli olmayan görüşmeler yapar. Bunlar kimden ne medet umuyor acaba. İstediği paranın karşılığında ne vaadetti kimse bilmez.

  9. eskiden muhafazakar medya azınlıkta sizlerde bircok medyada yazar ve yorumcu olarak yer alıyordunuz.
    hiç o bahsettiğniz chp li medyada karsı cepheden yanı iktidarı destekleyen bir yorumcuyu yayına aldıklarını gördünüz mü?
    onu da eleştirsenizya.

  10. iktidardır ne yapsa yeridir😊. de…
    muhalefete ne oluyor, ne olmalı?
    kendi yandaşı denilen medya kesiminde bir prensip bir tutum bir davranış değişikliği yapılıyorsa,
    bunu en önce bunların bilip duyup okuyucuya seçmene duyurulması gerekmez mi?
    chp yada sol basın medya tarafının A.Gül cüler Ecevit ciler Erbakan cılar hatta Kemal’ciler..
    diye ayrımının yapılmadığı kalmıştı😯
    o da oldu tam oldu😂😂😂.
    fetörculer cübbeliciler zaten damardan!😂😭😭
    son söz son soru:
    🤔Seçime kadar sol yada tek kalemde chp muhalefeti diye bileceğimiz, medya yazar taifesinin “biraz durun hele” moduna girmesi mi düşünüldü de!..
    sönümleme yapıldı yapılıyor acaba?
    🌞6+plus plus (masa altı dahil😊) ortak bir karar aldılar nihayetinde de!!!!!!!….??????

  11. Sizin gibi tecrübe sahibi olması gereken görmüş geçirmiş bir kişinin böyle şeylere şaşırmasını ben anlayamadım, insanlar böyledir, annemim bir lafı vardı, “insan birini sevmedi mi? yürüyüşü lap lap, yemesi şap şap gelir” derdi sizinki de o, muhalefeti eleştirmeye çalışıyorsun, ille de iktidarı yerin dibine batırmayı ihmal etmiyorsun, başkalarını eleştirirken kendi mahallenin ne durumda olduğunu bile görmüyorsun, bu memleket kendini kahraman olarak takdim edip rezil olup gidenlerin mezarları ile dolu, 99 yılda 66 ncı hükümetle devam ediyoruz, Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan’ı çıkarınca geriye kaç yıl ve kaç hükümet kaldı hesaplandığında en fazla 1.2 yılda bir hükümet değiştiğini anlıyoruz, böyle kıymetli kişilerin kıymetini bilmez, kendilerini Türkiyeyi kurtaracak adam olarak gören zavallıları seçmeye kalkarak bu memlekete en büyük kötülük yapılır. Kendilerine medeni diyen ve anarşi, veya düşman olarak görülmediği halde Merkel hariç doğru dürüst bir hükümet bile kuramayan ülkeleri övüp Türkiyeyi kötülemeye çalışanlar kendilerine “ben kimim” diye sorması gerekir. Gerçi biz onları gayet iyi biliyoruz.

  12. Şu memlekette içi boşaltılmayan ne kaldı ki medya da bundan nasibini almasın!
    Evime hiç bir gazete almıyorum sadece internette birinci sayfalara bakıp geçiyorum.
    İnandığım, güvendiğim, saygı duyduğum bir tek gazete yok !

  13. Soru bilmediğin konuda bilgilenmek için sorulur. Öğrenmek için sorulur. Merakımızı gidermek için sorulur. Dün kahvede otururken karşı kaldırımlardaki çöp varilleri boşaltan görevlilere bakıp şu an Türkiye’de işini yapan aldığı (gerçek karşılığı daha çok olmalı) parayı hak eden yegane kişiler diye söyleştik. Aklımıza “Neden bu işi yapıyorsunuz?” demek gelmedi. Çünkü pek çok kişinin burun kıvırdığı bir işi layıkı ile yapıyorlardı. KK bugüne kadar hangi işi doğru dürüst yapmış, hangi soruya karşısındakini bilgilendirecek veya merakını giderecek bir yanıt vermiş ki? Tam da bu mevsimde suya düşen kuru yapraklar gibi su nereye götürürse gidiyor, bir taşa bir kenara çarpa çarpa. Ona bel bağlayanlara acıyorum. Altılı ganyancılıktan altılı çeteye dönüşenler başta olmak üzere. Bunu bir hariç hep CHP ye oy vermiş biri olarak yazdım. Neler oluyoru anlamaya çalışmak dışında siyasetle hiç işi olmamış biri olarak.

    • Arkadaş, ihtiyaç duyulan parayı
      Londra’da bulmuş ama getiremiyor.
      Çünkü sormuşlar:
      – Sen kimsin? Ne iş yaparsın? Para niye lazım? Projen hani? Yetki belgen var mı? Devlet garantisi nerede?
      Arkadaş şaşırmış.
      Kem küm etmiş.
      Cevap verememiş.
      Keşke deseydi ki:
      – Kefilim Erdoğan’dır.

  14. Aslı astarı nedir? iddia sahibi iddiasını ispat ile mükellef olmalı yani 🌹 taraftarı nereyi sarmış bilmiyorum. Aklı selim yoluna en taraftar benim bana kimse bir kanaldan davet çıkarmadı. Hoş çıkarsa ne konuşacağım? Levent Gültekin zaten benden fazlasını söylemekte. Kemal Kılıçdaroğlu sahici bir karakter olma özelliği taşıyor ulaşılmaz veya kağıt kaplan dünya lideri formasyonunda değil ancak acaba halkımız ne kadar sahicilik arayışında. Medya şaşkınlarından biri reyisi cumhur tarifi yaparken uzun boylu, yakışıklı olmalı tasviri yapmış, başka bir trol önce bozup, sonra yapmaya çalıştıkları dış politik bipolar ataklara dünya liderliği vasfını uygun görüp işte böyle olmalı diyerek ortama görüş ve yorum fışkırtmış, halbuki bunların tamamına çarşı, pazar cevap niteliğinde ancak biz unutulmaz bir replik ile cevap verelim. “Ağam, bizimle eğlenir”

    • valla benim idolüm,
      trlamp gibi ossun!
      hatta birde BBakanlık modeli gelirse,
      İngiliz bir BBakan vardı hemde dedesi Kemal! miş🤔. o ossun.🤗.

  15. “Londra’da karşılarına çıktığı Türkiye’ye ilgi duyan yabancı dinleyicilerinden biri, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, keşke, benim de aklımı kurcalayan soruyu sorsaydı.”
    CHP İKTİDARINDA DA BAŞIBOŞ SOKAK KÖPEKLERİ ÇOCUKLARI YEMEYE DEVAM EDECEK Mİ????

    • Affedersiniz, bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “temiz para” güzellemeleri ile İngiltere’ye gitmesi, Ortadoğu’daki müslüman ülkelerin paralarını sömüren İngiltere’nin parasını “temiz para” ilan etmesi, İngiliz mandacılığı değil de nedir?
      Daha bu yılın başında “Türkiye ekonomisi, Londra’daki bir avuç tefeciye teslim edildiği” diyen Kılıçdaroğlu, şimdi Londra’ya gidip, ordaki parayı, “temiz para” ilan etmesi, bir “akıl tutulması” değilse, nedir?

      • Kemal bey taaa 7 yıl önce Erdoğan için, “Kaçacak, bakın göreceksiniz, kaçacak” demişti. Ama söyledikleri yalan çıkmıştı..
        Şimdi yeni bir yalan ile karşımıza çıkıyor Kemal bey..
        8 yıl önce İngiltere’ye kaçan ve halen orada yaşayan Akın İpek’in kapısına dayanamıyor da..
        “Ben iktidara gelince kaçacak olanlar var” deyip algı oluşturuyor..
        Böylece Kemal bey, FETÖ’den yana tavır aldığını ispatlamış oluyor..
        Bir siyasetçi, yurtdışına kaçıp, bugün halen orda kaçak yaşayanları eleştirmeden, “Yarın kaçacaklar olacak, onların kapılarına dayanacağım” derse..
        Bu söylemde kim, minnacık bir samimiyet görebilir?

Yoruma kapalı.