Bu seçimi ‘’Önce adayı görelim’’ diyenler belirleyebilir. Binali Yıldırım da aynı düşüncede galiba…

23
Reklam

Belli bir yaşın üstündeki herkes gibi ben de bir seçmenim ve kendimi bildim bileli hemen her seçimde oyumu kullandım.
Geride kalan seçimlere o gözle baktığımda, genellikle aynı veya birbirine yakın partilere oy attığımı görüyorum. Tek tük istisnalar yerel seçimlerde yaşandı; bir-iki kez genel seçimde bir partiye yerel seçimde ise farklı partinin adayına oy kullandığım da oldu.
Sanıyorum seçmenler arasında ciddiye alınması gereken bir bölüm de benim gibidir: Oturdukları ilçe ve ilçenin bağlı olduğu ilde en iyi hizmeti kimin -hangi partinin değil- vereceğine inanıyorlarsa, kendilerine zor da gelse oylarını tercih ettikleri parti dışından birine verebilirler.
Anketleri ‘‘Adaya göre oy veririm’’ diye cevaplayanların sayısı hiç de az değil.
Partiler aday belirlerken ittifak kurdukları partilerin görüşlerine önem veriyorlar, ama adaya bakarak oy kullanacağını açıklayan o çok sayıdaki seçmenin ne düşüneceğine fazla dikkat eder görünmüyorlar.

Parti seçmenleri arasında geçişlilik

MHP seçmeni ile AK Parti seçmeni arasında ‘geçişlilik’ yaşanabildiği son referandumda ve seçimde görüldü. AK Parti sözcülerinin ağzı ‘milliyetçi’ söyleme yaklaştıkça, değişik sebeplerle AK Parti’ye oy vermekte olan ‘milliyetçi’ seçmen, iki partinin ittifak içinde bulunduğunu görünce oyunu MHP’den yana kullanmakta beis görmemeye başladı.
İttifak cephesinde MHP’nin oyları yükseliyor.
Acaba ittifak için AK Parti’yi zorlarken MHP lideri Devlet Bahçeli bu gelişmeyi öngörmüş müydü, bilmiyorum. Ancak, iki parti artık birbirinden kolayca kopamaz hale geldi. Bir ara iki partiye ‘‘Yerel seçimdir, doğru olan her partinin kendi yoluna gitmesidir’’ düşüncesi hakim hale gelir gibi olmuştu; ancak işte gördük, AK Parti ve MHP bu yerel seçime de yine ittifak içerisinde giriyorlar.
CHP ile İYİ Parti’nin durumu farklı. İki parti seçmeni arasında ‘geçişlilik’ pek yok. Yerel seçimde birinin seçmeninin diğerinin adayına oy vermesi sanıldığı kadar kolay olmaz.
Daha da önemlisi, İYİ Parti henüz kalıcı seçmen edindiği tam anlaşılamamış yeni bir siyasi oluşum; önümüzdeki yerel seçimde çıkaracağı belediye başkanı sayısı bu bakımdan önemli. İttifak pazarlıkları içerisinde aslan payını istemeleri biraz da bu yüzden…
Ne olursa olsun ve CHP de birileriyle ittifak etsin arzusu ile İYİ Parti’nin ittifak için ileri sürdüğü şartlar tam uyuşmuyor. CHP buna rağmen ittifakta ısrarlı, ancak Meral Akşener’in 24 Haziran seçiminde takındığı tavrı hatırlatan ‘‘Ankara adayını biz belirleyelim’’ ısrarıyla sonuç almak o kadar kolay değil.
Ne olacak?
Partilerin seçmenlerini mekanik davranan kişiler olarak gördüğü bir ortamda, iktidar ittifakının ‘‘Biz istediğimizi aday gösteririz, AK Partili ve MHP’liler gösterdiğimiz adaya oy verir’’ veya muhalefetin ‘‘Bizim seçmenler AK Parti ve MHP karşısındaki adaya oy vermek zorunda, kimi aday gösterirsek seçmenlerimiz ona oy verecektir’’ düşüncesine kapıldığı fark ediliyor.
Seçmenlerin önemli bir bölümü herhalde mekanik davranacaktır da.
Ancak galiba 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak seçimin kaderini ‘‘Önce adayları bir görelim’’ düşüncesindeki sayıları hiç de az olmayan seçmenler belirleyecek…

Binali Yıldırım adı neden açıklanamıyor?

Hemen her yorumcu, AK Parti’nin aday göstereceğine kesin gözüyle bakılan Binali Yıldırım’ın adının bir türlü açıklanamamasını değişik sebeplere bağlıyor; hepsi de kişisel ve pazarlıkla ilgili sebepler bunların…
Protokoldeki yerini dert ediyormuş… Yok onu değil de, ilçe belediyelerine aday gösterilecek kişileri o belirlemek istiyormuş…
Sebep olarak ileri sürülenler böyle şeyler…
Olabilir de.
Peki ya sebep farklıysa?
Bakanlık, başbakanlık yapmış, halen TBMM başkanı sıfatının sahibi bir politikacının ‘‘Ya seçilemezsem?’’ tedirginliği yaşaması gerçek sebep olmasın? Tayyip Erdoğan ile Berat Albayrak’ın kendisiyle görüşmeleri bir pazarlık değil de Binali Yıldırım’ı kazanacağı konusunda ikna çalışması olamaz mı?
Unutmayalım: Binali Yıldırım bir önceki (2014) yerel seçimde İzmir’den belediye başkan adayı gösterilmiş ve seçimi kaybetmişti.
AK Parti İstanbul seçmenlerinin bir bölümü ya onu değil de başka bir partinin adayını tercih ederse?
CHP yönetimi İstanbul’da aday olarak kimi düşündüğünü şu ana kadar belli etmedi. Binali Yıldırım kime karşı yarışacağının belli olmasını bekliyor olabilir.
O da ‘‘Önce adayı görelim’’ diyorsa şaşırmam.
Benim de nihai kararımı adayların kimliği belirleyecek.
ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. Ben şahsen 2014 seçim sonuçlarının çok değişmeyeceğini düşünüyorum. %95 oranında aynı belediyelerin aynı partide kalacağını düşünmekteyim. Cumhur ittifakı olmasaydı AKP nin MHP de olan bazı belediyelere alacağını, çünkü AKP kazanmasın diye MHP ye oy veren seçmenin kendi partilerine döneceğini ve AKP nin aradan sıyrılarak MHP nin elinde olanları alacağını düşünüyordum. Akp korkuya teslim oldu ve MHP ile ittifaka gitti. Bir iki yıl sonra bunun yanlış bir hamle olduğunu anlarlar ama iş işten çoktan geçmiş olur.
    Kazanamayacağı korkusu, düşüncesi şeytanın avukatlığı cinsinden bir soru veya sorgulama ama Binali bey, İzmir’i kaybedeceğini bilerek aday olmuş sa istanbul da da kazanma veya kaybetme korkusu yaşayacağını hiç sanmam. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Bence Ankara’yı bırakmam istemiyor.

  2. Ben adaya oy vermem,partiye oy veririm.
    Niçin?Çünkü seçim kaybedildiğinde hiç kimse çıkıp da falan kişi seçimi kaybetti demez.Ya ne der?Falan parti kaybetti der.Örneğin Ak Parti’nin oyu düşse hiç kimse bunun bir yerel seçim olduğunu söylemez. Drekt Cumhurbaşkanlığı makamını tartışmaya açılır ve Cumhurbaşkanı istifaya davet edilir.
    Elbette oy verdiğim partinin en güçlü,
    en liyakatli,en kapasiteli kişileri bulup aday yapmasını isterim.Ama sonuçta kimi
    gösterirse göstersin oyumu desteklediğim
    partinin adayına veririm.
    Benim gibi düşünenlerin varlığı partileri
    güçsüz,işini bilmeyen kişileri aday göstermeye yönlendirir mi? Hayır.Çünkü
    o zaman belediyeler başarısız olur ve bir sonraki seçimde o parti kaybeder.

  3. Binali Yıldırım bey, Uzun yıllar İstanbulda ömür tüketmiş, doğrudan veya
    dolaylı EMEK Harcamış, İstanbul’a her yönden VAKIF bir kişi. İstsanbul demografik,
    sosyal ve siyasi yapısı itibariyle İZMİR’den farklı bir merkez. CHP ile iyi (denen)
    Parti birleşse de Binali Yıldırımı yıkamazlar. Adı geçen CHP’liler YILDIRIM karşısında
    çok hafif kalır. Yıldırımın elbette ki, statüsünün korunması lazım, uyum da önemli.
    Eğer, bu adayla Ak Parti İstanbulda seçimi alamaz ise, bu, çok yerde kaybeder demek olur.
    F.Kurnaz gerçekleri gören bir değerleme yapmış.
    HALK çaresiz, Parti yok, aday yok. (Zibil gibi siyaset BEZİRGANI var.
    Siyaset eşkıyası çok). Hep aynı simalar. Parmak (hesabı) için 3-5 dönemdir VEKİL
    olagelenler gözden geçirilirse, siyasetin dibi ve derinliği rahatça görülür. Halkın
    dertleri ile ilgilenen yok. İlgililer bilgisiz (ve muhteris), bilgililer ilgisiz. Yetki alanlar
    (bir kısmı da olsa) hem ilgisiz, hem bilgisiz (hem tecrübesiz). Mehtablı gecelerin … peşinde.
    Evet, böyle bir ittifak halinde, MHP seçmeni gönül rahatlığı ve huzuru
    ile oy kullanacaktır, Korunun işaret ettiği gibi. Fakat, AKP buna mahkum olduğunu
    gördü. İyi Parti değerlemeleri de gerçekçi, Koru’nun. İyi Parti dağılmıya mahkum,
    taşıma suyla – 40 avrat aşı gibi – yıpranmış politikacılarla değirmen dönmez.
    Parti seçmenleri Yöneticilerinin dediği YÖNDE OY KULLANIR, diye bir
    kaide YOK. Bunun en TİPİK ÖRNEĞİ SAADET Partisi SEÇMENİ ve Ağalar ve
    Paşalarla DOLU Perinçek Partisi ile Atatürkçü geçinen istismarcılarin oyu.
    Prof. Necmettin ERBAKAN’ın oğlu Fatih Erbakan, zamansız çıkış yaptı,
    fakat, doğru ve gerçekçi bir giriş yaptı : ” Yapılanları takdir ve teşekkür edecek,
    Yanlışları düzeltecek, Eksikleri ikmal edeceğiz ” diyor. Gücü yeter mi, bakalım ?

  4. Bazı yorumcular seçilmiş yazılar bölümündeki yazıları okuyorlarmi şüpheliyim.
    Tabiki okumak zorunda değiller ama eğer okumuş olsalardı yazdıkları yorumlar daha başka olurdu diye düşünüyorum.
    Dün bir yorumcumuz seçilmiş yazilardan Orhan bursaliyi okusaydi ve Harun Özdemir imzalı yazıyı okusaydi insan hangi yazarla haşrolunmak ister diye sorarmıydı mesela.
    Yine bugünkü seçilmiş yazilardan Baskın Oranı, Abdurrahman Raşit imzalı yazıyı ve diğer yazıları okusalardi bazı yorumcularimiz genede firansiz motoruyla çalışan ve ABD füzesinin aynı kopyası olduğu söylenen kısa menzilli füzeyle övünüp Yunan gazeteci bizi fena kıskandı diye gururlanip keyiflenirlermiydi.
    NOT: seçilmiş yazılar bölümünde çıkan yazıların yazarlarından hiç birisi reisten daha az vatan sever değil.

  5. Bende aday odaklı düşünüyorum, lakin ortada Berat Albayrak ve Mevlüt Çavuşoğlu örnekleri mevcut. Bunlara bedel olarak feriştahı gelse rey vermem diye düşünüyorum. Devlet aile şirketi değil neticede. Audi A8L;2,793 milyon, BMW7.50;1,973 milyon.

  6. İstanbul gibi bir megapolün belediye başkanı doğal olarak geleceğin devletbaşkanı adayıdır da. Hayır kukla yöneticilerden ya da kayyumlardan söz etmiyorum. Geleceğin lider adayları belediyelerde göz doldurmuş, kendini kanıtlamış olarak önümüze gelmelidir. Her iyi belediyeci devletbaşkanı olur diye bi garanti veremeyiz ama belediye başkanlığı stajını da yapmış bir lider adayını tercih ederim şahsen. O yüzden özellikle büyükşehir adaylarının geleceğe yönelik olarak belirlenmesi ülkemiz için daha faydalı olur. (Bir erdoğan değil 1000 erdoğan lazım bize) Yani kukla idarecilere paydos! Sakalımız yok ki dinleyenimiz olsun..:)

  7. Sorun
    Sorun Cumhuriyet ittifakı ile Millet ittifakının oyları sorunudur. Cumhuriyet ittifakı oylarını artırsa ittifak devam edecek demektir. Oyları azalırsa Millet ittifakı sıklaşacak demektir.
    Ben Adil Düzen taraftarı olan adayı kim gösterirse ona oy vereceğim. Adil Düzen taraftarı adayı yoksa bağımsız aday varsa ona oy vereceğim. O da yoksa sandık başında karar vereceğim.

    • Adil düzen söylemi Refah’ındı. Şimdi Yeni Refah var galiba. Onlar kullanıyor mu bunu? O zaman adres Yeni Refah mı sayın Karagülle?

    • Bu Adil Düzen söylemini hiç tutmamıştım baştan beri. Lafta güzel ama hiçbir zaman samimi değildi. Bu memlekette olsa olsa adil üzülmek olabilir. Adil düzen demek demokrasi, şeffaflık, hesap verebilirlik demek Batı’da olduğu gibi. Bunu ne siyasiler ne de millet istiyor bizde. Herkes demokrasi batının bir oyunu diyor. Demokrasi aslında yokmuş hiçbir yerde. Anket yapın göreceksiniz.

  8. Alper bey,
    savunma sanayiinde ne durumda olduğumuzu bilmiyorum. sonuçta elimizde ne tür silahların olduğunun bilinen bir kısmı olduğu kadar gizli bir kısmı olduğu da bir gerçek. sonuçta belki istenilen düzeyde olmasa da çok parça mesafe kaydettiğimiz bir alan savunma sanayiimiz. yazımda değindiğim uçak imal ettiğimiz zaman nasıl başarılı çalışmalara kara propaganda yapılmışsa şimdi de bundan yakamızı sıyırmış değiliz, prim vermememiz gerekir. bedelini ağır ödemiştik o nedenle geçmişi bilmemiz çok önemli… suriye de -maalesef -kendi silahlarımızı kullandık zira aldığımız ve parasını ödediğimiz silahları bile nato müttefiki arkadaşlarımız kullanmamıza izin vermemişlerdi hatırlarsanız.. tarih bize ekonomik savaşların arkasından başka savaşların geldiği bilgisini veriyor. önümüz kış. ülkeler ordularını güçlendiriyor topluluklar ordu kurmaya hazırlanıyor. abd dünyanın çeşitli noktalarına silah yığıyor. akp nin eleştirilecek bi dolu konusu varken iyi kötü bir şeyler yapmaya çalıştığımız bu hayati meselede öyle mi böyle mi diye düşünmek/tartışmak yerine gerek siyasilere gerek ordumuza elimizden gelen desteği vermeliyiz…
    necip beyin linkini verdiği video oldukça enteresandı, bize yunanların silahlarını, vizyonlarını tanıtan bir gazetecimiz var mı bilmiyorum. ırkçı, milliyetçi, düşmanca tutumu ise ne kadar tehlikeli bir coğrafyada yaşadığımızı bir kez daha gösteriyor. bir başka ülkenin ağacının altında uyumak, topraklarında polisten kaçmak, kaçarken ayağımıza çelme takıldığı için çocuğumuzla düşmek istemiyorsak aklımızı kullanmak zorundayız.

    • Didem hanıma katılıyorum ve destekliyorum. Muhalefetin hali: mahallede yangın varken bilmem kim aynada saçını tararmış…

    • Didem hanım, ordumuz konusunda haklısınız tabii, ordumuz siyaset üstü bir kurum ve millet olarak da peygamber ocağı diye nitelendirdiğimiz müstesna bir krurumumuz. Benim eleştirim, 1000 arşın yol gidilebilecekken, 50 arşın gidilmesi lakin 500 arşın gidilmiş gibi bir imaj oluşturulmaya çalışılması ve bunun da rey almak için yani menfaat için yapılıyor olması. Yoksa tabiiki en modern savunma araçlarını dünyada biz üretsek gurur duyarız, dünyada caydırıcı gücü olur en azından. Bugün Rusya devlet başkanı çıkıp dünyada vuramayacağımız nokta yok ve dünyada herhangi bir noktayı vurmaya karar verdiğimizde füzelerimizi durduracak güç de yok dediğinde bu gurur ve güven Rusların. Ama bizim ülkemizde dış siyaset dahi iç siyaset için yapılıyor. Yani rey için herşey mubah..

      • Bütün diktatoryal yönetimler silahlarıyla övünürler gene de Kuzey Kore kadar övünecek silahımız yok.
        1.50 boyunda sıskami sıska mafya lideri gördüm ben etrafındaki avaneleri ellerindeki silahlarla övünüyorlardi.
        Adam robot piyade yapmış robot ordu kurma hazırlıkları yapıyor ellerinde binlerce adet şehirleri yok eden bombalar var füzeleri imha eden türlü savunma silahları var biz de yeni yapmaya başladığımız üç beş hafif silah projesiyle övünelim duralım.

        • yorumumdan anladığın üç beş silah projesiyle övünmek ise çok acı doğrusu. ve çok yazık.

          • Ben bunu sizin yorumunuza cevap olarak yazmamistim kendi yorumuma ilave etmek istemiştim yoğunluktan aceleyle yazınca böyle denk gelmiş. Kusuruma bakmayın daha dikkatli olmalıydım.

  9. Partilerin seçmenlerini mekanik davranan kişiler olarak gördüğü bir ortamda, iktidar ittifakının ‘‘Biz istediğimizi aday gösteririz, AK Partili ve MHP’liler gösterdiğimiz adaya oy verir’’ veya muhalefetin ‘‘Bizim seçmenler AK Parti ve MHP karşısındaki adaya oy vermek zorunda, kimi aday gösterirsek seçmenlerimiz ona oy verecektir’’ düşüncesine kapıldığı fark ediliyor.
    diyor fehmi bey, bu önemli bir tespittir. üstelik doğrudur. seçmen çoğunlukla mekanik oy kullanmaktadır. partiler bunun siyasetini yapmaktalar seçmenler de buna göre saf tutmaktalar. şimdi istanbula binali bey aday olacak olursa onun kalibresinde karşısına kim çıkabilir? esprili, geçimli, güleryüzlü, çözüme odaklı, çalışkan, icraat koyan biri olmasını bir yana bırakalım imkan olarak bile kimse binali beye yetişemez. peki fehmi bey oyunu binali beye verir mi? ben sanmıyorum. izmir de belediyecilik yerlerde sürünüyor, binali bey hoppala başkan olmuş sayın kocaoğlundan çok daha iyi yönetirdi değil mi? lakin binali bey kazanamadı. seçmenin kahir çoğunluğu feriştahı gelse akp ye oy vermez ya da aynı şekilde chp ye. belki az biraz kesim aday üzerine karar kılabilir ancak bu sözü edilmeye değer, beklentileri karşılayacak bir oran olmaz. beklentileri ancak tepki oyları karşılayabilir. ekonomik göstergeler, israf, asgari ücretin durumu, dış politika vs kızan seçmen bir aklın başına gelsin oyu verebilir. gerçi ana muhalefet bu olmasın diye elinden geleni yapar ama olur ise de elindeki şansı en yanlış ne şekilde kullanılırsa o şekilde kullanarak heba edeceğinden bundan yine en çok fayda görecek olan akp olur.
    oy geçişleri doku uyduğu için bazı partiler arasında olabiliyor. o nedenle muhalefet partileri ittifak konusunda zorlanıyorlar. iyi parti ilk seçiminde başarılı diyebileceğimiz bir oy aldı lakin oyunu koruyabiliyor mu? önemli kurucu isimlerin ciddi suçlamalar yönelterek istifa etmelerinin önüne geçemiyor bu ciddi bir sıkıntı bana kalırsa. bu seçimde oy kaybı yaşarsa meral hanım koltuğunu koruyamayabilir. nerde hata yaptıklarını iyi analiz etmeleri gerekir, bence bu konuya yeterince odaklanmıyorlar, günü kurtarmaya çalışıyorlar. saadet partisi yanlışlarından ders almışa benziyor zira chp nin ziyaretini nezaket ziyareti olarak tanımladı ve ittifaka kapıyı kapattı. bana kalırsa doğru bir yaklaşım. en azından elinde kalan seçmenini daha fazla kızdırmamış olur. hatta bir parça akıllı siyasetle de başka şeylere kızan seçmeni de toparlayabilir sadece biraz dinlemesi hissetmesi gerekir. bunu fazla yapmamıştı. geçen seçimde yaptığı büyük yanlışları tolere etmesini umalım. yerel seçimlerde fazla şeyi değiştirmese de bir sonraki seçimlere daha güçlü girebilir. sonuçta hepimizin doğru mekanizmaları çalıştıran muhalefet partilerine ihtiyacımız var. güçlü muhalefetin olmadığı yerde pervasız iktidarlar olur.

  10. Binali Yıldırım ile ilgili yaptığınız değerlendirmede yanılgı içinde olduğunuzu düşünüyorum. Binali Yıldırım aday olursa kazanma ihtimali çok yüksek, karşısına kim çıkarsa çıksın. Sorun konuşulduğu gibi protokolle ilgili.

  11. Aşağıdaki yazı dün yüksek bir tepede üç büyük arasında geçen derin analizleri içeriyor. Umarım ki faydalı olur:
    “-İngiltere’den adalet beklemek hataydı zati. O kadar da bekledik! Yahu bari birini iade etselerdi. Üçte sıfır. Adalet bakanıyım, vallah bu minvalde bakıyorum ama göremiyorum Sayın Cumhurbaşkanım.
    Açık konuşmayı severdi. Lafını sakınmadı. “Olmayan bir şeye bakamazsın zaten, sıkma canını Abdülhamitçiğim”.
    Yine de içime sinmedi bu karar. O kadar koli gönderdiydik bu heriflere. Okuyorlar mı acaba bunları tümden? Okumaları zor. Okumasınlar diye dayadık o kadar kâğıdı koli-koli, hem de Türkçe yolladık! Bak İngiliz okumuş işte.
    “Okusun okursa, Abdülhamit, takma kafana yahu. Herkes biliyor durumu. Çaktırmıyor sadece. Yeter ki biz içerde fire vermeyelim. Bize verilen bir lütuf var. Mundar olmasın! Bir de bu Avrupalı bize bak nasıl mahkûm! Demem o ki, iyi ki şu Suriyeli sığınmacılar var be! Ahmet’in başımıza ördüğü çorap bak Allah’ın hikmeti, bugün bizim en büyük garantimiz! Ensar diyoruz da, sen anladın işte onu! Biliyorlar onlar, biz de biliyoruz. İyi tuttu bu iş. Aynen devam!”
    Reisim, siz bir siyaset dehasısınız! Ahmet’in derinlikleri bak nerelere kadar sirayet etti.
    “Yani, sizlere nazaran öyleyiz tabi. Ustalık dönemi diyelim istersen!”
    Hay yaşayın siz! İlahi! Maşallah size.
    “Bak. Sen çok iyi çocuksun. Ama safsın saf! Kızıyorum tabii. Türkiye’de, hatta Ortadoğu’da siyasetin temeli liyakat değil sadakattir. İdrak edebildin mi? Örnek: son 15 seneye yakın döneme bir bak. Kim yükseldi, kim bitti. Ne kadar işi bilirse bilsin, benimle uyum içinde çalışmayan gider. Hem bak, ben de askeriyedeki arkadaşlarla gayet uyumlu çalışıyorum!”
    Doğru. Hakikaten. Hiç tefekkür etmediydim bunu bakın!
    “Gerek yok tefekküre Abdülhamit! Tam da bundan bahsediyorum zaten ben de!”
    Gayet ferasetli şey ettiniz reisim.
    “Ben şey ederken bile ferasetle şey etmekle şan yapacağım! Yani hissettirmeden şey edeceğim tüm millete, gayet ferasetli şekilde! Senin millete şey ederken ne yapmana gerek yok? Düşünmene gerek yok! Benim şey ettiğim şeyleri onlara şey ederken dikkate alsan yeter.”
    Başüstüne.
    Süleyman devreye girme gereği hissetti:
    Ben medyaya gerekli haber hiyerarşisini geçtim reisim. Yani ne o öyle, salaklar çöken viyadükü girdiler hadi anladık da! E kardeşim, bu İngiltere’deki mahkeme kararını ne giriyorsunuz! Bunlar iyiden iyiye kaptırıyor bazen. Hep diyorum, şu alt kademe çocukları uyarın! Gazetecilik yaptıklarını düşünüp cengâver haberler girmesinler! Neyse telefon ettim, duruma el attım! Akın İpek haberini hemen sildiler, yerine Adnan Hoca ve kediciklerle ilişkili bir çakma haber koydular.
    “Aferin Süleyman! Bak sen bu işi en iyi kıvıransın ha. Memnunum senden! Bazen ben bile senin kadar hin düşünemiyorum.”
    Estağfurullah efendim, ne demek. Siz hinlikte rol modelimizsiniz bizim. Yani sizin gibi olabilmek ne haddimize? Biz size hizmet etmek için varız. Siz bizim ezeli ve ebedi liderimizsiniz!
    “Tamam tamam. Bak, dünyanın ne dediği falan önemli değil. Önemli olan bizim ne dediğimiz. Her şeyi kabullenecekler. Suriyeliler bizde. Dostum Vladimir ne diyor? Tüm silindir huzmelerine mermi girilmiş Rus ruleti gibi diyor. Âlem adam vesselam! Yani bir nevi afedersiniz joker gibi bir şey! Avrupalılar karşımda neye geçiyorlar? Esas duruşa geçiyorlar. Laf aramızda, bu adeta Kanuni’den sonra kimseye nasip olmamış bir kudret bir bakıma! Şimdi bak, esas konuya gelelim. Seçim çalışmaları nasıl gidiyor?”
    Süleyman görev gereği yeniden devreye girme zorunluluğu hissetti:
    Bilgi işlemci Mesut diye bir çocuk var. Bu, Rusya’da falan eğitim görmüş. Bu işin afedersiniz puş… yani ince ayrıntısını iyi biliyor. Her şeyi kontrol edeceğiz, merak etmeyin başkanım dedi. YSK’daki arkadaşlar bir önceki seçimlerdeki arkadaşlar. Bir değişiklik yok yani.
    “Demokrasinin işte en takdir ettiğim şey bu. Tramvay demiştik ya. Hiç inilmeyen bir tramvay yaptık! Hani ring hatları vardır İETT’nin. Binersin, fırıldak gibi döner durur. Hiç inmeden bütün günü geçirebilirsin! Belediyede çalıştım, iyi bilirim bunları!”
    Hep bir ağızdan şevkle bağırdılar: Allah sizi başımızdan eksik etmesin!

  12. Fehmi beye katılıyorum, ülkede sanıldığının aksine fanatik bir halde oy verenlerin oranı azalıyor ve her seçimde kime vereceğini en fazla düşünen bu yüzden de partisine kırk takla attıran seçmen Akp seçmeni. Hiç düşünmeden tıpış tıpış gidip oy atan ise Chp seçmeni. Ben seçmenliğe Özala oy vererek başladım, 1999 da Ecevitin Dsp’sine ve 2002 de birçokları tarafından fanatik yandaş sanılmama rağmen Baykalın Chp sine oy verdim. Daha sonra hizmetlerini beğendiğimden ve kıyasen daha iyisini görmediğimden Akp ye oy verdim. Geçmişte Mhp ile Msp ve devamı partilere oy vermedim açıkçası, bundan sonra ne olur bilemem, çünkü dediğim gibi her seçimde mevcut duruma, yapılıp söylenenlere ve alternatiflere bakarak karar vermek benim prensibim. Çünkü siyaseti ve yönetimi ideolojiler, fikirler değil insanlar yapıyor. Bu yüzden yazarımızın söylediği gibi kişiler çok önemli. Hatta sadece yerelde değil genel seçimlerde de kişilerin önemi çok fazla. Birebir şahıs olarak olmasa da kadro olarak verilen imaj,birbirleriyle anlaşma ve organizasyon yeteneği sonuç üzerinde kesin belirleyici oluyor.

  13. Fehmi bey, galiba siz herkesi kendıniz gibi zanediyorsunuz.
    Erdoğana kayıtsız şartsız biyat eden sayılari azınsanmiyacak bir seçmen kitlesi varken, Doğu Perinçeği dahi aday gösterse kazandırır.
    Sizin dünkü yaznıza yazılan bazi yorumlar ınsana gülelim ağlanacak halimize dedirtiyor gibi idiler.
    Erdoğanın söylediklerını ilk okul öğrencisi dahi söylemez.
    Resmen milleti böldüğünü ilan etti.
    Devletin Başkanina bakin kendi halkina neler söylüyor!
    “Çankaya, Kadıköy, Beşiktaş ve Şişli’de Türkiye gerçeklerinden kopuk, fanatik ve tuzu kuru seçmenler var, ülke yansa umurlarında olmaz.”
    “Bunu anlamak için seçim sonuçlarına bakın görürsünüz.”
    “Türkiye pastasının kaymağını onlar yiyor.”
    Allah,Allah, şımdi bunlara Erdoğana oy vermedikleri içib ne isim takacak.
    Tuzu Kuru Vatan HainiTeröristler(mi) oliyorlar.
    (TKVHT) veya şöylede olabilir ÇKBŞTÖ
    Tuzu kuru olmayanlarda dün sanki F Koru, bu söylenenlerı tasvip ediyormuş gibi nerdeise kanatlanip uçacaklar idiler.
    Oysaki Tarih sayfalarina yüz karasi olarak geçecek olan bu meşhur sözlerden, bey haber 30 miliyon haraca bağlanmiş seçmen kitlesine ödenen haraçlar, oTürkiyenin kaymağıni yiyen tuzu kuruların ödediği vergiler olduğunu herhalde herkesten iyi sirf oy verdikleri için yan gelip yatanlar biliyordurlar.

  14. Fehmi Bey yazınız güzel ama dahası da var. Halkın bir kesimi de artan enflasyon faiz ve faturalardan yakiniyorlar. Bu yüzden Ak partiye oy vermeyeceğim diyen AKP sevdalıları hiç de az sayıda değildir. Keza şeker pancarı çiftçileri de aynı gorusteler. Benim kanaatim AKP çöküş sürecine girmiştir. AKP’yi ayakta tutan Devlet Bahcelidir. Eğer ittifak yapilmasaydi. AKP’nin il sayısı bi hayli azalacaktı. Kısacası halk akp’ye kırgın. AKP bazı gerçekleri kabullenemiyor. Berat Albayrak son konuşmasında kasa doldu demesi, halkla dalga geçmekten öteye gidemedi.
    SAYGILAR SEVGİLER

  15. Binali bey Akpartinin göstereceği en iyi aday.Her kesimden oy alır.Akpartide fire az olur.Mesela Numan bey aday olsa idi MHP seçmeninde merkez sağ seçmende ciddi fire olurdu.Keza soyluda hdp sempezitanı seçmende akparti seçmeninde ciddi fire verirdi.binali beye karşı en iyi rakip Gürsel bey olur.Ankarada Yavaş favori.Özhaseki yanlış aday.Soylu yada Tuna daha başarılı olurdu.Binali beyin talepleri pazarlık değil seçimi kazanmak için gerekli şeyler.İlçe adaylarının büyük kısmı yanlış ve kesin kaybedecek Kişiler.ya Berat bey ya Bilal bey yada Numan bey referanslı Kişiler.iki örnek verelim.Zburnu adayı Rizeli ve bölge ile alakası Yok.Zburnunda Başkan ya Giresunlu yada Rumelili olur.Nufus yapısı böyle.büyük fire verecek Akp.Eyup adayı 2004 ve 2009 da aday gösterilmiş ama kasetleri nedeniyle geri çekilmiş bir isim.adaylığı kesinleşirse tüm Eyüp yine kasetlerini seyreder.Zaten fark az.Zeybekçide yanlış aday.İzmirli İzmirli olmayana oy vermez.Meral hanım ittifak yapmassa % 2-3 oy alır.

Yoruma kapalı.